ÇEVRE - 18 Kasım 2025 Salı 20:22

11 ülkeden araştırmacılar iklim değişikliği ve doğa için buluştu

A
A
A
11 ülkeden araştırmacılar iklim değişikliği ve doğa için buluştu

ABD, Japonya, Çin gibi ülkelerin de aralarında olduğu 11 ülkenin katılımıyla Kastamonu’da düzenlenen ve 4 gün sürecek konferansta, iklim değişikliği, orman koruma, biyolojik çeşitlilik, ekosistem restorasyonu ve sürdürülebilir çevre politikaları konularında çözüm yolları aranacak.


Kastamonu Üniversitesi, çevre ve orman ekosistemlerinin korunmasına yönelik uluslararası akademik iş birliğini arttırmanın amaçladığı 6. Uluslararası Çevre ve Orman Koruma Konferansı’na (ICEFC-2025) ev sahipliği yaptı. Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonu’nda başlayan konferans, Kastamonu Üniversitesi, Mindanao Devlet Üniversitesi, Bogor Tarım Üniversitesi ve Güneydoğu Asya Bölgesel Tropikal Biyoloji Merkezi iş birliğinde 18-21 Kasım 2025 tarihleri arasında düzenleniyor.


Konferans kapsamında Türkiye, Endonezya, Filipinler, Japonya, Bulgaristan, İran, Belarus, Estonya, Litvanya, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nden akademisyenler, araştırmacılar ve kurum temsilcileri bir araya geliyor. Dört gün boyunca çevrim içi ve yüz yüze gerçekleştirilecek oturumlarda, iklim değişikliği, orman koruma, biyolojik çeşitlilik, ekosistem restorasyonu ve sürdürülebilir çevre politikaları gibi başlıklarda toplam 140 bildiri sunulacak.



"Konferans, bilimsel çıktılarının yanı sıra farklı ülkelerden gelen araştırmacılar arasında yeni iş birlikleri oluşturacak"


Konferansın açılış konuşmasını yapan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, çevre, sürdürülebilirlik ve doğal kaynak yönetiminin artık tüm toplumların ortak sorumluluğu olduğunu belirterek, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybının küresel ölçekte geniş etkiler oluşturduğunu kaydetti. Konferansın yalnızca bilimsel çıktılarıyla değil, aynı zamanda farklı ülkelerden gelen araştırmacılar arasında yeni iş birlikleri de oluşturacağını söyleyen Rektör Topal, "İklim değişikliğinin hızlanması, biyolojik çeşitlilik kaybı, orman yangınları, arazi bozulumu ve çevreye dair giderek artan riskler, akademik bilgiye ve bu bilginin uluslararası düzeyde paylaşımına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu ziyadesiyle göstermektedir. İşte bu nedenle, bugün gerçekleştirdiğimiz toplantılar gibi disiplinler arası ve çok uluslu bilimsel platformların taşıdığı değer izahtan varestedir. Bu konferansın yalnızca bilimsel çıktılarıyla değil, aynı zamanda farklı ülkelerden gelen araştırmacılar arasında yeni iş birlikleri doğurmasıyla da önemli bir tesir bırakacağına inanıyorum. Bilimsel çalışmaların sürdürülebilir çevre politikalarına, yenilikçi uygulamalara ve toplumda çevre bilincinin gelişmesine yön veren temel güç olduğunu özellikle vurgulamak isterim" dedi.


Kastamonu ve çevresinin, biyolojik çeşitlilik açısından Türkiye’nin en değerli doğal ekosistemlerinden birine ev sahipliği yaptığını söyleyen Rektör Topal, "Orman ekosistemleri, endemik tür çeşitliliği, milli parkları ve kültürel mirasıyla ilimiz ve bölgemiz, sürdürülebilir çevre yönetiminin önemini sahada gözlemleme fırsatı sunmaktadır. Bu nedenle konferansın Kastamonu’da düzenlenmesinin hem akademik hem de uygulamalı açıdan anlamlı bir katkı sağlayacağına inanıyoruz. Geçmiş yıllarda iş birliği yaptığımız üniversite ve kuruluşlarla birlikte başarıyla gerçekleştirdiğimiz önceki konferanslar, uluslararası akademik iş birliğinin güçlendirilmesine, ortak araştırma projelerinin gelişmesine ve çevre-orman bilimleri alanında kalıcı bir bilgi ağının oluşmasına önemli katkılar sunmuştur. Başta Filipinler ve Endonezya olmak üzere farklı ülkelerden paydaşlarımızla yıllara yayılan bu akademik birliktelik, sadece bilimsel çıktı üretmekle kalmamış, aynı zamanda ilgili ülkelerde çevre yönetimi ve sürdürülebilirlik politikalarına yansıyacak güçlü bir bilimsel iş birliği zemini oluşturmuştur. Bu konferansların devam etmesi, hem iş birliği içinde olduğumuz ülkeler için hem de küresel çevre sorunlarına ortak çözümler üretmek açısından büyük önem taşımaktadır. Bu sürekliliğin, karşılıklı anlayışı, akademik hareketliliği ve bilimsel etkileşimi daha da geliştireceğine inanıyorum" diye konuştu.



"11 ülkeden toplamda 140 bildiri başvurusu aldık"


Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı ve Konferans Başkanı Prof. Dr. Mahmut Gür ise konferansın, 6 yıldır uluslararası çevre bilimleri alanında önemli bir buluşma noktası haline geldiğini belirterek, "Türkiye, Endonezya, Filipinler, Japonya, Bulgaristan, İran, Belarus, Estonya, Litvanya, Çin ve ABD gibi ülkelerden bizlerle birlikte olan çok değerli bilim insanları, konferansımıza uluslararası bir vizyon ve güçlü bir bilimsel zenginlik kazandırmaktadır. Kastamonu Üniversitesi rektörlüğüne de sürecin her aşamasında sunduğu kurumsal destek için şükranlarımı sunuyorum. Bu yıl konferansımıza gösterilen ilgi bizleri oldukça memnun etti. Toplamda 140 bildiri başvurusu aldık. Bunlardan yüzde 40’ı yüz yüze, yüzde 60’ı da çevrimiçi olarak gerçekleşecektir. Bu sonuçlar konferans temasının güncelliğini ve bilim camiasının çevre ile orman bilimleri konusundaki güçlü ilgisini ortaya koymaktadır. Konferans programımız 4 güne yayılmış olup zengin bir içeriğe sahiptir" dedi.


Mindanao Devlet Üniversitesi Başkanı Prof. Dr. Paisalin Pangandaman Tago da çevre sorunlarının özellikle ada ülkelerinde daha belirgin hissedildiğini vurgulayarak, Filipinler’de artan sel, kuraklık ve kıyı erozyonu gibi afetlerin bilimsel bilgi paylaşımının önemini artırdığını ifade etti.


Daha sonra Bogor Agriculture University’den Prof. Dr. Lailan Syaufina ise çevre korumada toplulukların rolünün son derece önemli olduğunu belirterek, yerel bilgi, kültürel değerler ve toplum katılımının doğa temelli çözümlerin etkili, sürdürülebilir ve kalıcı olmasında vazgeçilmez unsurlar olduğunu vurguladı. Bangsamoro-Türk Eğitim Akademisi (BTEA) Rektörü Av. Mehmet Oruç Sasa da, kurumu hakkında katılımcılara bilgi verdi.


Konferansın açılış töreni, katılımcılara teşekkür belgelerinin takdim edilmesi ile son buldu.



11 ülkeden araştırmacılar iklim değişikliği ve doğa için buluştu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ÜNİPERSEN Başkanı Güzel: "Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi" Üniversite İdari Personel Sendikası (ÜNİPERSEN) Genel Başkanı İbrahim Güzel, "3 buçuk aydır 8. Toplu Sözleşmenin memurun alım gücünü korumadığını, geleceğini kararttığını, bu nedenle ek protokol olması gerektiğini söylüyoruz. Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi" dedi. ÜNİPERSEN, memur ve emeklilerin artan hayat pahalılığı karşısında yaşadığı geçim sıkıntısına dikkat çekmek amacıyla eylem süreci başlattığını açıkladı. Sendika tarafından yapılan açıklamada; açıklanan maaş artış oranlarının kira, gıda, ulaşım, enerji ve temel yaşam giderlerindeki artışın gerisinde kaldığı belirtildi. Her geçen gün kamu çalışanları ve emeklilerin hayat pahalılığı karşısında duramadıklarını vurgulayan ÜNİPERSEN, bu konuya dikkat çekmek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde bir eylem gerçekleştirdi. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileri ile vatandaşın çarşıda ve pazarda karşılaştığı enflasyon arasında fark olduğunun altını çizen ÜNİPERSEN, bu tablo karşısında sessiz kalmayacaklarını belirterek adil bir maaş düzenlemesi olana kadar Ankara’da birtakım eylemler gerçekleştireceklerini açıkladı. Ayrıca ÜNİPERSEN, 9 Ocak 2026 tarihinde iş bırakma kararı alacaklarını duyurdu. "Her gün maaş hesabı yapmaktan yorulduk" Memur ve emeklilerin enflasyon karşısında mağdur olduğunu ve bu durumdan dolayı yetkililerden destek beklediklerini belirten ÜNİPERSEN Genel Başkanı İbrahim Güzel, "3 buçuk aydır 8. Toplu Sözleşmenin memurun alım gücünü korumadığını, geleceğini kararttığını, bu nedenle ek protokol olması gerektiğini veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) inisiyatif alması gerektiğini söylüyoruz. Meclis 2 buçuk aydır çalışıyor. Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenleme maalesef gelmedi. Çalışma hayatının öncüsü olan bakanlığa bakıyoruz. Bırakın ek protokolü, konuya konuya ilişkin bir açıklama dahi gelmedi. Yaklaşık 1 aydır 2026 bütçesi Mecliste görüşülüyor. Tüm bakanlıklar ve bağlı kuruluşların bütçeleri karara bağlanıyor. Bu bütçenin memura refah getirmesi için bir adım var mı? Maalesef o da yok. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri üzerinden yapılan artışlar tüm kamu çalışanlarının ev kirasını bile ödeyemez hale getirmiş, 4 milyon memur, 2 milyon memur emeklisi maaşları yattığı gün bile yakınlarından borç ister hale gelmiştir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir" diye konuştu. "Memurun kira ve faturalardan sonra gıdaya ayırdığı bütçe her geçen gün azalıyor" Memur ve emeklilere yapılan zam teklifinin enflasyonla örtüşmediğinin altını çizen Güzel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Memurun ne durumda olduğunu şu önümüzdeki koliler çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Memurun kira ve faturalardan sonra gıdaya ayırdığı bütçe her geçen gün azalıyor. Devletin memuru, yardım kolisine muhtaç hale geldi. Biz memurlar olarak istiyoruz ki her gün kirayı nasıl ödeyeceğimizi düşünmeyelim. Kredi kartının asgarisini ödemek için bu ay kimden borç borç para isteyelim diye düşünmeyelim. Her gün maaş hesabı yapmaktan yorulduk. Tek isteğimiz insanca yaşanacak ücret. Şu an ilçelerde bile kiralar 20 bin liranın üzerine çıkmış durumda. Büyükşehirlerde maaşının yarısını kiraya veren bir memur nasıl geçim sağlayacak? 3600 ek gösterge sözü verildi ve kararı alındı. Bütçede onu da göremiyoruz. Kamuda mülakatlar her gün adaletsizlik oluşturuyor. Memurların tamamı ocak zammında refah payı bekliyor. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarıyla geçim sağlamak mümkün değildir. Bu nedenle her hafta refah payı talebimiz için mücadelemize devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Samsun Dayısının reddettiği miras borcu nedeniyle maaşına ve evine haciz konuldu Samsun’da bir tekstil fabrikasında servis şoförü olarak çalışan iki çocuk babası Mithat Aydemir, vefat eden dayısının banka borcu nedeniyle maaşına ve evine haciz konulduğunu öne sürerek mağduriyetinin giderilmesi için yetkililerden yardım istedi. Samsun’un Canik ilçesi Gaziosmanpaşa Mahallesi’nde ikamet eden Mithat Aydemir (51), Muğla’nın Milas ilçesinde 8 Şubat 2024 tarihinde hayatını kaybeden dayısı Orhan Demir ile hiçbir bağının bulunmadığını, cenazesine dahi katılmadığını belirtti. Dayısının bankaya olan borçları nedeniyle hakkında icra takipleri başlatıldığını ifade eden Aydemir, bu süreçte maaşının dörtte birine haciz konulduğunu, ardından evine de haciz işlemi uygulandığını ileri sürdü. Aydemir, Muğla Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açtığı dava sonucunda dayısının mirasını yasal süresi içerisinde reddettiğini ve bu durumun 2024/1461 Esas, 2024/1608 karar sayılı dosya ile 19 Temmuz 2024 tarihinde kesinleştiğini belirtti. Redd-i miras kararına rağmen ilgili banka vekili tarafından Bursa Banka Alacakları İcra Dairesi üzerinden farklı dosya numaralarıyla hakkında icra takiplerinin sürdürüldüğünü iddia eden Aydemir, her seferinde bu dosyalara itiraz etmek zorunda kaldığını söyledi. Sürecin kendisini ve ailesini psikolojik, maddi ve manevi olarak yıprattığını ifade eden Aydemir, icra takiplerinin kötü niyetli şekilde sürdürüldüğünü öne sürerek ilgili banka avukatı hakkında suç duyurusunda bulundu. Aydemir, hazırladığı dilekçeyi Samsun Adliyesi’ne sunarak Bursa Adliyesi’ne gönderilmesini talep etti. Şikayet dilekçesinde, reddedilen miras nedeniyle borçtan sorumlu tutulamayacağının açık olmasına rağmen yapılan icra işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu savunan Aydemir, avukatlık görevini kötüye kullanma, görevi ihmal, resmi belgede sahtecilik ve kişiyi mağdur etme suçlarının işlendiğini iddia etti. Aydemir, yetkililerden yaşadığı mağduriyetin giderilmesini ve sorumlular hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılmasını istedi.
Bitlis Bitlis’te karla mücadele toplantısı gerçekleştirildi Bitlis’te kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte İl Özel İdaresi araç parkında, karla mücadele çalışmaları öncesinde kapsamlı bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, il genelinde yürütülecek kar temizleme ve yol açma çalışmalarının planlaması ele alınırken, ekiplerin görev dağılımları, kullanılacak iş makineleri, araçların teknik durumları konuşuldu. Bitlis Valisi Ahmet Karakaya’nın da katıldığı karla mücadele toplantısında muhtemel yoğun kar yağışı ve buzlanma durumlarına karşı alınacak tedbirler de değerlendirildi. Özellikle kırsal bölgelerde ulaşımın aksamaması için ekiplerin 7/24 esasına göre görev yapılacağını belirten Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, "Artık bilindiği üzere kış mevsiminin başlarındayız ve bütün ekiplerimiz karla mücadele için hazırlıklarını tamamladılar. İnşallah yaz aylarında yapılan hizmetlere benzer şekilde kışın da vatandaşımızın yollarının açık tutulması için elimizden gelen gayreti sarf etmeye devam edeceğiz. Tabii bunun için iyi bir hazırlık dönemi gerekiyor. Bu çerçevede bizim malumunuz merkez ile birlikte 7 ilçemiz var ve bu 7 ilçemizde 10 şantiyemizle bu hizmetleri yerine getireceğiz" dedi. 92 personel ve 70’in üzerinde iş makinasıyla 354 köyde karla mücadeleyi en iyi şekilde sürdüreceklerini ifade eden Vali Karakaya, "Karla mücadeleye İl Özel İdaremiz hazır durumda. Bildiğiniz üzere 354 köyümüz var ve 288 mezramız var. Şu an itibariyle yol ağımız yaklaşık 3 Bin 365 kilometredir" diye konuştu. Konuşmaların ardından Bitlis İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Aydoğdu ve teknik personel kış aylarında karla mücadelede kullanılacak olan araç ve ekipmanları tanıttı.