SPOR - 20 Mart 2025 Perşembe 23:41

Vincenzo Montella: "Çok ufak bir avantaj elde ettik"

A
A
A
00:00
00:00
HD

A Milli Futbol Takımı Teknik Direktör Vincenzo Montella, Macaristan’ın yüksek seviye bir takım olduğunu ve bu akşamki galibiyetle sadece ufak bir avantaj elde ettiklerini söyledi. Montella, pazar günü deplasmanda oynanacak rövanş müsabakasına da en iyi şekilde hazırlanmaları gerektiğini belirtti.

UEFA Uluslar Ligi play-off turu ilk maçında A Milli Futbol Takımı, Ali Sami Yen Spor Kompleksi’nde konuk ettiği Macaristan’ı 3-1 mağlup etti. A Milli Futbol Takımı Teknik Direktör Vincenzo Montella da müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

"Bugün diğer maçlara göre daha az şut çekip, daha çok gol attık"

Bugün iki takımın da sahada bir savaş verdiğini dile getirerek sözlerine başlayan Montella, "Çok yüksek seviyeli fiziksel bir mücadele vardı. Macaristan’ın da yüksek seviyelere alışık bir takım olduğunu gördük. Eskiden A Ligi’ndelerdi. Oyun kurguları oturmuş bir takım olduğu için her şey açık hala. İkinci maça konsantre olmamız gerekiyor. Bugün diğer maçlara göre daha az şut çekip, daha çok gol attık, bu beni çok sevindirdi. Futbolcularımı tebrik ediyorum. Bugün 450 pasımız var ve 150’si rakibin son 30 metresinde oldu. Bu da çok sevindirici. Ayrıca bugün sahada genç futbolcularımız da resmi olarak ilk maçlarını oynadılar, Deniz Gül ve Can Uzun. Oğuz Aydın’ın da performansı beni çok mutlu etti. Hepsini tebrik ediyorum. Taraftarlarımız diğer maçlarda da desteklerini hiç esirgemediler. Özellikle bir pankart vardı, ‘Milli takım kulüplerden üstündür’ diye. Bu ruhu hep beraber devam ettirmemiz ve yaptıklarımızı sahaya yansıtmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"Daha bitirici bir görüntümüz vardı"

İtalyan teknik adam, kırmızı-beyazlı takımın bitiricilik özelliğiyle bugün ön plana çıktığını kaydetti. Vincenzo Montella, "Bugün daha bitirici bir görüntümüz vardı. Diğer maçlara göre çok daha iyiydik. Özellikle ikinci yarıda bitiriciliğimizi daha fazla ortaya koyduk ve 2 tane gol attık. İlk yarıda çok fazla pozisyon bulduk ve 1 gol attık" şeklinde konuştu.

"Formalarına bakmaksızın seçiyorum oyuncuları"

Milli takıma oyuncu seçerken forma ve renk ayrımı yapmadan ihtiyaca en uygun futbolcuları tercih ettiğini vurgulayan tecrübeli çalıştırıcı, "Çok basit şekilde seçim yapıyorum. O anda ihtiyacımıza göre en iyilerimiz kimse onları seçiyorum. Milli takımda sürelerimiz çok dar oluyor ve çok fazla çalışamıyorsunuz, detaylara bazen inemiyorsunuz. O yüzden en iyisini seçmemiz gerekiyor. Formalarına bakmaksızın seçiyorum oyuncuları. Milli takımın ihtiyacı neyse onu yapmaya çalışıyorum. Az önce de söylediğim bir pankart vardı; ‘Milli takım her şeyden üstündür’" cümlelerine yer verdi.

"Gençlerimiz gelecek vadeden tarzdalar"

Vincenzo Montella, ay-yıldızlı takımda rekabeti yükseltmeyi hedef belirlediklerini sözlerine ekledi. Montella, "Gençlerimiz gelecek vadeden tarzdalar. Hepimiz biliyoruz ne kadar yetenekli olduklarını. Gelişmelerini de sıklıkla takip ettiğimiz için umut vererek bu tarz seçimleri yapıyoruz. Performansları ve yetenekli gelecek için umut veriyor hepsinin. Ben kulüpte çalışırken de gençlere yönelik çalışmalarım vardı. Gelecek vadeden yetenekler olursa onları da yetiştirmeniz gerekiyor yavaş yavaş" değerlendirmesinde bulundu.

"Çok ufak bir avantaj elde ettik"

A Milli Takım’a dair hedefleriniz sorulması üzerinde de 50 yaşındaki teknik direktör, "Tek düşüncem pazar günkü maç. Çok ufak bir avantaj elde ettik. Rakibin ne kadar yüksek seviye bir takım olduğunu gördük" dedi.

Montella, oyundan sakatlanarak çıkmak zorunda kalan Kaan Ayhan’ın kontrollerinin yapılacağını, Barış Alper Yılmaz’ın ise ilk yarı darbe aldığını ve bu yüzden ikinci yarıda sahaya çıkmadığını aktardı.

"Eğer herkes benim gibi düşünseydi hocaya da ihtiyaç olmazdı"

Milli takımın forvetsiz oynadığına yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine kırmızı-beyazlı takımın teknik direktörü, "Avrupa Şampiyonası’nda da çok fazla pozisyona giren bir takımdık. Böyle de devam ediyoruz. Eğer herkes benim gibi düşünseydi hocaya da ihtiyaç olmazdı. O yüzden kendi düşüncelerim doğrultusunda devam ediyorum" diye konuştu.

"Avrupa şampiyonası itibarıyla bu tarz seviyedeki rakiplerle maçlar yaptık"

Vincenzo Montella, Avrupa şampiyonasında da üst düzey takımlarla mücadele ettiklerini ve bu yüzden A Ligi seviyesine alışık olduklarını söyledi. Montella, "Daha kazanmamız gereken ikinci maç var. En iyi şekilde hazırlanacağız. Avrupa şampiyonası itibarıyla bu tarz seviyedeki rakiplerle maçlar yaptık. Gürcistan da A Ligi’nde. Muhtemelen gidersek karşılaşacağımız rakiplerden biri. Şunu söyleyebilirim, gelecekte ne olur bilmem ama akışkanlık haline gelmeye başladı bizim için. Bu tarz seviyelere de en hızlı şekilde alışacağız" açıklamasını yaptı.

"Dengeli bir takım olduğunu ve neler yapmamız gerektiğini biliyorduk"

Daha önce karşılaştığı rakiplerle bir kez daha mücadele edince çalışmalarını da ona göre yaptıklarına dikkat çeken İtalyan teknik direktör, "Hazırlığımız daha iyi tanıdığımız için daha etkili oluyor. Dengeli bir takım olduğunu ve neler yapmamız gerektiğini biliyorduk. İkinci maçta da video analizlerle düzeltmemiz gereken bölümler varsa onları düzelteceğiz. Buna yoğunlaşarak en iyi performansımızı ortaya koyacağız" dedi.

"Oyuna giren bütün futbolcular katkı sağlıyor"

Montella, İrfan Can Kahveci ve İsmail Yüksek’in oyuna girdikten sonra verdiği katkıdan dolayı mutluluk duyduğunu kaydetti. A Milli Takım Teknik Direktörü, "Bütün değişikliler için mutluyum. Oyuna giren bütün futbolcular katkı sağlıyor. İkisinin fiziksel, mental, kalite ve değer olarak bize katacaklarını az çok kestirebiliyorduk. O yüzden bu tarz şeyler mutluluk veriyor" ifadelerini kullandı.

Uygar Aydın - Yunus Emre Öztaş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Suriyeliler, araçlarını satarak bayramda ülkelerine dönmeyi planlıyorlar Hatay’da yaşayan ve ülkelerine dönmeyi planlayan Suriyeliler, araçlarını satabilmek için araba pazarına gelmeye devam ediyor. Araçlarını piyasanın altında satışa sunan Suriyeliler, araçlarını bir an önce satıp Ramazan Bayramının heyecanını ülkelerinde yaşamak istiyorlar. Suriye’de 61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasıyla birlikte Türkiye’de yaşayan muhacirler ülkelerine dönmeye başlamıştılar. Uzun yıllardır ülkelerinin yanı başında bulunan Hatay’da yaşayan Suriyeliler, Antakya ilçesi Haraparası Mahallesi’nde Pazar günü kurulan araba pazarında araçlarını satmaya gelmeye devam ediyorlar. Ramazan Bayramı’nı ülkelerinde geçirmek isteyen Suriyeliler, araçlarını bir an önce satabilmek içinde araçlarını piyasanın altında satışa sunuyor. "Arabayı 135 bin TL’ye aldım ve 80 bin TL’ye satıyorum " Araba pazarında 3 haftadır gelen ve aracını satarak ülkesine dönmeye çalışan Halit Mebas, "Suriye’den Türkiye’ye 2013 yılında geldim. Burada inşaat, kaynak gibi her işi yapıyorum. Burada arabamı satıyorum. Arabamı sattıktan sonra Suriye’ye gideceğim. Bu bayramdan sonra gideceğim. Arabamı 70 bin TL ila 80 bin TL arasında satıyorum. Arabayı 135 bin TL’ye aldım ve 80 bin TL’ye satıyorum. Araba pazarına 3 haftadır geliyorum ama müşteri az var" dedi. "Suriyeliler arabalarını satıp ülkelerine geri dönmek istiyorlar" Araba pazarına gelip aracını satmak isteyen Muhammed Sabbah, "Suriye’deki savaştan kaçıp 2012 yılında Türkiye’ye geldim. Hatay’da 12 yıldır yaşıyorum. Araba pazarına geldik ve arabayı satmaya çalışıyoruz. Benim 2 arabam olduğu için birini satmak istiyorum. Burada kalmak istiyoruz. Bayram da geldi. Temelli gitmek istemiyoruz ama bayramda ziyaret için gitmek istiyoruz. Ziyarete gitmek için izin yok. Burada şirketimiz ve işimiz var. Bu yüzden ziyaret için gitmek istiyoruz. Suriyeliler arabalarını satıp ülkelerine geri dönmek istiyorlar. Bayramda temelli gitmek istiyorlar. Araba piyasası çok düşük gidiyor. Benim arabamın değeri de yaklaşık 1 milyon civarındadır. Şimdi ise 900 bin TL’ye satarım" şeklinde konuştu. "Arabayı 120 bin TL’ye aldım şimdi ise yarı fiyatına satıp Şam’a gideceğim" 120 bin TL’ye aldığı arabasını yarı fiyatına satıp ülkesine gitmek istediğini ifade eden Ahmet Hamour, "Ben Suriye’den 7 yıl önce geldim. Serbest çalışıyorum ve kaynakçılık da yapıyorum. Arabayı sattıktan hemen sonra ülkeme döneceğim. Arabayı satınca beklemeden gideceğim. Arabayı 120 bin TL’ye aldım şimdi ise yarı fiyatına satıyorum. Şam’a gideceğim. Ülkemde savaş bittiği içinde geri döneceğim" ifadelerini kullandı.
Konya Babasından devraldığı ciltçiliği sürdürüyor Konya’da yaşayan 70 yaşındaki Mahmut Sami Özcan, çocuk yaşta babasının yanında başladığı ciltçiliği sürdürüyor. Babasının izinden giderek mücellitlik yapan Özcan, yıllarını verdiği bu sanatı sadece bir zanaat değil, bir gönül işi olarak görüyor. Mahmut Sami Özcan, yarım asrı aşkın süredir emek verdiği mücellitliği yaşatmak için çaba gösteriyor. Çocuk yaşta babasının yanında adım attığı bu sanatı ömrü yettiğince sürdüreceğini ifade eden Özcan, Kur’an-ı Kerim ciltlemeyi yalnızca bir zanaat olarak değil, aynı zamanda bir gönül borcu olarak gördüğünü belirtti. Özcan, meslekte alttan gelen neslin olmadığını, bu kıymetli mirası devredecek ahlaklı ve işine gönül vermiş bir genç arayışında olduğunu söyledi. "Kur’an-ı Kerim ciltsiz kalmasın diye ısrar ettim" Bu işe çocukken, rahmetli babasıyla birlikte 1969 senesinde başladığını anlatan mücellit Mahmut Sami Özcan, "35-40 sene matbaacılık yaptım. Babam ciltçilik yaptı. Babam rahmetli olunca, biradere sen bu ciltçiliği devam ettir, bu iş devam etsin, Kur’an-ı Kerim ciltsiz kalmasın diye ısrar ettim. O da kabul etti. Biraz cilt yaptı. Daha sonra ben takviye ediyordum, bana dedi ki ’Abi sen bunları veriyorsun ama zamanını, gününü ayarlayamıyoruz, mümkünse sen yap’ dedi. ’Biraz göstermen lazım, malzemem de yok’ dedim. Sağ olsun, malzeme verdi, biraz da gösterdi. Böylelikle başladık. Kur’an-ı Kerim de olunca bir muhabbet oldu. Ne kadar eski olsa da yapmaya çalışıyorum, gayret ediyorum, gocunmuyorum, işimi seviyorum. ’Nasıl sabrediyorsun?’ diyorlar ama ben bu işe gönül verdim. Kur’an-ı Kerim oldu mu, muhabbet oluyor" dedi. Cilt yaparken kullandığı malzeme ile ilgili bilgi veren Mahmut Sami Özcan, "Biz suni deri, yani termo deri denilen deri kullanıyoruz. Bir de bunun kağıt olanı var. Biz kağıt kullanmıyoruz, tavsiye de etmiyoruz. Yapanlara da mümkünse yapmayın diyoruz. Çünkü Kur’an-ı Kerim’e en iyisini yapmak lazım" şeklinde konuştu. "Sağlığım el verdiği müddetçe bu işi yapacağım" Bu meslekte alttan gelen neslin olmadığını söyleyen Özcan, "Cilt yapacak bir delikanlı, gençler yok. Ama bu işe biraz sıcak bakmalarını istiyorum. Bu iş yapılsın diye düşünüyorum. Benim istediğim, bir arzum var. Bu işi yapabilecek birisini bulmam lazım, diyorum. Ömrümüz yettiği müddetçe bir delikanlıyı bu işe alıştırmak, ona bırakmak istiyorum. Bu işi devam ettirsin istiyorum. Böyle gönül vermiş bir delikanlı olursa, ahlaklı, Kur’an-ı Kerim bilen, namazlı ve niyazlı özellikle Kur’an-ı Kerim’i bilmesi lazım, yoksa bazı sayfalarını toparlayamaz, karıştırabilir, onun için öyle bir genç arzu ediyorum. Sağlığım el verdiği müddetçe bu işi yapacağım. Öyle bir niyetim var" diye konuştu.