ÇEVRE - 24 Mart 2025 Pazartesi 12:11

Alanya’da turizm sezonu hazırlığı

A
A
A
Alanya’da turizm sezonu hazırlığı

Alanya Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri yaklaşan turizm sezonu öncesi hazırlıklara başladı. Yoğun bir mesai ile çalışan ekipler boya, bakım, tamir ve temizlik çalışmalarını kent genelinde dört koldan sürdürüyor.


Kentin en önemli ekonomik kaynağı olan turizm sezonu öncesi hazırlıklar başladı. Alanya Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri yoğun ve titiz bir çalışma ile şehri turizm sezonuna hazırlıyor.


Gece gündüz demeden çalışan ekipler, alt geçitlerde boyama ve bakım çalışması yürütüyor. Ekipler alt geçitlerde haftalık rutin olarak dezenfekte ve yıkama yaparak, vatandaşların sağlıklı bir şekilde kullanması için kontrollerini gerçekleştiriyor. Çöp konteynerlerinin kontrolünü de yapan ekipler, tamir ve bakımlarını yaptıkları konteynerleri boyayıp hijyenik bir hale getirirken görüntü kirliliğinin de önüne geçiyorlar. Alanya Belediyesi’nden yapılan açıklamada yoğun bir çalışma programı ile turizm sezonu öncesi tüm hazırlıkların tamamlanacağı belirtildi.



Alanya’da turizm sezonu hazırlığı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Çöl tozları akciğer hastalarını olumsuz etkiliyor Afrika üzerinden gelerek Türkiye’yi etkisi altına alacak çöl tozlarıyla ilgili uyarılarda bulunan Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, bu tozların olumsuz etkilerinin, genelde nefes darlığı, öksürük, hırıltılı solunum, balgam çıkarma gibi semptomlarla kendini gösterdiğini söyledi. Çöl tozlarıyla birlikte pek çok farklı alerjenlerin olabileceğine dikkat çeken Özlü, bu tozlu havalarda hastane başvuruları, hekim başvuruları ve hastane yatışların arttığını ifade ederek "Özellikle astım KOAH hastalarında ya da akciğer sertleşmesi gibi kronik akciğer hastalığı olanlarda bebeklerde yaşlı kişilerde sorunlara yol açabiliyor" dedi. Tozlu havalarda akciğer hastalarının mümkün olduğu kadar dışarı çıkılmaması tavsiyesinde bulunan Özlü, "Ülkemize zaman zaman Afrika üzerinden bazen de Ortadoğu’dan gelen çöl tozları taşınıyor. Şu anda da Türkiye’de çöl taşınımı mevcut. Özellikle İç Anadolu, Akdeniz, Ege bölgesi ve Karadeniz bölgesi de bu toz taşınımından etkilenecek bölgeler arasında yer alıyor. Bu tozlarla birlikte pek çok farklı alerjenlerde gelebiliyor. Bunlar özellikle astım KOAH hastalarında ya da akciğer sertleşmesi gibi kronik akciğer hastalığı olanlarda bebeklerde yaşlı kişilerde sorunlara yol açabiliyor. Bu tozlu havalarda hastane başvuruları, hekim başvuruları artıyor hastane yatışları artıyor. Hastalıklı akut alevlenmeler ortaya çıkabiliyor. Nefes darlığı öksürük hırıltılı solunum balgam çıkarma gibi semptomlarla kendini belli ediyor. Onun için bu tozlu havalarda akciğer hastalarının mümkün olduğu kadar dışarıya çıkmamasını tavsiye ediyoruz. Evde kalmalılar, kapıyı pencereyi kapalı tutmalılar bu tozlu havaları bu şekilde geçirmelerini tavsiye ediyoruz" diye konuştu. "Maske takmalarını tavsiye ediyoruz" Çöl tozlarına karşı maske takılması tavsiyesinde bulunan Özlü, "Eğer mutlaka dışarı çıkmaları gerekiyorsa maske takmalarını tavsiye ediyoruz. Maske takıldığında etki daha az oluyor korunmuş oluyorlar. Bu tozların etkisi sadece akciğere de değil aslında. Ciltte, gözde, ağız ve burun gibi mukozalarda da kurum veya tahrişlere neden olabilir. O bakımdan mutlaka tozlu ortamlarda çok kalmamaya hepimizin dikkat etmesinde fayda var. Tozla birlikte yağmur ve lodos ta olabiliyor. Lodos olduğunda bu tozların içerisindeki alerjenler de savrulmasıyla birlikte daha çok etkileşme mümkün daha dikkatli olmamız lazım" dedi. "En çok akciğer ve solunum yollarını etkiliyor" Çöl tozlarının en fazla akciğer ve solunum yollarını etkilediğini kaydeden Özlü, "En çok akciğer ve solunum yollarımıza etki ediyor. Göze buruna ağız mukozasına da bu tozların zararlı tahriş edici ya da alerjiye yol açıcı etkileri olabilir. Özellikle alerjik nezle olan hastalarda burunda tıkanma, kaşıntı, geniz akıntısı, boğazda yanma acıma, gözlerde kızarıklık kaşıntı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Astımlı hastalarda, KOAH lı hastalarda daha çok nefes darlığı, öksürük, hırıltı, balgam gibi semptomlara yol açıyor" şeklinde konuştu.
Rize İlaç yazdırmaya gitti, kanser olduğunu öğrendi Rize’de, 72 yaşındaki emekli öğretmen aile hekiminin yönlendirmesiyle yaptığı tarama sayesinde erken evrede kanseri yenerek hayata tutundu. Rize’de rutin kullandığı ilaçlarını yazdırmak için kayıtlı olduğu aile hekimine başvuran Yakup Cansız, hekiminin yönlendirmesi ile Sağlık Bakanlığı tarafından 50-70 yaş arasındaki vatandaşlara ücretsiz kalın bağırsak kanseri de denen kolorektal kanser taramasını yaptırabileceğini öğrendi. Bunun üzerine harekete geçen Cansız, kendisine verilen gaitada gizli kan testiyle kolorektal kanser taramasını yaptırdı. Test sonucunun pozitif çıkmasıyla İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) tarafından tedavi için uzman hekime yönlendirildi. Recep Tayyip Erdoğan Üniversite Eğitim ve Araştırma Hastanesi (RTEÜ) Gastroenteroloji Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Zehra Zeynep Keklikkıran tarafından gerekli tahlil ve tetkikleri sonucu erken tanı alarak, kapalı yöntemle yapılan başarılı cerrahi operasyonla sağlığına kavuştu. Mart ayının kolorektal kalın bağırsak kanseri farkındalık ayı olduğunu belirten ve Kanser konusunda geç kalmamayı öneren Rize İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Gökhan Demiral, "Ameliyat olup sağlığına kavuşan ve Rize’nin sağlık, imkânlarından övgüyle bahseden vatandaşımızın mutlu olması bizleri de mutlu ediyor. Erken teşhisin hayat kurtardığını tüm halkımıza söylüyoruz. Biz halkımızı seviyoruz ve halkımızın sağlığı bizim için çok önemli. Bu amaçla Sağlık Bakanlığı olarak 50-70 yaş arası vatandaşlarımıza ücretsiz uyguladığımız kolorektal kanser taramasının önemini bir kez daha vurgulamak istiyoruz" ifadelerini kullandı. Erken teşhiste aile hekimlerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Demiral, "Vatandaşlarımızı Aile Sağlığı Merkezlerinde bulunan aile hekimlerimize, Sağlıklı Hayat Merkezimize, KETEM’e ücretsiz kanser taramalarını yaptırmaları için bekliyoruz" dedi. "Gastroenteroloji uzmanı kısa sürede ameliyat olmam gerektiğini söyledi" İlaçlarını yazdırmak için aile hekimine gittiğinde aile hekiminin yönlendirmesiyle kanser taramasını yaptıran Yakup Cansız, "Hiçbir şikâyetim yoktu. Aile hekimimi kırmamak adına verdiği kanser tarama kitiyle taramamı yaptım. Sonucun pozitif olduğu gördüm ve aile hekimimin yanına tekrar gittim. Yapılan tetkikle ve kolonoskopi sonucunda kalın bağırsakta kitle tespit edildi. Gastroenteroloji uzmanı kısa sürede ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Başarılı bir ameliyat geçirdim kendimi çok iyi hissediyorum. Bütün vatandaşlarımızın şikâyeti olsun olmasın kanser taramalarını yaptırmaya davet ediyorum. Hastalığım sürecinde yakın ilgilerini gördüğüm tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Gümüşhane Tarihi Süleymaniye Mahallesi’nde restorasyon çıkmazı Gümüşhane Sit alanı ilan edilen tarihi Süleymaniye Mahallesi’nin sakinleri evlerini restore edebilmek ve mahallerinin eski günlerindeki canlılığına kavuşturabilmek için yetkililerden çözüm bekliyor. Gümüşhane’nin eski yerleşim yeri olan ve yüzyıllar boyunca Türk, Ermeni ve Rumlar’ın bir arada yaşaması nedeniyle ’Hoşgörü merkezi’ olarak nitelendirilen tarihi Süleymaniye Mahallesi Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 08.04.2019 tarihli ve 82935 sayılı oluru ile "Doğal Sit- Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı" olarak tescillendi. 600 yılı aşkın süredir farklı milletlere ev sahipliği yapan mahalle tarihi dokusuyla sadece Gümüşhane için değil tüm Türkiye için önemli bir miras olarak nitelendiriliyor. Tarihi kiliseleri, camileri, hamamları ve diğer tarihi yapıları bünyesinde barındıran mahallenin tarihi dokusunun korunması ve sürdürülebilir hale gelmesi için birçok proje hazırlanmasına rağmen bu projelerin birçoğu hayata geçirilemedi. Koruma altına alınan kilise ve hamamların çoğunda herhangi bir çevre düzenlemesi yapılmazken, yüzyıllardır atalarından miras kalan topraklarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan mahalle sakinleri ise tarihi mirasın atıl duruma geldiğini söylüyor. Mahalle sakinlerinin içerisinde yaşadıkları evlerin ise yaklaşık 150 yıllık tarihi ahşap yapılar olduğunu söyleyen Süleymaniye Mahallesi muhtarı Orhan Eryılmaz, bölgenin sit alanı olması nedeniyle restorasyon yapamadıklarını ve bu yapıların yıllar içerisinde yıkılmaya başladığının altını çizdi. Vatandaşların devletten herhangi bir yardım beklemeden tarihi mahallenin tarihi dokusunu koruyarak yaşam alanlarını restore etmek istediklerini söyleyen muhtar Eryılmaz, yetkililerden sit alanı koşullarının tekrar gözden geçirilerek çözüm bulması gerektiğini söyledi. "Ahşap binalar çökmeye başladı" Mahalle sakinlerinin yüzde 90’a yakın bir kesiminin tarihi ahşap binalarda yaşadığını ve bölgenin Sit alanı ilan edilmesinin ardından hiçbir onarım yapamadıklarını söyleyen Süleymaniye Mahallesi Muhtarı Orhan Eryılmaz, "Süleymaniye Mahallesi yaklaşık 600 yıldır 3 kavmin bir arada yaşadığı bir yer. Bu yaşam süreçleri içerisinde Rumlar ve Türkler bir arada yaşadığını, karşıdaki bölgede de Ermenilerin yaşadığı bir mahalleydi. Zaten baktığınız zaman camilerle kiliseler yan yana, hamamlar var. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra buradan göçler başladı, mübadele yılları ve sonrasında Cumhuriyet’in ilanıyla beraber buradan şimdiki kent merkezine göçler başladı. Aradan geçen 100 yılı aşkın sürede buradaki ahşap binalar göçmeye başladı. Ahşap yapının betonarme bina kadar ömrü olmaz. Burada kişisel bazda değil de devletimizin yetkili kurumları bazında buraya yatırım amaçlı hiçbir şey olmadı. Bizler memleketimiz adına, devletimiz ve milletimiz adına bu mahalleye bir şeyler yaptırmak istiyoruz. Bundan 10-15 yıl önce yetkililer gelip hamamlar, kiliseler gibi yapıların içini boşalttılar restorasyon yapmak için mahalle sakinleri olarak sevindik ama aradan 10 yıl geçti ama hala bir şey yok. Yukarıda bir okulumuz vardı orayı yapmaya çalıştılar 2024 yılında faaliyete girecek dediler daha sonra tasarruf tedbirleri ortaya çıkınca yarım kaldı. Benim konuşmadığım kimse kalmadı, mahalle arasındaki yürüyüş yolları, sokaklar hepten taştı biz bunları projelendirdik yapılacaktı ama bu zamana kadar kimse yapmadı. Yapılamamasının sebebi de burasının Sit alanı olması, hiçbir yere kazma vuramıyorsun" dedi. "Süleymaniye Mahallesi’nin bu durumunu şehrimize yakıştıramıyorum" Sit alanı kriterlerinin gevşetilerek vatandaşlara kolaylık sağlanması gerektiğinin altını çizen muhtar Eryılmaz, "Sit alanlarının kademeleri var, benim 150-200 yıllık ahşap evim yıkılıyor, bunu ne kadar onarırsan onar bir sene bir tarafı diğer sene başka tarafı çöküyor. Sadece benim değil şu anda faaliyette olan evlerin yüzde 90’ı böyle. Vatandaş evine mevcut halini koruyarak bir şey yapmaya kalksa ’Hayır yapamazsın’ diyorlar. Buralarda restorasyon yapılabilseydi burası böyle olmazdı. Süleymaniye Mahallesi unutuldu, eğer benim mahallem köy statüsünde olsaydı ben burayı şehir yapardım. Restorasyona izin verilsin de herkes istediğini yapsın demiyoruz, aslına uygun yapılsın buranın tarihi dokusunun bozulmasını kimse istemiyor. Vatandaşımız devletten de bir şey istemiyor devlet izin versin biz kendimiz yaparız. Yeter ki devlet bize müsaade etsin. Bu sebeplerden dolayı burada kimse durmuyor o kişiler burada dursa buranın tadı bir başka olurdu. Mahallemiz atıl durumda bunu da şehrimize yakıştıramıyorum. Burada yaşayan insanlarımız 150-200 senelik ahşap binanın altında ne kadar duracak ve can güvenliğini sağlayacak. Sit alanı kriterleri gevşetilirse, bir çözüm sağlanırsa hem burada yaşayan insanlar için hem de mahallemizin tarihi güzelliklerini eski formuna kavuşur. Yetkililerin buna bir el atması lazım. Bunun için biz zaten elimizden gelen bütün yardımı yapmaya hazırız" diye konuştu.
Düzce Tatlı bayramı zehir etmesin: Uzmanından "porsiyon" uyarısı Ramazan Bayramı’nda çocukların fazla şeker tüketiminin sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirten Dr. Özge Yurtseven, aileleri porsiyon kontrolü konusunda uyardı. Bayramın vazgeçilmezleri arasında yer alan tatlılar ve şekerler, özellikle çocukların ilgisini çekiyor. Kapı kapı dolaşıp şeker toplayan çocukların fazla tüketim yapması ise sağlık açısından risk oluşturabiliyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Özge Yurtseven, ailelere önemli uyarılarda bulundu. "Sağlıklı alternatifler sunarak çocukların ilgisini bu ürünlere çekebiliriz" Dr. Yurtseven, tatlıyı tamamen yasaklamanın doğru bir yaklaşım olmadığını belirterek, "Bayram geldi. Tatlıyı tamamen kaldırmak veya yasaklamak mümkün değil, zaten doğru da değil. Burada önemli olan, aşırı tüketimi önlemek. Çocukları hazır gıdalar yerine doğal şeker içeren besinlere yönlendirmek daha sağlıklı olacaktır. Kuru incir, kuru meyve, ceviz, badem gibi sağlıklı alternatifler sunarak çocukların ilgisini bu ürünlere çekebiliriz. Ayrıca tabakları renklendirerek, kuru üzüm ve muzdan gülen surat figürleri yapabilir ya da meyveleri kurabiye kalıplarıyla keserek daha cazip hale getirebiliriz. Eğer dışarıda tatlı tüketilecekse, şerbetli tatlılar yerine sütlü veya daha hafif tatlılar tercih edilmeli" dedi. "Çocuklar en fazla 1-2 dilim baklava tüketmeli" Tatlı tüketiminin sınırlandırılması gerektiğini vurgulayan Dr. Yurtseven, sağlıklı bir çocuk için günlük önerilen şeker miktarının 5 küp şekeri geçmemesi gerektiğini ifade etti. Yurtseven, "Bunu baklava üzerinden düşünecek olursak, çocuklar en fazla 1-2 dilim baklava tüketmeli. Porsiyonları küçük tutmak önemli. Sağlıklı çocuklar için bir gün fazla yemek büyük bir sorun oluşturmaz ancak uzun vadede olumsuz etkileri olabilir" diye konuştu. Özellikle diyabet, obezite, tansiyon veya kronik hastalığı olan çocukların tatlı tüketimi konusunda daha dikkatli olması gerektiğini belirten Yurtseven, "Diyabet hastası çocuklar tatlı tüketirse, kan şekerlerinin mutlaka ölçülmesi gerekir. Aileler bu konuda ekstra dikkatli olmalı" şeklinde konuştu.