KÜLTÜR SANAT - 17 Kasım 2024 Pazar 10:34

Müzenin en yaşlı üyesi: 140 yıllık zarf makinesi hala çalışıyor

A
A
A
Müzenin en yaşlı üyesi: 140 yıllık zarf makinesi hala çalışıyor

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk sanayi kuruluşlarından SEKA Kağıt Fabrikası’nın 140 yıllık zarf makinesi adeta zamana meydan okuyor.


Temeli 1934 yılında atılan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk sanayi kuruluşlarından biri olan SEKA Kağıt Fabrikası, restore edilmesinin ardından 2016 yılında müze olarak hizmete açıldı. Kağıt üretim sürecinde kullanılan makine ve teçhizatların sergilendiği müzede, 1884 yılında Almanya’da üretilen tarihi zarf üretim makinesi dikkat çekiyor. Matbaa bölümünde sergilenen bu özel makine, tek mil üzerinden aldığı güçle tüm parçalarını çalıştırıyor.


Özellikle zarf üretimi ve katlama işlemleri için kullanılan bu makine, farklı boyut ve türde zarfları kesip katlıyor, yapıştırıyor ve baskı yapabiliyor. 140 yaşındaki makine, bu özellikleriyle dönemin mühendislik dehasını yansıtıyor.


SEKA Kağıt Fabrikası’nda uzun yıllar görev yapan ve fabrikanın müze haline dönüşümüne katkı sunan emekli işçi Şaban Günay, makinenin hikayesini ve fabrikanın o dönemdeki üretim sürecini anlattı.


1972’de SEKA bünyesinde kurulan çıraklık okulunda eğitim aldığını belirten Günay, 1975’da işçi olarak çalışmaya başladığını ifade ederek, "Emekli olana kadar matbaanın her bölümünde çalıştım ve en son usta başı olarak görev yaptım. Zamanla fabrikanın bölümleri kısım kısım kapandı" dedi.


"Bazı makineler hala çalışıyor"


Müzenin kuruluş sürecinde de görev aldığını belirten Günay, "Seka Kağıt Müzesi yetkilileri talepte bulunduğunda her zaman yardıma geliyoruz. Makinelerin bakımlarını yapıyoruz. Müzede bulunan 3-4 makine hala çalışır durumda. Ben makinelerin özelliklerini biliyorum. Bakımlarını yaparak, daha iyi bir sergi sağlıyoruz" diye konuştu.


140 yıllık


Şaban Günay, müzedeki eserler arasında dikkat çekici özelliğe sahip zarf makinesinin 1884 yılında üretildiği bilgisini vererek, "Almanya’da üretildi. Biz çalışırken bazı müzelerden talip olanlar oldu. Fabrikanın zarf ihtiyacını karşıladığı için veremedik ama kendi müzemize nasipmiş. El birliğiyle kurduğumuz Seka Kağıt Müzesinde sergileniyor. Makinenin en büyük özelliği üzerinde görmüş olduğunuz tüm hareketleri tek milden alması. Tüm gücünü altında bulunan milden alıyor" şeklinde konuştu.


"Müzede hatıralar yaşatılıyor"


Müzede sadece SEKA Kağıt Fabrikası’nda kullanılan makine ve teçhizatların sergilenmediğini, aynı zamanda emek veren işçilerin hatıralarının yaşatıldığına dikkat çeken Şaban Günay, "Emekli olan arkadaşlarımın hatıralarının yaşatılması, onların çocuklarının, aile üyelerinin hazırladığımız müzeye gelmeler, tanık olmaları, hatıraları yaşatmaları çok güzel. Zaten bu çalışmalar onlar için yapıldı. İhmal etmesinler, müzemizi ziyaret etsinler" ifadelerini kullandı.


"Davetiyeyi bastım ve ihtar cezası aldım"


Günay, çalıştığı yıllarda unutamadığı bir hatırasını da paylaşarak, "Yıllar önce fabrikada çalışan arkadaşlarımızın düğün davetiyeleri zarf makinesinde basılırdı. Aslında davetiye basmak yasaktı. Fakat amirlerden davetiye basan oluyordu. Fabrikada çalışan bir arkadaşımız yanımıza gelmişti, davetiye bastırmak istedi. Yasak diye geri göndermiştik. Arkasından uzun süre baktım ve ’Ben bu arkadaşımızın davetiyesini basacağım’ dedim. Davetiyesini aldım ve bastım. Yakalandık tabii. O yüzden ihtar cezası almıştım. Bu da güzel bir hatıra olarak kaldı" dedi.


"Babam 30 yıl burada çalıştı"


Ailesiyle birlikte müzeyi ziyaret eden Halil Şenel ise "İstanbul Tuzla’da yaşıyorum. Babam bu fabrikada 30 yıl çalıştı. Bizde müzeyi ziyaret etmek istedik. Nasıl çalışmalar, neler yapmışlar hepsini görmüş olduk" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Depremde enkazdan çıkarılan eşyaların sergilendiği alanın gelecek nesillere aktarılmasını istiyor Kahramanmaraş’ta deprem sonrası kurulan Enkaz Kafe, sadece bir kafe olmanın ötesine geçerek toplumsal dayanışmanın simgesi haline geldi. Depremden etkilenenlerin yaralarını sarmak ve destek olmak amacıyla kurulan bu özel mekan, ziyaretçilerine hem fiziksel hem de manevi bir destek sunuyor. Depremin hemen ardından dört ay boyunca halka ücretsiz çay ve yemek dağıtan Enkaz Kafe, bugün de kapılarını dayanışma ve umut dolu bir buluşma noktası olarak açık tutuyor. İçinde sergilenen eşyalar, depremde yaşanan acı hatıraları temsil ederken aynı zamanda yeniden inanç ve dayanışmanın gücünü hatırlatıyor. Gelinlikten eski bir fotoğrafa, son beş lirası bulunan bir cüzdana kadar pek çok eşya, yaşanmış hikayeleriyle burayı ziyaret eden herkesin yüreğine dokunuyor. Enkaz Kafe’nin duvarlarına asılan bir başka anlamlı hatıra ise, deprem şehitlerinin anısına dikilen yüz elli fidan. Her bir fidanın yanına yazılan isimler, kaybedilen canları unutturmamak ve hatıralarını yaşatmak için özenle korunuyor. Mehmet Yalçın’ın ifadesiyle, Enkaz Kafe sadece bir mekan değil, deprem şehitlerine ve tüm Kahramanmaraş halkına adanmış bir kültür mirası. Yalçın, “Birlikte ayağa kalkmak, geçmişten ders alarak geleceğe umutla bakmak için buradayız. Depremlerden sonra enkazdan çıkarılan eşyalarla oluşturduk. Manevi değeri çok yüksek. Bu alanda oyuncak, beşik, gelinlik, kitap ve fotoğraflar var. Şehrimizin acılarını buradan duyurmak istiyoruz. Acılarımızı paylaştık ve yarım kalmış hikayeler var buranın yaşayan bir müze olarak kalmasını istiyoruz” dedi.
Gaziantep Gazze’de hain saldırıların gölgesinde umutlandıran düğün İsrail’in hain saldırıları altında hayatta kalmaya çalışan Gazze’de günlük yaşam zorlu şartlar altında devam ederken bombardımanların gölgesinde umutlandıran bir düğün yapıldı. Geçtiğimiz yıl Ekim ayındaki saldırılardan önce nişanlanan Samir-Majdolin çifti, Yedi Başak İnsanı Yardım Derneği’nin destekleriyle yapılan sade bir düğünle evlendi. Geçtiğimiz Ekim ayından bu yana, katliam ve bombardımanların aralıksız devam ettiği Gazze’de günlük yaşam zorlu şartlar altında da olsa devam ediyor. Hain saldırılarda hayatını kaybeden ve simge haline gelen küçük Rim’in dedesi Ebu Dia’nın yeğeni Samir ve nişanlısı Majdolin, saldırılara rağmen dünya evine girdi. Geçtiğimiz yıl 7 Ekim tarihinde başlayan hain saldırılar öncesi nişanlanan Samir ve Majdolin çifti, zorlu şartlar ve ağır saldırılar altında bir türlü evlenememişti. Durumdan haberdar olan Yedi Başak İnsanı Yardım Derneği, çiftin çeyiz ihtiyaçlarını karşılayarak sade ve anlamlı bir merasimle düğünlerini gerçekleştirdi. Yapılan sade düğünle Samir ve Majdolin çifti, Gazze’de umudun devam ettiği mesajını tüm dünyaya duyurdu. "Bu güzel işe öncülük eden Yedi Başak Derneği’ne teşekkür ederiz" Yapılan düğünün umutları yeşerttiğini belirten Rim’in dedesi Ebu Dia, “Evlilik peygamberlerin bir sünnetidir. Bu güzel işe öncülük eden Yedi Başak Derneği’ne teşekkür ederiz ve kıymetli yeğenim Samir’in, iffet sahibi Majdolin ile olan evliliğini kutluyoruz. Allah ikinizi de mübarek kılsın, üzerinize bereket ihsan etsin. Bu evliliğin hayırlı bir evlilik olmasını Allah’tan niyaz ediyoruz” dedi. "Samir ve Majdolin çifti, Gazze’de umudun devam ettiği mesajını tüm dünyaya duyurdu" Yedi Başak İnsani Yardım Derneği Başkanı Mustafa Bulut ise, “2016 yılından bu yana Gazze’de faaliyet gösteren bir dernek olarak, 7 Ekim’den bu yana her gün binlerce kişiye sıcak yemek ikram ediyoruz. Ekmeklik un, bebek mamaları, meyve ve sebze paketleri, temiz su, ayakkabı, hijyen malzemeleri, medikal malzemeler ve çadır gibi temel ihtiyaçları karşılıyoruz. Samir ve Majdolin kardeşlerim savaştan önce birbirlerini severek nişanlanmıştı. Fakat 7 Ekim sonrası uzun süren savaş ve imkansızlıklardan dolayı evlenemediler. Gazze’de, bu çift gibi nişanlandıkları halde evlenemeyen yüzlerce genç var. Yedi Başak, olarak bu çiftin çeyiz ihtiyaçlarını karşılayarak sade ve anlamlı bir merasimle düğünlerini gerçekleştirdik. Samir ve Majdolin çifti, Gazze’de umudun devam ettiği mesajını tüm dünyaya duyurdu. Gazze’de savaşın getirdiği yıkımlara ve acılara rağmen hayatın devam ettiğini bizlere gösterdiler. Gazze’deki en karanlık anlarda bile umut hiç kaybolmaz. Peygamber efendimiz A.S bir hadisinde, ‘Nikah benim sünnetimdir. Benim sünnetimle amel etmeyen benden değildir. Evleniniz, çoğalınız. Zira ben kıyamet günü sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı iftihar edeceğim’ demiştir. Allah genç çiftimize zorluklar içinde bile birbirlerine olan sevgi ve güvenlerini daim kılsın. Onları her türlü tehlikeden, beladan, felaketten ve savaşın getirdiği acılardan, ayrılıklardan uzak tutsun. Kalplerini birbirine daha da yakınlaştırıp, sabırla ve birbirlerine destek olarak bu zor zamanları atlatmalarını sağlasın" diye konuştu.