EKONOMİ - 01 Kasım 2024 Cuma 09:56

Arazi yatırımında doğru bilinen yanlışlar

A
A
A
Arazi yatırımında doğru bilinen yanlışlar

Uzmanlar arazi yatırımı yaparken uyguna arazi almak yerine talep gören bölgelerden arazi satın alanların bu yıl daha çok kazandıklarını söyledi. Arazi yatırım danışmanı Mehmet Çakır arazi yatırımı yaparken doğru bilinen yanlışları anlattı.


31 milyonu aşkın aktif çalışan, 15 milyon 800 bin emeklinin bulunduğu Türkiye’de milyonlarca kişi, dişinden tırnağından arttırdıkları birikimlerini altın, gümüş, döviz, gayrimenkul, taşıt, arazi gibi yatırım enstrümanlarında tutup kazanç sağlamaya çalışıyor.


Her yatırımın kendi özelinde püf noktalarının olduğuna dikkat çeken uzmanlar; arazi yatırımında da doğru bilinen yanlışları anlattı. Uyguna arazi almak yerine talep gören yerlerden arazi satın alanların kazandığını ifade eden Arazi Yatırım Danışmanı Mehmet Çakır, "Arazi alırken doğru bilinen en büyük hata ’arazi ne uygundur ne de pahalı’, arazide iyi yada kötüyü belirleyeceksek, talep olan ve olmayan bölge olarak kümeleştirilmeli. Çoğu kişi bir imar geldiğinde yada imar revize edildiğinde araziden para kazanacağını düşünür. Bu da çok yanlıştır. Hiç bir imar yada plan gelmese bile talep yoğunluğu da arazinin fiyatını arttırır. Dolayısıyla uyguna arazi aramak yerine talep edilen yerlerden yer almanın bir çok yatırımcıya daha çok kazandırdığına yıllardır tanıklık ediyoruz" dedi.


"Araziye yatırım yapmanın tam zamanı"


Şu an arazi almanın tam zamanı olduğunu aktaran Çakır, "Piyasaların dengesizliği bir çok ürünün fiyat artışını zayıflatıyor. Şu an arazi tercih eden yatırımcıların 5-6 ay öncesinin fiyatları ile bile yer sahibi olmaları mümkün. Dolayısıyla fırsat noktasında yatırımcıların arazi almaları kazanç sağlayacaktır" diye konuştu.


Çakır sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Yıllardır emlak ve ekonomi ile ilgili tecrübe ettiğimiz bir husus var. "Para piyasa iyiyken kazanılır, servet piyasa kötüyken yapılır" Ben buna çok inanırım. Arazi tapusu alan bir çok yatırımcının faiz indirimi ile birlikte kredilerin açılmasının ardından elindeki arazilerde talep oranın artmasına bağlı değer kazanacak. Şu an piyasalardaki dengesizlik fiyatları tutuyor olsa da 5-6 ay öncesinin fiyatlarıyla şu an arazi sahibi olabiliyorken yatırımcıların bu fırsatı iyi kullanmaları gerektiğini düşünüyorum."


Arazi yatırımının 2024 yılında çok ciddi yatırımcı çekmesine rağmen vatandaşlar tarafından halen bir ürün olarak görülmediğini sözlerine ekleyen Çakır, "Arazi üretimi olmayan bir üründür dolayısıyla bu şekilde talep edilmesi bir çok yatırımcıya para kazandırır. Arazi 2024 yılında çok ciddi yatırımcı çeken yatırım aracı olmayı başarsa da vatandaşımız araziyi bir ürün olarak halen kabul edemedi. "Araba gibi ev gibi dükkan gibi yatırım araçlarına ürün diyebiliyorken araziye ürün gözüyle bakamadığı için arazideki fırsat kazançlarını da hissedemiyor ve göremiyor. Arazi ev gibi araba gibi dükkan gibi bir üründür. Bunu anlayabilenler bu yıl çok iyi kazançlar elde ettiler. "Toprak dededen kalır" anlayışının yanlış olduğunu anlayan yatırımcılar araziye bu yıl ciddi anlamda ilgi gösterdi. Dolayısıyla 2025’te de bu ilginin artacağını düşünüyoruz. Tüm yatırımcıların gücü nispetinde 1 karışta olsa bir arazi tapusunun olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ondan bir tane daha yok. Üretimi olmayan bir ürünün sahibi olmak vatandaşlarımızın geleceğine ışık tutacaktır. Kendini toplayan bir ekonomik yapımız var. Bu nedenle önümüzdeki yılın daha iyi olacağını düşünüyorum. Vatandaşlarımızın küçük birikimleriyle nüfus artışı potansiyeli olan illere, ilçelere, köylere yatırım yapmalarını tavsiye ediyoruz" dedi.



Arazi yatırımında doğru bilinen yanlışlar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Selçuk Üniversitesi ile Milli Eğitim Müdürlüğü arasında 3 protokol imzalandı Selçuk Üniversitesi ile Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında iş birliği protokolü imzalandı. Üniversitenin bilimsel altyapısını ilk ve ortaöğretim öğrencilerine açan protokol ile siber suçlar ve akran zorbalığı gibi konularla ilgili eğitimler de verilecek. İş birliği protokolünün imzalarını, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz ve Konya İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit attı. Kurumlar arası iş birliğinin hem öğrenciler hem de akademisyenler için büyük önem taşıdığını ifade eden Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, “Öğrencilerimizin geleceğe hazırlanması, bölümleriyle ilgili sektörel bilgi ve birikime sahip olmaları, edindikleri teorik bilgiyi uygulamaya dönüştürebilmeleri için teknik ve fiziki altyapımızı her geçen gün daha da güçlendiriyoruz. Hayata geçirdiğimiz projelerle, imzaladığımız protokollerle ülkemizin sosyal ve kültürel olarak gelişimine ve toplumsal sorunların çözümüne katkı sağlamayı hedefliyoruz” diye konuştu. Hukuk Fakültesinin yürütücülüğünü üslendiği protokol, bünyesinde “adalet” alanı bulunan üç liselerde uygulanacak. Okullarda 1 yıl süresince öğretim üyeleri tarafından akran zorbalığı, siber suçlar, internetin doğru kullanımı ve hukuki yükümlülükler başta olmak üzere güncel konularda seminerler verilecek. Ayrıca kütüphane söyleşileri, kariyer günleri ve hukuk kliniği uygulamaları yapılacak. Hukuk Fakültesi bünyesindeki öğrenci toplulukları da öğretim elemanları denetiminde lise öğrencileri için uygulamalı duruşma simülasyonları gerçekleştirecek. Liselerde uygulamalı ve teorik dersler vereceklerini belirten Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Berrin Akbulut, “Amacımız, toplumun ve medyanın gündeminde olan birçok konuda çocuklarımıza ihtiyaç duyacakları doğru hukuki bilgileri vermek, yanlış bilinen hususların doğrusunu anlatmak, evlatlarımızı akran zorbalığından internet kullanımına kadar birçok konuda akademisyenlerimiz aracılığıyla bilinçlendirmek” dedi. Hemşirelik Fakültesi tarafından yürütülecek protokol ile de öğrenci, öğretmen ve ailelere yönelik eğitim programlarının yapılması, okul aile iletişiminin güçlendirilmesi, fakülte öğrencilerinin örgün ve yaygın eğitim kurumlarında yapacakları uygulamalar ile mesleki gelişmelerine katkı sağlanması amaçlanıyor. Selçuklu Bilim ve Sanat Merkezindeki öğrencilere yönelik hazırlanan protokol ise özel yetenekli öğrencilerin Üniversitede AR-GE faaliyetlerine katılmasını, bilimsel ve sanatsal düşünce ve davranışlarla estetik değerleri birleştiren, üreten, problem çözen ve değerlerine sahip çıkan bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlanmasını amaçlıyor.