POLİTİKA - 26 Ekim 2024 Cumartesi 17:36

Cumhurbaşkanı Erdoğan Hatay’da afet konutu anahtar teslim törenine katıldı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan Hatay’da afet konutu anahtar teslim törenine katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan Hatay’da afet konutu anahtar teslim törenine katıldı, burada halka seslenen Erdoğan, İsrail’in saldırısı dolayısıyla İran’a geçmiş olsun dileklerini ileterek İsrail’in Allah’tan kahrını diledi.



Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 6 Şubat depremlerinden etkilenen 11 ilde, TOKİ’ye yaptırılan ve tamamlanan 29 bin 311 afet konutunun anahtar teslimi töreni Hatay’ın Antakya ilçesi Gülderen Konutları’nda yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı törende; Hatay’da 7 bin 856, Malatya’da 6 bin 759, Gaziantep’te 5 bin 259, Kahramanmaraş’ta 3 bin 135, Adıyaman’da 3 bin 108, Osmaniye’de bin 310, Adana’da 648, Diyarbakır’da 641, Elazığ 569, Kilis 9 ve Şanlıurfa’da 17 konut sahiplerine teslim edildi. Yeni teslim edilenlerle birlikte teslim edilen konut ve iş yeri sayısı toplam 130 bin 565’e yükseldi.


“10 Yıllık fetret dönemi bitti”


Anahtar teslim töreninde konuşa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hatay’ın 10 yıllık fetret devrinden kurtarıldığını belirterek, “Beşeri ve kültürel zenginliğimizin sembol şehri Hatay bundan sonra belediyecilik hizmetlerinde de artık parmakla gösterilecek. 31 Mart’ta 10 yıllık fetret devinden kurtardığımız Hatay’ı hep birlikte çok daha güzel yerlere taşıyacağız. Hatırlayın oy yoksa hizmette yok diyenlerden değil bize oy versin veya vermesin Hataylı kardeşlerimizin tamamına biz hizmet götürenlerden olacağız. Hatayla kardeşlerim şunu çok iyi bilsin bizde ötekileştirme olmaz, bizde insanların kökenine, meşrebine, görüşüne göre tasnif etmek olmaz. Bizde asılolan milletimizin takdiridir, muhabbetidir, hayır duasını almaktır.” dedi.


“k 2025 yılı sonunda 452 bin 958 konut, iş yeri ve ahırın teslim edilecek”


Erdoğan konuşmasında 2025 yılı sonunda 452 bin 958 konut, iş yeri ve ahırın teslim edileceğini ifade edip. “Bugün Hatay’ımızda 7 bin 856, Malatya’mızda 6 bin 759, Gaziantep’imizde 5 bin 259 Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 135, Adıyaman’ımızda 3 bin 108, Adana’da 648, Diyarbakır’ımızda 641, Elazığ’ımızda 569, Şanlıurfa’mızda 17, Kilis’imizde 9, Osmaniye’mizde bin 310 olmak üzere toplamda 29 bin 311 yuvamızın daha kuralarını çekerek hak sahiplerine teslim ediyoruz. Böylece 130 bininci afet konutumuzun anahtarlarını depremzedelerimize teslim etmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. Yeni evlerimizin depremzede kardeşlerimiz için ailelerimiz ve evlatlarımız için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Kardeşlerim Hatay’da toplam 152 bin 959 hak sahibimiz var. On bir ilimizde ise toplam 442 bin 709 hak sahibi bulunuyor. Bu yılın sonuna kadar iki yüz bir bin altı yüz seksen sekiz ev ve iş yerimizi daha anahtarlarını sahiplerine teslim edeceğiz. 2025 yılı sonunda 452 bin 958 konut, iş yeri ve ahırı teslim etmiş olacağız. Deprem bölgesinde evine girmeyen hiçbir hak sahibimiz kalmayacak. Bir defa şunu çok açık ve net söylemek isterim. Biz meydanlarda verdiği sözü göreve gelince unutanlardan değiliz. Biz ahdine, vaadine, millete verdiği sözlere sadık bir yönetimiz. Biz bir şeyi yapacağız dersek Allah’tan bir mani olmazsa yaparız.” dedi.


“Bin düşünüyor bir söylüyoruz.”


Erdoğan konuşmasında, Türkiye’de yaşayan etnik grupların ezeli ve ebedi kardeşliğimize pusu kurulamayacağının altını çizerek, “Şunu herkes görsün ve anlasın. Ne kandan ve gözyaşından beslenen terör baronları, ne gözlerini Hatay’a diken emperyalizmin uşakları, ne de bölgemizi kana ve ateşe boğman isteyen terör devletleri bizi Türkiye yüzyılı ülkümüzden vazgeçiremeyecek. Türkiye çok büyük bir devlettir. Biz meseleleri başkaları gibi yarım asırlık, çeyrek asırlık tecrübeyle değil, 2200 yıllık bu süreci aşan köklü bir hafıza ile değerlendiriyoruz. Bin düşünüyor bir söylüyoruz. İktidar ve ittifak olarak bir adım atmadan önce de her şeyi en ince detayına kadar hesaba katıyoruz. Önümüze çıkan engelleri aşarak, kurulan tuzakları bozarak hedeflerimize emin adımlarla yürüyoruz. Ülkemizde bulunan tüm araç ve imkanları kullanarak, terörün olmadığı, şiddetin olmadığı, huzurun, demokrasinin ve kardeşliğin egemen olduğu bir Türkiye’yi mutlaka inşa edeceğiz. Bu topraklar üzerinde daha nice asırlar boyu; Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni demeden 85 milyon hep beraber kardeşçe yaşayacağız. Millet olarak birlik ve beraberliğimiz, her türlü hainliğin, her türlü alçaklığın, her türlü sabotaj girişiminin fekkindedir. Terör örgüleri bizi maşa gibi kullanamayacak. Hedeflerine ulaşamayacaklar. İç cephemizi sarsamayacaklar. Ezeli ve ebedi kardeşliğimize pusu kuramayacaklar. Aramıza nifak tohumları ekemeyecekler. Hep beraber Türkiye olmamızı engelleyemeyecekler. Kardeşliğimizi bozamayacaklar.” Şeklinde konuştu.


İsrail’in kahrını diledi


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında İsrail’in saldırdığı İran’a geçmiş olsun dileklerini iletip, Allahtan İsrail’in kahrını dileyerek konuşmasını şu sözlerle tamamladı. “Dün gece İsrail saldırganlığının hedefi olan komşumuz İran’a ve İran hükümetine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Batılı güçler tarafından iyice şımartılan Siyonist İsrail hükümeti bu tarz çalışmalarla bölgesel çatışmanın fitilini ateşlemeye çalıyor. İsrail ve destekçilerinin bu oyununa gelinmemesi son derece önemlidir. İsrail bu anlayış ve bu kafa ile bir yere varamayacaktır. Duamız şu; ya kahhar ismi şerifi hürmetine Allah’tan bunların kahrını bekliyoruz.”


Konuşmanın ardından anahtar teslim töreni gerçekleştirildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.