EKONOMİ - 15 Aralık 2025 Pazartesi 11:48

L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor

A
A
A
L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor

Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi.



Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor.



Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri


Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor.



İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi.



Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı


Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor.



2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sultangazi Belediyesi BESYO, PMYO, POEM ve Bekçilik kurslarını başlattı Sultangazi Belediyesi, kariyerine sporla yön vermek isteyen gençleri bu yıl da yalnız bırakmıyor. Ücretsiz olarak düzenlenen BESYO, PMYO, POEM ve Bekçilik kurslarına katılan gençler sezon boyunca uzman eğitmenler eşliğinde hem fiziksel hem de zihinsel olarak sınavlara hazırlanıyor. Sporu ve sporcuyu her fırsatta destekleyen Sultangazi Belediyesi, 2025-2026 sezonu BESYO, PMYO, POEM ve Bekçilik kurslarını başlattı. Ücretsiz olarak verilen kurslar, kariyerine sporla yön vermek isteyen gençlerin sınav dönemine kadar en iyi şekilde hazırlanmasına yardımcı oluyor. BESYO kursları Lise son sınıf ya da lise mezunu gençler, uzman eğitmenler eşliğinde üniversitelerin Spor Bilimleri Fakültelerinde bulunan Beden Eğitimi Öğretmenliği, Spor Yöneticiliği ve Antrenörlük bölümleri yetenek sınavlarına hazırlanıyor. Dayanıklılık, teknik beceri ve cross antrenmanların yanı sıra parkur çalışmalarıyla da gençlerin sınavlarda başarılı olmaları için sıkı bir çalışma yürütülüyor. Gençlerin sınav streslerini en aza indirmek için sınav provası da yapılıyor. PMYO, POEM ve bekçilik kursları Sporculara destek BESYO kursları ile sınırlı değil. Polis Meslek Yüksek Okulu (PMYO), Polis Meslek Eğitim Merkezi (POMEM) VE Bekçilik Kursları ile de gençlerin meslek sahibi olmaları için gerekli eğitimler veriliyor. Gençler uzman eğitmenler eşliğinde sınavlara en iyi şekilde hazırlanıyor. "Gençlerimizi hayallerine yaklaştırıyoruz" Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, "İlçemizde sporda güçlü bir çalışma yürütüyoruz. Geçen hafta Brüksel’de Avrupa Parlamentosu tarafından Avrupa Spor Şehri ünvanına layık görüldük. Spordaki başarılarımızın görülüyor ve takdir ediliyor olması bizleri ayrıca motive ediyor. Sporu meslek edinmek isteyen gençlerimizi de yalnız bırakmıyor, BESYO Hazırlık kurslarımızda ücretsiz olarak onları en iyi şekilde sınavlara hazırlıyoruz. Kurslarımızda haftada üç gün verdiğimiz eğitimlerde gençlerimizin fiziksel becerilerini en üst seviyede kullanabilmelerine yardımcı oluyoruz. BESYO, PMYO, POEM ve Bekçilik Kursları ile gençlerimize ücretsiz eğitimler veriyor, onları gerçek sınavlara hazırlıyoruz. Kazandıran Akademilerimiz bu yıl da bir çok gencimizi hayallerine bir adım daha yaklaştıracak" dedi.
Antalya İzinsiz kullanılan Balon balığı projesi mahkemelik oldu Alanya’da bir şirkette müdür olarak görev yapan Mehmet Özata, balon balığına olan ilgisinin ticari bir projeye dönüştürülmesi iddiasıyla yargı yoluna başvurdu. Özata, projesinin izinsiz şekilde ticari faaliyet olarak kullanıldığını öne sürerek yürütmenin durdurulması talebiyle mahkemeye başvurdu. Alanya’da yaşayan Mehmet Özata’nın balon balığına olan ilgisi, 2018 yılında Mersin’in Anamur ilçesinde bir kız çocuğunun balon balığı tarafından ısırılmasıyla yaşanan olay sonrası arttı. Zehirli bir tür olan balon balığının değerlendirilmesi üzerine çalışmalar yapan Özata, balığın derisinden çanta, anahtarlık ve telefon kılıfı gibi çeşitli aksesuarlar üretmeye başladı. İddiaya göre, bir süre sonra kendisini Kanada’da görevli olarak tanıtan bir kadın, Özata ile iletişime geçti. Söz konusu kişinin, projeyi yalnızca akademik amaçlarla incelemek istediğini belirttiği, bu kapsamda Özata’dan çalışmasına ilişkin bilgi ve laboratuvar sonuçlarını talep ettiği iddia edildi. Özata da proje detaylarını paylaştığı öğretim görevlisi kadına verdiğini söyledi. Daha sonra projenin, akademik çalışma sınırlarının dışına çıkılarak ticari bir faaliyet şeklinde yürütüldüğünü öğrendiğini belirten Özata, bunun üzerine hukuki süreç başlattı. Projesinin izinsiz kullanıldığını öne süren Özata, mahkemeden yürütmenin durdurulması kararı alınması için girişimlerde bulundu. Durdurmaya yönelik mahkemeye başvurduk Projenin akademik olmadığını ticari faaliyetler yürüttüğünü dile getiren Mehmet Özata, "Balon balığına ilgim 2018’de Anamur’da bir kız çocuğunu ısırmasıyla başladı. Sürekli araştırarak balon balığından ne yapılabilir diye. Derisini tabaklanabileceğini, derisinin şişmesinden dolayı kendisinden 7-8 kat büyüklüğünden dolayı sağlam bir derisi olduğunu öğrendim. Bu durumu Enstitü ile görüştüğümüzde beraber Bayoma projesinde bulunduk. Bununla birlikte ürün çalışmalarımız oldu. Hem deriyi tabakladık. Hem ise deriyi ürünlere dönüştürdük. Bunları yaparken farklı deri renkleri ile yaptık. Kanada’da bir üniversitede öğretim görevlisi olduğu söyleyen ve telefon numaramın ise bakanlıktan alındığını bildiren Aylin isimli bir kadın ulaştı. Aylin Hanım akademik olarak irtibat kurdu bizimle. Daha sonra kendi ticaretini yapmaya başladı. Durdurmaya yönelik mahkemeye başvurduk. Mahkeme sürecimiz hala devam ediyor. 2 dava sürdü. Çalışmalar bir sonraki davaya kaldı. Tamamen bağlantı kurduğunda akademik olarak bağlantı kurdu. Bizden numune istediğinde de akademik çalışmalar için kullanacağını söyledi. Bizde iyi niyetine güvenerekten elimizdeki ürünleri ve laboratuvar sonuçlarını paylaştık. Laboratuvar sonuçlarının iyi olduğunu görünce bunu ticari olarak yapmaya başladı. Bizde bunu mahkeme kararı ile durdurmaya çalıştık. Mahkeme süreci halan devam ediyor’’ dedi. Ayrıca balon balığı derisinin tabaklandıktan sonra çok güzel ürünler ortay çıktığını belirten Özata "Balon balığı Kızıldeniz’den Akdeniz’e gelmiş bir bir balık, zararlı bir tür. Zarardan faydaya dönüştürebilmek adına projemizi yapıyoruz. Bunun içinde birçok çalışmalarımız oldu. Doğal ve özel yöntemlerle tabaklıyoruz. Hem güzel renkler hem ise güzel ürünler ortaya çıkıyor’’ şeklinde konuştu.