KÜLTÜR SANAT - 18 Ekim 2024 Cuma 13:10

İznik’in yeraltındaki ihtişamı gün yüzüne çıkacak

A
A
A
İznik’in yeraltındaki ihtişamı gün yüzüne çıkacak

Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının önemli kenti İznik’te İznik Bazilikası Kazı Çalışmaları Bilgilendirme Toplantısı gerçekleştirildi. Yapılacak arkeolojik kazılar neticesinde UNESCO sürecinin yeniden canlandırılması hedeflenirken İznik Bazilikal Kilisesi ziyarete açılacak.


Roma Tiyatrosu, Hisardere Nekropol Alanı, Çini Fırınları ve Su Altı Bazilikal Kilisesi’ni kapsayan İznik kazı çalışmalarının dönem sonu değerlendirme toplantısı İznik Bazilikal Kilisesi’nde yapıldı. Bizans ve Osmanlı gibi İmparatorlukların önemli kenti İznik’in uluslararası arenada ön plana çıkması için yeraltındaki birçok eseri gün yüzüne çıkarmak için çalışmalara başladıklarını söyleyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak, İznik’i yaşayan ve her gün büyüyen bir kültürel miras merkezi haline getirmeyi, UNESCO sürecini yeniden canlandırmayı hedefliyoruz” dedi.


“UNESCO sürecini yeniden canlandırmayı hedefliyoruz”


İznik’te yapılacak arkeolojik çalışmalarla birlikte UNESCO sürecini yeniden canlandırmayı hedeflediklerini belirten Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “İznik, tarih öncesinden bugüne kadar uzanan ve tarihin nefes aldığı bir kenttir. Antik Çağ’dan günümüze dek kent planını neredeyse bozulmamış bir şekilde koruyan bu kadim şehir, Pagan ve Hristiyanlık dönemlerinin en önemli olaylarına tanıklık etmiş, Osmanlı’nın ilk kültür ve eğitim merkezlerinden biri olarak günümüze ulaşmıştır. Roma Tiyatrosu’nda yankılanan geçmişin sesleri, Hisardere Nekropol Alanı’nda saklı anılar, çini fırınlarında şekil bulmuş sanat ve su altında gizlenen bazilikal kilisenin sırları, İznik’in her köşesi tarihe açılan bir kapıdır. Bugün, bu kapılardan geçerek geçmişin ışığını geleceğe taşımak için buradayız. İznik, Roma’nın görkemiyle büyümüş, Bizans’ın ruhunu taşımış ve Osmanlı’nın ihtişamıyla harmanlanmıştır. Medeniyetlerin buluşma noktası olan bu şehir, hepimize geçmişin izinde geleceği inşa etme sorumluluğunu hatırlatıyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak, İznik’i yaşayan ve her gün büyüyen bir kültürel miras merkezi haline getirmeyi, UNESCO sürecini yeniden canlandırmayı hedefliyoruz. Bu çalışmalar sadece İznik için değil, insanlığın ortak hafızası için büyük önem taşımaktadır. Roma Tiyatrosu gibi eşsiz eserler Anadolu’da benzeri bulunmayan nadide parçalardır. Pagan tapınaklarından Osmanlı medreselerine kadar uzanan bu kültürel miras, derin manevi değerini asla kaybetmemiştir. 1981 yılında Dr. Bedri Yalman başkanlığında başlayan Roma Tiyatrosu kazıları, 2016’dan bu yana Prof. Dr. Aygün Ekin Meriç tarafından sürdürülmektedir. 2014 yılında Prof. Dr. Mustafa Şahin tarafından keşfedilen Su Altı Bazilikal Kilisesi, inanç tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak, kazı çalışmalarına ofis, kazı deposu ve teknik araç desteği sağlıyoruz. Su Altı Bazilikal Kilisesi’nin ziyaretçilere açılması hedefimiz, İznik’in uluslararası arenada bir kez daha ön plana çıkmasını sağlayacaktır” şeklinde konuştu.


İzni tarihi gün yüzüne çıkacak


İznik’teki kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak için çalışmalara hız verdiklerini söyleyen Bozbey, “İznik’in tarihini gün yüzüne çıkarma, koruma ve geleceğe aktarma görevimizi tüm paydaşlarımızla birlikte sürdürüyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle yürütülen kazı çalışmalarını destekleyerek, bu eşsiz mirası halkımızla buluşturuyoruz. Bu çalışmalar, İznik’in hak ettiği değeri bulması için sadece bir başlangıçtır. İznik’in tarihi, insanlığın ortak mirasıdır ve bizler bu mirası yaşatmak, korumak ve gelecek nesillere aktarmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.


“Böyle kentlerde yaşamak beraberinde önemli sorumluluklar getiriyor”


Arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkan eserlerin dönemine ve kültürüne bakılmaksızın korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini vurgulayan Bursa Kültür ve Turizm İl Müdürü Kamil Özer, “Bursa 2014 yılında UNESCO Kültür Mirası içerisine katılıyor. Yine aynı yıllarda Bazilika’nın keşfi gerçekleşiyor. Dolayısıyla dünya kültür mirası içerisinde yer alan bir kentte yaşamanın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Böyle kentlerde yaşamak beraberinde önemli sorumluluklar da getiriyor. Çünkü onu gün yüzüne çıkarmak, sonra restorasyonlarını yapmak, korumak ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğu üzerimize yükleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı bunu üstlenmiş ama bunun yanında kentlerimizdeki her türlü yerel sorumluluğu üstlenen belediyelerimiz de çok ciddi destekler veriyorlar. Tarihin hangi döneminde yapılırsa yapılsın, hangi kültüre ait olursa olsun bu eserler bizimdir. Dolayısıyla korumak ve gelecek nesillere aktarmak bizim en önemli sorumluluklarımızdandır” ifadelerini kullandı.


“İznik, Efes statüsüne gelerek adını dünyaya duyuracak”


İznik’in Efes gibi dünyaca tanınmış antik kentler statüsüne geleceğini söyleyen İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta, “Biz 2014 yılından bu yana Hristiyan dünyasıyla görüşmelere devam ediyoruz. Biz güvenilir insanlarız, İznik’te güvenilir bir kent. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı görüşmeleri takip ediyor. Din adamları buraya yoğun bir şekilde gelip ziyarette bulunuyorlar. Çok iyi hazırlanmamız lazım çünkü gelen ziyaretçiler gerçekten çok değerli insanlar. Sonrasında da bu iş durmayacak, İznik’te Efes, Meryem Ana gibi adını tüm dünyaya duyuracak. Bununla ilgili tüm görüşmelerimi tamamladık” diye konuştu.


İznik kazı çalışmaları bilgilendirme toplantısının ardından katılımcılar, tarihi Bazilika’da incelemelerde bulunurken büyükşehir belediye başkanı Bozbey, Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Mustafa Şahin’den su altı çalışmaları hakkında bilgiler aldı.



İznik’in yeraltındaki ihtişamı gün yüzüne çıkacak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Not bırakıp evi ateşe verdi: 1’i çocuk 2 ölü Çorum’un Osmancık ilçesinde psikolojik sorunları bulunan kadın, gece yarısı evini ateşe verdi. Çıkan yangında ağır yaralanan kadın ve oğlu hayatını kaybetti. Olay, saat 03.30 sıralarında Çorum’un Osmancık ilçesi Şenyurt Mahallesi 9. Cadde’de meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, cadde üzerinde bulunan apartmanın 4’üncü katında yaşayan Fatma Makineci (36) ve oğlu Kaan Mert Kaya’nın (14) evinden patlama sesi geldiğini duyan komşuları durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Anne ve oğlunun evine giden ekipler, kapı ve pencereyi kırarak içeri girdi. Eve giren ekipler Fatma Makineci’nin cesedi ile karşılaştı. Mert Kaan Kaya ise farklı bir odada ağır yaralı olarak bulundu. Sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesi yapılan çocuk hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan Kaan Mert Kaya kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Ekipler tarafından evde yapılan incemelerde, Fatma Makineci’nin anne ve babasına ithafen bir intihar mektubu bıraktığı tespit edildi. Hayatını kaybeden Fatma Makineci’nin bir süre önce eşinden boşandığı ve psikolojik sorunlarının olduğu öğrenildi. Ekipler tarafından evde yapılan incelemelerde ise yangının her yere dökülen jel ve tiner ile çıkartıldığı tespit edildi. Cumhuriyet savcısı ve olay yeri inceleme ekiplerinin çalışması neticesinde Fatma Makineci’nin cenazesi de evden çıkartılarak morga kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Erzincan Çobanların en güvendiği dostları: Çoban köpekleri Erzincan’ın Başpınar köyünde çobanlık yapan Celal Gül, çoban köpeklerinin hayvanlarını koruma ve güvenliğini sağlama konusundaki önemini vurguladı. Çoban köpeklerinin zorlu arazilerde gösterdiği başarıları ve köpeklerin koyun sürüleri için ne kadar önemli olduğuna dikkat çekti. Başpınar köyünde çobanlık yapan Celal Gül (37) isimli üretici, yıllardır sürülerini koruyan çoban köpeklerinin kendileri için vazgeçilmez birer dost ve güvenlik aracı olduğunu kaydetti. Gül, "Köpeklerimiz hayvanlarımızın can güvenliğini sağlıyor. Onlar olmazsa, sürülerimizi kurtlara karşı korumamız imkânsız" diyerek köpeklerinin, zorlu arazi şartlarında bile sürülerini nasıl başarıyla koruduklarına dikkat çekti. "Köpeklerimiz olmadan hayvanlarımızı kurtlara karşı koruyamayız" Çobanlık yapan Celal Gül, 25 yılı aşkın bir süredir sürülerinin güvenliğini çoban köpeklerine emanet ettiğini belirtti. Gül, köpeklerin sürülerini korumadaki rolüne şu sözlerle değindi: “Eğer köpeklerimiz olmasaydı, hayvanlarımızın yarısı kurtların avı olurdu. Yaylada ve merada en büyük güvencemiz köpeklerimiz. Onlar bize her türlü tehlikeye karşı koruma sağlıyor.” Çoban köpeklerinin sadece sürüleri korumakla kalmadığını, aynı zamanda çobanların da dinlenebilmesi için bir güvenlik sağladığını belirten Gül, "Yaylada çok yoruluyoruz ve köpeklerimize güvenerek biraz dinlenebiliyoruz. Onlar olmasa, koyunları koruyabilmemiz mümkün olmaz" dedi. Çoban köpekleri ve kangal köpekleri arasındaki fark Celal Gül, çoban köpeklerinin kangal köpeklerinden daha üstün olduğunu belirterek, "Kangal köpekleri büyük ve güçlü olsa da, taşlık arazilerde kurdun peşinden koşamayabilirler. Çoban köpeklerimiz ise zorlu arazilerde çok hızlıdır ve bu yüzden sürüyü korumada çok etkilidirler" şeklinde konuştu. Zorlu arazilerde tehlike Çoban köpekleri, sadece koyunları korumakla kalmıyor, aynı zamanda kurtlarla mücadele sırasında hayati risklerle de karşılaşıyor. Gül, köpeklerinin boğazlarına kurt tüylerinin kaçtığını ve bu yüzden hastalanabildiklerini söyledi. Celal Gül, köpeklerin sürülerinin güvenliğini sağlamak ve çobanlık yapmak için en önemli yardımcıları olduğunu belirterek, "Köpeksiz çoban, çobansız da köpek olmaz. Köpeklerimiz bizim gözümüz, kulağımız ve en önemli güvenliğimizdir" diyerek çoban köpeklerinin hayvanlar için ne kadar kritik bir rol oynadığını vurguladı. 12 yaşındaki Berat Topal ise, ara tatilde babasına yardım etmek amacıyla köpeğiyle birlikte koyunları otlatmaya geldiklerini söyledi. "Köpeğim benim için çok önemli. Onu ben büyüttüm, hastalandığında iyileştirdim. Köpeğimiz olmazsa koyunlarımız büyük tehlike altında kalır" diyen Berat Topal, köpeğiyle olan özel bağını da vurguladı. Başpınar köyünde hayvancılıkla uğraşan çobanlar, sürülerini korumanın zorluklarıyla başa çıkarken, en büyük destekçileri olarak gördükleri çoban köpeklerine olan minnettarlıklarını her fırsatta belirtiyorlar.