EKONOMİ - 06 Kasım 2024 Çarşamba 12:15

Samsun, manda varlığında Türkiye’de 1. sırada

A
A
A
Samsun, manda varlığında Türkiye’de 1. sırada

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Samsun, manda varlığında Türkiye’de 1. sırada yer alıyor.


Türkiye’de manda yetiştiriciliği, özellikle süt ve süt ürünleri üretiminde önemli bir yer tutuyor. Bu alanda Samsun, manda popülasyonu açısından öne çıkıyor. Ülke genelindeki manda nüfusunun yaklaşık yüzde 12,37’si, Samsun’daki sulak alanlarda bulunuyor. Samsun, toplam 20 bin 9 adet manda varlığı ile Türkiye’de en fazla manda popülasyonuna sahip il olma özelliğini taşıyor.


Manda sütü, içerdiği yüksek besin değerleriyle sağlıklı beslenme alışkanlıkları açısından büyük önem taşıyor. Özellikle manda sütünden üretilen yoğurt, peynir ve kaymak gibi ürünler, yerel mutfakta sıklıkla tercih ediliyor. Son veriler ışığında Samsun, Türkiye’deki büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta önemli bir yer tutmaya devam ediyor. Samsun’da toplamda 345 bin 545 adet büyükbaş hayvan bulunurken, bunların 20 bin 9’u mandadan oluşuyor.


Büyükbaş hayvancılıkla birlikte, Samsun’daki küçükbaş hayvan varlığı da dikkat çekiyor. İlde 24 bin 798 keçi ve toplamda 250 bin 502 küçükbaş hayvan mevcut.


Kanatlı hayvan varlığı bakımından da oldukça zengin olan Samsun’da son kayıtlara göre 1,8 milyon et tavuğu, 1,7 milyon yumurta tavuğu, 9 bin 397 hindi, 31 bin 693 kaz, 22 bin 8 ördek ve beç tavuğu olmak üzere toplam 3 milyon 675 bin 812 adet kanatlı hayvanı bulunuyor.


Ayrıca 97 bin 448 adet arılı kovanı bulunan Samsun’da yılda 999 ton bal üretiliyor.



Samsun, manda varlığında Türkiye’de 1. sırada

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Bu seminerde, akran zorbalığı ve dijital bağımlılık tehlikesi anlatıldı Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Akyazı, Geyve, Sapanca ve Karasu SGM’de düzenlenen seminerlerde ailelere akran zorbalığı ve dijital bağımlılık tehlikesini anlattı. Aile danışmanı Tuğba Ayşe Aksoy, “Çocukların teknolojiye erişimi kolaylaştıkça bağımlılık ve akran zorbalığı artıyor” dedi. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından ailelere yönelik gerçekleştirilen eğitimlere her gün bir yenisini daha ekliyor. Büyükşehir, Akyazı, Geyve, Sapanca ve Karasu SGM’lerde ailelere yönelik “Akran Zorbalığı ve Dijital Bağımlılık” söyleşisi gerçekleştirdi. Bu seminerler, özellikle dijital bağımlılık ve akran zorbalığı sorunlarının artış gösterdiği son dönemde ailelere kritik bir uyarı niteliği taşıdı. Aile danışmanı Tuğba Ayşe Aksoy, dijital dünyada çocukların karşısına çıkabilecek sorunları, hayatları boyunca iz bırakabilecek travmaları anlattı ve akran zorbalığının oluşum süreçlerini anlatarak onlara doğru ortamın sunulması gerektiğini vurguladı. Aksoy, ayrıca ailelere bu yönde önemli tavsiyeler vererek çocuk yetiştirilmesi konusunda sergilenen birçok yanlışın düzeltilmesine vesile oldu. “Teknolojiye bağımlı çocuklar gerçek dünyadan kopabilir” Çocukların sosyal aktivitelere yönlendirilmesi gerektiğini belirten Ayşe Aksoy, “Çocuklar özellikle oyunlar, sosyal medya, video içerikleri gibi platformlara bağımlı hale gelebilir. Bu bağımlılık çocukların sosyal ilişkilerini, fiziksel sağlıklarını, zihinsel gelişimlerini ve akademik başarılarını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, teknolojiye bağımlı çocuklar gerçek dünyadan kopabilir, uyku düzenlerinde bozulmalar yaşayabilir ve odaklanma problemleri geliştirebilirler” dedi. “Teknoloji bağımlılığı ve akran zorbalığı gibi sorunlar da artmaktadır” Ailelere teknolojik cihaz kullanımıyla ilgili çağrı yapan Aksoy, “Dijital bağımlılığı önlemek için ebeveynlerin çocuklara cihaz kullanımı konusunda sınır koymaları, onları sosyal ve fiziksel aktivitelere yönlendirmeleri, örnek davranışlar sergilemeleri ve dijital ortamda geçirdikleri zamanı dikkatle takip etmeleri önerilir. Günümüzde çocukların teknolojik cihazlara erişimi kolaylaştıkça, teknoloji bağımlılığı ve akran zorbalığı gibi sorunlar da artmaktadır. Bu akran zorbalığı çocuklarda özgüven kaybına, stres, kaygı ve depresyona yol açabilir” diye konuştu.
Bartın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Türkiye’nin hak etmediği bu kara propagandaya karşı uyanık olmamız lazım" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın’da gerçekleşen Ak Parti Merkez İlçe 8. Olağan Kongresinde yaptığı konuşmada, Türk yargı ve adaletine yönelik saldırıların düzenlendiğini belirterek, "Türkiye’nin hak etmediği bu kara propagandaya karşı uyanık olmamız lazım" dedi. Ak Parti Bartın Merkez İlçe 8. Olağan Kongresi bartın Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Divan heyetinin seçilmesiyle başlayan kongre, istiklal marşı okunmasının ardından konuşan Merkez İlçe Başkanı Muhammet Kızılayoğlu, "Bu bir bayrak yarışı. Bir süre önce atamayla ilçe başkanım, inşallah tek liste ile gidilen bu seçimde mazbatamı alarak, bayrağı en üste taşımaya devam edeceğiz" diye konuştu. Gelir gider raporları okunduğu ve mevcut yönetimin ibra edildiği kongrede konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ak Parti iktidarlarının 22 yıldır tesis etmeye çalıştığı yargı ve adelet sisteminin kasıtlı olarak saldırıya uğradığını belirterek, "Ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması için çok çalıştık. Reformlar yaptık. Ak Parti reformcu parti. AK Parti bir yandan adaleti savunup, diğer yana kalkınmayı savunur. ‘İkisi birden’ olacak diyoruz. Bunun için yola çıktık. e dolayısıyla güvenilir bir adalet sistemi. Hukukun üstünlüğünden esas alan, gecikmeye ve öngörülebilir adaletsizlikten noktasında çok mesafeler aldık. 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında eğer biz hukukun üstünlüğünü esas alan bir yargı sistemi tesis etmeseydik, o geçmişte 367 krizlerini çıkaran yargı sistemi, o geçmişte 12 Eylül’lerde darbecilerin yanında duran yargı sistemi, 28 Şubat’larda darbeciler karşısında cübbeleri yerlere seren, onların karşısında hazır olda duran bir yargı sistemi, 27 Mayıs’ta Adnan Menderesleri, bakanları, idama mahkum eden bir yargı sistemi, eğer ülkemizde hakim olsaydı, 15 Temmuz’da bu millet darbecilere karşı olabilmesi mümkün olabilir miydi? İşte milletimizle, beraber o gece evlerinde oturmayan, adliyelere koşan, o vatan hainlerine karşı yakalama kararları çıkaran, gözaltı kararları çıkaran ve onların yargı önünde hesap vermelerini sağlayan bir yargı sistemimiz var. Bugün hazmedilemeyen de bu. Her gün adalete yönelik, her gün hukuka yönelik, her gün yargıya yönelik saldırıların sebebi bu. Vesayetçi anlayışı özleyenler, Yassı ada yargısını özleyenler, geçmişte yargıyı kendilerine arka bahçe yapanlar, bugün yargı milletin yargısı olduğu için hazmedemiyorlar ve sürekli saldırmaya çalışıyorlar. Biz o saldırılara kesinlikle müsaade etmeyiz. Türkiye’nin hukuk güvenliği endeksinde, ta aşağı sıralarda olduğunu söylemek de, saçmalık. Bunu devamlı tekrar ediyorlar. Amerika Birleşik Devletlerinde eski ABD Barolar Birliği Başkanı’nın kurduğu bir dernek ve bu derneğin yaptığı bir liste. Bilimsel kriterleren uzak, Türkiye gerçekleri ile hiç uyuşmayan, Türkiye’de birkaç muhalif isimden görüş olarak oluşturulan ve bağışlarla ayakta duran, bağış yapanın en ön sıralarda yer aldığı, başta birinci bağışçı Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı, ikinci, üçüncü, dördüncü bağışçının ön sıralarda yer aldığı, hukuka güven endeksinde Türkiye’yi son sıralarda göstermeye çalışıyorlar. Kim yani bunlar? Basın Özgürlüğü Endeksinde Türkiye’yi, daha şu bir yılda 170 gazeteciyi şehit eden, öldüren İsrail’i, Türkiye’nin önünde gösteriyorlar. Böyle bir endekse güvenilir mi? Bunlar tamamen kara propaganda. Ülkemiz için yapılan bir kara propaganda. Ve bu para propaganda bu güvenilmeyen, saçma sapan endekslerin sözcülüğünü de maalesef muhalefet partileri burada yapmanın gayreti içerisinde. Yargımızın karalanmasına kesinlikle müsaade etmeyiz. Yirmi beş bin hakim ve savcımız gece gündüz büyük bir gayret içerisinde milletimizin yargı hizmetlerinden en adil bir şekilde yararlanması için çalışmak istiyorum. İçerisinde elbette ki hatalı kararlar veren olabilir. Ama onun düzeltme mekanizması, istinapı, temyizi, itirazı mümkün. Ve kendi içerisinde bunlar gerçekleştirilir. Türkiye’nin hak etmediği bu kara propagandaya karşı uyanık olmamız lazım. Ve ülkemizde hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen, ve öngörülebilir bir adalet konusunda aldığımız mesafeyi daha ileri taşıyacak, önümüzdeki günlerde yargı reformu strateji belgemizi de Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacak ve özellikle toplumu huzursuz eden, suç ve suçluyla mücadelede kararlılığı ortaya koyan yeni düzenlemeleri de inşallah hayata geçireceğiz. Geçtiğimiz 22 yıl boyunca özellikle reform süreci kapsamında kanunlarımızın hemen hemen tamamını değiştirdik, yeniledik. Vatandaşlarımızın ihtiyacına uygun hale getirmenin gayreti içerisinde olduk ve anayasamızda da çok önemli reformlar yaptık. Hak arama yollarını genişlettik. Kadın hakları, çocuk hakları, çocukların korunması ve engelli yaşlı hakları bunları sadece anayasa değişiklikleriyle yaptığımız bu reformları biz aynı zamanda hayata da geçirdik, icraata da dönüştürdük. Temel hak ve özgürlükleri daha da güçlendirdik. Daha da tahkim ettik. Hukuk devletinin seçimini güçlendirdik" dedi. Anayasa çalışmaları hakkında da bilgi veren Bakan Tunç, "Bir daha bu ülkede darbeler olmasın, bu ülkede vesayetçi anlayış, milletin önünü bir daha kesmesin diye anayasamızda önemli yapısal reformlar yaptık. Hakimler, Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesi, Yüksek Askeri Şura, Milli Güvenlik Kurulu tüm bunların yapısını demokratik ilkelere uygun hale getirdik. Anayasamızda darbeciler yargılanamaz diye bir madde vardı. Kaldırdık, sizin onayınızla. Milletimizi desteğiyle. Sıkı yönetim gerektiğinde ilan edilebilir diye bir madde vardı, Anayasamızda. Bunların hepsini milletimizin evet oylarıyla değiştik. İç Hizmet Kanunu 35., hep konuşulurdu. Darbelere gerekçe gösterilirdi. Bunların hepsi değişti. Anayasamızdaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için çok çalıştık. Milletimiz buna destek verdi ve şimdi hedefimiz yeni bir anayasa. Demokratik, sivil, katılımcı bunca değişikliğe rağmen hala maddeleri arasında o vesayetçi ruhu taşıyan, bir takım çelişkilere ve tartışmalara yol açan tüm maddelerindeki çelişkileri, ortadan kaldıracak, yektesaplığı sağlayacak, vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldıracak, milletimizin temsilcileri tarafından yapılan, milletvekillerimiz tarafından yapılıp milletimize onaylatılan bir toplum sözleşmesini inşallah hayata geçirmek nasip olur. Türkiye yüz yılına bu yakışır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başladığını bu anlamlı günlerde inşallah mecliste bir uzlaşma sağlanır ve Türkiye yüzyılına aşlarken ülkemiz demokratik bir anayasayla inşallah yoluna devam eder. Bu yönde mücadelemizi sürdüreceğiz" diye konuştu. Bakan Tunç, ardından Amasra ilçe teşkilatının kongresi katımak üzere ilçeye hareket etti.
Eskişehir F-4E Phantom uçaklarının Türk Hava Kuvvetleri filosundaki 50. yılı etkinliği Türk Hava Kuvvetleri filosuna 1974 yılında katılan F-4E Phantom uçaklarının 50. yılı dolayısıyla Eskişehir’de etkinlik düzenlendi. Etkinlik, Eskişehir 1. Ana Jet Üs Komutanlığında gerçekleştirildi. ‘Panter Filo’ olarak adlandırılan 1. Ana Jet Üs 111. Filo Komutanlığına bağlı olan 5 uçak geçiş yaparak havalandı. Türk Hava Kuvvetleri filosundaki 50. yılını dolduran F-4E Phantom uçakları, yaklaşık yarım saat süren ikili kol uçuşu sonrası üsse geri döndü. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu’nun kullandığı F-4E Phantom II uçağın gövde bölgesine yer alan Türk bayrağı ve kuyruk bölgesindeki Mustafa Kemal Atatürk çizimleri büyük beğeni topladı. Yaptığı uçuşun ardından piste iniş yapan Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kadıoğlu, katılımcıları selamladı. Kadıoğlu, F-4E Phantom tipi uçağın Türk Hava Kuvvetleri filosuna katıldığı dönemde Filo Komutanı olarak görev yapan emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ergin Celesin’le uçakta fotoğraf çektirdi. Uçuşların ardından Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu ve beraberindekiler, F-4E uçağının 50. yılı anısına yakıt drobunu imzaladı. F-4E Phantom uçağı ile 2 Eylül 1974’te yaptığı ilk uçuşun Eskişehir semalarında olduğunu belirten Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kadıoğlu, “13 yaşındayken ilk F-4E’leri havada görmüştüm. O zaman şöyle dua ettim; ’Allah’ım beni bu uçakların içerisinde uçurmayı nasip et. Başka da bir şey istemiyorum’. Allah bana 3 bin saat bu uçakların içinde uçmayı nasip etti. Buna vesile olan Sayın Komutanımıza borçluyum. Hava Kuvvetlerine emeği geçen Sayın Komutanlarımıza büyük minnet borcu duyuyoruz. Hava Kuvvetleri bu günlere, onların emekleri sayesinde geldi. Şükranlarımızı arz ediyorum" dedi. F-4E Phantom uçakların Türk Hava Kuvvetleri filosuna katılışının 50. yılı etkinliğine Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Hava Muharip Komutanı Orgeneral İsmail Güneykaya ve çok sayıda askeri personel ile eşleri katıldı.