SPOR - 23 Mart 2025 Pazar 20:09

Yüksekova Spor Kadın Futbol Takımı Süper Lig’e yükseldi

A
A
A
Yüksekova Spor Kadın Futbol Takımı Süper Lig’e yükseldi

Yüksekova Spor Kadın Futbol Takımı, Dudullu Spor’u 1-0 mağlup ederek Kadınlar 1. Lig şampiyonu oldu ve Süper Lig’e yükseldi.


Yüksekova Şehir Stadı’nda saat 12.00’de başlayan mücadeleyi Yüksekova ekibi 1-0 kazanarak şampiyon oldu ve Kadın Futbol Süper Ligi’ne yükseldi.


Büyük bir heyecana sahne olan karşılaşmada Yüksekova Spor, etkili oyunuyla galibiyeti ele aldı. Maçın tek golünü 43. dakikasında Yüksekovaspor oyuncusu Birsen Bozbağ attı.


Bu galibiyetle Yüksekova Spor, önümüzdeki sezon Kadın Futbol Süper Ligi’nde mücadele etmeye hak kazandı.



Yüksekova Spor Kadın Futbol Takımı Süper Lig’e yükseldi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Arnavutköy’de gönüllere dokunan bayramlaşma töreni Arnavutköy’de bayram öncesi 294 çocuğa bayramlık kıyafet hediye edildi. Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu’nun katılımıyla gerçekleşen programda, çocukların mutluluğu bayram sevincine dönüştü. Bayramların ruhunu yaşatan, birlik ve beraberlik duygusunu güçlendiren anlamlı bir buluşma Arnavutköy’de gerçekleşti. Nuri Pakdil Kültür Merkezi’ndeki etkinlikte, Arnavutköy Belediyesi’nce ilçede yaşayan 294 çocuğa bayramlık kıyafet ulaştırıldı. Arnavutköy Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü’nün organizasyonuyla, Arnavutköy Gıda Bankacılığı Derneği öncülüğünde ve LC Waikiki ile Forelli Ayakkabı’nın destekleriyle hazırlanan bayramlıklar, çocuklara bayram sevinci yaşattı. "Gönül yapmadan şehir inşa edilmez" Programda konuşan Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, bayramların en çok çocuklar için anlam taşıdığına vurgu yaparak, "Yeni bir ayakkabı, tertemiz bir elbise ve sımsıcak bir tebessüm. Biz bugün tam da bu tebessüm için buradayız" ifadelerini kullandı. Yardım çalışmalarının yalnızca ihtiyaçları karşılamakla kalmadığını, aynı zamanda gönül bağlarını güçlendirdiğini belirten Başkan Candaroğlu, yetim ve öksüz çocukların toplumun emaneti olduğunu ifade etti. Konuşmasında sosyal belediyeciliğin sadece altyapı projeleriyle sınırlı olmadığını hatırlatan Başkan Candaroğlu, "Arnavutköy’de yalnızca yollar yapmıyor, parklar inşa etmiyoruz aynı zamanda gönül yapmaya gayret ediyoruz" ifadelerini kullandı. Bayramlıklar Mustafa Başkan’dan, sevinç çocuklardan Başkan Candaroğlu daha sonra temsili olarak sahneye çıkan 20 çocuğa kıyafet poşetlerini verdi. Diğer kıyafetler, program sonunda ailelere ulaştırıldı. Etkinlikte bayramlık kıyafetlerin yanı sıra ayakkabı desteği de sağlandı. Program, fotoğraf çekimleriyle tamamlandı.
İstanbul Osman Zeki Korkmaz: "İstanbulspor, bulunduğu platformda her zaman başa yarışan bir camiadır" İstanbulspor Teknik Direktörü Osman Zeki Korkmaz, Trendyol Süper Lig’de olmamalarına rağmen oyun kalitelerinden bir şey kaybetmediklerini aktararak, "İstanbulspor, bulunduğu platformda her zaman başa yarışan bir camiadır" dedi. Trendyol 1. Lig’de play-off hattı içinde bulunan İstanbulspor’da Teknik direktör Osman Zeki Korkmaz, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine Süper Lig’e çıkma şansları, ligin kalitesi, A Milli Takım’ın yükselişi ve açıklamalarda bulundu. "İstanbulspor, izleyenlere keyif veren bir takım" Geçtiğimiz sezon Süper Lig’e veda ettiklerini hatırlatan Korkmaz, "Keyif veren bir futbol oynuyorduk. Ligden düşerken de bu durum aynıydı. Bir alt lige düştükten sonra da aynı oyun kalitemizi devam ettirerek, Süper Lig’e dönmeyi planladık. Kamuoyunun düşüncesi de bu şekildeydi. Fakat kadromuzda çok köklü değişikliklere gittik. Bana göre son 3-4 senede yapılmış en büyük değişiklikti. Sadece sportif anlamda olmasa da motivasyon açısından camianın bu değişikliğe ihtiyacı vardı. Pek çok oyuncu buradaki hafızasını artık doldurmuştu. Bizimle birlikte şampiyonluk yaşan ve tekrar alt lige düşen oyuncu grubundan birçok ismin takımdan ayrılması gerekiyordu. Farklı tecrübeler yaşamaları gerekiyordu. Bu değişim ilk haftalara denk geldiği için bir dönem bu kararın sancılarını yaşadık. Fakat bunu atlattıktan sonra tamamen kabuk değiştirmiş, yaş ve hafıza olarak gençleşmiş bir İstanbulspor meydana geldi. Şu andaki takımımız yeni bir İstanbulspor ve bu ekip camianın kimliğini temsil ediyor. İstanbulspor, bulunduğu platformda her zaman başa yarışan bir camiadır. Oyun anlayışımız bunu temsil ediyor. Nasıl olursa olsun kazan diyen bir anlayışımız yok. Kendi kimliğini oyuna katan, izleyenlere keyif veren bir takım İstanbulspor istedik. Bu sebeple bu değişiklikten çok mutluyuz. Çünkü bu senenin yanı sıra birkaç senemizi daha inşa etmiş olduk" şeklinde konuştu. "Oyun kimliğimizden bir şey kaybetmedik" İstanbulspor olarak kendi oyun tarzlarını kaybetmeden geliştirdiklerini dile getiren teknik adam, "Süper Lig’den düşmeyi tabii istemezdik ama alt lige düşerken de oyun kimliğimizden bir şey kaybetmedik. Ne yaptığımızı bilerek kendimizi bir adım geriye attık diyebiliriz. Bu sevinci tekrar yaşarsak, sportif ve zihinsel olarak Süper Lig’e daha hazırız aslında. Hem Camia hem de başkan ve bizler daha hazırız. Bundan sonra İstanbulspor, artık bu kültürü edindi. Süper Lig nedir? Bir alt lig nedir? Ara geçiş nasıl olur, bunu kulüpte en üstten, en alttakine kadar herkes edindi. İstanbulspor, bu sene üst lige çıkabilir. Çıkamazsa birkaç sene sonra çıkabilir. Sonra tekrar bir adım geri atabilir veya tekrar geri çıkabilir. Hem kulübün işleyişi olarak hem de sportif olarak nasıl reaksiyon verebileceğimizi artık çok daha iyi biliyoruz" ifadelerini kullandı. "Futbolcularımız dakika şaşmadan ödemelerini alıyorlar" Camia içerisinden mali problemin bulunmadığını aktaran Osman Zeki Korkmaz, "Herhangi bir oyuncu parladığı zaman kulübümüz içindeki maliyetlerden bahsediliyor. Futbolcularımız dakika şaşmadan ödemelerini alıyorlar. Bence bu da ayrı bir avantaj. Bir sözleşmede astronomik bir fiyat yazıyordur fakat oyuncu o parayı alabilmek için 5 sene peşinden koşuyordur. Burada öyle sorunlar yok. Burada gerçekçi rakamlar var ve bahsi geçen rakamlar günü gününe ödeniyor. Bu da olayın bence başka bir avantajlı tarafı" diye konuştu. "Bu ligin, Süper Lig’e hazırlama konusunda yeterli olduğunu düşünmüyorum" Topun oyunda kalma süresinin oyun kalitesini çok fazla etkilediğini dile getiren Korkmaz, "Her zaman bahsediyorum. Bu ligde oyun süresinde büyük sıkıntı yaşıyoruz. Oyun süresini ölçebileceğimiz birçok parametre var. Sezon başları gelip bize seminerler veriyorlar. Biliyorsunuz 5 oyuncu değiştirme hakkınız var. Devre arası yapmazsanız oyunu 3 kez durdurabiliyorsunuz. Baktığınız zaman takımların yüzde 85-90’ı devre arasında değişiklik yapmıyor. En azından iki takımın toplam 6 hakkından 5 tanesi ikinci yarı kullanılıyor. 30 saniyeden 2.5 dakikayı orada yedik. VAR kontrolü oluyor biliyorsunuz ve Türkiye’de bu süreç ne yazık ki 15-20 saniyede bitmiyor, 40 saniyeyi, 1 dakikayı bulduğu oluyor. Sonra bakıyorsunuz her maçın sonuna 4-5 dakika ilave süre ekleniyor. Bu oyunda başka zaman kaybı olmuyor mu? Taçlarda, aut atışlarında bu süre nasıl kullanılıyor? Ne yazık ki ligde takımlar bu şekilde maç kazanınca mutlu oluyor. Takımlardan bir tanesi gol atıyor ve inanın maç ondan sonra oynanmıyor. O zaman biz neyi geliştirmek istiyoruz? Herhangi bir takımı bu mantaliteyle bir üst lige çıkarmak yeterli bir şey mi? Bir futbol kültürü oluşturmadan, oyuncu üretmeden sadece sonuç alarak. Evet, belki mutlu ediyor ama ülke futboluna bir şey kazandırıyor mu? Bu anlamda Süper Lig’e hazırlama konusunda yeterli olduğunu düşünmüyorum. Öte yandan Süper Lig’de taktiksel ve oyun anlamda bizi tatmin eden bir lig mi? O da ayrı bir soru işareti. Biz İstanbulspor olarak bu bakış açılarının çok dışındayız. Son 10 hafta topun oyunda kalma süresi olarak bakarsanız İstanbulspor hep ilk 3’te. Son 9 haftada ise lideriz bu anlamda. Listedeki diğer takımlar hep değişiyor. Yine bu süreçte oynadığımız 3 maçımızda topun oyunda kalma süresi 60 dakika. Süper Lig’de bile 54 dakika oynanan maçlar var. Bizde 57 dakikanın altına düşmüyor. Bu rakamlar Avrupa’da majör lig ortalamasıdır. Biz takım olarak taç atışını, aut atışını yavaş kullanmıyoruz. Yere yatmıyoruz. Bir kere insani olarak kendimize yakıştırmıyoruz" açıklamalarında bulundu. "Diarra’nın potansiyeli çok daha yüksek" Takım içerisinde diğer kulüplerin ilgisini çeken oyuncuların olduğunu söyleyen sarı-siyahlıların teknik direktörü, "Kulüp ve teknik heyet olarak keşfimiz oldu diyebilirim. Bildiğiniz üzere Diarra, ülkemizde üniversite öğrencisi. Tuzlaspor ile antrenmanlara çıkmış fakat listeye yazılmamış. Tuzlaspor düşünce bize ismi geldi. Biz de kendisini denedik ve üçüncü antrenmanda karar verdik. Çünkü sahada ekstra bir şey olduğunu gördük. Kendisi bizi yanıltmadı. Aynı performansı göstermeye devam ediyor. Bence potansiyeli çok daha yüksek. Bu sezonu bu ortalamalarla devam ettirirse ki öyle devam edeceğe benziyor; kendisine çok fazla talep olacağını düşünüyorum. Bunun dışında Okan Erdoğan var. Çok gözden kaçıyor. Bence Süper Lig’de rahat rahat oynayabilecek bir oyuncu. Çok üst düzey bir savunma oyuncusu. Ben Süper Lig’de uzun süre yardımcı antrenörlük yaptım. Bünyesinde bulunduğum kulüplerde transfere karar veren pozisyondaydım. Bunları yaşamış, görmüş birisi olarak Okan’ın Süper Lig’de rahatlıkla oynayabilecek potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. Emir Kaan keza o şekilde. Bu sene Abdullah Dijlan Aydın da çok iyi bir çıkış yaptı. Skor katkısı Diarra’yı çok fazla ön plana çıkardı. Bunu da hak ediyor. Daha önce hiç bu seviyede futbol oynanmış birisi olarak yaşadıkları bir peri masalı gibi aslında. Umarım daha iyi yerlere gider. Elde edeceği başarı bizi de çok mutlu edecektir. Umarım parlattığımız her oyuncu, futbol piyasasında hak ettiği karşılığı bulur" şeklinde konuştu. "Diarra ve Ömer Erdoğan ile ilgili sorular aldık" Birçok oyuncularının yurt içi ve yurt dışı ekiplerince izlendiğini aktaran Osman Zeki Korkmaz, "Çok fazla uluslararası scout, maçlarımızı izlemeye geliyor. Kulübün idari personelleri bu konuyu daha iyi bilirler tabii. 4-5 hafta önce oynanan iç saha maçımıza 3-4 ayrı ülkeden gelindi. Daha sık gelineceğine dair de duyumlarımız var. Beşiktaş ile oynadığımız hazırlık maçında da hem Diarra hem de Ömer Erdoğan ile ilgili sorular tarafımıza geldi. Sezon sonuna doğru oyuncularıma olan ilginin daha da artacağını görebiliyoruz" dedi. "Sahamızın zemini, oyun kalitemizi etkiliyor" İç sahadaki yenilmezlik serilerine rağmen deplasmanda çok puan kaybettiklerinin hatırlatılması üzerine Korkmaz, "Daha önce şampiyonluk yaşadığımız sene, iç sahada istikrarlı değildik ama dış sahada daha iyiydik. Bu biraz da alınan sonuçlar sonrası oluşan ilgiyle alakalı da olabilir. İç sahada bir kere zemin kalitemiz çok yüksek. Bu oyun kalitemizi etkiliyor. Diğer sahalar çok kötü diyemem ama sezonun ilk haftalarında duraksama dönemimiz olmuştu. O süreçte oynadığımız çoğu müsabaka dış sahadaydı. Son 8 haftaya iç saha ya da dış saha olarak bakmayacağız. Hatta hangi takımla oynadığımıza da bakmayacağız. Önümüzdeki Adanaspor mücadelesi bizim için motivasyon. Artık son haftalara doğru iyi bir ritim yakaladık. Alınan sonuçlar ile oyuncularımın öne çıkan performansı ve bunun neticesinde futbol kamuoyunda çok fazla konuşulmamız güzel ama aynı zamanda dikkat edilmesi gereken noktalar. Dikkatler sizin üzerine çekildiği anda çalışma ritminizi ve motivasyonunuzu katlayarak ilerlemeniz gerekiyor. Çünkü rakiplerinizin size hazırlanışları da değişir. O yüzden önümüzdeki ilk maç çok kritik. Bence bizim için çok zor bir maç olacak. Adanaspor maçından sonra oynayacağımız hiçbir rakipten çekincem yok" değerlendirmesinde bulundu. "Elimizde çok değerli bir jenerasyon var" Osman Zeki Korkmaz, A Milli Futbol Takımı’nın son dönemli performansı hakkında ise, "Son turnuvada da gördüğümüz, elimizde olan jenerasyon üzerinden bakarsak üst düzey bir jenerasyona sahip olduğumuzu düşünüyorum. Çok fazla usta ayak var. Son oynanan Macaristan maçında rakip maça daha istekli başlamasına rağmen hemen ilk bulduğumuz anda pozisyona girip gol atabiliyoruz. Milli takım olarak tam tersi bir durumla karşı karşıyaydık. Biz oynuyorduk ama rakip bize aynısını yapıyordu. Usta ayakları var diyorduk ama şimdi durum tersine döndü. Maçın psikolojisine yenilmiyoruz. Hangi seviyede oynarsak oynayalım rakibe kendimizi hatırlatıyoruz ve gereken skoru alabiliyoruz. Bu anlamda baktığımızda elimizde çok değerli bir jenerasyon olduğunu düşünüyorum. Bulunduğum konum itibarıyla taktiksel eleştiri yapmayı çok etik bulmuyorum. Fakat hepimiz Türk Milli Takımının bir oyun tarzı var mıdır? Alınan sonuçlar neticesinde elimizdeki oyun formatının bir ekole dönüşüp dönüşmeyeceğini sorabilirim. Çok kaliteli bir oyuncu kadromuz var ama oyun ekolü oluşturmak için sanki daha çok zamana ve çalışmaya ihtiyaç olduğunu söyleyerek özetleyebilirim" açıklamasında bulundu. "Antrenman izlemeyi, maçları izlemekten daha fazla severim" Antrenman konusunda gün geçtikçe katılaştığını belirten Korkmaz, "Detaylı bir teknik ekiple çalışıyoruz. Yardımcı antrenörlük yaptığımda da ben çok fazla yurt dışına gidip, gelirdim. İş yoğunluğundan dolayı çok vakit bulamasak da farklı antrenman anlayışlarını ve planlarını izlemeyi maçları izlemekten daha fazla severim. Almanya gibi oyun disipliniyle ön plana çıkan liglerdeki antrenmanları izlemeyi daha çok severim. Bir şeyi alıp buraya gömlek giyer gibi giydiremezsiniz. Sosyal hiçbir olayda bu tarz şeyleri bir kalıp gibi getirip yerleştirmezsiniz. Burada kültür yapınız, günü yaşayış şekliniz bile bunlarla iç içedir ama neleri daha iyi yapabiliriz diye örneklem alabiliriz. Ben antrenman konusunda günden güne daha fazla katılaştığımı fark edebiliyorum. Taviz vermeme konusunda eskiye göre daha sert ve katı olduğumu görüyorum. Çünkü sahada üst düzey bir şey istiyorsanız antrenmanda da aynı katılıkta çalışmanız gerekiyor. Antrenmanda yüzde 30 şiddetle yaptığınız bir şeyi maçta yüzde 100 şiddetle yapmayı bekleyemezsiniz. Oyuncunun antrenmanda hakkıyla çalışması gerekir. Sadece kendini tatmin edecek şekilde değil, üst düzey bir futbolcu gibi çalışmalı. Sahada taktiksel bir şeyi çalışırken de aynı ciddiyetle çalışmanız gerekiyor. Ben ciddiyetten ödün vermeyi seven bir teknik adam değilim. Antrenman kalitesinin takımın sezon boyunca rakiplerine karşı sergilediği maç performansını kesinlikle çok fazla etkiliyor" diye konuştu. "Antrenman konusunda İsmail Kartal’dan çok şey öğrendim" Uzun dönem yardımcılığını yaptığı İsmail Kartal ile telefonla görüştüğünü dile getiren sarı-siyahlıların teknik direktörü, sözlerine şöyle devam etti: "Kendisiyle bir kaç hafta evvel telefonda sohbet etmiştik. Çok değerli bir teknik adam. 6 yıl boyunca beraber çalıştık. Çok fazla güzel hatıramız var. Birlikte şampiyonluk yaşadık ve birçok değerli iş yaptık. Şu anda orada olduğu için çok mutlu. Futbol anlamında çok bildiğimiz bir coğrafya değil. Belki de kendisi de ilk giderken ne ile karşılaşacağının farkında değildi. Ama kulübün standardından çok memnun olduğunu biliyorum. Taraftar ilgisinden de çok memnun. Önümüzdeki sezon için çok motive durumda. Kadro yapılanması için planlarının hazır olduğunu söyleyebilirim. Ayın teknik adamı olması benim için sürpriz değil. Çünkü kendisi çok disiplinli. Özellikle antrenman konusunda kendisinden çok şey öğrendim. Perspolis, İran’daki 3 büyük takımdan bir tanesi. Umarım yapılanmayı tamamladıktan sonra orada çok daha büyük işler yapacaktır. Bu durum Türk teknik adamların ülke dışında üst düzey çalışması anlamında da iyi bir örnek olacağını düşünüyorum." "4 büyük kulüp haricinde bir takımla Avrupa’da oynamak isterim" Kısa vadede hedefinin sorulmasına 42 yaşındaki teknik adam, "Performansı korumak bir yerde sanat. Kolay bir iş değil. Olduğunuz konumu koruyabilmek bile bir mesele. Bana en büyük keyif verecek şey; 4 büyük kulüp haricinde bir takımla Avrupa’da oynamak isterim. Umarım bu İstanbulspor olur. Bence ülke futbolunu da bu tarz şeyler geliştirecek ama çıkıp gerçekten yarışacaksınız. Öyle hafta içi maç oynamaktan şikayet etmek için değil yani. İnanın Avrupa’da bunu sıradan bütçeli sıradan takımlar yapıyor. Sloven, Slovak ve Çek takımları bu işi rahat rahat yapabiliyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nden bir takım bu işi neden yapamıyor? Anlayamıyorum. İşte ben bunu yapmak isterim. Türk futbolu için çok değerli bir adım olacaktır" diye cevap verdi. "Kulüpler önce kendi planlamalarını gözden geçirmeli" Yakın zamanda Süper Lig’de 4 büyük kulüp dışında şampiyon çıkma ihtimalinin sorulması üzerine ise Osman Zeki Korkmaz, "Genelde ekonomiden şikayet ediyorlar ama sadece ekonomi ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bugün Fenerbahçe ve Galatasaray’ın oyuncu bütçesi, ortalama bir Anadolu takımının 8-10 katı vardır. O zaman puan farkının da bu oranda olması lazım. Herkesin şikayetçi olduğu o mali fark, sportif anlamdaki farkı yansıtmıyor. Elinizde bulunan bütçeyi rasyonel yönetirseniz, kafa kafaya yarışamasanız bile yarışı daha iyi hale getirebilirsiniz. Kulüpler önce kendi planlamalarını gözden geçirmeli diye düşünüyorum" dedi. "Rafa Silva’yı sağlam görmek en çok bizi mutlu etti" Korkmaz, geçtiğimiz hafta sonu Beşiktaş ile oynanan hazırlık maçındaki sakatlık pozisyonu için ise, "Sosyal medyada takımların antrenmanlarına ait görsellere bakarken Rafa Silva’yı gördüm ve benim de içim rahatladı. Beşiktaş’ın, Galatasaray maçı öncesi antrenman görsellerinde Rafa Silva en öndeydi. Bu durum beni rahatlattı. Çünkü maçta da öyle bir sertlik hareket yoktu. Maçtan sonra sosyal medyaya kare kare düştü. Şimdi öyle bir hareketle sakatlanılmaz. Pozisyonda yer alan İsa Dayaklı, Avusturya Bölgesel Ligi’nden yeni transfer ettiğimiz bir kardeşimiz. Çocuk ilk defa bu seviyede bir maç oynadı. Belki de maçın heyecanıyla bir hareket yaptı, bir kasıt yok. Zaten görmeden yaptı. Böyle hazırlık maçlarında Rafa Silva gibi üst düzey oyuncular bu tarz şeyler yaşayabiliyor. Oyuncu belki de kendini riske etmek istemedi. Belki maç o dakikadan sonra canını sıktı ve çıktı sahadan. Maçtan sonra hem pozisyon hem de oyuncumuz çok eleştirildi. Kendisini antrenmanda sağlam olarak görmek en çok bizi mutlu etti" diye konuştu. "Emir Kaan sahadaysa, ondan sadece skor beklemek çok az kalır" Golcü futbolcu Emir Kaan Gültekin potansiyelli bir oyuncu olduğunu belirten Osman Zeki Korkmaz, "Şu anda fark edildiğinin çok daha üzerinde. Son 10 haftayı incelersek 5-6 hafta bir duraksama yaşadı. Sahada skor beklentisi sadece ona yöneldiği anda kendi oyunundan uzaklaşmasıyla alakalı olarak. Çünkü Emir Kaan sahadaysa ondan sadece skor beklemek çok az kalır. Çünkü bir takımın oyun ritmini belirleyen, ne zaman baskı yapacağını, ne zaman topu kazanacağını belirleyen bir oyuncu. 9 numarayı giydiği anda savunmayı başlatan oyuncu. Oyun içinde top sizdeyken bağlantı gücünüzü geliştirir. Hat aralarına girerek topla buluşur ve bağlantı kurar. Hücumu da olgunlaştıran bir oyuncu. Çok etkili şutlar atar. Pek çok özelliği var. Kendisinden sadece gol beklemek ona da haksızlık olur. Motivasyonu bir ara düştüğü için biz de kendisine bunları anlattık. Son haftalarda kendine gelmeye başladı. Genel anlamda oyunu çok yönlü oynayan ve oyunun ritmini belirleyebilen bir oyuncu. Potansiyeli rahatlıkla bir üst ligde oynayabilecek seviyede" diyerek sözlerini tamamladı.
Kastamonu Kastamonu’da muhtarı öldüren sanığa ağırlaştırılmış müebbet talebi Kastamonu’da köy muhtarını tüfekle öldüren sanık için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Olay, 28 Nisan’da Kastamonu’nun Merkez ilçesi Kuzyaka köyü Baylar Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nin ardından Kuzyaka köyü muhtarı olarak seçilen Mehmet Başoğlu, mahalledeki evlerdeki su sayaçlarını okuyarak ücretlerini toplamak istedi. 2014-2019 yılları arasında aynı köyde muhtarlık yapan Mehmet Depişgen, kendisini telefonla arayan ve husumetli olduğu yeni muhtar Mehmet Başoğlu’na su parasını ödemeyeceğini söyledi. Bu sebeple eski muhtar Depişgen ile yeni muhtar Başoğlu arasında telefonda tartışma çıktı. Yaşanan tartışmanın ardından Başoğlu, azası ile su faturası için mahallede yaşayan bir vatandaşın evine gitti. Bu sırada Depişgen, Başoğlu’nun bulunduğu evin önüne gelerek pompalı tüfek ile üç el ateş açtı. Bahçede beklerken kurşunların isabet ettiği muhtar Başoğlu, olay yerinde hayatını kaybetti. Olayın ardından jandarma ekipleri tarafından yakalanan cinayet zanlısı Mehmet Depişgentutuklandı. Sanık Mehmet Depişgen hakkında "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürme" suçundan dava açıldı. Dava Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam etti. "Babam, kümese kuş ya da yaban hayvanı gelmesin diye sürekli tüfekle gezerdi" Duruşmada tanık olarak dinlenen sanık Mehmet Depişgen’in oğlu O. Depişgen, "Maktulün olay günü silahın olduğunu görmedim ama öncesinde olduğunu biliyorum. Köyde herkesin silahı var. Maktulü düğünde, bayramda silahlı gördüm. Maktul komşumuzdur. Tanışıklığımız vardır. Maktul babamın daha öncesinde azalığını yaptı. Babamın azaları, muhtarlık seçiminde aday oldu. 4 azası vardı, hepsi de aday oldu. Babam da anlaşarak içlerinden birisinin tek başına muhtar adayı çıkmasını istedi. Ama azalar adaylık noktasında anlaşamayınca Mehmet Başoğlu’nu aradı ve telefonda tartıştılar. O gün bugündür babam ile maktul konuşmuyorlardı. Küs olayından sonra bir araya gelmediler. Maktulün babama yönelik tahrik edici sözlerini duydum ama bizzat Mehmet Başoğlu’nun kendisinden duymadım. Babam, muhtarken Mehmet Başoğlu su parasını topluyordu. Babam uğraşmak istemezdi. Vermeyenler de oluyordu. Babam da üzerini tamamlayıp su parasını öderdi. Babamın geliri yoktu. Su parasını ben ödüyordum. Üç yıldır babam ile maktul küsler, görüşmüyorlardı. Babam, kümeste tavuk, civciv besliyordu. Kümese kuş ya da yaban hayvanı gelmesin diye sürekli tüfekle gezerdi. Yanında tüfeği bulundururdu. ’Su parasını Mehmet’ten alma oğlundan al’ dediklerinde de maktul, ‘ben, Mehmet’i bilirim’ demiş. Herkeste su parasının benden alındığının bilir" dedi. "Muhtarın işi kapı kapı gezip su parası toplam değil" Tanık olarak dinlenen sanık Mehmet Depişgen’in eşi L. Depişgen ise, "Maktul ile eşimden dolayı aramızda 5 yıldır dargınlık var. Daha önceki muhtarlık seçimlerinden kaynaklanıyor dargınlık. Eşimin kesinleşmiş cezası vardı. Seçime girdi ve muhtarlığı kazandı. Ancak şikayet olunca muhtarlığı geri alındı. Bunun üzerine ara seçim oldu. Eşim cezaevine girmeden Mehmet Başoğlu’nu aradı. Eşimin azası olur. Mehmet Başoğlu, kendisini desteklemesini istedi ve eşimle görüştü. Eşim de muhtar adayı olan hepsinin kendi azası olduğunu, bir kişiyi desteklemeyeceğini ve aralarında anlaşın tek kişi aday çıkartmalarını istedi. Maktul eşime kızdı, kırıldı gitti. Eşim, ’hepiniz komşum deyip tek bir kişi destekleyemem’ dedi. Eşim, Mehmet Başoğlu’nu telefonla aradı, ’kırılma bana’ dedi, Mehmet de ’sen benim oyumla muhtar oldun’ deyince, ’senin oyunla muhtar olmadım, iki köyün oyunu aldım’ dedi. Benim için kapı kapı gezip oy mu istedin’ dedi. ’2025’te babam da olsa muhtar adayı olurum’ dedi. Eşim de ’ben muhtar adayı olamıyorum, aday çıkarsan çık, ben karışmıyorum’ deyince Mehmet Başoğlu’da sinkaflı söz kullandı. O günden beri eşimle görüşmüyorlar. Eşim pek evinden çıkmazdı. Mehmet Başoğlu’nun su parası toplaması görevini kötüye kullanmasıdır. Muhtarın işi kapı kapı gezip su parası toplamak değil. Eşim, daha önce haber gönderdi, benim kapıma gelmesin dedi" diye konuştu. Mehmet Başoğlu’nun sürekli silah taşıyan birisinin olmadığını belirten tanık H.V. de maktul ile sanığın dargın olduğunu bildiğini söyledi. Mehmet Başoğlu’nun eşi S. Başoğlu, tanıkların beyanlarını kabul etmediklerini ve yalan konuştuklarını söyledi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi Tanıkların dinlenmesinin ardından Cumhuriyet savcısı okuduğu mütalaasında, sanık M.D.’nin, yarı otomatik tüfekle üç el ateş ederek muhtar Mehmet Başoğlu’nun ölümüne sebebiyet vermesi sebebiyle tahrik hükümleri uygulanmadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. "Bu olayda en masum olan kişi benim ama cezalandırılanda benim" Mütalaaya karşı kendisini savunan Mehmet Depişgen ise, "Bu olayda en masum olan kişi benim ama cezalandırılan da benim. Ben kimseye bulaşmadım, kimseyi aramadım. Beni onlar aradı, aramasalardı bu olay yaşanmazdı. Beni oraya çağırmasalardı bu olay olmazdı. Silahsız evden dışarı çıkıyor, neden beni köyde bekliyorlar. Ben olsam evden çıkmazdım. Yardım isterdim, yerimi dahi söylemezdim. Beni arayıp neden beni meydana çektiler, meydana çağırdılar? Olay olmasın diye başkalarından yardım isterim. Beni aramalarına gerek yok. Su parası yazarlarsa yazsın, beni arayıp hakaret etmelerine, küfür etmelerine gerek yok. İnsan yardım ister, kapıya çıkmaz. Ben olsam saklanırdım, evden çıkmazdım. Bunun mantığını kabul edecek bir durum yok. Evin kapısına mı yakın yoksa bahçe kapısına mı yakın, araştırılmasını istiyorum. Eğer bu adam evinin kapısının önünde vurulduysa ben namussuz, şerefsizim diyeceğim ve her şeyi kabul edeceğim. Ayrıca ben kendisini hedef alarak ateş etmedim, yere doğru ateş ettim. Ben suçsuzum. Yukarıda Allah var, bu işte en masum, en suçsuz kişi benim. Ben başım belaya girmesin diye kendimi kümese kapattım, kimse mağdur olmasın başım belaya girmesin istedim. Ne gerek vardı şimdi. Kendi halimdeydim ben. Suçsuzum, tahliyemi ve beratımı talep ediyorum" ifadelerini kullandı. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, avukatların mütalaaya karşı savunmalarını hazırlaması için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Şanlıurfa Siverek’te yetim ve ihtiyaç sahibi çocuklara ücretsiz bayram tıraşı Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde Ramazan Bayramı öncesinde hayırseverlerin desteğiyle yetim, öksüz ve ihtiyaç sahibi ailelerin çocukları için ücretsiz bayram tıraşı etkinliği düzenlendi. Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, Ramazan Bayramı öncesinde hayırseverlerin desteğiyle yetim, öksüz ve ihtiyaç sahibi ailelerin çocukları için ücretsiz bayram tıraşı etkinliği düzenlendi. Organizasyon kapsamında onlarca çocuk berbere getirilerek bayram öncesinde tıraş edildi ve kendilerine bayram harçlığı verildi. Etkinlik sırasında açıklamalarda bulunan hayırseverlerden Mevlüt Bayraktar, Ramazan ayı boyunca yetim, öksüz, dul, yaşlı ve ihtiyaç sahibi ailelere gıda ve giyim başta olmak üzere çeşitli yardımlarda bulunduklarını belirterek, sadece Ramazan ayında değil, yıl boyunca yardım çalışmalarını sürdürdüklerini vurguladı. Bayraktar "Belki de hayatlarında ilk kez berbere gelen çocuklarımızın mutluluğuna şahit olduk ve onlarla bu sevinci paylaştık. Bu anlamlı etkinliğe destek veren hayırseverlere de teşekkür ediyorum. İyilikler paylaşıldıkça güzelleşir" dedi. Hayırseverlerden Fatma Akkurla da etkinlikle ilgili olarak, "Ramazan ayı boyunca yetim ve öksüz çocuklarımız için çeşitli yardımlar gerçekleştirdik. Bayrama sayılı günler kala onları berbere getirerek bayram tıraşı yaptırdık. Destek veren hayırseverlere ve tıraşları yapan berber Sezer bey ile diğer tüm destekçilerimize teşekkür ediyoruz" ifadelerini kullandı. Çocuklar ise ilk kez berbere gelmenin ve bayram tıraşı olmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, emeği geçen herkese teşekkür etti.
Konya Meram Belediyesinden bayram öncesi yaşlılara özel şefkat eli Her bayram öncesinde yalnız yaşayan büyüklerin yüzünü güldüren Konya’nın merkez Meram İlçe Belediyesi, bu Ramazan Bayramı’nda da geliri ve kimsesi olmayan yaşlıların evlerini bayrama hazırlıyor. Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, yaşlıların evlerini temizleyerek ve ihtiyaçlarını gidererek örnek sosyal belediyecilik anlayışı sergilemeye devam ettiklerini belirtti. Meram Belediyesi, her bayram öncesinde olduğu gibi bu Ramazan Bayramı’nda da yaşlıların yüzünü güldürüyor. Meram Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, yalnız, yaşlı ve geliri olmayan vatandaşların evlerini bayrama hazırlıyor. Ekipler, özellikle evlerini temizlemekte zorlanan yaşlı ve yalnız vatandaşlara yönelik geniş çaplı bir temizlik hizmeti sunuyor. Evlerin detaylı temizliği yapılırken, ihtiyaç duydukları küçük çaplı bakım ve onarım işleri de ihmal edilmiyor. "Uygulama sosyal belediyeciliğin en güzel örneklerinden biri" Meram Belediyesinin bu hizmetinin, sadece bayramlarda değil yıl boyunca belirli periyotlarla devam eden bir çalışma olduğunun altını çizen Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, bayram ile birlikte bu çalışmanın daha da anlam ve önem kazandığına vurgu yaptı. İnancımız ve kültürümüzde büyüklere sahip çıkmanın, onların hayır dualarını almanın büyük önem taşıdığına dikkat çeken Başkan Kavuş, "Yalnız ve yaşlı hemşehrilerimizin evlerini temizleyerek, onları bayrama hazırlıyoruz. Bu çalışmada en önemli gayemiz, onlara yalnız olmadıklarını, yanlarında olduğumuzu hissettirebilmek. Bayramda büyükler hatırlanıp, sevindirilir. Dayanışma ve yardımlaşma ruhunu diri tutmanın yolları aranır. Bu çalışmamız tüm bunları kapsayan bir çalışma. Onların yüzlerinde bir tebessüm oluşturabiliyorsak ne mutlu bize. Rabbim hepsine sıhhat ve afiyet versin. Nice güzel bayramlarda bizleri yeniden buluştursun" dedi.