ASAYİŞ - 10 Kasım 2024 Pazar 00:09

Narin Güran davasında 4 tutuklu sanığın yargılanmasına devam ediliyor

A
A
A
Narin Güran davasında 4 tutuklu sanığın yargılanmasına devam ediliyor

Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin 4 tutuklu sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına sanıklar ve avukatların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor. Amca Salim Güran, “Bir çocuğu 4 kişi evde öldürmüş diyorlar. Böyle şey mi olur? 8 yaşında bir melek çocuğumuzu neden öldürelim? Suçsuzum, beraatımı istiyorum" dedi.


Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün görülmeye başlayan davanın 3. gündeki duruşmasında, tutuklu sanıklardan amca Salim ve anne Yüksel Güran ile Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne sakladığını soruşturma aşamasında itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları savunma yaptı.


Duruşmada sanık Salim Güran, “Avukatların söylediklerinin çoğu senaryo, hayali bir şeydir. Böyle bir şey yok. Yani, bir çocuğu 4 kişi evde öldürmüş diyorlar. Böyle şey mi olur? 8 yaşında bir melek çocuğumuzu neden öldürelim? Suçsuzum, beraatımı istiyorum” dedi.


Salim Güran’ın avukatı, maddi hakikatin ortaya çıkması için çabalamaya devam ettiklerini dile getirerek, şunları söyledi:


"Soruşturmanın gizliliğine rağmen en ince ayrıntısına kadar basında yer aldı. TV ekranlarında aile topyekun şeytanlaştırılmıştır. Asıl maddi gerçeklerle uğraşılmamıştır. Asılsız ihbarları ailenin üzerine attılar. İddia makamı hangi senaryoya inanıyor?"


Narin’in Nevzat Bahtiyar tarafından vahşice katledildiğini iddia eden Güran’ın avukatı, "Anne, amca ve ağabey, Bahtiyar ile aynı kefeye konulmaktadır. Nevzat Bahtiyar’ın kardeşi Askeri Bahtiyar’ın olay günü Narin’in evinin yakınlarında keşif yaptığını görenler olmuş. Bu caniliğin Nevzat tarafından yapıldığına yüzde yüz inanıyoruz. Nevzat ayak üstü birçok yalan söyleyebilir. Baş aktör Nevzat, aile ile aramalara katılıp kuzu postu giymiş bir katildir. Nevzat geçmişte köyün eski muhtarını elleriyle boğmaya çalışan bir vahşidir. Salim o zaman yetişmese başka bir cana daha kıyacaktı.


Daraltılmış bazın hangi hususlara binaen hangi teknikler uygulanarak yapıldığını bilmiyoruz. Tekrar bir keşif yapılarak uzmanlarca daraltılmış baz raporu hazırlanmasını istiyoruz. Dosyanın en önemli delillerinden biri de Salim’in aracında çıkan sürüntü olan DNA kalıntısıdır. Annesi bir TV programında Narin’in daha önce nişanda Salim’in aracına bindiğini söylemesine rağmen bu dikkate alınmamıştır. Bu DNA kalıntısının Narin sağ iken mi ya da öldürüldüğü zaman mı yer aldığı tekrardan araştırılarak rapor tutulmasını istiyoruz. Müvekkilim gözaltında işkenceye maruz kalmıştır. Üst düzey bir komutan tarafından adliyede müvekkilime ’Senin yüzünü değiştiririz, para veririz, yeter ki olayı anlat.’ şeklinde teklifte bulunuldu” dedi.


Güran’ın avukatı, mahkemenin olaya ilişkin vereceği kararın toplumun birçok kesimini ilgilendireceğini söyleyerek, "Eminim siz de verdiğiniz kararınızla anılacaksınız” ifadesini kullandı.


Duruşmada, tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar, "Ben de suçluyum, itiraz etmiyorum. Bana atılan iftiraları kabul etmiyorum. Bunların da dosyaya eklenmesini istiyorum” dedi.


Nevzat Bahtiyar’ın avukatı ise zorunlu müdafi olarak tarafına bilgi verildiğini anlatarak, meslek büyükleriyle görüştükten sonra davanın sürüncemede kalmaması ve Narin’in katilinin bulunması için dosyada yer almak istediğini ifade etti.


Bahtiyar’ın avukatı, şunları kaydetti:


"Hangi tarafta durursak duralım maddi gerçekliği ortaya çıkarmak istiyoruz. Soruşturma ifadesinde neler söylemişse de mahkemede de her şeyi itiraf etmiştir. Nevzat’ın itiraflarına diyecek bir şeyimiz yok. Nevzat kızı öldürmediği ve öldürülen kızı evden çıkardığı yönünde beyanda bulunmuştur. Her ne kadar Nevzat üzerine algı oluşturulsa da ben bunu doğru bulmuyorum. Gerçek katilin ortaya çıkarılmasını şeffaf bir şekilde istiyoruz. Savcılık makamının ’tutukluluk halinin devamı’ yönündeki talebi için de takdiri mahkemeye bırakıyorum."


Tutuklu sanık Yüksel Güran, savunmasında dünyada ve Türkiye’de en acılı annenin kendisi olduğunu savundu.



“Güran ailesini limon gibi sıkıyorlar. Biz suçsuzuz”


Yüksel Güran da gözaltı sürecinde kötü muamele gördüklerini iddia ederek, şu ifadelerde bulundu:


"Hem kızım öldürüldü hem de kızımın cenazesine katılamadım. Beni ve kayınbiraderimi suçluyorlar. Beni bir şal ile suçluyorlar. Ben kızımın katili olsaydım, bu şalı söylemezdim. Beni burada oğlumla suçluyorlar. Ben şu an kızımın katili olarak görülüyorum. Beni asın, beni öldürün ama benim namusumla oynamayın. Herkes raporla konuşuyor. Güran ailesini limon gibi sıkıyorlar. Biz suçsuzuz. Eğer Nevzat benim kızımı öldürmemişse beni, kayınbiraderimi ve çocuğumu öldürün. Çıkarın katilini, beni asın. Olaydan önceki gün Hüseyin Güran’ın evinin orada Narin yarın Kur’an kursuna gideceğini söylüyor. O gün Nevzat oralardaydı. O gün Narin’in Kur’an kursuna gideceğini, Güran ailesinin de davetiye dağıtacağını biliyordu. Kimse demiyor Narin’in annesi cezaevinde ne çekiyor diye. Kızım toprağın altında, namusumla oynadılar. Narin eve gelmedi. Ben Narin’in annesiyim. Ben kızımı unuttum, namusumu artık düşünüyorum. Namusumla oynamayın. Kızım gitti ama namusumla oynamayın. Enes o gün deli oldu, hepimiz deli olduk. Biz kime iftira ettik, kime zarar verdik? Ben Nevzat’ı Allah’a havale ediyorum."


Duruşmada, Yüksel Güran’ın avukatı, bir kız çocuğuna yapılan bu vahşi cinayette katillerin en ağır ceza ile yargılanacağından şüphelerinin bulunmadığını belirtti.


Soruşturma aşamasının başından beri Narin’in ne zaman bulunacağını takip ettiklerini ifade eden Güran’ın avukatı, şunları aktardı:


"Narin kızımız kaybolduğunda neden bulunamıyor diye biz de düşünüyorduk. Sonra Narin kızımızın cansız bedenine ulaşıldığında çok üzüldük. Yüksel hanımın masumiyetine inanıyorum. İddianamenin ana gövdesi, dar alan baz çalışmasıyla ilgili bir bilirkişi raporuyla hazırlandı. Türkiye’nin Yüksel Güran’a bir özür borcu vardır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşandığı bir bölgede kendini çok ifade edemeyen acılı bir anne olarak görülürken, şeytanlaşmaya yönelik algıya gidildi. Bir anne olarak kızının mezarını görmemiş. Bir travma altındadır. Bu cinayet evde işlenmiş olabilir diye iddianame dar alan baz çalışmasıyla hazırlandı. Türkiye’de ilk defa böyle bir delille dava açılıyor. Bu dar alan baz çalışması denilen raporu kesinlikle kabul etmiyoruz. Yüksel Güran’ın iştirakten bu dosyada yer almasını gerektirecek bir delil yoktur. Bu nedenle henüz kızının mezarını bile görmemiş annenin tahliyesini talep ediyorum."


Duruşma, Enes Güran ve avukatlarının savunmalarıyla devam ediyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Süper Lig’de en fazla Cihan Aydın ve Mehmet Türkmen düdük çaldı Trendyol Süper Lig’in ilk 12 haftasında Merkez Hakem Kurulu (MHK) tarafından 9’ar maça atanan Cihan Aydın ve Mehmet Türkmen en fazla düdük çalan hakemler oldu. 13 kez VAR koltuğuna oturan Mustafa İlker Coşkun da bu alanda zirvede yer aldı. Trendyol Süper Lig’de 12. hafta maçlarının tamamlanmasıyla milli araya girildi. Ligde geride kalan haftalarda hakem performansları her sezon olduğu gibi bu sezon da çok tartışıldı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulu (MHK) ise geçtiğimiz dönemlere kıyasla daha çok genç hakemlere şans verdi. En fazla düdük çalan Cihan Aydın ve Mehmet Türkmen Ligin geride kalan bölümünde en çok düdük çalan hakemler Cihan Aydın ve Mehmet Türkmen oldu. Aydın ve Türkmen, 9’ar maçta hakem olarak sahada yer aldı. Bu iki ismi 8 kez ile Zorbay Küçük izledi. Kadir Sağlam, Direnç Tonusluoğlu, Muhammet Ali Metoğlu ve Oğuzhan Çakır da 7’şer defa düdük çaldı. VAR koltuğuna en çok Mustafa İlker Coşkun oturdu Süper Lig’in ilk 12 haftasında Video Yardımcı Hakem (VAR) görevini en fazla üstlenen isim Mustafa İlker Coşkun’du. Coşkun, MHK tarafından 13 müsabakaya VAR olarak atandı. Özgür Yankaya 12, Onur Özütoprak da 11 defa bu görevi üstlendi. Volkan Ahmet Narinç ise 9 kez Video Yardımcı Hakem Asistanı (AVAR) unvanıyla VAR odasına girdi. Deniz Caner Özaral, Serkan Olguncan ile Süleyman Özay da 8 defa AVAR oldu. Sarı kartlarda zirvede Muhammet Ali Metoğlu var Muhammet Ali Metoğlu, 52 sarı kartla bu alanda zirvede yer aldı. Metoğlu, 1 kez de çift sarı karttan kırmızı karta başvurdu. Ligde en fazla sarı kartına başvuran hakem olan Muhammet Ali Metoğlu’nu 40 kartla Kadir Sağlam takip etti. Mehmet Türkmen kırmızıyı seviyor Süper Lig’de oynanan 12 mücadelede 9 defa düdük çalan Mehmet Türkmen, aynı zamanda en fazla kırmızı kartına başvuran isim. Türkmen, 3’ü çift sarıdan, 1’i de direkt olmak üzere toplam 4 kez kırmızı kart gösterdi.
Gaziantep Pelvik taban rehabilitasyonu SANKO Üniversitesi Hastanesi’nden Uzm. Fizyoterapist Selver Seval Ergücen, pelvik taban rehabilitasyonunun sağlığa yapabilecek bir yatırım olduğunu söyledi. Pelvik taban kaslarının leğen kemiğinin iç tabakasında yer alan mesane, rahim, prostat, rektum (Bağırsağın son kısmı) vb. organları destekleyen kas grubu olduğunu belirten Uzm. Fizyoterapist Ergücen, “Doğru fonksiyonda çalışamayan pelvik taban kasları zayıflar veya gevşeme fazını doğru yönetemez. Bunun sonucunda idrar kaçırma, kabızlık, pelvik ağrı, cinsel işlev bozuklukları, pelvik organ sarkmaları, idrar boşaltamama problemleri görülebilmektedir” dedi. Pelvik taban rehabilitasyonu nedir Uzm. Fizyoterapist Ergücen, pelvik taban rehabilitasyonunun pelvik taban kaslarını güçlendirmeye ve fonksiyonellik kazandırmaya yönelik egzersizler çeşitli solunum teknikleri, manuel terapi, biofeedback eğitimi, elektrik stimülasyonu, davranışsal terapi teknikleri, sağlıklı mesane ve bağırsak eğitimini içeren hastaların yaşam kalitesini arttırmaya ve pelvik taban kaslarının normal işlevlerini yerine getirmesine yardımcı olan bir tedavi bütünü olduğunu ifade etti. Koruyucu pelvik taban rehabilitasyonu nedir Koruyucu pelvik taban rehabilitasyonu olarak tanımlanan pelvik taban kaslarının düzenli olarak güçlendirilmesi ve doğru şekilde çalıştırılmasının pelvik taban kaslarının fonksiyon kaybını önlemeye yardımcı olduğunu anlatan Uzm. Fizyoterapist Ergücen, bu rehabilitasyondan özellikle fayda görecekleri ve faydalarını şöyle sıraladı: “Hamilelik ile doğum pelvik taban kaslarının zayıflamasına ve idrar kaçırma problemlerine neden olabilmektedir. Doğum esnasında zorlamaya bağlı da pelvik taban kaslarında sarkmalar görülebilmektedir. Yaşla birlikte pelvik taban kasları güç kaybeder. Pelvik taban rehabilitasyonu yaşa bağlı kas zayıflamasını yavaşlatır ve idrar kaçırma gibi sorunların ortaya çıkmasını önleyebilmektedir. Ağır kaldırma gibi fiziksel aktivite ve sporla ilgilenen bireylerin pelvik taban kaslarının güçlü olması yaralanmaları ve kas zorlamalarını önleyebilmektedir. Yapısal ve genetik olarak bazı bireyler pelvik taban sorunlarına daha yatkındır. Düzenli pelvik taban eğitimi bireylerin ileride yaşayabilecekleri problemleri önlemektedir. Pelvik taban problemleri çözülemediği taktirde cerrahi müdahale gerekebilmektedir. Rehabilitasyon, cerrahi riskleri ve ihtiyaçları azaltabilmektedir. Pelvik taban kaslarının güçlü olması karın içi basıncı dengeler ve duruşu destekler. Aynı zamanda mesane ve bağırsak kontrolünü iyileştirip genel sağlık üzerinde etkilidir.” Pelvik taban rehabilitasyonun koruyucu olarak uygulanmasının, bireyin sağlığını uzun vadede korumak için yapılabilecek önemli bir yatırım olduğunun altını çizen Uzm. Fizyoterapist Ergücen, sözlerini şöyle tamamladı: “Kasların güçlendirilmesi, sadece mevcut şikayetleri azaltmakla kalmaz aynı zaman da bu bölgedeki organların uzun vadeli işlevini korumaya da katkıda bulunur. Hayat kalitenizi korumak ve artırmak için pelvik taban terapistine başvurmalısınız.”
Gaziantep 14 Kasım Dünya Diyabet Günü SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı / Endokrinoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Mehmet Baştemir, diyabet hastalığının küresel sağlık sorunu olduğunu söyledi. Bu yıl “Diyabet ve İyi Olmak” temasıyla kutlanan 14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Baştemir, “Diyabet (şeker hastalığı), vücudun insülin hormonunu yeterince üretememesi veya etkili bir şekilde kullanamaması nedeniyle kan şekerinin yükseldiği kronik bir hastalıktır” dedi. Diyabetin kalp hastalığı, böbrek yetmezliği, körlük ve sinir hasarı gibi ciddi komplikasyonlara yol açabildiğine vurgu yapan Prof. Dr. Baştemir, şöyle devam etti: “Tedavi edilmediği takdirde diyabet, yaşam kalitesini düşürür ve erken yaşam kayıplarına neden olabilir. Dünya çapında 537 milyon kişi diyabetle yaşıyor. Diyabetli hastaların yüzde 50’ye yakını teşhis edilmemiştir. Diyabetli her 4 kişiden 3’ü düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Diyabet, sadece bireylerin sağlığını etkilemekle kalmayıp aynı zamanda toplumların ekonomik yükünü de artırmaktadır.” Diyabet türleri Diyabetin Tip 1 ve Tip 2 diyabet olmak üzere iki ana türü bulunduğunu belirten Prof. Dr. Baştemir, Tip 2 diyabetin, genetik yatkınlık, obezite ve hareketsiz yaşam gibi faktörlerle tetiklenen ve dünya genelinde en sık görülen diyabet türü olduğunu hatırlattı. Diyabet ve fiziksel sağlık Diyabetin, düzenli kan şekeri kontrolü, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve düzenli tıbbi takip gerektiren kronik bir hastalık olduğunu ve fiziksel sağlığı korumanın, diyabetin komplikasyonlarını önlemek ve yaşam kalitesini artırmak için hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Baştemir, şu bilgileri paylaştı: “Kan Şekeri Kontrolü: Kan şekeri seviyelerini hedeflenen aralıkta tutmak, diyabetin neden olduğu uzun dönemli hasarları önlemek için en önemli adımdır. Sağlıklı Beslenme: Düşük glisemik indeksli, lifli besinler ağırlıklı bir diyet, kan şekerini dengelemeye yardımcı olur. Düzenli Egzersiz: Egzersiz, insülin duyarlılığını artırır, kan şekerini düşürür ve genel sağlığı iyileştirir. Düzenli Tıbbi Takip: Doktor kontrolleri ve gerekli testler, diyabetin etkili bir şekilde yönetilmesini sağlar.” Diyabet ve zihinsel sağlık “Diyabet, sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda zihinsel sağlığı da etkileyebilir. Depresyon, anksiyete ve stres, diyabetle yaşayan bireylerde sık görülen duygusal durumlar arasındadır” diyen Prof. Dr. Baştemir şu önerilerde bulundu: “Stres Yönetimi: Stres, kan şekerini yükseltebilir. Bu nedenle, yoga, meditasyon gibi gevşeme teknikleri ve hobilerle stres yönetimi önemlidir. Sosyal Destek: Aile, arkadaşlar ve destek grupları, diyabetle başa çıkmada önemli bir rol oynar. Psikolojik Destek: Gerektiğinde bir psikolog veya psikiyatr ile çalışmak, duygusal zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olabilir.” Diyabet ve yaşam kalitesi Diyabet, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebileceğini ancak, doğru tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile diyabetle yaşayan bireyler de sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürebileceğini kaydeden Prof. Dr. Baştemir, şu noktalara dikkat çekti: "Kendini Kabul Etmek: Diyabetli olmak, kimliğin bir parçası olarak kabul edilmelidir. Hedefler Belirlemek: Küçük ve gerçekçi hedefler belirlemek, motivasyonu artırır. Sosyal Aktivitelere Katılmak: Diyabet, sosyal hayattan kopmaya neden olmamalıdır. Hobilere Zaman Ayırmak: Hobiler, stresi azaltır ve yaşam kalitesini artırır.” Diyabet ve iyi olmak için öneriler Prof. Dr. Baştemir “Diyabet ve İyi Olmak” için önerileri şöyle sıraladı: “Bilgi Edinmek: Diyabet hakkında doğru bilgi sahibi olmak, hastalığı yönetmede önemlidir. Doktorla İş Birliği Yapmak: Doktorun önerilerini takip etmek ve düzenli olarak kontrol yaptırmak gerekir. Sağlıklı Yaşam Tarzı Benimsemek: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve yeterli uyku, diyabet yönetiminde temeldir. Sosyal Destek Almak: Aile, arkadaşlar ve destek gruplarından destek almak önemlidir. Kendine Zaman Ayırmak: Stres yönetimi için zaman ayırmak, hobilere vakit ayırmak ve dinlenmek gerekir.”