SAĞLIK - 04 Kasım 2024 Pazartesi 13:38

Nörolojik hastalıklara beyin pili tedavisi ile çözüm

A
A
A
Nörolojik hastalıklara beyin pili tedavisi ile çözüm

Beyin pili tedavisinin ilaçlarla kontrol altına alınamayan Parkinson hastalığı, esansiyel tremor, distoni, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ve bazı epilepsi türleri gibi nörolojik hastalıkların tedavisinde kullanıldığını belirten Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mete Karatay, "Bu cihazın sağladığı elektriksel uyarılar, beyindeki anormal sinyalleri düzenleyerek semptomların hafifletilmesini sağlamaktadır” dedi.


Beyin pili; beynin derinliklerinde yer alıp hareketlerin kontrolünü sağlayan, hareket merkezinde işleyiş bozulduğu zaman ortaya çıkan semptomları baskılamak amacıyla tasarlanmış bir cihazdır. Beyin pili ameliyatının ise bu cihazın özel elektrotlarla hasarlı bölgelere yerleştirilmesi işlemi olduğunu belirten Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mete Karatay, ”Beyin pili, ülkemizde SGK güvencesi kapsamında ilaç tedavisine dirençli Parkinson hastalığı, esansiyel tremor (titreme) ve distoni hastalıklarında uygulanabilmektedir. Ülkemiz dışında ise obsesif kompulsif hastalık (takıntı hastalığı), majör depresyon ve epilepsi hastalığında FDA onayıyla ve güvenle kullanılmaktadır. Bahsedilen hastalıkların, beynin hareket merkezinin aşırı uyarılma veya eksik uyarılmasından kaynaklandığı bilinmektedir. Beyin pilinin bu hatalı uyarımı düzenleyerek etki gösterdiği düşünülmektedir” dedi.


Beyin pili ameliyatının hastalığı tamamıyla ortadan kaldırmadığını vurgulayan Prof. Dr. Mete Karatay, “Kişiden kişiye değişmekle beraber ortalama yüzde 50-70 oranında klinik bulgularda iyilik hali sağlanmaktadır. Yapılan beyin pili ameliyatı sonrası hastaların büyük çoğunluğunda kullanılan ilaç dozunda azalma, bazı hastalarda ise ilaç kullanımının tamamen kesilmesi sağlanabilmektedir” şeklinde konuştu.


Tedavi süreci multidisipliner bir yaklaşımla planlanıyor


Beyin pili ameliyatına karar vermeden önce hastaların bir süre nöroloji polikliniği takibiyle gözlemlendiğini ve bu sayede ön plana çıkan hastalık özellikleri, ilaçlardan yararlanma ve ilaç yan etkileri hakkında bilgi sahibi olunabildiğini belirten Prof. Dr. Mete Karatay, “Beyin pili ameliyatından fayda göreceği düşünülen hastalarımız nöroloji, nöroşirürji ve psikiyatri uzmanlarından oluşan bir heyet tarafından değerlendirilir ve ameliyat için karar verilir. Beyin tomografisi ile MR görüntüsü birleştirilerek hedef çekirdeklerin koordinatları saptanır. Beyin pili ameliyatında, hastanın semptomlarına göre tek taraflı ya da iki taraflı olacak şekilde belirlenen hedef çekirdeklere elektrotlar yerleştirilir. Daha sonra bu elektrotlar dışarıdan görülmeyecek biçimde cilt altına yerleştirilen uzatma kablolarıyla göğüs bölgesinden cilt altına sabitlenmiş pil ile birleştirilerek ameliyat bitirilir” dedi.


Her hasta ameliyata uygun olmayabilir


Hasta ameliyatın ertesi günü taburcu edilir. Birinci hafta pilin ayarlanmasına başlanır. Takip eden süreçte 10 gün aralıklarla hastalar kontrole çağrılır. 4-6 haftadan sonra kontroller 1 veya 3 aylık olacak şekilde planlanır. Gelişen teknoloji sonucunda 25 yıl boyunca şarj edilebilir piller geliştirildiğini söyleyen Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mete Karatay şu bilgileri verdi:


“Pil ömrü bittiğinde küçük bir operasyonla yeni pil eskisi ile değiştirilir. Parkinson hastalığında ilaçlarla iyi yanıt alınan ilk 5 yıl, orta ileri düzey bunaması ve ciddi dahili hastalıkları olan bireyler ve 70 yaş üstü hastalarda beyin pili ameliyatı uygun görülmemektedir. Beyin pili takılması sonucu, titreme ve hareketlerde yavaşlama başta olmak üzere tüm parkinson semptomlarında belirgin azalma görülmektedir.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da uzmanından tavsiye: Buzlanan camı zarar vermeden nasıl çözeriz! Uzmanından, buz tutan araç camlarındaki buzu cama zarar vermeden çözmek için tuzlu su tavsiyesi. Erzincan’da havaların soğumasıyla birlikte araç sahiplerinin buzlu camlarla mücadelesi başladı. Kimi araç sahipleri buzlu camı çözmek için erken uyanıp aracını ısıtmak zorunda kalırken, kimileri de camdaki buzu kazıyıcı veya kredi kartı gibi malzemelerle temizlemeye çalışıyor. Hal böyle olunca buzlu camı hızlı çözmek isteyen sürücüler cam kazıyıcılarını aşırı bastırdıkları için camlarını çizebiliyor. Oto tamircisi Kenan Gürler, buzlu camları çözmek için en etkili yöntemleri paylaştı. Gürler, buz kazıyıcıların camlarda çizik oluşturabileceğini belirterek, daha güvenli bir yöntem olarak tuzlu su ya da alkollü yüksek antifrizli cam sularını kullanmayı tavsiye etti. “Buzlu camı çözmede en güzel etken, alkollü yüksek antifrizli cam suyu ya da tuzlu su” Oto tamirci Kenan Gürler, buzlu camı çözmede en etkili yöntemin alkollü yüksek antifrizli cam suları yada tuzlu su olduğunu ifade ederek, “Kış öncesi yoğunluk başladı. Buzlu camı çözmede en güzel etken alkollü su ya da tuzlu su. Ben kendi aracımda sprey kullanıyorum, tuzlu su yaptım. Çok kolay ve rahat bir şekilde buzu açıyor. Buz kazıcı ister istemez çok sert basıldığında camı çiziyor. Buna karşı kullanılacak en güzel etken sprey kullanmak. Bazı marketlerde satılıyor. Özel açıcılar var. Bu tür malzemeleri kullanabilirler. Bir arkadaşımız sıcak suyla alakalı bir sorun yaşadı. Camda çatlama oldu. Şahsen tavsiye etmiyorum. Yapan çok insan var ama ne kadar sağlıklı bilmiyorum. Ama dediğim gibi sprey yada tuzlu su en iyisi” dedi. Sönmez, buzlu cama tuz dökmenin sileceklere zarar verebileceğini söyleyerek, “Erzincan’da akşamları eksiyi görüyor gündüzleri de soğuk. Artık bu saatten sonra antifrizli cam suyu kullanmak lazım. Piyasada cam suyu çok ama bunun için önemli olan içindeki alkol oranı ve kaliteli cam suyu kullanmamız lazım. Alkol oranı yüksek olmazsa bir faydası olmaz. Ben sprey kutusuna tuzlu su doldurdum. Tuz oranı yüksek olacak, camdaki buzu çözmesi için. Buzlu cama direk tuz dökerlerse faydası olur ama bu sefer sileceğe zarar verebilir. Buda silecekte aşınmaya neden olur. En etkilisi tuzlu su” diye konuştu.
Erzincan Her yıl 3 milyon kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybediyor Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından bilgilendirme yapılarak her yıl 3 milyon kişinin KOAH nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bilgilendirmede şu ifadelere yer verildi: “KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı), akciğer dokusunun uzun süreli hasarının yol açtığı hava yolu daralması neticesinde gelişen; öksürük, balgam ve ilerleyici nefes darlığı ile karakterize; yaygın, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığıdır. Hastalık hakkında yapılan büyük çaplı araştırmalara göre, dünyada KOAH sıklığı yüzde 10,3 olup her yıl yaklaşık 3 milyon kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde, 2017 yılında yapılan “Türkiye Hane Halkı Sağlık Araştırması: Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Risk Faktörleri Prevalansı” çalışmasında 15 yaş ve üstü yetişkinlerin yüzde 3,6’sının şimdiye kadar bir doktor tarafından KOAH tanısı aldığı tespit edilmiştir. TÜİK tarafından yayımlanan 2022 yılı verileri ise solunum sistemi hastalıklarının, yüzde 13,5 ile ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer aldığını, bu ölümlerinin yüzde 4’ünün KOAH nedeniyle gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Tüm dünyada KOAH gelişimine neden olan en önemli risk faktörü tütün kullanımı ve her türlü tütün dumanına (sigara, nargile, puro, elektronik sigara, ısıtılmış tütün ürünleri gibi) maruz kalmadır. Hastaların yüzde 90’ndan fazlasında tütün ve tütün ürünleri temel nedendir. Bunun yanında; odun, kömür, petrol, gaz gibi fosil yakıtlarla tezek gibi biyokütle yakıtlarının dumanına maruz kalma ve hava kirliliği gibi solunum yolu irritanları da önemli risk faktörleri arasında yer almaktadır. KOAH’ın tanısı, sağlık kurumlarında basit ağrısız bir test olan “nefes ölçüm testi” ile kolayca konulabilir. Teşhis, solunum fonksiyon testleri kullanılarak hava akımında azalmaya yol açan tıkanıklığın belirlenmesi yoluyla doğrulanabilir. Öncelikli olarak belirtmek gerekir ki KOAH’ta akciğer fonksiyonlarındaki hızlı bozulmayı yavaşlattığı ispatlanan tek girişim sigaranın bırakılmasıdır. Hastalığı tedavi etmenin temel amaçları arasında hastalığın bulgularını hafifletmek, solunum yollarındaki hasarı azaltmak ve akciğerlerin oksijenlenmesini düzeltmek yer almaktadır. Bu meyanda, hastanın; Hastalık hakkında bilgilendirilmesi ve tedaviye katılım sağlaması için cesaretlendirilmesi, hastalığın seyrini kötüleştiren alevlenmelerden ve zatürreden korunması için grip ve zatürre aşılarını yaptırması, aktif yaşam biçimini benimsemesi, tütün ve tütün ürünlerini bırakması için desteklenmesi, nefes açıcı etkisi olan, “inhaler” olarak adlandırılan ve solunum yolu ile uygulanan ilaçları düzgün ve düzenli kullanması, oldukça önemlidir. Bu noktada Bakanlığımız; “Türkiye Kronik Hava Yolu Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı” ve birinci basamakta çalışan hekimlere yönelik “Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığını Değerlendirme ve İzlem Kılavuzunu” hazırlayarak kronik hava yolu hastalıklarının önlenmesi ve kontrolüne yönelik önemli adımlar atmıştır. Yaygınlığı ve etkisi nedeniyle bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen hastalıkla mücadelede toplum farkındalığının artırılması kritik bir aşama olup “15 Kasım Dünya KOAH Günü” bu misyona hizmet etmektedir. Biz de akciğerlerinizi sağlıklı tutabilmeniz ve sağlıklı nefes alabilmeniz için; tütün ve tütün ürünlerini kullanmamanızı, soluduğunuz ortamın havasını temiz tutmanızı, düzenli ve dengeli beslenmenizi, düzenli egzersiz yapmanızı, yaş grubunuza uygun aşılarınızı yaptırmanızı, sağlığınız için geç kalmadan doktorunuza başvurmanızı, tavsiye ediyoruz."