DÜNYA - 23 Mart 2025 Pazar 21:41 | Son Güncelleme : 23 Mart 2025 Pazar 21:42

Kanada 28 Nisan’da erken seçime gidiyor

A
A
A
Kanada 28 Nisan’da erken seçime gidiyor

Kanada Başbakanı Mark Carney, 28 Nisan’da erken seçime gidileceğini duyurdu.

Justin Trudeau’nun görevinden istifa etmesi sonrasında Kanada’nın yeni başbakanı olan Mark Carney, göreve gelmesinin ardından erken seçim kararı aldı. Başkent Ottawa’da parlamentoyu feshetmek için Genel Vali Mary Simon ile görüşmesinin ardından basın toplantısı düzenleyen Carney, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada’ya yönelik tehditleriyle güçlü şekilde mücadele etmek amacıyla 28 Nisan'da erken seçime gitme kararı aldığını duyurdu. Carney, "Başkan Trump'ın haksız ticari hamleleri ve egemenliğimize yönelik tehditleri nedeniyle hayatımızın en büyük kriziyle karşı karşıyayız. Yanıtımız, güçlü bir ekonomi ve daha güvenli bir Kanada inşa etmek olmalı. Trump, Kanada'nın gerçek bir ülke olmadığını iddia ediyor. Bizi parçalamak istiyor, böylece ABD bize sahip olabilecek. Buna izin vermeyeceğiz" dedi.
Kanada’da 20 Ekim’e kadar seçime gidilmesi gerekmezken, Carney, ocak ayından bu yana anketlerde kaydettiği dikkat çekici toparlanmayı kullanmayı umuyor. Kanada Merkez Bankası eski başkanı 59 yaşındaki Carney’nin siyasi deneyimi bulunmazken, 10 Mart’ta Liberal Parti içinde yapılan oylamada partinin yeni lideri olarak seçilmişti. Carney, 15 Mart’ta yemin ederek göreve başlamıştı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İstanbul’un büyükşehri ve kimi ilçe belediyeleriyle yamyamlığın kitabını yazdığı anlaşılıyor" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İstanbul’un büyükşehri ve kimi ilçe belediyeleriyle yolsuzluk, hırsızlık, irtikap konusunda affınıza sığınarak söylüyorum, yamyamlığın kitabını yazdığı anlaşılıyor" dedi. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Milletvekillerini, partilileri ve tüm vatandaşları selamlayan Erdoğan, "Özellikle bu mübarek Ramazan ayında İsrail’in tekrar başlayan saldırıları altında sahur yapan, gün boyu oruç tutan, iftar eden tüm mazlumları, zalime boyun eğmeyen ümmetin yüz akı tüm Filistinli yiğitleri şahsım ve partim adına hürmetle selamlıyorum. Artık uğurlamaya hazırlandığımız Ramazan-ı Şerif’inizi, inşallah bu gece idrak edeceğimiz Kadir Gecemizi, inşallah pazar günü vasıl olacağımız Ramazan Bayramınızı şimdiden yürekten tebrik ediyorum. Rabbimden bu mübarek günlerin hürmetine bizleri affı, mağfireti ve bereketiyle kuşatmasını, zulüm altındaki kardeşlerimizi bir an önce felaha kavuşturmasını niyaz ediyorum. Biliyorsunuz sayısız güzelliğin yanı sıra Ramazan-ı Şerif’in bize yaşattığı hasletlerden biri de bu ayda paylaşma, dayanışma ve kardeşlik ruhunun adeta zirveye çıkmasıdır. Asırlardır işte bu ruhla kardeşlik hukukumuzu güçlendiriyor, sofralarımızla birlikte gönüllerimizi de birbirimize ardına kadar açıyoruz. Allah’a sonsuz hamdolsun" ifadelerini kullandı. AK Parti ailesi olarak teşkilatıyla, belediyesiyle, milletvekilleriyle, genel merkeziyle, kabinesiyle tam kadro sahada olduklarını bildiren Erdoğan, "Bu muazzam ruh şölenine gölge düşürmeye çalışanlara aldırmadan 81 vilayetimizin her karışında, Türkiye’nin bütün ilçe ve beldelerinde, bütün mahalle ve köylerinde bir ay boyunca bir gönüle daha girmek, bir garibin daha elinden tutmak, bir ihtiyaç sahibinin daha kapısını çalmak, bir yaralı kalbe daha dokunmak için koşturan tüm yol arkadaşlarımıza, özellikle de siz milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. Grup toplantımızda yapacağımız istişare ve değerlendirmelerin ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Toplantımıza teşrif eden misafirlerimize, sadece katılımlarıyla değil, heyecanlarıyla da grup salonumuzu adeta bir bayram yerine çeviren genç kardeşlerime hoş geldiniz diyor. Teveccühleri için kendilerine gönülden teşekkür ediyorum" dedi. "AK Parti’de eski diye bir kavrama yer yoktur" Kuruluşundan bugüne AK Parti’ye gönül vermiş, hizmet etmiş, katkıda bulunmuş yol arkadaşlarının tamamına sevgilerini, saygılarını gönderdiğini belirten Erdoğan, "Geçtiğimiz günlerde önceki dönem milletvekillerimizle yaptığımız iftarda da ifade ettiğim gibi AK Parti’de eski diye bir kavrama yer yoktur. Partimizin temsilcisi olduğu kutlu davaya inancını ve bağlılığını muhafaza eden herkes ezeli ve ebedi AK Partilidir. Görevler, makamlar, unvanlar gelip geçicidir. Asıl olan işte bu şuurla ülkemize, milletimize, tüm insanlığa hizmet etmek, kalplerde kalıcı yer edinmektir. Cumhuriyet tarihinin milletimizden en çok teveccüh gören, ülkemize en çok yatırım ve eser kazandıran, milletimize her alanda eşi benzeri görülmemiş hizmetler veren bir partiye başka türlüsü de yakışmaz. Yola çıktığımız ilk günden beri biz milletimizle gönül bağımızı güçlendirmeye çalıştıkça birileri de aramıza girip nifak çıkartmanın peşinde koştu. Bu çabaların bir kısmı ideolojik saplantılardan kaynaklanıyordu. Zaman içinde bu tür endişelerin boş olduğunu kendileri de anladılar ama ’hata yapmışız’ deme erdemini gösteremediler. Bize yönelik husumetlerin bir kısmı da çeşitli maskeler altında ülkeyi sömürenlerin soygun çarkını bozmamızdan kaynaklanıyordu. 23 yıl boyunca en büyük tepkiyi, en büyük nefreti de bunlardan gördük" şeklinde konuştu. "Hem milletimiz hem devletimiz bunların hepsini gerektiğinde hesabı tek tek sorulmak üzere belleğine kaydetmiştir" Kimi zaman Gazi Mustafa Kemal’i, kimi zaman Batı’yı, kimi zaman da milletin çeşitli kesimlerinin inanç ve köken hassasiyetlerini istismar eden yağmacıların kuyruk acısının hala dinmediğini söyleyen Erdoğan, "Türkiye’ye ve Türk milletine varoluşsal düşmanlık besleyen çevreler ise her iki cenahı da kendi amaçları doğrultusunda tepe tepe kullanmışlardır. Türk ekonomisinin batırılması için çalışmak dahil beşinci kol faaliyetlerinin bu kadar yaygın ve pervasız yürütülmesinin gerisindeki sebeplerden biri kendi çıkarını her şeyin önünde tutan köksüzlerin sayıca fazla olmasıdır. Geçtiğimiz 23 yılda bu ülkeye ve millete hangi kazanımları sağladıysak, işte bunlara rağmen, bunların sabotajlarına, ihanetlerine rağmen başardık. Evet bunca yılı yıkılmadan dimdik ayakta geçirdik ama karanlık cinayetlerle kaos çıkarma niyetinde olanları da, bize cumhurbaşkanı seçtirmemek için darbe çığlıkları atanları da, FETÖ’nün ihanetlerine piyonluk yapıp tanklarına alkış tutanları da, terör örgütlerinin sınırlarımıza ve şehirlerimize saldırılarından medet umanları da asla unutmadık. Aynı şekilde başları her sıkıştığında ülkemize uluslararası müdahale çağrısında bulunanları, siyasi mücadeleyle beceremediklerini ekonomiyi çökerterek elde etme hesabı yapanları, her fırsatta inanç, köken, siyasi ve sosyal farklılıklar üzerinden milleti birbirine düşürmeye çalışanları, deprem gibi bir felaketi dahi hezeyanlarına alet etmeye kalkanları, velhasıl bizi gayrimeşru yollarla alt etmeye gayret edenleri, ülkeyi ve milleti ateşe atacak kadar gözü dönmüşleri asla unutmadık, unutmuyoruz. Hem milletimiz hem devletimiz bunların hepsini gerektiğinde hesabı tek tek sorulmak üzere belleğine kaydetmiştir" açıklamasında bulundu. "Türkiye ekonomisine, milletin refah ve huzuruna yönelik her türlü sabotajın hesabı yargı önünde sorulacaktır" Bugüne kadar millete edilen hürmetsizliklerin, demokrasiye yapılan saldırıların, milli iradeye yönelik ihanetlerin hesabının hukuk önünde ve meşru zeminde tek tek sorulduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Bundan sonra da Türkiye ekonomisine, milletin refah ve huzuruna yönelik her türlü sabotajın hesabı yargı önünde sorulacaktır. İhanete bulaşanlar, milletin kardeşliğine pusu kuranlar eninde sonunda adalete hesap vereceklerdir. Bakın bunun adı kör düşmanlık veya rovanşizm değil, milli iradenin refleksi, devlet olmanın gereği, ebed müddet ilkesinin şartıdır" dedi. Siyasetçi olarak herkes gibi insanların da değiştiğini kabul ettiklerini ve örneklerini de bizzat gördüklerini belirten Erdoğan, "Ama aynı zamanda kuzu postuna bürünmüş sırtlanları, sureti haktan gözüken fitnecileri, kuşağındaki hançeri sırtımıza saplamak için yanımızda yöremizde dolaşan riyakarları da çok ama çok iyi biliyoruz. Şu noktaya dikkatlerinizi özellikle çekiyorum. Biz meseleye Hoca Ahmet Yesevi’den, Yunus’tan, Mevlana’dan, Hacı Bektaşi Veli’den, Hacı Bayramı Veli’den ve daha nice gönül sultanlarından aldığımız ilhamla bakıyoruz. Bu kadim öğreti bize ülkemizdeki 85 milyonun tamamını, insanlık aleminin de ulaşabildiğimiz kadarını kucaklamakla mükellef olduğumuzu söylüyor" ifadelerine yer verdi. "AK Parti’nin kapısını çalıp selam veren herkesi içeriye buyur etmekle mükellefiz" Hukuktaki masumiyet karinesi gibi siyasette de beyan karinesinin esas olduğunu vurgulayan Erdoğan, "AK Parti’nin kapısını çalıp selam veren herkesi içeriye buyur etmekle mükellefiz. Hatta sokak sokak, ev ev dolaşıp insanları bu çatının altına davet etmek en başta gelen vazifemizdir. Bize gelen insanlara da Allah’ın onlara soracağı soruları değil, ülkeyi yönetmekle sorumlu bir siyasi teşekkülün mensuplarının soracağı soruları yöneltmek mecburiyetindeyiz. Yani partimize teşrif eden kişilere inancını, kökenini, meşrebini, günahını, sevabını değil ihtiyacını, beklentisini, sıkıntısını sorup, bunların çözümü için gayret göstermekle sorumluyuz. Bu asli görevimizi asla ihmal etmeden, geçmişten bugüne yaşadıklarımızı da hafızamızdan silmeden geleceğe doğru en güçlü şekilde nasıl yürürüz? İşte bunun arayışında olacağız. AK Parti Meclis Grubu’nun üyeleri olarak sizlerden bu bakış açısını asla kaybetmemenizi istiyorum. Bunları her daim zihninizde ve kalbinizde canlı tutmanızı özellikle rica ediyorum. Günlük hadiselerin hercümerci içinde bizi biz yapan vasıflarımızı ihmal etmeyecek, kaçınılmaz bir gerçek olan konjonktürün gereğini yaparken asıl rotamızdan kesinlikle sapmayacağız. Bizim ülkemize kazandıracak daha çok eserlerimiz, projelerimiz, yatırımlarımız, daha çok hizmetlerimiz var. Bunları hayata geçirmek için önce Allah’a, sonra da milletimize ve milletimizin bize vereceği güçlü desteğe güveniyoruz. Sizlerden bu doğrultuda çok daha fazla gayret, çok daha yoğun çalışma bekliyorum" dedi. "Şehirlerimiz ve oralarda yaşayan on milyonlarca insanımız eser ve hizmet namına hiçbir çalışma göremedikleri gibi, üstüne bir de hakaret işitiyorlar; oy verdiklerinden hizmet bekledikleri için aşağılanıyorlar" Türkiye’nin kaderi ile AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın kaderinin iç içe geçmiş, bütünleşmiş, yekvücut olmuş olduğunun altını çizen Erdoğan, "Son dönemde yaşanan gelişmeler, bu tespiti bir kez daha ve çok çarpıcı şekilde ispatlar niteliktedir. Bakın Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 2023 seçimlerini kazanıp cumhurbaşkanlığını aldık ve Meclis’te çoğunluğu sağladık. Ancak geçen yıl yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde arzu ettiğimiz neticelere ulaşamadığımız gibi, hiç olmayacak kayıplarla da karşılaştık. Bir kısmı 2019 yılına kadar uzanan şu veya bu sebepten belediyelerde yaşadığımız kayıpların hem şehirlerimize, hem ülkemize nasıl büyük maliyetler getirdiğini görüyorsunuz. Türkiye, bir anda adeta belediyeler bağlamında 1989-1994 yılı dönemine geri döndü. Şehirlerimiz ve oralarda yaşayan on milyonlarca insanımız eser ve hizmet namına hiçbir çalışma göremedikleri gibi, üstüne bir de hakaret işitiyorlar; oy verdiklerinden hizmet bekledikleri için aşağılanıyorlar. Yanan otobüslerin, çalışmayan merdivenlerin, aksayan hizmetlerin suçu bile seçmene, İstanbullu kardeşlerimize yükleniyor. Belediyelere milletimizin dişinden tırnağından artırarak ödediği vergilerle aktarılan kaynakların eser ve hizmet yerine birilerinin şahsi hırsları ve çıkarları için kullanıldığı ortaya çıktı. Bilhassa İstanbul’un büyükşehri ve kimi ilçe belediyeleriyle yolsuzluk, hırsızlık, irtikap konusunda affınıza sığınarak söylüyorum, yamyamlığın kitabını yazdığı anlaşılıyor" diye konuştu. "İstanbul’un CHP’li belediyelerindeki yolsuzlukları dizi yapmaya kalksanız, Brezilya dizilerinden daha fazla malzemeyle karşılaşırsınız" Üniversite sınavını kazanan yüzbinlerce gencin hakkının yenildiği usulsüz diplomayla başlayıp, bütün şehri adeta bir ahtapot gibi saran rüşvet ve haraç çarkıyla devam eden rezilliklerin boyutunun son operasyonla beraber gün yüzüne çıktığını söyleyen Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Güya yakıt tankeriyle taşınan milyonlarca liralık sebze-meyveden İstanbul halkının en mahrem bilgilerinin 3-5 milyon dolar için yabancılara peşkeş çekilmesine, tutarı yüz milyarlarca lirayı bulan hırsızlıklardan basında ve sosyal medyada halkın parasıyla beslenen tetikçilere varıncaya kadar her türlü gayrimeşruluk, her türlü hukuksuzluk var. Öyle ki, İstanbul’un CHP’li belediyelerindeki yolsuzlukları dizi yapmaya kalksanız, Brezilya dizilerinden daha fazla malzemeyle karşılaşırsınız. Üstelik bunlar, henüz heybede duran büyük turplar ortaya dökülmeden, CHP’nin bizzat içinden gelen belge ve bilgiler ışığında güvenlik güçlerinin ve yargının elde ettiği sonuçlar. Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında, bunların bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak. Ortada bunca yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, alavere-dalavere, sahtekarlık varken; hakkı, hukuku, adaleti dilinden düşürmeyen CHP yönetimi iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti" ifadelerine yer verdi. "Çalana değil, yakalayana kızıyorlar" Yargının iddialarının hiçbirine cevap veremeyen CHP yönetiminin insanları sokağa döküp ülkede kaos çıkarmaya çalışarak, skandalı örtbas etme çabasına giriştiğini söyleyen Erdoğan, "Dikkat buyurunuz; çalana değil, yakalayana kızıyorlar. Görevini yapanları değil, yolsuzluğa bulaşanları savunuyorlar. Belediye başkanlarının kurduğu haraç ve rüşvet düzeninin bedelini sokaklara döktükleri seçmenlerine ödetmeye kalkıyorlar. İşbirliği yaptıkları marjinal örgütlerin yol açtıkları rezaletleri sahiplenerek, girdikleri tehlikeli yolu iyice içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Daha da ötesi, bütün bunların faturasını bize, şahsımıza, hükümetimize ve partimize keserek, gerçekleri ters yüz etmeye çalışıyorlar" dedi. "Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına esas olan bilgi ve belgeleri getirenler CHP’lilerin bizzat kendileridir" Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına esas olan bilgi ve belgeleri getirenlerin CHP’lilerin bizzat kendileri olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Yolsuzluk ve rüşvet parasının taksimatında anlaşmazlık çıkınca birileri gidip yargıya olup biteni anlatmıştır. Yolsuzluğu yapan, rüşveti alan, paraşütle diploma sahibi olup yüzbinlerce gencin hakkını yiyenler CHP’li. Bu paraların bir kısmını siyasi ajandaları için kullanan, bir kısmını da kurdukları suç örgütü üzerinden şirketlerine aktaranlar, CHP’li. Soruşturma başlayınca, hem emniyette, hem savcılıkta itirafçılık sırasına girenler, CHP’li. Soruşturma derinleştikçe savcılığa yeni belge ve bilgi yağdıranlar CHP’li. Suç örgütünün medyada ve sosyal medyada kullandığı tetikçilerden, trol ordularından yılan, yorulan, bıkanlar CHP’li. Kurultayda ‘Şaibe var’ diyerek mahkemeye şikâyette bulunanlar CHP’li. Dönen dolapları, alınan rüşvetleri, yapılan hırsızlıkları ekran erkan dolaşıp anlatanlar CHP’li. Ama, suçlu AK Parti. Ya Allah aşkına, biz böyle bir iç hesaplaşmanın neresinde olabiliriz? Sizin paylaşım kavganız sebebiyle başlayan yargı sürecini niye bize mal ediyorsunuz? Partiniz içindeki ihbarcılık yarışına niçin bizi karıştırıyorsunuz? Son olayda da tıpkı filmlerde olduğu gibi soyguncular birbirine girmiş, suç ortakları birbirini satmış, gidip polise ve yargıya ihbar etmiştir. Şu an bunun artçı sarsıntılarına şahit oluyoruz. Herkes gibi biz de güvenlik güçlerimizin ve yargının görevini yapmasını, yürütülen soruşturmanın neticelenmesini, mahkemeler tarafından suçlu bulunanların cezalandırılmasını bekliyoruz. Yürütmenin başı olarak, elbette her kurumun işini en iyi şekilde yapmasını gözetiyoruz. ‘Cumhur’un reisi’ olarak tabii ki vatandaşımızın hakkının, hukukunun, evladının boğazından kısarak verdiği kaynakların üç-beş haydut tarafından gasp edilmemesi için her türlü adımın atılmasını sağlıyoruz. Fakat bunları yaparken Anayasa’nın bize verdiği yetkilerin, görev ve sorumlulukların dışına asla çıkmıyoruz" diye konuştu. "CHP’deki iç savaş sebebiyle de olsa yolsuzluk çarkınız deşifre olmuştur" CHP yönetimine seslenen Erdoğan, "Seviyeyi ne kadar düşürürseniz düşürün boşuna. Macun bir defa tüpten çıkmıştır. CHP’deki iç savaş sebebiyle de olsa yolsuzluk çarkınız deşifre olmuştur. Pisliklerin üzerini örtemezsiniz. Dolayısıyla sağa sola çamur atmayı bırakın. Partiniz içindeki bilek güreşinde bizden destek alma hinliğini terk edin. Ağzı bozuk müptezellerle, sokakları terörize etmekten artık vazgeçin. Bodoslama daldığınız çukura bizi ve milletimizi çekmeye çalışmayın. Şayet kendinize zerre kadar saygınız varsa, biraz dürüst olun, şeffaf olun. Sadece koltuklarınızı borçlu olduğunuz para babalarına değil, millete karşı da sorumluluklarınızın olduğunu unutmayın. Yaşananları, meşhur Rus yazar Soljenitsin’e atfedilen bir ifade çok güzel anlatıyor: ‘Yalan söylediklerini biliyoruz. Yalan söylediklerini biliyorlar. Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar. Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz. Ama hâlâ utanmadan, arlanmadan yalan söylüyorlar. Evet, hem belediyelere çöreklenmiş suç örgütünün mensupları hem de CHP yönetimi bile bile millete yalan söylüyor. Evet, gerçekleri bile bile milletin karşısında rol yapıyor, tiyatro oynuyorlar. Evet, yapılan hırsızlıkları bile bile insanları kandırmaya çalışıyorlar. Ne diyor Ziya Paşa: ‘En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun, Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın? Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın, Ey gonca bu cem’iyyeti her-dem mi sanırsın?’ Gerçekten de birileri herkesi sersem yerine koyarak, ortadaki devasa bir yolsuzluk ve rüşvet çarkının üzerini kapatmaya çalışıyor ama nafile. Ne bu millet, ne bu devlet ne de bu yargı böyle bir kepazeliğin üstünün kapatılmasına asla izin vermeyecektir" ifadelerini kullandı. "CHP’liler, hadi bizim söylediklerimizi siyasi saiklerle dikkate almıyorlar diyelim. Tam da adeta yaşanan son hadiseleri anlatan CHP’nin merhum Genel Başkanlarından Deniz Baykal’ın 2005 yılındaki Olağanüstü Kongre konuşmasındaki tespitlerine herhalde bir itirazları olmaz" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Ne diyor merhum Baykal: ‘Siyasette dürüstlük’ diyor. ‘Önce ahlak’ diyor. ‘Helal-haram korkusu’ diyor. ‘Kanuna karşı çıkacaksın, ahlaka karşı çıkacaksın, hakka karşı çıkacaksın, yetimin hakkına karşı çıkacaksın, her babayiğidin harcı mı bu’ diyor. ‘CHP’de bir daha İSKİ benzeri skandallar olmayacak’ diyor. ‘Yolsuzluklara karşı mücadelenin savcısı da olurum, polisi de olurum’ diyor. ‘Gürültüyle gerçekleri bastıramazsınız’ diyor. ‘Bu kadar çamura bulaşmış bir belediye başkanını taşımak mümkün değildir’ diyor. ‘Sen o paranla kimi ayarlarsın bilmiyorum, ama CHP’yi ayarlayamazsın’ diyor. ‘Yüksek Disiplin Kurulu üyemize içi para dolu rüşvet çantası gönderdiler’ diyor. Velhasıl diyor da diyor. Kime diyor? Bir kısmı halen partide siyaset yapan CHP’lilere diyor. Tüm bunları kime söylüyor? CHP’lilere söylüyor. Peki, CHP’li yöneticiler, ortaya dökülen onca rezaletten sonra Sayın Baykal’ın bu sözlerini bugün hiç mi üzerlerine almıyorlar? 20 yıl sonra aynı sahnelere şahit olmaktan hiç mi utanmıyorlar? Yazık, inanın çok yazık." "CHP’nin genel başkanının polise taş atan, molotof atan, baltayla saldıran, ecdat yadigarı camilerimize hürmetsizlik eden soysuzlara kol kanat germesi, milletimiz gibi bizi de rencide ediyor" "Türkiye’nin ana muhalefet partisinin içine düştüğü bu içler açısı hal, bizi hem üzüyor, hem de öfkelendiriyor" diyen Erdoğan, "Halen bakın tüm medya gruplarını tek tek isim vererek şikayet ediyor. Bizi dünyaya şikayet ediyor. Benim Hazine ve Maliye Bakanımı aynı şekilde şikayet ediyor. Sen kimsin ya? Sen kimsin? Her şeyden önce senin gramın ne? Sen nasıl olur da Hazine ve Maliye Bakanımı şikayet etmeye kalkarsın? Hepsinden öte bu marjinal grupları Şehzadebaşı’na toparlayıp, orada Şehzadebaşı Camii’nin yanındaki kabristanı adeta yerle bir ediyorlar. Ey Özgür Özel herhalde senin de bir gün kabrini bu şekilde hazırlayacaklar ve senin de kabrini birileri gelip kazar ya yıkar. Bu nasıl iştir? Bu kabristanları yıkmanın kime ne faydası var? Bunu hangi hakla nasıl yapıyorsunuz? Hepsi tarih, eser olarak muhteşem eserler ve bu eserleri ne yazık ki bu ahlaksızlar, edep yoksunu namussuzlar gelip yıkıyorlar. Bunlara eyvallah etmek mümkün değil. Orada tarih yatıyor. O tarihi eserleri bu şekilde yıkmaya yeltenmek yenilir yutulur bir iş değildir. Onun için de şu anda biz yargımızla da bu işin üzerine gidiyoruz ve bu eylemlere katılanların tespitini yapmak suretiyle bu yüzü maskeli olan teröristleri tespit edip onların da üzerine gideceğiz. Türkiye’nin ana muhalefet partisinin marjinal sol örgütlerin, millete hakaret eden ağzı bozuk tiplerin, belediyeleri soyup soğana çeviren haramilerin oyuncağı haline gelmesi, bizi gerçekten rahatsız ediyor. CHP’nin genel başkanının polise taş atan, molotof atan, baltayla saldıran, ecdat yadigarı camilerimize hürmetsizlik eden soysuzlara kol kanat germesi, milletimiz gibi bizi de rencide ediyor" ifadelerini kullandı. Pazartesi akşamı İstanbul’da yaşanan alçaklıkla ilgili nedamet cümleleri kurduklarını belirten Erdoğan, "Laf cambazlıklarıyla, kelime oyunlarıyla, sosyal medyadan ahlakçılık yaparak, güya, küfürbazlarla aralarına mesafe koymaya çalışıyorlar. Bu siyaset tüccarlarına bugün şunu sormak mecburiyetindeyim: İyi de, daha düne kadar millete küfür eden kişileri, protokolde baş köşeye oturtan, siz değil miydiniz? 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde ağzı bozuk tipleri kahramanlaştıran, siz değil miydiniz? Filistin’e destek mitingine katılan insanlarımıza saldıran vandalları savunan, siz değil miydiniz? Gezi olaylarında çapulculara ‘Çiçek çocuklar’ diyerek sahip çıkan siz değil miydiniz? Banka soyguncusu eşkıyaları yıllarca gençlere rol model olarak sunan siz değil miydiniz? Mehmet Selim Kiraz savcımızın katillerini övenlere kucak açan siz değil miydiniz? 85 milyonun karşısına çıkıp, yargı mensuplarımızı hem evlatlarıyla hem de ailesiyle tehdit eden siz değil miydiniz? Cumhur İttifakı ortağımıza ve onun saygıdeğer genel başkanına dil uzatan siz değil miydiniz? Milletin inancıyla, değerleriyle, kültürüyle kavgalı marjinal tipleri partinizde karar mercilerine getiren siz değil miydiniz? AK Parti’ye oy veren herkesin imha edilmesini söyleyebilecek kadar sefalet çukuruna batmış alçaklara akıl hocalığı yaptıran siz değil misiniz?" şeklinde konuştu. "Pazartesi akşamı meydana gelen soysuzluk, CHP yönetiminin ısrarla ve inatla sürdürdüğü nefret siyasetinin bir sonucudur" Pazartesi akşamı yaşananlara değinen Erdoğan, "Millete hakaret edenlere sırf AK Parti karşıtı diye siz prim verdiniz. Siyasete nefret söylemlerini siz soktunuz. Bu milletin fertlerini yıllarca birbirine siz düşürdünüz. Bugün güya rahatsız olduğunuz kötülüğü siz sıradanlaştırdınız. CHP yönetimi olarak ‘siyaset yapıyoruz’ bahanesiyle bu kötülüğü yıllarca siz meşrulaştırdınız, siz yaygınlaştırdınız. Pazartesi akşamı meydana gelen soysuzluk, CHP yönetiminin ısrarla ve inatla sürdürdüğü nefret siyasetinin bir sonucudur. Bundan kaçamazlar, bundan kendilerini ayrı tutamazlar. Yaşanan bu alçaklığın en büyük sebebi CHP yönetiminin tükenmişliğidir" şeklinde konuştu. "CHP seçmeni, pek çok konuda Bay Kemal’i mumla arar hale geldi" CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i eleştiren Erdoğan, "Koltuğunu borçlu olduğu vesayet odaklarının güdümünden çıkamamıştır. Özellikle son bir haftadır sarf ettiği sorumsuz söylemleriyle, oturduğu koltuğu halen dolduramadığını bir kez daha göstermiştir. Bugün söylediğini yarın inkâr eden, belediye başkalarından sürekli ayar yiyen, sürekli bir uçtan diğer uca savrulan iradesiz, aciz bir karakterle karşı karşıyayız. Biz, son bir ümitle her gün iyiye gitmesini, kendisini biraz toparlamasını, kendisine biraz çeki düzen vermesini bekledikçe Sayın Özel freni boşalmış kamyon gibi yokuş aşağı sürükleniyor. Aslında yumuşama veya normalleşme süreciyle biz işte buna çare olmaya, toksik muhalefet anlayışından siyaset kurumunu arındırmaya çalıştık. Açıkçası çabalarımızda da son derece samimiydik. Ancak muvaffak olamadık. CHP seçmeni, pek çok konuda Bay Kemal’i mumla arar hale geldi. CHP gibi 100 yıllık bir partinin genel başkanının kendini nasıl itibarsızlaştırdığını milletimizle birlikte biz de esefle takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. "Allah aşkına ‘Türk ekonomisine zarar vereceğim’ diyen bir ana muhalefet partisi lideri olur mu?" İsrail 471 gün boyunca Filistinlilerin üzerine bomba yaydırırken siyonist destekçisi kimi şirketler için ‘boykot’ kelimesini telaffuz dahi etmediklerine dikkat çeken Erdoğan, "Soykırımcılara şirin gözükmek adına olmadık taklalar attılar. Hatta insanlarımızın hassasiyetleriyle utanmadan alay ettiler. Şimdi çıkmışlar, ülkenin yerli-milli markalarını boykottan bahsediyorlar. Hoş onu da her zamanki gibi yine ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Sayın Özel, CHP Genel Başkanı gibi değil, hırsları ve korkuları aklını esir almış bir siyasi müflis gibi davranmaktadır. Sayın Özel’in ne tuttuğu yol yoldur; ne ağzından çıkan sözü, kulağı duymaktadır. Çıksın, cesareti varsa şu akıl ve vicdan tutulmasını millete izah etsin. Türkiye’yi uluslararası basına şikâyet etmek bir CHP geleneği midir? Ülkenizi yabancılara kötülemekten hiç mi utanmıyorsunuz? Allah aşkına ‘Türk ekonomisine zarar vereceğim’ diyen bir ana muhalefet partisi lideri olur mu? Böyle bir siyasetçiden bıraktım ülkesini, milletini, kendi partisine hayır gelir mi? Böyle şuursuz cümleler kurabilen birinin akılla, mantıkla hareket ettiğine kim inanır?" şeklinde konuştu. Yaşanan rüşvet ve yolsuzluk çarkının içinde kimlerin olduğunun zamanla ortaya çıkacağını söyleyen Erdoğan, "Başı İstanbul’da olan ‘ahtapotun’ kollarının nerelere uzandığı elbette yakında görülecektir. İtiraflar geldikçe, yeni deliller bulundukça, soruşturmalar derinleştikçe, biz de bazı şeyleri daha net anlayacağız. İnanıyorum ki o zaman mevcut yönetim tarafından CHP’nin nasıl tepe tepe kullanıldığını daha iyi kavrayacağız. Parayı verenin CHP’yi ve mevcut yönetimi nasıl parmağında oynattığını inşallah daha net görebileceğiz. Umarız bütün bunlar CHP’de, bilhassa CHP’nin ülkesini ve milletini seven kadrolarında bir uyanışa, muhasebeye, özeleştiriye sebep olur. İnşallah bu süreç CHP’yi bir tefekküre, bir iç sorgulamaya yöneltir ve ardından Cumhuriyetimize yakışır bir dönüşüme vesile olur. Aksi takdirde CHP, Atatürk maskesiyle hırsızlık, çağdaşlık maskesiyle ahlaksızlık, modernlik maskesiyle değersizlik, siyaset maskesiyle millete düşmanlık, sivil toplum maskesiyle provokatörlük, gazetecilik maskesiyle borazanlık yapanların kalesi olduğu müddetçe hiçbir zaman bu ülkenin ve milletin partisi konumuna gelemez. Kendi iç kavgasını Türkiye’nin demokrasi sorunu gibi gösterme kurnazlığı, CHP’ye sokakta gürültü çıkartmak için belki yetebilir ama gerçek bir siyasi teşekkül vasfı asla vermez, veremez. Her ne kadar başındakilerin bu yaklaşımdan yoksun olduğunu bilsek de yine milletimize karşı saygımızın bir gereği olarak CHP’yi aklı selime, sağduyuya, basiret ve ferasetle davranmaya davet ediyoruz" dedi. "Muhalefetin bizi hapsetmek istediği sığ gündemlerin peşine asla ama asla takılmayacağız" Bu vahim tablo karşısında galeyana gelmeyeceklerini, kışkırtmalara kulak asmayacaklarını aktaran Erdoğan, "85 milyonun kardeşliğine halel gelmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Sabrı kuşanacağız, feraseti rehber edineceğiz. Vakarı, tevazuyu, bizlere yakışan dik ve haysiyetli duruşu göğsümüzde bir şeref madalyası olarak her zaman gururla taşıyacağız. Muhalefetin bizi hapsetmek istediği sığ gündemlerin peşine asla ama asla takılmayacağız. CHP içindeki Bizans oyunlarının, kayıkçı kavgalarının tarafı olmayacağız. Hep söylediğim gibi biz işimize bakacağız. Milletimize layıkıyla hizmet etmeye bakacağız. Türkiye Yüzyılı’nı kardeşlik içinde inşa etmeye bakacağız. Terörsüz Türkiye hedefine bir an önce ulaşmaya bakacağız" açıklamalarında bulundu.
Ordu Tarihi Haznedaroğlu Konağı, kent müzesi olacak Ordu Büyükşehir Belediyesi, kentsel ve arkeolojik sit alanı sınırları içinde kalan ve 18. yüzyılda Bolaman Kalesi kalıntılarının üzerine inşa edilen Haznedaroğlu Konağı’nda restorasyon çalışmalarına başladı. Konak, çalışmaların ardından kent müzesi olarak hizmet verecek. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler öncülüğünde, geride kalan 6 yılda Altınordu ilçesinde bulunan Selimiye Konak, Ünye ilçesinde bulunan Yürürler Konağını restore eden, Çamaş Cevat Bey Konağı’nda restorasyon çalışmalarına başlayan Büyükşehir Belediyesi, Ordu Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) destekleriyle Haznedaroğlu Konağı’nı restore ediyor. Kent müzesi olarak kullanılmak üzere Ordu Üniversitesi ile imzalanan protokol gereğince 12 yıllığına Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilen ve son dönem Türk mimarisinin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan konak, yapılan çalışmalarla geleceğe taşınacak. 18. yüzyılda inşa edildi Kademoğlu Konağı olarak da bilinen ve mahallede yer alan kale kalıntısı üzerine inşa edilen Haznedaroğlu Konağı’nın zemin katını oluşturan kalenin Cenevizlilerden kaldığı düşünülüyor. Son dönem Türk konut mimarisinin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan tarihi konak, dikdörtgen bir plana sahip, zemin üzeri iki kattan oluşuyor. Güneydoğu cephesinde, yapıya bitişik vaziyette bir şapel yer alan konak, yapının geçmişinin 18.yüzyıla kadar uzandığını kanıtlar nitelik taşıyor. Kent müzesi olarak hizmete sunulması planlanıyor Karadeniz kıyısındaki doğal güzelliklerin içinde yer alan Bolaman Kalesi, Bizans döneminde temeli atılarak gözetleme ve karakol görevini yürütmek üzere inşa edildi. Kesme taşlardan oluşan kalenin kalıntıları üzerine ise 18. yüzyılda ahşap konak yapıldı. Çift cumbalı olan ve bölgenin mimari özelliğini yansıtan konak, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca aslına uygun onarıldı. Bir süre restoran olarak hizmet veren Haznedaroğlu Konağı’nın son olarak ise tarihi ve turistik açıdan kent müzesi haline getirilmesi için çalışmalara başlandı. Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilecek olan tarihi konak, kent müzesi olarak hizmet verecek.
Muğla Büyükşehir Bayram tıraşı ile evlere misafir oluyor Evde Bakım Hizmeti ile 13 ilçede vatandaşların sağlık, kişisel bakım, diyetisyen ve fizyoterapist gibi alanlarda yanında olan Büyükşehir Belediyesi, her bayram öncesi olduğu gibi bu bayramda da vatandaşların evlerine misafir oluyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi 14 erkek ve kadın kuaförü ile Muğla’nın 13 ilçesinde engelli, yatağa bağımlı, ihtiyaç sahibi vatandaşların evlerine misafir olarak kişisel bakım ve tıraşlarını yapıyor. Büyükşehir Belediyesi ekipleri bugüne kadar 5 bin 492 kişiye, 91 bin 76 kez tıraş, saç sakal, tırnak kesimi, kaş, yüz bakımı ve yatağa bağımlılara silme banyosu hizmeti verdi. Gülay Dural, "Eşim 8 sene oldu felç olalı. 8 seneden beri belediyemiz geliyor, sağ olsunlar tıraşını yapıyorlar. Allah razı olsun onlardan. Muğla Büyükşehir’e bu hizmetleri için teşekkür ediyoruz" dedi. Muğla Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nda görevli Arife Turgut, "Vatandaşlarımızın taleplerini bayram öncesi karşılıyoruz. Hastalarımızın saç-sakal tıraşını yapıyoruz, tırnaklarını kesiyoruz. Aradıklarında 4444801’den bize ulaşabilirler. Muğla Büyükşehir Belediyesi olarak ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın her zaman yanında olmaktan mutluluk duyuyoruz" dedi. Vatandaşların her ihtiyacını karşılamak için gayret gösterdiklerini vurgulayan Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Büyükşehir Belediyesi hizmetlerini toplumun her kesimine ve kentin her noktasına ulaştırmaya özen gösterdiklerini, esas hedeflerinin kendilerine ulaşamayan vatandaşlara ulaşmak olduğunu ve bu anlayışla hayata geçirdikleri evde bakım hizmetleri ile özellikle dezavantajlı vatandaşların evlerine misafir olup ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını açıkladı.
Hakkari Bakanlar, Yüksekovaspor’un kutlama törenine katıldı Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, Yüksekovaspor’un şampiyonluk kutlamalarına katıldı. Yüksekova Selahaddin Eyyubi Havalimanı’nda Hakkari Valisi Ali Çelik, 3. Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Ferhat Vural, Yüksekova Kaymakamı Mustafa Akın tarafından karşılanan bakanlar, TFF Kadınlar 1. Lig’de şampiyon olan ve Süper Lig’e yükselmeyi başaran Yüksekovaspor için Yüksekova Gençlik ve Spor Müdürlüğü tarafından düzenlenen kupa törenine katıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, törende şampiyon olan takımı kutladı. Törende konuşan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, takımın başarısını yakından takip ettiğini belirterek, sporcuları ve teknik ekibi tebrik etti. Güler, "Geçen yıl 2. Lig’den 1. Lig’e ve bu yıl da Süper Lig’e çıkan Yüksekovaspor Kadın Futbol Takımı’nı kutluyorum. Hepinizi gönülden tebrik ediyorum. Süper Lig’e yükselerek tarihe geçtiniz. Play-off maçlarınızı büyük bir ilgiyle takip ettim. Pazar günü kazandığınız final maçında üstün bir performans sergilediniz. Sizlerle ne kadar gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu başarı yalnızca bir kupa kazanmak değildir. Bu, Yüksekova’dan yükselen umut dolu bir başarı hikayesidir. Sizler, sahada olduğu kadar hayatta da güçlü olunabileceğini kanıtladınız. Türkiye’nin dört bir yanındaki kız çocuklarına ilham oldunuz" dedi. Bakan Güler, Hakkari’nin spor alanında büyük bir potansiyele sahip olduğunu ve kış sporlarının gelişmesiyle birlikte Türkiye Kayak Milli Takımı’nın yüzde 30’unun Hakkarili sporculardan oluştuğunu vurguladı. Bakan Bak: "Yüksekova, bu başarı hikayesinin en güzel örneklerinden biri" Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ise Yüksekovaspor Kadın Futbol Takımı’nın Süper Lig’e yükselmesinin büyük bir başarı olduğunu belirterek, takımı ve taraftarları tebrik etti. Bakan Bak, "Şampiyonluk, birlikte ağlamak, birlikte gülmek, takım olmak demektir. Yüksekovaspor, büyük bir başarıya imza atarak Süper Lig’e yükseldi. Hakkari, Süper Lig’de herkesin korkulu deplasmanı olacak. Yüksekova Kadın Futbol Takımı’nın şampiyonluğu, bu başarı hikayesinin en güzel örneklerinden biridir" ifadelerini kullandı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da, Yüksekovaspor’un başarısının Türkiye genelinde birçok genç için ilham kaynağı olacağını söyledi. Bakan Yumaklı, "Bugün yalnızca tarım ve ormancılıkla ilgili çalışmalar için burada değiliz. Aynı zamanda büyük bir başarıya şahitlik etmek için buradayız. Yüksekovaspor Kadın Futbol Takımı, Türkiye’ye çok büyük bir mesaj verdi. Kadınlarımız ve gençlerimiz, istediklerinde başaramayacakları hiçbir şeyin olmadığını gösterdi. Bu kupa, sadece bir şampiyonluk değil; azmin, kararlılığın ve emeğin sonucudur. Sizleri yürekten kutluyorum" şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Yüksekovaspor Kadın Futbol Takımı oyuncuları sahneye davet edildi. Bakanlar ve protokol üyeleri, sporculara madalyalarını takdim ederek, şampiyonluk kupasını birlikte kaldırdı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve kuvvet komutanları, Yüksekova’daki törenin ardından Şırnak’a geçerken, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise ilçede temaslarına devam etti.