EĞİTİM - 18 Temmuz 2022 Pazartesi 10:16

Meslek lisesi mezunları üniversite tercihlerinde avantajlı

A
A
A
Meslek lisesi mezunları üniversite tercihlerinde avantajlı

Meslek lisesi mezunlarının üniversite tercihlerinde avantajlı olduğuna vurgu yapan Tercih Danışmanı Nilgün Akçay, “Meslek lisesi mezunlarının ek puan ve M.T.O.K. (Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumları) avantajları bulunuyor fakat öğrenciler bilmiyor” diye konuştu.

Meslek liseleri teoriden ziyade mesleki anlamda uygulama esaslı eğitim veren lise türü olarak tanımlanıyor. Üniversite tercihlerinde meslek liselerinin ek puan ve M.T.O.K. (Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumları) avantajları bulunduğunu belirten Tercih Danışmanı Nilgün Akçay, meslek lisesi mezunu öğrencilerinin birçoğunun bu haklardan haberinin olmadığını ifade etti.

Ek puan avantajları
Ek puan ve avantajları hakkında konuşan İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Eğitim Koçu ve Tercih Danışmanı Nilgün Akçay, “Ek puan meslek lisesi öğrencilerinin üniversite tercihlerinde kendi alanlarının devamı niteliğinde olan ön lisans yani iki yıllık programlara artı puan veren sistemin adıdır diyebiliriz. Ön lisans programlarını meslek lisesi mezunları dışında diğer lise türlerinden mezun olan adaylar tercih ettiklerinde 0,12 ile çarpılırken meslek lisesi öğrencilerimizin kendi alanlarının devamı niteliğindeki programları tercih ettiklerinde 0,18 ile çarpılmasıdır. Ayrıca, kılavuzda kendilerine ayrılan kısımları incelediklerinde mezun oldukları alanlar dışında farklı alanlarda da ek puan uygulaması olduğunu görebileceklerdir” dedi.

“Alan dışı tercih yapmak istediklerinde bu imkândan yararlanamayacaklar”
Akçay, “Örneğin, çocuk gelişimi mezunu bir öğrencimiz, çocuk gelişimi programını, sosyal hizmetler programını tercih ettiklerinde ek puandan faydalanabilmektedir. Farklı bir alandan örnek vererek konuyu pekiştirelim; bilişim teknolojilerinden mezun olan öğrenci yine kendi alanında tercih yapabileceği gibi bilgi yönetimi, grafik tasarımı, insansız hava aracı teknolojisi ve operatörlüğü vs. programlarını tercih yaparak ek puan hakkını kullanabilecektir. Alan dışı tercih yapmak istediklerinde bu imkândan yararlanamayacaklardır.”

M.T.O.K. nedir?
“M.T.O.K, Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumlarının kısaltılmasıdır” diye konuşan Akçay, “Üniversite kılavuzunda bir bölümün yanında eğer M.T.O.K. yazıyorsa; bu, o bölüme öncelikli olarak mesleki ve teknik liselerden mezun olan öğrencilerin yerleşebileceği anlamına gelir. En önemli avantajı Teknoloji Fakültelerinde, Sanat ve Tasarım Fakültelerinde, İslami İlim Fakültelerinde yer alan ve yanında MTOK ibaresi bulunan 4 yıllık programlardır. Meslek lisesi mezunu aday öğrenciler bu fakültelerde sayısal, eşit ağırlık ve sözel alanda tercihlerde bulunabilirler. Özellikle sayısal alanda MTOK ibaresi olmayan mühendislik bölümlerinin başarı sıralamalarını kıyasladıklarında ciddi anlamda fark olduğunu göreceklerdir. Bu konuyu da örnekle açıklamak gerekirse, Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 2021 son yerleşenin başarı sıralaması 32,672 iken yine aynı üniversitenin MTOK ile alan aynı bölümü ise 118,874 ile öğrenci alımını gerçekleştirmiştir. Öncelikli olarak meslek lisesi mezunu öğrencilerinin tercih yapabileceği bu alan dolmadığı takdirde Anadolu lisesi, fen lisesi gibi diğer lise türlerinden mezun olan öğrenciler de tercih edebileceklerdir. Burada bilmeleri gereken diğer bir konu ise öğrencilere bir sene bilimsel hazırlık nedeniyle Fen ve Matematik derslerinden eğitim verilir” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya’da ’Türkiye-Macaristan Kültür Yılı’ kapsamında sergi ve sempozyum düzenlendi Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, 2024 Türkiye-Macaristan Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında Türk-Macar Sanatçıların Eserleri Sergisi ve Türk-Macar İlişkileri 100. Yıl Uluslararası Sempozyumu’na ev sahipliği yaptı. DPÜ Rektörlüğü ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikler, Fuaye Alanı’nda açılan Türk-Macar Sanatçıların Eserleri başlıklı sergi ile başladı. Çeşitli eserlerinin yer aldığı sergiye Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Viktor Matis, Rektör Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Özer Aydın ve Prof. Dr. Ayhan Kahraman, Kütahya İl Emniyet Müdürü Osman Elbir, Kütahya İl Jandarma Komutanı Albay Vedat Kültür, Macaristan’ın Kütahya Fahri Konsolosu İsmet Güral, il protokol üyeleri, akademik ile idari personeli ile davetliler katıldı. Serginin açılışının ardından Kırmızı Salon’da başlayan Türk-Macar İlişkileri 100. Yıl Uluslararası Sempozyumu, saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Macaristan milli marşının okunmasıyla başladı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Türk ve Macar halklarının dostluğunun tarihteki dönüm noktalarından bahsettiği konuşmasında Tökeli İmre’ye Ferenc Rakoczi’ye ve Lajos Kossuth’un Kütahya’da kaldığı sürede yürüttüğü çalışmalar ve Türk diline sunduğu katkılara özel bir yer ayırdı. "Bizler, Türk-Macar dostluğunu yaşatırsak dünyaya barışı getirebiliriz" Macaristan’ın cumhuriyetin ilk yıllarında sunduğu katkılardan da söz eden Prof. Dr. Kızıltoprak, "Bugün konuk ettiğimiz Sayın Viktor Mtis de dahil olmak üzere Macaristan’ın tüm Ankara büyükelçileri Türk-Macar dostluğuna büyük katkılar sunmuştur. Bizler, Türk-Macar dostluğunu yaşatırsak dünyaya barışı getirebiliriz" dedi. Rektör konuşmasının sonunda sempozyumun düzenlenmesine katkı sunan Macaristan Ankara Büyükelçiliğine, Macaristan Fahri Büyükelçisi İsmet Güral’a, Türk Tarih Kurumuna ve TİKA’ya teşekkür etti. İsmet Güral ise, Türk ve Macar halklarının geçmişte beraber yaşayan halklarken, Türklerin Anadolu’ya kaydığını hatırlattıktan sonra, DPÜ ile Pecs Üniversitesinin kardeş üniversite olma sürecini anlattı. Büyükelçi Viktor Matis de, "Kütahya’ya 3. kez gelmekten çok mutluyum. Bu şehir, Macarların hatıralarının yaşadığı çok güzel bir şehir" diyerek konuşmasına başladı.Lajos Kossuth’un Kütahya’da bulunduğu sürede tüm dünyada özgürlüğün sembolü olduğunu kaydeden Matis, "Onun hatıralarının yaşatılması biz Macarlar için çok önemli. Kütahya’nın bugüne kadar bizim hatıralarımızı koruması ve sahip çıkmasından büyük bir mutluluk duyuyoruz. 2024 Türkiye Macaristan Kültür Yılı kapsamında Kasım ayının ortasına kadar 130 etkinlik düzenlendi. Bu da haftada 2-3 etkinlik anlamına geliyor" dedi. "Sergiden ve sempozyum konularından çok etkilendim" Konuşmasında DPÜ’ye de özellikle değinen Büyükelçi Matis, "Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, bizim için çok önemli. Sadece Pécs Üniversitesi ile kardeş olması değil. Bu üniversitenin öğrencileri ve akademisyenleri, Macaristan’a karşı büyük bir sempati duyuyor. Biz de bundan büyük mutluluk duyuyoruz" ifadeleri kullandı. "Sergiden ve sempozyum konularından çok etkilendim. Çok ilginç çalışmalar var. Katkı sunan tüm akademisyenlere teşekkür ediyorum" diyen Mtis, konuşmasını sempozyum ve serginin düzenlenmesine katkı sunan Rektör Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak’a ve Macaristan Kütahya Fahri Konsolosu İsmet Güral’a teşekkür ederek tamamladı. İki ülkenin ezgilerinden izler taşıyan müzik dinletisinin gerçekleştirildiği sempozyumun Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak moderatörlüğünde başlayan açılış oturumunda Prof. Dr. Eva Csaki, "Macar Halk Edebiyatında Türk İzleri", Dr. Szabolcs Hadngay, "Osmanlı’nın Erdel Seferi", Gaspar Katko, "Erdel Prensliği ve Kantemir Mirza, Prof. Dr. Emine Dingeç ise Osmanlı Padişahlarının Cihan Devleti Anlayışının Görsel Sembollerine Kutsal Macar Tacının Yansıması" başlıklı bildirileri sundular.
İstanbul Sanat ve antika tutkunları Lütfi Kırdar’daki fuarda buluştu İstanbul’da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde başlayan İstanbul Sanat ve Antika Fuarı (IAAF), açık artırmayla satılacak sanat ve antika eserlerini sevenleri bir araya getirdi. Fuarda en dikkat çeken eser Sultan 2. Mahmud Had’ın yaptığı “Hatt-ı Şahane Zerendûd Levha” eseri oldu. İstanbul Sanat ve Antika Fuarı’nın Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ndeki açılışı yapıldı. 13-17 Kasım günleri arasında açık olacak fuarda sergilenen eserler açık artırmayla satılacak. Sanat severleri bir araya getiren fuarda, en dikkat çeken eser ise Sultan 2. Mahmud Han’ın kendi yaptığı ’Hatt-ı Şahane Zerendûd Levha’ eseri oldu. 19. yüzyılda yapılan eser, Sultan 2. Mahmud Han’ın bilinen en büyük eserlerinden biridir. İmparatorluğun önemli yerlerine asılması için Sultan tarafından Saray’da yapılan birkaç levhadan biri olan eser Sultan 2. Mahmud Han’ın “Fatih Camii” ve “Bursa Ulu Camii”ye hediye ettiği levhalar ile “Topkapı Sarayı Has Oda Kutsal Emanetler Bölümü”ne karşılıklı astırdığı iki levhadır. Türk Hat Sanatı’nın başyapıtlarından, ele geçmez ve paha biçilmez müzelik şaheserdir. Eser, 24 Kasım’da saat 15.00’te çevrimiçi olarak açık artırmayla satılacak. Eser, ahşap üzerine altın varak kullanılarak “Zerendûd” tekniği ile yapılmış, Malakâri üslubundadır. “Sübhânallahi ve Bihamdihi Sübhanallahil Azim” yazılı levha, “Azim olan Allah’ı her türlü eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim” anlamına gelir. Eserin açık artırmada koleksiyonerler ve özel müzeler tarafından değeri belirlenecek. Fuara ilişkin bilgiler veren Arthill müzeciliğin kurucusu Hüseyin Kocabaş, "Sultan 2. Mahmud Han ketebeli sarı işi bir levhadır. Edirnekâri üslubunda ahşap üzerine zerendud tekniği ile yapılmıştır. Sultan 2. Mahmud Han’ın sarayda hocası Mustafa Rakım Efendi’nin önderliğinde hazırladığı levhalardandır. Bilinen en büyük eserlerindendir. Bu serinin diğer örnekleri, Sultan’ın hediye ettiği, Bursa Ulu Cami de, Fatih Cami de ve Topkapı Sarayı has odada şu anda kutsal emanetler bölümünde karşılıklı duran iki levhadır. Bu eserin değeri çokça soruluyor fakat öneminden dolayı paha biçemediğimiz bir eser. Açık artırmada koleksiyonerler ve özel müzeler eserin gerçek değerini belirleyecek. Bizler fuarda bu eserleri sergiliyoruz aynı zamanda müzayedemizde ayın 24’ünde saat 15.00 da online olarak gerçekleşecek" dedi. "Muhteşem tasarımı olan bir eser" Daha sonra konuşan Türk İslam sanatı tarihçisi Dr. Zübeyde Cihan Özsayıner, "Şu anda Arthill’in sanat fuarında sergilediği eserlerin en gözdelerinden biri, 2. Sultan Mahmud’un bizzat kendi elleri ile yazmış olduğu hat levhasıdır. Bu eser celi sülüs hat cinsi ile yazılmış ve malakâri tekniği de ilave edilerek yapılmıştır. Malakâri tekniği Selçuklu’dan itibaren kullanılan ve içeride alçı barındıran bir tekniktir. Alçının üzerine kırmızı bir astar ile kaplama yapıldıktan sonra üzerine altın ile yazı yazılır. Bu şekilde eser adeta zeminden fırlayacak gibi gözükür. Bu eserde Sultan imzasını da atmıştır. İmza bile istifli ve hat yazı üslubuna göre atılmıştır. Çerçevesi, bitkisel motifleri ve yazı üslubu ile muhteşem tasarımı olan bir eserdir" ifadelerini kullandı.