SAĞLIK - 16 Kasım 2024 Cumartesi 10:55

Dünya KOAH Günü’nde yerin 150 metre altında şifa aradılar

A
A
A
Dünya KOAH Günü’nde yerin 150 metre altında şifa aradılar

Çankırı’da hayata geçirilen ’Daha Güçlü Bir Nefes Projesi’, Dünya KOAH Günü’nde KOAH ve astım hastalarına umut oldu. Türkiye’nin dört bir yanından gelen KOAH ve astım hastaları, Hititler’den kalan ve yerin 150 metre altında bulunan tuz mağarasında sağlıklarına kavuştu.


Çankırı’da, Çankırı Valiliği ile çeşitli kurumların işbirliği ile gerçekleştirilen ’Daha Güçlü Bir Nefes Projesi’, ‘Dünya KOAH Günü’nde KOAH ve astım hastalarına umut oldu. Hititler döneminden kalan ve "Yer Altı Tuz Şehri" olarak adlandırılan tuz mağarasında, KOAH ve astım hastalarına yönelik farklı sosyal, kültürel ve sağlık etkinlikleri gerçekleştirildi. Yerin 150 metre altındaki mağara içerisinde, hastaların 15 gün boyunca günde 6 saat tuz ortamındaki havaya maruz kalmaları sağlandı. Tuzla şifa bularak hayata tutunan hastalar tuz gastronomisiyle de Çankırı’nın yöresel yemeği olan tuzda kuzu ve tavuk yemeğini tattılar. Türkiye’nin dört bir yanından gelen hastalar, Dünya KOAH Günü’nde sağlık problemlerinin azaldığı ve rahat bir nefes aldıkları için çok mutlu olduklarını belirtti.



“Buraya gelmeden önce 1’inci kata çıkamıyordum. Şimdi ise, 4’üncü kata çıkabiliyorum”


Tedavisinin ardından kolaylıkla merdiven çıkabildiğini söyleyen Hasan Hüseyin Barışkan, “Projeye Ankara’dan katılıyorum. Buraya bir tavsiye üzerine geldim. Bugün tedavimin son günü. Buraya gelmeden önce 1’inci kata çıkamıyordum. Şimdi ise, 4’üncü kata çıkabiliyorum. Bu mağaranın faydasını gördüm. Dünya KOAH Günü’nde burada bulunduğum için mutluyum. KOAH hastalarına bu mağarayı tavsiye ediyorum” dedi.



“Ben kurtuldum”


Çareyi tuz mağarasında bulduğunu ifade eden Sedat Çetinkaya, “Projeye Kocaeli’nden katılıyorum. KOAH hastasıyım. Nefes darlığım var. Gitmediğim doktor kalmadı. En sonunda bu mağarayı duydum ve geldim. Tedavimin 7’inci gününde rahat nefes alamaya başladım. Rahatlıkla balgam çıkartabiliyorum, burnum ve genzim açıldı, artık tıkanmıyorum. Ben kurtuldum” diye konuştu.



“Dünya KOAH Günü’nde burada tedavi olduğum için çok mutluyum”


Tuz mağarasını KOAH ve astım hastalarına tavsiye eden Necati Bozkurt, “5-6 senedir bu KOAH hastalığını çekiyorum. Bu mağarada tedavi oldum ve iyileşme sürecimde ilerlemeler var. Bu mağaranın tüm hastalara faydalı olacağını düşünüyorum. Dünya KOAH Günü’nde burada tedavi olduğum için çok mutluyum” şeklinde konuştu.



“Tuzun nasıl sağlıkta faydası varsa, tuzda kuzu ve tavuğunda faydası vardır”


Çankırı tuzunun yemekte de sağlıklı olduğunu söyleyen yemek ustası Servet Sevindim, “Dünya KOAH Günü amacıyla yer altı tuz şehrine KOAH ve astım tedavisi için Türkiye’nin her yerinden gelen hastalarımıza Çankırı’nın yöresel lezzeti olan tuzda kuzu ve tuzda tavuk yaptık. Tuzun nasıl sağlıkta faydası varsa, tuzda kuzu ve tavuğunda faydası vardır. İnce ve kalın tuzla etin tamamını kapatarak 7 saatte yavaş yavaş pişiriyoruz. Hiçbir katkı yoktur. Burası tuzun başkenti, sağlıyla ve lezzetleriyle, tuza dair olan her şey Çankırı’da” ifadelerini kullandı.



Dünya KOAH Günü’nde yerin 150 metre altında şifa aradılar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Hem üretici hem Ankara halkı kazanacak Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB), Başkent Market projesi kapsamında, vatandaşların bütçesine katkı sağlayacak yeni bir uygulamayı hayata geçirdi. Başkent Market Gimat Şubesi’nde açılan manav reyonunda, tarımsal kooperatiflerin ürettiği taze sebze ve meyveler piyasa fiyatlarına göre yüzde 30 indirimle satılacak. “Tarladan Sofraya” reyonu sayesinde hem üretici kazanacak hem de Ankaralılar uygun fiyatlarla taze ve kaliteli ürünlere ulaşabilecek. 2019-2024 yılları arasında Türkiye genelindeki 68 kooperatiften ve çiftçilerden 602 milyon liralık yöresel ürün satın alarak yerel üreticilere destek veren Ankara Büyükşehir Belediyesi, KÖY-KOOP iş birliğiyle, kooperatif ürünlerini Ankaralılarla buluşturacak bir adım daha attı. “Tarladan Sofraya” sloganıyla ilk olarak Başkent Market Gimat Şubesi’nde hizmete giren manav reyonunda mevsimine göre 20-25 çeşit taze sebze ve meyve bulunacak. Piyasa fiyatlarının en az yüzde 30 altında satış yapılan manav reyonu, hem üreticiyi destekleyecek hem de vatandaşların ekonomisine katkı sunacak. Gimat Şubesi’nde hizmete açılan manav reyonuna ilişkin bilgiler veren Halk Ekmek Fabrikası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Muzaffer Pala şunları söyledi: “Başkent Market olarak yaklaşık 68 kooperatif ve çiftçilerden bugüne kadar 602 milyon liralık yöresel ürün alarak Ankaralı üreticilere destek vermiş bulunmaktayız. Bugün de yeni bir proje başlatıyoruz. KÖY-KOOP vasıtasıyla manav reyonumuzu açmış bulunuyoruz. Amacımız tamamen taze ve ucuz ürünleri halkımıza iletebilmek.” KÖY-KOOP Genel Başkanı Mehmet Varol ise, “Burada direkt tarladan sofraya, aracısız ürünleri piyasa şartlarının en az yüzde 30 altında satmayı hedefledik. Öncelikli hedefimiz Ankara’daki kooperatiflerle birlikte çalışmak. Onların ürünlerinin değerlendirilmesi. Ürünlerimize baktığımızda Akdeniz, İç Anadolu ya da Ege Bölgesi’nin de ürünleri var. Direkt üreticiden getirip, Ankaralıyla buluşturmayı hedefledik” ifadelerini kullandı. Başkent Market, 2025 itibarıyla diğer şubelerinde de manav reyonları açmayı planlıyor. Manav reyonu, Ankara’nın dış ilçelerinde faaliyet gösteren kooperatiflere öncelik vererek yerel üretimi teşvik ederken, Türkiye genelindeki KÖY-KOOP üyesi kooperatiflerin ürünlerini de Ankaralılarla buluşturuyor. “Tarladan Sofraya” reyonu sayesinde hem üretici kazanacak hem de Ankaralılar uygun fiyatlarla taze ve kaliteli ürünlere ulaşabilecek.
Bolu Kolombiyalı Paola Andrea Müslüman oldu: Meryem adını aldı Bolu’da yaşayan Kolombiya vatandaşı Paola Andrea, Bolu İl Müftülüğüne başvurarak Müslüman oldu. Paola Andrea Müslüman olarak Meryem ismini aldı ve İhtida Belgesini teslim aldı. Kolombiya’da İş Güvenliği ve Sağlığı üzerine üniversite eğitimini tamamlayan Paola Andrea, iki yıl önce internet üzerinden tanıştığı Bolulu Fatih Kıldır (39) ile evlenme kararı aldı. Bu süreçte İslam dini hakkında araştırmalar yapan Paola Andrea, Bolu İl Müftülüğüne başvurarak Müslüman olmak istediğini belirtti. Paola Andrea’nın İslam dinine olan ilgisi, vaftiz babasının Müslüman olmasının ardından başladı. Fatih Kıldır ile tanıştıktan sonra iki yıl boyunca İslam dini ve Türkiye hakkında araştırmalarına devam eden Paola Andrea, İslam’ın tek tanrılı din anlayışından etkilendiğini ve Hristiyanlıktaki teslis inancını hiçbir zaman içselleştiremediğini ifade etti. Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’ye gelme ve sevdiği Türk genci ile evlenme kararı alan Paola Andrea, müstakbel eşi Fatih Kıldır ile birlikte Bolu İl Müftülüğüne gitti. Fatih Kıldır, ailesinin Paola’ya karşı hoşgörülü bir yaklaşım sergilediğini belirtti. Bolu İl Müftülüğünde İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş ve şahitlerin huzurunda kelime-i şehadet getiren Paola Andrea, Müslüman olarak Meryem ismini aldı ve İhtida Belgesini teslim aldı. Törenin ardından İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş, Meryem Paola’ya İngilizce mealli Kur’an-ı Kerim ve dini yayınlar hediye etti. Müftü Demirtaş, törenle ilgili şunları söyledi: "İnsanlığın atası Hz. Adem Aleyhisselam ile birlikte insanlıktan kardeş idik, şimdi de barış ve kardeşlik dini olan İslam ile birlikte dinde de kardeş olduk ve kardeşliğimizi pekiştirdik. Dinimiz her açıdan tutarlı bir din olması sebebi ile hak bir dindir. Birçok defa ihtida töreninde kelime-i şehadet söylerken hep gelen kişilerin gözlerine bakarım ve gözlerindeki parlama ve sevinç görürüm. Bu kardeşimizde de aynı göz aydınlığı ve sevincini gördüm. Maşallah dersine çok iyi çalışmış, kelime-i şehadeti çok güzel ifade etti. Rabbim bundan sonra eşi ile birlikte dünya ve ahiret saadeti nasip eylesin. Dini sorumluluklarını ifa etmeyi nasip eylesin."
Sivas Erbaş, dünya müslümanlarına ve vicdanlı tüm insanlara seslendi Sivas’ta icazet töreninde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, tüm dünya müslümanlarına ve vicdan sahibi insanlara seslenerek, Filistin’deki zulmün durması için harekete geçme çağrısı yaptı. Sivas’ta hafızlık eğitimlerini tamamlayan 190 hafız için icazet töreni düzenlerdi. Taha Akgül Spor salonunda düzenlenen törende hafızlar cübbeleriyle hazır bulundu. Hafız yakınları ve Sivaslılar salonu doldurdu. Törende ilk olarak İstiklal Marşı okundu. Şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunuldu. Kız ve erkek hafızlar alkışlar arasında salona girdi. Ardından Kur-an’i Kerim tilaveti okundu. Burada konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Filistin’de yaşanan zulme değinerek, bu zulmün bitmesi için geçmişte olduğu gibi 88 yıl beklenilmemesi gerektiğini belirtip, “Kur’an zulmü ortadan kaldıran bir kitaptır. Kur-an ancak beşerin derdine derman olur. Kur-an’sız canavardan da beterdir insan. Selahattin Eyyubi komutasındaki İslam ordusu, 88 sene sonra haçlıların zulmüne son verdi. Uğun Kudüs’te yeniden haçlıların torunu olan Siyonist Hristiyanlar ve Siyonist Yahudilerin iş birliği ile soykırım yapılıyor, kan akıyor, katliam yapılıyor. Ey Müslümanlar neredesiniz? Bu soykırıma Selahattin Eyyubi ve onun ordusundaki Müslümanlar gibi son vereceksiniz. 88 seneyi beklememiz mi gerekiyor. 76 yıl oldu, 1948’den bu yana 76 yıldır orada zulüm devam ediyor. Bu zulmün bitmesi için dua edelim ve oradaki Siyonistlerin, zalimlerin artık zulmünün son bulması için, ‘Yarabbi zalimleri zalimlere musallat et’ şeklindeki dualarımızın kabul olması için inşallah 88 yıl beklemeyelim. En kısa zamanda hem Müslümanların birlik ve beraberliği ile hem de dünyanın vicdanlı insanlarının artık bu zulmü görmesi ile 88 sene sürmesin” dedi. “Zulüm hepimizi boğar. Mazlumların ahı hepimizi bulur” Erbaş, tüm dünya müslümanlarına ve vicdan sahibi insanlara seslenip, “2 milyar müslüman ne yapıyor bugün. Gözümüzün önünde, burnumuzun dibinde 30 bini aşkın bebekler ölürken biz ellerimizle ne yapıyoruz. Bunu sorgulamamız lazım. Sadece dua etmekle, ciğerimiz yanıyor demekle bu zulüm ortadan kalkmaz. Ey Müslümanlar, ey dünyanın vicdanlı insanları, bir araya gelin, toplanın Kur-an aşkına, peygamber efendimizin hadisi şerifinin doğrultusunda, elimizden ne geliyorsa onu yapalım ve bu zulmü durduralım, yoksa bu zulüm hepimizi boğar. Mazlumların ahı hepimizi bulur. Bunu aklımızdan çıkartmayalım” şeklinde konuştu. Konuşmanın ardından hafızlar dua ve sureler okudu.
Konya Çöp konteynerine bebeğini bırakan anne serbest Konya’da yeni doğmuş kız bebeğini çöp konteynerine bırakan anne, emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı. Hastanede tedavisi devam eden bebeğin ise koruma altına alınacağı öğrenildi. Olay, geçtiğimiz çarşamba günü merkez Meram ilçesi Kalfalar Mahallesi Etem Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, sokak üzerinde oturan mahalle sakinleri çöp atmak istediklerinde çöp konteyneri içerisinden bebek sesi duydu. Battaniyeye sarılı olarak bulunan yeni doğmuş kız bebek sağlık görevlilerine teslim edildi ve ambulansla Konya Şehir Hastanesine götürülerek müşahede altına alındı. Öte yandan, bebeği çöpe bırakan anneyi yakalamak için çalışma başlatan Meram İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı Suç Önleme Büro Amirliği ekiplerince sokak üzerindeki evlerde tek tek kontroller yapıldı. Sokak üzerinde 2 katlı kerpiç bir evin ikinci katında yaşayan yabancı uyruklu 28 yaşındaki 5 çocuk annesi H.E.S.’nin hamile olduğunu söyleyen komşularının verdiği bilginin ardından genç kadın polis tarafından gözaltına alındı. İlçe Emniyet Müdürlüğünde ifadesi alınan kadın ilk ifadesinde, "Eşim 3 yıl önce yurt dışında çalışmak için gitti. Daha sonra ben yabancı uyruklu bir kişi ile ilişkim oldu ve hamile kaldım. Daha sonra korktum ve evde doğum yaptıktan sonra bebeği battaniyeye sarıp çöpe attım" dediği öğrenildi. Bebeğini çöpe atan H.E.S. emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. H.E.S. çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı. Hastanede bulunan bebeğin ise koruma altına alınacağı öğrenildi.