EKONOMİ - 15 Ekim 2024 Salı 13:01

Uludağ iş dünyasının buluşma noktası haline geliyor

A
A
A
Uludağ iş dünyasının buluşma noktası haline geliyor

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından Uludağ’da iş dünyasının referans eğitim merkezi olarak hayata geçirilen Bursa Business School, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığınca (SSB) bu yıl ilk kez gerçekleştirilen ‘Savunma ve Havacılık Sektöründe Alt Yüklenici ve Tedarik Yönetimi Çalıştayı’na ev sahipliği yaptı.


İş dünyasının en prestijli eğitim üslerinden biri haline gelen Bursa Business School, ev sahipliği yaptığı üst düzey toplantı ve etkinliklerle Uludağ’ın cazibe merkezi kimliğini güçlendiriyor. BBS, Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından 11-13 Ekim tarihlerinde düzenlenen Savunma ve Havacılık Sektöründe Alt Yüklenici ve Tedarik Yönetimi Çalıştayı’na ev sahipliği yaptı. Türk savunma sanayiinin küresel pazardaki konumunu daha da güçlendirecek stratejilerin değerlendirildiği toplantıya Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, STM, TEİ ve TUSAŞ Genel Müdürleri, SSB ve vakıf şirketlerinden üst düzey temsilciler ile savunma ve havacılık sektöründe faaliyet gösteren firmalar katıldı.


Alt yüklenici firmaların beklentileri, talepleri ve sorunları tespit edilerek, çözüm önerilerine ilişkin ortak akıl çalışmaları yürütüldüğü program kapsamında ayrıca Savunma Sanayii Ödül Töreni, paneller ve ikili iş görüşmeleri de gerçekleştirildi. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye vizyonuna katkı sağlayan kapsamlı bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyduklarını ifade ederek, “Önümüzdeki süreçte yerel, ulusal ve uluslararası ölçekte prestijli etkinliklerle Uludağ’ı iş dünyasının buluşma noktası haline getirecek çalışmalara devam edeceğiz.” dedi.


“Uludağ Türkiye’nin Davos’u Oluyor”


Bursa Business School projesini ortaya koyarken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği “Uludağ’ı Davos yapalım” hedefiyle yola çıktıklarını belirten Başkan Burkay, “Anıtkabir’in mimarı Emin Onat ve ülkemizin ilk kadın mimarlarından Prof. Dr. Leman Tomsu tarafından 1946 yılında tasarlanan tarihi ‘Kirazlıyayla Sanatoryumu’ uzun yıllardır metruk bir haldeydi. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası olarak burada Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı restorasyon projelerinden birini gerçekleştirdik. Kent hafızasında önemli bir yer tutan kültürel mirasımızı ‘Bursa Business School’ adıyla iş dünyamızın ve ülkemizin hizmetine kazandırdık. Ulusal ve uluslararası alanda tanınan üniversiteler ve kurumlarla işbirliği anlaşmaları gerçekleştirdik. Dünyada INSEAD, Wilton Park, Harvard Business School gibi örnekleri olan bu yapı, yenilikçi eğitim programları ile sektör profesyonelleri ve üst düzey yöneticileri ekonomide yaşanan dönüşüm sürecine hazırlıyor.” diye konuştu.


“Uludağ’ın Marka Değerine Yakışan Organizasyonlara Ev Sahipliği Yapıyoruz”


“Bursa’da artık nitelikli eğitimlerin, üst düzey toplantıların ve zirvelerin düzenlendiği, sağlıklı yaşam programları ve konaklama hizmetleriyle ekonomimiz için değer üreten güçlü bir merkezimiz var.” diyen Başkan Burkay, konuşmasına şöyle devam etti: “Uludağ’ın eşsiz doğası içerisinde yer alan Bursa Business School projemiz ulusal ve uluslararası etkinlikler için tercih edilen bir destinasyon olarak öne çıkıyor. Özgün mimarisi, 550 kişilik oditoryumu, toplantı salonları ve tez odalarının yer aldığı BBS’de Uludağ ve kentimizin marka değerine yakışan organizasyonlara ev sahipliği yapıyoruz. 2023 yılında Uzay Kaşifleri Derneği-ASE tarafından düzenlenen Planetary Congress’te dünyaca ünlü 70’ten fazla astronot ve kozmonotu konuk etmiştik. Devamında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimiz, Türkiye İhracatçılar Meclisimiz ve birçok iş dünyası kuruluşumuz da burada önemli zirve, çalıştay ve ödül törenleri gerçekleştirdi. Burada ayrıca fuar ve sergiler ile kültür sanat etkinlikleri de düzenlenebiliyor. Son olarak Savunma Sanayii Başkanlığımız tarafından, Türk savunma sanayii paydaşlarını buluşturan çok kıymetli bir organizasyona daha ev sahipliği yaptık. Sadece kış aylarında değil 12 ay boyunca Uludağ’ın bir cazibe merkezi olması için çalışmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki süreçte yerel, ulusal ve uluslararası ölçekte prestijli etkinliklerle Uludağ’ı iş dünyasının buluşma noktası haline getireceğiz.”


“Bursa Business School Vizyoner Bir Yatırım”


Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, özgün tasarım ve geliştirme kabiliyetine sahip, uluslararası alanda rekabet edebilen ve global tedarik zincirlerine entegre nitelikli bir yan sanayiinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu kapsamda Savunma ve Havacılık Sektöründe Alt Yüklenici ve Tedarik Yönetimi Çalıştayı’nın ilkini Bursa’da düzenlediklerini belirten Görgün, “Bursa önemli bir sanayi kenti. BTSO tarafından vizyoner çalışmalara imza atılıyor. Bursa Business School da bunlardan bir tanesi. Organizasyondan çok memnun kaldık. Burada sağlanan ortam ve misafirperverlikleri için BTSO’ya teşekkür ediyoruz.” dedi.


“Şirket İçi Eğitim Programlarımızı da Burada Düzenlemeyi İstiyoruz”


HAVELSAN Genel Müdürü Dr. Mehmet Akif Nacar, Bursa Business School’un çok önemli bir yatırım olduğunu belirterek, şirket içi eğitim programlarını da burada düzenlemeyi istediklerini dile getirdi. Merkezin gelecek dönemde sadece Türkiye’de değil dünya çapında daha çok tanınıp daha çok kullanılacağına inandığını söyleyen Nacar, ev sahipliği için Bursa Business School’a teşekkür etti.


“BBS’de Mükemmel Bir Ortam Hazırlanmış”


ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci ise BTSO’nun Uludağ’da çok güzel bir altyapı oluşturduğunu, Bursa Business School’un çok daha büyük organizasyonlara ev sahipliği yapacak bir potansiyel taşıdığını söyledi. İkinci, “Özellikle sanayi koordinasyonu konusunda işbirliklerini geliştirecek çalışmalar için mükemmel bir ortam hazırlanmış. Gerek konumu gerekse de imkanları ile çok başarılı bir yatırım gerçekleştirilmiş.” değerlendirmesinde bulundu.



Uludağ iş dünyasının buluşma noktası haline geliyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.