Kastamonu’da Merkez ilçeye bağlı Hatip köyünde yaşayan 79 yaşındaki Muharrem Ateş, 30 yıl boyunca marangoz olarak çalıştığı işinden emekli olduktan sonra çocukluktan itibaren hayalini kurduğu çiftliği yapmaya karar verdi. Hayalini gerçekleştirmek için çalışmalara başlayan Muharrem Ateş, ilk olarak eski ve atıl vaziyetteki eşyaları toplamaya başladı. Köyleri tek tek gezerek atıl vaziyette kalan at arabası, kağnı, lastik, sedirler toplayan Ateş, atölyesinde eşyaları onarımdan geçirerek tekrar kullanılacak duruma getirdi. Atıl vaziyetteki eşyalarla adeta hayaline kavuşan Muharrem Ateş, yaptığı su değirmeni, ağaç ev, salıncak, tahterevalli, kümes gibi çeşitli süs eşyaları ile donattığı çiftliğinde emekliliğinin tadını çıkartıyor. Çocuklar, çiftliği sık sık ziyaret ederek Ateş’in yaptığı oyuncaklarla oynuyor. Çocuklarıyla birlikte çiftlik evini ziyaret eden aileler ise nostaljik eşyalar sayesinde adeta geçmişe yolculuk ediyor.
“Nostaljik bir hayat sürmek istiyordum, bu hayalimi gerçekleştirdim”
Bulduğu tüm atıl durumdaki eşyaları topladığını belirten Ateş, “Sanayi sitesinde 30 yıl marangozluk yaptım. 1964 yılında bu ev yapıldı, bize de kayınpederimden kaldı. Burası çorak bir araziydi, tarlaydı. Bu ev zamanla eskidi. Ben de evin çevresini ağaçlandırdım, yeniden düzenledim, tadilatlar yaptım ve şimdiki haline getirdim. Marangozluk yaptığım için içimde de bir heves vardı. Köylerdeki eski kağnıları topladım, bazılarından oturak yaptım, bazılarından tezgah yaptım. Bu şekilde değerlendirerek geri dönüştürdüm. Kimin evinin önünde atıl vaziyette bir eşya varsa bunları alıp getirdim. Burada üzerinde biraz çalışarak yeniden kullanılacak hale getirdim” dedi.
"Eskiye dönüş yapıp tarihi eserleri canlandırıp, nostaljik bir hayat sürmek istiyordum, ben de burada bunu canlandırdım" ifadelerine yer veren Ateş, “Burada çocuklar için kaydıraklar var, köprü var, salıncaklar var, şelale var, su değirmeni var, çocuk evi var, kağnı arabası, at arabası var, eski traktör var. Bunların hepsini alıp burada yeniden kullanılacak hale getirdim. Bundan sonraki hayalim buraya yüzme havuzu yapmak. Çünkü köyün çocukları da geliyor. Burada parkta oynuyorlar, eğleniyorlar. Oynadıktan sonrada evlerine dönüyorlar. Ben de memnun oluyorum” diye konuştu.
“Çiftliği gezdiğimde otantik bir ortam buldum”
Çiftliği gezdiğinde otantik bir ortam ile karşılaştığını ifade eden Nurşen Yeşil ise, “Muharrem amcamızın çiftliğinden haberdar olduk. Kızım ile birlikte ziyaret edip eğlenceli vakit geçirmek istedik. Muharrem amca ve eşi, bizlere çiftliği gezdirdi. Kızım burada oyun oynadı, vakit geçirdi. Çiftliği gezdiğimde otantik bir ortam buldum. Atıl vaziyetteki eşyalar geri dönüştürülerek oluşturulmuş. Çiftliği gezerken ayrıca geçmişte annelerimizin, dedelerimizin, ninelerimizin kullandığı ve bizlere anlattığı eşyaları burada gördüm. Çok güzel bir gün oldu” şeklinde konuştu.
“Dedem, eskiden büyüklerimizin kullandığı eşyaları bizlere göstererek, bunları tanıtıp anlattı”
Dedesinin sayesinde eski eşyaları tanıdıklarını ifade eden Gamze Kara da, “Dedem benim için hayalimdeki en büyük ustalardan bir tanesi. Dedem, kafasındakileri deneyerek buradaki hayallerini gerçekleştirmek istedi. Ben ne zaman buraya gelsem bir obje eklenmiş oluyor. Bu şekilde çiftliği oluşturdu. Geçmişteki kalıntılar, atıl vaziyette kalmış eşyalar, dedem tarafından atölyede geri dönüştürülerek çiftliğimizde kullanılıyor, bu da evimize değer kattı. Dedem, bizleri yaptıklarıyla her dönemin parçalarıyla karşılaştırdı ve bizlere yaşattı. Dönem dönem kullanılan bu eşyaları bizlere anlatarak, eskiden yaşayan büyüklerimizin kullandığı bu eşyaları bizlere göstererek, bizlere bunları tanıttı. Buraya gelen misafirlerimizi de çok güzel ağırlayarak bu güzel ortamı oluşturdu. Dedemin torunu olmaktan gurur duyuyorum" ifadelerini kullandı.
Çiftlikte oyunlar oynayan Ceren Yeşil ise “Bizim evin apartmanının önünde park var. Çok seviyorum, her gün oraya oynamaya gidiyorum. Burasını da çok güzel buldum. Horozları kovaladık, oyunlar oynadık, ağaç eve gittik, kaydırağa bindik, salıncakta sallandık, hamağa bindik” ifadelerini kullandı.
Vedat Yunus İkizoğlu