ASAYİŞ - 04 Aralık 2025 Perşembe 15:09

İmamoğlu iddianamesinden yeni detaylar: "Kreş yapmıyorlarsa ben de o projeyi yaptırmayacağım"

A
A
A
İmamoğlu iddianamesinden yeni detaylar: "Kreş yapmıyorlarsa ben de o projeyi yaptırmayacağım"

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu hakkında kurduğu suç örgütü ile yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıkmaya devam ediyor. İddianamede ifadesi yer alan Dursun Keleş, Adem Soytekin İmamoğlu'nu aradığını ve sesi hoparlöre aldığını söyleyerek, "Telefondaki kişiye 'başkanım Dursun Keleş'in yanındayım, kreş yapmayacaklarmış, kendisiyle anlaşamıyoruz' dedi.

Bunun üzerine karşıdaki kişinin Ekrem İmamoğlu olduğunu anladım ve ‘kreş yapmıyorlarsa ben de Keleşoğlu'na o projeyi yaptırmayacağım' dedi" denildi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu hakkında kurduğu suç örgütü ile yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıkmaya devam ediyor.

"Sesi hoparlöre verdi ve bana ‘sus' işareti yaptı, kreş yapmıyorlarsa ben de Keleşoğlu'na o projeyi yaptırmayacağım dedi"

Hazırlanan iddianamede, şüpheli Dursun Keleş'in 14 Haziran 2025 tarihli ifadesine yer verildi. Keleş ifadesinde, 2020 yılının başlarında Adem Soytekin'in kendisini aradığını söyleyerek, "Bana ‘patron (Ekrem İmamoğlu) beni arayıp Keleşoğlu bir kreş yapsın dediğini söyledi...Bunun üzerine telefonundan bir arama yaptı, sesi hoparlöre verdi ve bana ‘sus' işareti yaptı. Telefondaki kişiye 'başkanım Dursun Keleş'in yanındayım, kreş yapmayacaklarmış, kendisiyle anlaşamıyoruz' dedi. Bunun üzerine karşıdaki kişinin Ekrem İmamoğlu olduğunu anladım ve ‘kreş yapmıyorlarsa ben de Keleşoğlu'na o projeyi yaptırmayacağım' dedi" diye konuştu.

"Tarafıma yapmış olduğu tehdit ve baskıdan dolayı dairelerin devrine söz vermek zorunda kaldım ancak kreş yapımında kullanılacak, satın alınacak malzemeler konusunda dairelerin devrini alan şirketten şirketimize fatura kesmelerini istedim"

Hazırlanan iddianamede 5.eylem olarak Beylikdüzü'ndeki ‘Deniz İstanbul' isimli İnşaat Projesi'nden Veysel E. aracılığıyla şüpheli Adem Soytekin'in 3 adet daire, Fatih Keleş'in 1 milyon dolar rüşvet alması olayı anlatıldı. İddianamede olaya ilişkin ifadesi yer alan Keleş, İmamoğlu'nun kendisine 'kreş yapmıyorlarsa ben de Keleşoğlu'na o projeyi yaptırmayacağım' demesinin ardından ticari olarak kendilerini zarara uğratacaklarından çekindiğini belirterek, "Adem'e gözümle teklifini kabul ettiğimi belerttim ve gözlerimi kırptım. Bunun üzerine ‘başkanım merak etmeyin ben kendileriyle bir şekilde anlaşacağım' deyip telefondaki görüşmesini sonlandırdı. Tarafıma yapmış olduğu tehdit ve baskıdan dolayı dairelerin devrine söz vermek zorunda kaldım ancak kreş yapımında kullanılacak, satın alınacak malzemeler konusunda dairelerin devrini alan şirketten şirketimize fatura kesmelerini istedim. Fatura konusunda beni aylarca oyaladılar. Israrla fatura istememe rağmen fatura kesilmedi. 2020 yılının Şubat ayında Deniz İstanbul isimli projemizin Mercan Konaklarında E4 Blok No: 1, F3 Blok No: 3, F2 Blok No: 3 numaralı dairelerin devrini Sulkar İnşaat'a yaptım. Karşılığında şirketimize hiçbir ödeme yapılmadığı banka kayıtlarından görülecektir" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul PFDK’dan 23 hakeme daha bahis cezası! Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), bahis oynadıkları gerekçesiyle sevki yapılan 24 hakemin 23’üne 8 ila 12 ay arasında hak mahrumiyeti cezası verildiğini açıkladı. 1 hakemin ise inceleme ve idari tedbirinin sürmesi kararlaştırıldı. TFF Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, bahis cezalarını açıklamaya devam ediyor. PFDK’ya sevk edilen 152 hakem haricinde ilave soruşturma kapsamındaki 22 hakem ve daha önce haklarında incelemenin devamına karar verilen 2 hakem hakkındaki alınmış olunan kararlar duyuruldu. TFF’nin sitesinden PFDK cezalarına ilişkin yapılan açıklamada, sevk edilen 24 hakemden 23’üne 8 ila 12 ay arasında hak mahrumiyeti cezası verildiği açıklandı. Ayrıca 1 hakemin ise inceleme ve idari tedbirinin sürmesi kararlaştırıldı. PFDK’nın açıklamasına göre ceza alan hakemler şöyle: "Klasman Yardımcı Hakemi Ahmet Karaatay’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Yardımcı Hakemi Barış Sun’un, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Hakemi Bedirhan Yiğitbaş’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 12 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Yardımcı Hakemi Berkay Salman’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Hakemi Cihan Ölmez’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 12 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Üst Klasman Yardımcı Hakemi Deniz Caner Özaral ’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Yardımcı Hakemi Faik Sancaktutan hakkında, bahis eylemi nedeniyle incelemenin ve idari tedbirin devamına, Klasman Yardımcı Hakemi Fatih Gemici’nin, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Üst Klasman Hakemi Fevzi Erdem Akbaş’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Hakemi Furkan Arıoğul’un, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Üst Klasman Hakemi Furkan Aksuoğlu’nun, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına,(oyçokluğu) Klasman Hakemi Hakan Ergin’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Hakemi Halil İbrahim Balsatan’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Hakemi Kemal Dizdar’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 10 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Yardımcı Hakemi Mehmet Özgür İşbilen ’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Üst Klasman Yardımcı Hakemi Mustafa Güçer ’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Yardımcı Hakemi Osman Oğurlu’nun, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 10 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Yardımcı Hakemi Ömer Faruk Sağır ’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Hakemi Tolga Akbaba’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Hakemi Tolga Tuna’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Yardımcı Hakemi Yasin Mert Karahan’ ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 10 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Yardımcı Hakemi Yiğit Çam’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Üst Klasman Hakemi Melih Kurt’un, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına, Klasman Hakemi Mertcan Tubay’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 8 ay hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir."
Denizli Merkezefendi’de buz pateni pisti açıldı Merkezefendi Belediyesi, çocukların ve ailelerin keyifli vakit geçirmesi için Merkezefendi Kültür Merkezi’nin yanında Buz Pateni Pisti’ni vatandaşların hizmetine sundu. Renkli etkinlik alanlarıyla dikkat çeken pist, Mart ayına kadar açık kalacak. Sosyal ve kültürel etkinliklerle ilçe genelinde çalışmalarını sürdüren Merkezefendi Belediyesi, çocuklar ve gençler için eğlence dolu bir alan oluşturdu. Merkezefendi Kültür Merkezi’nin yan tarafına kurulan geniş Buz Pateni Pisti, kısa sürede çocukların ve gençlerin buluşma noktası haline geldi. Çocuklar buz pateni yapmanın keyfini yaşarken, aileler için de alan çevresinde sokak lezzetleri, lunapark ve alışveriş stantları kuruldu. Yiyecek-içecek kioskları ve çeşitli stantlarla zenginleştirilen alanda her yaştan ziyaretçi keyifli vakit geçirebilecek. Buz Pisti’nde vatandaşlar Mart ayına kadar her gün 12.00 - 22.00 saatleri arasında giriş yapabilecek. "Kış boyunca eğlence Merkezefendi’de yaşanacak" Çocukların mutluluğunun kendileri için çok kıymetli olduğunu ifade eden Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, "Çocuklarımızın güzel hatıralar biriktirmesini istedik. Bu düşünceyle Merkezefendi Kültür Merkezi’mizin yan tarafına büyük bir Buz Pateni Pisti kurduk. Çocuklarımız eğlenirken, ailelerimizin de keyifle vakit geçirebilmesi için sokak lezzetleri, lunapark ve alışveriş stantlarıyla alanı daha da renklendirdik. Pistimiz 12.00 - 22.00 saatleri arasında her gün Mart ayına kadar açık olacak. Tüm hemşehrilerimizi bu keyifli atmosfere davet ediyorum" dedi.
İstanbul "Tuğyan ve Sultan, ekran önü ve ekran arkasında çok farklıydılar" ‘Neler Oluyor Hayatta’ programının Genel Koordinatörü ve haberci Reyhan Şan Tunaboylu, Tuğyan Ülkem Gülter ve o gecenin tek tanığı olan itirafçı arkadaşı Sultan Nur Ulu ile yaptığı röportajın hem perde arkasını hem de önemli izlenimlerini anlattı. Ünlü sanatçı Güllü’nün şüpheli ölümüne dair birçok röportaj, Kanal D’de yayınlanan Hakan Ural ve Ferda Yıldırım’ın sunduğu "Neler Oluyor Hayatta" programında izlenmişti. Annesini, "kasten öldürme" suçlamasıyla tutuklanan Tuğyan Ülkem Gülter ve o gecenin tek tanığı olan itirafçı arkadaşı Sultan Nur Ulu, "Neler Oluyor Hayatta"ya konuşmuştu. Röportajları yapan ve Güllü’nün düştüğü o eve giren "Neler Oluyor Hayatta" programının Genel Koordinatörü Reyhan Şan Tunaboylu, hem röportajların perde arkasını hem de önemli izlenimlerini anlattı. Tuğberk de şüpheli mi? Röportajların perde arkasında yaşananlara dair Tunaboylu’nun anlattıkları şöyle: ’’İlk andan itibaren olayın üzerinde ciddi bir titizlikle durduk. Bu konunun ana karakterleri Tuğyan, Tuğberk ve Sultan’dı. Ben de konuya onlarla görüşerek girmeye başladım. Başta yapımcımız Hülya Sepken olmak üzere ekiple yaptığımız görüşmeler sonucu Yalova’ya gitmeye karar verdik. Yayıncılık kalitemizi ve tarafsız yayın yaptığımızı gördükleri için onlar da sadece ve sadece bizimle konuşmayı tercih ettiler. Tuğberk olayın çok üzerindeydi. Şu an Tuğyan gözükse bile belli bir süre olayı hep Tuğberk ile yürüttük. İlk görüşmeleri onunla yaptık. Röportaj günü, yeri, saati, eve davet etmeler, "Burayı çekelim, şurayı çekmeyelim" gibi tüm talepler ve iletişimi Tuğberk ile yaptık. Ben onun şüpheli olduğuna inanıyorum. Tuğberk bize bağlandığında, "Ne olur acımızı yaşamamıza müsaade edin" dedi ve tüm ekip olarak onun acısını hissetmeye çalıştık. Saygı duyduk ve başka hiçbir canlı yayına da katılmadı. Annesinin doğum gününde yayınımıza bağlanan birine soracağınız her soru kifayetsiz kalıyordu. Şunu net söyleyebilirim; ekran önünde gördüğünüz o duygusal, anneye bağlı, konuşmakta bile güçlük çeken Tuğberk, birebir görüşme anlarında hiç öyle bir profil değil. "Ekran önü ve ekran arkasında çok farklıydılar" Ciddi baskın, o acısını hiç hissettirmeyen, bütün olayı koordine eden, hatta evden çıkarken "Reyhan abla, sana polislerin olay inceleme görüntülerini atacağız. İzleyin, bakın yerlerin kaygan olduğuna onlar da inanıyor" diyerek bunun aslında bir kaza olduğu yönünde görsel videolarla bizi ikna etmeye çalışıyordu. Geldiğimiz noktada olay çok net; ekran önüne geldikleri zaman Tuğyan ve Tuğberk, ağlamaktan konuşamayan iki acılı evlat; kameralar kapanıyor, arkamızı dönüyoruz, ciddi anlamda etrafa hükmeden, olayın yönünü çeviren, ağzı bozuk, çok sertleşebilen yapılara sahip iki kardeş bunlar. Tuğberk belli bir yere kadar olayı yönetti. Belli bir noktadan sonra artık ifşalar, mesajlar, ses kayıtları. Olay onun kontrolünden çıktıktan sonra kendini yok etti. Çünkü oradan çıkış olmadığını fark etti. Mesela oğluyla ilgili KADES’e Güllü’nün yaptığı şikâyeti de ilk biz verdik ve bunu da inkâr edemediler. Ben de bunu Tuğyan röportajımda sordum. Tuğberk her şeyi yönetiyordu; avukatlarla yaptığımız görüşmelerde bile. Sultan bu hikâyenin en silik karakteriydi aslında. Ben avukattan, Tuğberk’ten ve Tuğyan’dan defalarca Sultan’ın telefonunu istedim ama buna asla müsaade etmediler. Ben Sultan’ın ifadesinde Sultan’ın telefonunu gördüm, hemen aradım. Çok ürkek konuştu; hatta konuşmak istemediğini söyledi. Ben de ısrarcı oldum. Konuşmayı düşünmeyince ben bir hafta boyunca aramaya başladım. Bir gece beni aradı. "Konuşmaya karar verdim ama bana Tuğyan ve Tuğberk’in izin vermesi lazım. Siz eğer onlardan izin alırsanız, ben bir kez konuşacağım ve size konuşacağım" dedi. Tuğberk ile iletişime geçtim, izin verdi. Hatta orada Tuğberk ile bir tartışmamız oldu. "18 yaşın üzerinde, üniversite eğitimi alan bir kız Sultan, senin ailenin içinde biri değil. Senin onunla röportaj yapmam konusunda nasıl bir müdahalen olabilir? O kendi hür iradesiyle röportaj yapmak istiyor. Sen neden bunu engelliyorsun?" dedim. "Ben engellemiyorum ama şu an hiç kimsenin psikolojisi yerinde değil" dedi. Gece yarısı Sultan’a mesaj attım ve konuşması gerektiğini söyledim. Beni aradı ve ne soracağımı sordu, soruları istedi. Birkaç soru attım ona ve "tamam" dedi. Röportajı nerede yapacağımızı sorduğumda "Yalova’da Güllü annenin evinde" dedi. Sürekli fikir değiştiren karakterler bunlar. O gün Tuğyan, Sultan ve Sultan’ın babası evdeydi. Bir de tanımadığımız birkaç kişi daha Eve girdiğinizde o tedirginliği hissediyorsunuz. O an röportaja başlayacakken Tuğberk beni aradı. Ben o an Tuğberk’in bizi kameralardan izlediğini bilmiyorum. "Eve gelmişsin, soruları da göndermişsin ama bak sadece beş soru" dedi. Tuğberk’in telefonundan sonra ben herhalde kız kardeşi haber verdi diye düşündüm. Röportajı Güllü’nün odasında yapmak istedim, izin vermediler ve bir siyah koltuk gösterdiler. Tuğyan aşırı gergindi ve sürekli bir telefon trafiğindeydi. Sultan bakışlarını Tuğyan’dan alamadığı için rahat değildi. Röportaj yapacağın yere kadar onlar karar veriyor ve bir türlü başlayamıyorsun. Benim o gün gördüğüm; o güne kadar acılı, konuşmakta bile güçlük çeken anne acısıyla yanıp tutuşan Tuğyan profilinin olmadığıydı. Çok agresif, sürekli küfreden biri olduğunu gördüm. Sürekli telefonda Kervan ile kavga, gürültü Ortamda terör estiren bir Tuğyan vardı ve o baskı yüzünden Sultan konuşamaz hâlde. Ve beni Tuğberk tekrar aradı. "Reyhan Abla hemen başlayın" dedi. "Beş sorunun dışına çıkmayın" diye de uyardı. O gerilim beni rahatsız etti. Sultan hipnozda gibi, Tuğyan’dan gözlerini alamıyordu. Birinci soru ürkek cevap, ikinci soru ürkek cevap Tuğyan yine birileriyle telefonda kavga ediyor, yine küfürlü konuşuyor. Sultan’ın konuşmak istediğini gözlerinden görüyordum. Biz 20 dakika rahat konuşabilirdik. Bizim istihbarat şefimiz İsmail Navruz, Tuğyan’ı kısa süreliğine mutfağa götürdüğünde ben hemen Sultan’a "o gece aslında ne yaşandı?" sorusunu sorar sormaz telefonum çaldı. Arayan Tuğberk’ti Bana "bu soruya girme" dedi. Şaşırdım, etrafıma baktım; Tuğberk yoktu. O an kameralarla bizi izlediğini fark ettim. "Hemen röportajı kesin" dedi. "Soruların dışına çıktınız" dedi. Baskı yaptı.’’