SAĞLIK
Kış mevsiminde yanıklara dikkat 22 Aralık 2024 Pazar - 14:31:59 İçinde bulunduğumuz kış aylarında çok sık karşılaşılan yanık vakarı ile ilgili konunun uzmanları çeşitli uyarılarda bulundu. Yanığın insanı etkileyen çok önemli fiziksel ve psikolojik travmalardan biri olduğunu belirten Of Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Şaban Uysal, "Beraberinde ömür boyu devam edebilen sakatlıklar, estetik sorunlar (özellikle yüz bölgesi yanıkları) yanında hayatı tehdit edebilen klinik durumlara yol açabilmektedir. Ayrıca toplumlar ve ülkeler için de çok önemli sosyal ve ekonomik sorundur. Yanıkların birçok nedenleri mevcut olup (sıcak su yanığı, alev yanığı, kimyasal yanık, elektrik yanığı, donma vb.) bunlar içinde en sık karşılaştığımız vakalar, yaşlanma yanığı (çay, sıcak su) ve alev yanıkları olarak tüm yaş gruplarında karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca özellikle diyabet (şeker hastalığı) olan kişilerin ayaklarında oluşan his kaybı (diyabetik nöropati) nedeniyle ayaklarını ısıtma, sıcak su torbası tutma gibi durumlarda farkında olmadıkları için geniş ve iyileşmesi zor yanık durumları ile acil servislerimize başvurabilmektedir. Bu konuda hem hastaların hem de hasta yakınlarının dikkatli olması ve iyi bir eğitim verilmesi gerekmektedir. Yanık vakalarının üçte biri 5 yaş altındaki çocuklarda görülebilmektedir. Ev kazaları en büyük neden olup, sıcak çay yanığı, soba üstünde kaynamış şu yanıkları ilk sırayı almaktadır. Kış aylarında yanıklarda artış olup, ısınma amaçlı soba, elektrikli ısıtıcı ve kapalı alanlarda geçirilen zamanın fazla olması yanık vakalarında belirgin artışa neden olmaktadır “dedi. Yanık durumunda öncelikle panik ve telaş yapmadan hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen Uysal, "İlk yapılması gerekenler; etkenden uzaklaştırma, yanmış ve haşlanmış elbiselerin çıkarılması ile erken soğuk su ile soğutmadır. Soğuk su ile 5-10 dakika soğutma işlemi hem ağrıyı azaltmakta hem de yanığın derinleşmesine engel olmaktadır. Bu esnada yüzük, saat, bilezik gibi takılar hızlıca çıkarılmalıdır. Geniş yanık alanları steril yada geniş örtüler ile kapatılıp hasta hızlıca en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır. Ayrıca; yanık yerine diş macunu, yoğurt, zeytinyağı ve şeker sürmek doğru bilinen ancak yanlış olan uygulamalardır. Yanık hastasına yapılacak ilk müdahaleler çok önemli olup bazen hayat kurtarıcı da olabilmektedir. Özellikle elektrik yanıklarına çok dikkat etmek ve elektrik giriş ve ayak tabanlarından çıkış yerleri kontrol edilmelidir. Yanık tipi ve büyüklüğü ne olursa olsun yanık hastaları hızlı ve sağlıklı bir şekilde en yakın sağlık kuruluşuma ulaştırılmalıdır. Burada yanıklı hastaların, yanık oranları, yanık derinlikleri, eşlik eden yaralanmaları ve eşlik eden kronik hastalıkları göz önüne alınarak ilk değerlendirmeleri yapılmaktadır. Yanıkların büyük kısmı poliklinik takibi ile tedavi edilebilirken, geniş alanlı yanıklar el, yüz ve genital bölge yanıkları ile elektrik yanıkları mutlaka hastanelerde veya yanık merkezlerinde yatırılarak tedavi altına alınmalıdır. Çocuk ve yaşlı hastalarda ayrıca daha hassas ve dikkatli olunmalıdır" diye konuştu.
Küçültmek istediği midesi ters tarafta çıktı: Doktorlar önce mideyi buldu, sonra küçülttü
22 Aralık 2024 Pazar - 09:11 Küçültmek istediği midesi ters tarafta çıktı: Doktorlar önce mideyi buldu, sonra küçülttü Almanya’dan tüp mide ameliyatı olmak için Antalya’ya gelen 46 yaşındaki hemşire Antje Kirscht, eşine az rastlanır bir tıbbi durumla karşılaştı. Antalya’da özel bir hastanede gerçekleştirilen operasyon sırasında Kirscht’in midesini olması gerektiği yerde göremeyen doktorlar kısa süren şaşkınlığın ardından mideyi karaciğerinin arkasında, sağ tarafta buldu. Mide başarılı bir operasyonla küçültülürken bu sıra dışı anatomik durumun, dünyada yalnızca 100 binde bir görüldüğü biliniyor. Almanya’da hemşire olarak görev yapan Antje Kirscht, tüp mide ameliyatı olmak için sosyal medyada yaptığı araştırmalar sonucunda Memorial Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan’a ulaştı. İlk kez Antalya’ya gelen 46 yaşındaki Kirscht, 110 kilo ağırlığıyla obezite tedavisi için başvurdu. Almanya’da kendisine organlarının ters olabileceği yönünde bir tanı konduğunu ifade eden Kirscht, bu bilginin ameliyat sırasında ne anlama geldiğini öğrendi. Ameliyat esnasında cerrahi ekip, Kirscht’in midesini karaciğerinin arkasında, sağ tarafta buldu. Bu sıra dışı anatomik durum, hem hasta hem de ekibin şaşkınlık yaşamasına neden oldu. "Mide ortada yoktu, karaciğerin altından çıktı" Ameliyatı gerçekleştiren Memorial Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, yaşadıkları şaşkınlığı şu sözlerle dile getirdi: “Çok yapılan bu operasyonlar içerisinde hastanın değişik bir anomalisi vardı. 100 binde bir görüldüğü söyleniyor. Organların hepsi ters olabiliyor. Bu daha sık görülen bir şey ama bu hastada bütün organlar yerli yerinde ama sadece mide sağ tarafa kaymış. Yani karaciğerin arkasına gitmiş. Operasyona başladığımızda mideyi bulamadık. Karaciğeri kaldırınca mideyi sağ tarafta gördük. Bu çok nadir bir durum. 2023 yılı verilerine göre, böyle bir tüp mide ameliyatı dünyada yalnızca 50 kişiye uygulanmış. Biz de bu vakayı başarıyla gerçekleştirdik. Teknik açıdan bizi zorlayan ancak deneyimimizi artıran bir ameliyat oldu”. "Operasyonun ayna görüntüsünü yaptık" Prof. Dr. Gürkan, ameliyatın detaylarına değinerek, “Tüp mide operasyonunun ayna görüntüsünü yaptık. Normalde sol tarafta yaptığımız obezite ameliyatını bu hastada sağ tarafta gerçekleştirdik. Midenin karaciğerin arkasında olması ameliyat süresini 15 dakika uzattı ve toplamda 1 saat sürdü. Bizim için de hoş bir tesadüf oldu” diye konuştu. İlk kez tek başına Türkiye’ye gelen Alman hasta Antje Kirscht ise yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Uzun zamandır tüp mide ameliyatı olmayı düşünüyordum. Almanya’da doktorumuz bazı organlarımın ters olduğunu söyledi ama çok normal bir şeymiş gibi anlattı. Böyle bir şeyle karşılaşacağımı tahmin etmedim. Ameliyat sonrasında midemin sağ tarafta olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım ama süreç o kadar profesyonel yönetildi ve endişe duymadım. Kendimi çok iyi hissediyorum ve tekrar Türkiye’ye gelmek istiyorum”. 6 ayda 30-40 kilo vermesi bekleniyor Prof. Dr. Gürkan, tüp mide ameliyatı olan hastalarda ilk 6-8 ay içinde ağırlığın yüzde 30-40’ının kaybedildiğini belirterek, “Antje’nin başlangıç kilosu 110. 6 ay içinde 30-40 kilo vermesi bekleniyor. Ancak ameliyat sonrası diyet çok önemli. Hastalar bu süreçte kendilerini mutlaka korumalı” şeklinde konuştu.
Sakarya’daki aile hekimleri yeni yönetmeliği değerlendirdi
21 Aralık 2024 Cumartesi - 13:27 Sakarya’daki aile hekimleri yeni yönetmeliği değerlendirdi Yeni Aile Hekimliği Yönetmeliğiyle ilgili bilgi veren Aile Hekimi Uzm. Dr. Emre Musaoğlu, yönetmelikte göze çarpan en önemli değişikliğin aile hekimi başına düşen nüfusun azaltılması ve koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelenmesi olduğunu ifade etti. Sakarya Serdivan Kampüs Aile Sağlığı Merkezinde görevli Uzm. Dr. Emre Musaoğlu, Sağlık Bakanlığı tarafından yeniden düzenlenen Aile Hekimliği Yönetmeliği’nin olumlu sonuçlar doğurduğunu dile getirdi. Dr. Musaoğlu, aile hekimlerine kayıtlı nüfusun 4 binden 3 bin 500’e düşürülmesinin muayene ve kronik hastalıkların takibi konusunda vatandaşa daha çok vakit ayırılmasında önemli bir adım olduğunu ifade etti. Kronik hastalıkların uzun vadeli ve düzenli bir takip gerektirdiğini belirten Dr. Musaoğlu, aile hekimlerinin hastalarıyla güçlü bir iletişim kurarak, taramalar ve sonrasında yaşam tarzı değişiklikleri konusunda rehberlik ettiğini kaydetti. Musaoğlu, “Diyabet, Hipertansiyon ve obezite taramaları ile vatandaşlarımızın ileriki yaşlarında ölümcül komplikasyonlar yaşanmadan bu hastalıklara tanı konabilir. Özellikle obezite konusunda Avrupa birincisi olan ülkemizde aile hekimi tarafından ASM’lere davet edilen tüm vatandaşlarımızın ihmal etmeden bu tarama ve takipleri yaptırmaları gerekiyor” diye konuştu. Gereksiz ve bilinçsiz antibiyotik kullanımının bakterilerin bu ilaçlara karşı direnç geliştirmesine yol açtığını ve bu durumunda hastalıkların tedavisini zorlaştırdığını ifade eden Uzm. Dr. Emre Musaoğlu, “OECD ülkeleri arasında en yüksek antibiyotik kullanım miktarına sahip ülkelerden biri olmamız nedeniyle; Bakanlığımızın yayınladığı yeni yönetmelik ile birinci basamak sağlık hizmetinde antibiyotik yazılma oranını düşürerek sadece bireylerin sağlığını değil, toplumun tamamını tehdit eden ileri yaşlarda basit bir enfeksiyonda bile ölümcül olabilecek küresel bir sağlık sorunu olan antibiyotik direnciyle mücadele etmeyi hedeflemektedir” şeklinde konuştu. Ayrıca yeni yönetmelik ile düzenlenen Hastalık Yönetim Platformu çerçevesinde aile sağlığı merkezlerinde belirlenen yaş aralığındaki vatandaşlarımızın kanser taramalarının düzenli olarak yapılmasının sağlanacağını belirten Dr. Musaoğlu; toplum sağlığını koruma ve hastalıkları önleme misyonuyla kanser taramalarının düzenli olarak yapılmasını önemsediklerini dile getirerek; özellikle meme, rahim ağzı (serviks) ve kalın bağırsak (kolorektal) kanserlerinde erken teşhisin hayat kurtarıcı olduğunu vurguladı.
TÖTM, Türkiye’de en çok kemik iliği nakli yapılan hastane oldu
21 Aralık 2024 Cumartesi - 13:08 TÖTM, Türkiye’de en çok kemik iliği nakli yapılan hastane oldu İnönü Üniversitesi TÖTM Kemik İliği Nakli Merkezi, Aferez Ünitesi ve Doku Tipleme Laboratuvarı’nın Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Ali Erkurt, TÖTM’in kemik iliği naklindeki başarısını vurgulayarak, “TÖTM, son üç yıldır Türkiye’de en çok kemik iliği nakli yapılan hastane konumunda” dedi. Prof. Dr. Erkurt, hastanede yapılan kemik iliği nakillerini değerlendirirken, bu alandaki başarıyı bir ekip çalışmasına bağladı. “Kemik iliği nakli, hematolojinin en ileri tedavi yöntemlerinden biridir” diyen Erkurt, bu tedaviyi “Kanser tedavisini bir yılanla benzetmek gerekirse, kemoterapi bu yılanın kuyruğunu kesebilirken, kök hücre nakli onun başını ezer ve hastalığı tamamen yok eder” şeklinde anlattı. Bu tedavi yönteminin kendisini kemik iliği nakli alanına yönlendirdiğini belirten Erkurt, bu başarıda önemli bir rol oynayan faktörlerden birinin de TÖTM’in geniş altyapısı ve güçlü ekip kadrosu olduğunu ifade etti. TÖTM’in Türkiye’nin en büyük kemik iliği nakli merkezi olduğunu belirten Prof. Dr. Erkurt, “40 ruhsatlı yatağımızla, yılda yaklaşık 200 nakil gerçekleştiriyoruz ve bu başarı, deneyimli öğretim üyelerimiz, uzman doktorlarımız, hemşirelerimiz ve diğer sağlık personelimizin işbirliğinin bir sonucudur” dedi. Erkurt, hastane yönetiminin desteği ve merkezin gelişmiş altyapısının, başarıda etkili faktörler arasında yer aldığını ekledi. TÖTM’in yalnızca Malatya’dan değil, Türkiye’nin dört bir yanından gelen hastalara hizmet verdiğini de vurgulayan Prof. Dr. Erkurt, “Merkezimiz, güneydoğu ve doğu Anadolu bölgelerinden gelen hastalar için bir referans hastanesi durumunda. Bu yoğun hasta trafiği, bilimsel yayınlar üretmem ve tecrübemi artırmam açısından büyük fırsatlar sundu” ifadelerini kullandı. "Türkiye, kemik iliği naklinde Avrupa’da dördüncü" Prof. Dr. Erkurt, Türkiye’nin kemik iliği nakli alanındaki başarısını da değerlendirdi. Türkiye’de yılda yaklaşık 6 bin kemik iliği nakli gerçekleştirildiğini ve bu sayının ülkeyi Avrupa’da dördüncü sıraya yerleştirdiğini söyledi. Türkiye’deki nakil merkezlerinin, Avrupa ve Amerika standartlarını yakaladığını belirten Erkurt, “Türkiye bu alanda her yıl daha da ileri gidiyor ve uluslararası başarılar elde ediyor” ifadelerine yer verdi. Kemik iliği naklinde teknolojik gelişmeler Prof. Dr. Erkurt, TÖTM’deki başarıda teknolojik altyapının önemli rol oynadığını vurgulayarak, “Modern aferez cihazları, kök hücre toplama işlemlerini kolaylaştırıyor. Doku Tipleme Laboratuvarı’ndaki yüksek çözünürlüklü HLA testleri ise doku uyumunu ve doğruluğu artırıyor. Ayrıca, rutin olarak yapılan kimerizm testleri, hasta takibini daha güvenli hale getiriyor” dedi. Erkurt, genetik tahlillerin de modern NGS cihazlarıyla yapıldığını belirterek, bu gelişmelerin tanı ve tedavi süreçlerinde büyük kolaylık sağladığını ifade etti. CAR-T hücre tedavisi ve mezenkimal kök hücre çalışmaları Gelecekte kemik iliği ve kök hücre nakli tedavi yöntemlerinin daha da çeşitleneceğini düşündüğünü belirten Prof. Dr. Erkurt, özellikle CAR-T hücre tedavisi ve mezenkimal kök hücre çalışmalarının kanser tedavisinde umut vaat ettiğini söyledi. Ayrıca, kök hücre ve kemik iliği nakli alanında deneyimli merkezlerin artmasının bu tedavi yöntemlerinin daha yaygın hale gelmesini sağlayacağını ekledi. Kök hücre bağışı çağrısı Kök hücre bağışı konusunda da önemli bir çağrı yapan Prof. Dr. Erkurt, “Kök hücre bağışı artık ağrısız ve güvenli bir süreç. TÜRKÖK aracılığıyla bağışçı olmak çok kolay. Sadece Kızılay’a gidip üç tüp kan vererek bağışçı olabilirsiniz. Bu işlemle bir kanser hastasının hayatını kurtarabilirsiniz” dedi. Bağışçı olmanın tamamen gönüllülük esasına dayalı olduğunu ve bağışçıya hiçbir zarar vermediğini vurgulayan Erkurt, 18-50 yaş arasındaki herkesi kök hücre bağışçısı olmaya davet etti. Bilimsel çalışmalar ve uluslararası başarılar Prof. Dr. Erkurt, Türkiye’de bilimsel çalışmaların önemine de dikkat çekerek, “Bilim yolunda çok çalışmamız ve üretken olmamız gerekiyor. Genç bilim insanlarının önünü açmalı ve onları desteklemeliyiz. Nobel’i hedeflemeli ve bu doğrultuda ilerlemeliyiz” diye konuştu.
Gribi elinizden gözünüze bulaştırmayın
21 Aralık 2024 Cumartesi - 13:08 Gribi elinizden gözünüze bulaştırmayın Memorial Kayseri Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ataş, el ile göze temas edilmesinin gribal enfeksiyonları göze de bulaştırabileceğini söyleyerek, “Öksürme ve hapşırma ile salınan partiküllerden göze de gribal enfeksiyon bulaşabilir” dedi. Kış aylarında toplu ortamlarda bulunmanın göz enfeksiyonlarını da arttırdığını söyleyen Prof. Dr. Mustafa Ataş, “Kış aylarıyla birlikte kapalı ortamlarda olmak ve bir arada yaşamak, özellikle okullarda, kreşlerde, AVM’lerde, kışlalarda, toplu ortamlarda bulunmak enfeksiyonlar için önemli bir risk kaynağı. Burada enfeksiyon kapma şansı nasıl enfeksiyonlar için fazla oluyorsa göz enfeksiyonu riski de artmaktadır. Burada gözün zarının kapakları ve gözün beyaz olan siper dediğimiz kısmının iltihabına biz konjonktivit diyoruz. Bu genelde bakteriyel olabiliyor, viral olabiliyor ve alerjik olabiliyor. Tabi bugün konumuz daha çok bakteriyel ve viral konjonktivitler. Tabi en sık biz viral konjonktivitlerle karşılaşıyoruz aslında. Bu nasıl gribal enfeksiyonlar, üst solunumla enfeksiyonları oluyorsa bu viral konjonktivitlerle de çok sık karşılaşılıyor. En çok adenoviral dediğimiz yüzde 80-90’a yakını adenoviral konjonktivitlerdir. Dediğimiz gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra hapşırma ve öksürmeden dolayı ortama yayılan partiküllerden, yakın temastan dolayı göze de bulaşabiliyor ve kişinin geçici enfeksiyonlardan dolayı bulaşarak konjonktivit yapabiliyor. Çoğu iyi huylu seyretmesine rağmen, bazen çok ciddi gözde iz de bırakabiliyor. Epidemik ya da konjonktivit dediğimiz bir tabloda gözün korneası da etkilenebilmekte ve ciddi izlere yol açıp görme bozukluğuna da yol açabilmektedir. O yüzden bu tür durumlarda bir göz hekimine gelip muayene edip eğer öyle bir durum varsa tedavisini yapmak lazım. Tabi çok ağır tablo seyretmiyorsa genelde destekleyici tedavilerle, rahatlatıcı tedavilerle tedavi ediyoruz ama kornea tutulumu varsa daha uzun süreli bir tedavi ve takip gerektirmektedir” dedi. “El ile direkt temas en önemli bulaşı yolu” Mustafa Ataş, hapşırma ve öksürme ile ortama salınan partiküllerin de gözde enfeksiyona neden olabileceğini söyleyerek, “Çocuklarda ise özellikle bakteriyel konjonktivit dediğimiz bakterilerle oluşan konjonktivit daha sık olmaktadır. Bu bakteriyel konjonktivite tabi bazen çocuklarda orta kulak iltihabı, bademcik iltihabı eşlik edebilmektedir. Bunlarda bazen tabi topikal antibiyotik yanında sistemik bir ilaç da vermek gerekebiliyor. Bakteriyel konjonktivitler bazen tabi daha ağır da seyredebiliyor. Genelde büyük oranda halim seyirli olmasına rağmen, bakteriyel konjonktivitlerle bazen çok ciddi bakteriyel enfeksiyonlardan gözde kornea etkilenebilmektedir. Çok ileri aşamalarda korneada yırtılmalar ve körlüğe kadar gidebilmektedir. O yüzden konjonktiviti küçümsememek gerekiyor. Basit bir göz iltihabı dememek gerekiyor. Bu cildi iltihaplarda bazen göz tutulumu olup körlüğe kadar gidebileceği için gerekirse bunları yatırıp bazen tedavi de etmek gerekebiliyor. Dikkat etmek gerekiyor. Korumada ise şuna dikkat etmek lazım. Özellikle toplu bulunan ortamlarda bulaşıcı olduğu için el hijyeni çok önemli gerçekten. Çok sık el yıkamak gerekiyor. Özellikle göze temaslardan sonra çocuklar maalesef buna dikkat etmiyor. Ortak kullanılan eşyalar mesela havlular var. Bunları ayırmak gerekiyor mutlaka. Ciddi bir enfeksiyon varsa belki bu çocukların veya kişilerin kendi izole etmesi lazım. Topluma karışmaması lazım belli bir süre enfeksiyonu geçene kadar. Şayet kontak lens kullanıyorlarsa kontak lenslerini kesinlikle bırakmaları gerekiyor bu dönemde. Kontak lensleri kullanmamaları gerekiyor. İyileşene kadar en az belirtileri geçtikten sonra 2-3 güne kadar 48 saate kadar ara vermeleri gerekiyor. Çoğu dediğim gibi yine iyi huylu seyretmesine rağmen, bazen çok ciddi tutulumlar olur. Ciddi görme kayıplarına yol açabileceği için mutlaka bir göz hekimine muayene olup gerekli tedavilerini alması gerekiyor. En önemli bulaşı yolu zaten direkt temas. El ile göze temas etmeleri, başkalarına bulaştırmaları ve gribal enfeksiyonlarda hapşırma ve öksürme ile ortalama salınan partiküllerden de göze bulaşma olabiliyor. Buna dikkat etmek gerekiyor. El hijyeni çok önemli. Ele direkt temas ve bundan başkalarına temas en önemli bulaşı yollarından birisidir” ifadelerini kullandı.
Normal doğum teşvik edilecek
21 Aralık 2024 Cumartesi - 12:48 Normal doğum teşvik edilecek DÜZCE(İHA) – Düzce Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı koordinasyonunda Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz’ın başkanlığında normal doğum eylem planı toplantısı yapıldı. Sağlım Müdürlüğü salonundaki toplantıda Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Uz. Dr. Sabri Aktüre tarafından sunum yapılarak Sağlık Bakanlığının başlattığı normal doğum eylem planı çerçevesinde Düzce’de normal doğumu özendiren ve teşvik edici çalışmalar ile faaliyetlere dair bilgiler verildi. Normal Doğum Eylem Planında; Sağlık Müdürlüğü koordinasyonunda ilçelerin etkinlik takvimi belirlenerek düzenli etkinlik yapılması sağlanmış olup, konu ile ilgili afiş, broşür ve branda tüm sağlık kurum/kuruluşlarına dağıtımı yapıldığı, Düzce Belediyesi ile gerekli yazışmalar yapılarak görüşme sağlanmış, şehir içi otobüslerde ve yoğun yolcu duraklarında billboardlara afişler asıldığı bildirildi. Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Uz. Dr. Hümeyra Bayram Akçan, Sağlık Hizmetleri Başkanı Dr. Gökhan Katırcı, Destek Hizmetleri Başkanı Arif Şahin, Sağlık Hizmetleri Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Halit Berk Çanga, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Emine Bilge Karakaş Erten, Şube Müdürü Fazlı Bayraktar ve birim personellerin katıldığı toplantı il genelinde normal doğumun yaygınlaştırılması için atılacak adımların ve izlenecek stratejilerin belirlenmesiyle sona erdi.
TVHB Başkanı Eroğlu: “Barınaklarda hizmet veren veterinerlere destek sağlanmalı”
21 Aralık 2024 Cumartesi - 12:41 TVHB Başkanı Eroğlu: “Barınaklarda hizmet veren veterinerlere destek sağlanmalı” Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Başkanı Ali Eroğlu, “Tüm yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların, barınaklarda hizmet veren veteriner hekimlere ve diğer çalışanlara yönelik gerekli destek ve kaynakları sağlamaları, aynı zamanda barınak yönetimi süreçlerini uluslararası standartlara uygun hale getirmesi şarttır” dedi. TVHB’nin 21-22 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilecek “51. Dönem Oda Başkanları 1. İstişare Toplantısı” Ankara’da bir otelde başladı. Toplantıda hayvancılık politikaları ve veteriner hekimlik mesleğinin ilgilendiren güncel sorunlar ile çözüm önerileri masaya yatırılacak. “Veteriner hekimlik ülkemizde hak ettiği yere taşınmalı” TVHB Başkanı Ali Eroğlu, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, “Toplum sağlığı açısından, stratejik konumu ve vazgeçilmezliği ile veteriner hekimlik ülkemizde de hak ettiği yere taşınmalı, sağlık hizmetleri sınıfında bulunan veteriner hekimlerin de mesleki haklar açısından beşeri sağlık meslek grubu ile birlikte değerlendirilmesi gerekir” ifadelerini kullandı. “Yapısal düzenlemeler ötelenmeye devam ederse toplum sağlığı zarar görür” Veteriner hekimlerin özlük haklarının iyileştirilmesi için gerekli mücadeleyi göstereceklerini belirten Eroğlu, şunları kaydetti: “Kamuda çalışan arkadaşlarımız için fiili hizmet zammı, sağlıkta şiddet, çalışan ve emekli veteriner hekimlerin maaş ve özlük haklarındaki kayıplar, uzmanlık eğitiminin başlatılamaması, bakanlıklarda belediyelerde daha fazla veteriner hekim istihdamının yapılmaması, Tarım ve Orman Bakanlığındaki yanlış yapılanma yani Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nün kurulmaması, insan, hayvan ve çevre sağlığı için Tek Sağlık uygulamaları için işlevsel yapıların tanımlanmaması, E-reçete, İTS, ATS ve suni tohumlama gibi serbest hekimlik uygulamalarındaki mağduriyetleri ortadan kaldıracak yasal ve yapısal düzenlemeler ötelenmeye devam ederse ülke hayvancılığı, toplum sağlığı zarar görmeye devam edecektir.” “Yitirdiğimiz fiili hizmet zammı sorunlarını hiçbir zaman unutmayacağız” Eroğlu, “Kamuda halen çalışan ve emekli olan meslektaşlarımızın günden güne kaybolan özlük haklarının, maaş kayıplarının ve daha önceki yıllarda yitirdiğimiz fiili hizmet zammı sorunlarını hiçbir zaman unutmayacağız” diye konuştu. "Belediye barınaklarında yaşanan sorunların temelinde personel eksikliği gibi yapısal problemler yatmaktadır" Barınaklarda yaşanan son zamanlardaki olaylara dikkat çeken Eroğlu, “Belediye barınaklarında yaşanan sorunların temelinde, mevzuata uygun olmayan yönetim anlayışları, yetersiz kaynak tahsisi ve personel eksikliği gibi yapısal problemler yatmaktadır. Ancak, bu eksikliklerin doğurduğu olumsuzlukların, fedakarca görev yapan veteriner hekimlerimize mal edilmesi kabul edilemez” ifadelerini kullandı. “Veteriner hekimler ve zoonotik hastalıkların önlenmesinde hayati bir role sahip olan sağlık profesyonelleridir” Eroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Veteriner hekimler, hayvan sağlığı ve refahı için gece gündüz demeden çalışan, toplum sağlığının korunmasında ve zoonotik hastalıkların önlenmesinde hayati bir role sahip olan sağlık profesyonelleridir. Hekimlerimizin mesleki bilgi ve sorumluluklarını görmezden gelerek onları töhmet altında bırakmaya yönelik açıklama ve eylemler, yalnızca adalet duygusunu zedelemekle kalmaz, aynı zamanda hayvan refahı ve toplum sağlığı adına yürütülen çalışmalara da zarar verir.” “Barınaklarda hizmet veren veterinerlere destek sağlanmalı” Eroğlu, tüm yerel yönetimleri işaret ederek, “Bu noktada, tüm yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların, barınaklarda hizmet veren veteriner hekimlere ve diğer çalışanlara yönelik gerekli destek ve kaynakları sağlamaları, aynı zamanda barınak yönetimi süreçlerini uluslararası standartlara uygun hale getirmesi şarttır” şeklinde konuştu. Eroğlu, Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin hayvan refahını ve veteriner hekimlerin onuru ile itibarını korumak için her türlü adımı attığını da ifade etti. Açılış konuşmasının ardından toplantı, basına kapalı olarak devam etti.