SAĞLIK - 16 Aralık 2025 Salı 15:32

Dünyanın ileri merkezlerinde yapılan ’hibrit aort’ ameliyatı Samsun’da başarıyla uygulandı

A
A
A
Dünyanın ileri merkezlerinde yapılan ’hibrit aort’ ameliyatı Samsun’da başarıyla uygulandı

Dünyanın ileri merkezlerinde uygulanabilen ve yüksek deneyim gerektiren hibrit aort cerrahisi, Samsun Şehir Hastanesi’nde başarıyla gerçekleştirildi. Tüm torasik aortu tutan ileri düzey hastalığı bulunan 65 yaşındaki hasta, 8 saat süren açık cerrahi ve devamında uygulanan kapalı yöntemle sağlığına kavuştu.


Samsun Şehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’nde önemli bir ameliyat yapıldı. Çıkan aort, aort yayı ve inen aortta aynı anda ciddi genişleme saptanan 65 yaşındaki bir hasta, açık cerrahi ve endovasküler yöntemlerin birlikte kullanıldığı iki aşamalı hibrit bir tedavi ile sağlığına kavuşturuldu. Yapılan bu operasyon, dünya literatüründe modern ve yenilikçi kabul edilen hibrit aort cerrahisi yaklaşımlarının başarılı bir örneği olarak değerlendiriliyor. Hastanın aortunun kalpten çıktığı bölümde çap 8 santimetreye ulaşırken, aort yayı ve göğüs boşluğunda devam eden inen aort segmentinde de ileri derecede genişleme mevcuttu. Bu durum, ani yırtılma ve hayati risk taşıdığı için gecikmeden müdahale edilmesini zorunlu kıldı. Tedavi planı, tüm torasik aortu kapsayan kapsamlı bir onarım hedefiyle oluşturuldu.



İlk aşamada 8 saat süren açık cerrahi uygulandı


Hekimlerden alınan bilgiye göre tedavinin ilk aşaması açık cerrahi yöntemiyle gerçekleştirildi ve yaklaşık 8 saat sürdü. Bu aşamada, beynin korunmasına yönelik özel dolaşım teknikleri kullanılarak güvenli bir ameliyat ortamı sağlandı. Kalpten çıkan ana damar ve aort kökü bentall yöntemi ile yeniden yapılandırıldı. Ardından aort yayı tamamen onarıldı. Aynı seansta, aortun göğüs boşluğunda devam eden bölümünün başlangıcına, ileri aort cerrahisinde kullanılan frozen elephant trunk (FET) tekniği uygulandı. Bu yöntem, hem mevcut hastalıklı segmentin güvenli hale getirilmesini hem de ikinci aşamada yapılacak kapalı işlemler için uygun bir zemin oluşturulmasını sağladı.



İkinci aşamada TEVAR ile tedavi tamamlandı


Aortun daha aşağı seviyelerde devam eden genişlemiş bölümü için ameliyattan iki gün sonra ikinci aşamaya geçildi. Bu aşamada kapalı yöntem tercih edildi. Kasıktan yapılan girişimle torasik endovasküler aortik onarım(TEVAR) işlemi uygulandı. İlk aşamada yerleştirilen frozen elephant trunk yapısına uyumlu şekilde yerleştirilen stent-greft sayesinde, aortun kalan riskli bölümü içten kaplandı. Böylece göğüs içindeki ana atardamar boyunca hastalıklı alanların tamamı güvenli şekilde izole edildi. Bu iki aşamalı yaklaşım, uluslararası rehberlerde önerilen "FET + tamamlayıcı TEVAR" hibrit stratejisinin klinik uygulamasını oluşturdu.



Nörolojik komplikasyon gelişmedi


Bu tür yaygın aort hastalıklarında en önemli risklerden biri olan felç ve omurilik hasarı gibi nörolojik komplikasyonların, uygulanan koruyucu yöntemler sayesinde hastada gelişmediği bildirildi. Ameliyat süreci ve sonrasında ciddi bir komplikasyon yaşanmazken, hastanın iyileşme sürecinin sorunsuz devam ettiği öğrenildi.



Dünya literatüründe yenilikçi kabul edilen bir yöntem


Hekimlerden alınan bilgiye göre uygulanan bu iki aşamalı hibrit tedavi, dünya genelinde yalnızca ileri düzey ve deneyimli merkezlerde gerçekleştirilebilen bir yaklaşım olarak kabul ediliyor. Açık cerrahinin sağladığı kalıcı onarım ile endovasküler tedavinin daha az invaziv avantajlarının birleştirilmesi, özellikle tüm torasik aortu tutan hastalıklarda modern tıbbın geldiği noktayı yansıtıyor.



"Tespit edilmeseydi ani yırtılma ile oracıkta vefat edecekti"


Operasyon Samsun Şehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Doktor Öğretim Üyeleri Dr. İlker Hasan Karal, Dr. Emrah Ereren ve Dr. Aşkın Kılıç tarafından gerçekleştirildi. Samsun Şehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Doktor Öğretim Üyeleri Dr. İlker Hasan Karal, "Bu durum kardiyolojide hiçbir sıkıntısı olmadan rutin taramada tespit edilen bir hastalıktır. Kalpten çıkan atardamarı yaklaşık 6 buçuk santimetre olmuş. 3 santimetreyi geçmemesi gerekiyor. Halk arasında balonlaşma deniyor. Bizde anevrizma deniyor. Ne kadar büyürse yırtılma riski ve hastayı öldürme riski o kadar büyük oluyor. Bu hasta damarında genişleme olduğunun farkında değildi. Tespit edilmeseydi ani yırtılma ile oracıkta vefat edecekti veya acil ameliyata alınması gerekecekti. Acil ameliyatın ölüm riski çok daha yüksektir. O yüzden belli periyotlarla vatandaşlarımızın kardiyoloji e kalp damar cerrahilerini yaptırmalarını tavsiye ediyoruz" dedi.



Dünyanın ileri merkezlerinde yapılan ’hibrit aort’ ameliyatı Samsun’da başarıyla uygulandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."