GÜNDEM - 12 Nisan 2025 Cumartesi 19:57

"Ucuz yemesinler" diyerek domatesleri çöpe dökmüştü: O esnafın tezgahı kapatıldı

A
A
A
"Ucuz yemesinler" diyerek domatesleri çöpe dökmüştü: O esnafın tezgahı kapatıldı

Çorum’da semt pazarında yapılan denetimlerin ardından, kasalarca domatesi çöpe döküp bu görüntüleri sosyal medyada paylaşan pazarcının satış alanı, Belediye Encümeni kararıyla iptal edildi.

Çorum’da yaklaşık iki hafta önce semt pazarında yapılan denetimler sonrası Z.R. isimli pazarcı, domatesleri kasalarla çöpe dökerek bu anları sosyal medya hesaplarından paylaştı. Olayın ardından Çorum Belediyesi de konuya ilişkin inceleme başlattı. Belediye Encümeni tarafından yapılan değerlendirmede, Pazar Yerleri Hakkında Yönetmeliğin 27/D maddesi gerekçe gösterildi. "Piyasada darlık oluşturmak, fiyatların yükselmesine sebebiyet vermek veya fiyatların düşmesine engel olmak için malları belirli ellerde toplayanların, satıştan kaçınanların, stoklayanların, yok edenlerin, bu amaçla propaganda yapanların veya benzeri davranışlarda bulunanların tahsislerinin iptaline belediye encümenince karar verilir" maddesi kapsamında Z.R.’nin semt pazarı içerisindeki satış alanı iptal edildi ve esnafa tebligat yapıldı.

"Denetimlerimize ara vermeden devam edeceğiz"

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Zabıta Müdürü İrfan Göyhan, "Geçtiğimiz haftalarda domateslerini çöpe döken ve bu görüntüleri sosyal medyada yayınlayan pazarcı esnaflarının yerleri, Pazar Yerleri Hakkında Yönetmeliğin 27/D hükmüne istinaden Belediye Encümeni kararı ile iptal edildi. Vatandaşlarımızın güvenli gıda tüketmesi için denetimlerimize ara vermeden devam edeceğiz. Semt pazarlarımızda da vatandaşlarımızın kandırılmasına asla müsaade etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan da, 1 Nisan günü sosyal medya platformu X hesabında yaptığı açıklamada, Çorum’da domatesleri vatandaşa satmak yerine çöpe döken esnafla ilgili 1,4 milyon TL’den 17,2 milyon TL’ye kadar ceza kesileceğini duyurmuştu.



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kemer’de bisiklet coşkusu sürüyor Antalya’nın Kemer ilçesinde, bu yıl 7.’si ’Pedallar döner, dostluk büyür’ sloganıyla düzenlenecek olan Akra Gran Fondo Antalya powered by AG Tohum bisiklet yarışları öncesi ilçede bisiklet heyecanı yaşanıyor. Kemer Belediyesi’nin destekleriyle Mustafa Ertuğrul Aker Parkı’nda kurulan Expo alanı vatandaşlardan yoğun ilgi gördü. Nisan ayının bisiklet ayı ilan edilmesiyle birlikte, Türkiye’nin önemli bisiklet rotaları arasında yer alan Kemer’de bisiklet etkinlikleri art arda düzenleniyor. Geçtiğimiz hafta yapılan Trans Taurus Dağ Bisikleti Etap Yarışları ile başlayan hareketlilik, Akra Gran Fondo yarışları öncesi zirveye çıktı. Kemer Belediyesi’nin katkılarıyla Mustafa Ertuğrul Aker Parkı’nda kurulan Expo alanında birçok firmanın bisikletleri, bisiklet parçaları ve aksesuarları sergileniyor. Alan içerisinde kurulan oyun parkurları ise özellikle çocukların ilgisini çekerken, bazı çocuklar bisikletleriyle akrobasi gösterileri yaparak organizasyona renk kattı. Yarış öncesi farkındalık oluşturmak amacıyla bugün ’Bisikletin Kalbi Kemer’de Atıyor’ projesi kapsamında mini şehir turu gerçekleştirilecek. Kemer Kaymakamlığı, Kemer Belediyesi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü iş birliğinde düzenlenecek etkinlikte öğrenciler ve vatandaşlar pedal çevirecek. Saat 17.30’da Kemer Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayacak olan mini şehir turu, Mustafa Ertuğrul Aker Parkı’nda sona erecek. Etkinlikler, parkta düzenlenecek mini konserle devam edecek.
İzmir İzmir-İtalya hattında ‘yaratıcılık’ buluşması Ege Bölgesi’ni yaratıcılığın merkezi haline getirmek hedefiyle İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin (İEÜ) yürütücülüğünde hayata geçirilen ‘Create in İzmir’ projesi kapsamında ‘Yaratıcı Köprüler: İtalya ve İzmir’ başlıklı uluslararası konferans düzenlendi. Alanında uzman isimlerin katılımıyla 4 ayrı panelin gerçekleştiği etkinliğin açılışında konuşan İEÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Hakan Abacıoğlu, "Yaratıcı endüstriler, ekonomik ve sosyal dönüşümün merkezinde yer alıyor. Kültür, tasarım ve inovasyona derinden bağlı iki ülke olan Türkiye ve İtalya’dan yaratıcı zihinleri bir araya getiren buluşmaya ev sahipliği yapmaktan onur duyuyoruz" diye konuştu. Yaratıcı endüstrilerin geleceğini şekillendiren yenilikçi fikirlerin, sürdürülebilir tasarım pratiklerinin ve kültürler arası iş birliklerinin ele alındığı ‘Yaratıcı Köprüler: İtalya ve İzmir’ adlı konferans, İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleştirildi. İzmir İtalyan Konsolosluğu iş birliğiyle hayata geçirilen konferans; İtalya ve Türkiye’den akademisyenleri, tasarımcıları ve iş dünyası temsilcilerini bir araya getirdi. "Bu daha başlangıç" Yoğun bir katılımla gün boyu devam eden konferans; tasarım, moda, mimarlık, girişimcilik ve teknoloji alanlarında çok disiplinli bir tartışma ortamı sundu. Konferansta, İngilizce-Türkçe simultane çeviri desteği de sağlandı. Konferansın açılışında konuşan İzmir İtalya Konsolosu Daniele Bianchi, Create in İzmir projesi kapsamında örnek bir iş birliğine imza attıklarını söyledi. Yaratıcı endüstrilerden çok önemli isimleri İzmir’de buluşturduklarına dikkat çeken Bianchi, bunun daha başlangıç olduğunu, sağlanan güçlü birlikteliği sürdürerek önümüzde dönemde de yeni çalışmalara imza atmaya devam edeceklerini vurguladı. "Ekonomik büyümenin anahtarı" İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, yaratıcı endüstrilerin, ülkelerin rekabet gücünü belirleyen temel faktörlerden biri haline geldiğini ifade ederek, "Yaratıcılık, yalnızca sanatsal bir yetenek olarak değil; ekonomik büyümenin, sosyal dönüşümün ve uluslararası iş birliğinin anahtarı olarak görülüyor. Tasarım, moda, mimarlık, teknoloji ve girişimcilik gibi alanlarda ortaya çıkan yaratıcı endüstriler, ülkelerin rekabet gücünü belirleyen temel faktörlerden biri haline geldi. Bu bağlamda, Türkiye ve İtalya gibi güçlü kültürel miraslara ve yaratıcı potansiyele sahip iki ülkenin bir araya gelmesi, sadece akademik bir tartışma değil; aynı zamanda gelecek vizyonuna yön veren stratejik bir adımdır. Made in Italy kavramı, yaratıcı endüstrilerde dünya çapında bir kalite ve estetik anlayışını temsil ederken, Türkiye’nin de genç, dinamik ve üretken yaratıcı nesli bu vizyonla birlikte ilerleyecek büyük bir potansiyele sahiptir" dedi. "Lüks değil gereklilik" İş dünyasının yaratıcılığı lüks değil gereklilik olarak gördüğünü belirten Özpoyraz, "Gelişen teknolojiler, değişen tüketici davranışları ve sürdürülebilirlik baskısı, şirketleri yaratıcı çözümler üretmeye zorluyor. Tam da bu noktada, üniversiteler ve yaratıcı endüstriler arasındaki iş birlikleri hayati bir önem taşıyor. Bizler iş insanları olarak, yaratıcılığın yalnızca bireysel değil; aynı zamanda kurumsal ve toplumsal bir dönüşüm aracı olduğuna inanıyor, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin bu dönüşümün bir parçası olmasından gurur duyuyoruz" ifadelerini kullandı. Girişimci ekosistem vurgusu İEÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Hakan Abacıoğlu ise, üniversitelerin yaratıcı endüstrilerin gelişmesi noktasında önemli bir görev üstlendiğini belirterek, "Create in İzmir projesi, kültürel ve yaratıcı endüstriler, imalat ve turizm sektörleri arasındaki iş birliğini teşvik ederek yaratıcı ve yenilikçi ekonomik kalkınmayı teşvik etmeyi ve güçlü, birbirine bağlı bir girişimci ekosistem oluşturmayı amaçlıyor. Proje, Avrupa Birliği ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından destekleniyor. Üniversitemiz tarafından da Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ve İzmir Vakfı ortaklığıyla koordine ediliyor. Bu projeyi mümkün kıldıkları için fon sağlayıcılarımıza ve ortaklarımıza teşekkür ediyorum. Yaratıcı endüstriler, küresel ekonomik ve sosyal dönüşümün merkezinde yer alıyor. Üniversiteler, eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi, disiplinler arası iş birliğini ve küresel katılımı teşvik ederek bu manzarada önemli bir rol oynarlar; hepsi de gelişen bir yaratıcı ekonomi için olmazsa olmazdır. Kültür, tasarım ve inovasyona derinden bağlı iki ülke olan Türkiye ve İtalya’dan yaratıcı zihinleri ve profesyonelleri bir araya getiren bu buluşmaya ev sahipliği yapmaktan onur duyuyoruz" diye konuştu. "İzmir, ’göçebelerin’ merkezi olabilir" Etkinlik kapsamında düzenlenen ‘İş Birliği Ağları ve İnovasyon’ panele konuk olan İZTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler ise, İzmir’in gelecek vizyonuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Ev, ofis ya da diğer mekanlar fark etmeksizin işlerini dijital ortamlara taşıyan ‘dijital göçebeler’ için İzmir’in önemli bir merkez olabileceğini belirten Kızılgüneşler, "Bali, Tayland, Zanzibar gibi lokasyonlar, girişimcilik için önemli cazibe noktaları. Genç dimağlar için odaklanma gerekli. Bunun bir bacağı da, Creative in İzmir programı kapsamında bu dijital göçebeler olabilir. İzmir’de bir kasabayı göçebeler için inşa edebilirsek, onlar meslektaşlarıyla aynı ortamı paylaşabilir ve fikir alışverişlerinde bulunabilirler. İzmir, göçebeler için bir merkez haline gelebilir" ifadelerini kullandı. "Öğrenciler için de dijital merkez" 15 yaş altındaki öğrencileri hedef alan bir dijital merkezin de oluşturulabileceğini ifade eden Kızılgüneşler, "Orada, 8-9 yaşındaki çocuklara girişimcilikle ilgili birtakım analitik düşünce biçimlerini kazandırabileceğimizi düşünüyorum. Yüksek IQ seviyesindeki çocukları bir araya getirip uzay, yapay zeka gibi alanlarda birçok önemli öngörüyü aşılayabiliriz" diye konuştu. Konuşmasında AR-GE ve inovasyonun önemine de vurgu yapan Kızılgüneşler, "Elektrik olmadan şirket çalışmaz, aynı şekilde AR-GE olmadan da o şirket işlevini tam oluşturamaz" dedi.
Isparta Motosiklet kazasında hayatını kaybeden öğretmen 2 ay önce ölen babasının yanına defnedildi Isparta’nın Yalvaç ilçesinde motosiklet kazasında hayatını kaybeden 42 yaşındaki öğretmen son yolculuğuna uğurlandı. Yalvaç ilçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde önceki gün gece saat 00.30 sıralarında Harun Özkan (42) idaresindeki 55 HD 624 plakalı motosiklet, kontrolden çıkarak yol kenarındaki demir korkuluklara çarpmış ve savrulan sürücü park halindeki S.A.’ya ait 32 KE 141 plakalı Volkswagen marka ticari aracın arka kapak camından içeri düşmüştü. Kazada ağır yaralanan Özkan, kaldırıldığı Yalvaç Devlet Hastanesi’nden sevk edildiği Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Matematik öğretmeni Harun Özkan’ın naaşı, Yenişarbademli ilçesi Gölkonak köyü kabristanlığında ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından 2 ay önce kalp krizi nedeniyle vefat eden babasının kabri yanına defnedildi. Cenazeye Yalvaç Kaymakamı Haluk Şimşek, Yalvaç Belediye Başkanı Mustafa Kodal, Yalvaç Milli Eğitim Müdürü Ahmet Armutoğlu, MHP Yalvaç İlçe Başkanı Mehmet Ali Sağlam, Yenişarbademli Emniyet Amiri Reşat Yağcı, Yenişarbademli İlçe Jandarma Komutanı Ramazan Çelebi, Türk Eğitim Sen Başkanı Serkan Çaltılı, Yalvaç’tan çok sayıda öğretmen, mesai arkadaşları, esnaf ve köy halkı katıldı.
İstanbul Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları arasında "Sağlıklı Çocuk Sağlıklı Gelecek" protokolü imzalandı Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı arasında "Sağlıklı Çocuk Sağlıklı Gelecek" protokolü düzenlenen törenle imzalandı. Protokolle öğrencilerin düzenli sağlık izlemleri yapılması, okul ortamlarında bulaşıcı hastalıklara karşı koruyucu önlemler geliştirilmesi ve okulların "sağlıklı yaşam merkezlerine" dönüşmesi hedefleniyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı arasında "Sağlıklı Çocuk Sağlıklı Gelecek" protokolü düzenlenen törenle imzalandı. Törene Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İstanbul Valisi Davut Gül, çok sayıda davetli katıldı. Programda çocuklar ayrıca çeşitli gösteriler sergiledi. Çocukların gösterileri alkış aldı. Törende programının tanıtımı da yapıldı. İmzalanan iş birliği protokolüyle Türkiye genelinde çocuk sağlığına yönelik kapsamlı bir seferberlik başlatıldı. Programla birlikte, okul çağındaki çocukların bedensel, ruhsal ve sosyal sağlıklarını geliştirmeye yönelik eğitimler, uygulamalar ve sağlık hizmetleri entegre bir yaklaşımla yürütüleceği, bu kapsamda öğrenciler, sağlık bilgilerini artırmaları ve çevreleriyle paylaşmaları amacıyla "Sağlık Elçisi" ilan edilerek bu dönüşümün bir parçası haline getirileceği kaydedildi. Protokol sayesinde öğrencilerin düzenli sağlık izlemlerinin yapılması, okul ortamlarında bulaşıcı hastalıklara karşı koruyucu önlemler geliştirilmesi ve okulların "sağlıklı yaşam merkezlerine" dönüşmesi hedefleniyor. Ayrıca hazırlanan materyaller, saha uygulamaları ve sürdürülebilir eğitim içerikleriyle Türkiye’nin tüm çocuklarının sağlıklı bir geleceğe hazırlanması amaçlanıyor. "Sağlıklı kalmak için bilinçli olan kendini geliştiren bir toplum hedefindeyiz" Törende bir konuşma yapan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu sağlıklı kalmak için bilinçli olan kendini geliştiren bir toplum hedefinde olduklarını ifade ederek, "35 yıl ilkokul öğretmenliği yapmış bir annenin evladı olarak önce öğretmenlerime, bizim geleceğimizi oluşturan öğretmenlerime, sabrın, bilginin, özverinin mesleği olan öğretmenlerime çok teşekkür ediyorum. Biz bugünün, yakın dönemin sağlığını yönetiyoruz. Onlar toplumun geleceğinin sağlığını inşa ediyorlar. Hepsinin emeklerine sağlık. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi koruyan, geliştiren ve üreten sağlık modeli ile Sağlıklı Türkiye Yüzyılı programını başlattık. Sağlıklı kalmaya öncelik tutuyoruz. Koruyan, kendisinin bedenine bakan ve sağlıklı bir toplum oluşması için beslenmesinden hareketine, alışkanlıklarından günlük yaşamına kadar her konuda sağlıklı kalmak için bilinçli olan kendini geliştiren bir toplum hedefindeyiz. Bunun başında toplumun eğitimi, kendini geliştirmesi gerekiyor. Bu nedenle koruyucu sağlığın temeli olan Aile Hekimliğini ve bu Aile Hekimliği ile beraber sağlıklı hayat merkezlerimizin çok daha fazla kullanılmasını, oradan sağlığın kültürünün oluşturulmasını amaçlıyoruz" dedi. "Bugün yaptığımız iş gelecekteki toplum sağlığını aynı zamanda sağlıklı bir toplumu oluşturacaktır" Sağlıklı Hayat Merkezlerinde insanların sağlık kültürünü artırmak için saha programını başlattıklarını ifade eden Bakan Memişoğlu, "Sağlıklı Hayat Akademisi’nde insanlar nasıl sağlıklı kalabileceğini buralardan çok daha fazla öğrenecektir. Toplumumuzun en büyük risklerinden 3 tanesi var. Bunların bir tanesi kilo, kötü beslenme, kötü alışkanlık ve hareketsizlik. Bu 3 risk maalesef toplumuzun önünde. Bunu sadece sağlıkçılar olarak sadece sağlık hizmetleri ile başarma şansımız yok. Bunu toplumun her kesiminin bireyi, çabasıyla bize katkısıyla başarabiliriz. Çocuklarımızın sağlık bilincini ve kültürünü artırmak amacıyla oluşturduğumuz bu program esasında farklı amaçla güdüyor. Sınıflarda veya derslerde öğrendikleri sağlık bilgisinin aynı zamanda covidde, depremde kahramanlıklar gösteren, onlarla gurur duyduğum sağlık çalışanlarının abileri ve ablalarıyla birlikte burada ambulanslara, UMKE araçlarına, acil durum hastanelerine dokunarak ve bugünü hayatlarının en önemli anılarından bir tanesi olarak çocuklarımızın sağlığı ve sağlıkçıyı aynı zamanda koruyucu sağlığı benimsemesini amaçlıyoruz. Bugün yaptığımız iş gelecekteki toplum sağlığını aynı zamanda sağlıklı bir toplumu oluşturacaktır. Ben çocuklarımıza seslenmek istiyorum. Sizden bir söz almak istiyorum. Bugün eğitim aldınız, ablalarınız, abileriz ve ambulanslar geldi. Kıyafetleri giydiniz, öğrendiniz. Bundan sonra hepiniz sağlık elçisi olacaksınız. Ben Sağlık Bakanı olarak sizlere bazı görevler vermem gerekiyor. Her sabah kalktığınızda elinizi yüzünüzü yıkacak mısınız? Dişlerinizi fırçalayacak mısınız? Düzgün beslenecek misiniz? Ailenizde sigara içen kim varsa, etrafınızda kim varsa Sağlık Bakanı beni sağlık elçisi ilan etti. Bu sizin sağlığınıza zararlı. Lütfen içmeyecek misiniz diyecek misiniz? Söz mü? Kilolu olanı, hareket etmeyene ben artık sağlık elçisiyim, lütfen düzgün ve sağlıklı beslen diyecek misiniz? Bundan sonra siz bizim için sağlık elçisisiniz. Hayırlı uğurlu olsun. Artık geleceğimizin sağlığı emin ellerde" şeklinde konuştu. "Temel paradigması beceri odaklı olan toplumsal hayatta bunu beceriye dönüşmek olan bir program mantığı belirledik" Ardından kürsüye çıkan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Biz Milli Eğitim Bakanlığız. Biz eğitim veriyoruz. Temel parametremiz insanın sağlıklı bir biçimde hayatına devam edilmesi. Sağlıklı bir insan sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir dünya. Ve biz de bunu temin etmek için kendi üzerimize düşen sosyal sorumluluk alanında hizmet vermekte çaba sarf ediyoruz. Her işin merkezine insanı koyuyoruz. İnsanın hem vücut bütünlüğünü hem de ruh sağlığının sağlıklı bir biçimde işleyebilmesi için biz üstümüze düşeni yapmak durumundayız. Çocuklarımızın vücut bütünlüğünün temel yaşam hürriyetlerinin sağlanabilmesi, yaşamını devam ettirebilmesi ve yaşam fonksiyonlarını eksiksiz bir biçimde yürütebilmesi için çocuklarımızı, gençlerimizi yetiştirmeye çaba sarf ediyoruz. Eski müfredatlarımız kazanım odaklıydı. Çocuklarımıza bilgi vermeyi, çocuklarımızı bilgiyle donatmayı hedefliyordu. Sadece bilgi vermek yeterli değil, bilginin yaşam becerilerine dönüşmesi lazım. Dolayısıyla temel paradigması beceri odaklı olan toplumsal hayatta bunu beceriye dönüşmek olan bir program mantığı belirledik. İkincisi Türkiye Yüzyılı Maarif Modeliyle biz başka şeyler de yaptık. Programların odağına önce birey önce insan. Nasıl bir insan ? Akıl ve ruh dinginliği olan akıl ve ruh sağlığı yerinde olan bireyler yetiştirmek istiyoruz. Bu bireyler güçlü ve sağlıklı bir toplum inşa edecekler. Ve sağlıklı bir toplum inşa edildikten sonra da ülkemiz, dünyada sağlık bir dünyanın inşası için mücadele eden güçlü bir ülke haline dönüşmüş olacak. Bizim silsilemiz bu şekilde. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeliyle odağında sadece bu yok. Sağlıklı bir toplumun inşa edilebilmesi için yek değerinin hukukuna saygı gösteren, yek değerinin bireysel özelliklerine hoşgörüyle yaklaşan, kimseye iftira atmayan, kimseye hakaret etmeyen, kimse hakkında yalan konuşmayan yöneticiler yetiştirmek istiyoruz. Sağlıklı toplumun aklıselim insanın varacağı nokta burasıdır. Biz eğitim ve öğretim programların da istiyoruz ki, çocuklarımız hem kendi vücut sağlıklarını düşünsünler hem kendi vücut sağlıkları için gerekli olan şeyleri öğrensinler ve hayata geçirsinler hem de güçlü bir toplum, güçlü bir devlet için yek değerinin temel hak ve hürriyetlerine saygı gösteren; yek değerinin düşüncelerine, bireysel farklılıklarına hoşgörüyle yaklaşan, onu ötekileştirmeyen ayrıştırmayan bir bakış açısıyla çocuklarımızı yetiştirmek arzusundayız" diye konuştu. Öte yandan konuşmalardan sonra iki bakan, çocuklarla birlikte stantları gezdi.