DÜNYA - 15 Ocak 2025 Çarşamba 11:27 | Son Güncelleme : 15 Ocak 2025 Çarşamba 11:30

İsrail'in patlayıcı silahları 2024'te her gün 15 çocuğu engelli bıraktı

A
A
A
İsrail'in patlayıcı silahları 2024'te her gün 15 çocuğu engelli bıraktı

Sivil toplum kuruluşu Save the Children (Çocukları Kurtarın), İsrail'in geçtiğimiz yıl Gazze'de patlayıcı silah kullanmasının her gün 15 çocuğu engelli bıraktığını açıkladı.

Merkezi İngiltere'de bulunan uluslararası sivil toplum kuruluşu Save the Children (Çocukları Kurtarın) tarafından yapılan açıklamada, İsrail'in 2024 yılında Gazze'de patlayıcı silah kullanımının her ay ortalama 475 çocuğu veya günde 15 çocuğu uzuv kaybı, görme ve işitme kaybı olmak üzere potansiyel olarak kalıcı şekilde engelli bıraktığı ifade edildi. Geçtiğimiz yılın ilk 11 ayında en az 5 bin 230 çocuğun önemli rehabilitasyon desteği gerektiren yaralanmalar yaşadığı belirtildi. Ancak İsrail'in hastanelere ve sağlık çalışanlarına yönelik saldırıları ve kritik öneme sahip malzemelerin girişine getirdiği kısıtlamalar nedeniyle Gazze'de bu tür ihtiyaç duyulan yardımlara ulaşılamadığına dikkat çekildi. Bu nedenle yaralı çocukların sakat kalma ihtimalinin yüksek olduğu vurgulandı.

İsrail'in patlayıcı silahları 2024'te her gün 15 çocuğu engelli bıraktı

“Binlerce çocuğun artık proteze ihtiyacı var”

İsrail'in saldırılarının başladığı 2023 yılında Gazze'de 45 gün geçiren ve çocuklarda patlamaların yol açtığı yaralanmaları tedavi eden Dr. Ghassan Abu-Sittah, "Gazze'de savaş yaralanmaları yeniden tanımlanıyor" ifadelerini kullandı. Abu-Sittah, “Yürümeyi öğrenmeden önce uzuvları kesilen birçok bebek gördüm. Bu durum beyinlerinin henüz uygun algılama ve el-göz koordinasyonunu almamış olması nedeniyle gelişimlerini etkileyecek. Binlerce çocuğun artık proteze ihtiyacı var ve diğer uzuvlarında sorunlar geliştirmeleri muhtemel. Kalça ekleminde ve diz ekleminde erken dönemde osteoartrit gelişebilir veya sırtta deformite oluşabilir. 20'li veya 30'lu yaşlarına geldiklerinde normal eklemlere orantısız baskı uygulanması nedeniyle insanların normalde 70'li ve 80'li yaşlarda yaptırdığı eklem değişimi ameliyatlarına ihtiyaç duyabilirler” dedi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Burdur’da 17,8 milyarlık yatırımın yüzde 74’ü tamamlandı Burdur’da 2024 yılı yatırımları kapsamında toplam 340 proje hayata geçiriliyor. 17,8 milyar TL’lik proje tutarının yüzde 74’ü tamamlanırken, 118 proje başarıyla sonuçlandı. Burdur Valisi Tülay Baydar Bilgihan başkanlığında gerçekleştirilen 2025 yılının ilk İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda, il genelinde yürütülen projeler ve yatırımlar ele alındı. Vali Bilgihan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ülke genelinde uygulanmakta olan 12. Kalkınma Planı’nın, makroekonomik istikrarı koruma, üretimi artırma ve kamu harcamalarında tasarrufu sağlama hedeflerini esas aldığını belirtti. Toplantıda Burdur’da yürütülen toplam 340 projenin değerlendirildiğini ifade eden Vali Bilgihan, bu projelerin toplam maliyetinin 17,8 milyar TL olduğunu açıkladı. 2024 yılı için bu projelere ayrılan 3,5 milyar TL’lik ödeneğin yüzde 74’ünün, yani 2,6 milyar TL’sinin kullanıldığını belirten Vali Bilgihan, il genelinde yatırımların büyük bir kısmının tarım ve kamu hizmetleri sektörlerinde yoğunlaştığını vurguladı. Vali Bilgihan, sektörel bazda tarım sektöründe 124, eğitimde 31, ulaştırma ve haberleşme sektöründe 18, sağlık sektöründe ise 15 projenin yürütülmekte olduğunu dile getirdi. İlçelerde ise en fazla yatırımın Burdur Merkez, Bucak ve Yeşilova’da yapıldığını ifade ederek, yatırımların il genelindeki dengeli dağılımına dikkat çekti. Projelerin durumlarına ilişkin bilgi veren Vali Bilgihan, 2024 yılı içinde 118 projenin tamamlandığını, 108 projenin devam ettiğini, 64 projenin ihale aşamasında olduğunu ve çeşitli nedenlerle 41 projeye başlanamadığını belirtti. Toplantının sonunda koordinasyonun önemine vurgu yapan Vali Bilgihan, yatırımcı kurum temsilcilerine ve katılımcılara söz vererek görüş ve önerilerini dinleyeceğini ifade etti. Vali Bilgihan, 2024 yılında elde edilen başarıların 2025 yılında da artarak devam etmesini temenni ederek, tüm katılımcılara teşekkür etti. "Telefonla çözülecek meseleleri anında çözün" Vali Baydar Bilgihan, kurum müdürlerine, “Bir telefon uzaklığında çözebileceğiniz konuyu bir telefon mesafesinde çözün” diyerek sorunların bir an önce çözülmesini istediğine dikkat çekip, "Bir telefon mesafesinde çözemeyecekseniz bir konuyu bir koordinasyon gerekiyorsa çoklu bir etkileşim ve bu anlamda çalışma gerektiriyorsa bunu da mutlak surette gerek duyarsanız kendi koordinasyonunuzda ilgili vali yardımcılarımızın, benim koordinasyonumuzda mutlak surette konuyu gündeme getirip ve bu konudaki çalışmaları da kendiniz de takip edin. Dolayısıyla bir telefon uzaklığında ya da bir selam uzaklığında, bir çay, kahve içimlik mesafede bir konu bazen günler alabiliyor, bazen zaman alabiliyor. Buna hiçbir şekilde şehrimizde tahammülümüzün olmadığını ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu. Toplantıya ilçe kaymakamları, belediye başkanları, kamu kurumlarının müdürleri ve ilgili yetkililer katıldı.
Manisa Manisa’da ’Üzüm’ Çalıştayı gerçekleştirildi Türkiye’deki yaş ve kuru üzümde lider durumda bulunan ve önemli bir ihracat geliriyle ülkeye döviz kazandıran Manisa’da, küresel pazarda rekabetçi gücü artırmak için Manisa Üzüm Çalıştayı gerçekleştirildi. Yoğun bir ilginin olduğu çalıştayda yapılan konuşmaların ardından 5 ayrı masada bağcılığın yol haritasının çıkarılması için çalışmalar yapıldı. Manisa Valiliği, Manisa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Ege İhracatçılar Birliği, Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü, Manisa Ticaret Borsası, Ege Üniversitesi ve Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü katkı ve destekleriyle düzenlenen, “Bağcılığın Yol Haritası: Manisa Üzüm Çalıştayı" Manisa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Çalıştaya, Manisa Valisi Vahdettin Özkan, Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Dr. Ersin Dilber, Kaymakamlar, kurum müdürleri, sektör temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile üreticiler katıldı. Çalıştayda açılış konuşması yapan Manisa Valisi Vahdettin Özkan, Manisa’nın üzümle olan tarihi bağını vurgulayarak “Manisa deyince üzüm, üzüm görünce akla ilk Manisa gelir. Antik çağlardan günümüze üzüm ve Manisa, birbirini tamamlayan ve tanımlayan birer ikilidir. Bizler de bugün Manisa’mızın ve ülkemizin önemli tarım alanlarından biri olan bağcılık sektörümüzün geleceğine ışık tutacak, ülkemizin ve Manisa’mızın bu alandaki liderliğini pekiştirecek son derece önemli bir çalıştay vesilesiyle bir aradayız.” dedi. "Dünyaya entegre bir bakış açısı geliştirmemiz gerekmektedir." İklim değişikliği, küreselleşen ekonomi ve artan dünya nüfusu gibi faktörlerin, tarımsal üretim stratejilerini yeniden şekillendirmeyi zorunlu kıldığını ifade eden Vali Özkan, “İçinde bulunduğumuz dönem, tarımsal üretim ve gıda arz güvenliğinin önem kazandığı bir süreci ifade etmektedir. İklim değişikliği, küreselleşen ekonomi, savaşlar ve artan dünya nüfusu, gıda arzının sürekliliğini sağlamaya yönelik yeni stratejiler geliştirmemizi zorunlu kılmaktadır. Gediz Ovamızın bereketli toprakları, yüksek üretim gücü ve ürün çeşitliliği ile Manisa olarak, bu stratejilerde öncü bir rol oynamaya kararlıyız. Manisa’nın coğrafi konumu, iklimi ve toprak yapısı üzüm üretimi için son derece elverişli. Manisa’da yaklaşık 871 dekar alanda, 40 bin ailemiz geçimini bağcılıktan sağlamaktadır. Hal böyle olunca Manisa, Türkiye’nin en önemli üzüm üreticisi illerinden biri olmanın haklı gururunu taşımaktadır. Aralık ayı sonuna kadar üzüm hasadı yapabildiğimiz şehrimizde, bu başarıyı sürdürülebilir bir şekilde devam ettirebilmek için yeni yöntemler ve teknolojiler geliştirmeli, üretim süreçlerimizi çevre dostu ve yenilikçi bir yaklaşımla yeniden şekillendirmeliyiz. Bağcılıkta sürdürülebilirlik, yalnızca ekonomik anlamda değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal boyutlarda da önemli bir kavramdır. Tarımda daha verimli, daha az kaynak tüketen ve daha çevre dostu üretim yöntemlerini benimsemek, gelecekteki nesillere hem daha sağlıklı bir çevre hem de daha güçlü bir tarım sektörü bırakmak adına kritik bir adımdır. Bu kapsamda iklimsel ve ekonomik dalgalanmalara karşı dayanıklılığı artırıcı, inovasyonu destekleyen ve dünyaya entegre bir bakış açısı geliştirmemiz gerekmektedir.” dedi. "Çalıştayda güçlü bir yol haritası oluşturacak" Manisa’nın ihracat gelirlerinde bağcılığın önemli bir paya sahip olduğunu vurgulayan Vali Özkan, ihracat pazarlarındaki rekabet şartlarının her geçen gün zorlaştığını söyledi. Bu sebeple ürün kalitesi, markalaşma ve yeni pazarlar bulmanın hedeflenmesi gerektiğinin altını çizen Vali Özkan “Ağız tadımız, şifa kaynağımız olan üzümün hem geleneksel hem de yenilikçi alanlarda kullanımını yaygınlaştırarak çeşitliliğini artırmalı ve uluslararası piyasalarda fark oluşturmalıyız. Üreticiler, akademik çevreler, sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte gerçekleştirilen çalıştayda güçlü bir yol haritası oluşturacak. Bugün yapacağımız tartışma ve değerlendirmeler, bağcılığın geleceği ve Manisa’nın tarımsal potansiyelinin daha verimli kullanılması konusunda bizlere yol gösterecektir. İnanıyorum ki bu çalıştay hem gıda arz güvenliğini sağlamak hem de ihracat kapasitemizi artırmak adına yeni fikirler ve yaklaşımlar geliştirilmesine vesile olacaktır. Manisa’mızın üzümle olan bu özel bağını, hep birlikte daha da ileriye taşıyacağımıza inanıyorum. Soframıza gelen her üründe emeği, alın teri olan, şehrimize ve ülkemize katma değer sağlayan üreticilerimize ve onların emeklerinin karşılığını tam olarak alabilmesi amacıyla gerçekleştirilen çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu. "Coğrafi konumumuz bizi 26 trilyon dolarlık pazara erişim sağlıyor" Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Dr. Ersin Dilber ise Türkiye’nin mevcut coğrafya konumu itibarıyla Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının tam da ortasında ve bu geçmiş kadim bağlarımızın olduğu bir noktada yer aldığını kaydetti. Genel Müdürü Dr. Dilber, "Bu da bize 4 saatlik bir uçuşla yaklaşık 1,2 milyar bir nüfusla aynı zamanda da 26 trilyon dolar pazara erişim imkanını sağlamaktadır. Tabii benden önceki konuşmacıların bahsettiği gibi Tarım Orman ve Suyun stratejik öneminin de arttığı bu bulunduğumuz coğrafyada hangi güçlerle karşı karşıya olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Tabii ki bunlar şu anda iklim değişikliğinin sonuçları, çevremizde devam etmekte olan savaşlar, göçler, afetler, nüfus artışı ve en sonunda pandemi bunun sebepleri arasına giderek tarımı daha da önemli bir konuya taşımak noktasında. Biz bakanlık olarak tüm bu gerçekleri dikkate alarak politikalarımıza yön veriyoruz ve bugün tarımsal hasılada Avrupa’da birinci sıralarda ve dünyada ilk on içerisinde önemli bir pozisyonda yer alan bir ülkeyiz. Hem nüfusumuzu hem de ülkemizde turizm amaçlı gelen tüm turistlerimizin gıda ihtiyacını, sorunsuz bir şekilde karşılıyoruz. Alman tarım bakanının kaygılarına sahip değiliz. Türkiye kendi ülkesinin içerisinde hiçbir zaman bu kaygılara sahip olmadığı üretim kabiliyeti açısından da herhangi bir problem yaşayacağımıza yakın tarihte düşünmüyoruz. Tabii ki bu kadar önemli bir sektör, tarım sektörü Türkiye’de 2024 yılında 36,2 milyar dolarlık başta ihracatçılarımızın emeği ve üreticilerimizin ürettiği ürünlerle tüm zamanlara kadarki en yüksek ihracatına imza atmayı başarmış bir durumdadır. Ancak gelecekteki malum kaygılarımız biraz önce bahsettiğimiz kaygılar bu yaptıklarımızdan daha fazlasını yapmak zorunda olduğumuzu da bize göstermektedir. Tabii ki 2024 yılı belki 40 yıldır konuşulan bir türlü hayata geçirilmeyen ama startının verilmesi açısından dahi önemli olan ürün planlamasını hayata geçirerek bakanlık olarak bir adım attık. Şu anda ülkemizde bir ürün planlamasıyla ve bu planlama uygun üretim yapan üreticilerimizi ilave destekler vererek bu planlamaya sadık kalmaya yönlendireceğiz. Üretim planlaması kapsamında sadece bitkisel üretim değil, hayvancılıkta, süt, besilik süt ve kanat ve et üretim bölgelerini belirledik. 10 ili süt bölgesi, 19 ilimizi besi yetiştiriciliği bölgesi, 17 ilimizi de kanatlı et yetiştiriciliği bölgesi kapsamına aldık. Tabii ki bu bölgelerdeki illerdeki üretim yapan üreticilere ilave desteklerle bu politika sürdürülecek inşallah. Su ürünlerinde de avcılık yetiştiricilikle ilgili öğretim planlamaları yapıldı. İlk defa yeni bir destekleme modeliyle destekleme üretim dönemi öncesinde üç yıllık olarak açıklandı. Tabii ki mensubu bulunduğum Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü olarak da bir geçen yıl 1,3 milyon halkımız güvenilir gıdaya erişsin diye denetim yaptık ve bu denetimlerde karşılaştığımız sorunlu hususlar hakkında da sorumlular hakkında 134 milyarlık idari para cezası uyguladık. Tabii ki arkadaşlarımızın gayretiyle artık insanların sağlığını tehlikeye düşüren, taklit ve hileli ürün üreten firmaları anlık olarak internet üzerinde sizlerle paylaşmaya başladık. Kalıntı ile mücadele etmek amacıyla bir kalıntı eylem planı başlattık. Manisa’da bu plana dahil olan illerden bir tanesi. Gerçekten önümüzdeki üretim sezonunda hasat öncesi çok ciddi yaptırımlarımız, bunu idrak etmek isteyen ihracatçılara karşı önlemlerimiz ve bunlara karşı da ciddi yaptırımların olacağını bu vesileyle sizlere söylemek istiyorum." dedi. "900 bin dekara yaklaşan bir alanda yetiştiriliyor" Üzüme gönül veren bütün paydaşlara, çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Manisa Tarım ve Orman İl Müdürü Metin Öztürk, 500 milyon dolarlık bir ihracata konu olan stratejik bir ürün olan üzüm için böyle bir çalıştayın düzenlenmesinin önemli olduğunu kaydetti. Öztürk, "Üretimden ihracata kadar zincirin bütün halkalarıyla yer alıyor. Ülkemize kazandırdığı döviz, üreticimizin bir yıl boyunca el emeğiyle gözüyle baktığı bir ürün. Kuru üzümün yüzde 92’sini üreten bir iliz. sofralık üretimde de ülkemizin en önemli üretim merkeziyiz. Hal boyunca olunca buradan çıkacak sonuçlar sadece Manisa için ülkemizin bağcılığı için önemli bir sonuçlar içeriktir. bundan dolayı bağcılığımızın yol haritası başlığı ele alındı. Manisa sadece ülkemizin değil dünyanın en önemli üretim merkezlerinden biridir. 900 bin dekara yaklaşan bir alan, 40 binden fazla ailenin geçimini sağladığı bir alan. dünyada bu ürünün karşılanması anlamında Manisa çok önemli bir şehirdir. Zor pazarlara çalışıyoruz. Almanya’ya, İngiltere’ye, Hollanda’ya, Amerika’ya, Japonya’ya bu üzümü ihraç ediyoruz. Üzüm çalıştayımızın tüm sektör paydaşlarına, Manisa’ya, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu. "40 binin üzerindeki bir ailenin de geçim kaynağıdır" Manisa Ticaret Borsası Başkanı Sadık Özkasap işe konuşmasında Manisa’nın tarih boyunca üzümün ana vatanı olarak anılmış ve bu unvanını gururla taşıdığını vurguladı. Özkasap, "Türkiye’deki üzüm üretiminin yaklaşık yüzde 90’ını karşılayan Manisa ve ilçeleri aynı zamanda 40 binin üzerindeki bir ailenin de geçim kaynağıdır. Yıllık 500 milyon dolarlık ihracat hacmiyle Türkiye ekonomisine büyük katkı sağlayan bu bölge dünya pazarında güçlü bir konuma sahiptir. Özellikle kurutmalık sultani çekirdeksiz üzümüyle tanınan Manisa, bu ürünü kendine özgü aromatik lezzeti, altın sarısı rengi, ideal taneleri ve insanlığa birçok fayda sağlayan Türk Üzümü rakiplerinden farklı bir yere konumlandırmıştır. Ancak geçmiş başarılarla yetinmek mümkün değildir. Çiftçimizin emeğinin hak ettiği yetkilere ulaştırmak ve bölgemizi üzüm sektöründe, küresel bir merkez haline getirmek hepimizin önceliği olmalıdır. Son yıllarda ilkbaharda gerçekleşen erken uyanma ve don olaylarının yanı sıra iklim değişikliği buna bağlı kuraklık, su sorunlarını beraberinde getirmiştir. Bu durum üzüm üretimi çeşitli güçlüklere yol açarak sektörün sürdürülebilirliğini zora sokabilir. Bu nedenle üzüm üretiminin geleceğini güvence altına almak için yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlere odaklanmamız gerekiyor. Sahada üreticilerimizi ve işletmelerimizi düzenli olarak ziyaret ederek destek veriyoruz. Sektörümüz artan küresel rekabet ve değişen tüketici talebiyle yeni bir yol ihtiyaç duymaktadır. Bizler burada bir araya gelerek sadece sorunları tartışmakla kalmayacak, aynı zamanda yenilikçi çözümler üreterek ortak akıl ve dayanışma ile seçmemize gerekli iyileştirmeleri yapacağız." dedi. Bu yıl 500 milyon dolar gibi bir rakamı geride bırakarak 511 milyon dolarlık bir ihracatın sağlandığını belirten Ege İhracatçılar Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık ise, "Hem de ürünlerimizin küresel ısınmadan etkilenmiş olmasına rağmen bizler 350 bin tonluk rekolteye çıktık. Gelecek nesillere bırakmak istiyorsak üzümcülüğümüzün devamını sağlamak istiyorsak bunu hep birlikte yapmak zorundayız." diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından Vali Özkan tarafından Çalıştaya’a destek veren kurum ve kuruluşları temsilcilerine katkılarından dolayı teşekkür plaketi takdim etti. Çalıştay, Müdürlük binasında İhracat ve Pazarlamada Tarımsal Kökenli Sorunların Çözümü, İklim Dirençli Sürdürülebilir Bağ Yetiştiriciliği, Bağlarda Entegre Hastalık ve Zararlı Yönetimi ve Organik Bağcılık Uygulamaları Ve Mevzuat olmak üzere 5 ayrı masada görüşülmeye başlandı.
Diyarbakır Kral yolu rotası turizme kazandırılıyor Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu başkanlığında valilik, Karacadağ Kalkınma Ajansı ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi (GAP BKİ) işbirliğiyle, tarih ve doğayı buluşturan önemli bir turizm projesi hayata geçiriliyor. Lidya Kralı Gyges tarafından M.Ö 7. yüzyılda inşa edilen ve Efes’ten Ninova’ya kadar uzanan 2 bin 500 kilometrelik antik kral yolunun Diyarbakır sınırlarında yer alan kısmı turizme kazandırılacak. 351 kilometrelik rotalar oluşturuldu Proje kapsamında, Diyarbakır merkez ilçelerinin yanı sıra Eğil, Ergani, Çınar, Çermik ve Çüngüş ilçeleri ile bağlı köyleri de içine alan toplam 351 kilometrelik yürüyüş rotaları belirlendi. 2024 yılında başlayan çalışmalarda, yolun kültürel ve tarihi önemi göz önünde bulundurularak haritalama ve tescil süreçleri tamamlandı. Rotalar, ticaret, ibadet, göç ve keşif gibi amaçlarla tarihin farklı dönemlerinde kullanılan bu antik yolda tarihe dokunma fırsatı sunacak. Uluslararası standartlara uygun işaretleme ve tanıtım Projenin ikinci etabında, uluslararası standartlara uygun tabelalandırma ve işaretleme çalışmaları 2025 yılı içerisinde tamamlanacak. Ayrıca, kral yolunun bilinirliğini artırmak ve bir cazibe merkezi haline getirmek amacıyla kapsamlı tanıtım ve markalaşma çalışmaları yürütülecek. Bu süreçte şehrin tüm paydaşlarının desteğiyle Diyarbakır, kültür ve doğa turizminin yeni adresi olmayı hedefliyor. Tarihi ve kültürel değerler turizme açılıyor Diyarbakır kral yolu rotasının, yalnızca bir yürüyüş parkurundan ibaret olmadığı, aynı zamanda ziyaretçilerine tarih, kültür ve doğanın bir arada olduğu bir deneyim sunacağı belirtildi. Bu projenin hayata geçirilmesiyle bölge ekonomisine katkı sağlanması, kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılmasının amaçlandığı bildirildi. Tarihi bir geçmişe sahip kral yolunun, Diyarbakır’da turizme kazandırılması ile şehir, bölgesel ve ulusal düzeyde turizm çeşitliliğine önemli bir katkı sunacağının hedeflendiği belirtildi.