SAĞLIK - 28 Kasım 2024 Perşembe 10:03

Kornea naklinde alıcı yapay zeka ile belirlenecek

A
A
A
Kornea naklinde alıcı yapay zeka ile belirlenecek

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Barut Selver’in yürütücülüğünü yaptığı, “Kornea Nakli için Yapay Zeka Tabanlı Alıcı Belirleme Sistemi Geliştirilmesi” başlıklı proje, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı kapsamında destek aldı. Proje ile hem Türkiye’de hem de dünyada ilk kez kornea nakil seçim operatörünü simüle eden yapay zeka tabanlı etkileşimli bir program geliştirilmiş olacak.


Doç. Dr. Özlem Barut Selver’i makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Doç. Dr. Barut Selver’i çalışmalarından dolayı tebrik ederek başarılar diledi. Prof. Dr. Budak, “Üniversitemiz akademisyenleri çağın gereksinimleri ve getirdiği yenilikleri de göz önüne alarak önemli çalışmalar gerçekleştiriyor ve bu çalışmalar, birçok kurumdan destek almaya hak kazanıyor. Üniversitemiz Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Barut Selver’in yürütücülüğünü yaptığı kornea nakline yönelik yapay zeka tabanlı geliştirdiği sistem, kornea naklinde aday seçimi ve eşleştirme süreçlerini daha verimli hale getirecek. Hocamızı ve ekibini çalışmalarından dolayı tebrik, ediyor, başarılar diliyorum” dedi.



“Dünya 10 milyon kişi korneal körlükle savaşıyor”


Kornea tabakasının saydamlığını yitirmesiyle oluşan hastalıkların dünyadaki tüm körlüklerin yüzde 10’unu oluşturduğunu ifade eden Doç. Dr. Barut Selver, “Kornea, gözün ön tarafındaki en dış katman olup, saat camı gibi saydam bir tabakadır. Bu saydamlığın korunması, iyi bir görme fonksiyonu için elzemdir. Kornea tabakasının saydamlığını yitirdiği hastalıklar, dünyada tüm körlüklerin yüzde 10’unu oluşturmaktadır. Korneal körlük olarak tanımlanan bu durumun tedavisi ancak bir doku nakli olan kornea nakli ile mümkün olabilmektedir. Kornea dokusu, kadavradan bağış yoluyla temin edilmekte, yaklaşık 14 gün süre ile saklanabilmekte ve bu süre içinde alıcıya nakledilmektedir. Dünyada 10 milyondan fazla kişi korneal körlükle savaşmakta olup, yıllık gerçekleştirilebilen nakil sayısı ancak 150 bin seviyesindedir. Bu sayılardan anlaşılacağı gibi bağış dokusu, ihtiyacı karşılamamakta ve her bir kornea dokusu için yaklaşık 70 hastanın beklediği bilinmektedir. Bu noktada, kornea bağışında, alıcıyı olabildiğince hızlı ve efektif şekilde belirlemenin, önemli bir konu olduğu aşikardır” dedi.



Yapay zeka ile kornea nakli bekleme süresi azalacak


Proje kapsamında kornea naklinde aday seçimine yönelik yaptıkları çalışmalara değinen Doç. Dr. Barut Selver, “Kornea nakli gerçekleştirmekle yükümlü göz bankalarındaki kornea bekleyen alıcı hastalar oldukça fazla. Bu alıcı listelerinden alıcı seçimi, yetkili operatörün genel geçer kurallar, literatür bilgisi ve listelerdeki hastaların özellikleri dahilindeki kararına dayanmaktadır. Bu karar süreci, alıcı listesi uzadıkça zorlaşmakta ve süreç uzamaktadır. Bu problem için çözümümüz; kornea nakil cerrahisi öncesi aday değerlendirme sistemi adı altında geliştirdiğimiz yapay zeka tabanlı algoritma ile kornea alıcı seçiminden sorumlu yetkili operatörü simüle eden etkileşimli bir program oluşturmak ve bu sayede kornea alıcı seçim sürecini manuel seçime göre çok daha hızlı ve efektif şekilde sağlamaktır” dedi.



“Sistem bir turnuva stratejisi ile kazananı belirleyecek”


Proje hakkında detaylı bilgi veren Doç. Dr. Barut Selver, “Önerilen kornea nakil cerrahisi skorlama sisteminde, cerrahların uygun adaylara karar vermek için yorumladıkları parametreler, bir makine öğrenmesi tekniğinin yapay sinir ağı ya da derin ağ girdi özellikleri olarak kullanılabilir. Ancak problemin doğası gereği, adayların seçiminde yapay sinir ağının çıktısı bir puan ile değerlendirilemez. Uzmanlar, sadece bir dizi potansiyel aday belirledikten sonra nakil için en uygun olanı seçtiğinden, çıktı değişkeni için puan yoktur. Bu nedenle, problem doğal olarak yakınsamadan ziyade bir sınıflandırma problemi olarak ortaya konabilir. Nakil bekleyen hasta sayısı fazla ise yapay sinir ağının kazananı kodlaması için çıkışının çok fazla olması gerekir. Bu, çok daha karmaşık bir yapay sinir ağının tasarımını gerektirir. Bu zorluğun üstesinden gelmek için, önerilen projede geliştirilecek sistemde aday seçimi ikili bir sınıflandırma problemi olarak ortaya konulacak. En iyi adayı bir kerede bulmak yerine, önerilen sistem bir turnuva stratejisi kullanacak” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Alanyalı çocuklara güneş enerjisi santrali tanıtıldı Alanya Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü, Enerji Verimliliği Haftası’nda kentin farklı noktalarında etkinlikler düzenleyerek toplumsal farkındalık oluşturmayı hedefledi. Kreş öğrencilerinden okul çağındaki çocuklara ve yetişkinlere kadar geniş bir kitleye ulaşan etkinliklerde, enerji tasarrufu, sıfır atık ve çevre koruma temaları ele alındı. Her yıl Ocak ayının ikinci haftasında farklı etkinliklerle farkındalık çalışmaları yapılan Enerji Verimliliği Haftası, enerji kaynaklarını etkin kullanmanın önemini vurgulamak ve toplumsal farkındalık amacıyla çeşitli etkinliklerle destekleniyor. Bu hafta boyunca kamu kurumları, belediyeler ve eğitim kuruluşları, enerji verimliliği, geri dönüşüm ile sıfır atık uygulamalarına dair farkındalık oluşturacak projeler gerçekleştiriyor. Haftanın önemli etkinliklerinden biri olan Rüya İpekten Saadet Çelik Kreş ve Çocuk Akademisi’ndeki programda, minik öğrencilere enerji tasarrufu, geri dönüşüm ve çevre bilinci temel bilgilerle anlatıldı. Çocuklardan güneş enerjisi santrali tesisine gezi Sahada eğitim çalışması amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarını yerinde görmek için Alanya Belediyesi Güneş Enerjisi Santrali (GES) tesisine gezi düzenlendi. Bu gezide öğrencilere, güneş panellerinin nasıl çalıştığı, elde edilen enerjinin nasıl kullanıldığı ve yenilenebilir enerji kaynaklarının çevre dostu olması konusu detaylı bir şekilde anlatıldı. Santralde ayrıca teknik personel tarafından çocukların ilgisini çekecek interaktif bir sunum da yapıldı. Gezinin sonunda, çevre bilincini artırmak ve doğa dostu davranışları teşvik etmek amacıyla öğrencilere tohum kalemler dağıtıldı. Geri dönüşüm tesisinde farkındalık çalışması Bir diğer dikkat çekici program, Alanya Belediyesi’nin protokollü Geri Dönüşüm Tesisi ziyareti oldu. Öğrenciler, bu tesiste atıkların toplama sürecinden geri dönüşüm aşamasına kadar olan yolculuğunu öğrenme fırsatı buldu. Tesis uzmanları, geri dönüşüm sürecinin detaylarını anlatarak sıfır atık bilincinin önemi üzerine vurgu yaptı. Bu ziyaret, öğrencilerin çevreye duyarlı bir yaşam tarzı benimsemeleri için etkili bir adım oldu. Atıksız yaşam ve sıfır atık eğitimleri tüm okullarda devam ediyor Hafta boyunca öğrencilere yönelik düzenlenen “Atıksız Yaşam ve Sıfır Atık” eğitim programları, çevre bilincini artırmak adına önemli bir rol oynadı. Bu eğitimlerde, günlük yaşamda atık azaltma yöntemleri ve geri dönüşüm uygulamaları hem teorik hem de uygulamalı olarak aktarıldı. Çocuklar, atıkları doğru şekilde ayırmanın çevre üzerindeki olumlu etkilerini görsel materyaller ve uygulamalı etkinliklerle öğrendi. Alanya çevre sorunları masaya yatırıldı Alanya Belediyesi İklim Alanya Eylemi-Alanya Çevre Sorunları Çalıştayı ise, en kapsamlı etkinliklerden biri oldu. Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik başkanlığındaki söz konusu çalıştayda, Alanya genelindeki kamu kurumları ve özel sektör temsilcileri bir araya gelerek, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları ve sıfır atık projelerini ele aldı. Çalıştayda, Alanya’nın enerji ve çevre sorunlarına dair mevcut durumu analiz edilirken, çözüm odaklı öneriler sunuldu. Özellikle enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji projelerinin şehirdeki uygulamaları üzerine yapılan değerlendirmeler, gelecekteki projeler için önemli bir yol haritası oluşturdu. Çevre dostu kent vizyonu Alanya Belediyesi, Enerji Verimliliği Haftası etkinlikleriyle hem toplumsal bilinci artırmayı hem de çevre dostu bir kent vizyonunu daha da güçlendirmeyi hedefliyor. Haftanın sonunda, bu tür etkinliklerin bireysel ve kurumsal enerji tasarrufu için ne kadar önemli olduğu bir kez daha vurgulanmış olduğu belirtildi.
Elazığ Prof. Dr. Tartar uyardı: “Kuzey yarımkürede solunum yolu enfeksiyonları yükselişte” Fırat Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Sağmak Tartar, kuzey yarımkürede grip, RSV ve hMPV gibi solunum yolu patojenlerinin neden olduğu akut solunum yolu enfeksiyonlarının artış gösterdiğini ve bu artışın mevsimsel eğilimlerle uyumlu olduğunu belirtti. Mevsimsel grip aktivitesinin birçok ülkede yüksek seyrettiğine dikkat çeken Tartar, küresel salgın riski konusunda uyarıda bulundu. Fırat Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Sağmak Tartar, kuzey yarımküredeki birçok ülkede akut solunum yolu enfeksiyonlarında yılın bu zamanında artma olduğunu, bu artışların tipik olarak mevsimsel grip, solunum sinsitiyal virüsü (RSV) gibi solunum yolu patojenlerinin mevsimsel salgınlarından ve insan metapnömovirusu (hMPV) gibi diğer yaygın solunum yolu virüslerinden kaynaklanmakta olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sağmak Tartar, güncel durumda ılıman Kuzey Yarımküre’deki bazı ülkelerde grip benzeri hastalık ve akut solunum yolu enfeksiyonu oranlarının son haftalarda arttığını ve olağan mevsimsel eğilimlerle uyumlu olarak baz seviyelerin üzerinde olduğunu, mevsimsel grip aktivitesinin Kuzey Yarımküre ‘deki birçok ülkede yüksek seyrettiğini ifade etti. Son zamanlarda hastanelerin aşırı kalabalık olduğu iddialarıyla birlikte dikkatlerin Çin’deki hMPV vakalarına çevrildiğini, hMPV’nin kıştan ilkbahara kadar birçok ülkede dolaşan yaygın bir solunum yolu virüsü olduğunu, bazı olguların bronşit veya zatürre nedeniyle hastaneye yatışı gerekse de, hMPV ile enfekte olmuş çoğu kişide soğuk algınlığına benzer hafif üst solunum yolu semptomlarının görüldüğünü ve birkaç gün sonra bu hastaların iyileştiğini sözlerine ekledi. Çin tarafından yayımlanan ve 29 Aralık 2024’e kadar olan dönemi kapsayan verilere göre akut solunum yolu enfeksiyonlarının son haftalarda arttığını, solunum yolu patojeni tespitlerinde gözlemlenen artışın, Kuzey Yarımküre ’de yılın bu zamanı için beklenen aralıkta olduğunu kaydetti. Griple ilgili de bilgilendirme yapan Prof. Dr. Ayşe Sağmak Tartar, hastalığa yol açan influenza virüsünün yapısının kolaylıkla değişebildiğini, bununda virüsün bağışıklık sistemimizden kaçabilmesine neden olduğunu ifade etti. Virüsteki küçük yapısal değişikliklerin bizim hastalığa her yıl yakalanmamızın nedeni olduğunu, her 10-30 yılda bir ortaya çıkan büyük yapısal değişikliklerle pandemilerin meydana geldiğini ve bunun tüm dünyayı etkileyen büyük salgınlara yol açtığını, tarihteki bilinen en büyük grip salgınlarından birisinin birinci dünya savaşı sırasında yaşanan ve savaşın kendisinden daha fazla ölüme yol açan 1918 İspanyol gribi olduğunu, en son pandeminin ise 2009 yılında Meksika’dan başlayıp dünyaya yayılan H1N1 (Domuz Gribi) virüsü ile yaşandığını ifade etti. Grip (influenza) virüsünün damlacık yoluyla bulaştığını, öksüren hapşıran kişinin, virüs içeren çok sayıda damlacığı etrafa yaydığını, bu damlacıkların ağız, burun ya da gözlerimize ulaşması ile hastalığın bulaştığını, bu nedenle gripli bir kişinin virüsü etrafa yaymamak için öksürüp hapşırırken ağzını bir mendille, mendil bulamıyorsa kolları ile kapatması gerektiğini, ellere hapşırmanın virüsün yayılımı açısından en tehlikeli yöntem olduğu uyarısında bulunan Tartar, ellere bulaşan virüsün buradan dokunulan her yere yayıldığını, gripli kişinin sık sık ellerini yıkaması gerektiğini, su ve sabunun bulunamadığı durumda ise el antiseptikleri ile ellerin ovalanarak da temizlenebileceğini söyledi.