EKONOMİ - 02 Kasım 2024 Cumartesi 11:56

Vergi yüzsüzlerine ‘Dur’ diyecek iki sistem: UTTS ve İDİS

A
A
A
Vergi yüzsüzlerine ‘Dur’ diyecek iki sistem: UTTS ve İDİS

Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), dün 5 milyon lirayı aşan vergi ve ceza borcu bulunan mükelleflerin listesini yayımladı. Listede akaryakıt, petrol ve madencilik, demir-çelik şirketleri öne çıktı. Bu yıl hayata geçen İnşaat Demiri İzleme Sistemi (İDİS) ve yılbaşından itibaren hayata geçecek olan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’nin (UTTS) vergi yüzsüzlerinin kabusu olacak. Her iki sistem ile iki sektörde de kayıp kaçak neredeyse imkansız olacak.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), 5 milyon lirayı aşan vergi ve ceza borcu bulunan mükelleflerin listesini yayımladı. Bakanlık, konuyla ilgili iki ayrı liste açıkladı. İlk liste mükellefin beyan etmediği, idarenin inceleme yaparak, re’sen, ikmalen ve idari işlemle tarh ettirenlerin yer aldığı ikincisi ise vergi ve cezası borçluları ile vadesi geldiği halde vergi borcunu ödememiş mükelleflerden oluşanların yer aldığı. 01/06/2023 ile 31/5/2024 tarihleri arasında kesinleşen ve toplam tutarları 5 milyon TL’yi aşan tarhiyatlara ilişkin listede vergi borç ve cezası bulunan 2 bin 464 mükellef ile vergi borcunu ödememiş 36 bin 806 mükellef yer aldı.

Yüzsüzler listesine akaryakıt ve demir damgası

GİB internet sitesinde en fazla borcu olan iki listeye ait 100’er mükellef yayımlandı. Her iki listede de akaryakıt, petrol ve madencilik, inşaat demiri şirketleri öne çıktı. En fazla vergi borcu olan mükelleflerin ilk sırasında 3 milyar 23 milyon TL ile TÜRKTAB tütün, ikinci sırada 2 milyar 449.5 milyon TL ile Uluslararası Akaryakıt Dağıtım, üçüncü sırada 2 milyar 255 milyon TL ile ENKAD inşaat (hırdavat ve el aletleri) şirketleri yer aldı. Listede bu grupta 35 şirket ve şahsın borcunun 1 milyar TL ve üzerinde olduğu gözlendi.

Vergi yüzsüzlerine ‘Dur’ diyecek iki sistem: UTTS ve İDİS

Rekabeti de baltalıyor

Farklı sektörden uzmanlardan edinilen bilgiler, kaybın kaynağının kaçak ve naylon faturalandırmadan kaynaklandığı yönünde. Uzmanlar devlet kurumlarının uzun zamandır mücadele ettiği için kaybın düşüşe geçtiğini fakat yeterli olmadığını belirterek, kaybın sadece vergi kaybı olmadığını vergisini düzgün ödeyenlerin aleyhinde olan haksız rekabetin de sorunun önemli bir parçası olduğunu vurguluyor. Yakın zamanda akaryakıtta UTTS ve İDİS ile hem daha güvenli hem kayıp kaçaksız rekabetin daha adil olduğu bir sisteme geçileceğini belirten uzmanlar her iki sistemde de Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü güvencesinin önemli olduğu vurguluyor.

UTTS ile akaryakıtta vergi kaybı son buluyor

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 10 yılı aşkın süredir yürüttüğü teknik çalışmalar sonucunda akaryakıt sektöründe usulsüz fatura kullanımının önüne geçmek ve vergi kaybını engellemek için geliştirdiği, yerli ve milli bir sistem olan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’nin (UTTS) tüm altyapı çalışmaları tamamlandı. UTTS’nin birçok bahane ile yıllardır ötelenmesine rağmen bu yıl gerçekleşem kayıt dışı ekonomi ile mücadele hamlesi ile ilgili tüm zorluklara rağmen ertelenmeden hayata geçiyor. Kurulum ve işletme görevi takip ve izleme sistemlerinden kanunen yetkili olan Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’ne verilen sistem, 1 Ocak 2025’ten itibaren vergi mükellefleri için zorunlu olacak. 1 Temmuz 2025 tarihinden itibaren ise trafiğe kayıt olacak bireysel araçlara da ’Taşıt Tanıma Birimleri’ni (TTB) taktırma zorunlu olacak. Vergi mükelleflerinin de 2025 yılı başından itibaren akaryakıt harcamalarını gider gösterebilmeleri için kullandıkları araçlara TTB’leri’ni bu yıl içerisinde taktırmaları gerekiyor.

Sistem kapsamında yükümlü kılınan taşıtların yakıt depo girişlerine, TTB takılacak, bu sayede taşıtın sahiplik ve plaka bilgisi kayıt altına alınacak. TTB’ler tüm araçlarda aynı tip olacak ve tüm istasyonlarda okunabilecek. UTTS başlaması ile birlikte tüm özel TTS’lerde, bu TTB’ eri kullanma zorunluluğu başlıyor ve TTS firmaları bu TTB’leri 6 ay içerisinde değiştirmek zorunda. Darphanenin web sitesinde yayınlanan fiyatlara göre taşıtlara takılacak TTB fiyatı 1.100 TL + KDV fiyatlar yurt çapında sabit olacak.

Akaryakıt istasyonlarında ise pompa tabancasına takılan Taşıt Tanıma Okuyucu (TTO) cihaz, şifre çözümleme işlemlerini, Taşıt iletişim modülündeki (TİM) Güvenlikli Haberleşme Anahtarı ile yapacak. Böylece UTTS yükümlüsü taşıtların yakıt dolum işleminde plaka bilgisi otomatik olarak Yeni Nesil Pompa Ödeme Kaydedici Cihaz Üreticisine aktarılacak, fatura ve satışa ilişkin veriler de UTTS’ye işlenecek. Bu taşıtlar için artık plaka bilgisinin sisteme el ile pompa görevlisi tarafında girilmesi mümkün olmayacak. Her akaryakıt istasyonu en az bir pompasında TTO ve TİM bulundurmak zorunda olacak, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’ne web sitesinde yayınlanan fiyatlara göre bir akaryakıt istasyonun mecburi yapması gereken yatırım 92 bin TL.

UTTS sayesinde yıllık 40 milyar Dolarlık yakıt sektöründe usulsüz fatura kullanımından kaynaklanan ve her yıl tahmini 50 milyar TL’yi geçen vergi kaybının önüne geçilecek. UTTS, devletin vergi güvenliğini sağlarken diğer taraftan da akaryakıt sektöründe rekabet ortamını sağlayacak. UTTS’ye son geçiş tarihi 31.12.2024 ve herhangi bir erteleme olmayacak. https://www.utts.gov.tr/ adresinden sistem ile ilgili tüm bilgiler paylaşılıyor.

Vergi yüzsüzlerine ‘Dur’ diyecek iki sistem: UTTS ve İDİS

İDİS ile demir çelik güvenli ve kaçaksız olacak

Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından, bu senenin başında hayata geçirilen ve inşaat demirinin üretiminden laboratuvar aşaması da dahil tüm aşamalarını takip ederek kayıt altına alacak İnşaat Demiri İzleme Sistemi (İDİS) Gerek kayıt dışı ekonomi ile mücadele kapsamında vergi güvenliğini sağlamak gerekse deprem kuşağında yer alan ülkemizde yapı güvenliğine katkı yapmak amacıyla inşaat demiri yakın takibe almaya başladı. Sistemin katkılarını önümüzdeki yıl görmeye başlayacağımız belirtiliyor.

Sistemle inşaat demiri, üretim hattından çıktığı anda özel güvenlikli işaret ile kayda alınıyor ve bundan sonra her bir adımda izleniyor. İnşaat demirleri, yükleme ve indirmeler, toptancılara satışlar, toptancılardan müteahhitlere satışlar, inşaat sahasında yapı denetçilerin kontrolü ve sonunda denetçi onayı ile ürün bazında İDİS sayesinde tek tek görülüyor. İDİS ile yapı güvenliğine büyük katkı yapılırken, yılda 40 milyar liradan fazla vergi kaybının önüne geçilmesi hedefleniyor. Ayrıca sektörde yaşanan haksız rekabetin de önüne geçilmesi bekleniyor. Sistem sayesinde inşaat demiri üretim ve ithalat alanından başlayarak, demir bağlarındaki her bir demir çubuğuna Darphane tarafından tedarik edilecek olan özel mürekkep uygulanıyor. İlaveten, her bir demir bağına açık ve gizli güvenlik özellikleri içeren en az iki adet özel güvenlikli etiket takılarak el terminalleri veya mobil uygulama ile bu ürünlerin sisteme kaydı ve aktivasyonu yapılıyor ve demirinin her bir adımı izleniyor. İnşaat demirleri, toptancılar, satıcılar, tüccarlar, yapı müteahhitleri ve inşaat sahasından yapı denetçileri tarafından alınan inşaat demir numuneleri laboratuvar test sonuçları numune bazlı İDİS sistemine yüklenip kaydediliyor. Bu verilere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı erişebiliyor. İDiS’e ilişkin detaylı bilgilere https://www.idis.gov.tr adresinden ulaşılabiliyor.

Vergi yüzsüzlerine ‘Dur’ diyecek iki sistem: UTTS ve İDİS

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.