EĞİTİM - 23 Ekim 2024 Çarşamba 15:02

UNIMED Genel Kurulu açılış töreni gerçekleşti

A
A
A

Akdeniz Üniversiteler Birliği (UNIMED) Genel Kurulu’nun açılış töreni, bu yıl İstanbul Aydın Üniversitesi’nde gerçekleşti. Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekilen açılış töreninde, eğitime erişimin önemi ve UNIMED üyelerinin eğitim alanında yapacağı iş birlikleri vurgulandı.

Bu yıl İstanbul Aydın Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı Akdeniz Üniversiteler Birliği (UNIMED) Genel Kurulu’nun açılış töreni gerçekleştirildi. UNIMED Başkanı Prof. Khereih Rassas, Prof. Hmaid Ben Aziz ve İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın’ın açılış konuşmasını yaptığı törende, UNIMED yönetimi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. H. Haldun Göktaş ve üniversite temsilcileri yer aldı. Törende, Arslantepe Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli’ye Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı tarafından plaket takdim edildi.

“Eğitimciler ne kadar güçlü ışık verirse, bulunduğu toplumu o kadar aydınlatır”

25 ülkeden 174 üyenin bulunduğu, Akdeniz, Orta Doğu, Sahra Altı Afrika ve Batı Balkanlar’daki üniversiteler arasındaki akademik ve bilimsel iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen UNIMED Genel Kurulu’nun açılış töreninde konuşan Prof. Dr. Mustafa Aydın, Gazze’de yaşananlara dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

“Bu yılki toplantımızı maalesef, bir insanlık dramının yaşandığı, zalimin zulmüne maruz kaldığı, binlerce kadının, çocuğun, ihtiyarın suçsuzca katledildiği yüz karası bir ortamda yapıyoruz. Keşke bu toplantıyı böyle bir ortamda değil de, eğitimde daha neler yaparak güzel şeyler paylaşabiliriz duygusu ve sevinci içerisinde yapmış olsaydık. Ama maalesef o sevinci o huzuru bulamıyoruz. Her zaman şunu söylemişimdir: Eğitimciler ne kadar güçlü ışık verirseler, bulunduğu toprağı ve toplumu aydınlatırsalar o toplumdaki liderler o ışıklardan aydınlanarak yollarını doğru bulurlar. Bu olaylar karşısında buradaki yüzlerce üniversite temsilcilerimize hocalarımıza şu soruyu sormak lazım: Ne kadar ışık veriyoruz? Üniversiteler olarak burada bir duruş sergilememiz gerektiğini düşünüyorum. Burada kendimizi sorgularsak doğru ve gerçek ışığı verirsek, dünyayı yöneten liderler de o ışıktan doğru yolu bulurlar” dedi.

“UNIMED ile eğitim alanında uluslararası iş birlikleri ön plana çıkıyor”

“UNIMED, yürüttüğü projeler, dünya ile ilgili inovatif düşünceleri ile Libya’da, Suriye’de yükseköğretimin yeniden yapılanması için, gerek Gazze’de gerek Filistin’de eğitimden mahrum insanlar için ortak akıl toplantıları gibi birçok çalışmalar yapıyor. İstanbul Aydın Üniversitesi, 17 yıldan beri UNIMED’in içerisinde bir partner olarak bu çalışmalara ciddi destek vermektedir” diyen Aydın, “Yerelde kaldığımız sürece bir yere varmamız mümkün değildir. İşte burada uluslararası iş birlikler ön plana çıkıyor. UNIMED’in de temelde kuruluş amacı bu. Akdeniz havzasını kuzeyiyle güneyiyle, batısıyla doğusuyla bir barış denizi haline dönüştürmek” şeklinde konuştu.

Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı’dan Restelli’ye plaket

Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Malatya’da bulunan Arslantepe Höyüğü’nün 2021 yılında UNESCO Listesi’ne girdiğini hatırlatarak, “Günümüz şartlarına ışık tutacak çok önemli bir yer. Mezopotomya’da gerçek manada devlet bürokrasisinin gücünün, en önemlisi adaletin olduğu bir alandan bahsediyoruz. Henüz yazı yok ama insanların hem mal hem can güvenliklerinin bir otorite tarafından güvence altına alındığı bir site ya da devlet yönetimi. Burası 63 yıldır kazılıyor ve korunuyor” dedi.

Arslantepe Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli ile bir anısına paylaşan Yazgı, “6 Şubat depreminde saat 8 buçuk itibariyle Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’la birlikte Malatya’daydık. İkinci depreme yakalandık. 1 gün sonra telefonumuz çaldı, arayan Francesca’ydı. ‘İyi misiniz, bir şeye ihtiyacınız var mı’ dedi. Hemen 3’üncü sorusu ise ‘Arslantepe nasıl, iyi mi, bana ondan haber verin’ oldu. Kendini gerçekten bu kazıya adamış, arkeoloji anlamında örnek bir isim. Francesca hanıma bu emekleri için teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Plaketini Yazgı’nın elinden alan Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli’nin yaptığı teşekkür konuşmasıyla tören sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.