ASAYİŞ - 16 Kasım 2024 Cumartesi 11:39

Sarıyer’de inşaatı 34 yıldır bitmeyen rezidansta yangın

A
A
A
Sarıyer’de inşaatı 34 yıldır bitmeyen rezidansta yangın

Sarıyer’de 34 yıldır inşaatı devam eden rezidansta henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Binanın dış cephesinde başlayan yangında yükselen alevler cep telefonu kamerasına yansırken, 70 gün sonra aynı binada çıkan yangın itfaiye ekiplerinin müdahalesi ile söndürüldü.


Yangın, saat 10.30 sıralarında Sarıyer Hacıosman’da 34 yıldır kaba inşaatı devam eden bir binada çıktı. Henüz bilinmeyen bir nedenle çıkan yangına rezidansın yapımında çalışan işçiler müdahale etti. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve ambulans ekibi sevk edildi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri soğutma çalışması yaparken, polis ekipleri ise çevrede güvenlik önlemi aldı. Rezidansta maddi hasar meydana gelirken, yangında ölen ya da yaralanan olmadı. Rezidans inşaatın dış cephesinde çıkan yangından yükselen alevler cep telefonu kamerasına yansıdı.


70 gün sonra yine yangın


Daha önce de bir çok defa yangının çıktığı ve 34 yıldır devam eden rezidans inşaatında en son 6 Eylül 2024 tarihinde yangın çıkmış, yangın itfaiye ekipleri tarafından söndürülmüştü. Aynı inşaatta ise 70 gün sonra yeniden yangın çıktı.


Polis ekiplerinin yangınla ilgili inceleme başlattığı öğrenildi.


(SB-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın 150 bin TL’ye süslenen develer, arenaya değil sanki podyuma çıkıyor Kış aylarının vazgeçilmezlerinden olan deve güreşleri sezonu ile birlikte piyasa değeri 1 milyon TL’yi bulan pehlivan develer de gelin gibi süslenmeye başladı. Tam takım halinde 150 bin TL’yi bulan giyimleriyle heybetleri daha da ortaya çıkan develer adeta arenaya değil podyuma çıkmak için hazırlanırken, saraçlarda da yoğunluk başladı. Ege Bölgesi’nin kış aylarında vazgeçilmez geleneği olan deve güreşleri sezonunun başlamasına az bir süre kala Aydın’daki saraç ustalarında yoğunluk başladı. Saraçlar, develerin hem üşümemesi hem de güzel görünmesi için çul, golon ve havut gibi süslemeleri el emeği ile hazırlarken, piyasa değeri 1 milyon TL’yi bulan pehlivan develer de kıyafetleriyle adeta arenaya değil podyuma çıkmak için hazırlanıyor. Aydın’ın Efeler ilçesinde üçüncü kuşak olarak saraçlık mesleğini devam ettiren 49 yaşındaki Müjdat Korak, güreş sezonu ile birlikte işlerinde de hareketlilik başladığını belirtti. Çocukluğundan beri bu işi yaptığını ifade eden Korak, artık saraç işlerinin ihtiyaçtan ziyade zevk için yapıldığını söyleyerek, "Saraçlık mesleği kelime anlamıyla hayvan üzerine deri işiyle uğraşan kişi anlamına gelir. Saraçlığın genel tanımı budur. Tabii zaman içerisinde sektör daha farklı yollara bölündü. Hayvana rağbet azaldı ama günümüzde ihtiyaçtan ziyade zevk için bu işleri yapar olduk. Daha farklı şartlarda at olsun deve olsun artık ne varsa onlarla alakalı hizmet vermeye devam ediyoruz” dedi. "İşimizin göze güzel görünmesinin tek sebebi görsel bir şölen olmasıdır" Develerin havutlanma zamanının kısa bir süreye denk gelmesi sebebiyle işlerin bir anda yoğunlaştığını ifade eden Korak, "Develerin belli bir havutlanma zamanı var. Havutlanma zamanının bir zaman içerisinde sıkışmış durumda. Çul, hatap, kolon, havut, giyim, karın altı, yazı, yular gibi bir çok eşyası var. Deveciler biraz geç kalıyor, geç kalmayanların da işleri geç kalanlarla beraber aynı potaya girdiği için biz sıkışıyoruz. Bizim işimizin bu kadar revaçta olması veya göze güzel görünmesinin tek sebebi görsel bir şölen olmasıdır. Devenin kendince zaten bir heybeti var. Görsel şölen insanları cezbediyor. Deve güreşleri kışın olan bir etkinlik yaz değil. Kışın olduğu için orada 4-5 saat geçirmek insanlara daha farklı geliyor herhalde. Deve güreşinin kültürü kaç yıl öncesine dayanıyor tam bilmiyorum. Eskiden belli bir kısım ihtiyaçtan katarcılık yaparlarmış yük çekerlermiş develer ile ama artık iş zevk işine döndü” dedi. “Devenin süslenip arenaya çıkması sahibini mutlu ediyor” Her devecinin devesini en güzel şekilde görmek istediğini ve bu yüzden onları en iyi şekilde süslediklerini ifade eden Korak,“Herkes devesini en güzel şekilde görmek ister. Boncuklu giyimler ve bunların yanında da normal giyimler var. Boncuklu giyimler çok pahalı. Deve bu giyimlerden bir şey anlamıyor sadece sahibi görsel olarak kendini devesinin üzerinde farklı şeyler görünce çok mutlu hissediyor. Nasıl arabanın boyası, döşemesi, modifiyesi falan farklı ve önemliyse araba tutkunları için, devenin de o şekilde. Devenin süslenip güzel bir şekilde arenaya çıkması sahibini çok mutlu ediyor. Biz de bununla alakalı elimizden ne geliyorsa onu yapıyoruz. Çoğu zaman elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz. Her zaman için daha yeni geleneğimizden ayrılmadan, kültürümüzden kopmadan aynı şekilde aynı çizgide nasıl gidebilirsek onu aynı şekilde götürmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu. “Develer, havutlanma merasiminin ardından gelin gibi süslenip sahaya girer” Develerde kullanılan giyimlerin her birinin ayrı bir anlamı ve önemi olduğunu ifade eden saraç ustası Korak, “Devenin levhası, çok önemlidir. Çünkü o devenin kim olduğunu, nerden geldiğini gösterir. Onu o yazıya baktığın zaman görebiliyorsun. Örnek veriyorum 1980 yılından böyle bir yazıyı dahi görse deve güreşini takip eden bir deveci, o deveyi bilir, yazıdan tanır. Yani deve kimliğini üzerinde taşır. Havudunun üzerinde ’Maşallah’ yazısı olur. Bir devenin mutlaka havanı olmalıdır. Üç parçadan oluşan giyimi. Devenin zömbek dediğimiz en üst yerinde Türk bayrağı olur. Belinin üstü ve onun altı. Dizlerine, paçalarına, boynuna peşine, tengahlarına kısacası her yerine bir şey takılır, süslenir. Zilgor denilen zilleri de vardır. Develer, havutlanma merasiminin ardından gelin gibi süslenip sahaya girer. Sahada tur attıktan sonra da geri çıkar, üzerindeki süslerinden bazıları alınır. Ağzı bağlanır, yeniden sahaya çıkarılır ve güreşir” dedi. “Tam takım giydirmek 150 bin TL’yi buluyor” Bir deveyi tam takım olarak giydirmenin 150 bin TL’yi bulduğunu sözlerine ekleyen Korak, “Bu malzemelerin maliyeti yaptırdığınız işe göre değişir ama ‘benim maddi durumum iyi, ben gerçekten her şeyim yeni ve tam takım olsun, havanından zillerine kadar havudundan giyimlerine kadar’ diyorsanız 150 bin TL civarında tutar. Bir eve deve girdiğinde o ailenin diğer ferdi olur. Deve sahipleri bu kadar üzerine titredikleri emek verdikleri hayvanın da çok güzel ve sağlıklı bir biçimde sahaya çıkmasını isterler. O yüzden bütün bu masraflar, telaşlar devenin çok daha güzel sahaya çıkması için yapılır” ifadelerini kullandı.
Bursa BTÜ konuşmalarının konuğu Rektör Necip Şimşek oldu BTÜ Konuşmaları’nın konuğu İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Şimşek, eğitimin milli egemenlik ve güvenlik meselesi olduğunu belirterek, “Güçlü devlet olmanın yolu, eğitimi iyi olan insandan geçiyor. Bir ve beraber, huzurlu bir ülke olmanın en önemli kısmı amaca yönelik eğitilmiş insandır” dedi. BTÜ Konuşmaları’nın 3’üncü sezon 25’inci bölüm konuğu, İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Şimşek oldu. İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. HanifiParlar’ın moderatörlüğündeki programa; BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Prof. Dr. Sinan Uyanık, Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. “Geleceğe Hazırlama Aracı Olarak Eğitim” başlıklı konuşmasıyla öğrencilerle buluşan Rektör Necip Şimşek, eğitimin bireyleri nasıl değiştirdiğini anlatarak, “Eğitimin bizi değiştirmesi için kendimizi teslim etmeliyiz ki alıp bizi bir yerlere götürsün. Eğitimin diğer yandan da bir amaca hitap etmesi gerekir. Eğitimi bilgiyle, bilgiyi de güç olarak tanımlıyoruz. Çünkü bilgisi olanlar güçlü olanlardır demek. Bilgi çok değerli, bilgiyi kullandığımız yer ise çok önemli. Biz bir bilgiyi amaca yönelik olarak kullanarak sonuç elde etmek istiyoruz. ‘Niye üniversite okuyorum’ sorusunun cevabı olması lazım ki gereğini yapabilelim. Eğitim bizi ancak teslim olarak, ardından bilgiyle donatarak ve aklımızı, vicdanımızı ikna eden bilgilerle değiştirir. Değişmek istiyorsak eğitimin içine girmeliyiz, bunları da bilgiyi kullanarak yapmalıyız” dedi. “Eğitimdeki asıl amaç mutluluktur” Eğitimdeki bütün amacın dünyayı mutlu ve huzurlu bir hale getirmek olduğunu vurgulayan Rektör Şimşek, “Mutlu ve huzurlu bir insan olmak meselesi, alemin farkında olan, bu farkındalıkla sorumluluk alan, daha sonra mutluluk adına mesafe kat etmekten ibarettir. Örneğin, bizler ülkemizde rahatken, yanı başımızdaki ülkelerde bir şeyler oluyorsa manen mutlu olamayız. Ben mutluluğu, şartlar değiştiğinde anlamı da değişen bir kavram olarak görüyorum. Mutlu olmak için bilim ve eğitimle kötülerin karşısında durmalıyız. Geleceğe hazırlayan eğitim, insanda etrafının farkında olan, faydalı ile zararlı olanı birbirinden ayıran ve gereğini yapan bir profil ortaya koyar” şeklinde konuştu. Gelecek öğrenciden ne istiyor? Gelecekte öğrencileri nelerin beklediğini ve kazanılması gereken yetkinlikleri anlatan Rektör Prof. Dr. Necip Şimşek, “Son dönemlerde moda olan bir cümle var ’21’inci yüzyıl yetkinliklerini kazanmak.’ Aslında bu yetkinlikler bu yüzyılda keşfedilmiş değil, insanda hep vardı. Geçmişe dönüp baktığımızda, bu yetkinlikleri kullanarak bir medeniyet kurduk. Mimar Sinan’da analitik düşünme yeteneği olmasaydı onca esere imza atabilir miydi? Evet, çağ bizden üretken, yenilikçi, analitik ve kritik düşünen, iletişim kurabilen olmamızı istiyor. Bunun yanında dijital yetkinliğe sahip, zamanı etkin ve verimli kullanan bir profile sahip olmamızı şart koşuyor. Bu yetkinlikler sizleri bir adım öne çıkaracak olanlardır” dedi. Eğitilmiş insan profilinde öğretmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Rektör Şimşek, “Öğretmenin ilham veren, insanların zihnine dokunabilen, öğrencinin iç dünyasına ulaşarak ona kendisini tarif eden olmalı” şeklinde konuştu. “Güçlü kurumlar güçlü insanlarla olur” Milli egemenlik, güvenlik ve eğitim ilişkisinden de bahseden Rektör Necip Şimşek, “Dünyada güçlü devletler güçlü kurumlara sahip, bunları da güçlü bireyler, güçlü bireyleri de eğitim oluşturuyor. Güçlü kurumlar, güçlü insanı ve vatandaşı ile güçlü ülkeleri beraberinde getiriyor. Bir ve beraber, huzurlu bir ülke olmanın en önemli kısmı amaca yönelik eğitilmiş insandır” ifadelerini kullandı. Rektör Şimşek, konuşmalarının ardından öğrencilerden gelen soruları yanıtladı. Mimar Sinan Yerleşkesi Turkuaz Salon’da gerçekleşen program, BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar’ın, Rektör Şimşek’e plaket takdiminin ardından toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.