SPOR - 17 Eylül 2024 Salı 10:31

Prof. Dr. Burhanettin Hacıcaferoğlu, Türkiye Yelken Federasyonu’na başkan adayı oldu

A
A
A
Prof. Dr. Burhanettin Hacıcaferoğlu, Türkiye Yelken Federasyonu’na başkan adayı oldu

Gençlik ve Spor İstanbul eski İl Müdürü Prof. Dr. Burhanettin Hacıcaferoğlu, Türkiye Yelken Federasyonu başkanlığına aday oldu.


Türkiye Yelken Federasyonu Olağan Seçimli Genel Kurulu, 26 Kasım 2024 tarihinde gerçekleşecek. En son Gençlik ve Spor İstanbul eski İl Müdürü olarak görev alan Prof. Dr. Burhanettin Hacıcaferoğlu, yapılacak seçimde başkan adayı olduğunu açıkladı. ’Yeni Bir Döneme Yelken Açıyoruz’ sloganı ile adaylığını duyuran Hacıcaferoğlu, “Kıymetli yelken ailesi federasyon başkanlığına aday olmaya karar verdiğimde yelkene emek verenlere, Türk yelkenciliği güçlü katkılar veren değerli isimlerle yelkenciliğimizin karşılaştığı zorlukları ve barındırdığı problemleri titizlikle değerlendirdik. İlk önceliğimiz yelkenciliği daha güçlü hale getirmek ve bu sporu ülkemizde daha yaygın, daha görünür ve daha başarılı kılmak olacak. Bu hiç şüphesiz uluslararası alanda başarıyı beraberinde getirecektir. Spor dünyası hızla değişiyor, bu değişime uyum sağlamak zorundayız. Bu süreçte kulüplerimiz ile yakın işbirliği yapmanın ve birlikte hareket etmenin yelken sporunu ileriye taşımak için en etkili yol olduğuna inanıyoruz. Kulüplerimizin katkılarına değer veren, modern ve dinamik bir federasyon yapısı oluşturmayı hedefliyoruz. Kulüp ve sporcu odaklı yepyeni bir döneme hep birlikte yelken açıyoruz” dedi.



Prof. Dr. Burhanettin Hacıcaferoğlu, Türkiye Yelken Federasyonu’na başkan adayı oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Yozgat’ta badem üreticisi yüksek verimi halay çekerek kutladı Yozgat’ta hububat ekili arazisini 6 yıl önce badem bahçesine çeviren Seyit Erol isimli çiftçi, 10 dönüm alandan 2 tonu geçkin ürün elde edince hasadı halay çekerek kutladı. Yozgat’ın Çekerek ilçesine bağlı Arpaç köyünde çiftçilik yapan Seyit Erol, daha önce hububat ekimi yaptığı 10 dönümlük kıraç arazisini 6 yıl önce badem bahçesine çevirdi. Arazinin kıraç olmasının yanı sıra sulama maliyetinin de yüksek olması nedeniyle hububattan beklediği verimi alamayan Erol, 2017 yılında 10 dönüm arazisini 600 badem fidanı ile buluşturarak ilk verimini 2020 yılında 300 kilograma yakın ürün elde ederek aldı. Verimin her yıl artarak devam ettiği badem bahçesinden Erol, bu yıl 2 tonun üzerinde ürün elde edince mutluluğunu badem hasadında halay çekerek gösterdi. "Badem hasadı bu yıl umduğumuzdan da daha bereketli oldu" Bademin kabuklu fiyatının kilogramının bu yıl 200 lira olduğunu belirten Erol, verimin geçen seneye oranla bu sene yüksek olduğunu ifade etti. Erol, “Badem hasadı bu yıl umduğumuzdan da daha bereketli oldu. Bahçemizde 10 dönüm alandan 2 tonu geçkin ürün elde ettik. Şu an burada 600 ağaç var ve bu yıl verim çok iyi oldu” dedi. "Diğer ürünlere nazaran zahmetli olsa da verimi çok iyi" Daha önce 10 dönümlük alanda hububat ekimi yaptığını ancak badem kadar verim alamadığını da aktaran Erol, “Buraya daha önceleri arpa, buğday ekiyorduk ancak kuraklıktan dolayı fazla verim alamıyorduk. Ben de araştırma yaptım ve buraya badem dikmeye karar verdim. Şimdi de rabbimin izni ile iyi ürün almaya başladık. 6 yıl önce bu badem ağaçlarını diktim ve 4 yıldır da verim alıyorum. Diğer ürünlere nazaran zahmetli olsa da verimi çok iyi. İmece usulü gelip badem hasadımızı yaptık, gerek elimizle gerekse makine yardımıyla bademleri çırpıyoruz. Bizim gibi çiftçileri desteklemek için vatandaşlara günlük badem tüketmelerini tavsiye ediyorum.” şeklinde konuştu. Badem hasadına katılan Arpaç köylülerinden Galip Aydan ise, bu yıl bademde yüksek verim elde ettiklerini söyledi. (MS-OE-
Antalya Dolandırıcıların akıl almaz sahte İncil ve Tevrat oyunu Papirüs kağıdıyla hazırlanan sahte İncil ve Tevrat, milyonlarca liraya satılığa çıkartılıyor. Uluslararası Strateji Kalkındırma Araştırma Derneği (USKAD) Genel Başkanı ve Koruma ve Restorasyon Uzmanı Cemil Karabayram, Türkiye’ye yurt dışından sahte İncil ve Tevrat sokma furyasında papirüs kağıdıyla yeni bir dolandırıcılık yönteminin başladığını belirterek, “Yaklaşık 2 bin TL’ye mal etmiş olduğu bir Tevrat ya da İncil’i 20-30-40 milyon TL’ye piyasaya sunuyor. O fiyata bir alıcı bulamıyor ama “Hemen gitmem lazım, acil yurt dışına çıkmam gerekiyor” diyerek bir tane vatandaşımızı buluyor ve belirli bir fiyata satıyor. Sattıktan sonra ortadan kayboluyor” diye konuştu. USKAD Genel Başkanı ve Koruma ve Restorasyon Uzmanı Cemil Karabayram, Türkiye’ye yurt dışından sahte İncil ve Tevrat sokma girişimlerinin devam ettiğine dikkat çekerek, yeni dolandırıcılık yönteminin papirüs kağıdıyla yapıldığını söyledi. “Papirüs kağıdından 4 katmanlı İncil yapmaya başladılar” Karabayram, Tevrat ve İncil’in dönemleri yapılarak ve taklit edilerek ülkeye sokulmaya çalışıldığını ifade ederek, şu ifadelere yer verdi: “Bu eserler kimi zaman ülkemizin sınırları içinde belli matbaalar tarafından yapılıyor ya da farklı olarak Suriye’den, İran’dan veya Afrika ülkelerinden ülkemize sokulup, belli işlemler yapıldıktan sonra da piyasaya sunuluyor. Birkaç ay önce davul derisinden İncil ve Tevrat yapıp bunu piyasaya süren belli bir kesim vardı. Şimdi Papirüs kağıdından 4 katmanlı İncil yapmaya başladılar, anladığım kadarıyla menşei Suriye’den geliyor, orada yapılıyor ve ülkemize getiriliyor. Ülkemizde yaşayan bazı vatandaşlarımız bu yolla dolandırılıyor.” Farklı yollardan dolandırıcılıklar Cemil Karabayram, vatandaşların sahte eserleri almaları için çeşitli dolandırıcılık yöntemlerinin uygulandığını kaydederek, İçişleri Bakanlığı’nın büyük operasyonlarla kaçakçıları yakaladığını belirtti. Karabayram, “Dolandırıcılığı şu şekilde gerçekleştiriyorlar; bir köy belirliyorlar, köye gidip İncil’i bir taşın arasına yerleştiriyorlar. Bu taşı özel bir harçla kapatıyorlar, taşın içine İncil’i koymadan önce özel bir sarma paket yapıyorlar ve yerleştiriyorlar. O köyde yakın bir kilise varsa yakın bir yere gömüyorlar. Daha sonra birini bulup o köye yolluyorlar, “Bizim elimizde bir harita var, siz bize yardımcı olun” diyorlar. O kişiyle birkaç gün aramaya başlıyorlar, dolandırıcılık eylemine giren kişiler ilk başta bonkör oluyor. Gizli bir hava estiriyorlar ve hemen operasyona geçiyorlar. Sakladıkları taş anıtın içerisinden İncil’i çıkartıyorlar, İncil bulduk diyorlar. Daha sonra köy içerisinde tartışmaya başlıyorlar ve alıcılarla iletişime geçiyorlar. İkinci yöntem de İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Gaziantep gibi şehirlerde belli kesimlere ulaşıp, sahte İncil ve Tevratları elden çıkartmaya çalışıyorlar. Bu olayla ilgili olarak çok ciddi bir ticaret var. Terör örgütleri de bundan faydalanıyor ama şükürler olsun İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş operasyonlara imza attı. Bütün toplumların manevi değerleriyle oynayan ve belirli alanlarda kaçakçılık faaliyetlerine giren kişilerle çok ciddi mücadeleler veriliyor” dedi. Görsel fonla dolandırıcılık Cemil Karabayram, papirüs kağıdıyla yapılan dolandırıcılığı ise şu şekilde açıkladı. “Papirüs kağıdı üzerine bir eskitme yapılmış, eskitme üzerine bir görsel verilerek, görsel fonuyla eserin binlerce yıllık geçmişi olduğu belirtilerek, kişiler bu yönde dolandırılmaya başlıyor. İçinde yazan yazı Aramice mi İbranice mi ne olduğunu bilmediğimiz bir yazı türü, aynı kalıptan çıkartılıyor. Ve o kalıptan çıkartılan yazı türü baskılama sistemiyle papirüs kağıdına geçiriliyor. Papirüs kağıdı üzerinde de özel bir kolajla beraber piyasaya sunuluyor.” “2 bin TL’ye mal etmiş olduğu bir Tevrat ya da İncil’i 20-30-40 milyon TL’ye piyasaya sunuyor” Sahte İncil ve Tevrat’ın daha önce davul derisiyle piyasaya sunulduğunu hatırlatan Cemil Karabayram, davul derisinin fiyatı yükselince papirüs kağıdının tercih edilmeye başlandığını ifade etti. Kaçakçıların sahte eserleri piyasaya çok yüksek rakamlarla sunduğuna dikkat çeken Karabayram, şöyle devam etti: “Eskiden davul derisine alıp 300-400 TL bandında satılıyordu. Davul derisinin fiyatı yükseldi, papirüs kağıdına döndü. Bir papirüs kağıdının fiyatı 80 TL, tek sayfa oluşturmak için dört katlı papirüs kağıdı kullanılıyor. Bu şekilde yaklaşık 500 TL’ye mal oluyor. Yaklaşık 2 bin TL’ye mal etmiş olduğu bir Tevrat ya da İncil’i 20-30-40 milyon TL’ye piyasaya sunuyor. O fiyata bir alıcı bulamıyor ama “Hemen gitmem lazım, acil yurt dışına çıkmam gerekiyor” diyerek bir tane vatandaşımızı buluyor ve belirli bir fiyata satıyor. Sattıktan sonra ortadan kayboluyor, kaybolduktan sonra vatandaş eserin sahte olduğunu anlıyor ama bir sahte eser aldığı için kendisini suçlu hissediyor, gidip şikayetçi olmuyor.” “Türkiye’ye her ay 800-900 sahte İncil ve Tevrat sokuluyor” Yurt dışından Türkiye’ye sokulmaya çalışılan eserlerin Suriye, Irak, İran uzantılı gruplar olduğunu iddia eden Cemil Karabayram, dolandırıcıların her ay 800-900 eseri Türkiye’ye sokmaya çalıştıklarını belirtti. Karabayram, “Eser dolandırıcıları bir güruh tarafından yönetiliyor, bunlar Türkiye’de değil Suriye’de Irak’ta ve İran’da ki gruplar. Türkiye’ye her ay 800-900 sahte İncil ve Tevrat sokuyor. Giriş sağladıkları bu ürünlerle ciddi bir piyasa elde etmeye çalışıyorlar ve ayrıca bu ekiplerin Türkiye’de de çok büyük gelir elde edip, bu gelirleri terör örgütlerine finansman sağlama ihtimalleri çok yüksek. Devletin kayıtlarında Suriye’den getirdiklerine dair kayıtlar var, ilgili uzmanlar tarafından yurt dışından getirildiği tespit ediliyor” diye konuştu.