GÜNDEM - 16 Eylül 2024 Pazartesi 14:49

Adnan Menderes idam edilişinin yıl dönümünde anılıyor

A
A
A

Yapmış olduğu hizmetlerle milletin gönlünde taht kurmuş ve Cumhuriyet tarihine bir dönemine damgasını vurmuş Başvekil Adnan Menderes, idam edilişinin yıldönümünde anılıyor. 1960 darbesi ile başlayan Adnan Menderes ve arkadaşlarının çileli hayatı darağacında son bulmuştu. Yargılamaların gerçekleştirildiği Yassıada geçtiğimiz yıllarda Demokrasi ve Özgürlükler Adası'na çevrilmiş adanın içerisinde ise yargılamalar sırasında Menderes ve arkadaşlarının maruz kaldığı işkencelerin izleri müzede sergilenmeye başlamıştı.

Adnan Menderes ve arkadaşlarının gördüğü işkencelerle ilgili Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan şunları söyledi:

“Yakın siyasi tarihimizde maalesef insan haklarına demokrasiye, hukuk düzenine, milli iradeyle taban tabana zıt utanç verici hadiseler az değil. 1876’da Sultan Abdülaziz Han’ı devirdiler ve sonra katlettiler. Ondan 85 sene sonra da merhum Adnan Menderes ve arkadaşları şehit edildi. Buradaki gerek darbe gerekçeleri, gerek darbe sırasındaki vahşetler, daha sonra Yassıada’da kurulan uydurma mahkeme ve oradaki insan haysiyetine zıt yargılama biçimleri, işkenceler her biri başlı başına bir mesele. Bunula ilgili yazılıp çizilenler oldu ama hala daha tam olarak incelendiğini tahkik edildiğini düşünmüyorum. Mutlaka tarihçilerimiz, hukukçularımız bu meselelere yakından eğilip gerçekleri daha çarpıcı şekilde ortaya koymalı ve gelecek nesillerin dikkatine sunmalıdır. Yoksa Türk milleti bu utancı hiçbir zaman kabul etmedi hep reddetti. Ama belli bir kesim hala da aradan geçen bunca zamana ortaya çıkan gerçeklere rağmen darbeciliği savunuyor. İdam cezalarını savunuyor. Bu hakikaten bir zalimliktir, küstahlıktır. Türk milletine de çok büyük bir hakarettir”.

“Yassıada’da ve diğer ceza evlerinde yapılan işkenceler Türk tarihi adına utanç verici”

Yassıada’da yapılan işkencelerin Türk tarihi adına utanç verici olduğunu vurgulayan Kapan, “Adnan Menderes gibi bu memleket için canını feda eden gecesini gündüzüne katan ülkenin kalkınması için elinden gelen bütün imkanları devreye sokan bir insan maalesef hunharca katledildi. Bunun üzerine ne söylesek az kalır, hafif kalır. Arkadaşları da öyle. Fatin Rüştü Zorlu Tük siyasi tarihinin en başarılı Dışişleri Bakanlarından biri. Hasan Polatkan’a Fatin Rüştü Zorlu’ya Adanan Menderes’e ve diğer demokrat parti milletvekillerine sanıklara Yassıada da ve diğer ceza evlerinde yapılan işkenceler Türk tarihi adına utanç verici. Maalesef bir dönem cuntacılar gücü ellerine geçirdikleri için kimsede karşısında mukavemet edemediği için bu zalimlikleri bir bir sıraladılar. Bu, maalesef tarihimizde bir kara lekedir” ifadelerini kullandı.

Adnan Menderes idam edilişinin yıl dönümünde anılıyor

“Orada tamamen hukuk çiğnenerek bir yargılama yapıldı”

Hukuk çiğnenerek yargılama yapıldığını belirten Kapan, “Uydurma bir mahkeme adı adalet divanı ama adaletle alakası yok. Orada tamamen hukuk çiğnenerek bir yargılama yapıldı. Diğer taraftan tutuklu bulunan hücrelerde cezalandırılan insanlara da insanlık dışı muameleler reva görüldü. Ailelerini de aynı şekilde baskı yapıldı. Aile fertlerinin bir biriyle görüşmesi haberleşmesi kısıtlandı. Özel olarak tutuklulara işkenceler yapıldı. Bunu daha geniş bir şekilde filmlerle belgesellerle ortaya konulması lazım ki tarihle ciddi manada bir yüzleşme olsun” dedi.

"Sivil bir yeni anayasa yapılırsa bu sıkıntıların önemli bir kısmı aşılabilir" diyen Kapan, “27 Mayıs 1960’ın üzerinden 64-65 sene geçti. Türkiye de hala maalesef darbe ile ilgili söylentiler azalmış bitmiş değil. 60’dan sonra her 10 senede bir veya 7- 8 senede bir Türk demokrasisine Türk devletinin hukuk düzenine saldırılar oldu, müdahaleler oldu, darbeler oldu. İnsanlar idam edildi. Bunların hepsi de güya demokrasi adına yapıldı. Ama hiç birinin demokrasi ile alakası yoktu. Şimdi de Türkiye’nin gerçek manada demokrasiyi sindirmesi hazmetmesi ve bütünüyle artık devletin yönetimine uygulaması noktasına yapılan çalışmalara hala karşı çıkanlar var. Elitisler, seçkinciler, demokrasi yerine otokrasiyi aslında gizli olarak savunanlar var. Bunu başka kılıflar içerisinde en fazla kullanılan argüman Atatürkçülük. Bu iddialarla birlikte demokrasiye müdahale ederek halkın gerçek manada iradesinin hakim olmasının önüne geçmeye çalışıyorlar. Bu Türkiye’nin bir sıkıntısıdır. Bunun aşılması lazım. Bunun içinde sivil bir yeni anayasaya ihtiyaç var. Sivil bir yeni anayasa yapılırsa bu sıkıntıların önemli bir kısmı aşılabilir. Öbür türlü hala daha darbe dönemlerinde yapılmış olan anayasalarla bu ülkenin yönetilmeye çalışılması bitmeyen sıkıntıları beraberinde devam ettiriyor. Bütün siyasetçiler üzerinde bir görevdir anayasa yapmak. Bakalım Türkiye bunu becere bilecek mi“ dedi.

Zöhre Alagöz - Emre Baba  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Vatan uğruna gözlerinden oldu, spor ile hayata tutundu 1990’lı yıllarda hain terör örgütüne karşı mücadele ederken görme yetilerini kaybeden gaziler, golbol sporu ile hayata tutundu. Yaklaşık 21 yıldır aktif olarak bu sporla ilgilenen gaziler, gösterdikleri dayanışma ile Türkiye’ye örnek oldu. Jandarma Astsubay olarak görev yaparken Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde terörle mücadele operasyonlarına katılan ve bir saldırı sonucu gözlerini kaybederek gazi ünvanı alan Erkan İna, rehabilitasyon merkezinde eşinin yardımı ile golbol sporuyla tanıştı. Eşinin rehabilitasyon sürecini hızlandırmak isteyen gazi Erkan İna’nın eşi Yasemin İna, golbol takımı kurdu. Terörle mücadele sırasında gazi olan Ümit Sayırlar, Bayram Diker ve Bayram Ünal’dan oluşan golbol takımı 2. Lig’de mücadele etmeye başladı. 21 yıldır golbol sporu ile uğraşan gaziler, el ele vererek hayata tutundu. Erkan İna: "Bundan sonraki nesillere güzel bir ülke bırakmak için şehit ve gazi olduk" Takımın kuruluş aşamasında yer alan ve kaptanlık görevini üstlenen Erkan İna, "1994 yılında Siirt Pervari’de Jandarma Astsubay olarak görev yapıyorken mayına basmam sonucu yaralandım. Daha sonrasında emekli oldum. 2001 yılında bu yana bu sporla ilgileniyorum. Ankara’da rehabilitasyon merkezinde kursa katıldık. Orada çeşitli kurslara katılıyorduk bu arada bu sporla da ilgilenmeye başladık. O yıllarda Türkiye’ye yeni gelen bu sporda biz de bir takım kurarak katkıda bulunduk. İlk zamanlar Türkiye’de 7 tane olan kulüp şu anda 80, 85 civarına geldi. Biz bunu kurarken tüm gazilerimizi bir araya getirmek amacıyla kurduk. 20 yaşında yaralanmış askerlerimiz hareketsiz evde oturuyorlardı. Bu spor sayesinde bir hareket başladı. Yeni yaralanan arkadaşları aramıza alıyoruz. Onların evden çıkıp kendilerine güvenmelerini sağlıyoruz. Gönül ister ki ülkemizde ne gazi ne şehit olsun ama konumu itibarıyla şehidimiz ve gazimiz eksik olmuyor. Bundan sonra da olmayacak gibi görünüyor. Gaziler ve şehitlerimiz bizim çocuklarımıza güzel bir vatan bırakmamız için bir garanti. Biz de onlardan bu ülkeyi devraldık. Biz de bundan sonraki nesillere güzel bir ülke bırakmak için şehit ve gazi olduk. Bütün Türkiye’deki gazilerimize şifa, şehitlerimize de Allah’tan rahmet diliyorum" dedi. 1999 yılında Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde çıkan sıcak temasta roket patlaması sonucu gözlerini kaybeden gazi Ümit Sayırlar, "Bu spor sayesinde arkadaşlarımızla buluşup dert paylaşıyoruz. Birbirimize yardımcı oluyoruz" şeklinde konuştu. Bayram Diker: "Gazi olduktan sonra sporu hiç bırakmadım" Takımda forma giyen Bayram Diker ise, "5 Temmuz 1999 yılında Mardin Nusaybin’de mayın patlaması sonucu gözlerimi kaybettim. Spor süper bir şey. İnsanı çok motive ve deşarj ediyor. Gazi olduktan sonra hiç bırakmadım. İlk olarak yüzme ile başladım ve Türkiye birinciliği kazandım. Sonra golbol sporunu öğrendim ve katıldım. 20 seneyi aşkın bir süredir devam ediyoruz. Çok mutluyuz, güzeliz, iyiyiz. Şu an buradaki takımlar arasında en yaşlıları bizleriz. Çok yaşlı olduğumuz halde onlara kafa tutabiliyor, yenebiliyoruz" ifadelerini kullandı. Bayram Ünal: "Benden başka görme engelli yok diye düşünüyordum" Bayram Ünal de 1994 yılında Kars Kağızman’da askerlik görevini yaparken pusuya düştüğünü ifade ederek, "Zaralı asker arkadaşım Üzeyir Gençdoğmuş aynı olayda şehit oldu, ben de gazi oldum. Müsabakalar eğlenceli geçiyor. Biraz yorucu ama eğlenceli. Arkadaşlarla birlikte vakit geçirerek motive oluyoruz. Bağımsızlığımız bu şekilde ortaya çıkıyor. 2003 yılında rehabilitasyon merkezinde başladım. oraya gelene kadar köyden çıkmamıştım. Ben oraya gidene kadar benden başka görme engelli yok diye düşünüyordum. Orada arkadaşlarla tanıştık" şeklinde konuştu. Yasemin İna: "Bütün gazilerimiz bu onuru hayatları boyunca taşısınlar" Gazi Erkan İna’nın eşi ve aynı zamanda TSK Rehabilitasyon Merkezi Engelliler Spor Kulübü Galbal Antrenörü Yasemin İna ise, "2002 yılında rehabilitasyon merkezinde eşime refakat ederken bu sporla tanıştım. Türkiye’ye gelen ilk eğitmenlerden antrenörlük ve hakemlik kursu alarak arkadaşlarımla 21 yıldır bu yolculuğu sürdürüyorum. 21 yıldır silahlı kuvvetlerde gönüllü olarak çalışıyorum. Eşimin yaralandıktan sonraki sürecini beraber yaşadık. Sporla tanışana kadar dört duvar arasındaydı. Sporla tanıştıktan sonra hem eşimin hem de benim hayata daha adapte olduğumuzu gördük. Bizden sonraki arkadaşlarımıza örnek olabileceğimizi düşünerek devam etme kararı aldık. Oyuna başladığımızda Türkiye’nin milli takımı yoktu. Eşim ve Ümit, milli takıma gitti. Bugün Gaziler Günü, çok özel bir gün. Bu camiada gazi olmuş birçok arkadaşımın Gaziler Günü’nü kutluyorum demek istemiyorum. Hepsi hayatları boyunca bu onuru taşısınlar. Biz de eşim ve çocuklarımla taşımaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Rize Rize’de Sakal-ı Şerif kayıplara karıştı Rize’nin Akpınar köyünde 70 yıldır mübarek gün ve gecelerde köy camisinde sergilenen Sakal-ı Şerif çalındı. Olay Rize merkeze bağlı Akpınar Köyü’nde meydana geldi. Akpınar Köyü Camii cemaati 14 Eylül 2024 Cumartesi gecesi camilerinde Mevlid Kandili’ni idrak etmek istedi. Caminin Yatılı Kur’an Kursu’nda bulunan Cami Vakfı’nın odasındaki dolapta saklanan Sakal-ı Şerif’i Mevlid Kandili için camiye getirmek isteyen yöneticiler dolabı açtığında şoke oldu. Sakal-ı Şerif’in yerinde olmadığını gören yöneticiler çalındığını anlayınca hemen jandarmaya haber verildi. Camide inceleme yapan jandarma tarafından yaşanan hırsızlık olayı ile ilgili inceleme başlatıldı. “Mevlid Gecesi gidip kutuyu açıp bakıldığında orada olmadığı anlaşıldı” Köy sakinlerinden Muhammet Ergin, yaptığı açıklamada Sakal-ı Şerifi camiye getirmek için kutuyu açtıklarında orada olmadığını gördüklerini ifade ederek “Köyümüzden Sakal-ı Şerif alındı, götürüldü buradan. Ne zaman alındığı belli değil. Kandil gecesi mi alındı belli değil. Kandil gecesi mağdur olduk. Bunun bulunmasını, geri getirilmesini istiyoruz. Yakın zamanda inşallah bulunur. Mevlid gecesi gidip kutuyu açıp bakıldığında orada olmadığı anlaşıldı. Kamera kayıtlarında da bulamadılar. Çok büyük sıkıntı. Bulunması, buraya getirilmesi gerekiyor” ifadesi kullanıldı. “Rezil olduk” Mevlid Kandili’nde Sakal-ı Şerifi görmek istediklerini ama yerinde bulamadıklarını bu nedenle çok üzgün olduklarını dile getiren bir başka köy sakini Ali Yılmaz ise “Sakal-ı Şerif çalındı. Ne zaman çalındığı belli değil. Biz Mevlid’i Şerif Kandili’nde öğrendik. Bu köyümüzün en güzel emanetiydi. Akpınar Köyü olarak rezil olduk diyebilirim. Manevi değeri vardı. Köyün bereketiydi. Biran önce bulunmasını istiyoruz” şeklinde konuştu. Sakal-ı Şerif’in bir an evvel bulunmasını isteyen köylüler suçlu veya suçlularında cezalandırılmasını talep ediyor.
Manisa Kahramanlarla birlikte yürüdüler Manisa’da 19 Eylül Gaziler Günü anma programı dolayısıyla, ’Kahramanlarla yürüyoruz’ sloganıyla Manisa protokolü ile gazilerin yer aldığı kortej yürüyüşü gerçekleştirildi. Manisa Valiliği ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü işbirliğiyle gerçekleşen 19 Eylül Gaziler Günü anma programı 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’ndan Cumhuriyet Meydanına kadar gerçekleşen kortej yürüyüşü ile başladı. Yürüyüşte gençler Türk Bayrağı ve Atatürk posteri ile ‘Kahramanlarla Yürüyoruz’ pankartıyla yürüdü. Programa Manisa Valisi Enver Ünlü, Manisa Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mehmet Can Tepedelen, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanvekili Anıl Ceylan, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, Manisa Emniyet Müdürü Fahri Aktaş, Yunusemre Kaymakamı Atilla Kantay, Şehzadeler Kaymakamı Fatih Genel, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, Şehzadeler Belediye Başkanvekili Gökay Budak, daire müdürleri, askeri erkan, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları katıldı. Cumhuriyet Meydanında tamamlanan yürüyüşün ardından Vali Enver Ünlü, garnizon komutanı, büyükşehir belediye başkanvekili ile şehit yakını ve gazi dernekleri Atatürk ve Milli Egemenlik Anıtına çelenk sundu. Manisa Büyükşehir Belediyesi Halk Dansları ekibi etkinlikte bir gösteri gerçekleştirdi. "Sizler en büyük gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşayan birer temsilcilerisiniz" Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapan Türkiye Muharip Gaziler Derneği Manisa Şube Başkanı Abdullah Karakaş, “19 Eylül Gaziler Günü Türk kahramanlığının cesaret ve fedakarlığının en büyük Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsında taçlandığı bir gündür. Kurtuluş Savaşı’nı yürüten meclis, zaferin anısına 19 Eylül 1921 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’e gazilik ünvanı ve mareşallik rütbesini tevcih etmiştir. Eşsiz komutan bu ödülü aldıktan sonra yayınladığı bildiride ’Sakarya Muharebesi’nde kazanılan bu başarılı ordumuzun iradesidir. İradesi sayesinde düşman ordusunun iradesinin kırılması suretiyle alındığını belirtmiştik. Bu sebeple bu ödülün gerçek muhatabı yine ordumuzdur’ diyerek mareşallik rütbesini ve gazilik unvanını silah arkadaşlarına mal etmiştir. 19 Eylül Gaziler Günü Muharebe meydanlarında canlarını ortaya koyarak savaşan fedakar kahraman gazilerimizin şeref ve kahramanlık günüdür. Kahraman gaziler, gaziler gününüz kutlu olsun. Sizler en büyük gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşayan birer temsilcilerisiniz. Sizler şehitlerimiz ile birlikte cumhuriyetimizin ve temel taşlarımız gururla taşıdığınız gazi ünvanı Ata’mızdan bize, gazilerimizi intikal eden en büyük mirastır. 19 Eylül Gaziler Günü münasebetiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşlarını aramızdan ayrılan tüm gazilerimizi Çanakkale Kurtuluş Savaşı, Kore Kıbrıs Barış Harekatı, Güneydoğu, Irak, 15 Temmuz ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı için toprağa düşen tüm şehitlerimizi, Türkiye Muharip Gaziler Derneği olarak rahmetle anıyor, hayatta olan kahraman gazilerimize sağlık ve esenlikler diliyorum” diye konuştu. Cumhuriyet Meydanında düzenlenen çelenk sunma töreninin ardından Manisa Valisi Enver Ünlü makamında şehit aileleri ve gazi derneklerinin temsilcilerini makamında ağırladı.
İstanbul “Dijital Benim İşim” projesi 4 yılda 43 milyon TL’yi aşkın sosyal değer üretti Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Vodafone Vakfı iş birliğiyle hayata geçirilen “Dijital Benim İşim” projesi, kadınları ekonomik ve sosyal hayata kazandırmaya devam ediyor. Projenin başından bu yana 43 milyon TL’yi aşkın sosyal değer elde edilirken, bu yıl proje için yapılan her 1 TL’lik yatırım 14 TL’nin üzerinde sosyal getiri sağladı. Toplumun dijitalleşmesine katkıda bulunmak, kadınların gelişimini desteklemek ve iş gücüne katılımını artırmak amacıyla hayata geçirilen “Dijital Benim İşim” projesi 3’üncü yılını tamamladı. Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Vodafone Vakfı iş birliğiyle hayata geçirilen projede bugüne kadar 20 ilde 35 bine yakın kadın kursiyere Dijital Okuryazarlık ve Dijital Pazarlama eğitimleri verildi. Projenin etkisini ölçmek için hazırlanan sosyal etki analiz raporuna göre, bu eğitimlerle 43 milyon TL’yi aşkın sosyal değer elde edilirken, bu yıl proje için yapılan her 1 TL’lik yatırım bir önceki döneme kıyasla 1,5 katına çıkarak 14 TL’nin üzerinde sosyal getiri sağladı. Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Cengiz Mete, şöyle konuştu: “Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü olarak, "Hayata mutlu bireyler hazırlamak için her zaman, her yerde, herkese eğitim" anlayışıyla çalışıyoruz. Bünyemizde Türkiye genelinde faaliyet gösteren 1000 halk eğitimi merkezi ve 31 olgunlaşma enstitüsünde 3 bin 741 adet yaygın eğitim kurs programıyla örgün eğitimin içinde veya dışında kalan bireylere yönelik açılan genel, meslekî ve teknik alanlardaki kurslar ve diğer faaliyetlerle hayat boyu öğrenme çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Ayrıca paydaşlarımızla, kursiyerlerimizin mesleki, sosyal, kültürel olarak geliştirilmesi amacıyla çeşitli projeler yürütüyoruz. Vodafone Vakfı ile hayata geçirdiğimiz Dijital Benim İşim Projesi de dijital dünyanın gücünü, kadınların potansiyeliyle buluşturmak üzere kamu ve özel sektör birlikteliğinin başarılı örneklerinden. Proje kapsamında eğitim verdiğimiz on binlerce kadının dijital alanda farkındalığının, bilgi ve becerilerinin artmasının mutluluğunu yaşıyoruz. Bu faydanın kadınların özgüvenine, motivasyonuna da yansıdığını görmek çok kıymetli.” Konu hakkında değerlendirmede bulunan Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel, “Amaç odaklı bir şirket olarak, dijital geleceğin toplumdaki her kesimi kapsaması için çalışıyoruz. “Dijital Benim İşim” de bu vizyonla hayata geçirdiğimiz bir proje. Temel amacımız, kadınları dijital dünyayla tanıştırarak onlara dijital okuryazarlık becerileri kazandırmak, kadınların sosyal hayatta güçlenmelerini sağlamak ve onları potansiyel dijital iş olanaklarıyla buluşturmak. Bu projeyle bugüne kadar 20 ilde 35 bine yakın kadına dijital okuryazarlık ve dijital pazarlama eğitimleri verdik. Projemizin etkisini de düzenli olarak ölçümlüyoruz. Son dönem sosyal etki raporumuza göre, projemiz kadınların yalnızca dijital bilgi ve becerilerini artırmıyor, aynı zamanda özgüven ve motivasyonlarının artmasında, dijital dünyanın önemine dair farkındalık kazanmalarında ve destekleyici ilişkiler geliştirmelerinde önemli rol oynuyor. Diğer yandan, projeye yaptığımız her 1 TL’lik yatırımın geçen döneme kıyasla 1,5 katına çıkarak 14 TL’nin üzerinde değer oluşturduğunu gördük. Tüm veriler, proje hedeflerine uygun ve yüksek etkili sonuçlar elde edildiğini gösteriyor. Vakıf olarak, kadınların yanında durmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Dijital bilgi ve becerilerde artış Yapılan açıklamaya göre, “Dijital Benim İşim” projesi kapsamında dijital okuryazarlık katılımcılarındaki en büyük değişim yaklaşık yüzde 44 ile bilgi ve becerilerindeki artış oldu. Projede görev yapan eğiticiler dijital okuryazarlık kursiyerlerindeki en büyük değişimin yüzde 67 ile dijitalleşmenin önemine dair farkındalık başlığı altında yaşandığını belirtti. Diğer yandan, dijital pazarlama kursiyerlerinin gözünden kendilerindeki en büyük değişim yüzde 43 oranında dijital pazarlama konusundaki bilgi ve becerilerindeki artış olurken, ikinci en yüksek değişim yüzde 32 ile iş geliştirmeye yönelik motivasyon alanında oldu. Eğiticiler, dijital pazarlama kursiyerlerindeki en büyük değişimin yüzde 75 ile destekleyici ilişkiler ve yüzde 70 ile özgüven ile dijitalleşmenin önemine dair farkındalık alanlarında yaşandığını belirtti. Projenin eğiticiler üzerinde de etkisi oldu. Buna göre, hem dijital pazarlama hem de dijital okuryazarlık eğiticilerinde en yüksek değişim bilgi, beceri ve yetkinlik gelişimi başlığında gerçekleşti. Dijital alışkanlıklarda değişim Analiz kapsamında Dijital Pazarlama Kampanya Yarışması finalistleriyle yapılan görüşmeler, yarışmanın itibar kazanma, özgüvenin güçlenmesi, planlama ve istikrarlı çalışma motivasyonu, iş büyütme, satış ve takipçi artışı gibi alanlarda olumlu etkiler oluşturduğunu ortaya koydu. Katılımcıların dijital beceri ve alışkanlıklarındaki değişimlere yönelik etki değerlendirildiğinde, davranış bazında en büyük gelişimin dijital araçların etkin kullanımı ile mobil platformlar ve internet üzerinden satış yapabilme konularında olduğu görüldü. Deprem bölgesine özel eğitim “Dijital Benim İşim” Projesi kapsamında verilen eğitimlere bu yıl ayrıca “Dijital Dünyaya Giriş” seminerleri eklendi. Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş’ta 6 Şubat depremlerinden etkilenen kadınların iyi olma hallerine katkı sağlanması amacıyla bölgenin koşullarına uygun olarak geliştirilen seminer, halk eğitimi merkezleri ve konteyner kentlerde kadınlarla buluştu. 8 binin üzerinde kadına ulaşılan seminerlerle kadınların gündelik hayatlarında kullanabilecekleri dijital araçlar hakkında bilgi verildi. Katılımcıların en büyük gelişimi, yüzde 19 oranında bankacılık işlemlerini dijital araçlar üzerinden yapabilme konusunda olurken, cep telefonu ve internet üzerinden satış yapabilme başlıklarında ise yüzde 18’lik artış yaşandı. Seminerlerden sonra internet üzerinden alışveriş yapan kadınların sayısında önemli bir artış sağlanırken, e-Devlet ve e-Nabız gibi devlet kurumlarıyla ilgili işlemlerini dijital araçlar aracılığıyla yapan kadınların oranı ise yüzde 94’e çıktı. Seminerlere katılan kadınların yüzde 56’sı aldıkları eğitimden sonra internet ve cep telefonu ile yeni uygulamaları öğrenme ve kullanma isteklerinde artış olduğunu belirtti. Yatırımın Sosyal Getirisi (SROI) metodolojisi kullanıldı “Dijital Benim İşim Projesi Sosyal Etki Analizi” kapsamında uygulanan Yatırımın Sosyal Getirisi (SROI) metodolojisi, sosyal temelli projelerin oluşturduğu sosyal değerin hesaplanması için kullanılıyor. SROI yolu ile değişim, bu değişimi yaşayan ya da ona etki eden paydaşları kapsayacak şekilde hesaplanıyor. SROI analizinde, saha çalışmaları yolu ile paydaşlar üzerinde oluşturulan sosyal değişimi anlamak hedefleniyor ve bu değişimin, finansal değerler kullanılarak yansıtılması yolu ile değişimin hikayesi anlatılmaya çalışılıyor. Bu sayede, sosyal kazanım ve maliyetleri yansıtacak bir oranın hesaplanması mümkün oluyor. Buna göre, 2:1 oranında bir etki, 1 birimlik yatırımın 2 birimlik sosyal değer oluşturabildiğini dile getiriyor.
Aydın “Türk milletinin onurlu kahramanları gazilerimizdir” Milliyetçi Hareket Partisi 13. Dönem MYK Üyesi Burak Pehlivan, 19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada tarih boyunca nice kahramanlık destanı yazan Türk Milleti’nin onurlu kahramanlarının gazilerimiz olduğunu söyledi. Türk milletinin ortak değerlerinin, milli birlik ve beraberlik ruhunun canlı sembollerinin gazilerimiz olduğunu kaydeden Pehlivan, “Bugün, milletimizin bağımsızlığı, vatanımızın birliği ve bütünlüğü uğruna canlarını hiçe sayarak kahramanca mücadele eden gazilerimizi onurlandırdığımız anlamlı bir gün olan 19 Eylül Gaziler Günü’nü idrak etmekteyiz. Türk milletinin sarsılmaz iradesi, vatan sevgisi ve bağımsızlık aşkı, tarih boyunca nice kahramanlık destanları yazmıştır. Bu destanların en onurlu kahramanları ise gazilerimizdir. Onlar, gözlerini kırpmadan cephelere koşmuş, canları pahasına vatanımızın bütünlüğünü korumuş ve bağımsızlığımızı muhafaza etmişlerdir. Bugün bizler huzur ve güven içerisinde yaşıyorsak, bunu aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize borçluyuz” dedi. Pehlivan açıklamasının devamında “Gazilerimiz, Türk milletinin ortak değerlerinin, milli birlik ve beraberlik ruhunun canlı sembolleridir. Onların fedakarlıklarını unutmak, milletimizin tarihine sırt çevirmek anlamına gelir. MHP olarak, gazilerimizin her daim yanındayız ve onların sorunlarını çözmek, hak ettikleri saygıyı göstermek için çalışmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Gazi” unvanı verilişinin yıl dönümünü kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor, hayatta olan gazilerimize sağlık ve huzur dolu bir ömür diliyoruz” ifadelerine yer verdi.