ASAYİŞ - 13 Nisan 2024 Cumartesi 13:21

Apartman dairesinde korkutan yangın

A
A
A
Apartman dairesinde korkutan yangın

Çankırı’da bir apartman dairesinde çıkan yangında ev kullanılamaz hale geldi.


Olay, İl merkezinde bulunan bir apartman dairesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, apartman dairesinde bilinmeyen sebepten dolayı yangın çıktı. Yükselen dumanları gören vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine itfaiye ekipleri sevk edildi. Ekiplerin müdahalesiyle yangın kontrol altına alınarak söndürülürken daire kullanılamaz hale geldi.


Yangınla ilgili inceleme başlatıldı.



Apartman dairesinde korkutan yangın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer kent konseyi genel kurulunda kentlilik hakkı ele alındı Nilüfer Kent Konseyi’nin 27’nci Olağan Genel Kurulu’nda ‘Kent ve Kentlilik Hakkı’ konuşuldu. Nilüfer Kent Konseyi’nin 27’nci Olağan Genel Kurulu, Karaman Dernekler Yerleşkesi’nde yapıldı. Gazeteci İsmail Arı’nın da konuk olduğu genel kurulda ‘Kent ve Kentlilik Hakkı’ ele alındı. Genel kurula, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ile birlikte CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları Okan Şahin ve Emre Karagöz, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Berkay Aydın, Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Divan Kurulu’nu Mustafa Berkay Aydın, Altınşehir Mahalle Muhtarı Melahat Şanal ve Sakıp Emre Sakin’in yaptığı genel kurul, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Genel kurulun açılışında konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, göreve geldikten sonra hep ortak akıl kavramını öne çıkardıklarını; odalar, sendikalar, kent konseyleri ve güçlendirilmiş mahalle komiteleri ile ‘Birlikte bu kenti yöneteceğiz’ sözünü hatırlattı. Nilüfer Mahalle Komiteleri’nde dijital bir seçim gerçekleştirdiklerini aktaran Başkan Şadi Özdemir, bunu da ‘Nilüfer Her Yerde’ uygulaması üzerinden düzenlediklerini söyledi. Başkan Şadi Özdemir, “Katılımcılık önemli. İlerde buraya katılım, 100 binlere ulaşsın istiyoruz. Nilüfer ile ilgili bazı kararları almadan önce Nilüferli hemşehrilerimizin de o platformdan görüşlerini almak istiyoruz” dedi. CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu da, Nilüfer’in yaşam tarzı, demokrasi bilinci, ekonomisi, sosyal yaşamı, kültür-sanat anlayışı, doğa ve çevre mücadelesi, adalet arayışı, kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı ile mücadele gibi birçok konuda farkındalığı ile farklı bir kent olduğunu söyledi. Toplumda ekonomik anlamda uçurum olduğu gibi demokrasi bilinci anlamında da uçurum bulunduğunu anlatan Kayışoğlu, bilinci arttırmak için çalışmanın önemini vurguladı. Nilüferliler hak mücadelesinde başarılı oldu Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Berkay Aydın, 6 aydaki çalışmalarını anlattı. Çevre Meclisi’ni kurduklarını ve hayvan hakları ile ilgili mücadele verdiklerini belirten Aydın, Nilüfer Mahalle Komiteleri’nde gerçekleştirdikleri dijital seçime de değindi. Eksiklerinin olduğunu da belirten Aydın, Emek Çalışma Grubu oluşturacaklarını, Nilüfer Mahalle Komiteleri’ne canlılık getireceklerini ve önceki dönem başkan ve genel sekreterlerinden oluşan danışma kurulu oluşturmayı planladıklarını açıkladı. Nilüfer’de mühürlenmesine rağmen kaçak olarak faaliyetini sürdüren beton santralinin yıkılmasını Nilüferlilerin mücadelesi ile başardıklarını da sözlerine ekleyen Aydın, “Bir hak mücadelesinde başarılı olduk. Moralle bardağın dolu tarafına bakarsak çok daha güzel Nilüfer, çok daha güzel Bursa, Türkiye ve dünya bence bizi bekliyor” dedi. Nilüfer’deki mücadele önemli bir deneyim oldu İkinci bölümde Gazeteci İsmail Arı, ‘Kent ve Kentlilik Hakkı’ ile ilgili söyleşi gerçekleştirdi. Türkiye’nin büyük kentlerinden örnekler veren Arı, buralarda yıllar içinde yaşanan olumsuz gelişmeleri anlattı. Kent kimliklerinin ve tarihi dokusunun bilerek ve isteyerek yıkıldığını belirten Arı, buraların ranta kurban edildiğini söyledi. Nilüfer’deki kaçak beton santrali ile ilgili yaptığı haberden de bahseden Arı, süreci anlattı. Buradaki mücadelenin önemli bir deneyim olduğunu ifade eden Arı, “Toplumda bir bozgunluk vardı. Ne yapsak olmaz, değiştiremeyiz düşüncesi vardı. Orası önemli bir kazanım oldu. Nilüferliler mücadele edilerek, bir şeyin değiştirilebileceğini, kazanılabileceğini gösterdi. Topluma bazen de böyle umut aşılayan şeyler olması lazım” dedi. Arı, çalışmaları ve beton santrali ile ilgili mücadelesinden dolayı Nilüfer Kent Konseyi üyelerini tebrik etti.
Bursa Başkan Şadi Özdemir: "Kentsel dönüşümde belediyeler sürecin merkezinde olmalı" Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, kentsel dönüşümün sorunsuz, kentin ve insanların faydasına olması için belediyelerin sürecin merkezinde yer alması gerektiğini vurguladı. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, düzenlenen kentsel dönüşüm zirvesinde Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren ve Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç ile bir araya geldi. Tüm Bursa’nın deprem risk altında olduğunu belirten Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, “Bölgemizde birçok yapının sağlıklı inşa edilmemiş olması, kentsel dönüşümü kaçınılmaz hale getiriyor. Ancak kentsel dönüşüm, yalnızca bina yıkıp yapmakla sınırlı kalmamalı; iyi bir şehir planlaması ve bütüncül bakış açısıyla ele alınmalı” dedi. Nilüfer’in yüksek yaşam standartları nedeniyle yoğun göç aldığını ifade eden Başkan Şadi Özdemir, “6-7 sanayi bölgesi Nilüfer’de. İyi okullar, hastaneler ve sosyal yaşam alanları burada yoğunlaştığı için herkes Nilüfer’de yaşamak istiyor. Ancak bu talebin planlama olmadan karşılanması mümkün değil. Aksi halde hem tarım alanları tehdit altında kalıyor hem de çarpık yapılaşma derinleşiyor” diye konuştu. ‘’Kapasite artışı yaşam kalitesini düşürüyor’’ Nilüfer’deki konut değerinin yüksek olması nedeniyle müteahhitlerin bu bölgeye yoğunlaştığına dikkat çeken Başkan Şadi Özdemir, “Bu durum projelerde usulsüz kat artışı gibi sorunlara neden olabiliyor. Sonuçta kentin sosyal ve fiziki altyapısı, planlanandan çok daha fazla yük taşıyor. Ataevler Mahallesi’nde olduğu gibi, donatı alanları ve altyapı kapasitesi artırılmadan nüfusun üç katına çıkarılması, kentsel yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürüyor” şeklinde konuştu. Başkan Şadi Özdemir, çözüm önerisi olarak Ankara’daki Portakal Çiçeği Vadisi projesini işaret ederek, “Belediyenin aktif rol aldığı, hak sahiplerinin kooperatif çatısı altında birleştiği ve bölgesel planlamanın yapıldığı bir model uygulanmalı. Parsel bazlı münferit dönüşümler yerine, 5-6 mahalleyi kapsayan bütüncül projeler geliştirilmeli. Nilüfer’de aynı modeli örnek alarak büyük ölçekli ve bütüncül bir dönüşüm yapmak lazım” ifadelerini kullandı. Kentsel dönüşümün sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için kamu denetimlerinin artırılmasının ve bölgesel planlamaların şart olduğunu vurgulayan Başkan Şadi Özdemir, “Nilüfer’e olan ilgiyi anlayabiliyoruz; ancak tarım alanlarımızı koruyarak, yüksek kalite standardında yapılaşma modelini benimseyerek bu süreci sürdürülebilir hale getirmeliyiz” dedi.
Ankara İran lezzetleri başkentte farklı bir deneyim sunuyor Ankara’nın Çankaya ilçesindeki bir restoranda yapılan İran yemekleri hem başkentlilerin hem de turistlerin ilgisini çekiyor. Ankara’da 9 yıl önce İran mutfağı restoranını devralan Bedri Yıldırım’ın aklında, 25 yıldır İran’a gidip geldiği ve o kültürü tanıdığı için restoran açma fikri oluştu. Türk olduğunu belirten Yıldırım, şeflerinin İran’dan geldiğini kaydederek onlarca çeşit İran yemeğini başkentlilerle ve turistlerle buluşturduklarını aktardı. 7’den 70’e herkesin beğenerek yediği İran yemeklerinde bilinenin aksine baharat olmadığını söyleyen Yıldırım; Pakistan, Hindistan ve Afganistan’da baharatlı yemeklerin olduğunu ancak İran kültüründe yemeklere sadece safran ve zerdeçal konulduğunu belirtti. Başkentlilerin en beğendiği yemeğin ’Ghorme Sabzi’ olduğunu ifade eden Yıldırım, bu yemeğin İran’da özel misafirlere yapıldığını belirtti. "En çok Ghorme Sabzi isimli yemeğimiz seviliyor" İran yemekleri yapan Sahel’in sahibi Bedri Yıldırım, yaklaşık 9 yıldır bu restoranı işlettiğini aktardı. Yıldırım, Türk müşterilerin bir kere geldikten sonra müdavim olduğunu söyleyerek, “Gelen müşteriler etin tadını alıyor. Burada ete herhangi bir katkı maddesi katılmıyor. Çok fazla uyruktan müşterimiz var. İran, Amerika, Rusya, Çin, Japonya, Güney Kore ve Arap ülkelerinden müşterilerimiz var. En çok Ghorme Sabzi isimli yemeğimiz seviliyor. 7-8 saatte yapılan zahmetli bir yemek. Fesenjan isimli bir yemek var, diğer kebap çeşitlerimiz var. Ghorme Sabzi’nin içinde İran’a özgü bir ot var. Çemen otu var içinde. Ot da sadece İran’da çıkıyor. İran’da özel misafirlere yapılan bir yemek. 2 günde 70-80 porsiyon kadar satılıyor. 2 tane şefim var. İkisi de İranlı. 5-6 senedir benimle beraberler. İran acentesinde tur lideriydim, sonra burası el değiştirirken talip oldum. Ankara’da yaşayan Türklerin bir kere de olsa İran mutfağını denemesini isterim” diye konuştu. “İran mutfağı, Türk mutfağına da çok yakın” İran mutfağında baharatlı yemek olmadığını, baharatlı yemeklerin Afganistan, Hindistan, Pakistan bölgesinde olduğunu söyleyen Yıldırım, “İran’da genellikle safran ve zerdeçal kullanılır. Safranın zaten sakinleştirici özelliği var. Faydalıdır. Pahalı da bir ürün. Kebap çeşitlerimizde soğan sosu kullanırız genelde. Abartılı sosumuz yok. Soğan sosuyla terbiye yaparız. İran mutfağı, Türk mutfağına da çok yakın. Kesinlikle yakınlar. Ben Türk olduğum için iki tarafın da mutfağını bildiğim için kesinlikle Türk mutfağına çok yakın bir mutfak olduğunu söyleyebilirim. Bizim genelde mart, nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos aylarında kalabalığımız olur. İran’daki turistlerimiz gelir. Yurt dışından farklı ülkelerden gelenler olur. Bütün elçilikler bize geliyor. Elçiler, elçi yardımcıları, bakan yardımcıları bize geliyor. Mutfağımız güzel. Tavsiye ederim öneririm. Açıkçası Orta Doğu mutfağı çok güzel. Türkiye de buna dahil” ifadelerini kullandı.
Yozgat 35 yıllık ayakkabıcı: "Meslek okulları çırak yetiştirirse en azından bu meslek dalı da ölmez” Yozgat’ın Çekerek ilçesinde yaşayan Erdoğan Kaya, küçük yaşta İstanbul’da çıraklık eğitimi ile başladığı ayakkabıcılık mesleğini 35 yıldır sürdürüyor. Kaya, "Eleman yok, tek başıma çalışıyorum. 35 yıldır bu işi yapıyorum. Meslek okulları çırak yetiştirirse en azından bu meslek dalı da ölmez” dedi. Ayakkabı ustası Erdoğan Kaya, 1985’te İstanbul’a gidip 5 yıl kalarak mesleğin ayrıntılarını ve inceliklerini öğrendiğini belirtti. İmalattan tamirata kapsamlı bir eğitim aldığını ifade eden Kaya, memleketine dönerek ayakkabı tamiri üzerine dükkan açtığını söyledi. 53 yaşındaki Kaya, "Mesleğimi severek yapıyorum. Sipariş üzerine imalat da yapıyorum. Ayakkabıda tamirat çeşidine göre fiyat da değişiyor. Taban değişiyor, dikiş yapılıyor. Fazla bir ücreti olmamasına rağmen vatandaşa yüksek geliyor. Yine de talep var. Öğrencilere çanta, valiz tamiri yapıyorum. Mont boyaması yapıyoruz” dedi. “Çırak bulamıyoruz” Çırak bulamadığı için tek başına çalıştığını belirten Kaya, “Şu anda çırak bulamıyoruz, pek gönüllü bakmıyorlar. Okul okudukları için yaz döneminde de gelmiyorlar. Liseden çıkan eleman da zaten çıraklık yapamaz. Eleman yok, tek başıma çalışıyorum. 35 yıldır bu işi yapıyorum. Meslek okulları çırak yetiştirirse en azından bu meslek dalı da ölmez” diye konuştu. “Tamir edilen ayakkabıyı müşteriler almaya gelmiyor” “Müşteri ayakkabıyı getiriyor yapıyoruz, yaptığımız ayakkabıyı tekrar almaya gelmiyorlar. Ya bütçeleri kısıtlı ya da unutuyorlar. Tamir edilmiş pek çok ayakkabı var ama gelip alan yok. Tamiri, yapımı bitmiş ayakkabılar müşterilerin gelip almasını bekliyor” şeklinde konuştu. Murat Öcal adlı müşteri, “Ayakkabı yaptırmaya geldim. Erdoğan ağabeyim bu işin hakkını veriyor, 40 yıllık esnaf. Ayakkabılardan gayet memnun kalıyoruz. İçinin keçesi olsun, tabanı olsun gayet kaliteli yapıyor. O yüzden burayı tercih ediyoruz. Kaliteli ayakkabı, kaliteli insan” dedi.