EĞİTİM - 13 Kasım 2024 Çarşamba 19:07

Kastamonu Üniversitesi Rektörü Topal: “Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz”

A
A
A
Kastamonu Üniversitesi Rektörü Topal: “Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz”

Bu yıl beşincisi düzenlenen Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu’na katılan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, gençleri modern, popüler kültürün insafına terk edemeyeceklerini belirterek, “Gençlerimizin, sosyal medyanın ve dijital mecraların her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız” dedi.


“Geçmişten Geleceğe Eğitimin Milli Yolculuğu” temasıyla düzenlenen 5. Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu, Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. Milli Eğitim Bakanlığı Bilimsel Toplantılar Yönergesi doğrultusunda organize edilen forum, Kastamonu Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Kastamonu Valiliği ile Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği (EYUDER) iş birliğiyle eğitim dünyasının farklı paydaşlarını bir araya getiriyor.



“Günümüzde eğitim, sadece belli bir mekanda sınıfta gerçekleşen bir süreç olmaktan çoktan çıktı”


Kastamonu Üniversitesi Hoca Ahmet Yesevi Salonu’nda düzenlenen forumun açılışına katılan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, “Eğitim sistemimizin temel yapı taşlarını yeniden gözden geçirmek için bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Eğitim sistemimizde eğitim politikaları, etik, liderlik ve fırsat eşitliği gibi konulardan başlayarak eğitimin her kademesinde nitelik artırımı, teknoloji entegrasyonu ve kültürel değerlerin korunması gibi alanlarda köklü dönüşüm ve yeniliklere ihtiyaç duyduğumuzu birlikte görmekteyiz. Müsaadenizle konuşmamda özel olarak eğitimde değer temelli bir yaklaşımın önemini vurgulamak istiyorum. Günümüzde eğitim, sadece belli bir mekanda sınıfta gerçekleşen bir süreç olmaktan çoktan çıktı. Bugün gelinen noktada, bilgi teknolojilerinin insanlığa sunduğu imkanlarla öğrenmek için herhangi bir fiziki mekana gitmenin zorunlu olmadığını biliyoruz. Artık insanlar sanal ortamlarda dünyadaki bütün bilgilere ulaşabilecek imkânlara sahip. Uzaktan eğitim, eğitim teknolojileri ve yapay zeka gibi araçlar sayesinde eğitim her zaman ve her yerde erişilebilir bir hale geldi. Bugünün dünyasının temel sorunu bilgiye sahip olmamak değil, bilginin değersiz bir ortamda üretilmiş olması kaynaklı sıkıntılar. Maalesef ahlak, vicdan, adalet, saygı gibi ya da insanlar arasında eşitliği, adaleti sağlamak için mücadele etmek gibi temel insani değerlerin üniversite ortamlarında yeterince yer bulamadığını görüyoruz. Dolayısıyla asıl ve mühim esas vazife, sadece bilimsel bilgiyi öğretmek değil, bunun ötesinde değer üretiminin nasıl olabileceğini, değerlerin nasıl toplumları inşa edebileceğini gençlerimize öğretmektir. Bugün itibarıyla insanlığın yaşadığı pek çok insan yapımı felaketin arkasındaki başlıca sebeplerden biri hiç kuşkusuz değerler sisteminden yoksun bilgi üretimidir” dedi.



“Dengeyi yeniden inşa etmeden, ne kendi toplumumuzu daha ileriye götürebiliriz ne de insanlığın sorunlarını çözebiliriz”


Eğitimin yalnızca bilgi aktarımı değil; aynı zamanda değerleri, kültürel mirası ve ahlaki sorumlulukları gelecek nesillere taşıyan bir köprü olduğunu hatırlayarak yollarına devam etmeleri gerektiğini söyleyen Rektör Topal, “Eğitim politikalarının ve müfredat tasarımlarının felsefi bir temele oturtulması, toplumun ihtiyaçlarına göre güncellenmesi ve mutlak surette değerler ve ahlaki kurallar dikkate alınarak yönetilmesi, sürdürülebilir ve etkili bir eğitim sistemi kurmak adına son derece önem arz ediyor. Bu çerçevede, Selçuklulardan Osmanlılara, Türkistan’dan Balkanlara, Endülüs’e bilim, sanat, kültür, estetik, şiir ve edebiyatta ileriye giden kadim medeniyetlerimizin temel ortak özelliklerinden biri, denge fikridir. İnsan, toplum ve kainat arasındaki dengeyi kurabilen bir bakış açısına sahip olmak, kadim medeniyetimizin önemli bir parçası. Aynı şekilde, bilim ve teknoloji ile kültür ve sanat arasındaki dengeyi sağlamak da bir mecburiyet olarak karşımıza çıkıyor. Bilim ve teknolojinin tek başına geliştiği; ancak kültür ve sanatın geri planda kaldığı hiçbir büyük medeniyeti göremezsiniz. Bizim medeniyetimizin perspektifinden bakıldığında, her ikisinin de var olması şart. Denge üzerine kurulu bir medeniyet fikriyatını destekleyen bu iki temel unsur, birbirini tamamlayıcı vazife görüyor. Bir başka denge ise şahsi fayda ile toplumsal yarar arasındaki dengedir. Nitekim az önce bahsettiğim merkezlerin her biri bu denge üzerine, bir medeniyet inşa etmiştir. Toplumlarımızda insanlar, insani değerleri bir tarafa bırakarak sadece kendi çıkarlarını öne alan bir davranış içerisinde olmamıştır. İnsan yararı ile toplumun faydası arasındaki denge, topluluklarda muazzam bir dayanışma ruhunu, birlik beraberlik ruhunu, hamle ve yükseliş ruhunu ortaya çıkarmıştır. İnsanları sömüren bir eşya olarak gören vahşi kapitalizm bizim toplumlarımızda hiçbir zaman gelişmemiştir. Şükürler olsun ki, insanlar burada eşyaların kulu olmamışlardır. Bir diğer önemli denge ise maddi refah ile manevi derinlik arasındaki dengedir. Maddi refah, insan topluluklarının iyiliğini, güzelliğini ve mutluluğunu sağlamak için gereklidir; fakat bu refah, manevi bir derinlikle bütünleşmediği takdirde dengeyi kuramaz. Maddiyat üzerine kurulu bir anlayış, başkasının çıkarını gözetmeyen bir duruma yol açabilir. Bizim medeniyet değerlerimiz, bu dengenin sağlanmasına dayanır. Dengeyi yeniden inşa etmeden, ne kendi toplumumuzu daha ileriye götürebiliriz ne de insanlığın sorunlarını çözebiliriz” diye konuştu.


Bilginin bir hiyerarşi içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten Rektör Topal, “Bizim medeniyetimizde bu hiyerarşinin üç temel basamağı vardır: en alt basamak bilgi, ikincisi hikmet, üçüncüsü ise irfan. Bu hiyerarşiyi göz ardı ederek veya aralarındaki irtibatı keserek sadece ilmi başarılarla toplumsal huzuru sağlamak mümkün değildir. İlim eşyaya, insana ait ve kainata ait bilgilerin hepsini bilmek. Bu bilginin üzerinde tabii ki toplumların gelişmesini inşa edeceğiz ama tek başına bu bilgi yani ‘bilimsel bilgi’ dediğimiz şey yeterli değildir, bunun mutlaka ikinci basamağında, bir üst seviyesinde ‘hikmet’ dediğimiz şeyin ortaya konulması lazım” şeklinde konuştu.



“Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz”


Gençleri modern, popüler kültürün insafına terk edemeyeceklerini söyleyen Rektör Topal, “Üniversitelerimizin kanunda yer alan görevlerini yaparken gençlerimizin fikri tekamülleri ve karakter gelişimlerini de ihmal etmemesi gerekiyor. Tarihini bilen, kendini bilen, öz güvenli nesiller yetiştirdiğimiz ölçüde yarınlarımıza güvenle bakabiliriz. Gençlerimizin iyi eğitim almaları kadar vicdanlı, bilinçli ve sorumluluk duygusuyla donatılmış olmalarını da aynı derecede önemsiyoruz. Özellikle son zamanlarda sıklıkla karşılaştığımız ve millet olarak bizleri endişeye düşüren bazı olumsuz hadiseler konunun ehemmiyetini bizlere tekrar hatırlatıyor. Kimi zaman dijital platformlardan sosyal medyadan yayılan cerahat, kimi zaman sapkın akımlar, kimi zaman uyuşturucu illetinin, kimi zaman alkol belasının, kimi zaman televizyon dizilerinin özendirdiği mafya kültürünün bu acıların yaşanmasında rol oynadığını görüyoruz. Maalesef bu vakaların ekseriyetinde fail de, mağdur da gençlerimizden oluşmakta. Bu tür olumsuz hadiselerin önüne geçecek adımlar atmazsak, birçok ülkenin toplumun karşılaştığı yaşadığı sıkıntılarla bizim de yüzleşmemiz kaçınılmaz. Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz. Gençlerimizin, sosyal medyanın ve dijital mecraların her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız. Her birimizin bu konuda daha fazla sorumluluk alması, bizlere emanet edilen gençlerimize daha fazla sahip çıkması gerektiğine inanıyorum. Sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerle gençlerimizin milli kimlik inşasına katkı vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.



“Yeni nesil çağır gerekliliklerine uyum sağlayacak şekilde yetiştirilmeli”


Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci ise, milli eğitim politikalarının toplumsal dayanışma ve kalkınmayı güçlendirdiğini belirterek, eğitimdeki dönüşümün geleneksel değerlerle çağdaş ihtiyaçların uyumlu bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi.


Kastamonu’nun medreselerden Osmanlı ilim merkezi kimliğine ve Cumhuriyet dönemi eğitim kurumlarına kadar köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirten Ekmekci, şehrin bu değerleri yaşatmada önemli bir rol oynadığını vurguladı. Ekmekci, yeni neslin çağın gerekliliklerine uyum sağlayacak şekilde yetiştirilmesinin eğitim politikalarının başarısı için kritik olduğunu belirtti.


UEDFOR Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Temel Çalık da, eğitimdeki önemli rolü vurgulayarak, eğitimdeki gelişim ve yeniliklerin öğretmenlerin yetkinliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti.


EYUDER’in, eğitimdeki iyi uygulamaların paylaşılması, eğitim sorunlarına çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve toplumsal duyarlılıkla çeşitli projeler yürütmesi gerektiğini ifade eden Çalık, ayrıca Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi ve Atatürk’ün eğitimdeki öncülüğünü hatırlatarak, eğitimin millî değerlerle uyumlu bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini ve bu amaca yönelik eğitimdeki dönüşümün önemine dikkat çekti.


EYUDER-ULEDEF Genel Başkanı Doç. Dr. Adem Çilek de, Türkiye’nin eğitim politikalarının gelişimi üzerine değerlendirmelerde bulunurken, öğretmenlerin ve eğitimcilerin çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde donatılmasının önemine dikkat çekti.


Ayrıca Çilek, dernek olarak, eğitimdeki iyi uygulamaların paylaşılması, eğitim sorunlarına çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve öğretmenlerin mesleki gelişimlerini destekleyecek çeşitli faaliyetler düzenleyerek, eğitim sisteminin kalitesini artırmayı hedeflediklerini vurguladı.


Forum, eğitim alanındaki yenilikçi projelerin paylaşılması, akademik iş birliklerinin güçlendirilmesi ve milli eğitim politikalarının münazara edilmesi için geniş bir platform sunuyor. Çeşitli oturumlarda eğitimciler, akademisyenler, öğrenciler ve sektör temsilcileri bir araya gelerek, eğitimdeki dönüşüm süreçlerini kapsamlı bir şekilde ele alacak. Forum süresince yapılacak atölye çalışmaları ve sunumlarla, eğitimin farklı yönlerine dair uygulamalı bilgiler sunulacak. Hatay, Edirne, Ankara ve Antalya’dan sonra Kastamonu’da gerçekleştirilen ve 15 Kasım’a kadar devam edecek Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumuna (UEDFOR), Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı 105 öğretmen de katılıyor.


Foruma Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği-Uluslararası Eğitim Dernekleri Federasyonu (EYUDER-ULEDEF) Genel Başkanı Doç. Dr. Adem Çilek, Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu (UEDFOR) Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Temel Çalık ile akademisyenler, eğitimciler ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmenler katıldı.



Kastamonu Üniversitesi Rektörü Topal: “Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Kolon kanserinde 40’lı yaşlara dikkat Toplumda oldukça sık görülen kalın bağırsak kanseri hakkında bilgilendirmelerde bulunan Denizli Özel Cerrahi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Nazmi Yaşar Sayım, kanserin belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında açıklamalarda bulundu. Toplumda oldukça sık görülen halk arasında kalın bağırsak kanseri olarak bilinen kolon kanseri ile ilgili bilgiler veren Denizli Özel Cerrahi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Nazmi Yaşar Sayım, neleri dikkat edilmesi konusunda bilgiler verdi. Genellikle hastalar kabızlık, ishal, karın ağrısı, gizli kanamalar ve buna bağlı halsizlik ile kilo kaybı gibi şikayetlerle geldiğini dile getiren Uz. Dr. Sayım, hastaların özellikle 40 yaşından sonra en az 2 yılda bir kez doktora kontrole gidilmesi gerektiğini belirtti. “Kalın bağırsak kanserleri toplumda oldukça sık görülen bir sağlık problemidir” Kolon kanserinin hangi rahatsızlıklardan sonra oluşabileceğini anlatan Genel Cerrahi Uzmanı Nazmi Yaşar Sayım, “Kolon kanserleri yani kalın bağırsak kanserleri toplumda oldukça sık görülen bir sağlık problemidir. Genellikle dışkılama alışıklıkların değişiklikler konusunda yani kabızlık, ishal, karın ağrısı, gizli kanamalar, buna bağlı halsizlik ve kilo kaybı gibi şikayetler ile hastalar bizlere başvuruyor. Kalın bağırsak kanserinde tanı konulduktan sonra ilk tedavisi cerrahi tedavi oluyor ama bazen cerrahi sınırlarına aşmamış olursa tedaviler değişebiliyor. Daha sonrasında ise çıkacak olan patoloji raporuna göre veya bunlara ek olarak kemoterapi ve radyoterapi raporları da eklenebiliyor” dedi. “Özellikle 40 yaşından sonra 2 yılda bir kez doktora gidilmesi gerekiyor” Normal dışkılama alışkınlıkların dışında bir şey fark edildiği ve bir kanama görüldüğü zaman muhakkak bir doktora başvurulması gerekildiğini ve özellikle 40 yaşından sonra en az 2 yılda bir kez doktora görülmesi gerekildiğini ve lifli gıdaların beslenme konusunda şart olunması gerektiğini belirten Uz. Dr. Sayım, “Hastalar kendilerine normal dışkılama alışkınlıkların dışında bir şey fark ettikleri zaman veya bir kanama gördükleri zaman muhakkak bir doktora başvurmaları gerekiyor. Özellikle 40 yaşından sonra en az 2 yılda bir kez kolonoskopi tetkikleri öneriyoruz. Vatandaşlarımız beslenmelerine dikkat etmeleri lazım. Alkol ve sigaradan uzak durmaları önemli. Lifli gıdalardan beslenmeleri en azından beslenme şartlarında da olsun dikkat etmeleri gerekiyor” diye konuştu.
İstanbul Şişli Belediyesi ve DİYAÇEV arasında anlamlı işbirliği: Diyabetli çocuklara sensör desteği verilecek Şişli Belediyesi, halk sağlığı alanında anlamlı bir projeye imza atarak, Diyabetli Çocuklar Vakfı (DİYAÇEV) işbirliğiyle, “Diyabetli Çocuklara Sensör Desteği” programını başlattı. Program kapsamında, Şişli’de yaşayan 18 yaş altındaki Tip 1 diyabet tanısı konmuş tüm çocuklara, 5 bin TL’lik Şeker Ölçüm Cihazı (Sensör) desteği verilecek. Projeyle ilgili konuşan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, “Bugünden sonra diyabet tedavisinin en önemli unsurlarından biri olan sensörlerle ilgili, 5 bin TL’lik maddi destek sunacağız” dedi. Şişli Belediyesi ve DİYAÇEV arasında imzalanan işbirliği protokolüyle Şişli’de, “Diyabetli Çocuklara Sensör Desteği Programı” hayata geçirildi. Protokol kapsamında Şişli Belediyesi, Tip 1 diyabet hastalığı tanısı almış Şişli’deki tüm diyabetli çocuklara, tedavi sürecinde hayatını kolaylaştıracak Şeker Ölçüm Cihazı (Sensör) desteği kapsamında her ay 5 bin TL’lik ödeme sağlanacak. Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ile DİYAÇEV Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun’un katılımıyla gerçekleşen etkinlikte protokol imzalandı. “Şişli’nin programı özgün bir program” Programda ilk olarak DİYAÇEV Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun konuştu. Hatun, diyabet sürecini yönetmenin önemine değinerek, “Bugün 14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Bundan tam yüzlerce yıl önce insülin keşfedildi. 104 yıl önce, insülin bulunmadan bütün Tip 1 diyabetliler, hayatlarını kaybediyordu. Kimse yaşamıyordu. Tip 1 diyabetli çocuklar için yıldızın parladığı bir diğer şey ise sensörlerin bulunması. Sevgili Emrah Başkanı tanıyorum. Çok iyi kalpli, akıllı olduğunu biliyorum. İstanbul ve insanları bildiğini biliyorum. Geçenlerde dedi ki; Şükrü Hoca, bununla uğraşalım, bir şey yapalım. Şişli’de bunu yapmak istiyoruz. Ben de dedim ki; yapalım. Ama farklı yapalım. Belirli miktarda maddi destekte bulunalım. Yani tek bir sensöre mahkum etmeyelim onları. Bu doğru değil. Sensörler çeşitli. O da sağ olsun kabul etti. Bu yüzden Şişli’nin programı, özgün bir program” ifadelerini kullandı. “Çocuklarımızın parmakları artık delinmeyecek” Şişli Belediye Başkanı Şahan ise konuşmasında, diyabetin bir kamu sorumluluğu olduğunu belirterek, “Tip 1 diyabet özellikle çocuklarımızı etkileyen, yaşam boyu süren ve yönetilmesi gereken bir hastalık. Erken yaşlarda başlayan diyabetle mücadele, sadece hastada olan yurttaşlarımızı değil, aileleri, bizleri, kamuyu, hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü diyabet, dikkatle yönetilmesi gereken bir süreç. Çocuklarımızı bu kentte eşitlemek mottosuyla yola çıkan bir sosyal demokrat belediye başkanı olarak da bu projeye adım atmak istedik. Tip 1 diyabetli çocuğun bir gününü anlatmak isterim. Dışarıdan enjeksiyonla insülin hormonunu düzenlemek zorunda. Bunları 24 saat boyunca takip etmek zorunda, hepimiz biliyoruz. Her gün kan şekerini ölçmek için defalarca kez parmağını delmek zorunda kalmasını biraz önce videodan da hep beraber izledik. Çocuklarımızın bu konusunu çözdük. Diyabetli çocuklarımızın parmaklarını günde 50-60 kez delinmesi yerine sensörle, günde 288 kez acısız şekilde şeker düzeyini ölçüyor. Çocuklarımızın korkmadan, acı çekmeden tedavilerini sürdürmek artık bu teknolojiyle mümkün. Ancak bu teknolojinin tabii ki bir maliyeti var. Bu sebeple sensörler, sadece belli ailelerin erişebildiği, birçok ailenin ne yazık ki mahrum kaldığı bir teknoloji. Sensörü, bir konfor ve bir lüks değil, diyabetli çocuklarımızın süreci için vazgeçilmez bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Onun için de bu projeyi başlatıyoruz. Şişli Belediyesi olarak bugünden sonra diyabet tedavisinin en önemli unsurlarından biri olan sensörlerle ilgili, 5 bin TL’lik maddi destek sunacağız. Şişli’de yaşayan 18 yaş altında tüm diyetli çocuklarımız bu destekten faydalanacak. Bu destekten sonra artık çocuklarımız acı çekmeyecek, parmakları delinmeyecek, aileler çocukları için uykusuz kalmayacak. Diyabet, korkulan bir rüya olmayacak” şeklinde konuştu. “Benim gibi çocukların da sensötü olsun isterim” 1 buçuk yıldır diyabet hastası olduğunu söyleyen Deniz Sansino, "6 buçuk yaşında diyabet Ti 1 oldum. Şu an 8 yaşındayım. Hastane sürecim kolay geçti fakat annemle babam için aynı şeyi söyleyemem çünkü sürekli şekerimi kontrol ediyorlar. Hastaneden çıkmadan birkaç gün önce bana sensör takıldı. Sensörle süreci çok daha kolay yönetebiliyorum. Parmaklarım delik deşik olmuyor. Ben benim gibi başka çocukların da sensör olmasını çok isterim” diye konuştu. Deniz’in annesi Tülay Sansino ise, “Diyabet zorlayıcı bir süreç. Özellikle anne babalar için. 24 saat çocuklarının şekerlerini kontrol ediyorlar. Şişli Belediyesi’nin desteği ile artık bu bölgedeki çocuklar sensör kullanarak üçüncü bir göze sahip olacaklar, şekerlerini daha kolay kontrol edecekler hem de anne babalar daha kolay bir süreç yönetecekler” dedi. Başvurular internet sitesinden yapılabilecek Şişli Belediyesi ve DİYAÇEV arasında imzalanan protokol ile hayata geçirilen “Diyabetli Çocuklara Sensör Desteği Programı”na, Şişli’de yaşayan 18 yaş altındaki bütün diyabetli çocuk aileleri başvurabilecek. Başvurular, Şişli Belediyesi web sayfasından (www.sisli.bel.tr) yapılabilecek. Sensörlerin kullanılması için eğitim verilecek Protokol kapsamında, DİYAÇEV tarafından Şeker Ölçüm Cihazı kullanmaya yeni başlayan her aileye, sensörlerin kullanımı ve verilerin değerlendirilmesi konusunda eğitim verilecek. Başvurular tamamlandıktan sonra TİP1 diyabetli çocuklara ve ailelerine yönelik tedavide güncel öneriler ve karbonhidrat sayımı konularını içeren 1 gün süreli eğitim verilecek. Ayrıca programdan yararlanan bütün ailelere, Ragnar Hanas’ın geçen yıl Türkçe’ye çevrilen “Çocuklarda, Ergenlerde ve Genç Erişkinlerde Tip 1 Diyabet: Nasıl Kendi Diyabetinizin Uzmanı Olursunuz?” isimli kitabı hediye edilecek.
Samsun SBB’den 8 ayda 850 milyon liralık altyapı yatırımı Samsun Büyükşehir Belediye (SBB) Başkanı Halit Doğan, görevi devraldığı 31 Mart 2024’ten bu yana il genelinde 850 milyon liralık altyapı yatırımı yapılarak 337 bin 935 metrelik hat döşendiğini söyledi. SBB, tüm ilçelerin güçlü bir altyapıya kavuşması amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Altyapı yatırımlarına büyük önem verdiklerini ifade eden Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, göreve geldiği 31 Mart Mahalli İdareler Seçimi’nden bu yana geçen 8 aylık sürede altyapıya 850 milyon lira yatırım yapılarak 337 bin 935 metrelik hat döşendiğini belirtti. Su ve kanalizasyon hizmetleri faaliyet tablosu verilerine göre en çok yatırım, içme suyuna yapıldı. İçme suyuna 325 bin 546 metrelik şebeke hattı Belediyenin Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen toplam 325 bin 546 metrelik içme suyu isale ve şebeke hattının 44 bin 107 metresi Atakum’da, 14 bin 461 metresi Alaçam’da, 11 bin 114 metresi Asarcık’ta, 57 bin 292 metresi Bafra’da, 19 bin 27 metresi Canik’te, 25 bin metresi Çarşamba’da, 14 bin 285 metresi Havza’da, 3 bin 281 metresi İlkadım’da, 26 bin 396 metresi Kavak’ta, 33 bin 825 metresi Salıpazarı’nda, 28 bin 841 metresi Tekkeköy’de, 20 bin 476 metresi Terme’de, 8 bin 114 metresi Yakakent’te, 9 bin 210 metresi Vezirköprü’de, 2 bin 550 metresi 19 Mayıs’ta, 5 bin 300 metresi Ayvacık’ta ve 2 bin 267 metresi Ladik’te yapıldı. 80 metresi Alaçam’da, 20 metresi Asarcık’ta, 474 metresi Bafra’da ve 34 metresi de Çarşamba’da olmak üzere toplam 608 metre uzunluğunda yağmursuyu hattını bitiren SASKİ Kanalizasyon Dairesi Başkanlığı tarafından; Alaçam’da 887, Asarcık’ta 200, Ayvacık’ta 21, Bafra’da bin 944, Çarşamba’da 596, Havza’da 279, Kavak’ta 326, Ladik’te 512, Ondokuzmayıs’ta 95, Salıpazarı’nda 519, Terme’de 2 bin 243, Vezirköprü’de 4 bin 28 ve Yakakent’te 131 olmak üzere toplam 11 bin 781 metre kanalizasyon hattı imal edildi. “Samsun’umuz için özveriyle çalışıyoruz” Kentin tüm ilçelerinde altyapı iyileştirme çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Başkan Halit Doğan, “Samsun’umuzun 17 ilçesindeki tüm mahallelerimizde çalışmalarımızı özenle sürdürüyor; insanı merkeze alan yaklaşımımızla hemşehrilerimizin yaşam koşullarını daha da iyi hale getirmek için çalışıyoruz. İlçe bölge ayrımı yapmadan Samsun’umuzun her noktasına hizmet götürüyor, kentimizin altyapısını ilmek ilmek işliyoruz. Samsun Büyükşehir Belediyesi olarak tüm birimlerimizde olduğu gibi SASKİ ekiplerimizle birlikte de şehrimizi daha ileri taşımak için çalışmalarımızı hayata geçiriyoruz. Altyapı çalışmaları noktasında SASKİ Genel Müdürlüğümüz, tüm birimleri ve ekipleriyle büyük özveri örneği sergiliyor. SASKİ ekiplerimizle birlikte 8 aylık süreçte 337 bin 935 metre uzunluğunda içme suyu, kanalizasyon ve yağmursuyu hattı imalatı gerçekleştirdik. Yatırım bedeli 850 milyon lira olan bir hizmeti de şehrimize sunmuş olduk. Sağlıklı kent, temiz su ve sağlam altyapı hedefiyle başlattığımız daha pek çok çalışmamız var. Bu işlerin yanında ilçelerimizde de içme suyu projelerimiz devam ediyor. Bunlardan bir tanesini yakın zamanda Kavak’ta hayata geçirdik. Divanbaşı Göleti’nden Güven Göleti’ne 12 km uzunluğunda yeni içme suyu iletim hattı yaparak Kavak ilçe merkezimiz, cezaevi ve 54 kırsal mahallemizi susuz kalmaktan kurtardık. Bunun gibi çok sayıda projemizi aynı azim ve kararlılıkla şehrimize kazandırmaya devam ediyoruz. Samsun’umuz için çalışmaktan gurur duyuyoruz” dedi.
Mersin Mersin Yenişehir’de sessiz çöp toplama dönemi başladı Mersin’in merkez ilçe Yenişehir Belediyesi, kent sakinlerinin yaşam kalitesini artırmak ve gürültü kirliliğini azaltmak amacıyla yeni nesil konteynerler ve sessiz çöp toplama araçlarını devreye soktu. Yenişehir Belediyesi, çöp toplama işlemlerinde gürültü oluşumunu engellemeyi hedeflediği yenilikçi uygulama ile yeni sistemde ’Çok Amaçlı Çevre Temizleme Aracı’ (ÇAÇA) olarak bilinen sessiz çöp toplama araçlarını kullanarak çöpleri kent sakinlerinin huzurunu bozmadan topluyor. ÇAÇA araçları, çöpleri bom sistemiyle alarak yeni nesil konteynerlerden boşaltıyor, böylece daha sessiz ve çevre dostu bir çöp toplama işlemi sağlanıyor. Yeni nesil konteynerler kullanılıyor Pedallı mekanizmaya sahip ve kapalı tasarımları sayesinde kötü kokuları engelleyen yeni nesil konteynerler, ana arterler ve yoğun kullanım alanları başta olmak üzere Yenişehir’in birçok noktasına yerleştirildi. Bu konteynerlerin 3 bin 750 litre kapasitesi sayesinde çöp toplama işlemleri daha az sıklıkla yapılarak hem zaman hem de kaynak tasarrufu sağlanıyor. “Yenilikçi çözümler üretmeye devam edeceğiz” Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Yenişehir’in temiz, düzenli ve yaşanabilir bir kent olması için çalışmaya, yenilikçi çözümler üretmeye devam edeceklerini ifade ederek şunları dile getirdi: “Yenişehir Belediyesi olarak hemşehrilerimizin huzurunu ve sağlığını her zaman ön planda tutuyoruz. Bu amaçla hayata geçirdiğimiz sessiz çöp toplama sistemi ile özellikle gece saatlerinde oluşan gürültüyü en aza indiriyor, böylece vatandaşlarımızın rahatsız olmadan dinlenebilmesini sağlıyoruz. ÇAÇA araçları, yeni nesil konteynerlerle entegre olarak sessizce çalışıyor ve çöpleri bom sistemiyle topluyor. Bu sistemi daha fazla bölgeye yaymak ve kentimizin tamamında uygulamak istiyoruz. Ayrıca, sessiz toplama araçlarımızın sayısını artırarak sistemin kapsamını genişletmeyi hedefliyoruz.”