POLİTİKA
24 Aralık 2025 Çarşamba - 20:05 Bakan Tunç: "Kanun teklifinin yasalaşma sürecinde emeği bulunan tüm milletvekillerimize teşekkür ediyorum" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Kanun teklifinin yasalaşma sürecinde emeği ve katkısı bulunan tüm milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi vizyonuyla çalışmalarımızı sürdüreceğiz" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen ve kamuoyunda 11. Yargı Paketi olarak bilinen ‘Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ardından sosyal medya hesabın açıklama yaptı. Bakan Tunç, "TBMM Genel Kurulunda kabul edilen ve kamuoyunda 11’inci Yargı Paketi olarak bilinen ‘Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgemizde yer alan hedefler doğrultusunda hazırlanan yargı paketiyle; toplumsal huzurun desteklenmesi, suçla daha etkin mücadele edilmesi, temel hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, hukuki güvenliğin güçlendirilmesi, adalet hizmetlerimizin etkinliğinin artırılması, infaz adaletinin sağlanması alanlarında önemli düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Kanun teklifinin yasalaşma sürecinde emeği ve katkısı bulunan tüm milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi vizyonuyla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı’nı adaletin yüzyılı yapmak için adımlarımızı kararlılıkla atmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözüme ulaştırmak, talep ve beklentileri doğrultusunda yeni adımlar atmak devlet olarak birincil önceliğimizdir"
04 Aralık 2025 Perşembe - 15:57 Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözüme ulaştırmak, talep ve beklentileri doğrultusunda yeni adımlar atmak devlet olarak birincil önceliğimizdir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözüme ulaştırmak hem kendilerinin hem de ailelerinin talep ve beklentileri doğrultusunda yeni adımlar atmak, devlet olarak bizim birincil önceliğimizdir. Türkiye Yüzyılı’nı sizlerle birlikte Engelsiz Türkiye Yüzyılı yapacağız." dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen Engelsiz Türkiye Yüzyılı Dünya Engelliler Günü Buluşması Programında konuştu.Katılımcıları selamlayarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle düzenlenen bu anlamlı programda sizlerle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. 81 ilimizdeki engelli kardeşlerimizi temsilen bugün aramızda bulunan misafirlerimize ve programımızı teşrif eden tüm konuklarımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum. Ülkemizin, gönül coğrafyamızın ve dünyanın dört bir yanındaki tüm engelli kardeşlerimizin, dostlarımızın, büyüklerimizin Dünya Engelliler Günü’nü canı gönülden tebrik ediyorum. Bu önemli günün, engelli kardeşlerimizle birlikte onların kıymetli aileleri ve milletimizin tamamı için hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Sizlerin vasıtasıyla hayat yolculuğunda ümitsizliğe asla alan açmayan, geleceğe hep güvenle bakan, azim ve sebatlarıyla hepimize örnek olan tüm engellilerimize buradan selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum" dedi.AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığına ve programda emeği geçen herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Ödüllerini takdim edeceğimiz kurumlarımızı ve yöneticilerini aynı şekilde kutluyor, her birine çalışmalarında başarılar diliyor, engellilerimizin sorunlarına gösterdikleri hassasiyet için ayrıca teşekkür ediyorum. Şunun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum: Engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözüme ulaştırmak hem kendilerinin hem de ailelerinin talep ve beklentileri doğrultusunda yeni adımlar atmak, devlet olarak bizim birincil önceliğimizdir. Farkındalık zeminini sürekli genişletmek, dijital teknolojiler de dahil yaşamın her alanında erişilebilirlik ilkesini etkin şekilde uygulamak yine bizim temel mesuliyetimizdir" dedi.Tüm bu çalışmaların doğasının iş birliği ve koordinasyonu zorunlu kılmakta olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Merkezi idaresiyle, yerel yönetimiyle, akademi, sivil toplum ve iş dünyasıyla toplumumuzda bu konuda giderek artan duyarlılığı büyük bir takdir ve memnuniyetle müşahede ediyorum. Engelli vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştıran, sosyal çevreye ve iş hayatına katılımlarını sağlayan bu kardeşlerimizle yakından ilgilenen herkese buradan şükranlarımı sunuyorum. Hem hükümet hem AK Parti olarak sosyal hizmetler başlığında, bilhassa da engellilere dönük politika ve faaliyetler bağlamında hamdolsun çok iyi bir karneye sahibiz" açıklamasını yaptı.Cumhurbaşkanı Erdoğan sahadaki tespit ve çalışmaları, yaptıkları hukuki ve idari reformlarla desteklemeye devam ettiklerini kaydetti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, engelli vatandaşların haklarını yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası alanda da güçlü bir şekilde savunduklarını belirterek," Çalışmalarımızı bu istikamette devam ettireceğiz. Şunu da açık ve net ifade etmek durumundayım. Şüphesiz biz, "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız." buyuran bir peygamberin ümmetiyiz. Milletimize sunduğumuz eser ve hizmetleri de işte bu kavrayışla tatbik eden ve etmeye çalışan bir kadroyuz. Ne yapıyorsak samimiyetle yapıyoruz, aşkla yapıyoruz, doğru bildiğimiz yoldan ayrılmadan hedefe ulaşmaya çalışıyoruz. Tüm bunlara rağmen fark etmeden de hatalarımız, eksiklerimiz, kusurlarımız elbette olabilir. Ama şunu herkesin, bilhassa da engelli kardeşlerimin bilmesini istiyorum: Kırılan kalbi onarılmamış, mahzun edilen gönlü alınmamış, gerekli imkan sağlanmamış tek bir engelli kardeşimiz kalmayıncaya dek fedakarca ve samimiyetle çalışmayı sürdüreceğiz" dedi.Yaşlıların, ihtiyaç sahiplerinin, şehit yakınları ve gazilerin 7 gün, 24 saat esasıyla hizmetine koşmaya, kendilerine gerekli her türlü kolaylığı sağlamaya büyük bir hassasiyetle devam edeceklerini aktaran Erdoğan, "Bugüne kadar nasıl olduysa sosyal hizmet alanındaki sorumluluklarımızı tam bir adanmışlık ruhuyla yerine getireceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.Tarihte ne yaparsanız yapın değiştiremeyeceğiniz hakikatler vardır. Bu gerçekleri muhalif veya muvafık hiçbir çevre, hiçbir görüş, hiçbir ekol görmezden gelemez, yok sayamaz. Bunlardan biri şudur: Bizi dünyanın diğer milletlerinden ayıran, milli seciyemizin alametifarikası olan en temel vasfımız, insan, adalet ve merhamet merkezli bir medeniyet mefkuresine sahip olmamızdır. Kalpler kazanmak, gönüllere girmek, adaleti, iyiliği, güzelliği teşmil etmek için işte bu mefkureyle seferlere çıktık. Selçuklu’dan bugüne tam bin yıldır, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin o ünlü metaforunda olduğu gibi bir ayağımızı buraya, Anadolu’ya sabitlerken diğeriyle tüm dünyayı, 72 milleti dolaştık. Coğrafyamızın neredeyse her karışında yalnızca şehirleri inşa etmekle kalmadık, aynı zamanda kalpleri de ihya ettik. Şunun bir defa bilinmesi gerekiyor: Asırlardır düşüncemizin merkezinde daima insan vardır. "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" düsturu vardır. Başarılarımızın gerisindeki ana unsur, insana atfettiğimiz değer ve ehemmiyettir" değerlendirmesini yaptı."İşte bu yüzden Ahi teşkilatımızla, bimarhanelerimizle, şifahanelerimizle, vakıflarımız ve eğitim kurumlarımızla insanın, bilhassa da ihtiyaç sahiplerinin üzerine titizlikle eğildik." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batı’nın gündemine ancak Rönesans ve Reform döneminde gelen insan, kavram olarak bizim medeniyet değerlerimizin halen özünü teşkil ediyor. Kalp kırmaktan, gönül incitmekten daima çekindik. Bundan özellikle imtina ettik. Bugün de aynı hassasiyetle hareket ediyoruz. Asırlar önce yaşamış önemli bir divan şairimiz, milletimizin bu konudaki dikkatini bakınız hangi sözlerle ifade ediyor, "Fukara kalbine her kim dokuna, dokuna sinesi Allah okuna." bizim meseleye baktığımız yer tam olarak da burasıdır" diye konuştu.Bugünkü sosyal devlet geleneğinin asırlardan süzülüp gelen müşfik devlet anlayışının devamı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışta hasta ve engellilerin topluma katılımı teşvik edildiğini, devletin kritik meselelerinin görüşüldüğü Has Oda da dahil, kendilerine hem askeri hem idari bürokraside önemli vazifeler verildiğini bildirdi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, engelli bireylerin sanat ve zanaat sahibi olmaları için hem vakıfların hem de bu alanda eğitim veren kurumların, çok titiz bir eğitim programı uyguladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Müderrislik, müsahiblik, hafızlık gibi görevler icra eden çok sayıda engelli, gerek topluma gerekse devlete çok mühim katkılar yapmıştır. Bilhassa Sultan II. Abdülhamid, birilerinin edepsizce karaladığı o büyük padişah, 1899’dan itibaren engellilerin çok daha nitelikli bir eğitim alması için yeni okullar açtırmıştır. Sadrazam Kamil Paşa ve Maarif Nazırı Münif Paşa da Sultan Abdülhamid Han döneminde bu eğitim yuvalarının hayata geçirilmesinde çok önemli inisiyatifler üstlenmiştir. Hepsine de rahmet olsun, Rabbim onlardan razı olsun diyorum" dedi.Bu okulların müfredatında müzik ve resmin yanı sıra matematik, coğrafya, kozmografya ve mimari gibi derslerin de yer aldığı kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, buralarda öğrenim gören engelli gençlerin hem bilgi birikimiyle öne çıktığını hem de kimseye muhtaç olmadan memleketlerine hizmet etme imkanı bulduklarını dile getirdi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ahvadı olmakla iftihar ettiğimiz şanlı ecdat, asırlar öncesinden bu kritik adımları atmayı, bu değerleri milletimize kazandırmayı bilmiştir." diyerek, "Biz böylesine kamil bir devletin, böylesine güçlü ve zengin bir geleneğin mirasçılarıyız. Dolayısıyla diğer tüm alanlarda olduğu gibi sosyal hizmet sahasındaki çalışmalarımızı da bu birikimin hakkını verecek şekilde geliştirmek ve uygulamak zorundayız. Hamdolsun bugüne kadar sosyal hizmet ve politikalarda üzerimize ne düşüyorsa yaptık ve yapıyoruz. Verdiğimiz samimi mücadelenin en yakın şahidi sizlersiniz" açıklamasında bulundu.2002’de milletin emanetini devraldıklarında engelli vatandaşların sosyal hayata katılımının oldukça sınırlı olduğunu, eğitimde, istihdamda, erişilebilirlikte çok ciddi sıkıntılar, büyük eksikler olduğunu hatırlatan Erdoğan," Engelli bireylerin haklarını güvence altına alan çağdaş bir sistem ne yazık ki kurulmamıştı. Biz bu tabloyu elimizin tersiyle ittik, bu düzene itiraz ettik ve hiçbir surette kabul etmedik. Sistemi adeta yeni baştan inşa ederek engelsiz bir Türkiye mahsulü olmaktan çıkarıp devlet politikası haline getirdik. Bunu da engelli vatandaşlarımızı himaye edilmesi gereken kişiler olarak değil, bu ülkenin eşit, onurlu, üretken ve güçlü bireyleri olarak gördüğümüz için yaptık. Son 23 senede bu alanda çok güçlü adımlar attık, çok önemli atılımlar yaptık. 2005 yılında Engelliler Hakkında Kanunu yürürlüğe koyarak bu alanda yeni bir dönem başlattık. 2009’da ilk imzacılarından biri olduğumuz Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeyi onaylayarak uluslararası alanda güçlü bir irade ortaya koyduk" değerlendirmesini yaptı.2010’da yapılan anayasa değişikliğiyle engelli vatandaşlara yönelik ayrımcılığın açıkça yasaklandığını ve engelli haklarının anayasal güvenceye bağlandığını belirten Erdoğan," 2013’te başlattığımız ücretsiz seyahat uygulaması ile şehir içi kara, deniz ve demiryolu ulaşımını yaşlı ve engellilerimiz için ücretsiz hale getirdik. Son 10 yılda 10 milyondan fazla engelli vatandaşımız, yüksek hızlı tren ve ana hat trenlerimizden hiçbir ücret ödemeden istifade etti. Ayrıca, erişilebilirlik alanındaki belgelendirme ve denetim mekanizmalarını geçmişte hiç olmadığı kadar iyileştirdik. Kamuya mahsus binalara, toplu taşıma araçlarına ve açık alanlara tam 3 bin 992 adet erişilebilirlik belgesi verdik. Bu konudaki farkındalığı artırmak amacıyla bu sene Engelliler Haftası’nın son günü olan 16 Mayıs’ı Ulusal Erişilebilirlik Günü ilan ettik. Şunu özellikle bir kez daha burada dile getirmek istiyorum: Engelli vatandaşlarımızın eğitim ve istihdamı bizim için büyük bir önem ve öncelik teşkil ediyor. Bu amaçla özel eğitim okullarımızı yaygınlaştırdık, rehabilitasyon hizmetlerimizi sağlam bir altyapıya kavuşturduk" diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üniversitelerde engelli öğrenci birimleri kurarak yükseköğretimde kapsayıcılığı artırdıklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan," Şunu hepimiz çok iyi biliyoruz: Engelli bireylerin toplumsal yaşama eşit ve bağımsız katılımının en güçlü araçlarından biri kuşkusuz istihdamdır. İş imkanlarının oluşturulması noktasında da hamdolsun çok başarılı bir sınav verdik, veriyoruz. 2002’de kamuda sadece 5 bin engelli memur istihdam ediliyordu, bugün bu sayı 15 kattan fazla artışla 83 bine ulaştı. İşverenlere sağladığımız teşviklerle özel sektörde de engelli kardeşlerimizin istihdamını destekledik .Sosyal destekler alanında ise tam bir devrim gerçekleştirdik. Sosyal yardımları ve destek hizmetlerini insan onurunu esas alan bir bakış açısıyla geliştirdik" açıklamasında bulundu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakıma ihtiyaç duyan engelli vatandaşların aileleriyle ve kendi sosyal ortamlarında hayatlarını sürdürmesinin bir başka öncelikleri olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2002’de yalnızca 5 bin kişi evde bakım yardımından faydalanırken, aylık 11 bin 702 lira ödeme yapılan bu destekten bugün yaklaşık 520 bin vatandaşın yararlandığını dile getirdi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin dört bir yanında sayısı 143’e ulaşan gündüzlü bakım merkezlerinde engelli bireylerin aktif olarak yer aldığı sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri icra edildiğini aktardı. Erdoğan," 106’sı Aile Bakanlığımıza bağlı, 331’i özel sektöre ait toplam 437 bakım merkezinde 40 bine yakın engelli vatandaşımıza yatılı hizmet sunuyoruz. Bakanlığımıza bağlı merkezlerdeki hizmetleri ücretsiz verirken özel merkezlerde kalan vatandaşlarımızın yüzde 94,4’ünün ödemelerini devlet olarak bizzat biz üstleniyoruz. Üzerinde önemle durduğumuz bir başka husus, aile temelli erken müdahale sistemidir. Sizlerin de bildiği üzere, gelişimsel riski ya da engeli olan çocuklarımızın ihtiyaç duyduğu hizmeti mümkün olan en erken teşhisle bir an önce alması hayati önem arz ediyor. Bu amaçla Ankara, Bursa, Kahramanmaraş ve Mersin’de devreye aldığımız Erken Çocukluk Gelişimi Merkezleri’nde bu yavrularımızın sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerini bütüncül bir şekilde sağlıyoruz. Aileleriyle birlikte süreç içerisinde hangi adımları atabileceğimize beraberce karar veriyor, ardından hep birlikte yola koyuluyoruz. Yani, anne ve babalarımız, ailelerimiz bu sistemin tam kalbinde yer alıyor. Hiçbir çocuğumuzu geride bırakmadan, her yavrumuzun hayatına dokunarak bu uygulamayı inşallah 81 ilimize yaygınlaştıracağız" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan engellilerle ilgili bir müjdeyi paylaşarak," Biliyorsunuz, 2030 Engelsiz Vizyon Belgesi ile engelli politikalarımızı bütüncül bir stratejiye dönüştürmüş, eğitimden istihdama, teknolojiden afet yönetimine kadar pek çok alanda sürdürülebilir hedefler belirlemiştik. Birinci Engelli Hakları Ulusal Eylem Planımızla bu hedeflerin çok önemli bir kısmına başarıyla ulaştık. 2026-2028 yıllarını kapsayan ikinci eylem planımızın hazırlıklarına başlandı. Detaylarını yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Yeni eylem planımız, engelli kardeşlerimiz başta olmak üzere ülkemiz ve milletimiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Buradan hem sizlere hem de farklı platformlar üzerinden bizleri takip eden tüm engelli kardeşlerimize şunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Sizler bu ülkenin eşit, güçlü ve onurlu vatandaşlarısınız. Sizlerin hayatını kolaylaştırmak, sizlere en yüksek standartlarda hizmet sunmak, sorunlarınızı çözüme ulaştırmak bizim boynumuzun borcudur. Zira devlet bunun için vardır, biz bunun için bu makamlarda bulunuyoruz. Bugüne kadar nasıl sizin yanınızda olduysak inşallah bundan sonra da en güçlü şekilde size destek vereceğiz, zorlukların üstesinden hep birlikte geleceğiz, sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Türkiye Yüzyılı’nı sizlerle birlikte Engelsiz Türkiye Yüzyılı yapacağız. Tüm engelli kardeşlerimin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü bir kez daha tebrik ediyorum. Erişilebilirlik ödüllerine layık görülen kurumlarımı tekrar kutluyor, programa teşrif eden her bir misafirimize kalpten teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.Görme engelli Zeren Türkyılmaz, Erdoğan’a, yazarı olduğu "Karanlıkta Parlayan Işık Hazreti Muhammed’in Hayatı" kitabını takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a engelliler için yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür eden Türkyılmaz, Erdoğan’a çiçek takdim etti.
Başkan Yılmaz, gençleri başkentte karşıladı
04 Aralık 2025 Perşembe - 15:39 Başkan Yılmaz, gençleri başkentte karşıladı Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, "Ankara Çıkarması" projesi kapsamında başkente gelen gençlerle Ankara’da bir araya geldi. Sabah saatlerinde şehre ulaşan öğrencileri karşılayan Başkan Yılmaz, gün boyu süren gezi programına eşlik etti. Şehitkamil Belediyesi tarafından Cumhuriyet’in kurulduğu mekanları gençlere yerinde anlatmayı amaçlayan Ankara Çıkarması projesi kapsamında başkente giden gençleri Başkanı Umut Yılmaz karşıladı. Program kapsamında Başkan Yılmaz ve öğrenciler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül ve Sermet Atay’ı ziyaret etti. TBMM koridorlarını gezen gençler, Genel Kurul Salonu’nda Meclis’in çalışma yapısı ve Cumhuriyet tarihindeki önemi hakkında detaylı bilgi aldı. "Ankara gezileri devam edecek" Gençler, milletvekillerinin tecrübelerini dinlerken, ülke yönetimine dair merak ettikleri soruları sorma fırsatı buldu. Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, projenin büyük ilgi gördüğünü belirterek "Cumhuriyetimizin kurulduğu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının bağımsızlık mücadelesini yürüttüğü bu önemli mekanları gençlerimize göstermek bizim için büyük bir gurur. Şu ana kadar 20 bin gencimizi Ankara’ya getirdik. Gençlerimizin, özellikle de öğrencilerimizin tarihle, kültürle ve devlet kurumlarıyla iç içe bir deneyim yaşamasını istiyoruz. Kısa süre içerisinde 10 bin kişiyi daha Ankara’ya getirmeyi planlıyoruz" dedi. Hem moral hem milli bilinç Yılmaz, projeye katılan gençlerin hem moral bulduğunu hem de milli bilinç kazandığını ifade ederek, "Bu ziyaretler sayesinde gençlerimiz ülkemizin yönetim merkezini yerinde görme fırsatı buluyor. Onlarla birlikte zaman geçirmek, onların heyecanına ortak olmak bizim için büyük bir mutluluk. Bundan sonra da gençlerimizin eğitimine, gelişimine ve geleceğine dokunan projelere devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Gün boyu Ankara gezisi TBMM ziyaretinden sonra program Anıtkabir, Birinci ve İkinci Meclis binaları ile başkentin önemli kültürel merkezlerinin gezilmesiyle sürdü. Gün boyu süren Ankara temasları, gençlerin hafızasında unutulmaz hatıralar bırakırken, Şehitkamil Belediyesi’nin gençlere yönelik sosyal projeleri bir kez daha takdir topladı. Gençlere yönelik sürpriz projeler geliyor Başkan Yılmaz, gençlere yönelik sürpriz çalışmaların yakın zamanda başlayacağını müjdeleyerek, "Biz gençlerimizin enerjisine, vizyonuna ve hayallerine güveniyoruz. Onlara kalıcı bir gelecek perspektifi sunmak istiyoruz. Şehitkamil’de gençlerle ilgili tüm planlamalarımızı onların enerjisi, vizyonu ve beklentileri doğrultusunda yapıyoruz. Onlara daha iyi bir gelecek hazırlamak için yeni projelerimizi tamamlıyoruz. Çok yakında gençlerimizle paylaşacağımız yeni sürpriz projeler olacak. Şehitkamil’de gençlerin söz sahibi olduğu, üretime ve gelişime katkı sunduğu güçlü bir gençlik modeli kuruyoruz" ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Herkesin sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım"
04 Aralık 2025 Perşembe - 15:24 TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Herkesin sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım" TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Yüz düşünüp bir konuşma, hatta bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Hepimizin siyaset fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları, kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği bir şekilde karanlık ellere teslim edilmesin" dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Dayanışama, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısı öncesinde koordinatör grup başkanvekilleri ve İmralı’yı ziyaret eden milletvekilleri ile toplantı yaptı. Kurtulmuş, daha sonra yaptığı açıklamada sürecin en hassas, en hızlı, en kritik anlarına girdiklerini belirterek, "Şimdiye kadar hassasiyetle çalışmaları yürüttük, bu noktaya kadar geldik. Devlet politikası olarak sürdürülen bu süreç, devletin bütün ilgili kurumları vasıtasıyla sahada ve bir şekilde örgütle yapılan temaslarla bugüne kadar getirildi. Bu sürecin bir al ver süreci olmadığını, bir pazarlık süreci olmadığını, örgütün kendisini feshetme kararını ortaya koyduktan ve silahları teslim etme sürecine sembolik bir törenle başladıktan sonra bu süreç hızlanmış ve siyaset de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunan partilerimizden 11’inin ittifakıyla bu komisyonu kurmuş ve bugüne kadar getirmiştir. Bu tarihi süreci, komisyon da tarihi sorumluluklarını yüklenerek yerine getiriyor. Bundan sonraki süreçte çok daha dikkatli olmamız gereken, çok daha hassas davranmamız gereken bir sürece girdiğimiz aşikardır. Bunu başta kendim olmak üzere her birimize önemli bir uyarı olarak ortaya koymak istiyorum. Şimdiye kadar 130 kişi ve kuruluşu dinledik. En son 18. komisyon toplantımızda toplantıya katılanların beşte üç çoğunluğuyla alınan yani nitelikli çoğunlukla alınan karar gereği komisyonumuzda grubu bulunan partileri temsil eden birer temsilcinin adaya gitmesi yönünde bir karar alındı. Üç siyasi parti temsilcisini gönderdi. Komisyonda bulunan partilerle ziyaret 24 Kasım tarihinde bildiğiniz gibi gerçekleştirildi. Bu ziyaretin gerçekleştirilmesiyle birlikte komisyonumuzun dinleme faslı nihayete ermiştir. Böylece komisyon farklı toplumsal kesimleri, bu konunun tarafı olanları ve bu süreçlerde mağdur olanları da dinlemiş ve bu son ziyaretle birlikte süreç dinleme faslı tamamlanmıştır" ifadelerini kullandı. Komisyonun rapor hazırlamasıyla tarihi sürecin önemli bir eşiğinin geçilmiş olacağını belirten Kurtulmuş, komisyonun hassas bir noktaya geldiğini ifade etti. Kurtulmuş, "Yüz düşünüp bir konuşma, hatta bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Hepimizin siyaset fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları, kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği bir şekilde karanlık ellere teslim edilmesin. Onun için özellikle bunun siyasi malzeme yapılmaması konusunu her birinizden istirham ediyorum. Bir başka önemli konu, burada basınımızın da üstüne çok büyük sorumluluklar düşüyor. Zaman zaman bu uyarıyı yaptım ama hissediyoruz buna ihtiyaç var. Sürecin aslı kim ne dedi, nereden geldi, nereye gitti, bütün bunlardan daha önemlisi ortaya hangi somut sonuçlar konuldu? Önemli olan bu siyasi süreçte budur. Yani sürecin magazinleştirilmemesi için de olağanüstü bir gayret sarf etmemiz gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca dil, uslup ve davranışlarımıza da bazen dikkat etmemiz gerektiği bir süreçteyiz" dedi.
Başkan Hamamcı "İnönü’nün geleceğine değer katacak çalışmaları kararlılıkla sürdüreceğiz"
04 Aralık 2025 Perşembe - 15:13 Başkan Hamamcı "İnönü’nün geleceğine değer katacak çalışmaları kararlılıkla sürdüreceğiz" İnönü Belediye Başkanı Serhat Hamamcı, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ilçeye katkı ve destek sağlayanlara teşekkür ederek İnönü’nün geleceğine değer katacak çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı Hamamcı, katıldığını Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gerçekleştirilen AK Parti Grup Toplantısı’nın ardından bir değerlendirme yaptı. Grup toplantısının ardından bakanlar ve milletvekillerinin katılımıyla düzenlenen değerlendirme toplantısına da iştirak eden Hamamcı, toplantıda İnönü Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalar, devam eden projeler ve planlanan yatırımlar hakkında istişarelerde bulundu. "İlçenin geleceğine değer katacak çalışmalar sürecek" İnönü Belediye Başkanı Serhat Hamamcı, ilçeye sağlanan katkı ve desteklerden dolayı başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere; önceki dönem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Milletvekili Fatih Dönmez’e, önceki dönem Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve Milletvekili Prof. Dr. Ayşen Gürcan’a, Milletvekili Nebi Hatipoğlu’na ve AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak’a teşekkür etti. Başkan Hamamcı, birlik ve beraberlik içerisinde İnönü’nün geleceğine değer katacak çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu
04 Aralık 2025 Perşembe - 14:59 Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Yüz düşünüp bir konuşma hatta bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Hepimizin siyaset fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları, kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği bir şekilde karanlık ellere teslim edilmesin" dedi.Kurtulmuş, Milli Dayanışama, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu öncesinde koordinatör Grup Başkanvekilleri ve İmralı’yı ziyaret eden milletvekilleri ile toplantı yaptı.Kurtulmuş, Türkiye’nin sürecin en hassas, en hızlı, en kritik anlarına girdiklerini belirterek, "Şimdiye kadar hassasiyetle çalışmaları yürüttük. Bu noktaya kadar geldik. Devlet politikası olarak sürdürülen bu süreç devletin bütün ilgili kurumları vasıtasıyla sahada ve bir şekilde örgütle yapılan temaslarla bugüne kadar getirildi. Bu sürecin bir al ver süreci olmadığını, bir pazarlık süreci olmadığını, örgütün kendisini feshetme kararını ortaya koyduktan ve silahları teslim etme sürecine sembolik bir törenle başladıktan sonra, bu süreç hızlanmış ve siyasette üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunan partilerimizden 11’inin ittifakıyla bu komisyonu kurmuş ve bugüne kadar getirmiştir. Bu tarihi süreci komisyonda tarihi sorumluluklarını yüklenerek yerine getiriyor. Bundan sonraki süreçte çok daha dikkatli olmamız gereken, çok daha hassas davranmamız gereken bir sürece girdiğimiz aşikardır. Bunu başta kendim olmak üzere her birimize önemli bir uyarı olarak ortaya koymak istiyorum. Süreç bu anlamda şimdiye kadar 130 kişi ve kuruluşu dinledik. En son 18. komisyon toplantımızda toplantıya katılanların beşte üç çoğunluğuyla alınan yani nitelikli çoğunlukla alınan karar gereği komisyonumuzda grubu bulunan partileri temsil eden birer temsilcinin adaya gitmesi yönünde bir karar alındı. Üç siyasi parti temsilcisini gönderdi. Komisyonda bulunan partilerden ve ziyaret 24 Kasım tarihinde bildiğiniz gibi gerçekleştirildi. Bu ziyaretin gerçekleştirilmesiyle birlikte komisyonumuzun dinleme faslı nihayete ermiştir. Böylece komisyon bu konuyla ilgili farklı toplumsal kesimleri bu konunun tarafı olanları ve bu süreçlerde mağdur olanları da dinlemiş ve bu son ziyaretle birlikte de süreç dinleme faslı tamamlanmıştır" ifadelerini kullandı.Kurtulmuş, komisyonun rapor hazırlamasıyla tarihi sürecin önemli bir eşiği atlatacağını söyleyerek, komisyonun hassas bir noktaya geldiğini ifade etti. Kurtulmuş, "Yüz düşünüp bir konuşma hatta bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Hepimizin siyaset fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları, kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği bir şekilde karanlık ellere teslim edilmesin. Onun için özellikle bu siyasi malzeme yapılmaması konusunu her birinizden istirham ediyorum. Bir başka önemli konu, burada basınımızın da üstüne çok büyük sorumluluklar düşüyor. Zaman zaman bu uyarı yaptım ama hissediyoruz. Buna ihtiyaç var. Sürecin aslı kim ne dedi, ne dedi, nereden geldi, nereye gitti, bütün bunlardan daha önemlisi ortaya hangi somut sonuçlar konuldu? Önemli olan bu siyasi süreçte budur. Yani sürecin magazinleştirilmemesi için de olağanüstü bir gayret sarf etmemiz gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca dil, uslup ve davranışlarımıza da bazen de dikkat etmemiz gerektiği bir süreçteyiz" dedi.
"Dağ Yöresi, Bursa’nın geleceğine damga vuracak"
04 Aralık 2025 Perşembe - 14:47 "Dağ Yöresi, Bursa’nın geleceğine damga vuracak" Bursa’nın Büyükorhan ilçesindeki 90 yıllık Piribeyler Tren İstasyonu’nu ziyaret ederek, bölgenin turizm potansiyeline dikkat çeken Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, "Dağ yöresi hem doğal yapısıyla hem tarımsal gücüyle hem de turizm fırsatlarıyla Bursa’nın geleceğine damga vuracak" dedi. Bursa’da altyapıdan tarıma, turizmden ulaşım yatırımlarına kadar birçok projeyi hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, dağ bölgesinin ekonomik yapısını güçlendirmek ve kırsaldan kente göçün önüne geçmek için çalışmalarını sürdürüyor. 90 yıllık tren istasyonuna ziyaret Büyükorhan ilçesi Piribeyler Mahallesi’ni ziyaret eden Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, 1935 yılından bu yana hizmet veren tren istasyonunun da bulunduğu bölgenin potansiyeline dikkat çekti. Muhtarlar ve vatandaşlarla samimi bir şekilde sohbet eden Başkan Mustafa Bozbey, hem istasyonun hem de Piribeyler’deki doğal güzelliklerin taşıdığı turizm potansiyeli hakkında fikir alışverişinde bulundu. "Bölgenin konforunu arttıracağız" Yaklaşık 90 yıldır doğanın içinde, sessizce çalışan istasyonun yıllardır bölgenin hafızasında nasıl bir yer tuttuğunu yerinde gördüğünü belirten Başkan Mustafa Bozbey, hattın geçmişte olduğu gibi bugün de bölgeye katkı sunması için çalışmaya devam edeceklerini ifade etti. Piribeyler’in kıymetli mirasını geleceğe taşımayı sürdüreceklerini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Yıllardır ilçe sakinleri trene binerek Kütahya, Balıkesir, Eskişehir, Ankara ve İzmir’e gidebiliyor. Bursalıları da bu bölgeyi ziyaret etmeye davet ediyorum. Treni kullanarak doğal güzelliklerin içinde seyahat yapma keyfini yaşayacaklar. Aslında Bursa’dan trenin geçtiğinin bilinmesini, Piribeyler İstasyonu’nun tanınmasını ve Bursalıların kullanmasını istiyoruz. Bölgenin canlanması için çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz. Hem çiftçimizi destekliyoruz, hem bölgenin sorunlarını en aza indirmeye çalışıyoruz hem de tarihi ve turizm potansiyelini değerlendiriyoruz. Bölgenin konforu artıracağız ve bölge insanın gülümsemesini sağlayacağız" diye konuştu. "Dağ yöremizin insanı da gülümseyecek" Göreve geldikleri günden bu yana dağ ilçelerinde yoğun çalışma yürüttüklerini hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Muhtarlarımızın ağırlıklı olarak yol talepleri oluyor. Bugüne kadar 160 kilometreyi geçen soğuk asfalt çalışmamız oldu. 32 bin ton civarında sıcak asfaltı dağ bölgesindeki yollarımızla buluşturduk. Halkımızı konforlu bir ulaşım ağına kavuşturduk. BUSKİ aracılığıyla altyapı projelerini de sürdürüyoruz. Dağ yöremizin insanı da gülümseyecek" dedi. "Dağ yöresinin doğal yapısını korumalıyız" Dağ bölgesinde çiftçilik ve hayvancılık yapan aile işletmelerine de desteklerinin sürdüğünü aktaran Başkan Mustafa Bozbey, "Dağ yöresinin hem doğal yapısını korumak, hem hayvancılığı ve çiftçiliği geliştirmek, hem de doğa turizmini yaygınlaştırmak adına yoğun çalışma yürütüyoruz. Halkımızın topraklarına sahip çıkmasını istiyoruz. Biz destek olmaya devam edeceğiz. Bazı ürünlerde hem ekip yaptırıyoruz hem de satın alma garantisi veriyoruz. Farklı projeleri, dağ yöresinde uygulayacağız" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e dağ ilçelerine verdiği değerden dolayı teşekkür eden vatandaşlar, Bursa’nın sessiz gücü olan dağ yöresinin Büyükşehir Belediyesi’nin yatırım ve destekleriyle canlandığını söyledi.
Adalet Bakanı Tunç: "Terörsüz Türkiye sürecini sabote etmek isteyenlere karşı uyanık olacağız"
04 Aralık 2025 Perşembe - 14:14 Adalet Bakanı Tunç: "Terörsüz Türkiye sürecini sabote etmek isteyenlere karşı uyanık olacağız" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bayburt ziyaretinde "Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin açıklamalarda bulunarak, süreci sabote etmek isteyenlere karşı mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Tunç, AK Parti’nin 23 yıldır iktidarda kalmasının sebebinin "eser siyaseti" olduğunu vurguladı. Bayburt’ta temaslarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Vali Mustafa Eldivan, Belediye Başkanı Mete Memiş ve il protokolünü ziyaret ederek kentte yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı. Şehir merkezinde esnaf ziyareti gerçekleştiren Tunç, daha sonra AK Parti teşkilatıyla bir araya geldi. Kentte önemli yatırımların devam ettiğini belirten Tunç, Erzurum-Bayburt güzergâhındaki Kop Tüneli’nin trafiği rahatlatacağını, yapımı süren Bayburt Havalimanı’nın ise gurbette yaşayan Bayburtlular için büyük kolaylık sağlayacağını söyledi. Tunç ayrıca yeni yapılacak Bayburt Adliye Binası’nın temel atma törenine katılacağını hatırlatarak, binanın 1,5 yıl içinde tamamlanmasının planlandığını ifade etti. "23 yıldır kesintisiz eser siyaseti yürütüyoruz" AK Parti’nin 23 yıldır iktidarda kalmasının nedeninin milletin güveni olduğunu vurgulayan Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın demokrasi tarihinde en uzun süre görev yapan lider olduğunu belirtti. Partinin yıllar boyunca pek çok saldırıyla karşılaştığını dile getiren Tunç, "Gezi olaylarından 17-25 Aralık kumpaslarına, sokak kalkışmalarından parti kapatma davalarına kadar birçok tuzakla karşılaştık ama milletimiz her seferinde bize yol açtı" dedi. "Terörsüz Türkiye sürecinde tarihi bir döneme giriyoruz" Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla başlayan "Terörsüz Türkiye" sürecinin önemine dikkat çeken Tunç, terör örgütünün silah bırakması ve kendini feshetmesi yönünde adımların atıldığını vurguladı. Tunç, süreçle ilgili sabotaj girişimleri olabileceğini belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu süreci sabote etmek isteyenler çıkabilir. Geçmişte olduğu gibi terörün yeniden hortlamasını isteyenler olabilir. Biz bu tuzaklara karşı uyanık olacağız. Şehit ailelerini incitecek hiçbir adımı bugüne kadar atmadık, bundan sonra da atmayacağız." "Bugün yargı bağımsız ve tarafsızdır" Geçmiş dönemlerdeki yargı örneklerini hatırlatan Tunç, 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat süreçlerinde yargının vesayet altında olduğunu belirtti. 15 Temmuz’da yargının milletle birlikte hareket ederek darbecilere karşı durduğunu ifade eden Tunç, "Bugün yargı milli iradeden yana, hukuk devletinden yana, darbeciden de yolsuzluk yapandan da hesap soran bir yapıya kavuştu" dedi. "Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edeceğiz" Pandemi, depremler ve bölgesel savaşların ekonomiyi olumsuz etkilediğini anımsatan Tunç, milletin alım gücünü artırmaya yönelik çalışmaların devam ettiğini söyledi. Türkiye’nin savunma sanayiinden enerji hamlelerine kadar her alanda ilerlediğini belirten Tunç, "2028’e giderken daha güçlü, daha dirayetli, mazlumun hakkını savunan bir Türkiye oluşturacağız" diye konuştu.
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Oktay: "Çatışmaların ülkemizin münhasır ekonomik bölgesine sıçraması asla kabul edilemez"
04 Aralık 2025 Perşembe - 13:47 TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Oktay: "Çatışmaların ülkemizin münhasır ekonomik bölgesine sıçraması asla kabul edilemez" TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay, "ABD Başkanı Trump tarafından 28 maddelik bir belge Ukrayna ve Rusya tarafına geçtiğimiz ay iletildi. Detayları kamuoyu tarafından da bilinen söz konusu öneriye Ukrayna ve Avrupa ülkelerinin karşı çıktığı, Ukrayna ve Rusya liderlerinin ABD’li temsilcilerle söz konusu belgeye ilişkin müzakereleri devam ettirdiğini izliyoruz. Bir yandan bu süreç devam ederken, savaşın özellikle Karadeniz’de sivil taşımacılığa sıçraması bir endişe kaynağıdır. Çatışmaların ülkemizin münhasır ekonomik bölgesine sıçraması asla kabul edilemez" dedi. Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay, Komisyon toplantısında konuştu. Oktay, Ukrayna-Rusya arasındaki savaşa değinerek, "Ukrayna’daki savaş var gücüyle devam ederken, bazı barış girişimlerinin yapılmakta olduğuna tanık oluyoruz. ABD Başkanı Trump tarafından 28 maddelik bir belge Ukrayna ve Rusya tarafına geçtiğimiz ay iletildi. Detayları kamuoyu tarafından da bilinen söz konusu öneriye Ukrayna ve Avrupa ülkelerinin karşı çıktığını, Ukrayna ve Rusya liderlerinin ABD’li temsilcilerle söz konusu belgeye ilişkin müzakereleri devam ettirdiğini izliyoruz. Bir yandan bu süreç devam ederken, savaşın özellikle Karadeniz’de sivil taşımacılığa sıçraması bir endişe kaynağıdır. Çatışmaların ülkemizin münhasır ekonomik bölgesine sıçraması asla kabul edilemez. Bu tür saldırılar, tüm kıyıdaşlar için deniz trafiği, can ve mal güvenliği açısından son derece tehlikelidir. Bu konuda taraflarla gerekli temaslar yapılmaktadır. Karadeniz’in tüm kıyıdaşlar için bir barış alanı olarak kalması önemlidir. Bu kapsamda Türkiye olarak savaşan iki tarafı masada buluşturarak, her iki ülkenin de kabul edebileceği bir ateşkesin ve barışın sağlanması için çabalarımızı ve katkılarımızı sürdürüyoruz. Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin ülkemize yaptığı son ziyaret, bunu takiben Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Putin ve Avrupalı liderlerle yaptığı telefon görüşmeleri bu açıdan son derece değerlidir. Başta İstanbul sürecini devam ettirmek olmak üzere savaşın sona ermesi için diplomatik çabalarımıza, bu meyanda parlamenter diplomasi faaliyetleriyle de buna destek olmaya devam ediyoruz" dedi. Gazze’de 20 maddelik Barış Planı’nın imzalandığına dikkat çeken Oktay, "Gazze’ye gelecek olursak, 20 maddelik Barış Planı, BM Güvenlik Konseyi tarafından 17 Kasım 2025 tarihinde 2803 sayılı karar ile onaylandı. Bunun ’kalıcı barış’ için bir fırsat penceresi olmasını ümit ediyoruz. Bununla birlikte ateşkesin ilan edilmiş olmasına rağmen İsrail’in buna defaten uymadığını, saldırılarına devam ettiğini, insani yardımların yeterli miktarda girişine izin vermediğini ve Gazze’deki kabul edilemez insani durumun halen devam ettiğini müşahede ediyoruz. İsrail hükümeti ayrıca Batı Şeria’da Filistinlilere yönelik saldırı ve hak ihlallerini sürdürmektedir. İsrail keza Lübnan’a yönelik uluslararası hukuka aykırı saldırılarına da devam etmektedir. Filistinlilere yönelik soykırım ve baskıyı sonlandırması ve bölge ülkelerine yönelik saldırılarına son vermesi için İsrail üzerindeki uluslararası baskının arttırılması yönünde hükümetimiz yoğun çaba harcamaktadır. Bu doğrultuda Dışişleri Komisyonu olarak biz de parlamenter diplomasiyi yoğun olarak kullanıyor, bu hususu tüm dış temaslarımızda gündeme getiriyoruz" şeklinde konuştu. Oktay, Suriye’de toprak bütünlüğü vurgusu yaparak, "Bölgemizde ülkemizi yakından ilgilendiren diğer bir husus Suriye’deki gelişmelerdir. Her zaman vurguladığımız üzere, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve birliğini koruması, barış içerisinde istikrarlı ve müreffeh bir komşu olarak varlığını sürdürmesi gerek siyasi gerek insancıl açıdan büyük önem taşımaktadır. Bu doğrultuda çaba gösteren Şam yönetimini desteklemeye devam ediyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye Devlet Başkanı’nı uluslararası yaptırımlar listesinden çıkartılması yönünde 6 Kasım 2025 tarihinde aldığı karar önemli bir gelişmedir. Öte yandan, Suriye’ye yönelik dış müdahalelere imkân tanınmaması ve SDG’nin Suriye’yle bütünleşmesinin en kısa zamanda gerçekleşmesi kritik önem taşımaya devam etmektedir. Ayrıca İsrail’in Suriye’nin egemenliğini ve uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler Şartı’nı ihlal ederek sürdürdüğü saldırıları, bölgenin güvenliğine tehdit teşkil etmeye devam etmektedir. İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırıların derhal durdurulması da bölgede güvenliğin temini açısından zarurettir" diye konuştu.
İletişim Başkanı Duran: "Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından seyrüsefer güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor"
04 Aralık 2025 Perşembe - 13:31 İletişim Başkanı Duran: "Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından seyrüsefer güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor" İletişim Başkanı Burhanettin Duran, "Afrika’nın Kalbinde Süregelen Çatışma: Sudan’da Barış Arayışı" panelinin açılışında yaptığı konuşmada, "Kızıldeniz’e kıyısı olan Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından hayati öneme sahip bu koridorda seyrüsefer güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor" dedi. İletişim Başkanlığı’nda düzenlenen "Afrika’nın Kalbinde Süregelen Çatışma: Sudan’da Barış Arayışı" paneline, Sudan’ın Ankara Büyükelçisi Nadir Yousif Eltayeb ile çok sayıda davetli katıldı. Panelde yaptığı konuşmada Türkiye’nin Afrika politikası ve kıtayla gelişen ilişkilerini değerlendiren İletişim Başkanı Duran, Türkiye’nin Afrika’ya yönelik yaklaşımının "salt bağış veya hibe odaklı" bir zemine dayanmadığını vurgulayarak, "Afrika sorunlarına Afrikalı çözümler" ilkesi temelinde kıtanın "daha müreffeh, barış içinde bir gelecek vizyonunu" paylaştıklarını belirtti. Duran, Türkiye burslarından bugüne kadar 15 binden fazla Afrikalı öğrencinin yararlandığını, hâlihazırda 65 bini aşkın Afrikalı öğrencinin Türkiye’de yükseköğretime devam ettiğini bildirdi. Türkiye Maarif Vakfı’nın 27 Afrika ülkesinde yaklaşık 25 bin öğrenciye eğitim verdiğini aktaran Duran, ticaret hacminin son yıllarda katlanarak arttığını ve ticaret hacminin 2024 yılı sonunda 36,6 milyar dolara çıktığını söyledi. Türkiye’nin bu hacmi önümüzdeki dönemde 50 milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini vurgulayan Duran, Türkiye’nin kıtanın ekonomik kalkınmasına, kapasite geliştirme çabalarına ve güvenlik alanındaki ihtiyaçlarına destek sağlandığını ifade ederek, savunma sanayii alanındaki ikili işbirliklerinin de giderek güçlendiğini belirtti. Türkiye’nin gerektiğinde kolaylaştırıcı ve arabulucu bir rol üstlendiğine dikkat çeken Duran, "Afrika’nın sorunlarına Afrikalı çözümler" ilkesine bağlı kaldıklarını ve kıtadaki bölgesel örgütlerle işbirliğine önem verdiklerini söyledi. Afrika ülkelerinin Türkiye’yi "güvenilir ortak" olarak görmesinin işbirliklerini daha da geliştirdiğini belirten Duran, "Afrika kendi sorunlarını çözebilecek kapasitededir ancak Afrikalı kardeşlerimizin onları dinleyen ve anlayan uluslararası ortaklara ihtiyacı vardır" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birçok konuşmasında atıfta bulunduğu Sudan’ın toprak bütünlüğü konusunu hatırlatan Duran, "2023’te başlayan iç çatışmalar acil bir çözümü gerektiren konuma geldi. Dünya belki Sudan’da ne yaşandığına pek dikkat etmiyor ama Sudan’da büyük bir dram yaşanıyor. Çok sayıda insanın yardıma ihtiyaç duyduğu bir süreç yaşanıyor. 2023 Nisan ayında Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında başlayan bu çatışma sonucu bugün 31 milyona yakın kişinin insani yardım ihtiyacı içerisinde olduğu, 9 milyona yakın insanın ülke içinde yerinden edildiği ve 3 milyon Sudan’ın komşu ülkelerde mülteci durumunda olduğunu görüyoruz" şeklinde konuştu. "Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından seyrüsefer güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor" Sudan’daki durumun ülke sınırlarını aşarak bölgesel ve küresel ölçekte sorun oluşturduğuna dikkati çeken Duran, "Komşu ülkelerde çeşitli listeler altındalar. Etiyopya, Güney Sudan, Çat ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkeler de bir şekilde bu konuyla alakalanmak durumunda kalıyor. Bütün bunlar hem Sudan’ın kendi çatı iç çatışmasındaki yıkıcılığı hem de büyük bir maliyet üreten ekonomik anlamda da, insanlık kayıpları anlamında da bir çatışmanın artık sona ermesi gerektiğini gösteriyor. Kızıldeniz’e kıyısı olan Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından hayati öneme sahip bu koridorda seyrüsefer güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Böyle baktığımızda Sudan’da istikrarı sağlamakla Kızıldeniz ve Afrika Boynuzu güvenliğinin sağlanamayacağı açıktır. Böyle baktığımızda hem Arap dünyası açısından hem Batı ülkeleri, hem de dünyanın diğer aktörleri açısından burada bir mücadelenin gerçekleştiğini ve bu mücadelenin aslında Sudan halkına zarar veren bir noktaya geldiğini görüyoruz. Bu olaya müdahil olan ülkelerin oturarak bu meselenin çözümünde istikrar sağlayıcı, barış getireceği bir konumda olmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Bakan Göktaş: "Pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar, seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den sonra elde etti"
04 Aralık 2025 Perşembe - 13:26 Bakan Göktaş: "Pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar, seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den sonra elde etti" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Fransa, İtalya, İsviçre gibi pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar, seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den sonra elde etti" TBMM’de Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını elde etmesinin 91. yıl dönümü nedeniyle program düzenlendi. Programa Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, kadın milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı. Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun konser verdiği programda konuşan TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan, "Bundan tam 91 yıl önce yine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tarihi bir adım atıldı. Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda yapılan değişiklikle Türk kadınına seçme ve bir seçilme hakkı tanındı. O gün Meclis’te yükselen alkışlar sadece Ankara’da değil, tüm Türkiye’de ve dünyada yankılandı. O günlerin basınından, Meclis tutanaklarından, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazılan teşekkür mektuplarından yaşanan büyük sevinci ve neşeyi okuyabiliyoruz. Anlıyoruz ki Türkiye’de kadınlara verilen bu haklardan ötürü Fransız, İtalya ve Belçika kadınları ülkemize gıptayla bakmışlardır. Bilhassa Fransız kadınları bundan çok etkilenmiştir. Zira döneminin Fransa’sında kadınlar milletvekili seçimlerinde oy vermek ve parlamentoya girmek şöyle dursun, belediye meclislerine seçilememişlerdir. Ve belediye seçimlerinde oy vermek uğruna büyük mücadeleler vermişlerdir" ifadelerini kullandı. "Pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den sonra elde etti" Bakan Göktaş ise, "91 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi, tam da bu hakikatin gereğini yerine getirdi. O gün Meclis’te yapılan konuşmalarda tek bir şey vurgulandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kadınların millet iradesine katılımını Cumhuriyet’in temel taşı olarak gören öngörüsüyle bu tarihi dönüşüme yön verdi. Kadınların seçme ve seçilme hakkı, oylamaya katılan milletvekillerinin tamamının evet oyuyla kabul edildi. Türkiye o dönemde bu yasayı kabul eden ülkeler arasında öncü konumdaydı. Bu adım, sadece zamanlama bakımından değil, verilen hakkın kapsamı açısından da son derece ilericiydi. Çünkü bu dönemde dünyanın pek çok yerinde kadınlara tanınan siyasi haklar ya oldukça dar kapsamlıydı ya da ciddi şartlara bağlıydı. Örneğin İngiltere’de kadınlar 1928’e kadar yaş ve mülk şartlarıyla oy kullanabiliyordu. Türkiye’de ise kadınlar genel, eşit ve doğrudan seçim hakkına sahipti hiçbir ayrıma, hiçbir ön şarta bağlanmadan. Diğer yandan Fransa, İtalya, İsviçre gibi pek çok Avrupa ülkesinde kadınlar bu hakkı Türkiye’den sonra elde etti" dedi. "2002 yılında 14 kadın büyükelçimiz varken, bugün 297 büyükelçiden 80’i kadın" Son 23 yılda kadının güçlenmesi alanında devrim niteliğinde reformlara imza atıldığını dile getiren Göktaş, "Anayasa değişikliği ile ‘pozitif ayrımcılık’ ilkesini hukuk sistemimize yerleştirerek, kadınların hak ve fırsat eşitliğini devlet güvencesine aldık. Günümüzde kadınlar artık daha görünür, daha etkin ve daha güçlü. Bu kapsamda kadınların eğitim düzeyleri, iş gücüne katılım oranları ve kamusal temsiliyeti en yüksek seviyelere ulaştı. Hayata geçirdiğimiz politikalarla kadın milletvekili oranı 2002’de yüzde 4,4 iken, bu oran yüzde 19,8’e yükseldi. Bunun yanı sıra kadın işgücüne katılım oranı yüzde 27,9’dan yüzde 6,5’e, istihdam oranı yüzde 25,3’ten yüzde 32,4’e çıktı. 2002 yılında 14 kadın büyükelçimiz varken, bugün 297 büyükelçiden 80’i kadın. Bugün hakimlerimizin yüzde 47,3’ü, savcılarımızın yüzde 19,4’ü kadındır. Benzer şekilde 2002 yılında kadın öğretim görevlisi oranı yüzde 36’dan yüzde 53’e yükseldi. 2002 yılında üniversiteye giden kız öğrenci sayısı yüzde 14 iken, bu oran yüzde 53’e çıkt, ve her iki üniversite öğrencisinden biri kadın oldu" şeklinde konuştu.