ASAYİŞ - 21 Mart 2025 Cuma 10:48

Otomobildeki uyuşturucular, narkotik köpeğine yakalandı

A
A
A
Otomobildeki uyuşturucular, narkotik köpeğine yakalandı

İzmir’in Bornova ilçesinde durdurulan bir araçta, narkotik köpeği ile yapılan aramada 6 kilo 700 gram skank maddesi ele geçirildi.


İzmir Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şehir dışından İzmir’e, bir araçla yüklü miktarda uyuşturucu getirileceği bilgisi üzerine çalışma başlattı. Plakası belirlenen araç Bornova ilçesinde durdurulurken, narkotik madde arama köpeği ’Alis’ ile arama yapıldı. Aramada 6 kilo 700 gram skank maddesi ele geçirildi.


Olayla ilgili M.Y. ve Y.H. adlı 2 şüpheli gözaltına alınırken, şüpheliler emniyetteki işlemlerin ardından çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya SAÜ’lü profesörden İsrail açıklaması: ‘Türkiye’nin Ortadoğu Politikası’ konulu söyleşiyle ‘SUBÜ Konuşmaları’nın 92’inci konuşmacısı olan SAÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat, "Türkiye’nin Suriye’de geçmişten gelen bir askeri varlığı var. Şimdi daha kalıcı askeri üsler kurulması gündemde. Bu da tabii İsrail’i ciddi şekilde rahatsız ediyor" dedi. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 92’inci konuşmacısı, ‘Türkiye’nin Ortadoğu Politikası’ konulu söyleşiyle Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ İletişim Koordinatörlüğü’nden Öğretim Görevlisi Ömer Çiçek’in üstlendiği söyleşide; Türkiye’nin Filistin ve Suriye politikası başta olmak üzere Ortadoğu’daki yumuşak güç uygulamaları ve geleceğe yönelik politika perspektifi gibi konular üzerine konuşuldu. Türkiye’nin birçok batılı ülkenin aksine İsrail’in Filistin’deki soykırımına karşı çıktığını belirten İnat, "Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin desteklediği bir İsrail saldırganlığı söz konusu olunca gerek Türkiye’nin, gerek Müslüman Ortadoğu ülkelerinin ve hatta bütün İslam ülkelerinin ekonomik ve askeri bünyesine baktığımızda bu soykırımı önleme hususunda maalesef çok da yeterli olmadığını görüyoruz. Bunun yanında bir de maalesef birlik içerisinde hareket etmemek de söz konusu. O yüzden Türkiye elinden geleni yapmaya çalışıyor ama şu ana kadar gördüğümüz kadarıyla bu yetersiz kaldı. Ekonomiyi bir yaptırım aracı olarak devreye sokabilecek olan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin de burada Türkiye, İran ve Cezayir gibi İsrail’e karşı duran ülkelerin safına katılması gerekiyor. Türkiye neler yaptı? Bir kere söylem düzeyinde ciddi şekilde İsrail’e karşı çıkıyor ve ağır eleştiride bulunuyor. İkincisi Güney Afrika Cumhuriyeti’nin açtığı soykırım davasına Türkiye müdahil oldu. Üçüncüsü ticareti kesti ve dördüncüsü diplomatik ilişkileri asgari düzeye indirdi. Bütün bunların yanında Türkiye uluslararası toplum nezdinde de aslında bir farkındalık oluşturmaya çalışıyor" dedi. "Siyonist lobinin Gazze’nin ötesinde Ortadoğu’da bir takım planları söz konusu" Netanyahu’nun Siyonist ekibin sadece bir parçası olduğunu vurgulayan İnat, "Belki de en önemli parçası değil. En önemli parçalarını Amerika’da aramak gerekiyor. Siyonist lobinin Gazze’nin ötesinde Ortadoğu’da bir takım planları söz konusu. Bunlardan bir tanesi de İran’ın tahrip edilmesi. İran’da mümkünse rejimin değiştirilmesi. Mümkün değilse bir şekilde İran’ın gücünün budanması. Ondan sonraki aşamada belki Türkiye. Türkiye de İsrail’i bu şekilde eleştiren bu şekilde karşı çıkan ve uzun vadede İsrail açısından ve Siyonizmin planları açısından tehdit olarak görülen bir ülke. Türkiye’nin de aynı şekilde gücünün yıpratılması isteniyor. Kaldı ki son 10 yıl içerisinde 15 yıl içerisinde Türkiye’nin yaşadığı bir takım sorunları düşünürsek bunları Washington ve İsrail merkezli o Siyonist lobinin çabalarından ayrı görmemek gerekir" diye konuştu. "Türkiye Suriye’de devlet inşasına destek vermeye çalışıyor" Suriye için tüm risklerin ortadan kalkmadığını söyleyen İnat, "Türkiye Suriye’de devlet inşasına destek vermeye çalışıyor. Bu konuda tecrübesi de var. Somali’de, Libya’da devlet inşası konusunda ve meşru hükümetlerin desteklenmesi konusunda bir tecrübesi var. Türkiye’nin yapmaya çalıştığı ikinci şey yeni yönetimle Avrupa arasında bir bağlantı kurmak. O diyalog zemininde Türkiye ciddi bir rol oynuyor. Bu kısmen başarılı oldu ve Avrupa Birliği toplantısına Suriye’yi davet etti. Orada Suriye’ye yardım kararı aldılar. Suriye’nin en büyük sorunu ekonomik. Yaşanan iç savaştan dolayı ciddi şekilde tahrip olmuş bir ülkeden bahsediyoruz. Elbette güvenlik sorunları da var. Ama öncelikli sorun ekonomik ve ekonomik sorun çözülmezse güvenlik sorunları daha da artacaktır. Halkın memnuniyetsizliği devam ederse o ilk heyecan yani rejimin devrilmesi sonrası oluşan heyecan zamanla ortadan kalkacaktır. Yaptırımların kaldırılması çok kritik öneme sahip. Türkiye bu yaptırımların kaldırılması konusunda ciddi bir çaba gösteriyor. Türkiye’nin Suriye’de geçmişten gelen bir askeri varlığı var. Şimdi daha kalıcı askeri üsler kurulması gündemde. Bu da tabii İsrail’i ciddi şekilde rahatsız ediyor. Geçmişte İran’ın Şam’da üstlenmiş olduğu pozisyonu şimdi Türkiye’nin üstlenmesi İsrail’in çok da hoşuna gitmiyor" şeklinde konuştu. "Trump Çin’e odaklanmak istediği için Suriye’den çekilmek istiyor" İsrail’in de Suriye’de kendi bölgesel politikaları çerçevesinde hedefleri olduğunu söyleyen İnat, "İsrail, Suriye topraklarının zaten bir kısmını işgal altında tutuyordu. Golan Tepeleri’ndeki işgali biraz daha genişletti. Suriye’de azınlık olan Dürzilere ve Kürtlere onları destekleyeceği yönünde bir takım yanlış mesajları söz konusu. Ben sizin arkanızdayım siz mevcut yönetimle barışmak zorunda değilsiniz diyor. Bu da Suriye’nin toprak bütünlüğünün önündeki ciddi engellerden bir tanesi. Ruslar ve İranlıların etkisi azaldı ama tamamen ortadan kalkmadı. Amerikalılar hala oradalar. Trump aslında çekilmeyi istemesine rağmen Siyonist lobinin baskısıyla bir şekilde Amerikan askerleri orada kalmaya devam etti. YPG’nin riskinin ortadan kaldırılması konusunda bu ay içerisinde bir gelişme oldu. Şam yönetimi ile YPG arasında bir anlaşma imzalandı. Bu aslında Suriye’nin bölünmesinin önüne geçebilecek pozitif bir gelişme. Bu Türkiye için de iyi bir anlaşma. Çünkü Türkiye’nin temel hedefi zaten PKK’nın oradaki kolu olan YPG’nin bir şekilde silah bırakması ve orada bir özerk yönetim oluşturmamasıydı. Bu çözümle aslında Amerikan askerlerine de ihtiyaç kalmayacaktır. Burada bir Amerikan ikilemi söz konusu. Trump Çin’e odaklanmak istediği için Suriye’den çekilmek istiyor. Türkiye’yi daha fazla rahatsız etmek istemiyor. Çin’e karşı politikasında Türkiye’yi yanına çekmek istiyor. Ama Siyonist aktörler Suriye’de bir şekilde Amerikan varlığının devamını istiyorlar" ifadelerini kullandı. "Mezhepsel ve etnik farklılıklar bizi savaşa sürüklememeli" Ortadoğu’da etnik ve mezhepsel farklılıkların aşılarak Avrupa Birliği benzeri bir yapının oluşturulmasının mümkün olup olmadığına yönelik soruyu yanıtlayan İnat, "Avrupa’nın tarihine baktığımızda Ortadoğu’dan daha fazla etnik, mezhep ve bölgesel üstünlük savaşları söz konusu. Onlar da farklılıkları yönetemedikleri dönemlerde çok büyük savaşlara sürüklendiler. I ve II. Dünya Savaşlarını başlattılar. Bu savaşlarda 80 milyon civarında insan hayatını kaybettiği söyleniyor. Ama Dünya Savaşı ile birlikte dibi gördükten ve felaketi yaşadıktan sonra artık farklı bir yol tercih etmeye karar verdiler. ‘Farklılıklarımızı yönetmeyi öğrenmemiz gerekir. Mezhepsel ve etnik farklılıklar bizi savaşa sürüklememeli, bölgesel üstünlük mücadelesi bizi savaşa sürüklenmeli, ortak hareket etmeliyiz’ dediler ve bunda başarılı oldular. 70 yıldır Avrupa’da bir savaş yok. Bunun yanında ekonomik olarak getirdiği ciddi avantajlar söz konusu. Ortadoğu ülkelerinin de bunu öğrenmesi gerekiyor. Ancak oradan çok uzağız. Ama 27 ülke dünyanın başka bir bölgesinde bunu yapabiliyorsa 16 tane ülke Ortadoğu’da bunu neden yapamasın. Yapmaları gereken şey mezhepsel farklılıkları yönetmeyi öğrenmek, etnik farklılıkların çatışmalara sürüklemesini önlemek ve bölgesel güç mücadelesinde birbiriyle çatışmanın değil birlikte hareket etmenin kendilerine daha büyük bir güç getireceğini ve kapasitelerini geliştireceğini öğrenmek. Böyle olmuş olsa İsrail bu soykırımı gerçekleştirebilir miydi? Cesaret edemeyebilirdi. Bu saldırganlığın Müslümanların birbirlerine karşı çatışmaları savaşmaları birbirlerini öldürmeleriyle alakası yoktur diyebilir miyiz?" dedi.
Aydın Uzman Diyetisyen Avcı: "Oruç sonrası beslenmeye dikkat" Oruç döneminin ardından hazırlanacak olan bayram sofralarında sağlıklı beslenme önerilerinde bulunan Private Beauty Studio Güzellik Merkezi bünyesinde bulunan Uzman Diyetisyen Ezgi Avcı, oruç sonrası beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatarak "Bayram sofralarınızın keyfini çıkarırken sağlığınızı da ihmal etmeyin" dedi. Ramazan Bayramı’na sayılı günler kalırken, Uzman Diyetisyen Ezgi Avcı, oruç sonrasında sağlık beslenme önerilerinde bulundu. Oruç döneminin ardından eski beslenme alışkanlıklarına hızla dönmek, sindirim problemleri ve kilo artışı gibi sağlık sorunlarına yol açabildiğini hatırlatan Diyetisyen Avcı, Ramazan Bayramı’nda sağlıklı beslenmenin püf noktalarını paylaştı. Sindirim sistemine zarar verilmemesi gerektiğini hatırlatan Avcı; "Bayram sabahında ağır, yağlı ve şekerli yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Kahvaltıda yumurta, peynir, zeytin, bol yeşillik, domates, salatalık ve tam tahıllı ekmek gibi besinler tercih edilmelidir. Ana öğünlerde tabağın yarısı sebze veya salata, diğer yarısı ise protein ve karbonhidrat kaynaklarından oluşmalıdır. Ayrıca, yemekleri hızlı tüketmemek ve iyi çiğneyerek sindirim sistemine destek olmak büyük önem taşır. Tatlı tüketimini kontrol altında tutmak, bayram sonrası sağlık sorunlarını engellemek açısından oldukça önemlidir. Şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar veya dondurma tercih edilmelidir. Tatlı tüketildiğinde, ekmek, pilav veya makarna gibi karbonhidrat kaynaklarının porsiyonları azaltılmalıdır. Şekerli içecekler yerine şekersiz çay, ayran veya sade maden suyu içmek, kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur. Bayram ziyaretleri sırasında su tüketimi genellikle ihmal edilir. Ancak günde en az 2,5 litre su içmeye özen gösterilmelidir. Çay ve kahve tüketimi ise 4 fincan ile sınırlandırılmalıdır. Eğer akşam yemeği sonrası açlık hissedilirse, hamur işleri yerine taze meyve ve çiğ kuruyemişlerden oluşan bir ara öğün tercih edilmelidir" dedi. Bayramı hareketli geçirmek gerektiğini ve hareketli bir yaşam tarzının benimsenmesinin önemli olduğunu sözlerine ekleyen Avcı; "Bayram tatilini sadece yemekle değerlendirmek yerine, hareketli bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Eğer açık büfe bulunan bir otelde konaklanıyorsa, kahvaltı tabağı küçük porsiyonlardan oluşturulmalı, öğle yemeğinde protein ağırlıklı beslenilirken, akşam öğünü sebze ağırlıklı olarak planlanmalıdır. Ayrıca, düzenli yürüyüş yapmak da sindirim sistemini destekler ve kilo kontrolüne yardımcı olur. Diyabet, kalp, yüksek tansiyon gibi kronik rahatsızlığı olan bireyler bayramı bir ‘kaçamak’ olarak görmemelidir. Sindirim problemlerini önlemek için her öğünde yeşillik içeren bir salata tüketilmeli, ara öğünlerde ise keten tohumu eklenmiş yoğurt tercih edilmelidir. Misafirperver bir toplum olmamız, bazen misafirlerin sunulan her yiyeceği tüketmesini beklememize neden olabilir. Ancak misafirlerin porsiyonlarını küçük tutmak istemeleri normal karşılanmalıdır. Böylece hem gereksiz gıda tüketimi hem de israf önlenmiş olur. Private Beauty Studio Güzellik Merkezi olarak, sağlıklı beslenmenin herkes için erişilebilir ve sürdürülebilir olmasını önemsiyoruz. Bayram sofralarınızın keyfini çıkarırken sağlığınızı da ihmal etmeyin" şeklinde konuştu.
Antalya Başkan Böcek şehit yakınları ve gazi aileleri ile iftarda buluştu Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, şehit yakınları ve gazi aileleriyle iftar sofrasında buluştu. Başkan Muhittin Böcek, şehit yakınları ve gazi ailelerine yönelik çok özel bir proje gerçekleştirecekleri müjdesini verdi. Cam Piramit Fuar ve Kongre Merkezi’ndeki iftar programında ilahi dinletisi sonrası okunan ezanla birlikte oruçlar açıldı. İftar programında semazen gösterisi ve tasavvuf müziği dinletisi de yer aldı. Bayram sonrasında protokol imzalanacak İftar programında konuşan Başkan Muhittin Böcek, Ramazan ayı boyunca tutulan oruçların kabul olmasını dileyerek, "Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle minnetle anıyoruz. Kahraman gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak şehit yakınları ve gazilerimize yönelik özel bir proje hayata geçireceğiz. Bayramdan sonra imzalayacağımız protokolle, şehit yakınları ve gazilerimizin dernek binalarının elektrik ve su giderlerine destek olarak, onların sosyal alanlarda daha rahat vakit geçirebileceği bir ortam oluşturacağız. Bu çalışma Türkiye’de bir ilk olacak. Onlar vatanımız için şehit oldular, gazi oldular. Biz de onların haklarını gözetmek için çalışmaya devam edeceğiz. Şimdiden Ramazan Bayramınızı kutlar, bu bayramın dünyaya barış, huzur ve adalet getirmesini dilerim" dedi. Başkan Muhittin Böcek, iftar sonrasında şehit yakınları ve gaziler ile sohbet ederek, onları dinledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin şehit yakınları ve gazi ailelerine verdiği iftar yemeğine Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, milletvekilleri, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, oda başkanları, meclis üyeleri, muhtarlar ve Büyükşehir Belediyesi bürokratları katıldı.