EĞİTİM
Bayburt Üniversitesinin bugüne kadarki uluslararası öğrenci sayısı 500’ü geçti 14 Kasım 2024 Perşembe - 08:04:23 Bayburt Üniversitesi, her geçen yıl uluslararası öğrenci sayısında kayda değer bir artış göstererek farklı ülkelerden gelen öğrencilere ev sahipliği yapmanın gururunu yaşıyor. Üniversite, 2016 yılından bugüne kadar 16 farklı ülkeden toplam 549 uluslararası öğrenciye sunduğu eğitimle öne çıkıyor. Bu büyüme, üniversitemizin dünya çapında tanınırlığını artırma ve uluslararası alanda daha fazla öğrenci çekme hedefini yansıtan uluslararasılaşma vizyonunu başarıyla gerçekleştirdiğini ortaya koyuyor. Önlisans ve lisans öğrenci sayısındaki artış ivmesi dikkat çekiyor 2016-2019 yılları arasında Bayburt Üniversitesinde önlisans ve lisans programlarına kayıtlı uluslararası artmaya başlayan öğrenci sayısında, 2020 yılından itibaren belirgin bir artış ivmesi yaşandı. 2016-2019 yılları arasında 12 öğrenciyle başlayan bu serüven, 2020’de 19, 2021’de 28, 2022’de 117, 2023’te ise 284 öğrenciye ulaştı. Bu yılla birlikte bugüne dek eğitim verilen uluslararası ön lisans ve lisans öğrenci toplam sayısı 511’e yükseldi. Bu büyük artış, Bayburt Üniversitesinin uluslararası öğrenciler için cazip bir eğitim kurumu haline geldiğini gösteren en önemli kanıtlar oldu. Lisansüstü eğitimde sınırları aşan bir ilgi yoğunluğu yaşanıyor Bayburt Üniversitesinin sadece lisans seviyesinde değil, aynı zamanda lisansüstü eğitim alanında da uluslararası öğrencilerin ilgisini çektiği görülüyor. 2016-2019 yıllarında yalnızca 3 olan lisansüstü uluslararası öğrenci sayısı, 2020’de 6’ya, 2021’de 9’a yükseldi. Bu sayı, 2022’de 23, 2023’te 33 ve 2024 yılı itibariyle son 8 yılın toplamında 38’e ulaştı. Lisansüstü öğrenci sayısındaki bu artış, Bayburt Üniversitesinin araştırma ve yüksek lisans programlarına yönelik uluslararası ilgiyi artırdığını kanıtlıyor. Bayburt Üniversitesinin, “Güvenli Şehrin Huzurlu Üniversitesi” sloganıyla yola çıkarak oluşturduğu samimi ve güvenli ortam, dünya genelinde daha fazla öğrenciye hitap etme başarısını sürdürüyor. Rektör Prof. Dr. Mutlu Türkmen, uluslararasılaşma başarısı üzerine paylaştığı tebrik mesajında şu ifadelere yer verdi: “ Her yıl daha fazla uluslararası öğrenciye ev sahipliği yaparak dünyanın dört bir yanından gelen gençleri eğitimle buluşturmanın gururunu yaşıyoruz. 2016’dan bu yana, uluslararası öğrenci sayımızdaki gözle görülür artış, üniversitemizin küresel bir çekim merkezi olma yolundaki kararlılığını ve başarılarını gözler önüne sermektedir. 2024 yılı itibarıyla, bugüne dek 16 farklı ülkeden toplam 549 uluslararası öğrencimizle Bayburt Üniversitesi olarak barış, dostluk ve bilimi kucaklamaya devam ediyoruz. Önümüzdeki yıl uluslararası öğrenci sayımızı genel toplamda 1000’e, sonraki yıl ise 2000’e yükseltme hedefine mevcut uluslararası öğrencilerimizin gönül elçilikleri sayesinde ulaşacağımıza eminim. Bu önemli başarıya katkı sağlayan tüm akademik ve idari personelimize, ülkemizi ve üniversitemizi tercih eden değerli öğrencilerimize teşekkür eder, her bir uluslararası öğrencimize Bayburt Üniversitesi çatısı altında başarılı ve verimli bir eğitim hayatı dilerim.”
13 Kasım 2024 Çarşamba - 19:10 Türkiye ve Kongo Cumhuriyeti arasında ‘Eğitim İş Birliği Anlaşması’ imzalandı Türkiye ile Kongo Cumhuriyeti arasında eğitim alanında işbirliğini içeren ‘Eğitim İş Birliği Anlaşması’, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Kongo Uluslararası İşbirliği ve Kamu Özel Ortaklığını Teşvik Bakanı Denis Christel Sassou-N’Guesso’nun katılımıyla imzalandı. Bakan Tekin, Türkiye’nin eğitimde teknolojik altyapı ve içerik geliştirme konularında önemli adımlar attığını vurgularken, Sassou-N’Guesso ise mesleki eğitimin geliştirilmesinin iki ülke işbirliği açısından kilit bir alan olduğunu belirtti. Türkiye ile Kongo Cumhuriyeti arasında eğitim alanında işbirliğini içeren ‘Eğitim İş Birliği Anlaşması’nın imza töreni Milli Eğitim Bakanlığı’nda gerçekleştirildi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile beraberindeki heyet ve Kongo Uluslararası İşbirliği ve Kamu Özel Ortaklığını Teşvik Bakanı Denis Christel Sassou-N’Guesso ve beraberindeki heyetin katıldığı imza töreninde Bakan Tekin, “Biz yaklaşık 18 milyon öğrencim, 1 milyon 250 bin öğretmen ve 100 bine yüz bine yakın okul düzeyin olan bir bakanlığız. Gerek eğitim yapılarının inşasında gerek eğitim yapılarının teknolojik altyapıyla donatılmasında ve gerekse de eğitim içerikleri konusunda özellikle Cumhurbaşkanımızın, Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde çok önemli adımlar attık. Ayrıca başta mesleki ve teknik eğitim olmak üzere birçok eğitim alanında da çok farklı ülkemizin ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte adımlar attık” dedi. “En ücra köşemizdeki okullarımız bile dünyanın en büyük eğitim bilişim platformlarının bir tanesine istedikleri an ulaşabiliyor” Eğitimde teknolojik altyapının kullanılması konusunda Türkiye’deki okulların tamamında teknolojik altyapıya sahip olduğu bilgisini veren Bakan Tekin, “En ücra köşemizdeki okullarımız bile bakanlık merkezinde kurduğumuz dünyanın en büyük eğitim bilişim platformlarının bir tanesine istedikleri an erişip öğrencilerle paylaşabilecek ders içeriklerine ulaşabiliyor. Aynı şekilde teknolojik altyapının geliştirilmesi kapsamında bunun eğitim öğretim ayağını da ya bununla ilgili ders içerikleri ve programlar konusunda da ciddi mesafe katettik. Hem gençlere mesleki eğitimi cazip hale getirecek hem de ihtiyaç duyulan nitelikli ara eleman vasıflarını tanımlayarak ona göre eleman yetiştirecek bir program geliştirdik. Sizin de atıfta bulunduğunuz teknik çalışma toplantılarında yer alan arkadaşlar bunların detaylarını zaten kendi aralarında konuştular. Kongo’daki dostlarımızla bu iş birliğini geliştirmek için her türlü adım atmaya hazırız. Umarım burada imza altına alacağımız metin bu ilişkilerin köklenmesi, gelişmesi ve gelecek kuşaklara devam ettirmesi konusunda iyi bir başlangıç olur” diye konuştu. “Güçlendirebileceğimiz başka alanlarda olacaktır” Kongo Uluslararası İşbirliği ve Kamu Özel Ortaklığını Teşvik Bakanı Denis Christel Sassou-N’Guesso ise, “Eğitim esasında ülkeler arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için temel unsur, temel alandır. Gelecek nesillerin eğitilmesi için umarım beraber bugün bu adımın atacağımız anlaşma ile bunu daha da geliştirebiliriz. Sizin eylem alanınız esasında bu eğitim misyonunuz çok geniş. Dolayısıyla sanıyorum daha geliştireceğimiz ve güçlendirebileceğimiz başka alanlarda olacaktır. Sizin de dile getirdiğiniz gibi kesinlikle burada mesleki eğitimi geliştirmemiz gerekiyor. En önemli sektörlerden bir tanesi. Bu sayede gençler iş piyasasına daha kolay erişim sağlayacaklardır” ifadelerini kullandı. Tören iki bakanın İş Birliği Anlaşmasını imzalamasının ardından sona erdi.
13 Kasım 2024 Çarşamba - 19:07 Kastamonu Üniversitesi Rektörü Topal: “Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz” Bu yıl beşincisi düzenlenen Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu’na katılan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, gençleri modern, popüler kültürün insafına terk edemeyeceklerini belirterek, “Gençlerimizin, sosyal medyanın ve dijital mecraların her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız” dedi. “Geçmişten Geleceğe Eğitimin Milli Yolculuğu” temasıyla düzenlenen 5. Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu, Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. Milli Eğitim Bakanlığı Bilimsel Toplantılar Yönergesi doğrultusunda organize edilen forum, Kastamonu Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Kastamonu Valiliği ile Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği (EYUDER) iş birliğiyle eğitim dünyasının farklı paydaşlarını bir araya getiriyor. “Günümüzde eğitim, sadece belli bir mekanda sınıfta gerçekleşen bir süreç olmaktan çoktan çıktı” Kastamonu Üniversitesi Hoca Ahmet Yesevi Salonu’nda düzenlenen forumun açılışına katılan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, “Eğitim sistemimizin temel yapı taşlarını yeniden gözden geçirmek için bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Eğitim sistemimizde eğitim politikaları, etik, liderlik ve fırsat eşitliği gibi konulardan başlayarak eğitimin her kademesinde nitelik artırımı, teknoloji entegrasyonu ve kültürel değerlerin korunması gibi alanlarda köklü dönüşüm ve yeniliklere ihtiyaç duyduğumuzu birlikte görmekteyiz. Müsaadenizle konuşmamda özel olarak eğitimde değer temelli bir yaklaşımın önemini vurgulamak istiyorum. Günümüzde eğitim, sadece belli bir mekanda sınıfta gerçekleşen bir süreç olmaktan çoktan çıktı. Bugün gelinen noktada, bilgi teknolojilerinin insanlığa sunduğu imkanlarla öğrenmek için herhangi bir fiziki mekana gitmenin zorunlu olmadığını biliyoruz. Artık insanlar sanal ortamlarda dünyadaki bütün bilgilere ulaşabilecek imkânlara sahip. Uzaktan eğitim, eğitim teknolojileri ve yapay zeka gibi araçlar sayesinde eğitim her zaman ve her yerde erişilebilir bir hale geldi. Bugünün dünyasının temel sorunu bilgiye sahip olmamak değil, bilginin değersiz bir ortamda üretilmiş olması kaynaklı sıkıntılar. Maalesef ahlak, vicdan, adalet, saygı gibi ya da insanlar arasında eşitliği, adaleti sağlamak için mücadele etmek gibi temel insani değerlerin üniversite ortamlarında yeterince yer bulamadığını görüyoruz. Dolayısıyla asıl ve mühim esas vazife, sadece bilimsel bilgiyi öğretmek değil, bunun ötesinde değer üretiminin nasıl olabileceğini, değerlerin nasıl toplumları inşa edebileceğini gençlerimize öğretmektir. Bugün itibarıyla insanlığın yaşadığı pek çok insan yapımı felaketin arkasındaki başlıca sebeplerden biri hiç kuşkusuz değerler sisteminden yoksun bilgi üretimidir” dedi. “Dengeyi yeniden inşa etmeden, ne kendi toplumumuzu daha ileriye götürebiliriz ne de insanlığın sorunlarını çözebiliriz” Eğitimin yalnızca bilgi aktarımı değil; aynı zamanda değerleri, kültürel mirası ve ahlaki sorumlulukları gelecek nesillere taşıyan bir köprü olduğunu hatırlayarak yollarına devam etmeleri gerektiğini söyleyen Rektör Topal, “Eğitim politikalarının ve müfredat tasarımlarının felsefi bir temele oturtulması, toplumun ihtiyaçlarına göre güncellenmesi ve mutlak surette değerler ve ahlaki kurallar dikkate alınarak yönetilmesi, sürdürülebilir ve etkili bir eğitim sistemi kurmak adına son derece önem arz ediyor. Bu çerçevede, Selçuklulardan Osmanlılara, Türkistan’dan Balkanlara, Endülüs’e bilim, sanat, kültür, estetik, şiir ve edebiyatta ileriye giden kadim medeniyetlerimizin temel ortak özelliklerinden biri, denge fikridir. İnsan, toplum ve kainat arasındaki dengeyi kurabilen bir bakış açısına sahip olmak, kadim medeniyetimizin önemli bir parçası. Aynı şekilde, bilim ve teknoloji ile kültür ve sanat arasındaki dengeyi sağlamak da bir mecburiyet olarak karşımıza çıkıyor. Bilim ve teknolojinin tek başına geliştiği; ancak kültür ve sanatın geri planda kaldığı hiçbir büyük medeniyeti göremezsiniz. Bizim medeniyetimizin perspektifinden bakıldığında, her ikisinin de var olması şart. Denge üzerine kurulu bir medeniyet fikriyatını destekleyen bu iki temel unsur, birbirini tamamlayıcı vazife görüyor. Bir başka denge ise şahsi fayda ile toplumsal yarar arasındaki dengedir. Nitekim az önce bahsettiğim merkezlerin her biri bu denge üzerine, bir medeniyet inşa etmiştir. Toplumlarımızda insanlar, insani değerleri bir tarafa bırakarak sadece kendi çıkarlarını öne alan bir davranış içerisinde olmamıştır. İnsan yararı ile toplumun faydası arasındaki denge, topluluklarda muazzam bir dayanışma ruhunu, birlik beraberlik ruhunu, hamle ve yükseliş ruhunu ortaya çıkarmıştır. İnsanları sömüren bir eşya olarak gören vahşi kapitalizm bizim toplumlarımızda hiçbir zaman gelişmemiştir. Şükürler olsun ki, insanlar burada eşyaların kulu olmamışlardır. Bir diğer önemli denge ise maddi refah ile manevi derinlik arasındaki dengedir. Maddi refah, insan topluluklarının iyiliğini, güzelliğini ve mutluluğunu sağlamak için gereklidir; fakat bu refah, manevi bir derinlikle bütünleşmediği takdirde dengeyi kuramaz. Maddiyat üzerine kurulu bir anlayış, başkasının çıkarını gözetmeyen bir duruma yol açabilir. Bizim medeniyet değerlerimiz, bu dengenin sağlanmasına dayanır. Dengeyi yeniden inşa etmeden, ne kendi toplumumuzu daha ileriye götürebiliriz ne de insanlığın sorunlarını çözebiliriz” diye konuştu. Bilginin bir hiyerarşi içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten Rektör Topal, “Bizim medeniyetimizde bu hiyerarşinin üç temel basamağı vardır: en alt basamak bilgi, ikincisi hikmet, üçüncüsü ise irfan. Bu hiyerarşiyi göz ardı ederek veya aralarındaki irtibatı keserek sadece ilmi başarılarla toplumsal huzuru sağlamak mümkün değildir. İlim eşyaya, insana ait ve kainata ait bilgilerin hepsini bilmek. Bu bilginin üzerinde tabii ki toplumların gelişmesini inşa edeceğiz ama tek başına bu bilgi yani ‘bilimsel bilgi’ dediğimiz şey yeterli değildir, bunun mutlaka ikinci basamağında, bir üst seviyesinde ‘hikmet’ dediğimiz şeyin ortaya konulması lazım” şeklinde konuştu. “Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz” Gençleri modern, popüler kültürün insafına terk edemeyeceklerini söyleyen Rektör Topal, “Üniversitelerimizin kanunda yer alan görevlerini yaparken gençlerimizin fikri tekamülleri ve karakter gelişimlerini de ihmal etmemesi gerekiyor. Tarihini bilen, kendini bilen, öz güvenli nesiller yetiştirdiğimiz ölçüde yarınlarımıza güvenle bakabiliriz. Gençlerimizin iyi eğitim almaları kadar vicdanlı, bilinçli ve sorumluluk duygusuyla donatılmış olmalarını da aynı derecede önemsiyoruz. Özellikle son zamanlarda sıklıkla karşılaştığımız ve millet olarak bizleri endişeye düşüren bazı olumsuz hadiseler konunun ehemmiyetini bizlere tekrar hatırlatıyor. Kimi zaman dijital platformlardan sosyal medyadan yayılan cerahat, kimi zaman sapkın akımlar, kimi zaman uyuşturucu illetinin, kimi zaman alkol belasının, kimi zaman televizyon dizilerinin özendirdiği mafya kültürünün bu acıların yaşanmasında rol oynadığını görüyoruz. Maalesef bu vakaların ekseriyetinde fail de, mağdur da gençlerimizden oluşmakta. Bu tür olumsuz hadiselerin önüne geçecek adımlar atmazsak, birçok ülkenin toplumun karşılaştığı yaşadığı sıkıntılarla bizim de yüzleşmemiz kaçınılmaz. Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz. Gençlerimizin, sosyal medyanın ve dijital mecraların her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız. Her birimizin bu konuda daha fazla sorumluluk alması, bizlere emanet edilen gençlerimize daha fazla sahip çıkması gerektiğine inanıyorum. Sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerle gençlerimizin milli kimlik inşasına katkı vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Yeni nesil çağır gerekliliklerine uyum sağlayacak şekilde yetiştirilmeli” Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci ise, milli eğitim politikalarının toplumsal dayanışma ve kalkınmayı güçlendirdiğini belirterek, eğitimdeki dönüşümün geleneksel değerlerle çağdaş ihtiyaçların uyumlu bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi. Kastamonu’nun medreselerden Osmanlı ilim merkezi kimliğine ve Cumhuriyet dönemi eğitim kurumlarına kadar köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirten Ekmekci, şehrin bu değerleri yaşatmada önemli bir rol oynadığını vurguladı. Ekmekci, yeni neslin çağın gerekliliklerine uyum sağlayacak şekilde yetiştirilmesinin eğitim politikalarının başarısı için kritik olduğunu belirtti. UEDFOR Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Temel Çalık da, eğitimdeki önemli rolü vurgulayarak, eğitimdeki gelişim ve yeniliklerin öğretmenlerin yetkinliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti. EYUDER’in, eğitimdeki iyi uygulamaların paylaşılması, eğitim sorunlarına çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve toplumsal duyarlılıkla çeşitli projeler yürütmesi gerektiğini ifade eden Çalık, ayrıca Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi ve Atatürk’ün eğitimdeki öncülüğünü hatırlatarak, eğitimin millî değerlerle uyumlu bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini ve bu amaca yönelik eğitimdeki dönüşümün önemine dikkat çekti. EYUDER-ULEDEF Genel Başkanı Doç. Dr. Adem Çilek de, Türkiye’nin eğitim politikalarının gelişimi üzerine değerlendirmelerde bulunurken, öğretmenlerin ve eğitimcilerin çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde donatılmasının önemine dikkat çekti. Ayrıca Çilek, dernek olarak, eğitimdeki iyi uygulamaların paylaşılması, eğitim sorunlarına çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve öğretmenlerin mesleki gelişimlerini destekleyecek çeşitli faaliyetler düzenleyerek, eğitim sisteminin kalitesini artırmayı hedeflediklerini vurguladı. Forum, eğitim alanındaki yenilikçi projelerin paylaşılması, akademik iş birliklerinin güçlendirilmesi ve milli eğitim politikalarının münazara edilmesi için geniş bir platform sunuyor. Çeşitli oturumlarda eğitimciler, akademisyenler, öğrenciler ve sektör temsilcileri bir araya gelerek, eğitimdeki dönüşüm süreçlerini kapsamlı bir şekilde ele alacak. Forum süresince yapılacak atölye çalışmaları ve sunumlarla, eğitimin farklı yönlerine dair uygulamalı bilgiler sunulacak. Hatay, Edirne, Ankara ve Antalya’dan sonra Kastamonu’da gerçekleştirilen ve 15 Kasım’a kadar devam edecek Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumuna (UEDFOR), Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı 105 öğretmen de katılıyor. Foruma Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği-Uluslararası Eğitim Dernekleri Federasyonu (EYUDER-ULEDEF) Genel Başkanı Doç. Dr. Adem Çilek, Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu (UEDFOR) Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Temel Çalık ile akademisyenler, eğitimciler ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmenler katıldı.
Milli Eğitim Müdürü Güney: “Bu ara tatil, yorgunlukları geride bırakmak, yeni döneme daha enerjik başlamak için güzel bir fırsat”
09 Kasım 2024 Cumartesi - 09:43 Milli Eğitim Müdürü Güney: “Bu ara tatil, yorgunlukları geride bırakmak, yeni döneme daha enerjik başlamak için güzel bir fırsat” Bayburt İl Milli Eğitim Müdürü Rahmi Güney, ara tatil dolayısıyla bir mesaj yayımlayarak, “Bu ara tatil, yorgunlukları geride bırakmak, yeni döneme daha enerjik başlamak için güzel bir fırsat” dedi. 2024-2025 eğitim öğretim yılı 1. döneminde 1 haftalık ilk ara tatil nedeniyle mesaj yayımlayan Bayburt İl Milli Eğitim Müdürü Rahmi Güney, şu ifadelere yer verdi: “Yoğun geçen eğitim-öğretim sürecinde kısa bir mola vermek için bir haftalık ara tatil dönemine giriyoruz. Siz değerli öğrencilerimizin derslerdeki gayretini, öğretmenlerimizin özverili çalışmalarını ve velilerimizin desteğini takdirle karşılıyorum. Bu ara tatil, yorgunlukları geride bırakmak, yeni döneme daha enerjik başlamak için güzel bir fırsat. Sevgili öğrencilerimiz, tatil sürecini dinlenerek, kendinizi geliştirecek faaliyetlerde bulunarak ve ilgi duyduğunuz alanlarda vakit geçirerek değerlendirmenizi öneriyorum. Bu kısa molayı kitap okuyarak, ailelerinizle vakit geçirerek ve ilgi alanlarınıza yönelik etkinlikler yaparak en iyi şekilde değerlendirebilirsiniz. Değerli öğretmenlerimiz, özverili çalışmalarınızla öğrencilerimize her gün ilham kaynağı oluyorsunuz. Bu tatil sürecinde sizlerin de dinlenmesini ve yenilenmiş bir enerjiyle derslerimize dönmenizi diliyorum. Tüm öğrenci, öğretmen ve velilerimize sağlıklı, huzurlu ve verimli bir ara tatil diliyor, gösterdiğiniz tüm çaba için teşekkür ediyorum.”
Bayburt Üniversitesi MediCore’un yönetim kurulunda yer alacak
09 Kasım 2024 Cumartesi - 09:34 Bayburt Üniversitesi MediCore’un yönetim kurulunda yer alacak Bayburt Üniversitesi, Akdeniz’in en kapsamlı bilimsel ortaklık platformu MediCore’un yönetim kurulunda yer alacak. Akdeniz ülkelerinin direncini artırmayı amaçlayan “Akdeniz Topluluğu Dirençliliği” (Mediterranean Community Resilience - MediCoRe) bilimsel ortaklık platformunun 2. Genel Kurul Toplantısı çevrim içi olarak gerçekleşti. Toplantıda, platformun yönetim kurulu üyeleri belirlendi ve Türkiye’yi temsil eden üyeler arasında yer alan Bayburt Üniversitesi Kurumsal İletişim Koordinatörü Doç. Dr. Ümit Yıldırım, yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Doç. Dr. Ümit Yıldırım’ın yönetim kurulu üyeliği, Bayburt Üniversitesinin uluslararası iş birliği ve bölgesel dirençliliğin artırılması konusundaki çabalarını bir adım ileri taşıyor. Bu güçlü ortaklık, Akdeniz ülkeleri arasında bilgi alışverişi ve ortak projelerle gelecekte daha sürdürülebilir ve dirençli bir toplum inşasını hedefliyor. MediCore platformunun yönetim kurulunda Bayburt Üniversitesini temsil eden Doç. Dr. Ümit Yıldırım’ın yanı sıra şu isimler yer alıyor: Chrysostomos Stylios (Athena Research Center - Yunanistan) Nisrine Iouzzi (Fas Su ve Ekipman Bakanlığı, Limanlar ve Deniz Kamu Mülkü Müdürlüğü) Fadoua Hamza (El Tunis Üniversitesi - Tunus) Manuel Sapiano (EWA - Malta) Rami Abboud (University of Balamad - Lübnan) Türkiye’den Bayburt Üniversitesinin yanı sıra Dokuz Eylül Üniversitesi ve Mersin Üniversitesinin de imzacı olarak katıldığı MediCoRe iş birliği, toplamda 16 Akdeniz ülkesinden 36 üniversiteyi bir araya getiriyor. Bari Politeknik Üniversitesi İnşaat, Çevre, Arazi, Yapı Mühendisliği ve Kimya Bölümü tarafından koordine edilen bu ağ, Akdeniz üniversiteleri arasında dayanışmayı güçlendirmek ve bölgenin karşılaştığı zorluklara yenilikçi çözümler geliştirmek amacıyla kuruldu. İtalya, Yunanistan, Lübnan, Tunus gibi birçok Akdeniz ülkesinden üniversitelerin destek verdiği MediCoRe, bölge genelinde dirençliliği artırmaya yönelik projelere imza atacak.
BEÜ’de akademik yılı açılış töreni düzenlendi
08 Kasım 2024 Cuma - 20:30 BEÜ’de akademik yılı açılış töreni düzenlendi Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) merkezi konferans salonunda 2024-2025 akademik yılı açılış töreni düzenlendi. Tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlarken, üniversitenin tanıtım filminin gösterimi ile devam eden program konser ile devam etti. Törende açılış konuşmasını yapan BEÜ Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, üniversitenin bu yıl 6 fakülte 9 meslek yüksekokulu, araştırma ve uygulama merkezi ve sayısı 15 bini geçen öğrenci ile eğitim öğretim faaliyetlerine devam ettiklerini söyledi. Elmastaş, konuşmasının devamında ise şunları söyledi. “Açılış programımıza teşrif ederek bizleri onurlandıran YÖK yürütme kurulu üyemiz Prof. Dr. Hüseyin Karaman hocamıza teşekkür ediyoruz. Bitlis Eren Üniversitesi 29 Mayıs 2007 yılında kuruldu. Her ile bir üniversite projesi kapsamında kurulan üniversitelerden biriyiz. Kuruluşunda 2 fakülte bir enstitü ve bir yüksekokul ile eğitim öğretimine devam eden üniversitemiz bu yıl 6 fakülte 9 meslek yüksekokulu, araştırma ve uygulama merkezi ve sayısı 15 bini geçen öğrenci ile eğitim öğretim faaliyetlerimize devam ediyoruz. 2021 yılı şubat ayında ve açıldığı günden bu yana üniversitemizin alt ve üst yapı eksikliklerini hızla tamamlamak için düzenlemek içi büyük bir çaba sarf ettik. Kampüsümüzün çevre düzenlemesi yemekhane binası ve diğer fiziki binaların düzenlenmesi gibi önemli çalışmaları kısa süre içerisinde hayata geçiren modern bir eğitim ve yaşam alanı oluşturduk. Bu iyileştirmelerle hem öğrencilerimizin hem de akademik ve idari personelimizin daha verimli ve keyifli bir ortamda çalışmalarını sağlamayı hedefledik. Üniversitemiz bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması programı kapsamında önemli bir adım atarak turizm alanında ihtisas üniversitesi oldu. Bu misyon doğrultusunda bölgenin kültürel doğal zenginliklerini ön plana çıkaracak çalışmalar yaparak hem turizm sektörüne nitelikli insan kaynağı kazandırmayı hem de Bitlis’in turizm potansiyelini arttırmayı hedefliyoruz." Açılışta konuşma yapan Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, üniversitelerin bulunduğu şehre evrenselliği getiren farklı bir atmosfer yaşatan ve şehri her alanda yükselten kıymetli kuruluşlardan biri olduğunu ve Eren Üniversite’sinin de Bitlis’e birçok katkısı olduğunu söyledi. Yeni akademik yılın hem üniversiteye hem de Bitlis’e hayırlı olmasını dileyen, Bitlis Belediye Başkanı Nesrullah Tanğlay ise, "Kadim şehir Bitlis’e Eren Üniversitemizin ve Eren ailemizin katkıları büyük. Bundan dolayı çok teşekkür ediyorum. Bu yıl inşallah Eren üniversitesi şehrimize ekonomik olarak hem sosyal olarak daha büyük katkılar sunacağını umuyorum" dedi. Programa Vali Ahmet Karakaya, Bitlis Cumhuriyet Başsavcısı Emre Genç, Bitlis Belediye Başkanı Nesrullah Tanğlay, Rektör Necmettin Elmastaş, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayhan Yılmaz, Prof. Dr. Ayşe Dilek Özhan Kireçci, AK Parti İl Başkanı Kadir Köstekçi, fakülte dekanları, yüksekokul ve meslek yüksekokulu müdürleri, kurum müdürleri, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Kastamonu Üniversitesi, eşanjör verimliliğini artırmanın yollarını araştıracak
08 Kasım 2024 Cuma - 17:42 Kastamonu Üniversitesi, eşanjör verimliliğini artırmanın yollarını araştıracak Kastamonu Üniversitesi, özellikle ısıtma ve soğutma uygulamalarında yaygın olarak kullanılan eşanjörlerin etkinliğini arttıracak araştırma yaparak, yeni nesil enerji verimliliği çözümlerine yönelik bir çalışmada ortaya konulması hedefleniyor. Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Gürdal’ın “Çukur Kanatçıklı Bal Peteği Formlu Kanal İçindeki AlO/HO Nanoakışkan Akışının Termo-Hidrolik Performansının Deneysel Olarak İncelenmesi” başlıklı projesi, TÜBİTAK 1002-A Hızlı Destek Programı kapsamında desteklenmeye hak kazandı. Projede Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Celal Nazlı da araştırmacı olarak yer alıyor. Öncelikli gelişme alanları-enerji kategorisinde kabul edilen proje, ısıtma ve soğutma uygulamalarında kullanılan eşanjörlerin verimliliğini artırarak enerji tasarrufu sağlamayı hedefliyor. Proje, özellikle ısıtma ve soğutma uygulamalarında yaygın olarak kullanılan eşanjörlerin etkinliğini artırmayı hedefliyor. Bu amaçla, AlO/ HO nanoakışkan akışı ve özgün tasarım geometrisinden yararlanılarak enerji verimliliğine katkı sağlanması planlanıyor. Kastamonu Üniversitesi’nin araştırma alanındaki gücünü bir kez daha kanıtlayan bu başarı, aynı zamanda yeni nesil enerji verimliliği çözümlerine yönelik değerli bir adım olarak öne çıkıyor. Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, üniversitenin araştırma alanındaki gelişiminden memnuniyet duyduğunu belirterek, “Bu proje, enerji verimliliğine yönelik çalışmalara katkı sağlayacak nitelikte. Araştırma ekibimizi tebrik ediyor ve projenin başarılı sonuçlar getirmesini diliyorum” dedi.
Türkiye ve Azerbaycan ilişkilerinde akademik iş birliği güçleniyor
08 Kasım 2024 Cuma - 15:46 Türkiye ve Azerbaycan ilişkilerinde akademik iş birliği güçleniyor Azerbaycan’ın önde gelen yükseköğretim kurumlarından WCU’nun “Ekonomik Araştırmalar Merkezi” direktörü Prof. Dr. Cem Işık, merkezin faaliyetlerine dair önemli açıklamalarda bulundu. WCU’da düzenlenen törende konuşan Prof. Dr. Işık, merkezin Azerbaycan ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınma sorunlarına yönelik araştırmaları teşvik ederek bölgesel gelişime katkı sağladığını belirtti. Merkezin hem teorik hem de uygulamalı araştırmalar yürüttüğünü ifade eden Prof. Dr. Işık, bu çalışmaların özellikle Türkiye ve Azerbaycan arasındaki bağları güçlendirecek akademik ve bilimsel iş birliklerini desteklediğini vurguladı. Prof. Dr. Cem Işık, Ekonomik Araştırmalar Merkezi’nin düzenlediği seminerler, konferanslar ve kongrelerle bilim insanları ve araştırmacılar için önemli bir buluşma noktası oluşturduğunu, aynı zamanda uluslararası araştırma enstitüleriyle iş birliklerini artırarak bilimsel faaliyetlerde geniş bir perspektif sunduğunu dile getirdi. Ayrıca merkezin geliştirdiği kapsamlı veri tabanı sayesinde araştırmacılara ve doktora öğrencilerine zengin kaynaklara erişim sağlanarak akademik bilgi paylaşımının desteklendiğini ifade etti. Törenin sonunda Azerbaycan Çevre ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı görevlerinde de bulunmuş olan WCU Rektörü Prof. Dr. Hussein Baghirov, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki eğitim ve akademik ilişkilerin gelişiminde büyük katkılar sunan Prof. Dr. Cem Işık’a teşekkür belgesi takdim etti. Prof. Dr. Baghirov, bu tür akademik iş birliklerinin iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkilerini güçlendirmenin yanı sıra Türkiye ve Azerbaycan’ın uluslararası alandaki prestijini de artıracağına dikkat çekti. Düzenlenen tören ve Prof. Dr. Cem Işık gibi akademisyenlerin katkıları göz önüne alındığında, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki akademi ve eğitim alanındaki iş birliğinin gelişmesi ve iki kardeş ülkenin bilimsel olarak da ortak çalışmalarını ve bağlarını kuvvetlendireceği öngörülüyor.
Selçuk Üniversitesi eğitimde kaliteyi YÖKAK akreditasyonuyla taçlandırdı
08 Kasım 2024 Cuma - 15:27 Selçuk Üniversitesi eğitimde kaliteyi YÖKAK akreditasyonuyla taçlandırdı Selçuk Üniversitesi, eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme, toplumsal katkı ve yönetim süreçlerinde kaliteyi sürdürülebilir kılma hedefiyle gerçekleştirdiği çalışmaların sonucunda, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından tam akreditasyon alarak büyük bir başarıya imza attı. Selçuk Üniversitesi, 2024 yılı ara değerlendirmesiyle YÖKAK’tan 28 Haziran 2027’ye kadar geçerli tam akreditasyon alarak önemli bir başarı elde etti. YÖKAK’ın Kurumsal Akreditasyon Programı (KAP), yükseköğretim kurumlarının kalite güvencesi, eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme, toplumsal katkı ve yönetim sistemi süreçlerini “planlama, uygulama, kontrol etme ve önlem alma” döngüsü çerçevesinde değerlendiriyor. Bu kapsamda yapılan bağımsız değerlendirmelerle Selçuk Üniversitesinin ulusal ve uluslararası kalite standartlarını karşıladığı ve akademik başarılarını sürdürülebilir hale getirdiği belgelendi. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, “YÖKAK tarafından gerçekleştirilen bu değerlendirme süreci, üniversitemizin eğitim-öğretim kalitesi ve araştırma altyapısından toplumsal katkı ve yönetim sistemlerine kadar birçok alanda uluslararası standartları sağladığını gözler önüne serdi. Üniversitemiz, bu önemli başarıyı tüm akademik ve idari personeli, öğrencileri ve paydaşlarının desteğiyle elde etti. Selçuk Üniversitesi olarak akreditasyon sürecini bugüne kadar gayretli ve özverili şekilde yürütmüş olan tüm akademik ve idari personelimize teşekkürlerimi sunuyor, eğitimdeki kalite yolculuğumuzu sürdürülebilir kılmak adına çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğimizi belirtmek istiyorum” dedi.
İletişim Bilimciler CIM 24 Sempozyumunda bir araya geldi
08 Kasım 2024 Cuma - 15:21 İletişim Bilimciler CIM 24 Sempozyumunda bir araya geldi Bu yıl yirmincisi düzenlenen Uluslararası İletişim Sempozyumu, Communication in the Millenium (CIM 24), Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesinin ev sahipliğinde İletişim Bilimleri Fakültesi Şener Şen Salonunda başladı. Prof. Dr. Yüksel: “Sempozyumda 90 bildiri ve 11 keynote konuşması sunulacak” Sempozyumunun uzun süredir devam etmesinin iş birliği sayesinde olduğunu vurgulayan Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Erkan Yüksel, “Sempozyumumuzda 12 ülkeden 143 akademisyen ve uzman arkadaşımızın katılımıyla 90 bildiri ve 11 keynote konuşması sunulacak. Konuşmama artık aramızda olmayan, kaybettiğimiz, sempozyumumuza çok büyük katkıları olan hocalarımızı anarak başlamak istiyorum. Bugün hem yüz yüze hem de çevrim içi ortamda aramızda bulunacak olan tüm sempozyum katılımcılarımıza teşekkür ediyorum. Bu sempozyum 20 yılı aşkın süredir devam ediyorsa bu hepimizin iş birliğiyle gerçekleşti.” dedi. Prof. Dr. Görpe: “CIM 24’ün çok verimli bir sempozyum olacağına eminim” Sempozyumun Türkiye’de iletişim bilimi alanında bu kadar uzun bir süre devam ettirilmiş tek akademik etkinlik olmasının önemini vurgulayan Organizasyon Komitesi Eş Başkanı Prof. Dr. Serra Görpe şunları aktardı: “Ben uzun bir süredir ülkemden uzakta Birleşik Arap Emirlikleri’nde çalışıyorum ve olabildiğince düzenli olarak Communication in the Millenium sempozyumuna katkım olsun istiyorum. Sempozyum yapmak çok zahmetli bir iş, tüm emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum ve çok verimli bir toplantı olmasını diliyorum.” Prof. Dr. Ertekin: “CIM 24 küresel bilgi akışını sağlamak açısından oldukça önemli bir yere sahip” CİM 24 sempozyumunun önemine değinen Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülend Aydın Ertekin ise konuşmasında şunları söyledi: “Bugün burada Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi ev sahipliğinde düzenlenen, 12 farklı ülkeden ve 67 farklı üniversiteden gelen katılımcıları bir araya getiren Communication in the Millenium sempozyumunun yirmincisi için buluştuk. Temel birçok konunun ele alındığı bu sempozyum, küresel bilgi akışını sağlamak açısından oldukça önemli bir yere sahip. Sosyal Bilimlerin etkilerinden, dijital güvenliğe, medya etiğinden, yeni iletişim modellerine kadar birçok farklı konuda bildiriler sunulacak. Ele alınan konular sadece akademik düzeyde değil, aynı zamanda toplumsal yaşamda, iş dünyasında ve meslek hayatında da karşılaştığımız güncel sorunlara doğrudan değiniyor.” Programın açılış konuşmalarının ardından Bahçeşehir Üniversitesi İletişim ve İşletme Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Atıf Bir "Dijital Çağda İletişimciler neyi nasıl araştırmalı!", Bakü Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Terane Mahmudova "The Cross-Section of Postmodernism and New Media", University of Pennsylvania, Annenberg School for Communication Öğretim Üyesi Reserch Prof. Dr. R. Lance Holbert ise çevrim içi olarak "Better Defining the Field of Communication" konu başlıklarında sunumlarını gerçekleştirdiler. Communication in the Millenium sempozyumu bu yıl “Değişen Dünya, Değişen Medya” ana teması üzerinde bireylerarası iletişim, medya ve kadın çalışmaları, yalan haber ve doğrulama platformları, yapay zekâ, yeni medya gibi birçok konuda 12 ülkeden 143 akademisyenin 90 bildiri ve 11 keynote sunumlarıyla 3 gün boyunca devam edecek.
YÖK Başkanı Özvar: “Kurumlarımızın kalite süreçlerini tamamlayarak, akademik standartlarını dünyanın en iyileri arasına taşımayı hedefliyoruz”
08 Kasım 2024 Cuma - 14:35 YÖK Başkanı Özvar: “Kurumlarımızın kalite süreçlerini tamamlayarak, akademik standartlarını dünyanın en iyileri arasına taşımayı hedefliyoruz” Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Kurumlarımızın kalite süreçlerini tamamlayarak, akademik standartlarını dünyanın en iyileri arasına taşımayı hedefliyoruz” dedi. Erciyes Üniversitesinde (ERÜ) 2024-2025 Akademik Yılı düzenlenen törenle başladı. Programda konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Erciyes Üniversitesi’nin yükseköğretim sisteminde çok önemli bir yeri olduğunu belirterek, “Erciyes Üniversitemiz sadece Kayseri’de değil, Yozgat ve Nevşehir gibi kentlerimizde de yükseköğretim geleneğinin oluşmasına, buralarda yeni üniversitelerin kurulmasına kaynaklık etmiştir. Bu bakımdan, üniversitemiz ülkemizde önemli bir misyonu yerine getirmiş güzide yükseköğretim kurumlarımızdan biridir. Yaklaşık yarım asırlık tecrübesiyle ülkemizin ve Anadolu’nun köklü yükseköğretim kurumlarından biri haline gelen Erciyes Üniversitemiz, tevarüs ettiği tarihsel mirasla yükseköğretim sistemimizde son derece müstesna bir konuma sahiptir. Bu konum, aynı zamanda Erciyes Üniversitemizin omuzlarına çok önemli bir sorumluluk da yüklemektedir. Hepimiz doğal olarak üniversitemizden bütün faaliyetlerinde en yüksek kalite standartlarını karşılamasını bekliyoruz. Erciyes Üniversitemiz bugün çok sayıda akademik birimde öğrenim gören 49 bine yakın öğrencisi, 2 bin 200’ü aşan öğretim elemanı ve yine yaklaşık 4 bin 600 idari personeliyle her anlamda çok büyük kapasiteye sahiptir. Bu büyük kapasitenin en iyi şekilde değerlendirilmesi, ülkemize, bölgemize ve şehrimize çok ciddi bir katma değer sağlaması fevkalade önemlidir. Erciyes Üniversitemizin bunu sağlayabilecek kabiliyete ve tecrübeye sahip olduğuna inanıyorum” dedi. Özvar, Erciyes Üniversitesi’nin birçok konuda önemli ölçüde yol katettiğini söyleyerek, “Erciyes Üniversitemiz, Araştırma Üniversiteleri Programı’na dahil olan 23 üniversitemiz arasında yer almaktadır. Bu çerçevede üniversitemize ait her türlü performans verisi çok yakından izlenmektedir. Kısa bir süre önce Kurulumuz tarafından ’2024 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu’ kamuoyu ile paylaşılmıştır. Büyük bir özenle hazırlanan bu rapor, yükseköğretim sistemimizin bir nevi karnesi olması bakımından son derece ehemmiyetlidir. Sıklıkla müracaat ettiğim raporu, Erciyes Üniversitemizin verilerini gözden geçirmek adına bu program öncesinde bir kez daha dikkatle inceledim. Erciyes Üniversitemizin doktora mezun sayısı, öğrenci ve akademisyenlerin dahil oldukları ulusal ve uluslararası proje sayıları, başvurulan ve kabul edilen patent, faydalı model ve tasarım sayısı, TÜBİTAK ve YÖK bursu alan öğrenci sayısı, sosyal sorumluluk projeleri ve üniversiteye kazandırılan bağış miktarı gibi pek çok başlıkta üst sıralarda yer aldığını memnuniyetle müşahede ettim. Ayrıca Times Higher Education (THE) tarafından açıklanan İklim Eylem Endeksi’nde Erciyes Üniversitesi ülkemizden en üst sırada yer alan üniversite olmuş, dünya sıralamasında ise 100’üncü sırada yer almıştır. Bu fevkalade önemli bir başarıdır. Yine THE tarafından açıklanan Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Yaşam Endekslerinde de üniversitemiz üst sıralarda kendine yer bulmuştur. Bunların dışında GreenMetric Yeşil ve Çevreci Üniversite Endeksi’nde de Erciyes Üniversitemiz tüm üniversitelerimiz arasında 3’ncü sırada yer alarak yine önemli bir başarı elde etmiştir. Bu veriler, özellikle son dönemde üzerinde hassasiyetle durduğumuz sürdürülebilirlik ve çevreye duyarlılık konularında üniversitemizin oldukça büyük bir mesafe katettiğini göstermesi bakımından memnuniyet vericidir” ifadelerini kullandı. “Kurumlarımızın kalite süreçlerini tamamlayarak, akademik standartlarını dünyanın en iyileri arasına taşımayı hedefliyoruz” Prof. Dr. Özvar, kurumların kalite süreçlerini tamamlayıp, dünyanın en iyileri arasına taşımayı hedeflediklerini söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti: “Erciyes Üniversitemizin bütün bu başlıklardaki performansını büyük bir dikkatle ele alması, geliştirmeye açık başlıkları tespit etmesi ve bunlar üzerinde hassasiyetle çalışması fevkalade önem arz etmektedir. Bu şekilde önümüzdeki dönemde çok daha iyi sonuçlar elde edilebilmesi mümkün olacaktır. Sadece bir örnek olarak Erciyes Üniversitemizin uluslararası üniversite sıralamalarında daha üst sıralarda kendine yer bulacak bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki yıllarda bu konuda daha iyi neticeler alacağımıza inanıyorum. Yükseköğretimde erişilebilir ve kapsayıcılık başlığı altında ele aldığımız ilk stratejik hedefimizin özünü; ülkemizin tüm kesimleri için nitelikli yükseköğretime adil erişimi sağlama anlayışı oluşturmaktadır. Mevcut durumda her yıl 1 milyonu aşan üniversite kontenjanıyla yeni öğrencilerimiz için yükseköğrenim imkânı sunuyoruz. Ayrıca şehit-gazi yakınları, depremzedeler ve 34 yaş üstü kadınlar için genel kontenjanlar dışında fazladan kontenjan tahsis ediyor, engelli vatandaşlarımız için üniversite hayatını kolaylaştırıcı önemli tedbirleri hayata geçiriyoruz. İkinci stratejik hedefimiz yükseköğretimde araştırma ve yenilikçiliğe ilişkindir. Burada hedefimiz Türkiye’yi küresel etkiye sahip bir araştırma ve yenilik merkezi haline getirmektir. Araştırma Üniversiteleri Programı dahil ihtisaslaşma ve misyon farklılaşması odaklı programlarımız ve uyguladığımız destek programları bu amaca hizmet etmektedir. Yükseköğretim sistemimiz için belirlediğimiz üçüncü bir stratejik hedef; yükseköğretimde kalite, üretkenlik ve mükemmelliğin sağlanmasına ilişkindir. Bununla ilgili olarak yükseköğretim kurumlarımızın kalite süreçlerini tamamlamayı, akademik standartlarını ve çıktılarını dünyanın en iyileri arasına taşımayı hedefliyoruz. Kurumsal akreditasyonların yanında üniversitelerimizde program akreditasyonlarını güçlü bir şekilde teşvik ediyor ve destekliyoruz. Bu anlayışımızın bir tezahürü olarak doktora programı açmak üzere başvuran üniversitelerimize akredite programa sahip olma şartı getirmiş bulunuyoruz. Benzer şekilde önümüzdeki dönemde fakülte, yüksekokul, enstitü, araştırma ve uygulama merkezi gibi birimlerin kurulmasını da akreditasyon şartına bağlamak üzere Kurulumuzca bir çalışma yürütülmektedir. Yükseköğretim sistemimizde belirlediğimiz 4’ncü stratejik hedef uluslararasılaşmadır. Türk yükseköğretimini bölgesel ve küresel ölçekte akademik ve öğrenim hareketliliğinin ve etkileşiminin odaklarından biri haline getirmek, uluslararasılaşma hedefimizin temelini oluşturmaktadır. Bugün ülkemizde yaklaşık 340 bin uluslararası öğrenci öğrenim görmektedir. Bu bakımdan Türkiye en fazla uluslararası öğrenciye sahip olma bakımından dünyada ilk 10 ülke arasında yer almaktadır. Bu sayıyı 2024-2028 stratejik hedeflerimiz dahilinde 500 bine çıkarmayı hedefliyoruz. Bu noktada Kayseri’nin ve Erciyes Üniversitemizin de çok ciddi bir potansiyele sahip olduğuna inanıyorum. Son dönemde uluslararasılaşma bağlamında attığımız önemli adımlardan biri de üniversite iş birliklerini sınır ötesi ortaklıklara varacak şekilde genişletmek olmuştur. Bu yıl Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi öğretime başlamış bulunuyor. Türk üniversitelerinin güçlü oldukları alanlarda yurt dışında program açması esasına dayanan bu projeye çok büyük önem atfediyoruz. Yine kısa bir süre önce Kazakistan’la yaptığımız bir anlaşmayla Pedagoji Üniversitesinde Gazi Üniversitemizin bir program açması kararını aldık. Bu hafta Mısır’a gerçekleştirdiğimiz ziyarette de bir Türkiye-Mısır Üniversitesinin kurulmasına yönelik mutabakata varmış bulunuyoruz. Çok sayıda ülkeyle benzeri projeler üzerinde çalışıyoruz. Kısa süre içinde bunların somut neticelerini inşallah hep beraber göreceğiz. Bütün bu çabalar yükseköğretim sistemimizin uluslararası alandaki görünürlüğünü ve etkisini önemli ölçüde artıracak kıymetli girişimlerdir.” "İklim Dostu Kampüs Projesi ile karbon ayak izini azaltmayı hedefliyoruz" 20 üniversitede yapay zeka ve dijital tabanlı 73 program açtıklarını söyleyen Özvar, “Yükseköğretimimize ilişkin 5’inci başlık ’istihdama duyarlılık ve hayat boyu öğrenme’ olarak belirlenmiştir. Buradaki hedefimizin özünü yükseköğretim programlarına istihdama duyarlı ve sektörle sürekli etkileşimli bir biçim vermek; sürekli öğrenme ve uyum kültürünü geliştirmek ve yaymak oluşturmaktadır. Yükseköğretimde istihdamla ilişkisi azalan programları kademeli olarak sistem dışına çıkarırken, ülkemizin her alanda ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirecek programlara ağırlık veriyoruz. Bu anlayışın bir yansıması olarak, bu yıl 20 üniversitemizde yapay zekâ ve dijital tabanlı 73 yeni program açmış bulunuyoruz. Yine sektörlerin ihtiyaçlarına cevap vermek ve istihdam odaklı bir eğitim imkanı sunmak adına OSB-MYO programımızı genişletiyoruz. Bu çabalarımız önümüzdeki dönemde artarak devam edecektir. Yükseköğretim Kurulu olarak son dönemde üzerinde en fazla durduğumuz başlıklar arasında ’yeşil ve dijital beceriler’ yer almaktadır. Yeşil beceriler konusunda bilinçli bir gençlik yetiştirmek, üniversitelerimizin daha yeşil, daha verimli ve daha fazla sosyal sorumluk üstlenen kampüslere sahip olmasını desteklemek adına Sürdürülebilir ve İklim Dostu Kampüs Projesi’ni hayata geçirmiş bulunuyoruz. İlk etapta 11 üniversite kampüsümüz bu projede yer almıştır. Bu projeyle kampüslerimizde enerji verimliliğini artırmayı, su kaynaklarını korunmayı, atık idaresini optimize etmeyi ve karbon ayak izini azaltmayı hedefliyoruz. Bu hedefleri gerçekleştirmek için kaynakların etkin kullanımını, maliyetleri düşürmeyi ve yenilenebilir enerji kaynaklarını çeşitlendirmeyi öne çıkarıyoruz. Sözlerime son verirken, nazik davetleri ve misafirperverlikleri için Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun hocamıza teşekkür eder, 2024-2025 Akademik Yılı’nın öğrencilerimize, akademisyenlerimize ve idari personelimize hayırlı olmasını dilerim” dedi. ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun da, “Bizler burada bir araya gelerek birçok farklı proje ve fikirlerde istişare ediyoruz. Ben bunun da ülkemizin gelişimi için, üniversitemizin daha iyi noktalara gitmesi için önemli katkılar sağladığını düşünüyorum. Belediye başkanlarımız gerçekten ne zaman bir ihtiyacımız olsa her daim yanımızdalar. Bu da üniversitenin marka değerini her geçen gün arttırarak devam ettirmektedir. Ben üniversitemizin açılış programına teşriflerinizden dolayı çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ise, “Gerçekten adeta bu şehre hizmet etmek için herkes üzerine düşenden fazlasını yapıyor ve yarışıyor. O anlamda da çok şükür bir cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Bu dayanışma içerisinde diyoruz ki gelin Kayseri’mizi görün. Ben her birinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum” dedi. Kayseri Valisi Gökmen Çiçek de, “Bugün YÖK Başkanımızın ziyaretinde de gördük ki Erciyes Üniversitesi ve Kayseri’ye karşı çok farklı bir sevgisi ve ilgisi var. Bizim anlatacağımız şeyleri bizden çok önce kendisi biliyordu. Ben YÖK Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Kayseri sizi seviyor başkanım. Bu duygularla herkese saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Program plaket takdimi ile sona erdi. Programa Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, AK Parti Kayseri Milletvekili Murat Cahid Cıngı, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, protokol üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Siverek’te anaokulu öğrencilerinden anlamlı çalışma
08 Kasım 2024 Cuma - 13:54 Siverek’te anaokulu öğrencilerinden anlamlı çalışma Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, Türkan Koyuncu Anaokulu tarafından başlatılan anlamlı bir kampanya, minik öğrenciler arasında yardımlaşma ve dayanışma duygusunu pekiştirdi. Kampanya kapsamında toplanan yüzlerce oyuncak, Siverek’e bağlı Demirci köyünde eğitim gören anaokulu öğrencilerine ulaştırıldı. Şanlıurfa Valiliği tarafından başlatılan "BİGEP" (Başarıyı İzleme ve Geliştirme Projesi) çerçevesinde gerçekleştirilen etkinlikte, Türkan Koyuncu Anaokulu öğrencileri, topladıkları yüzlerce oyuncağı Demirci köyündeki yaşıtlarına hediye etmek için köye ziyarette bulundu. Ziyaret, öğrencilerin ilk kez köy yaşamı ile tanışmalarına da imkan sağladı. Etkinlik sırasında çocuklar, köydeki arkadaşlarıyla birlikte oyunlar oynayarak vakit geçirdi. Ayrıca, köydeki öğrencilerle birlikte yemek yiyen minik öğrenciler, pasta keserek eğlenceli anlar yaşadı. Yaklaşık iki saat süren etkinlikte öğrenciler arasında kaynaşma sağlandı. Kampanyanın organizatörlerinden Türkan Koyuncu Anaokulu Müdürü Kazım Özkalender, etkinlikle ilgili olarak, “Bugün, Şanlıurfa Valiliği’nin önderliğinde yürütülen BİGEP projesi çerçevesinde ‘Kullanmadığın Oyuncağı Kardeşinle Paylaş’ projesi kapsamında topladığımız yüzlerce oyuncakla Demirci köyünde eğitim gören anaokulu öğrencilerini ziyaret ettik. Bu, bizim öğrencilerimiz için de farklı bir deneyim oldu; köy ortamını görme fırsatı buldular ve köy çocuklarıyla kaynaştılar. Bu projede emeği geçen tüm velilerimize, öğretmenlerimize ve öğrencilerimize teşekkür ediyorum. İnşallah bu projemiz her yıl farklı köylerde devam edecektir” dedi. Demirci Anasınıfı öğretmeni Saliha Öztürk ise “Türkan Koyuncu Anaokulu öğrencilerine, öğretmenlerine ve idaresine teşekkür ediyoruz. Bu gibi çalışmalar, köyde sosyal etkinliklerin sınırlı olduğu bir ortamda çocuklarımıza büyük bir avantaj sağlıyor. Bu tür çalışmaların devamını diliyoruz” şeklinde konuştu. Etkinlik, pasta kesimiyle sona erdi.
Öğrenciler ellerinde pankartlarla yarışmaya katılmak için destek istedi
08 Kasım 2024 Cuma - 13:33 Öğrenciler ellerinde pankartlarla yarışmaya katılmak için destek istedi Muğla’nın Bodrum ilçesinde bulunan Bodrum Anadolu Lisesi’nde eğitim gören ve “Hannibal FRC” adıyla 100 kişilik bir robotik kodlama takımı kuran öğrenciler, yurtiçi ve yurtdışındaki büyük robotik etkinliklere katılabilmek için destek çağrısında bulundu. İstanbul ve Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenecek etkinliklerde Bodrum’u ve Türkiye’yi temsil etmeyi amaçlayan öğrenciler, gerekli bütçeyi oluşturabilmek için seslerini duyurmaya çalışıyor. Bodrum Anadolu Lisesi öğrencileri yarışmalara katılmak için Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ve hayırsever iş insanlarından yardım istedi. Destek çağrısı için toplanan öğrenciler devlet okullarının bu bütçeleri karşılama imkanının olmadığını sadece özel okullar tarafından bu yarışmalara katılımından dolayı çok üzüldüklerini söylediler. Bir devlet okulundan da bu yarışmalara katılım sağlandığında 1’inci bile oluna bileceğini göstermek için bu yola çıktıklarını açıkladılar. Devlet okullarına destek ver çağrısı Okul önünde, okul çıkışında toplanan öğrencileri Ellerinde “Bilimle Yüksel”, “Hayaller İçin Bilim”, “Gençlere Güven” yazılı dövizler taşıyan öğrenciler adına, 12. sınıf öğrencisi ve takım kaptanlarından Kaan Altun, düzenlenen basın açıklamasında takımın ihtiyaçlarını anlattı. Altun, maddi zorluklarla mücadele ettiklerini belirterek, “Katılmak istediğimiz First Robotics Competition, uluslararası bir etkinlik ve kendi robotlarımızı yaparak yarışmalara katılacağız. Bu etkinlikler İstanbul’da başlayacak, ancak hedefimizde Amerika’da düzenlenen finaller var” dedi. Altun, 20 bin doları bulan bütçeye ihtiyaçları olduğunu vurgulayarak, “100 kişilik bir ekibiz fakat ilk aşamada İstanbul’daki etkinliklere 30-35 kişilik bir grupla katılmayı planlıyoruz. Eğer İstanbul’da başarı sağlarsak Amerika’da düzenlenecek yarışmalara katılmak istiyoruz ve bu aşamada daha küçük bir grup olarak, yaklaşık 15-20 kişilik bir ekip gidecek. Ancak Amerika’daki masrafların daha yüksek olacağını biliyoruz” ifadelerini kullandı. Okul yönetiminin ve aile birliğinin kendilerine destek olduğunu belirten Altun, “Bizim için özel laboratuvar sınıfları açtılar, ancak yine de bu büyük miktarları karşılamak mümkün olmuyor. Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bodrum genelindeki kurumlarla da görüşmeler yürütüyoruz, şu ana kadar bazı destekler aldık, ancak yarışmaya katılabilmek için ayın 12’sine kadar giriş ücretini ödememiz gerekiyor” diye konuştu. Yerel belediyelere de başvurduklarını ancak bekledikleri yanıtları alamadıklarını ifade eden Altun, “Devlet okulunda okuduğumuz için bazı imkanlara erişimimiz sınırlı kalıyor ve öğrenci olarak destek taleplerimize genellikle olumsuz yanıt alıyoruz. Bu etkinlikler sadece bize değil, Bodrum’a da katkı sağlayacak ve daha fazla destek bulmak istiyoruz” dedi. Okul çıkışı yaptıkları destek çağrısının ardından öğrenciler sesiz sedası dağılarak evlerinin yolunu tuttu.