SAĞLIK - 16 Kasım 2024 Cumartesi 12:05

Kadınlar dikkat: "Bu hastalıkta erken teşhis yaşam kalitesini yükseltiyor"

A
A
A
Kadınlar dikkat: "Bu hastalıkta erken teşhis yaşam kalitesini yükseltiyor"

Genellikle kadınları etkileyen lipödem hastalığıyla ilgili önemli bilgiler veren Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, erken teşhisin yaşam kalitesini arttıracağını söyledi.


Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, genellikle kadınları etkileyen lipödem hastalığı ile ilgili bilgiler verdi. Erken teşhisin, bireyin yaşam kalitesini yükselteceğini söyleyen Dr. Sarıkaya, şekerli gıdalar ve içecekler, kızartılmış ve işlenmiş yiyecekler, rafine karbonhidratlar ve alkolden kaçınılması gerektiğini vurguladı. Lipödemde doğru beslenme, tedavi sürecinin bir parçası olarak ele alınması gerektiğini belirten Dr. Sarıkaya, Teşhis için mutlaka kalp damar cerrahisine başvurulması gerektiğini kaydetti.


Lipodemin genellikle kadınları etkilediğini söyleyen Dr. Sarıkaya, “Lipödem, genellikle alt ekstremitelerde yağ dokusunun orantısız bir şekilde birikmesiyle karakterize kronik bir durumdur. Genellikle kadınları etkileyen bu durum, sıvı tutulumu, ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açabilir. Lipödemin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve hormonal faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Lipödem, genellikle alt ekstremitelerde yağ dokusunun orantısız bir şekilde birikmesiyle karakterize kronik bir durumdur. Genellikle kadınları etkileyen bu durum, sıvı tutulumu, ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açabilir. Lipödemin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve hormonal faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir” dedi.


Erken teşhisin önemli olduğunu ve yaşam kalitesini yükselteceğini belirten Dr. Sarıkaya, “Tatlılar, şekerli içecekler, meyve suları ve gazlı içecekler, patates kızartması, işlenmiş et ürünleri, fast food ürünler, beyaz ekmek, makarna, pirinç gibi yüksek glisemik indeksli gıdalar ve alkol, vücutta sıvı tutulmasına ve iltihaplanmanın artmasına yol açabilir. Lipödemde doğru beslenme, tedavi sürecinin bir parçası olarak ele alınmalıdır. İltihap önleyici, ödem azaltıcı ve dengeli bir diyet ile lipödem semptomlarının hafifletilmesi mümkündür. Tedavi süreci beslenme ve fizik tedavi egzersizler ile eş zamanlı götürülmesi önerilir. Lipödem düşük kalorili beslenme ve çok yoğun egzersiz durumlarına karşı dirençlidir. Lipödem teşhisi için mutlaka kalp damar cerrahisine başvurulması gerekmektedir. Tedavi teşhis sonrasında başlar. Lipödemde erken teşhis önemlidir. Sağlıklı yaşam kalitesini yükseltir” diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın 150 bin TL’ye süslenen develer, arenaya değil sanki podyuma çıkıyor Kış aylarının vazgeçilmezlerinden olan deve güreşleri sezonu ile birlikte piyasa değeri 1 milyon TL’yi bulan pehlivan develer de gelin gibi süslenmeye başladı. Tam takım halinde 150 bin TL’yi bulan giyimleriyle heybetleri daha da ortaya çıkan develer adeta arenaya değil podyuma çıkmak için hazırlanırken, saraçlarda da yoğunluk başladı. Ege Bölgesi’nin kış aylarında vazgeçilmez geleneği olan deve güreşleri sezonunun başlamasına az bir süre kala Aydın’daki saraç ustalarında yoğunluk başladı. Saraçlar, develerin hem üşümemesi hem de güzel görünmesi için çul, golon ve havut gibi süslemeleri el emeği ile hazırlarken, piyasa değeri 1 milyon TL’yi bulan pehlivan develer de kıyafetleriyle adeta arenaya değil podyuma çıkmak için hazırlanıyor. Aydın’ın Efeler ilçesinde üçüncü kuşak olarak saraçlık mesleğini devam ettiren 49 yaşındaki Müjdat Korak, güreş sezonu ile birlikte işlerinde de hareketlilik başladığını belirtti. Çocukluğundan beri bu işi yaptığını ifade eden Korak, artık saraç işlerinin ihtiyaçtan ziyade zevk için yapıldığını söyleyerek, "Saraçlık mesleği kelime anlamıyla hayvan üzerine deri işiyle uğraşan kişi anlamına gelir. Saraçlığın genel tanımı budur. Tabii zaman içerisinde sektör daha farklı yollara bölündü. Hayvana rağbet azaldı ama günümüzde ihtiyaçtan ziyade zevk için bu işleri yapar olduk. Daha farklı şartlarda at olsun deve olsun artık ne varsa onlarla alakalı hizmet vermeye devam ediyoruz” dedi. "İşimizin göze güzel görünmesinin tek sebebi görsel bir şölen olmasıdır" Develerin havutlanma zamanının kısa bir süreye denk gelmesi sebebiyle işlerin bir anda yoğunlaştığını ifade eden Korak, "Develerin belli bir havutlanma zamanı var. Havutlanma zamanının bir zaman içerisinde sıkışmış durumda. Çul, hatap, kolon, havut, giyim, karın altı, yazı, yular gibi bir çok eşyası var. Deveciler biraz geç kalıyor, geç kalmayanların da işleri geç kalanlarla beraber aynı potaya girdiği için biz sıkışıyoruz. Bizim işimizin bu kadar revaçta olması veya göze güzel görünmesinin tek sebebi görsel bir şölen olmasıdır. Devenin kendince zaten bir heybeti var. Görsel şölen insanları cezbediyor. Deve güreşleri kışın olan bir etkinlik yaz değil. Kışın olduğu için orada 4-5 saat geçirmek insanlara daha farklı geliyor herhalde. Deve güreşinin kültürü kaç yıl öncesine dayanıyor tam bilmiyorum. Eskiden belli bir kısım ihtiyaçtan katarcılık yaparlarmış yük çekerlermiş develer ile ama artık iş zevk işine döndü” dedi. “Devenin süslenip arenaya çıkması sahibini mutlu ediyor” Her devecinin devesini en güzel şekilde görmek istediğini ve bu yüzden onları en iyi şekilde süslediklerini ifade eden Korak,“Herkes devesini en güzel şekilde görmek ister. Boncuklu giyimler ve bunların yanında da normal giyimler var. Boncuklu giyimler çok pahalı. Deve bu giyimlerden bir şey anlamıyor sadece sahibi görsel olarak kendini devesinin üzerinde farklı şeyler görünce çok mutlu hissediyor. Nasıl arabanın boyası, döşemesi, modifiyesi falan farklı ve önemliyse araba tutkunları için, devenin de o şekilde. Devenin süslenip güzel bir şekilde arenaya çıkması sahibini çok mutlu ediyor. Biz de bununla alakalı elimizden ne geliyorsa onu yapıyoruz. Çoğu zaman elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz. Her zaman için daha yeni geleneğimizden ayrılmadan, kültürümüzden kopmadan aynı şekilde aynı çizgide nasıl gidebilirsek onu aynı şekilde götürmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu. “Develer, havutlanma merasiminin ardından gelin gibi süslenip sahaya girer” Develerde kullanılan giyimlerin her birinin ayrı bir anlamı ve önemi olduğunu ifade eden saraç ustası Korak, “Devenin levhası, çok önemlidir. Çünkü o devenin kim olduğunu, nerden geldiğini gösterir. Onu o yazıya baktığın zaman görebiliyorsun. Örnek veriyorum 1980 yılından böyle bir yazıyı dahi görse deve güreşini takip eden bir deveci, o deveyi bilir, yazıdan tanır. Yani deve kimliğini üzerinde taşır. Havudunun üzerinde ’Maşallah’ yazısı olur. Bir devenin mutlaka havanı olmalıdır. Üç parçadan oluşan giyimi. Devenin zömbek dediğimiz en üst yerinde Türk bayrağı olur. Belinin üstü ve onun altı. Dizlerine, paçalarına, boynuna peşine, tengahlarına kısacası her yerine bir şey takılır, süslenir. Zilgor denilen zilleri de vardır. Develer, havutlanma merasiminin ardından gelin gibi süslenip sahaya girer. Sahada tur attıktan sonra da geri çıkar, üzerindeki süslerinden bazıları alınır. Ağzı bağlanır, yeniden sahaya çıkarılır ve güreşir” dedi. “Tam takım giydirmek 150 bin TL’yi buluyor” Bir deveyi tam takım olarak giydirmenin 150 bin TL’yi bulduğunu sözlerine ekleyen Korak, “Bu malzemelerin maliyeti yaptırdığınız işe göre değişir ama ‘benim maddi durumum iyi, ben gerçekten her şeyim yeni ve tam takım olsun, havanından zillerine kadar havudundan giyimlerine kadar’ diyorsanız 150 bin TL civarında tutar. Bir eve deve girdiğinde o ailenin diğer ferdi olur. Deve sahipleri bu kadar üzerine titredikleri emek verdikleri hayvanın da çok güzel ve sağlıklı bir biçimde sahaya çıkmasını isterler. O yüzden bütün bu masraflar, telaşlar devenin çok daha güzel sahaya çıkması için yapılır” ifadelerini kullandı.
Bursa BTÜ konuşmalarının konuğu Rektör Necip Şimşek oldu BTÜ Konuşmaları’nın konuğu İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Şimşek, eğitimin milli egemenlik ve güvenlik meselesi olduğunu belirterek, “Güçlü devlet olmanın yolu, eğitimi iyi olan insandan geçiyor. Bir ve beraber, huzurlu bir ülke olmanın en önemli kısmı amaca yönelik eğitilmiş insandır” dedi. BTÜ Konuşmaları’nın 3’üncü sezon 25’inci bölüm konuğu, İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Şimşek oldu. İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. HanifiParlar’ın moderatörlüğündeki programa; BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Prof. Dr. Sinan Uyanık, Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. “Geleceğe Hazırlama Aracı Olarak Eğitim” başlıklı konuşmasıyla öğrencilerle buluşan Rektör Necip Şimşek, eğitimin bireyleri nasıl değiştirdiğini anlatarak, “Eğitimin bizi değiştirmesi için kendimizi teslim etmeliyiz ki alıp bizi bir yerlere götürsün. Eğitimin diğer yandan da bir amaca hitap etmesi gerekir. Eğitimi bilgiyle, bilgiyi de güç olarak tanımlıyoruz. Çünkü bilgisi olanlar güçlü olanlardır demek. Bilgi çok değerli, bilgiyi kullandığımız yer ise çok önemli. Biz bir bilgiyi amaca yönelik olarak kullanarak sonuç elde etmek istiyoruz. ‘Niye üniversite okuyorum’ sorusunun cevabı olması lazım ki gereğini yapabilelim. Eğitim bizi ancak teslim olarak, ardından bilgiyle donatarak ve aklımızı, vicdanımızı ikna eden bilgilerle değiştirir. Değişmek istiyorsak eğitimin içine girmeliyiz, bunları da bilgiyi kullanarak yapmalıyız” dedi. “Eğitimdeki asıl amaç mutluluktur” Eğitimdeki bütün amacın dünyayı mutlu ve huzurlu bir hale getirmek olduğunu vurgulayan Rektör Şimşek, “Mutlu ve huzurlu bir insan olmak meselesi, alemin farkında olan, bu farkındalıkla sorumluluk alan, daha sonra mutluluk adına mesafe kat etmekten ibarettir. Örneğin, bizler ülkemizde rahatken, yanı başımızdaki ülkelerde bir şeyler oluyorsa manen mutlu olamayız. Ben mutluluğu, şartlar değiştiğinde anlamı da değişen bir kavram olarak görüyorum. Mutlu olmak için bilim ve eğitimle kötülerin karşısında durmalıyız. Geleceğe hazırlayan eğitim, insanda etrafının farkında olan, faydalı ile zararlı olanı birbirinden ayıran ve gereğini yapan bir profil ortaya koyar” şeklinde konuştu. Gelecek öğrenciden ne istiyor? Gelecekte öğrencileri nelerin beklediğini ve kazanılması gereken yetkinlikleri anlatan Rektör Prof. Dr. Necip Şimşek, “Son dönemlerde moda olan bir cümle var ’21’inci yüzyıl yetkinliklerini kazanmak.’ Aslında bu yetkinlikler bu yüzyılda keşfedilmiş değil, insanda hep vardı. Geçmişe dönüp baktığımızda, bu yetkinlikleri kullanarak bir medeniyet kurduk. Mimar Sinan’da analitik düşünme yeteneği olmasaydı onca esere imza atabilir miydi? Evet, çağ bizden üretken, yenilikçi, analitik ve kritik düşünen, iletişim kurabilen olmamızı istiyor. Bunun yanında dijital yetkinliğe sahip, zamanı etkin ve verimli kullanan bir profile sahip olmamızı şart koşuyor. Bu yetkinlikler sizleri bir adım öne çıkaracak olanlardır” dedi. Eğitilmiş insan profilinde öğretmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Rektör Şimşek, “Öğretmenin ilham veren, insanların zihnine dokunabilen, öğrencinin iç dünyasına ulaşarak ona kendisini tarif eden olmalı” şeklinde konuştu. “Güçlü kurumlar güçlü insanlarla olur” Milli egemenlik, güvenlik ve eğitim ilişkisinden de bahseden Rektör Necip Şimşek, “Dünyada güçlü devletler güçlü kurumlara sahip, bunları da güçlü bireyler, güçlü bireyleri de eğitim oluşturuyor. Güçlü kurumlar, güçlü insanı ve vatandaşı ile güçlü ülkeleri beraberinde getiriyor. Bir ve beraber, huzurlu bir ülke olmanın en önemli kısmı amaca yönelik eğitilmiş insandır” ifadelerini kullandı. Rektör Şimşek, konuşmalarının ardından öğrencilerden gelen soruları yanıtladı. Mimar Sinan Yerleşkesi Turkuaz Salon’da gerçekleşen program, BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar’ın, Rektör Şimşek’e plaket takdiminin ardından toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.
Manisa Manisa’da “Adım Adım Kula” projesi hayata geçirildi Manisa Büyükşehir Belediyesi, sosyal belediyecilik anlayışıyla projelerine hız kesmeden devam ediyor. "Adım Adım Manisa" projesinin ardından, "Adım Adım Kula" ve "Adım Adım Salihli" projeleri de hayata geçirildi. Adım Adım Kula Projesi kapsamında Manisa Merkezden yaşayan 58 kadın Kula ilçesini doyasıya gezdi. Adım Adım Kula Projesi çerçevesinde, Manisa Merkez’den 58 kadın, Kula ilçesini gezme fırsatı buldu. Kadınlar, ilçenin tarihi ve turistik zenginliklerini keşfederken, unutulmaz bir deneyim yaşadılar. Kula’daki Tabduk Emre ve Yunus Emre Türbeleri, 3 bin yıllık jeolojik kalıntılar, Peri Bacaları, camiler ve tarihi evler gibi önemli yerleri ziyaret ettiler. Kula’nın derin tarihine adeta bir yolculuk yapan kadınlar, rehber Ali Karataş eşliğinde ilçenin kültürel mirası hakkında bilgi aldı. Gezi sırasında kadınlar, Kula’nın güzelliklerini cep telefonlarıyla fotoğraf ve videolarla ölümsüzleştirdi. Ayrıca, tarihi Carullah Bin Süleyman Camii ve Kurşunlu Camii’nde ibadetlerini yapma imkânı da buldular. Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek kültür turizmine kazandırılan Tarihi Beyler Evi’ni de ziyaret eden kadınlar, tarihi Kula evlerinin arasında duygusal anlar yaşadı. Gezinin sonunda, kadınlar hatıra fotoğrafları çekerek anılarını ölümsüzleştirdi. Akşam saatlerinde Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin tahsis ettiği otobüslerle Manisa’ya dönen kadınlar, geziden duydukları memnuniyeti dile getirdi. Geziye katılanlar, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek’e olan teşekkürlerini de dile getirdiler.
Bursa Başkan Bozbey, 19. İnsan Yönetimi Zirvesi’ne konuk oldu PERYÖN Türkiye İnsan Yönetimi Derneği Güney Marmara Şubesi tarafından düzenlenen 19. İnsan Yönetimi Zirvesi’ne konuk olan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, insanların son yıllarda güven duygusunu birçok alanda kaybettiğini söyleyerek, “Temel hedefimiz, Bursa’da her bir bireyin mutlu, huzurlu, güven içerisinde yaşadığını hissetmesini sağlamaktır” dedi. PERYÖN Türkiye İnsan Yönetimi Derneği Güney Marmara Şubesi’nin ’Güven’ temasıyla düzenlediği 19. İnsan Yönetimi Zirvesi, Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde yapıldı. Güney Marmara iş insanlarını buluşturmayı amaçlayan zirvenin ikinci gününde, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey konuşmacı olarak katıldı. Oturum öncesinde Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız ve Ali Altunsoy ile birlikte stantları gezen Başkan Mustafa Bozbey, sponsor firmaların yetkilileriyle sohbet ederek bilgi aldı. “Yerel yönetimlere güven duygusunu artırmalıyız” Moderatörlüğünü Prof. Dr. Kurtuluş Kaymaz’ın yaptığı ‘Kent Güvenliği’ başlıklı oturumda konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yıllardır PERYÖN ile beraber çalıştıklarını, bilgi paylaşımı yaptıkları ve süreçleri birlikte yürüttüklerini söyledi. 19. İnsan Yönetimi Zirvesi için belirlenen ‘güven’ temasının önemine değinen Başkan Bozbey, insanların birbirlerine, kurumlara, yönetimlere, devletlere, çevreye ve adalete olan güven duygusunda düşüş olduğunu ifade etti. Anlamlı bir temayı tartışmaya açtığı için PERYÖN’e teşekkür eden Başkan Bozbey, “Güvenin olmadığı ortamlarda, kaosun oluştuğunu biliyoruz. Güven unsuru son derece önemlidir. Toplum, bir yöneticiye güven duyduğunda ona ‘baba’ rolü de verir. Çünkü baba, bir insanın sığındığı, herhangi bir zorlukta yanına gidip çözüm bulabileceğine inandığı bir kişidir. İnsanları ilgilendiren projelerde hızlı hareket de belediyelere olan güven unsurunu artırmaktadır. Kente sahip çıkma duygusunu artırmak için mutlaka yerel yönetimlere güven duygusunu artırmamız gerekiyor. Güveni verdiğinizde ve şeffaf olduğunuzda katılımcılığın da artığını görüyoruz” dedi. “Artık kazanma zamanı” Kurumlaşma, kamusal düzeni yapılandırma, adaletli olma ve hukuki düzene bağlı kalma, kaynakları adil paylaşma ve ekonomik istikrar, güvenliği tesis edilmiş çevre oluşturma, toplumsal yasalara ve normlara uyma gibi unsurların toplumdaki güvenin temel bileşenleri olduğunu anlatan Başkan Bozbey, “Yerel yönetimlere olan güvenin artmasıyla kenti daha sağlıklı yönetmek mümkün olur. Nilüfer Belediyesi’nde 20 sene sürdürdüğümüz uygulamayı, şimdi Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde aynı şekilde uyguluyoruz. Kentteki bir değişim havasının getirdiği sinerjinin önemli olduğunu hep beraber yaşayarak görüyoruz. Bunu Bursaspor’da, ilçelerde, halkımızda görüyoruz. Kimseyi ötekileştirmediğimiz sürece güveni kentin tümünde hissetmeye başlayacağız. Bunu sağlamak zorundayız. Çünkü güven ortamını yeterince aşağılara ittik. Artık kazanma zamanı” dedi. “Hedefimiz, ‘İyi ki Bursa’da yaşıyorum’ düşüncesini oluşturmak” Belediye içerisinde de çalışanların kendi aralarında ve üst yöneticilerle olan ilişkilerinde güven ortamının sağlanması gerektiğini anlatan Başkan Bozbey, bunu da hızlıca sağlamaya başladıklarını ifade etti. Bursa’da farklı projeleri hayata geçirme hedefinde olduklarını belirten Başkan Bozbey, “Biz zaten altyapı ve fiziki çalışmalar yapmak zorundayız. Bunun yanında kültürle, sanatla, sporla, eğitimle yöneticilerimizi, çalışanlarımızı ve vatandaşlarımızı değişim süreçlerine dahil ediyoruz. Kentin anayasası olan 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı çalışmalarına katılımcı bir anlayışla başladık. Önümüzdeki yılın sonuna kadar tamamlamayı hedefliyoruz. Bursa’nın çıtasını daha yukarılara çıkaracak bir anlayışla planlama sürecimiz var. Deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Kentsel dönüşüm konusunu çok önemsiyoruz. Bu konudaki projelerle kentin güvenliğini artırmaya çalışıyoruz. Temel hedefimiz, Bursa’da her bir bireyin mutlu, huzurlu, güven içerisinde yaşadığını hissetmesini sağlamak, ‘İyi ki Bursa’da yaşıyorum’ düşüncesini oluşturmaktır” dedi. Oturumun ardından PERYÖN Güney Marmara Şube Başkanı Neslihan Özer tarafından Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e ve moderatör Prof. Dr. Kurtuluş Kaymaz’a günün anısına plaket takdim edildi.