GÜNDEM - 22 Mart 2025 Cumartesi 14:06

SGM’de özel yürekler ‘gülüşlerde’ birleşti

A
A
A
SGM’de özel yürekler ‘gülüşlerde’ birleşti

Sakarya Büyükşehir Belediyesi, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü sebebiyle özel bir etkinliğe imza attı. Özel gereksinimli bireylerin topluma kazandırılması ve farkındalık oluşturulması amacıyla Atatürk İlkokulu’nda çocuklarla unutulmaz bir gün geçirdiler. Down sendromlu bireyler hobi atölyelerinde yemekler yaptı, el emeği ürünler ortaya koydu ve paylaşmanın sevincini yaşadı.


Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Gelişim Merkezi (SGM), 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü çerçevesinde özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen etkinlikte, Atatürk İlkokulu’nda çocuklarla bir araya gelen down sendromlu bireyler, unutulmaz bir gün geçirdi. Engelsiz Hobi Atölyelerinde gerçekleştirilen çeşitli etkinliklerde öğrenciler kaynaşarak, birlikte vakit geçirme ve birbirlerini yakından tanıma fırsatı buldu. Resim ve baskı, seramik, drama ve mutfak atölyelerinde buluşan çocuklar hem el becerilerini geliştirdi hem de eğlenceli ve öğretici bir deneyim yaşadı. Çocuklar gün boyunca birlikte üretmenin, paylaşmanın önemini keşfetti.


Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan açıklamada, "Büyükşehir Belediyesi olarak en önemli hedeflerimizden birisi, toplumsal farkındalığı artırmak, engelli bireylerin eşit ve erişilebilir bir yaşam sürmesini sağlamak ve toplumda güçlü bir kapsayıcı bakış açısı oluşturmaktır. Bu kapsamda düzenlediğimiz etkinlikler, yalnızca Down sendromlu bireylerin değil, tüm özel gereksinimli bireylerin sosyal hayata katılımlarını güçlendirmeyi hedeflemektedir" ifadeleri kullanıldı.



SGM’de özel yürekler ‘gülüşlerde’ birleşti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İGÜ 5 yıl süreyle YÖKAK Kurumsal Akreditasyonu aldı İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından gerçekleştirilen kurumsal akreditasyon değerlendirmesi sonucunda 5 yıl süreyle tam akredite edildi. Aralık ayında gerçekleşen detaylı denetim sürecinin ardından İGÜ, eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme, yönetim sistemi ve topluma hizmet alanlarında gösterdiği yüksek standartlarla en üst düzeyde akreditasyon almaya hak kazandı. Kurumsal akreditasyon, üniversitelerin eğitim, araştırma, yönetim ve topluma hizmet alanlarında belirlenen kalite standartlarını sağlayıp sağlamadığını değerlendiren önemli bir süreçtir. YÖKAK tarafından yürütülen bu titiz değerlendirme süreci, yükseköğretim kurumlarının ulusal ve uluslararası ölçekte rekabet gücünü artırmayı, şeffaf ve sürdürülebilir bir kalite güvencesi sistemi oluşturmalarını sağlamayı amaçlar. Kurumsal akreditasyon almaya hak kazanan üniversiteler, kalite süreçlerini başarıyla yönettiğini, eğitimde sürdürülebilir gelişimi benimsediğini ve topluma değer katma misyonunu etkin bir şekilde yerine getirdiğini tescillemiş olur. İstanbul Gelişim Üniversitesi, bu önemli süreci başarıyla tamamlayarak Türkiye’de tam akreditasyon alan sayılı üniversiteler arasına adını yazdırdığını duyurdu. Türkiye’de sınırlı sayıda üniversite tam akredite edildi Bu yıl 35 üniversite YÖKAK tarafından detaylı bir değerlendirmeye tabi tutuldu. Sonuçlara göre yalnızca 4 üniversite tam akreditasyon alırken, 27 üniversite şartlı akreditasyon ile sürece devam etti, 4 üniversite ise akreditasyon hakkı elde edemedi. İstanbul Gelişim Üniversitesi, tam akredite edilen 4 üniversiteden biri olarak yükseköğretimdeki kalite standartlarını en üst seviyeye taşıdığını açıkladı. Kurumsal akreditasyon, bir üniversitenin eğitim kalitesinin, akademik ve idari yönetim süreçlerinin, araştırma faaliyetlerinin ve topluma hizmet çalışmalarının uluslararası standartlarda olduğunu kanıtlayan önemli bir gösterge. Öğrenciler için ise kurumsal akreditasyon, tercih edecekleri üniversitenin eğitimde sürdürülebilir kalite anlayışına sahip olduğunun güvencesi sayılıyor. "Bu başarı, yalnızca bir değerlendirme sonucu değil, İGÜ’nün kalite odaklı vizyonunun tescillenmesidir" İstanbul Gelişim Üniversitesi Kalite, Akreditasyon ve Uluslararasılaşmadan Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Arda Öztürkcan, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin 65 uluslararası akreditasyonu ve 45 Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) logosu ile birçok programında küresel ölçekte tanınırlık sağladığını vurgulayarak, kurumsal akreditasyonun 5 yıl süreyle verilmesinin üniversitenin uzun vadeli stratejik planlarının, kalite yönetim sistemlerinin ve eğitimde mükemmeliyet anlayışının YÖKAK tarafından güvence altına alındığını gösterdiğini ifade etti. Bu büyük başarının arkasında uzun soluklu ve titiz bir çalışmanın olduğunu belirten Prof. Dr. Arda Öztürkcan, YÖKAK Akreditasyonları için ise şunları söyledi: "Kalite güvencesi, sadece bugünün değil, geleceğin üniversitesini inşa etme sorumluluğudur. YÖKAK tarafından 5 yıl süreyle tam akredite edilmemiz, yönetim sisteminden topluma hizmete kadar her alanda sürdürülebilir gelişimi esas aldığımızın bir kanıtıdır. 2024-2028 Stratejik Planımız doğrultusunda üniversitemizi prestijli bir ‘Dünya Üniversitesi’ haline getirme yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Bu başarı, yalnızca bir değerlendirme sonucu değil, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin kalite odaklı vizyonunun tescillenmesidir."
Mersin Başkan Seçer, şehit aileleri ve gazilerle bir araya geldi Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, eşi Meral Seçer ile birlikte Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen iftar programında şehit aileleri, gaziler ve gazi aileleri ile bir araya geldi. Başkan Seçer, iftar programında yaptığı konuşmasında, şehit ve gazi aileleri ve gaziler ile birlikte iftar yapmanın onurunu yaşadıklarını belirtti. Şehit ve gazi ailelerini ve gazileri kendilerine emanet olarak gördüklerini söyleyen Seçer, "Her birinizin acısı yüreğimizde bir sızı, alnımızda bir onur nişanesidir. Şunu tüm kalbimle ifade etmek isterim ki, şehitlerimizin emaneti ailelerimiz ve gazilerimiz, sizler, başımızın tacısınız" dedi. "Size sahip çıkmak sadece görevimiz değil, aynı zamanda en büyük vefa borcumuzdur" Şair Mithat Cemal Kuntay’ın ‘on beş yılı karşılarken’ şiirinden alıntı yapan Seçer, vatanın sadece bir toprak parçası olmadığını belirterek, "‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’ Üzerinde özgürce yaşayabildiğimiz bu topraklar; aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin kanıyla, teriyle yoğrulmuştur. Bu yüzden bizler için her biriniz; bu ülkenin onurunu omuzlarında taşıyan kahramanlarımızın ailelerisiniz. Aziz şehitlerimizin emanetine sahip çıkmak, gazilerimizin onurlu yaşamlarını desteklemek sadece görevimiz değil, aynı zamanda en büyük vefa borcumuzdur" diye konuştu. "Şehit ve gazi ailelerimizin yanında olmak bizim için gönül işidir" Seçer, şehit ve gazi aileleri ile gazilerin hayatlarını kolaylaştırmak ve her zaman yanlarında olmak için çalıştıklarını ifade etti. Bunun için göreve geldiklerinde ilk olarak şeflik düzeyinde hizmet veren birimi Şehit Aileleri ve Gazi Hizmetleri Şube Müdürlüğü statüsüne aldıklarını hatırlatan Seçer, "Şehit ve gazi yakınlarımızın her türlü ihtiyacında yanlarında olmak, sosyal ve psikolojik destek sağlamak, özel günlerde hatırlamak ve hatırlatmak bizim için bir görevden çok bir gönül işidir. Yine Harp Malülü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneğinin talebi üzerine, Sağlık Mahallesi’nde bulunan 4 bin 250 metre karelik Adnan Kahveci Parkının içerisinde bulunan mevcut binanın yapımını başlattık. İş birliği içerisinde süratle yapıyoruz ve kısa süre içerisinde hizmet veren çok güzel ve özel bir dernek binası haline gelecek" ifadelerini kullandı. "Birliğimizi ve kardeşliğimizi daha da güçlendirmeye, ülkemizi daha da ileriye taşımaya kararlıyız" Şehit ve gazi ailelerine; "Acınızı dindiremeyiz, aziz şehitlerimizin eksikliğini kapatamayız ama sizlere her daim sahip çıkmak boynumuzun borcudur" diyen Seçer, "Emanete sadakat, geçmişe vefa ile olur. Biz de hem geçmişe vefamızı hem de size olan bağlılığımızı her fırsatta göstermekten onur duyuyoruz. Şehitlerimizin ve gazilerimizin aziz hatırasını yaşatmak, onların fedakârlığını gelecek nesillere aktarmak hepimizin görevidir. Onların uğruna can verdikleri bu topraklarda bizler, birliğimizi ve kardeşliğimizi daha da güçlendirmeye, ülkemizi daha da ileriye taşımaya kararlıyız" dedi.
Eskişehir Oruçluyken susamamak için ekşisi ve tuzu az olan zeytinler daha çok tercih ediliyor Eskişehir’de pazar esnafı Yağız Durmaz, Ramazan ayında iftar ve sahur sofralarının vazgeçilmezlerinden olan zeytinin, oruçluyken susatmaması için az ekşi ve az tuzlu çeşitlerinin daha çok tercih edildiğini ifade etti. Ramazan ayıyla birlikte pek çok kahvaltılık ürün, özellikle sahur sofralarında yerini almaya devam ediyor. Kahvaltılıklar arasında en çok tercih edilenden biri olan zeytin de, hem lezzeti hem de tok tutma özelliği sayesinde sahur sofralarının olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Bununla birlikte sahur yaparken yenecek ürünlerin tuz oranına dikkat edilmesi ise, oruçluyken kişiyi susatmaması açısından büyük önem taşıyor. Eskişehir’de pazarcılıkla uğraşan Yağız Durmaz, Ramazan ayıyla birlikte vatandaşların, zeytine gösterdikleri talebin arttığını ve zeytin satışlarının yükseldiğini dile getirdi. En çok talep natürel, kahverengi çekirdekli zeytinler ve çizik, kırma yeşil zeytinlere Yağız Durmaz, zeytin satışlarında Ramazanın da etkisiyle artış yaşandığını söyleyerek, vatandaşların gün içinde oruç tutarken susamamaları için az tuzlu ve az ekşi zeytinleri tüketmelerinin daha uygun olacağını belirtti. Konuyla ilgili olarak Durmaz, "Burada kendi imal ettiğimiz zeytinleri satıyoruz. Satışlarımızda tabii ki Ramazan ayının etkisiyle bir artış var. Zeytin özellikle sahurda olmazsa olmazlardan biri, o yüzden müşterilerimizden de talep yoğun bir şekilde devam ediyor şu an. Ramazan ayında gün içinde oruçluyken zorlamaması ve susatmaması açısından en çok ekşisi ve tuzu az olan zeytinler tercih ediliyor. Bunlar natürel ismini verdiğimiz kahverengi çekirdekli zeytinler ve çizik, kırma dediğimiz yeşil zeytinler oluyor. Fiyatlarımız 100 liradan başlayıp 350 liraya kadar gidiyor, zeytinin cinsine, bölgesine ya da yapılışına göre değişiklik gösteriyor. Geçen seneki fiyatlara baktığımızda da bir değişiklik olmadı; çünkü zeytinlerde henüz geçen senenin ürünleri kullanıldığı için bu sene sonuna kadar fiyatlarda bir artış olmaz. İmalattan sonra genelde 1 sene aynı fiyatta gider, artış da ondan sonra yapılır" şeklinde konuştu.