KÜLTÜR SANAT
Kapadokya’da atlar podyuma çıktı 16 Kasım 2024 Cumartesi - 18:23:02 Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde bu yıl ilki düzenlenen "At Festivali" renkli görüntülere sahne oldu. Pers dilinde "Güzel Atlar Diyarı" olarak bilinen Kapadokya bölgesinde bu yıl ilki düzenlenen At Festivali’nde güzel atlar görücüye çıktı. Ürgüp Belediyesi tarafından bu yıl birincisi düzenlenen ‘At Festivali’ renkli görüntülere sahne oldu. Festival alanına akın eden vatandaşlar birbirinden güzel atları hem yakından gördü, hem de binme fırsatı yakaladı. Festivale atıyla İngiltere’den gelen Katı Hurri, "Kapadokya gerçekten çok güzel bir yer. İlk defa geliyorum. Burada birbirinden güzel atlar var. Bu gün atım ile Kapadokya bölgesinde safari yaptım. Gerçekten çok eğlenceliydi. Gelecek yıl tekrar gelmek istiyorum” ifadelerini kullandı. At güzellik yarışmasına 12 yaşındaki Hollanda ırkı Frezen cinsi Zaus isimli atıyla katılan Asiye Karaca, “Bu yıl ilk defa düzenlenen bir yarışma. Atçılık için çok güzel bir aktivite. Umarım her yıl düzenlenir. Biz de güzel atlarımız ile yarışmaya katıldık. Zaus ile derece bekliyorum” dedi. Kayseri’den Hektor isimli atı ile festivale katılan 9 yaşındaki Bahar Bayır da, yaklaşık 1 buçuk yıldır ata bindiğini söyledi. Bayır, “Ata binmeyi öğrenmem için abim ve ablalarımın çok etkisi oldu. Ata binmek hem neşenizi artırır, hem de spor yapmış olursunuz. Atların da duyguları var. Üzerine binince, üstündekini bilir, bazen sinirlenir, kızar, üzülür, mutlu olur. Yanlış yaptığında hatasını anlar" dedi. Yarışma koordinatörü Özgür Peştanyalı da yaptığı açıklamada, "Bugün yapılacak at güzellik yarışmasında kategorileri belirledik. 4 kategoride sporcular ile birlikte bir puanlama usulü yapacağız. Yarışmaya toplam 33 at katılacak" dedi. Özenle hazırlanan atlar daha sonra belirlenen jüri karşısına çıktı. Yapılan yarışmada Frizyan kategorisinde Zeus, Arap at kategorisinde Köroğlu, Pintoda ise Hidalgo isimli atlar birinci oldu.
16 Kasım 2024 Cumartesi - 18:15 Kapadokya’da atlar podyuma çıktı Pers dilinde Güzel Atlar Diyarı olarak bilinen Kapadokya bölgesinde bu yıl ilki düzenlenen 1.At Festivalinde güzel atlar görücüye çıktı. Güzellik yarışmasına katılan 33 at birinci olabilmek için hünerlerini sergiledi. Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde, Ürgüp Belediyesi tarafından bu yıl birincisi düzenlenen ‘At festivali’ renkli görüntülere sahne oldu. Festival alanına akın eden vatandaşlar birbirinden güzel atları hem yakından gördü, hem de binme fırsatı yakaladı. At festivali için atı ile birlikte İngiltere’den gelen Katı Hurri, Kapadokya gerçekten çok güzel bir yer. İlk defa geliyorum. Burada birbirinden güzel atlar var. Bu gün atım ile Kapadokya bölgesinde safari yaptım. Gerçekten çok eğlenceliydi. Gelecek yıl tekrar gelmek istiyorum” ifadelerini kullandı. At güzellik yarışmasına 12 yaşındaki Hollanda ırkı Frezen cinsi Zaus isimli atıyla katılan Asiye Karaca “Bu yıl ilk defa düzenlenen bir yarışma. Atçılık için çok güzel bir aktivite. Umarım her yıl düzenlenir. Bizde güzel atlarımız ile yarışmaya katıldık. Zaus ile derece bekliyorum” dedi. Kayseri’den Hektor isimli atı ile festivale katılan 9 yaşındaki Bahar Bayır’da yaklaşık bir buçuk yıldır ata bindiğini söyledi. Bayır “ata binmeyi öğrenmem için abim ve ablalarımın çok etkisi oldu. Ata binmek hem neşenizi artırır, hem de spor yapmış olursunuz. Atların da duyguları var. Üzerine binince, üstündekini bilir, bazen sinirlenir, kızar, üzülür, mutlu olur. Yanlış yaptığında hatasını anlar” dedi. Yarışma koordinatörü Özgür Peştanyalı da yaptığı açıklamada “Bu gün yapılacak at güzellik yarışmasında kategorileri belirledik. 4 kategoride sporcular ile birlikte bir puanlama usulü yapacağız. Yarışmaya toplam 33 at katılacak” dedi. Özenle hazırlanan atlar daha sonra belirlenen jüri karşısına çıktı. Yapılan yarışmada Frizyan kategorisinde Zeus, Arap at kategorisinde Köroğlu, Pintoda ise Hidalgo isimli atlar birinci oldu.
16 Kasım 2024 Cumartesi - 17:33 Vatandaşlardan Aydın Büyükşehir’in Kitap Fuarı’na yoğun ilgi Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu tarafından açılışı yapılan Aydın Kitap Fuarı yazar ve şairleri ağırlamaya devam ediyor. Aydın Büyükşehir Belediyesi Fuar Aydın’da düzenlenen imza buluşmaları ve söyleşilere ise ilgi oldukça yoğun oluyor. Vatandaşlar yazarları ve şairleri kendileri ile buluşturdukları için Başkan Çerçioğlu’na teşekkür etti. Kitaba çok ilgisi olduğunu ifade eden Sevim Doğan, "Büyükler ve çocuklar için çok güzel bir yer olmuş. Bu fuarı sosyal medya üzerinden gördüm. Pek çoğumuzun kitap okuma alışkanlığı yok ancak böyle bir yerin açılması insanları kitap okumaya teşvik etmesi açısından çok önemli diye düşünüyorum. Özlem Başkanımıza böyle bir fuarı bizle buluşturduğu için teşekkür ederim" dedi. Tekstil Park’ın restore edilmesini ve böylesi kitap fuarına ev sahipliği yapmasını çok olumlu bulduğunu kaydeden Prof. Dr. Emin Baki Adaş, "Burası bir üniversite kenti. Böyle bir alanın kültürel etkinliklere ayrılması çok sevindirici. Aydın adına gurur duydum. Kitaplarını okuduğumuz, şiirlerini dinlediğimiz yazar ve şairlerle burada bir araya gelmek çok motive edici bir şey. Bu tür etkinliklerin daha sıklıkla yapılması kesinlikle daha faydalı olacaktır. Dijital çağı yoğun bir şekilde yaşadığımız şu dönemde bu fuarın çok önemli olduğunu düşünüyorum" dedi. Fuar Aydın sayesinde bulamadığı kitabın yazarını bulduğunu söyleyen Havva Yıldız, "Nadir kitapların bulunması çok güzel. Aydın’a daha yeni geldim. Öğrenci olarak ilk senem. Kitapsever olarak olarak burayı aşırı beğendim. Özlem Başkanımıza çok teşekkür ederim" diye konuştu. Öncelikle Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na fuar için çok teşekkür ederek sözlerine başlayan Ali Candan, "Yazarların geleceğini duydum. Herkese bu fuarı tavsiye ediyorum. Yağmur okumaya engel değil. Okumanın yeri, zamanı, havası olmuyor. Her an her yerde okumak isteyen okuyor" dedi. Fuar Aydın, 24 Kasım’a kadar 10.00 ile 20.00 saatleri arasında kitapseverleri ağırlamaya devam edecek.
16 Kasım 2024 Cumartesi - 17:28 Zeynel Bey Medresesi civarında izinsiz defnedilen mezarlara tepki Hakkari’nin tarihi dokusuyla önemli bir yer tutan Zeynel Bey Medresesi civarına izinsiz açılan mezarlıklara torunları tepki gösterdi. Gulureş Baba Mahallesi’nde bulunan Zeynel Bey Medresesi çevresine, mahalle sakinleri tarafından izinsiz olarak açılan mezarlıklar, hem bölgenin tarihi değerini tehdit ediyor hem de kent estetiğine zarar veriyor. Tepkilerin odağındaki Zeynel Bey Medresesi, Hakkari’nin 1. derece sit alanında yer alıyor ve tarihi restorasyonu, üniversite tarafından gerçekleştirilen projelerle yeniden hayat buluyor. Ancak medresenin etrafında artan mezar defni, bölgedeki kültürel ve tarihi değerlerin korunmasına yönelik endişeleri artırdı. Zeynel Bey’in 20. kuşak torunu olan gazeteci Mimar Kaya, medresenin çevresindeki 8 bin metrekarelik araziyi, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne şartlı bağışladıklarını belirterek, “Zeynel Bey Medresesi’nin çevresinin temizlenmesi ve medrese ile uyumlu bir şekilde düzenlenmesi, hem tarihi değerlerin korunması hem de kent estetiğinin iyileştirilmesi açısından büyük önem taşıyor” dedi. “İzinsiz mezarlıklar kentin tarihine gölge düşürüyor" Zeynel Bey Medresesi’nin çevresindeki arazinin mahalle sakinleri tarafından mezarlık olarak kullanılmasına karşı çıkan ve bu durumun kabul edilemez olduğunu vurgulayan Kaya, “Medrese çevresine mezarlık yapılması, bu kutsal mekânın çevresinin değerine ve kentimizin tarihine saygısızlık anlamına gelir. Tapulu arazimiz olmasına rağmen, bizden habersiz olarak oraya mezar yapılmış. Bu, belediyenin ve ilgili birimlerin sorumsuzluğunun bir göstergesidir” dedi. Belediyenin mezarlıklar müdürlüğü biriminin eksikliğine dikkat çeken kaya, kentteki mezarlıkların büyük bir düzensizlik içinde olduğunu belirtti. Bu tür izinsiz mezar definlerinin, özellikle imkânı kısıtlı aileler tarafından “bir kereye mahsus” olarak yapılan bir davranış olarak öne çıktığını ifade eden Kaya, “Ailelerin şehir mezarlığında arazisi olmadığı için ölülerini defnetmek üzere boş gördükleri medrese civarına yerleştirmişler. Aileler tapulu arazimi kendi malıymış gibi görüyorlar. Bu da medresenin çevresinin bir mezarlığa dönüşmesine yol açıyor. Bu durumu engellemek için, belediyenin mezarlıklar biriminin hemen oluşturulması gerekiyor” dedi. “Kentin tarihi yapılarına saygı gösterilmeli” Kaya, Zeynel Bey Medresesi’nin çevresinde izinsiz mezarların varlığının, sadece bir kültürel miras sorunu değil, aynı zamanda şehir planlaması açısından da önemli bir eksikliği ortaya koyduğunu söyledi. Tarihi yapıların sadece içyapılarının korunmasının yeterli olmadığını belirterek, çevresindeki alanların da uyum içinde olmasının gerektiğini söyleyen Kaya, söz konusu alanın bir an önce temizlenip kent estetiği ile uyumlu bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini ifade ederek, “Hakkari’nin tarihi dokusuna zarar vermemek adına Zeynel Bey Medresesi çevresindeki mezarların kaldırılması bir zorunluluktur. Belediyenin, bu alandaki düzenlemeleri yaparak hem halk sağlığına hem de kent tarihine katkı sağlaması gerekmektedir. Kentin geçmişine sahip çıkmak, sadece medreseyi restore etmekle bitmiyor; çevresinin de korunması gerekiyor” diye konuştu. Kentteki mezarlıkların düzenli ve bakımlı bir şekilde yönetilmediğini iddia eden Kaya, "Hakkari’nin tüm tarihi alanları için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Zeynel Bey Medresesi çevresindeki izinsiz mezarlıkların kaldırılması ve bu alanın tarihi dokusuna uygun bir şekilde yeniden düzenlenmesi, tüm Hakkari halkı için önemli bir adım olacak. Kaya ailesi olarak belediyeye çağrı yapıyoruz. Medrese çevresindeki mezarların derhal kaldırılmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
Millî Mefkûre Mektebi’nin 2024-25 dönemi başladı
04 Kasım 2024 Pazartesi - 11:14 Millî Mefkûre Mektebi’nin 2024-25 dönemi başladı Geleneksel Türk Ocağı kahvaltısıyla eğitime başlayan Millî Mefkûre Mektebinin 2024-25 dönemi açılış Konferansını Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Okur’un “Türk Birliği’nin Jeopolitik Önemi: Birliği Oluşturma Yolundaki Engeller ve İmkânlar” konulu konuşmasıyla başladı. Prof. Dr. Okur, dünyanın küresizleşmeye doğru ilerlediğini ve geçmişte benzerleri yaşanmış bir tarihi kırılma sürecinde ilerlediğimizi belirtti. Kırılmanın, normal değişimlerden farklı olarak jeopolitik dengelerin, ekonomi-politik ilişkilerin ve anlam-değer dünyasının eş zamanlı krizlerle küre ölçeğinde çatışmacı bir zemine kayması anlamına geldiğini ifade eden Okur, uluslararası sistemdeki küreselleşme dinamiklerinin yerini başka dinamiklere bıraktığını, yeryüzünün dünyalara ayrıldığı bir ortamda Türkiye ve Türk dünyasının kendi anlam-değerleri ışığında önce bir dünya, sonra da bir medeniyet inşa etmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, şunları söyledi; “Bu kırılmalar bizlere, dünyalar içinde Türk dünyasını kurmamız için bazı fırsatlar sunduuyor. Ama önümüzde ciddi sorunlar var. Türk dünyasının ve Türkiye’nin kaynak meseleleri var. Bunları aşmak için ortak projeler geliştirmenin Türk milletinin menfaatlerine uygun olacaktır. Türkler tarihlerinde iki kez dünya kurdular, bunlardan ilki Türkistan’da, diğeri ise Selçuklu-Osmanlı asırlarında gerçekleşti. Türklüğün dünya kurucu vasıfları ve ağırlığı sebebiyle diğer dünya projelerine dâhil edilmek istenmiyor. Türklüğün bu tarihî hafızası, yeniden inşa edilecek dünyamız bakımından önemi. “Gençlerin, Türk dünyasının kurulması yolundaki işlerde öncü olmaları gerekiyor” Okur, Eskişehir Türk Ocağı’nda bulunan gençlere, Türk dünyasının kurulması yolundaki işlerde öncü olmaları gerektiğini; millî-devleti kuran iradenin Türk Ocaklarında filizlendiğini ve aynı şekilde Türk dünyasının kuruluşuna da Ocaklı gençlerin önayak olacaklarını belirterek konuşmasını sonlandırdı. 75 üniversite lisans ve yüksek lisans öğrencisinin ve dışarıdan dinleyicilerin takip ettiği konferansın sonunda çok sayıda soru soruldu ve sonunda günün anısına topluca fotoğraf çekildi, kahvaltı ikram edildi. Eskişehir Türk Ocağı’nın 20 yıldır devam ettirdiği Milli Mefkûre Mektebi, üniversite öğrencilerinin özellikle Dil, Tarih, Coğrafya, Siyaset Bilimi, Hukuk ve Felsefe gibi alanların yanı sıra diğer beşerî ve pozitif bilimlerde kendilerini geliştirmelerini sağlıyor. Ön kayıtla 50 öğrencinin alındığı MMM iki yıllık diplomalı bir eğitim sunuyor.
Nazilli Belediyesi Tiyatro Topluluğu ilk toplantısını yaptı
04 Kasım 2024 Pazartesi - 10:45 Nazilli Belediyesi Tiyatro Topluluğu ilk toplantısını yaptı Sanata gönül veren sanatçı ruhlu, çocuk, genç ve yetişkinlerden oluşan Nazilli Belediyesi Tiyatro Topluluğu ilk toplantısını Mehmet Yüzügüler Kültür Merkezi Tiyatro Salonunda gerçekleştirdi. Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde çocuk, genç ve yetişkin gruplardan oluşan Nazilli Belediyesi Tiyatro Topluluğu çalışmalarına start verdi. Tanışma ve dönem boyunca yapacakları çalışmaların planlamasını yapan Nazilli Belediyesi Tiyatro Topluluğu belirli bir kurs süreci ve provaların ardından ilk oyunlarını Kasım ayı sonunda sahneleyecek. Nazilli Belediyesi Tiyatro Topluluğunun 2024 -2025 dönemi kurslarına ilginin fazla olduğunu bu yüzden de çok mutlu olduklarını belirten tiyatro eğitmeni Nurşen Osanç; “Minikler grubu 64, gençler grubu 21, büyükler grubu 15 kişi dev bir aile olarak başladık yeni dönemde birlik beraberlik sevgi saygı ve hoşgörü ile yüreklere dokunmak dileğimiz” dedi. Bu dönemde rekor düzeyde başvuru yapıldığını ve ilginin oldukça yüksek olduğunu söyleyen Nazilli Belediyesi Tiyatro Topluluğu kurucusu Mukaddes Yüksel, “Tiyatro ve drama eğitimlerinde çocukların dinleme, dikkat, algılama, konuşma, bedenini kullanarak anlatma ve yorumlama gibi iletişim becerilerinin gelişirken, genç ve yetişkinler yoğun tempolarının arasında kendileri için zaman ayırmış olmanın mutluluğunu yaşıyorlar. Her dönem olduğu gibi çalışmalarımız Mehmet Yüzügüler Tiyatro salonunda gerçekleşecek. Tüm guruplar ile tanışma toplantımızı yaptık. Önümüzdeki süreçte neler yapacağımızın planını yaptık. Çocuklarımız, gençlerimiz ve yetişkinlerimiz için bu imkanı sağlayan Belediye Başkanımız Ertuğrul Tetik beyefendiye çok teşekkür ediyoruz. Güzel yarınlara umutla hep birlikte ulaşmak dileğiyle” ifadelerini kullandı.
Küçükçekmece Belediyesi, TÜYAP kitap fuarında yerini aldı
04 Kasım 2024 Pazartesi - 10:34 Küçükçekmece Belediyesi, TÜYAP kitap fuarında yerini aldı Küçükçekmece Belediyesi, 41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda hem hizmetlerini hem de yayınlarını kitapseverlerle buluşturdu. 41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, “Çocukluk Şenliktir” temasıyla TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını araladı. Küçükçekmece Belediyesi de her yıl olduğu gibi bu yıl da basılı yayınlarına yer verdiği özel bir stantla fuarda yerini aldı. Fuarın açılışını İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Azerbaycan Kültür Bakan Yardımcısı Farid Cafarov, 41. TÜYAP Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarı Yalvaç Ural, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, TÜYAP Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Ersözlü, TÜYAP Kitap Fuarı Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, ilçe belediye başkanları ve davetliler ile gerçekleştirdi. TÜYAP Fuar Alanı salon 4, 433 A numaralı stantta yerini alan Küçükçekmece Belediyesi, hem hizmetlerini hem de yayınlarını kitapseverlerle buluşturdu. Fuar alanını ve standı ziyaret eden Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, ilçede kütüphane ve kitaplara çok önem verdiklerinin altını çizerek, “Küçükçekmece’de kütüphane sayımızı 9’a çıkardık. Çok yakın bir zaman diliminde vatandaşlarımızın büyük ilgisiyle kitap günleri düzenledik. Birbirinden nitelikli baskılarla da Küçükçekmece’nin kültür-sanat envanterini ve ajandasını oluşturmaya devam ediyoruz. Edebiyat dünyasına, kitaplara ve kent tarihine ilgi duyan her yaştan vatandaşlarımızı da TÜYAP’taki standımıza davet ediyorum” dedi. Küçükçekmece Belediyesi standında, 2025 yılında basımı gerçekleştirilecek üç sürpriz kitabın örnek baskıları da yerini aldı. 10 Kasım’a kadar devam edecek TÜYAP Kitap Fuarı’na, ulusal ve uluslararası 1000 yayınevi katılım sağladı. 9 gün boyunca sürecek fuarda, 500 yakın kültür etkinliğinde 3 bine yakın yazar, eleştirmen, şair okurlarıyla bir araya gelecek. Fuarın ilk 3 gününde onur konuğu ülke Azerbaycan, kültür ve edebiyat dünyasından önemli isimlerle etkinlikler düzenleyecek.
Dua Çınarı üniversitede sergileniyor
04 Kasım 2024 Pazartesi - 10:17 Dua Çınarı üniversitede sergileniyor Somuncu Baba lakaplı büyük alim ve din adamının Bursa’yı afetlerden koruması için dikip dua ettiği rivayet edilen dev çınarın koruma altına alınan dalları Bursa Uludağ Üniversitesi’nde sergileniyor. Bursa’nın manevi simgelerinden 650 yıllık Duaçınarı, 90’lı yıllarda çıkan lodosta devrildi. Günümüzde belirli parçaları korunan Duaçınarı, Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü önünde sergilenmeye başlandı. Döneminin en önemli alimlerinden Somuncu Baba, Ulu Cami’nin açılış hutbesini okumasının ardından özenle sakladığı kimliği açığa çıktı. Tasavvufa göre şöhretin afet getireceğini düşünen Somuncu Baba Bursa’yı terk etme kararı aldı. Bir rivayete göre günümüzde Bursa’nın Yıldırım ilçesi Duaçınarı semtine gelen Somuncu Baba, ‘Yeşil’ ismi ile anılan Bursa ve Bursalıların kazalardan ve belalardan korunması için bir çınar ağacı dikip dua etti. 650 yıl boyunca kentin manevi simgelerinden olan Duaçınarı, 1990’lı yıllarda yapılan bir yol çalışması nedeniyle ağır hasar aldı. Aldığı hasar sonucu içten içe çürüyen Duaçınarı, çıkan bir lodos sonucu daha fazla dayanamayarak devrildi. Günümüzde Duaçınarı’nın gövdesinden kesilen iki parça Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü önünde sergileniyor. Somuncu Baba ve Duaçınarı’nın hikayesini anlatan Uludağ Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Basri Öcalan, “Somuncu Baba’nın asıl adı Hamîdüddin Aksarayî’dır. Aksaray’da doğmuş ve Bursa’ya gelmiş. Bursa’da Yıldırım Bayezid döneminde Ulu Cami inşaatı yapılmakta. Somuncu Baba da tasavvuftaki gizlilik esasına dayanarak kimliğini saklıyor. Bursa’da bir fırın kuruyor ve Ulu Cami işçilerine ekmek dağıtıyor. Halk arasında Somuncu Baba, Ekmekçi Dede şeklinde namı yayılıyor. 1399’da Ulu Cami açılacağı zaman Yıldırım Bayezid, damadı Emirsultan’a Ulu Cami’nin açılış hutbesini yapmasını istiyor. Emirsultan ise Bayezid’a ‘aramızda bu dönemin en büyük alimlerinden birisi var, onun bu hutbeyi vermesi daha uygun’ diyor. Dolayısıyla Somuncu Baba hutbeye çıkıyor ve rivayetlere göre Fatiha Suresi’ni 7 farklı şekilde tefsir ediyor. Denir ki ilk yorumu herkes anladı. İkinci yorumu alimler anladı. Üçüncü yorumu çoğu kişinin anlamadığı söylenir. Tasavvufta şöhret afettir derler. Bu olayla birlikte Somuncu Baba’nın alim olduğu sırrı ortaya çıkıyor ve Bursa’yı terk etme kararı alıyor. Somuncu Baba Bursa’dan ayrılırken bugünkü Yıldırım ilçesi Duaçınarı semtine gelince bir çınar ağacının altına gelip Bursa ve Bursalılar için dua ettiği rivayet edilir. Bu nedenle bu çınara dua çınarı adı verilmiştir. Bu tür mekanlar aslında birçok şehirde var. Ordu sefere çıkarken veya hacılar yola çıkarken oralarda dua ederler” şeklinde konuştu. “Şehirleşmenin getirdiği şartlar nedeniyle artık dayanamadı” Duaçınarı’nın korunmasında ve Uludağ Üniversitesi’nde sergilenmesinde öncülük eden emekli akademisyen Merih Ercan, “Gerçekten gördükçe insanın içi bir tuhaf oluyor. Yıllar önce Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Anabilim Dalı Başkanıydım. Bir gün yolda giderken birden trafik durdu. Kaza mı var derken semte adını veren o görkemli 650 yıllık ağaç şehirleşmenin getirdiği şartlar nedeniyle artık dayanamadı. İçi tamamen çürümüştü. Bugün burada koruma altına alınan dalları. Biz fakülte olarak müdahale ettik. Kesilip yok olacak parçalar böylece kazandırılmış oldu. Bu güne kadar korumaya çalıştık. En büyük güvencesi bir kurumun önünde olması onun bu güne kadar korunmasını sağladı” dedi.
3. Uluslararası Tarsus Festivali sona erdi
04 Kasım 2024 Pazartesi - 10:09 3. Uluslararası Tarsus Festivali sona erdi Tarsus’u eğlencenin, sanatın, kültürün ve lezzetin adresi haline getiren ‘3. Uluslararası Tarsus Festivali’, eğlenceli bir konserle sona erdi. Başlangıcından itibaren, yazdan kalma havanın da etkisiyle insanların içini ısıtan 3. Uluslararası Tarsus Festivali, hem renkliliği hem de atmosferi ile katılımcıların gönlünü fethetti. 3 gün süren etkinlikler, akşamları gerçekleşen konserlerle Tarsuslulara müzik ziyafeti yaşattı. İlk gün gençlerin sevgilisi Madrigal’in sahne almasıyla başlayan konser coşkusu ikinci gün Candan Erçetin konseri ile doruklara çıktı. Son gün ise Mersin Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası’nın ‘Senfonik 90’lar Türkçe Pop’ konserinde nostalji rüzgarı esti. 3 gün boyunca eğlencenin tadını doyasıya çıkaran vatandaşlar, festival sayesinde kentin canlandığını ve etkinliklerle birlikte kendilerinin de moral bulduğunu söyledi. “4. Uluslararası Tarsus Festivali’nde görüşmek üzere” Harika geçen bir festivalin son konserinde Yarenlik Alanını dolduran Tarsuslulara hitap eden Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü, Opera Sanatçısı Bengi İspir Özdülger, “Dolu dolu muhteşem bir 3 gün yaşadık sizlerin sayesinde. Harika bir festival, harika bir etkinlikti, her anımızda yer aldığınız için siz değerli Tarsuslulara teşekkür ediyorum. Seneye 4.’sünü daha da güzel yapacağımıza inandığımız ve bildiğimiz 4. Uluslararası Tarsus Festivali’nde görüşmek üzere” dedi. Kent Orkestrası solistlerinden Tuğçe Berdilek ise “Böyle bir festivalin düzenlenmesi ve 3. yıla gelmesi çok güzel. Demek ki herkesin yoğun ilgisini görüyor ve keyifli geçiyor. Bu seneki festival de çok keyifliydi. Yine festival kapsamında konserlerimiz oldu. İnsanların bir araya gelip kaynaşmasına da sebep oluyor. Orkestra adına çok mutluyum” sözlerine yer verdi.
Aksiyon, dram ve fantastik türlerini birleştiren ‘Hain’ filmi afişi yayınlandı
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:54 Aksiyon, dram ve fantastik türlerini birleştiren ‘Hain’ filmi afişi yayınlandı Yapımcılığını Fix360’ın üstlendiği; Haldun Dormen, Mustafa Alabora, Meltem Beydilli, Erkan Petekkaya, Yurdaer Okur, Ali Düşen Kalkar gibi yıldızların rol aldığı ‘Hain’ filminin afişi yayınlandı. Behzat Ç. dizisinden tanınan Berke Üzrek’in yazıp yönettiği film, 13 Aralık Cuma günü izleyiciyle buluşacak. Senaryosunu fenomen dizi Behzat Ç.’den tanıdığımız Berke Üzrek’in yazıp yönettiği ‘Hain’ filminde, Haldun Dormen, Mustafa Alabora, Meltem Beydilli, Erkan Petekkaya, Itır Esen, Zeynep Şarlıgil, Yurdaer Okur, Engin Benli, Ümit Çırak, Elif Bilgetekin ve Ali Düşenkalkar gibi değerli oyuncular rol alıyor. Film, 13 Aralık Cuma günü izleyiciyle buluşacak. Afişle filmin gizemli evrenine ilk davet Afişteki karakter konumlandırmaları, renk tonları ve görsel detaylar, izleyiciye filmin hikayesi ve temasına dair ipuçları sunuyor. Birçok önemli filmin afişine de imza atan Volkan Topkaya tarafından tasarlanan görseldeki frekansı düşük renk tercihleri, seyirciyi filmdeki puslu evrene yakınlaştırıyor. Sis ve kıvılcım efektleri ise gizem, dram ve aksiyonu güçlü bir şekilde yansıtırken karakterlerin yaşayacağı çatışma ve şüphe duygularını ortaya koyuyor. Filme ismini de veren hain yazısının büyük harflerle afişin alt kısımda yer alması, izleyiciyi her karakterin içinde bir ihanet potansiyeli olduğu düşüncesine yönlendirmeyi amaçlıyor. Fix360’ın yapımcılığını üstlendiği, A90 Pictures aracılığıyla tüm Türkiye’de izleyicilerle buluşacak ‘Hain’ şaşırtıcı hikayesi, dikkat çeken kadrosu ve etkileyici görselliğiyle 2024 yılının son ayında gişeye damgasını vurmaya hazırlanıyor.
Resimlerini tuale değil, duvara çiziyor
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:48 Resimlerini tuale değil, duvara çiziyor Kapadokya’ya gelen yerli ve yabancı turistlere konaklama hizmeti sunulan kaya oyma otellerin ve restoranların sanatsal anlamda da zengin görsele kavuşması için çalışmalar yapan Ressam Serap Lokmacı, taş duvarlara resim çizerek güzelleştiriyor. 15 yıldır resim çizen ve resim eğitmenliği de yapan Lokmacı, tecrübesini ve yeteneğini bölgede bulunan otel ve restoranların iç ve dış duvarlarına aktarıyor. Çalışmalarında özellikle Kapadokya bölgesindeki kiliselerde bulunan duvar resimlerinde kullanılan tempera tekniğini kullanan Lokmacı, yaptığı çalışmaları gelecek nesillere de aktarmayı hedefliyor. Ressam Serap Lokmacı, "15 yıldır profesyonel anlamda resim yapıyorum ve aynı zamanda resim eğitmeniyim. Tual üzerine resim yapmak daha içe dönük bir çalışma süreci. Duvar resimlerinde insanlar ile doğrudan bağlantı kuruyorsunuz. Sanat sadece sergi salonlarında değil, herkesin görebileceği, hissedebileceği yerde olmalı. Özellikle otellerdeki kaya duvarlar üzerine çalışıyorum. Bu çalışma da toplum tarafından çok dikkat çekiyor. Çalışmalarımda tempera tekniğini kullanıyorum. Tempera tekniği Rönesans döneminde kullanılan çok eski bir teknik. Boyayın içinde reçine, yumurta sarısı ve bir takım yağlar bulunuyor. Daha mat bir görünüm sağlıyor ve daha dayanıklı oluyor. Duvara yaptığım tempera tekniği tahmini 200-300 yıl dayanıklılığını koruyabilir” dedi.
Ciltçilik sanatı zamana direniyor
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:43 Ciltçilik sanatı zamana direniyor Kütahya’da yaşayan Şerafettin Er, bir zamanların gözde mesleklerinden biri olarak kabul edilen, şimdilerde ise yok olmaya yüz tutmuş ciltçilik mesleğini yaşatmaya çalışıyor. 62 yaşındaki Er, mesleğini Balık Mahallesi’nde Kütahya Mütesellimi Halil Kamil Ağa tarafından 1831 yılında yaptırılan tarihi Muvakkithane binasında ilk günkü heyecanla sürdürdüğünü ifade etti. Er, kendisinin Kütahya’da mesleğinin son temsilcisi olduğunu dile getirdi. Cilt ustası Şerafettin Er, "Ben ciltçilik mesleğini 22 yıldır sürdürüyorum. Geleneksel yöntemlerle eski Kur’an-ı Kerim ve kitapları tamir ediyorum. Osmanlı’da mücellit ustası olarak bilinen bu meslek, günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş bir sanattır. Bu mesleği devam ettirip insanlara faydalı olmaya çalışıyorum. Eski kitapların dikişi, cilt kapağı yapımı ve yen kapağı ile tamiratını gerçekleştirerek onları sıfır hale getiriyorum. Özellikle, eski Kur’an-ı Kerim’lerini yenilemek isteyen orta yaşlı insanların kitaplarını onarıyorum. Ayrıca, Kütahya Tapu Kadastro Müdürlüğü’nün Osmanlıca cilt kitaplarını da 4,5 yıl boyunca tamir ettim. Bu mesleği öğrenmek isteyenlere de kapım açık. Bu mesleği öğretmekten memnuniyet duyarım. Ama hevesli kimse çıkmadı. Ciltçilik bir günde öğrenilecek bir iş değil, aşamalı olarak deneyim ve sabır isteyen bir zanaat. Ciltleme sürecinde, önce kapağı söküp kitap formalarını dikiyor, ardından kumaşla destekleyip yan kağıdını yapıştırıyor ve ölçü alarak yeni cilt kapağını yapıyorsunuz. Son aşamada ise presle sıkıştırarak kitabı tamamlıyorsunuz. Yeni nesil kitapların makine baskılı olmasına rağmen, kimi zaman bu kitaplarda bile hatalar olduğunu ve bunları dahi düzelterek vatandaşa hizmet sunuyorum" dedi.
Ayvalık’ta hasat festivalinde düzenlenen zeytinyağlı ev yemekleri yarışmasına ilgi yoğun oldu
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:38 Ayvalık’ta hasat festivalinde düzenlenen zeytinyağlı ev yemekleri yarışmasına ilgi yoğun oldu Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde bu yıl 19. su düzenlenen Ayvalık Uluslar arası Zeytin Hasat Festivali çerçevesinde düzenlenen zeytinyağı yemek yarışmasına Ayvalıklı ev hanımlarının ilgisi yoğun oldu. Ayvalık’ta; Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Ayvalık Belediyesi, Ayvalık Ticaret Odası, Ayvalık Ziraat Odası, Ayvalık Esnaf ve Sanatkârlar Odası ile ATO Duyusal Analiz Laboratuarı tarafından düzenlenen 19. Ayvalık Uluslar arası Zeytin Hasat Festivali programı dâhilinde zeytinyağlı ev yemekleri yarışması düzenlendi. İlçe merkezindeki Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleşen yarışmanın jüri üyeliklerini; Yemek Kültürü Yazarı Arzu Acurol, Köşe Yazarı İletişim Danışmanı Caner Ural, Yemek Bloggeri Gülten Kurtoğlu Özdemir, Gastronomi Yazarı ve Belgeselci Rıza Sönmez ve Ayvalıklı Şef ve İşletmeci Sait Ergün’ün yaptığı yarışmaya katılan ev hanımlarının heyecanı görülmeye değerdi. 8 finalistin katıldığı yarışmada birinciliği; portakallı zeytinyağlı kereviz yemeğiyle Hicran Atıcı kazandı. Yarışmanın ikincisi, ilçenin tanınmış simalarından Çetin İçten’in toprak güveçte ada usulü arapsaçlı sübye yemeği olurken, üçüncülüğü ise bedensel engelli Aysun Kubaş’ın yaptığı zeytinyağlı Afyon Bükmesi elde etti. Düzenledikleri yarışmayla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Ayvalık Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Melih Çakırca, Ayvalık Ticaret Odası ile birlikte organize zeytinyağlı yemek yarışmasına ev hanımlarının gösterdiği yoğun ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 19. Ayvalık Uluslararası Zeytin Hasat Festivali programı çerçevesinde ilçenin yöresel zeytinyağlı yemekleri yarışmasına profesyonel gurmeleri ve otel şeflerini değil, ilçedeki ev hanımlarını dahil ettiklerini belirten Çakırca, “İnşallah bu yarışmanın sonunda, Ayvalık’ın gastronomideki yerini alabilecek yemekleri ön plana çıkartmış olacağız” dedi. Amaçlarının Ayvalık halkının zeytinyağlı yemeklerini gurme dünyası ve dolayısıyla turizme kazandırabilmek olduğunu vurgulayan Melih Çakırca, “Böylelikle de Ayvalık ve Türk Mutfağı’ndaki zeytinyağlı yemeklerin çeşitliliğini arttırabilmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. Yarışmaya katılanları kutlayan Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin ise; Ayvalıklı ev hanımlarının hünerli elleriyle yapılan lezzetlerin profesyonel bir jüri tarafından değerlendirildiğini belirterek, yarışmaya katılan tüm yarışmacılara teşekkür etti. Amaçlarının başta zeytinyağı olmak üzere Ayvalık’ın farklı değerlerini ortaya çıkartarak, turizm çeşitliliğini arttırabilmek olduğunun altını çizen Başkan Ergin, “Gastronomi alanında da Ayvalık Mutfağı’nın çeşitliliğini pozitif yönde yükseltebilmenin gayretindeyiz. Ayvalık bir mübadele kentidir. Bu mübadele ile berber gelen tüm kültürlerin Türkiye geneline yansıtılması gerekir. İnşallah önümüzdeki yıllarda da daha komplike etkinliklerle de bu çabalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.
Tarihi binada “Milli Mücadelenin Kahraman Kadınları” geçti
04 Kasım 2024 Pazartesi - 09:28 Tarihi binada “Milli Mücadelenin Kahraman Kadınları” geçti Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı olgunlaşma enstitülerinin koleksiyonlarından hazırlanan "Payidar" sergi ve defilesi, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in de katılımıyla Erzurum Kongre Binası Sergi Salonu’nda gerçekleştirildi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Erzurum’daki programları çerçevesinde AK Parti’nin İspir ve Pazaryolu ilçelerinde düzenlenen kongrelerine katıldıktan sonra Cumhuriyete giden yolda önemli bir kilometre taşı olan Erzurum Kongre Binası’nda Milli Eğitim Bakanlığı’nın Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne bağlı Olgunlaşma Enstitüleri’nde üretilen koleksiyonlarından hazırlanan ’Payidar’ isimli defileyi izledi. Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, AK Parti Erzurum Milletvekili Fatma Öncü, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, AK Parti İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu ve diğer davetlilerin katıldığı defilede kahraman kadınların giyindiği kıyafetler ve Atatürk’ün kostümleri yer aldı. Milli mücadele ruhunu yansıtan birbirinden ilginç kıyafetlerin sergilendiği defile genç kız ve genç erkeğin Türk bayrağı ile finaliyle son buldu. Bu arada; Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün düzenlemiş olduğu defilede Raci Alkır Güzel Sanatlar Lisesi öğrencisi özel yetenekli ”Absolut Kulak ”Ali Ensar Yıldırım tarafından piyano kongresi yapıldı. İzleyiciler tarafından büyük bir beğeni ile izlendi. Ayrıca aynı okul öğrencileri tarafından keman ve çello resitali yapıldı. Cumhuriyetin 101. yıl dönümü dolayısıyla ülke genelindeki enstitülerde usta öğretici ve öğrenciler tarafından, geleneksel Türk sanatlarını yaşatmak, millî kimliğin gelecek nesillere aktarılması amacıyla tasarlanan Kurtuluş Savaşı’nın kahraman kadınları ve Atatürk kostümleri, hazırlanan bir defileyle katılımcıların beğenisine sunuldu. Bakan Tekin, defile sonunda yaptığı konuşmada, ataların kültürüne sahip çıkmanın herkesin borcu olduğunu ifade ederek, Millî Eğitim Bakanlığının kültür ve tarihin gelecek nesillere aktarılmasında önemli bir konuma sahip olduğu söyledi. Yazılı eğitim materyalleri ve eğitim programlarının yanı sıra çeşitli etkinliklerle de çalışmalar yürütüldüğünü dile getiren Tekin, "Türkiye Yüzyılı Maarif modeliyle yapmak istediğimiz, aslında bu. Bu değerlere sahip çıkmak, bu değerleri korumak, bu değerleri gelecek kuşaklara aksettirmek. Bunu kuşkusuz Bakanlık olarak sadece eğitim programlarımızda yapmıyoruz. Bunu kültür, sanat gibi etkinliklerle yapıyoruz." diye konuştu. Bakan Tekin: “Türkiye Yüzyılı maarif modeliyle değerlerimize sahip çıkıyoruz” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, tarihi bir mekanda olmanın heyecanını yaşadıklarını ifade ederek, “Cumhuriyete taşıyan kurtuluş mücadelemiz bize bu toprakları emanet eden atalarımıza, tarihimize, kültürümüze, medeniyet değerlerimize, Anadolu irfanına, Anadolu kültürüne sahip çıkmak hepimizin borcudur. Bu borç içerisinde en büyük yükte kuşkusuz Milli Eğitim Bakanlığına düşüyor. Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu borcu ifa etmek, hakkıyla yerine getirmek için birçok çaba sarf ediyoruz, sarf edeceğiz, sarf etmeye de devam edeceğiz. Bu çabamız sadece yazılı eğitim materyallerinin içerisine eğitim programlarının içerisine bu değerleri nakşetmek, gelecek kuşakların bu değerlerle mücehheze olmasını temenni etmek için eğitim programlarımızı bu değerleri de içerecek şekilde güncellemek değil tabi. Türkiye Yüzyılı maarif modeliyle yapmak istediğimiz şey de aslında bu değerlere sahip çıkmak, bu değerleri korumak, bu değerleri gelecek kuşaklara aksettirmek. Bu defileyi Erzurum’da sizlerin beğenisine sunmuş olduk umarım beğenmişsinizdir. Belki de bu defilenin sergilenebileceği en anlamlı şehirlerden bir tanesi Erzurum. Bu defilede gönüllü olarak aramızda bulunan ve profesyonel manken gibi davranan öğrenci kardeşlerimize de teşekkür ediyorum. Bu defilede kullanılan malzemeler olgunlaşmanın envanterine kayıtlı malzemeler. Bakanlığımızın yaptığı kültürel sanatsal ya da eğitimle alakalı başka bir etkinlikte tekrar buluşmak üzere hepinize teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. 3-15 Kasım tarihleri arasında meraklılarını bekliyor Bakan Tekin’in konuşmasında sonra Erzurum Kongre Binası’nda bulunan PAYİDAR sergisi gezildi. PAYİDAR sergisi ile ilgili yapılan açıklamada ise, “Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. yılında bu anlamlı ve önemli mekanda, Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne bağlı Olgunlaşma Enstitüleri olarak bugüne dek üretilen koleksiyonlarımızdan bir seçki ile sizlerle buluşuyoruz. Kurum olarak 80. yılına giren Olgunlaşma Enstitüleri ülkemizin geleneksel kültürü, ülke tarihi, sanat ve zanaat yapılarının devamlılığı, usta çırak ilişkisi önemi gibi başlıklar altında eğitim ve öğretim hayatına devam etmektedir. Bugün de bu köklü kurumların atölyelerinde üretilen, Milli Mücadele ve Cumhuriyet konulu özel bir seçki ile PAYİDAR başlıklı bu sergiyi düzenlemiş bulunuyoruz. Hepimizin ortak değeri olan "Bu vatan ilelebet payidar kalacaktır" şiarından yola çıkarak sergimizin başlığını seçtik. Milli Mücadelenin Kahraman Kadınları, Atatürk kıyafetleri ve Enstitü atölyelerimizin sanatsal çalışmalarının bir arada sunulduğu özel bir sergi ile sizlerle birlikteyiz. Sergimiz 03-15 Kasım tarihleri arasında Kültür ve Turizm Bakanlığımıza bağlı Erzurum Kongre Binası Sergi Salonu’nda kıymetli Erzurumlarla buluşacaktır” denildi.