DÜNYA - 11 Aralık 2024 Çarşamba 14:45 | Son Güncelleme : 11 Aralık 2024 Çarşamba 14:48

İran dini lideri Hamaney'den açıklamalar

A
A
A
İran dini lideri Hamaney'den açıklamalar

İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, başkent Tahran'daki İmam Humeyni Hüseyniyesinde halka hitap etti.

Hamaney konuşmasında Suriye'deki son gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Hamaney, “Suriye'de yaşananların, ABD ve Siyonist rejiminin ortak bir planı olduğuna şüphe yok. Evet, Suriye'nin komşu ülkelerinden biri de bu konuda açık bir şekilde rol oynadı, oynamaya devam ediyor ve bunu herkes görüyor. Ancak yaşananların asıl komplocusu ABD ve Siyonist rejimdir. Bu konuda elimizdeki deliller hiçbir şüpheye yer bırakmamaktadır” ifadelerini kullandı.

“Direniş cephesi yok edilebilen bir yapı değildir”

Hamaney, emperyalist güçlerin Suriye'de yaşananlardan dolayı mutlu olduklarını savunarak, “Suriye'de hükümetin düşmesiyle direniş cephesinin zayıflayacağını zannediyorlar. Direniş cephesi yok edilebilen bir yapı değildir. Direniş, bir inanç ve karardır. Bir halkın inancı, baskılarla zayıflamak yerine güçlenir. Direnişin üyelerinin motivasyonu, karşılaştıkları kötülükleri gördükçe artar ve direniş daha da genişler. Direniş ile ne kadar savaşırsanız o kadar büyür ve yayılır. Allah'ın izniyle direniş genişliği tüm bölgeyi eskisinden daha çok saracak. Direnişin anlamını bilmeden, direniş zayıfladığı için İran'ı da zayıflamış gösteren analizler doğru değil. İran güçlüdür ve daha da güçlenecektir” şeklinde konuştu.

“ABD'nin bölgedeki varlığı sona erecek”

Hamaney, “Bu saldırganların her birinin farklı bir amacı var. Kimisi Suriye'nin kuzeyinden veya güneyinden toprak ele geçirmeye çalışıyor, ABD ise bölgede etkisini kalıcı hale getirmeye uğraşıyor. Ancak Allah'ın izniyle hiçbirinin bu hedeflerine ulaşamayacağını zaman gösterecek. Suriye'nin işgal altındaki bölgeleri cesur Suriyeli gençler tarafından özgürlüğüne kavuşturulacak, bundan hiç şüpheniz olmasın. ABD'nin bölgedeki varlığı da sona erecek ve direniş cephesi tarafından bölgeden kovulacak” dedi.

“DEAŞ'ın nihai amacı İran'ı kaosa sürüklemekti”

Hamaney, “DEAŞ bir güvenlik bombasıydı. Öncelikle Suriye ve Irak'ın, ardından bölgenin istikrarını bozmayı hedefledi. Nihai hedefi ise İran İslam Cumhuriyeti'ni karıştırmak ve kaosa sürüklemekti. Biz, hem Irak'ta hem de Suriye'de iki sebeple bulunduk. Kutsal mekanların korunması ve ülkemizin güvenliğini sağlamak. Necef, Kerbela ve Şam'da dini türbeleri ve kutsal mekanları yok etmek istediler, ancak buna izin vermedik. Yetkililerimiz ve karar alıcılarımız, bu güvenlik tehdidinin önüne geçilmezse İran'ı da etkileyeceğini ve ülkeyi kaosa sürükleyeceğini erken fark etti. DEAŞ'ın bölgede ve ülkemizde düzenlediği Kerman, Şahçerağ ve Meclis saldırıları gibi terör eylemleri sırdan bir mesele değildi. Ellerinden gelen tüm vahşeti sergilemeye çalıştılar. Bu nedenle Kasım Süleymani gibi önemli generallerimiz ve komutanlarımız Irak ve Suriye'ye giderek oradaki gençleri DEAŞ'a karşı mücadelede örgütledi” dedi.

“Suriye, Saddam'a giden petrolün akmasına izin vermedi”

Suriye'ye yardım ettiklerini, Suriye'nin de İran'a hassas bir dönemde yardımcı olduğunu belirten Hamaney, “Irak ile savaşımızda herkes Saddam'ın yanında yer alırken, Suriye devleti bizim yararımıza olacak büyük bir adım attı ve Saddam'ın Akdeniz'e ve oradan da Avrupa'ya giden gaz akışını kesti. Bu boru hattı kesildiğinde dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Suriye, Saddam'a giden petrolün bu şekilde akmasına izin vermedi” ifadelerini kullandı.

“Birkaç ay öncesinden Suriye'ye uyarı raporları göndermiştik”

Hamaney, Suriye'ye yaşananlardan önce yardım ettiklerini ifade ederek, “İstihbarat birimimiz birkaç ay öncesinden Suriye'ye Eylül, Ekim ve Kasım aylarında peş peşe uyarı raporları göndermişti. Ancak, bu raporların üst düzey yetkililere ulaşıp ulaşmadığından emin değilim. Suriye olayı hem bizler hem de yetkililerimiz için önemli bir ders ve ibret olmalıdır. Bu olaydan çıkarılması gereken derslerden biri, düşmanı küçümsememek ve ona karşı hazırlıklı olmaktır. Evet, düşman hızlı bir şekilde harekete geçti, ancak yetkililer olaydan önce düşmanın böyle bir hızla hareket edeceğini fark etmeliydiler. Düşmandan asla gaflet edilmemeli, küçümsenmemeli ve gülümsemesine de güvenilmemelidir” şeklinde konuştu.

Aynur Sena Çabuk

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin’de, ’Özgül Öğrenme Güçlüğü Farkındalık Eğitimi’ düzenlendi Mersin’de öğretmenlere yönelik ’Özgül Öğrenme Güçlüğü Farkındalık Eğitimi’ düzenlendi. İki gün süren eğitimde, disleksi, diskalkuli ve disgrafi gibi özgül öğrenme güçlükleri üzerinde kapsamlı değerlendirmelerde bulunuldu. Mersin Kent Konseyi Eğitim Komisyonu koordinesinde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Milli Eğitim Müdürlüğü ve Toros Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen eğitim, Toros Üniversitesi Bahçelievler Kampüsü Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. İki gün süren eğitimde, disleksi, diskalkuli ve disgrafi gibi özgül öğrenme güçlükleri üzerinde kapsamlı değerlendirmelerde bulunuldu. Mersin merkez ilçelerde yer alan kamu ve özel okullardan gelen öğretmenlere yönelik düzenlenenen eğitimde, katılımcılara öğrenme güçlüklerini anlama, başa çıkma ve destek olma yolları hakkında bilgiler aktarıldı. Eğitimde, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü’nden Prof. Dr. İsa Birkan, Mersin Üniversitesi Çocuk Nöroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Çetin Okuyaz, Prof. Dr. Mustafa Kömür ve Doç. Dr. Meltem Çobanoğulları Direk, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü’nden Doç. Dr. Ufuk Özkubat, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Ender Atabay ile Mersin Toros Devlet Hastanesi’nden Psikolog-Yazar Mehmet Ali Vural konuşmacı olarak yer aldı. Girgeç: "Bütün ilçelere bu eğitimleri vermeyi planlıyoruz" Kent Konseyi Başkanı Alper Girgeç, Mersin’in merkez ilçelerindeki öğretmenlere yönelik Özgül Öğrenme Güçlüğü ile ilgili eğitimler vermek üzere bir araya geldiklerini belirterek, bu eğitimlerin devamının geleceğini ifade etti. Girgeç, "Bütün ilçelere bu eğitimleri vermeyi planlıyoruz. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile beraber, bunun diğer ilçelere de yaygınlaştırılması konusunda görüşmelerimiz sürüyor. Önümüzdeki dönemde ilçelerde de farklı yerlerde, daha kırsala çıkarak bunları yapmayı planlıyoruz" dedi. Vural: "Güçlükleri ortadan kaldırıp avantaja çevirmeye çalışıyoruz" Psikolog-Yazar Mehmet Ali Vural da eğitimin 4 merkez ilçedeki tüm sınıf, rehber öğretmenleri, özel eğitim ve okul öncesi öğretmenleri ile psikolojik danışmanlara yönelik yapılan 3. büyük etkinlik olduğunu belirterek, "Özgül Öğrenme Güçlüğünde, çocuklar zeka problemi olmadığı halde matematikte, okumada ve yazmada belirgin güçlük yaşar. Çocukların dezavantajlı durumlarını ortadan kaldırmaya yönelik yaptığımız 3. büyük etkinlik. Bu çocukların tespit edilmesiyle bireysel bazı dezavantajların ortadan kaldırılmasını, çocukları tanıyan öğretmenlerin farklı stratejiler geliştirmesini öngörüyoruz. Bu çocukların büyük potansiyelleri barındırmalarına rağmen güçlük çektiklerini biliyoruz. Bu güçlükleri ortadan kaldırıp avantaja çevirmeye çalışıyoruz" diye konuştu.
Sivas Engelsiz evde engelsiz hayat Sivas’ta 3 yıl önce dünya evine giren 1 metre boyundaki Ahat ve Emine Öztürk çifti, kendilerine özel tasarlanmış engelsiz evde mutlu bir hayat sürdürüyorlar. Sosyal medya aracılığıyla tanışarak hayatlarını birleştiren Ahat ve Emine Öztürk çifti, hem aşklarını hem de hayallerini birlikte inşa ediyorlar. Akondroplazi (cücelik) tanısıyla hayatlarını sürdüren ve 1 metre 8 santimetre boyunda olan çift, günlük hayatta karşılaştıkları fiziksel zorlukları özel olarak tasarlanmış bir ev sayesinde avantaja çevirdi. Önceki dönem Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin’in yardımıyla düzenlenen engelsiz evde, çiftin boyuna uygun olarak tasarlanan mutfak dolaplarından banyoya, kapı eşiklerinden mobilyalara kadar tüm detaylar titizlikle düşünülmüş durumda. Bu sayede çiftin günlük yaşamlarındaki zorluklar büyük ölçüde ortadan kalktı. Sivas’ın geçmiş dönemki Belediye Başkanı Hilmi Bilgin tarafından kendilerine özel tasarlanarak inşa ettirilen engelsiz evde, birçok ihtiyacını kolaylıkla karşılayabilen çift, yaşam standartlarını artırarak hayata dört elle sarılıyor. Bu evin kendilerini zor hayattan feraha çıkardıklarını belirten çift, “Bizim hayatımızı bizim gibi olan insanlar bilir. Normal insanlar ‘ Ne var ki yapıyorsunuz işte’ diyebiliyorlar. Diğer insanların herkesin bir olmadığını düşünmesi gerek. Rabbim bizim gibi olan herkese böyle bir ev nasip etsin” ifadelerine yer verdi. “Hayatımız daha da kolaylaştı” Böyle bir avantajı kendilerine sağladıkları için Eski Dönem Belediye Başkanı Hilmi Bilgin’e teşekkür eden Öztürk, “Burası tam bize göre bir ev. Sağ olsun Eski Dönem Belediye Başkanımız Hilmi Bilgin verdiği sözü yerine getirdi. Evdeki ışıkları, lavaboyu, tezgâhı vs. bize göre tasarladılar. Mesela normal evde lambalara yetişemiyorduk, lavabolarda ellerimizi yıkayamıyorduk, eşim yemek yapamıyordu, ocak yüksekti. Şimdi ise her şey bize göre tasarladı. Bu avantajı bize sağladığı için Eski Dönem Belediye Başkanı Hilmi Bilgin’e teşekkür ederiz. Hayatımız daha da çok kolaylaştı diyebilirim. İzleyen insanlarda ne gibi avantajlar olduğunu görecektir. Örneğin, lambalar, tezgâh bize göre. İstediğimiz gibi ellerimizi yıkayabiliyoruz, yüksek yerlere kolayca ulaşım sağlayabiliyoruz ve rahatça yemek pişirebiliyoruz. Böylelikle dezavantajları avantaja çevirmiş olduk” diye konuştu. “Bizim hayatımızı bizim gibi olan insanlar bilir” Birbirleriyle sosyal medya aracılığıyla tanıştığını belirten Çift, “4-5 sene önce eşim Emine benim yayınıma katılmıştı. Yayında izleyiciler nereli olduğumu sorduğunda Sivaslı olduğumu söyledim. Eşim de 6 sene önce buraya geldiğini belirtti. Bende profilini hafızama yazdım. Daha sonra profiline girip kendisine yazdım ve muhabbete memleketim Sivas’tan girip 6 sene önce nereye geldiğini sordum. Böylelikle memleketime artı bir Sivaslı kazandırdım. Eve her girdiğimizde, ev hakkında konuştuğumuzda çok dua ediyoruz. Eski Dönem Belediye Başkanı Hilmi Bilgin’den Allah bin kere razı olsun” dedi.
Erzurum Hayvan pazarı yeniden açıldı Erzurum’un Oltu ilçesinde bir aydır şap hastalığı nedeniyle kapalı olan canlı hayvan pazarı yeniden açıldı. Oltu Canlı Hayvan Pazarı, yaklaşık bir aydır kapalıydı. Şap hastalığı nedeniyle alınan kapatma kararının ardından bugün hayvan pazar tekrar açıldı. Ancak, hayvan yetiştiricileri, bölgede herhangi bir şap hastalığı vakası görülmediğini belirterek, pazarın kapalı olmasının kendilerini mağdur ettiğini söyledi. Hayvan üreticisi Selami Düzgün, "Bugün Oltu Canlı Hayvan Pazarı’nın açılış günü. Bir aydır şap hastalığı nedeniyle kapalıydı. Ancak Oltu’da ve çevresinde herhangi bir şap hastalığı görülmemiştir. Pazarın sebepsiz yere kapatılmasından ötürü hayvan üreticileri büyük mağduriyet yaşamaktadır. Sonuçta burada bir ticaret dönüyor ve insanların bu pazara ihtiyacı var" dedi. Bir diğer hayvan üreticisi Mehmet Dayanç ise, "Bir aydır canlı hayvan pazarımız kapalı. Bizim ne malımızı satabiliyoruz ne de bir şey yapabiliyoruz. İnsanlar mağdur durumda, malımız ahırlarda kaldı. Cebimizde paramız kalmadı. Pazarın kapanması iyi olmadı" şeklinde konuştu. Abdullah Başar ise, "Hastalığı bahane ettiler ve bir aydır pazarı kapattılar. Ortada herhangi bir hata yokken, çiftçiyi mağdur ettiler" diyerek tepkisini dile getirdi. Oltu’daki hayvan üreticileri, pazarın bir an önce düzgün bir şekilde çalışmaya başlamasını ve mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyor. Bu arada hayvan pazarında dişi danalar 45 bin, erkek danalar 65 bin, kısır inekler 75 bin, gebe inekler 100 bin ve tosunlar 120 bin liradan satışa sunuldu. Pazarda küçük baş hayvan yok denecek kadar az olan koyunlar ise 12 bin 500 liradan satışa sunuldu. (DMA-NK)
Samsun Samsun’un manevi önderleri: Şeyh Seyyid Kutbiddin Türbesi Samsun’da, 1853 Rus baskınında düşman gemilerinin, Samsun’un manevi mimarlarından Şeyh Seyyid Kutbiddin Türbesi’nin bulunduğu eski mezarlıktan atılan toplarla püskürtüldüğü rivayet ediliyor. Saldırıya, Seyyid Kutbiddin Türbesi’nin bulunduğu eski mezarlıktan top atışlarıyla karşılık verildiği ve hasar alan Rus gemilerinin de geriye dönmek zorunda kaldığı bazı kaynaklarda yer alıyor. Rus donanmasının Samsun’u kuşatmasını engelleyen topların atıldığı rivayet edilen Samsun’un manevi mimarlarından Şeyh Seyyid Kutbiddin Türbe ve Camisi, 7 asırdır maziye ışık tutuyor. Şeyh Seyyid Kutbiddin Camii ve Türbesi, Kökçüoğlu Mahallesi’ndeki mezarlığın içerisinde bulunuyor. Abdulkadir Geylani Hazretleri’nin torunlarından Şeyh Seyyid Kutbiddin Hazretleri’nin kabri, Samsunlular tarafından sık sık ziyaret ediliyor. Vatandaşlar türbede Kur’an-ı Kerim okuyup dua ediyor. Özellikle cuma günleri burası dolup taşıyor. 1853 baskınında Rus gemilerini topa tutmuş Samsun İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü resmi internet sitesinde mezarlık ve türbe hakkında detaylı bilgi yer alıyor. Web sitesinde, “1853 yılında Rus Donanmasının Sinop baskını sırasında 3-5 savaş gemisi de Samsun açıklarına kadar gelerek şehri topa tutar. Şehirde karşılık verecek bir kuvvet bulunmamaktadır. Ancak Seyyid Kutbiddin Türbesi’nin bulunduğu eski mezarlıktan top atışlarıyla karşılık verilir ve hasar alan Rus gemileri de geriye dönmek zorunda kalır” deniliyor. Cami ve türbenin fiziki yapısı hakkında yapılan bilgilendirmede ise “Seyyid Kutbiddin Camii ve Türbesi tuğladan yığma olarak yapılmış tek katlı, kırma çatılı ve Marsilya kiremitli birleşik bir yapı konumundadır. Caminin kuzey ve doğusu ‘L’ şeklinde ahşap kemerli son cemaat yeri ile çevrilidir. Tavan ve taban döşemeleri ahşap olup gömme tavan göbeği mevcuttur. Yapının girişinde M. 1292 yılında yapıldığı yazmaktadır. Caminin güney yöndeki duvarına bitişik vaziyette türbe yer almaktadır. Beşik tonozlu mekanda tek bir sandukadan oluşan türbenin içinde M. 1404 yılında yapıldığına dair sonraki onarımlarda yazılmış bir Arapça metin bulunmaktadır. Bu onarımlar sırasında türbe ve caminin tuğla duvarları travertenle kaplanmış, caminin kemerli son cemaat yeri camekanla kapalı hale getirilmiş ve ahşap tavan yenilenmiştir. Cami yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır. Samsun’un en eski mezarlıklarından biri olan ve içinde Selçuklu ve Osmanlı mezar taşlarının ve mezar yapılarının bulunduğu mezarlık alanı ise geniş bir alan yayılmaktadır” yazıyor. Hırka-i şerif ve Kâbe örtüsü de cami ve türbede yer alıyor Osmanlı Padişahı ve 111. İslam Halifesi Abdülaziz Han tarafından Seyyid Kutbiddin Camii ve Türbesi’ne Hırka-i Şerif ve Kâbe örtüsü de hediye edilmiş. Padişah tarafından camiye konmak üzere gönderilen eserlerle ilgili devlet arşivinde yer alan ve bakanlığın sitesinde de paylaşılan resmi belgelerde ise şu ifadeler yer alıyor: “Canik Livası Meclisi’nin, 722 senesinde Samsun’da vefat eden Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin torunu Seyyid Kutbiddin Efendi’nin türbesi yanına yapılan camiye konmak üzere Hazine-i Hümayun’dan gönderilen Ravza-i Mutahhara ve Kabe-i Muazzama örtüsünün merasimle camiye konulduğu, ahalinin gayet memnun ve mesrur olduklarının havi mazbatası.(TSMA No: 3328/383)”