ÇEVRE - 22 Ocak 2025 Çarşamba 11:55

Jeoloji Mühendisi Çelik, Kartalkaya yangınını değerlendirdi

A
A
A
Jeoloji Mühendisi Çelik, Kartalkaya yangınını değerlendirdi

Jeoloji Mühendisi Fahri Çelik, Kartalkaya’da 76 vatandaşın hayatını kaybettiği otel yangınını değerlendirdi.


Oteldeki halıflekslerin yangının yayılmasını kolaylaştırdığını dile getiren Fahri Çelik, oteller, yurtlar ve devlet kurumlarının halıfleks kullanımından bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. Çelik, “Bolu Kartalkaya’da oluşan yangın kazasında şu ana kadar 76 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Devletimizin acısı büyüktür. Şu an baktığımızda yangının en büyük çıkış nedeni ne ahşap ne de betondur. Yangın çıktıktan sonra ister ahşap isterse beton olsun yangın orayı yok eder. Önemli olan yangın için önlem almak ve dikkatli olmaktır. Yangın çıkış sebebine bakıldığı zaman yangını kim çıkarmışsa sorumlusu odur. Bu otelde bu kadar can gitmesinin en büyük sebeplerinden bir tanesi yüksek katlı olması. İkincisi de otele baktığımız zaman genel itibari ile halıfleks ile dolu olduğunu görüyoruz. Bu sadece bu otel için değil Türkiye’nin birçok oteli halıfleks ile doludur. Gerek koridorlar gerekse iç kısımlarının hepsi halıfleks ile doludur. Bu halıfleks yangını arttırıyor. Şu an yurtlar, oteller ve devlet kurumlarının birçok yerinde halıfleks bulunuyor ve bunlar acilen kaldırılmalı. Plastik bütün ürünler bu gibi yerlerden kaldırılmalıdır, elzemdir, şarttır. Ahşap evler insanı öldürür veya yangın için zararlıdır diye söylentiler var. Kesinlikle böyle bir şey yok. İstanbul Gayrettepe’de 2024 yılında çıkan yangında 29 canımız gitti. Bina 20 katlı betonarme bir binaydı. Bu demek oluyor ki konunun ahşapla bir alakası yok. Bir örnek olarak Kahramanmaraş merkezli oluşan depremde 53 bin canımız şehit olmuştu. Eğer beton değilde ahşap evler yapılmış olsaydı bu depremde bu kadar canı kaybetmezdik. Ahşap yaşatır beton ve ihmal öldürür” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Yangının görgü tanıkları böyle anlattı: "Yangın alarmı yoktu" Bolu Kartalkaya’daki bir otelde çıkan yangında, alevlerin arasından çıkmayı başaran vatandaşlar o anları anlattı. Bağırma sesleriyle uykudan uyandıklarını dile getiren Hülya Karadağ, "İki oda ileriye gidemedik. Nefesimiz kesildi. Çocukların bağırış sesleri duyuluyordu. Yangın alarmı yoktu. Yangın alarmı olsaydı insanlar daha tedbirli hareket ederdi" dedi. Köroğlu Dağları’nın zirvesinde yer alan Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki 12 katlı Grand Kartal Otel’de, dün sabaha karşı saat 03.30 sıralarında çıkan yangın kısa sürede büyüdü. Yangını söndürmek için Bolu, Düzce, Kocaeli, Sakarya, Karabük, Zonguldak, Bartın ve Ankara’dan sevk edilen çok sayıda ekip alevlere müdahale etti. Yangın, yaklaşık 10 saat süren çalışmanın ardından kontrol altına alındı. Otelin küle döndüğü yangında, 76 kişi hayatını kaybetti, 1’i ağır 51 kişi yaralandı. Yangına ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında ise 9 kişi gözaltına alındı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte AFAD ve uzman ekipler otelde kriminal inceleme çalışmasına başladı. Çalışmaların sürdüğü esnada eşyalarını kontrol etmeye gelen Karadağ ailesi de o anları anlattı. "Camdan çatıya çıktık" 2 çocuğu ve annesi Hülya Karadağ ile sömestr tatiline gelen Emine Nur Karadağ, "Çok kötü ve korkutucuydu. Ben bir kadının, ’Yangın var’ sesine uyandım. Odadan dışarıya çıktığımda her yer dumandı. Sonra odaya geri döndüm çocukların üzerlerini giydirdim. Dışarı çıktığımızda yürünecek gibi değildi. Sonra tekrar odaya girip, camdan çatıya çıktık. Çatıdan da çalışanların getirdiği merdivenle indik. Yangın merdiveni varmış ama ben hiç görmedim. Başımıza böyle bir şey geleceğini düşünmediğimiz için yerini sormamıştık. Yangın merdivenine de o dumanda gidilebilir miydi? Onu da bilmiyorum. Odadaki eşyalarımız duruyordur diye düşünüyorum sadece duman geldi ancak aşağıdaki kayak malzemelerimiz yandı" dedi. "Nefesimiz kesildi" Otelde yangın alarmının olmadığını dile getiren Hülya Karadağ, "Uyuyorduk. Uykumuzdan bağırma sesleriyle uyandık. Kapıyı açtık, ‘Ne oluyor acaba?’ diye. Birisi ’Yangın var’ diye bağırdı. Sonra toparlandık. İlk etapta çok fazla duman yoktu. İçeride hemen ıslak havlularla ağzımızı kapattık. O duman hemen nasıl çoğaldı anlayamadık. Odada 4 kişiydik, yan oda da bir arkadaşımız vardı. Baktık ileriye gidemiyoruz. Odaya girdik, cama çıktık. İnsanlara bağırdık, ‘Atlayabilir miyiz?’ diye. Onlarda sağ olsun merdiven getirdiler. Oradan da aşağıya indik. Yangın merdivenini bulmamız mümkün değildi. İki oda ileriye gidemedik. Nefesimiz kesildi. Çoluk çocuk bağırış sesleri vardı. Yangın alarmı yoktu. Yangın alarmı olsaydı insanlar daha tedbirli hareket ederdi" diye konuştu.