DÜNYA - 06 Aralık 2025 Cumartesi 18:38 | Son Güncelleme : 06 Aralık 2025 Cumartesi 18:43

Bakan Fidan'dan Filistin açıklaması: 'Barışın hayata geçmesi için her türlü katkıyı vermeye hazırız'

A
A
A

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Doha'da gazetecilere yaptığı açıklamada, "Türkiye olarak biz Filistin'deki barışın hayata geçmesi için her türlü katkıyı vermeye hazırız, buna istikrar gücüne asker göndermek de dahil" ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen 23. Doha Forumu kapsamında basına açıklamalarda bulundu. Bakan Fidan, "Ben yıllardır Doha Forumu'na katılıyorum. Her geçen gün Doha Forumu'nun biraz daha ileri gittiğini, daha da geliştiğini görüyorum. Bu yıl bütün yıllara nazaran daha önemli bir hale geldi. Çünkü, yani gerçekten Katar bizim kardeşimiz olduğu için de gurur duyuyorum bunu ayrıca söylemekten, Katar sadece bölgesel bir arabulucu değil, artık küresel bir arabulucu oldu. Afrika'da, Güney Amerika'da çatışmaların çözümünde, son bulmasında büyük rol oynuyor, dolayısıyla Doha Forum hem dünyadaki problemleri bir araya getirmek, hem bizim bölgesel problemleri, başta Filistin, Suriye olmak üzere gündeme getirmek açısından fevkalade önemli. Burada bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum" ifadelerini kullandı.

Katar'ın arabuluculuğunu değerlendiren Fidan, "Katar'la beraber gerçekten bölgedeki arabuluculuk için çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Ama Katar'ı tebrik etmek gerekiyor. Başta Emir Sayın Şeyh Temim, Başbakan Muhammed bin Abdurrahman ve diğer arkadaşlar hepsi gerçekten çok çalışıyorlar. Bölgedeki çatışmaların durması için yıllarda faaliyet gösteriyorlar. Az önce de ifade ettim. Sadece bölgede değil, Afrika'da, Güney Amerika'daki çatışmaların durması için de çalışıyorlar. Bu açıdan Katar'ı tebrik ediyoruz" diye konuştu.

"Katar-Türkiye dostluğu, sarsılmaz bağlara sahip bir dostluk"

Türkiye-Katar ilişkilerine değinen Bakan Fidan, "Türkiye-Katar ilişkileri sarsılmaz bağlara sahip ilişkiler. Cumhurbaşkanımızla Sayın Emir arasındaki kardeşlik, liderlik ilişkisi örnek bir ilişki. Bizler bu güven ilişkisinin altında gerçekten çok önemli başarılara hep beraber imza atıyoruz. İki ülke arasında bugün bölgede çok yoğun bir iş birliği var. Birçok alanda tabii bu cereyan ediyor. Özellikle yatırım, ekonomi, teknoloji, eğitim, güvenlik, savunma bütün bu alanlarda ciddi bir iş birliği var. Tabii gelecekte de biz bu iş birliğini çok daha ileri taşıyacağız. Katar-Türkiye dostluğu, sarsılmaz bağlara sahip bir dostluk" ifadelerini kullandı.

"İsrail'in günlük yüksek miktarda ateşkes ihlali yaptığını ve yardımlara izin vermediğini görüyoruz"

Bakan Fidan, Gazze'deki ateşkesin ve gelecekteki durumunun sorulması üzerine, "Sorduğunuz soruların hepsi tamamıyla Gazze barış planının ikinci aşamasıyla alakalı konular. Bu konuda çalışmalar, tartışmalar devam etmekte. Biliyorsunuz özellikle hem barış planında hem de Birleşmiş Milletler'den geçen Güvenlik Konseyi kararında belli başlı 4 tane aslında temel organ ve işlem var. Bunlardan birincisi tabii ki ikinci aşamada yönetimin Filistinlerden oluşacak bir komiteye teslimiydi, Hamas onu yapmaya hazır. Bir polis gücünün oluşturulması, Gazze'deki polis ihtiyacını karşılamak için. Diğer taraftan Barış Kurulu'nun hayata geçmesi gerekiyor ve Barış Kurulu'na bağlı olarak da istikrar gücünün hayata geçmesi gerekiyor. Şimdi bütün bunların hayata geçmesi için çalışmaların kesintisiz devam etmesi gerekiyor. Tabii şu anda alanda birtakım sıkıntılar var. Özellikle İsrail'in günlük yüksek miktarda ateşkes ihlali yaptığını görüyoruz. Sadece ateşkes ihlali yapmakla kalmıyor, söz verdiği içeriye girmesi gereken yardımları da gerektiği miktarda ve şekilde girmesine izin vermediğini görüyoruz. Bunlar büyük bir sorun" şeklinde konuştu.

"Türkiye olarak Filistin'deki barışın hayata geçmesi için her türlü katkıyı vermeye hazırız"

Şu anda özellikle istikrar gücünün oluşturulmasına yönelik çalışmaların da devam ettiğini hatırlatan Fidan, "Çeşitli ülkelerle görüşüldüğünü biliyoruz. Ben daha önceki beyanlarımda da ifade ettim, Türkiye olarak biz Filistin'deki barışın hayata geçmesi için her türlü katkıyı vermeye hazırız, buna istikrar gücüne asker göndermek de dahil. Ama burada tabii ki ilgili tarafların tutumu yaklaşımı ve konsensüs önemli. Bu da dikkate almamız gereken bir husus, şimdilik görüşmeleri yakından takip ediyoruz" dedi.

"En büyük sıkıntımız bölgede İsrail yayılmacılığının Suriye'ye olan etkisi"

Türkiye'nin Suriye'ye desteğinin sorulması üzerine Bakan Fidan, "Devrimin başından beri Suriye hükümeti ile iş birliğimiz devam ediyor. Biliyorsunuz, sadece biz değil, bölge ülkeleri, aynı zamanda uluslararası toplum da Suriye'ye elinden geleni yardımı yapıyor ve yardım yapmaya da devam edeceğiz. Burada tabii en büyük sıkıntımız yani bölgede İsrail yayılmacılığının Suriye'ye olan etkisi, diğer ülkelere olduğu gibi. O, büyük bir risk teşkil etmekte. Onun dışında ekonomik olarak, güvenlik olarak, ticari olarak, bütün alanlarda Suriye iş birliğimizi diğer bölge ülkeleriyle birlikte beraber geliştirmeye devam edeceğiz. Suriye'nin bir takım kronik sorunları var, içeride açması gereken problemler var. Onları bölgedeki kardeşlerin yardımıyla inşallah el birliği ile aşacağız diye umuyorum" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Merkezefendi’de buz pateni pisti açıldı Merkezefendi Belediyesi, çocukların ve ailelerin keyifli vakit geçirmesi için Merkezefendi Kültür Merkezi’nin yanında Buz Pateni Pisti’ni vatandaşların hizmetine sundu. Renkli etkinlik alanlarıyla dikkat çeken pist, Mart ayına kadar açık kalacak. Sosyal ve kültürel etkinliklerle ilçe genelinde çalışmalarını sürdüren Merkezefendi Belediyesi, çocuklar ve gençler için eğlence dolu bir alan oluşturdu. Merkezefendi Kültür Merkezi’nin yan tarafına kurulan geniş Buz Pateni Pisti, kısa sürede çocukların ve gençlerin buluşma noktası haline geldi. Çocuklar buz pateni yapmanın keyfini yaşarken, aileler için de alan çevresinde sokak lezzetleri, lunapark ve alışveriş stantları kuruldu. Yiyecek-içecek kioskları ve çeşitli stantlarla zenginleştirilen alanda her yaştan ziyaretçi keyifli vakit geçirebilecek. Buz Pisti’nde vatandaşlar Mart ayına kadar her gün 12.00 - 22.00 saatleri arasında giriş yapabilecek. "Kış boyunca eğlence Merkezefendi’de yaşanacak" Çocukların mutluluğunun kendileri için çok kıymetli olduğunu ifade eden Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, "Çocuklarımızın güzel hatıralar biriktirmesini istedik. Bu düşünceyle Merkezefendi Kültür Merkezi’mizin yan tarafına büyük bir Buz Pateni Pisti kurduk. Çocuklarımız eğlenirken, ailelerimizin de keyifle vakit geçirebilmesi için sokak lezzetleri, lunapark ve alışveriş stantlarıyla alanı daha da renklendirdik. Pistimiz 12.00 - 22.00 saatleri arasında her gün Mart ayına kadar açık olacak. Tüm hemşehrilerimizi bu keyifli atmosfere davet ediyorum" dedi.
İstanbul "Tuğyan ve Sultan, ekran önü ve ekran arkasında çok farklıydılar" ‘Neler Oluyor Hayatta’ programının Genel Koordinatörü ve haberci Reyhan Şan Tunaboylu, Tuğyan Ülkem Gülter ve o gecenin tek tanığı olan itirafçı arkadaşı Sultan Nur Ulu ile yaptığı röportajın hem perde arkasını hem de önemli izlenimlerini anlattı. Ünlü sanatçı Güllü’nün şüpheli ölümüne dair birçok röportaj, Kanal D’de yayınlanan Hakan Ural ve Ferda Yıldırım’ın sunduğu "Neler Oluyor Hayatta" programında izlenmişti. Annesini, "kasten öldürme" suçlamasıyla tutuklanan Tuğyan Ülkem Gülter ve o gecenin tek tanığı olan itirafçı arkadaşı Sultan Nur Ulu, "Neler Oluyor Hayatta"ya konuşmuştu. Röportajları yapan ve Güllü’nün düştüğü o eve giren "Neler Oluyor Hayatta" programının Genel Koordinatörü Reyhan Şan Tunaboylu, hem röportajların perde arkasını hem de önemli izlenimlerini anlattı. Tuğberk de şüpheli mi? Röportajların perde arkasında yaşananlara dair Tunaboylu’nun anlattıkları şöyle: ’’İlk andan itibaren olayın üzerinde ciddi bir titizlikle durduk. Bu konunun ana karakterleri Tuğyan, Tuğberk ve Sultan’dı. Ben de konuya onlarla görüşerek girmeye başladım. Başta yapımcımız Hülya Sepken olmak üzere ekiple yaptığımız görüşmeler sonucu Yalova’ya gitmeye karar verdik. Yayıncılık kalitemizi ve tarafsız yayın yaptığımızı gördükleri için onlar da sadece ve sadece bizimle konuşmayı tercih ettiler. Tuğberk olayın çok üzerindeydi. Şu an Tuğyan gözükse bile belli bir süre olayı hep Tuğberk ile yürüttük. İlk görüşmeleri onunla yaptık. Röportaj günü, yeri, saati, eve davet etmeler, "Burayı çekelim, şurayı çekmeyelim" gibi tüm talepler ve iletişimi Tuğberk ile yaptık. Ben onun şüpheli olduğuna inanıyorum. Tuğberk bize bağlandığında, "Ne olur acımızı yaşamamıza müsaade edin" dedi ve tüm ekip olarak onun acısını hissetmeye çalıştık. Saygı duyduk ve başka hiçbir canlı yayına da katılmadı. Annesinin doğum gününde yayınımıza bağlanan birine soracağınız her soru kifayetsiz kalıyordu. Şunu net söyleyebilirim; ekran önünde gördüğünüz o duygusal, anneye bağlı, konuşmakta bile güçlük çeken Tuğberk, birebir görüşme anlarında hiç öyle bir profil değil. "Ekran önü ve ekran arkasında çok farklıydılar" Ciddi baskın, o acısını hiç hissettirmeyen, bütün olayı koordine eden, hatta evden çıkarken "Reyhan abla, sana polislerin olay inceleme görüntülerini atacağız. İzleyin, bakın yerlerin kaygan olduğuna onlar da inanıyor" diyerek bunun aslında bir kaza olduğu yönünde görsel videolarla bizi ikna etmeye çalışıyordu. Geldiğimiz noktada olay çok net; ekran önüne geldikleri zaman Tuğyan ve Tuğberk, ağlamaktan konuşamayan iki acılı evlat; kameralar kapanıyor, arkamızı dönüyoruz, ciddi anlamda etrafa hükmeden, olayın yönünü çeviren, ağzı bozuk, çok sertleşebilen yapılara sahip iki kardeş bunlar. Tuğberk belli bir yere kadar olayı yönetti. Belli bir noktadan sonra artık ifşalar, mesajlar, ses kayıtları. Olay onun kontrolünden çıktıktan sonra kendini yok etti. Çünkü oradan çıkış olmadığını fark etti. Mesela oğluyla ilgili KADES’e Güllü’nün yaptığı şikâyeti de ilk biz verdik ve bunu da inkâr edemediler. Ben de bunu Tuğyan röportajımda sordum. Tuğberk her şeyi yönetiyordu; avukatlarla yaptığımız görüşmelerde bile. Sultan bu hikâyenin en silik karakteriydi aslında. Ben avukattan, Tuğberk’ten ve Tuğyan’dan defalarca Sultan’ın telefonunu istedim ama buna asla müsaade etmediler. Ben Sultan’ın ifadesinde Sultan’ın telefonunu gördüm, hemen aradım. Çok ürkek konuştu; hatta konuşmak istemediğini söyledi. Ben de ısrarcı oldum. Konuşmayı düşünmeyince ben bir hafta boyunca aramaya başladım. Bir gece beni aradı. "Konuşmaya karar verdim ama bana Tuğyan ve Tuğberk’in izin vermesi lazım. Siz eğer onlardan izin alırsanız, ben bir kez konuşacağım ve size konuşacağım" dedi. Tuğberk ile iletişime geçtim, izin verdi. Hatta orada Tuğberk ile bir tartışmamız oldu. "18 yaşın üzerinde, üniversite eğitimi alan bir kız Sultan, senin ailenin içinde biri değil. Senin onunla röportaj yapmam konusunda nasıl bir müdahalen olabilir? O kendi hür iradesiyle röportaj yapmak istiyor. Sen neden bunu engelliyorsun?" dedim. "Ben engellemiyorum ama şu an hiç kimsenin psikolojisi yerinde değil" dedi. Gece yarısı Sultan’a mesaj attım ve konuşması gerektiğini söyledim. Beni aradı ve ne soracağımı sordu, soruları istedi. Birkaç soru attım ona ve "tamam" dedi. Röportajı nerede yapacağımızı sorduğumda "Yalova’da Güllü annenin evinde" dedi. Sürekli fikir değiştiren karakterler bunlar. O gün Tuğyan, Sultan ve Sultan’ın babası evdeydi. Bir de tanımadığımız birkaç kişi daha Eve girdiğinizde o tedirginliği hissediyorsunuz. O an röportaja başlayacakken Tuğberk beni aradı. Ben o an Tuğberk’in bizi kameralardan izlediğini bilmiyorum. "Eve gelmişsin, soruları da göndermişsin ama bak sadece beş soru" dedi. Tuğberk’in telefonundan sonra ben herhalde kız kardeşi haber verdi diye düşündüm. Röportajı Güllü’nün odasında yapmak istedim, izin vermediler ve bir siyah koltuk gösterdiler. Tuğyan aşırı gergindi ve sürekli bir telefon trafiğindeydi. Sultan bakışlarını Tuğyan’dan alamadığı için rahat değildi. Röportaj yapacağın yere kadar onlar karar veriyor ve bir türlü başlayamıyorsun. Benim o gün gördüğüm; o güne kadar acılı, konuşmakta bile güçlük çeken anne acısıyla yanıp tutuşan Tuğyan profilinin olmadığıydı. Çok agresif, sürekli küfreden biri olduğunu gördüm. Sürekli telefonda Kervan ile kavga, gürültü Ortamda terör estiren bir Tuğyan vardı ve o baskı yüzünden Sultan konuşamaz hâlde. Ve beni Tuğberk tekrar aradı. "Reyhan Abla hemen başlayın" dedi. "Beş sorunun dışına çıkmayın" diye de uyardı. O gerilim beni rahatsız etti. Sultan hipnozda gibi, Tuğyan’dan gözlerini alamıyordu. Birinci soru ürkek cevap, ikinci soru ürkek cevap Tuğyan yine birileriyle telefonda kavga ediyor, yine küfürlü konuşuyor. Sultan’ın konuşmak istediğini gözlerinden görüyordum. Biz 20 dakika rahat konuşabilirdik. Bizim istihbarat şefimiz İsmail Navruz, Tuğyan’ı kısa süreliğine mutfağa götürdüğünde ben hemen Sultan’a "o gece aslında ne yaşandı?" sorusunu sorar sormaz telefonum çaldı. Arayan Tuğberk’ti Bana "bu soruya girme" dedi. Şaşırdım, etrafıma baktım; Tuğberk yoktu. O an kameralarla bizi izlediğini fark ettim. "Hemen röportajı kesin" dedi. "Soruların dışına çıktınız" dedi. Baskı yaptı.’’