EKONOMİ - 29 Kasım 2025 Cumartesi 10:03

Şanlıurfa’da borcunu ödemeyen çiftçilere elektrik verilmeyecek

A
A
A
Şanlıurfa’da borcunu ödemeyen çiftçilere elektrik verilmeyecek

Dicle Elektrik, Şanlıurfa’da tarımsal sulama alanında faaliyet gösteren ve borcunu uzun süredir ödemeyen 16 bini aşkın aboneye yönelik elektrik kesintisi uygulayacağını açıkladı.


Şanlıurfa dahil 6 ilde elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik, yıllardır süren tahsilat sorununa karşı önemli bir adım attı. Tarımsal sulama faaliyetlerinde bulunan ve geçmiş dönemlere ait elektrik borcunu ödemeyen sayıları 16 bini aşan abonelere yönelik enerji kesintisi uygulanacağını duyurdu. Borcunu ödemek isteyenlerin en geç aralık ayının ilk haftasının içinde ödemelerini yapabileceklerini açıklandı. Dicle Elektrik, hem hizmetin devamlılığı hem de enerji arz güvenliği için bu adımın zorunlu hale geldiğini belirtti.


Dicle Elektrik’ten yapılan açıklamada, Şanlıurfa’da 9,8 milyon dekar alanda yapılan tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilirliği için elektrik arzının kritik öneme sahip olduğu belirtildi. Yapılan yazılı açıklamada, "Toplam 20 bin 664 tarımsal sulama abonemizden 16 bin 54’ünün borcunu ödememesi, sistemin sürdürülebilirliğini imkânsız hale getirmiştir. Bu tablo karşısında, yasal haklarımızı kullanarak, 1 Aralık haftası içinde borcunu ödemeyen abonelere enerji vermeme kararı aldık" ifade edildi.


Dicle Elektrik, yapılan tüm uyarılara ve sunulan kolaylıklara rağmen ödeme yapmayan abonelere yönelik uygulanacak enerji kesintisinin yasal bir süreç olduğuna dikkat çekerek, "12 yıla kadar uzanan geçmiş borçların ödenmesi için çağrıda bulunuyoruz. Borcunu ödemek için ofislerimize başvuran ve ödeme iradesini gösteren çiftçilerimiz kesinti uygulamasının dışında tutulacaktır. Ancak bu tarihten sonra borcunu ödemeyen abonelere enerji verilmeyecek" ifadelerine yer verildi. Dicle Elektrik, 2013 yılındaki özelleşmeden bu yana Şanlıurfa’da elektrik altyapısını güçlendirmek amacıyla toplam 23,6 milyar TL’lik yatırım gerçekleştirdi. Bu kapsamda yalnızca 2025 yılı için planlanan 71 projeye 3,6 milyar TL kaynak ayıran şirket, enerji altyapısını daha modern ve sürdürülebilir hale getirme çabalarını sürdürüyor. Yapılan yatırımların, hem hizmet kalitesini artırmak hem de bölgedeki tarımsal faaliyetleri desteklemek açısından önem taşıdığı vurgulandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HAK-İŞ Başkanı Arslan: "HAK-İŞ olarak ülkemize ait hangi sorun varsa orada olmak zorundayız" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, "HAK-İŞ olarak bundan sonra ülkemize ait hangi sorun varsa, insanlık adına hangi sorun varsa orada olmak zorundayız" dedi. Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) "HAK Arama ve Kurtarma Umut Timinin Kapsamının Genişletilmesi Projesi’nin faaliyetleri sonrası kapanış toplantısı Ankara’da özel bir otelde gerçekleştirildi. Kapanış toplantısına, HAK-İŞ Konfederasyonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve ilgili kurum ve kuruluşlardan yetkililer katıldı. Program, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Ahmet Aydın’ın konuşmaları ardından proje kapsamında eğitimlerin gerçekleştirildiği Samsun, Ankara ve Van’da eğitim gören kursiyerlere sertifika takdim töreni ile sona erdi. "Hayalimizi çok önemsedik ve bunun gerçekleşmesi için de ilk adımları atmış olduk" HAK Arama ve Kurtarma Umut Timinin Kapsamının Genişletilmesi Projesi’nin uzun soluklu bir yatırım olacağını belirterek, "Bu afet projemiz, AFAD ile yürüttüğümüz uzun geçmişe dayalı bir çalışmanın sonuçları olarak 2015 yılında konfederasyonumuz genel kurulumuz öncesi yaptığımız çalışmalarda yönetim kurulumuz tarafından hayata geçirilmesini planladık. Ancak bu projenin hayata geçirilmesi 2019 yılından itibariyle gerçekleşti. Küçük bir hedefle başladık. Ankara’da bir arama-kurtarma timini oluşturma heyecanımızı, hayalimizi çok önemsedik ve bunun gerçekleşmesi için de ilk adımları atmış olduk. Bu projenin hayatı geçirildiği sırada henüz asrın depremini yaşamamıştık. Ama hep şunu biliyoruz ki bu ülkenin tamamı deprem, yangın, sel ve benzeri afetlere maruz kalan bir ülke. O nedenle HAK-İŞ olarak sendikacılığımızla beraber sosyal sorumluluklarımızın da yerine getirmesi konusundaki niyetimizi ve bu niyetin ortaya çıkardığı bu projeyi hayata geçirme konusunda gerçekten önemli bir kararlılık sergiledik. Projenin hayata geçirilmesi HAK-İŞ’in kendi kaynaklarından büyük ölçüde gerçekleştirdik. Projemiz, Bakanlığımız tarafından o zamanki İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’ya ilettik. Bizi inanılmaz derecede teşvik etti ve olumlu buldu. İlk defa bir konfederasyonun böyle bir projede yer almak isteyeceğinden çok mutluluk duyduk" diye konuştu. "Türkiye genelinde iş sağlığı ve iş güvenliği gibi ciddi projelere ihtiyacımız var" Türkiye genelinde afetlere ve iş sağlığı konularında projelerde üretmek istediklerini ve HAK-İŞ olarak Türkiye’deki her probleme çözüm odaklı projeler üretmeye çalıştıklarını vurgulayan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye genelinde iş sağlığı, iş güvenliği dediğimiz zaman kaybettiğimiz çocuklarımız, evlatlarımız, iş kazalarında kaybettiklerimiz, meslek hastalıklarında yakalanan sadece kaybettiklerimiz değil, gerçekten pek çok arkadaşımız engelli olarak, pek çok zorluklarla beraber hayatlarını devam ettirmek isteyenler var. Bunların olmaması için de iş sağlığı, iş güvenliği ve bunları hayata geçirecek ciddi projelere ihtiyacımız var. Önümüzdeki yıl için inşallah timimizi çıkaracak bir modeli şimdiden planlamış olacağız. HAK-İŞ olarak bundan sonra ülkemize ait hangi sorun varsa, insanlık adına hangi sorun varsa orada olmak zorundayız. Ülkede hangi sorun varsa bizim orada konuşacak, söyleyecek sözümüz olur. HAK-İŞ gücü Türkiye’nin gücü. HAK-İŞ’in sorumluluğu aslında bir taraftan Türkiye’nin sorumluluğu. Bu projede heyecan duyduğumuz, gerçekten başarı hikayesini gördükçe daha çok gururlandığımız bir günü yaşıyoruz." "Kullanılan 71 ekipmanın toplamda 51’ini yerlileştirmiş durumdayız" Umut Timinin tarafından kullanılan ekipmanların yerlileştirilmesine devam edileceğini ifade eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Ahmet Aydın ise, "Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı olarak bizler sendikalarımızı sosyal devlet anlayışımızın olmazsa olmaz bir paydaşı olarak görüyoruz. HAK-İŞ Konfederasyonu’nda bu anlayışın sahadaki en güçlü temsilcilerinden biridir. Burada sadece üyelerinin haklarını ve menfaatlerini korumakla yetinmeyen, eğitimden sosyal yardımlara, afet bilincinden arama kurtarma faaliyetlerine kadar geniş bir alanda sorumluluk üstlenen bir sendikal anlayışı hep birlikte görüyoruz. Nitekim bugün kapanışın yapmış olduğumuz bu proje, bu sorumluluk bilincinin çok somut bir tezahürü konumundadır. Gerçekten de baştan beri yapılan konuşmalarda da bunu gördük. Arkadaşlarımız konfederasyonumuzun önceliğinde çok güzel bir birlikleri konuşturmuşlar. Çok kıymetli bir işi aslında başarmışlar ve şimdi biz bu işi nasıl büyütürüz hesabı içerisindedir. Tim sayımızı nasıl 10’a çıkaracağız, ekipman maliyetlerini nasıl fiyatlarını düşüreceğiz diye bir gayretin içerisindeler. Az önce AFAD’daki ilgili arkadaşlarımız şunu ifade etti, biz şu anda ekipmanları yerlileştiriyoruz, millileştiriyoruz. AFAD ile Sanayi Bakanlığı arasında ciddi protokoller yapıldı ve şu anda kullanılan 71 ekipmanın toplamda 51’ini yerlileştirmiş durumdayız ve inşallah bu devam edecek" açıklamalarında bulundu.
Bartın BARÜ ile Yozgat Bozok Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı Bartın Üniversitesi (BARÜ) ile Yozgat Bozok Üniversitesi (YOBÜ) arasında akademik ve bilimsel çalışmaları güçlendirmek amacıyla iş birliği protokolü imzalandı. Yozgat Bozok Üniversitesi (YOBÜ) Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar, Bartın Üniversitesi (BARÜ) Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya’yı ziyaret etti. Rektörlük makamında gerçekleştirilen görüşmede iki kurum arasında yapılabilecek ortak çalışmalar ve akademik deneyim paylaşımı üzerine istişarelerde bulunuldu. Ziyarette YOBÜ’den Genel Sekreter Doç. Dr. Mustafa Kocakaya, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Fuat Köksal, BARÜ’den Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yafes Yıldız, Genel Sekreter Mesut Kasap ile Mühendislik, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Gençel de yer aldı. Rektörlük Senato Salonu’nda BARÜ’de yürütülen akademik, bilimsel ve toplumsal çalışmaların anlatıldığı sunumun ardından iki üniversite arasında iş birliği protokolü yapıldı. İki üniversitenin ortak proje, araştırma ve bilimsel yayın yapmasını, kongre, sempozyum, konferans gibi ortak akademik ve bilimsel faaliyetler gerçekleştirmesini hedefleyen protokol BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya ile YOBÜ Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar tarafından imzalandı. Rektör Akkaya ve Rektör Yaşar daha sonra Spor Bilimleri Fakültesi bünyesinde düzenlenen ParaFest’25 etkinliğini, kampüste yer alan camiyi, BARÜ Engelsiz Yaşam Alanı’nı ziyaret etti. Rektör Yaşar, misafirperverlikleri dolayısıyla Rektör Akkaya’ya teşekkür etti. Rektör Akkaya ise nazik ziyaretlerinden dolayı Rektör Yaşar’a teşekkürlerini ifade ederek imzalanan iş birliği protokolünün hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
Samsun Öğretmen kızını boğarak öldürüp intihar süsü veren annenin ağırlaştırılmış müebbet hapsi istendi Samsun’da rehber öğretmeni kızın ıboğarak öldürüp bileklerini keserek intihar süsü veren annen yargılandığı davada, savcı tarafından verilen mütalaada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi. Olay, 8 Nisan 2025’te Atakum ilçesi Esenevler Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, ağabeyi 2021 yılında Hakkari’de şehit olan rehber öğretmen Tuba Günaydın (34), yaşadığı psikolojik sorunlar nedeniyle 2022’de eşinden boşandı. Şehit yakını kontenjanından Samsun İlkadım Sakarya İlkokulu’na atanan Tuba Günaydın, görme ve kısmi felç rahatsızlığı geçirdikten sonra, annesi Sultan Günaydın (61) ile birlikte yaşamaya başladı. Olay gecesi Sultan Günaydın komşularına feryat ederek kızının banyoda bilekleri kesilmiş halde hareketsiz yattığını bildirdi. İlk incelemede intihar şüphesi üzerine durulan olayda, otopsi raporunda boğulmaya bağlı boyun kırıkları tespit edilince cinayet ortaya çıktı. Çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilen anne Sultan Günaydın hakkında Samsun 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Yaşlı kadın görülen davanın ikinci duruşmasına tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Sultan Günaydın davanın ilk duruşmasında suçunu itiraf ederek , "Kızım banyoda bana saldırdı, ben de ittim, düştü. Yine saldırmaya devam etti. Ellerim boynundayken kendimi kaybetmişim. Kızım daha önce intihar edeceğini söylemişti. Ben de ölünce ’intihar süsü’ vermek için bileklerini kestim. Banyoda bana vurunca kafamın yanını ve omzumu duvara çarptım. Kendimi korumak için ittim, ondan sonrasını hatırlamıyorum" diye kendini savunmuştu. Tanıkların dinlendiği durumla da dosyanın tamamlanmış ve başkada araştırılacak husus kalmadığından duruşma savcısı mütalaasını açıklayarak Sultan Günaydın‘ı öz kızını öldürmek suçundan TCK’nın 82/1-d-e-f,53 maddeleri gereği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Duruşma sanık avukatının mütalaaya karşı savunma yapmak üzerine süre verilmesi için ileri bir tarihe ertelendi. (MAY-
Çanakkale Cezayirli Hasan Paşa Köşkü’nü gün yüzüne çıkarmak için çalışmalar devam ediyor Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman, Cezayirli Hasan Paşa Köşkü’nün 2025 yılı kazı ve temizlik çalışmaları hakkında yaptığı açıklamada, "Bu sene zor şartlarda da olsa yoğun bir çalışma yaptılar ve çiftliğin avlusunu ve müştemilatlarını açığa çıkardılar. Daha kazılacak alanlar, yerler var. İnşallah önümüzdeki yılda bunu devam ettirmek niyetindeyiz" dedi. Bilimsel sorumluluğunu Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Uysal’ın yürüttüğü ve Troya Müzesi uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından kazı çalışmaları sürdürülen çalışmalarda Osmanlı donanmasının önemli isimlerinden Cezayirli Gazi Hasan Paşa’ya ait olduğu belirlenen köşk ve çiftlik kalıntıları gün yüzüne çıkarılıyor. Ezine ilçesinde Mahmudiye köyü Kule mevki Troya Tarihi Milli Park alanı sınırları içerisinde kalan Cezayirli Hasan Paşa Köşkü, mülkiyeti hazineye ait olan bin 106 metrekare, yüzölçümlü 2016 parselde yer alıyor. Köşkten kalan en belirgin buluntu Hasan Paşa kulesi, yaklaşık 12 metre yüksekliğinde ve kare planlıdır. Duvarları taştan yapılan ve alçıyla sıvanan kulenin dört köşesinde de sekizgen biçimli gözetleme mevziileri yer alıyor. Köşk binasına yönelik olarak hazırlanan rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri ve kazı çalışması projeleri Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 1 Aralık 2022 tarih ve 8505 sayılı kararla onaylanmıştı. Çanakkale Valiliğinin destekleriyle 2025 yılı Kasım ayı başında başlatılan restorasyona yönelik kazı ve temizlik çalışmalarında; Cezayirli Hasan Paşa Köşkü’nün hali hazırda korunmuş olan gözetleme kulesinin güneyinde yer alan plankarelerde kazı çalışmaları sürdürülerek yapı kompleksine ait duvarlar, doğuda yer alan çevre duvarının tamamı, kule önünde yer alan tonozlu yapı açığa çıkartıldı. Kazı çalışmalarında; mekânlara, taş döşeli yürüme yollarına, Osmanlı Dönemi seramik parçaları, demir aksamlar, ithal seramikler, girişi sağlamak için kullanılan tonozlu bir yapının kalıntıları açığa çıkartılırken Osmanlı Dönemi’ne ait sikkeler seramik parçaları, demir aksamlar, Maydos tuğlaları ve devşirme mimari parçalar bulundu. Cezayirli Hasan Paşa Köşkü ile 2025 yılı kazı ve temizlik çalışmalarını, Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Prof. Dr. Ali Osman Uysal ve beraberindekiler bölgede incelemelerde bulundu. Çanakkale Türk denizcilik tarihi açısından çok önemli bir yer Çanakkale’nin denizcilik tarihi için önemli bir yer olduğun belirten Çanakkale Valisi Doç. Dr. Ömer Toraman, "Biliyorsunuz Çanakkale Türk denizcilik tarihi açısından çok önemli bir yer. Özellikle Osmanlı donanmasının teşkilatında çok kritik fonksiyonlar görmüş. Osmanlılara ait ilk tersane bu topraklarda kurulmuş ve ilk Kaptan-ı Derya Karargahı yine Gelibolu’da bu topraklarda konuşlanmış. İstanbul’un fethine kadar da burası Çanakkale, Gelibolu Osmanlı Donanmasının ana merkezi hüviyetinde olmuş. Öte yandan Çanakkale Deniz Harp tarihi açısından da çok önemli. En son 1. Dünya Savaşı’nda tarihin gördüğü en büyük deniz harplerinden bir tanesine sahne olmuş ve Çanakkale geçilmez sözünün tarihe geçtiği yer olarak da kayıtlara girmiş. Osmanlı’nın son dönem büyük kaptanı deryalarından Cezayirli Hasan Paşa bu bölgeyle de yakından ilgilenmiş ve bu bölgede şahsi bir çiftlik kurarak da bu bölgedeki varlığını hissettirmiş" dedi. Bu eserleri korumak, ihya etmek ve gelecek nesilleri aktarmak için kendimizi mesul hissediyoruz Tarihi değerde olan eserleri korumakla mesul olduklarını vurgulayan Çanakkale Valisi Toraman, "Zamanın yıpratıcı etkisi bir taraftan, insanların ilgisizliği diğer taraftan, onun bir kompleks olarak oluşturduğu çiftliğin zaman içerisinde tahribine sebep olmuş. Elimizde şu anda en önemli parçası arkamızda gördüğünüz kule, köşk tabir edilebilecek yapı. Bu yapı da tabii çok tahrip olmuş bir durumda. Bununla ilgili bu eserleri korumak, ihya etmek ve gelecek nesilleri aktarmak için kendimizi mesul hissediyoruz. Bu çerçevede hem kulenin korunması ama bu yapı külliyenin yalnızca kuleyle sınırlı olmadığını etrafında da başka yapılar olduğu bilgisinden de hareketle Prof. Dr. Ali Osman Uysal hocamızın öncülüğünde bir kazı çalışması kararı aldık. Troya Müze Müdürlüğümüzün nezaretinde bir müze kazısı olarak bu sene köşkün etrafını hocamız kazmaya başladı" diye konuştu. İnşallah önümüzdeki yılda bunu devam ettirmek niyetindeyiz Gelecek sene de kazıların devam edeceğini söyleyen Vali Ömer Toraman, şu ifadeleri kullandı; "Kazı çalışmalarına biz İl Özel İdaresi olarak da destek sağladık. Amacımız bu külliyenin ortaya çıkarılması, en azından temel seviyesine de olsa çıkarılması ve resmin bütününü görebilmek ve ortaya çıkardıktan sonra da bunları koruma altına alabilmek. İleriki zamanlarda ihyası içinde geliştirecek projelere altlık oluştursun diye bu çalışmayı yürüttük. Ben kıymetli hocama ve kaza ekibine teşekkür ediyorum. Bu sene zor şartlarda da olsa yoğun bir çalışma yaptılar ve çiftliğin avlusunu ve müştemilatlarını açığa çıkardılar. Daha kazılacak alanlar, yerler var. İnşallah önümüzdeki yılda bunu devam ettirmek niyetindeyiz. Çanakkale’nin Türk denizcilik tarihine geçmişte sağlamış olduğu katkının bir nişanesi olarak bu eseri korumak ihya etmek ve gelecek nesile aktırmak vazifemiz diye düşünüyoruz." (MS