KÜLTÜR SANAT - 29 Ekim 2024 Salı 13:15

Antalya’da Cumhuriyet coşkusu

A
A
A
Antalya’da Cumhuriyet coşkusu

Antalya’da Cumhuriyet’in 101. Yılı büyük bir coşkuyla kutlandı. Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan kalabalık, tören geçişinde bulunan ekipleri alkışa tutarken, vatandaşları selamlayan askerler büyük ilgi gördü.


Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 101’inci yıl dönümünde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Cumhuriyet Caddesi’nde tören gerçekleştirildi. Tören, Antalya Valisi Hulusi Şahin, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Hasan Basri Erkuzu ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in askeri araç üzerinden tören alanındaki vatandaşları selamlamasıyla başladı.



“Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür”


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kutlama mesajının okunmasının ardından kürsüye çıkan Antalya Valisi Hulusi Şahin, Cumhuriyet’in 101. Yılını kutlayarak, şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye, dört tarafı ateşle, kanla ve gözyaşıyla çepeçevre kuşatılmış bir coğrafyada 100 yıldır huzur ve güven adası olarak mevcudiyetini muhafaza ediyor. Ve sadece bir asır önce adeta bitmiş ve tükenmiş bir ulustan tekrar dünyada sözü geçen, hakkı hakikati vaaz eden, zalimlerin yüzüne adaleti haykıran, hür ve müstakil bir devlet olarak tarih sahnesinde yerini alıyor. Bu büyük başarının sırrı, Cumhuriyetimizin kurucu değerlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üzerinde yükseldiği temel felsefede gizlidir. Bu kurucu değerler İstiklal harbini büyük zaferle tamamlayan, bu zafer üzerine irfanla yeni devleti inşa eden, o büyük ve şanlı neslin kurucu babalarımızın eseridir. Bu değerlerin ilki, millet tanımıdır. 20. yüzyılın ilk yarısında dünyayı hakimiyeti altına alan temel görüş; ırkçı, saldırgan, ötekileştirici bir millet tasavvuruydu. Bu ve benzeri zihniyetlerin hakim olduğu o yıllarda, Cumhuriyeti kuran irade ise Büyük Atatürk’ün veciz ifadeleriyle şöyle söylüyordu “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” Diyarbakırlı, Vanlı Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları hep aynı cevherin damarlarıdır. Bu kapsayıcı, kucaklayıcı, ortak kültür, ortak tarih ve ortak gelecek tasavvuru etrafında birleştiren millet anlayışı, 1924’ten itibaren anayasalarımızda da yerini almıştır. Halen yürürlükte olan ve hepimizin sadakat yemini ettiğimiz Anayasamızın 66. Maddesi, kimlik tartışmalarına son noktayı koyuyor. Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür”



“Gazi Meclisi sayesinde dört tarafa dağılmış milli kuvvetler bir araya geldi”


Türkiye devletinin üzerine inşa edildiği diğer bir temel kaidenin ise milli irade anlayışı olduğunu belirten Vali Şahin, “Hatırlayınız, milli mücadele şu cümle ile başlamıştı: “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracak.” Bu anlayış ile yola çıkan Mustafa Kemal ve arkadaşları öncelikle Ankara’da Millet Meclisi’ni kurdular. İşte o Gazi Meclisi sayesinde dört tarafı, dört tarafa dağılmış milli kuvvetler bir araya geldi. Önce düzenli ordu kuruldu, istiklal harbi kazanıldı ve ardından Cumhuriyet ilan edildi. Milli iradenin tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Hiçbir kişi ve zümreye imtiyaz verilemez. İşte bu “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” anlayışının sonucu olarak Cumhuriyetimiz kuruldu ve anayasada ifadesini bulan temel nitelikler ile taçlandırıldı. Bu nitelikler, sosyal devlet, hukuk devleti, laiklik, demokrasi, adalet, toplum huzuru, Atatürk milliyetçiliği ve insan hakları gibi Anayasamızın 2. maddesinde sayılan değiştirilemez niteliklerdir. Saymaya başlamışken, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez diğer hükümleri de belirtmeden geçemeyeceğim. Türkiye devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür, dili Türkçedir, bayrağı Ay Yıldızlı Al bayraktır. Milli Marşı İstiklal Marşıdır, başkenti Ankara’dır” ifadelerini kullandı.



“Bölücülere inat daha çok birleşeceğiz”


Şahin, TUSAŞ saldırısını gerçekleştiren bölücü terör örgütünü bir kez daha kınayarak, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Kıymetli Antalyalılar, biz de buradan Antalya Cumhuriyet Meydanı’ndan haykırıyoruz. Türkiye düşmanlarına ve onların içimizdeki işbirlikçilerine inat daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz, bölücülere inat daha çok birleşeceğiz. Birleştikçe güçleneceğiz, bir ve büyük olacağız. Geleceğin Türk Yüzyılını birlikte inşa edeceğiz, yarın elbet bizim, elbet bizimdir.”



Vatandaşların komandolara ilgisi yüksek oldu


Vali Şahin’in konuşmasının ardından halk oyunları ekibi gösteri yaptı. Şiirlerin de okunduğu törende genci yaşlısı herkes ellerinde Türk bayraklarını sallayarak coşkuya ortak oldu. Etkinlik; ilkokul ve lise öğrencilerinin, gazilerin şehit ailelerinin, toplulukların, jandarma ve polis ekiplerinin geçişiyle sona erdi. Havadan ise Sahil Güvenlik Komutanlığı ve polis helikopteri yürüyen ekiplere destek verdi. Komandoların operasyon sırasında kullandıkları kamuflaj kıyafetleri ile vatandaşı selamlaması ise dakikalarca alkış aldı.



Antalya’da Cumhuriyet coşkusu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Akciğer kanserinden korunma yolları daha önemli Acıbadem Kayseri Hastanesi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ersin Özaslan, akciğer kanserine karşı riski düşürecek ve hatta korunacak yolların olduğunu söyleyerek, “İlk adım sigarayı bırakmak zira akciğer kanserinin yüzde 90’ının nedeni sigara” dedi. Hastaların genellikle ileri evrede teşhisinin koyulduğunu söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ersin Özaslan, “Akciğer kanserinde büyük oranda korunmak mümkün. Bu ay akciğer kanseri farkındalık ayı olduğu için bu hastalığa yakalanmamak için neler yapmalıyız sorunun yanıtlarını konuşmak çok önemli. Zira, hastalık oluştuğundu şifa için uzun zaman uğraşmak gerekiyor” dedi. “Ülkemizde her yıl 40 bin kişi akciğer kanseri oluyor” Türkiye’de akciğer kanseri oranı dünya ortalamasının çok üstünde olduğunu belirten Doç. Dr. Özaslan, bunun nedenini sigara içiminin yüksekliği olduğunu vurgulayarak bu hastalığa yol açan nedenler ve görülme oranları hakkında şu bilgileri verdi: “Akciğer kanserinin yüzde 85-90’ının sebebi zaten sigara. İkinci sebebi de hava kirliliği. Arkasından kimyasallar veya düşük oranda da genetik geliyor. Avrupa’da sigara içme oranı en yüksek ülkelerden biriyiz. Erkeklerde yüzde 40 sigara içme oranı var ama bu Avrupa’daki erkeklerde yüzde 20 oranında yani bizde iki kat daha fazla. Kadınlarda yüzde 15 oranında sigara içme oranı var, bu, diğer ülkelerle aynı olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla kadınlarda bir fark yok ama erkeklerde iki kat fazla olmamız dünya ortalamasının çok üzerine çıkarıyor. Dünyada ortalama 2 milyonun üzerinde 2,2 milyon akciğer kanseri görülürken, ülkemizde 40 binin üzerinde akciğer kanseri vakası var ve Türkiye’de akciğer kanseri görülme oranı açık ara olarak daha yüksek. Oysa 2020’den sonra dünyada meme kanseri akciğer kanserini geçmiş durumda. Akciğer kanseri dünyada 2. sıradayken Türkiye’de açık ara 1. sırada görülüyor” ifadelerini kullandı. “Sigara bırakılmalı” Akciğer kanserinde en büyük rolün sigara olduğunu belirten Doç. Dr. Özaslan, sigaranın bırakılması gerektiğine vurgu yaparak söylerine şöyle devam etti: “Hepimizin bildiği gibi, sigaranın zararı içilen paketlerin üzerinde bile yazıyor. Sigara kanser yapar, kansere yol açar diye yazıyor ama işte bu mesajları görmek istemiyoruz, yok sayıyoruz maalesef! Bağımlılık düzeyi yüksek olduğu için kişiler sigara içmeye devam ediyorlar. Hatta akciğer kanseri olduktan sonra da sigarayı bırakan hastalarımızın oran maalesef düşük, en az 3’te 2’si maalesef sigaraya devam ediyor” “Erken teşhis çok önemli” Akciğer kanserinin en önemli belirtisinin aylarca geçmeyen inatçı öksürük olduğunu, ağızdan kan gelmesi, göğüs ağrısı, sırt ağrısı, nefes darlığı gibi belirtiler olduğunu belirtiler görüldüğünde bir uzmana başvurulması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Özaslan; “Akciğer kanserinin erken teşhisi, genellikle tesadüfen fark ediliyor. Erken teşhisli hastalar genellikle bir röntgen ya da tomografi gibi bir çekim sonrasında tesadüfen fark ediliyor. Özellikle pandemi sırasında Covid şüphesiyle çekim yapılan hastalarda oldukça sık akciğer kanseri tanısı konuldu. Bu, sinsi bir hastalık, belirtiler hastalığın ilerlemesi sonucunda ortaya çıkıyor. Oysa erken teşhis, hasta açısından yaşam kalitesinin yüksekliği ve daha uzun bir hayat anlamına geliyor. Fakat orada da karşımıza tarama testi sorunu ortaya çıkıyor. İnsanlar, akciğer kanserinde tarama testi olduğunu yeterince bilmiyorlar. Oysa risk grubu sayılan sigara içen hastalar, tarama testi yaptırmalı. 20 yıl günde bir sigara içmiş hastalarda 50 yaşından sonra tomografi çekilmesini öneriyoruz. Hastalık bir tomografiyle tespit edilebilir. Hastalık erken tespit edilirse hasta, ameliyatla tamamen kurtulabiliyor. Arkasından kemoterapi ve radyoterapiye bile gerek kalmayabiliyor” dedi. “Yenilikçi tedaviler, umut veriyor” Akciğer kanserinin tedavisinde birçok yenilikçi tedavi geliştirildiğini söyleyen Özaslan, bu yenilikleri şöyle anlattı: “Akciğer kanseri saptanan hastalar için bir çok yenilikçi tedavi umut veriyor. Genelde belirtileri geç veren bir hastalık olduğu için hastalar 3. veya 4. evrede tanı alıyor. Ama bu hastaların tedavisi için de umut veren tedaviler geliştiriliyor. 2010’dan sonra başlayan akıllı ilaçlar dediğimiz hap şeklinde alınan ilaçlar var. 2015’ten sonra da immünoterapi geldi ve gerçekten çığır açan bir tedavi şekli. Öyle ki 5 yıllık yaşam oranları yüzde 5’in altındayken yüzde 25-30’ları geçmeye başladı. Bir grup hasta da gerçekten çok etkili bir tedavi yöntemi. Yüzde 20-30 oranında hastada çok iyi yanıtlar alıyoruz. Yaşam süresinin uzamasının yanı sıra tam şifa edilen hastalar da oluyor bu grupta.”
Trabzon Balkan Harbi’nde şehit düşen Trabzonlu Gönüllüler Taburu törenle anıldı Balkan Harbi sırasında 87. Alay içinde yer alan ve hepsi şehit düşen 511 kişilik Trabzon Gönüllüler Taburu bugün törenle anıldı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Balkan Harbi sırasında 87. Alay içinde yer alan Trabzon Gönüllüler Taburu’nu anmak için ‘Gidip de Dönmeyenler” isimli program düzenledi. Trabzon Gönüllüler Taburu’nun harbe uğurlandığı Kalepark’ta gerçekleşen etkinliğe Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in yanı sıra önceki Dönem Milli Savunma Bakanı, Kayseri Milletvekili ve TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Trabzon Şubesi Başkanı Gazi Ahmet Tezcan, gaziler, şehit aileleri, STK temsilcileri, askeri öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Şehitlere saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, “Mücadeleleriyle bu aziz vatan için büyük bir gayreti ortaya koyan gazilerimizle, muhterem şehitlerimizin çok kıymetli babalarıyla, çok kıymetli askeri öğrencilerimizle, sivil toplumumuzla beraber dedelerimizi anıyoruz. Tam bağımsız Türkiye uğruna canlarıyla beraber bize bu vatanı emanet eden dedelerimiz, şehitlerimiz... Bütün bu toprakların altı üstünden çok daha kıymetli. Çünkü şehitlerimizle beraber bu topraklar inşallah ilelebet Türk yurdu olarak ayakta durmaya, ayakta kalmaya devam edecek. 1912’de Balkan Harbi esnasında Bulgarların İstanbul’u işgalini öğrenen Anadolu harekete geçiyor. Trabzon’umuzdan vatansever dedelerimiz de 87. Alay 3. Tabur ismiyle Gülcemal vapuruna binmek üzere burada (Kalepark’ta) toplanıyorlar. Limandan Gülcemal vapuruna biniyorlar. 511 kahraman dedemiz Çatalca’ya ulaşıp oradaki birliklerle buluşuyorlar. 509’u bir hafta içerisinde şehit oluyor. Ama o bir hafta çok önemli bir hafta. Çünkü muhasarayı bir hafta öteliyorlar ve İstanbul belki bu vesileyle Alanya’dan da gelen birliklerle işgalden kurtarılıyor. Böyle önemli bir tarih. Bu vesileyle bize bu toprakları ilelebet Türk yurdu olarak bırakan bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz. Bugüne özgü olarak da 511 kahraman dedemizin anma törenini geleneksel hale getirdik. 4.’sünü düzenledik. İçerisinde dramanın da olduğu bir belgesel ile birlikte kayıt altına alacağız. Çocuklarımıza, gençlerimize, tarihimizi bir şuurla beraber öğreteceğiz” dedi. TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, “Trabzon’da çok güzel gelişmeler olduğunu gördük, görüyoruz ve bu da bizler için büyük bir memnuniyet vesilesi. Tarihi bilmek ve bunu gençlerimize aktarmak mecburiyetindeyiz. Tarihimizde çok şanlı ve hüzünlü sayfalar var. Dolayısıyla tarih okumak ve incelemek demek, herhangi bir şekilde düşmanlık konusu değildir. Tarihten maksat, oradaki başarılarımızdan, dedelerimizin, atalarımızın başarısından bugünkü yaptığımız çalışmalara ilham almak ve önümüze bakmak. Bu konuda bugünkü yapılan çalışmalar gerçekten son derece değerli. Çünkü büyük düşünürlerimizin ifade ettiği gibi herhangi bir şekilde bir milleti tarihinden sıyırırsanız; tarihle alakasını keserseniz geriye bir sürü kalır. Dolayısıyla bizim, tarihi bilme mecburiyetimiz var. Hak hukuk davası olduğunda, vatan imdadına koşmak gerektiğinde, sağına soluna bakmadan, kimseden medet ummadan ’Ben varım’ diye ortaya atılabilen bir milletin evlatlarıyız bizler. Dolayısıyla o gün de bu gönüllüler hiçbir şekilde sağına soluna bakmadan, görev kime ait demeden bu görevin gerekli olduğunu düşünerek, inanarak bu görevi üstlenmişlerdir. Gayet güzel görevlerini yapmışlardır ve şehadet rütbesine erişmişlerdir. Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bugün de herhangi bir şekilde silahlı kuvvetlerimiz, ordumuz ve milletimiz, 85 milyon vatandaşımız, gerekli olduğu zaman gözünü kırpmadan vatan müdafaasında görev alacaktır. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın” ifadelerini kullandı. Vali Aziz Yıldırım ise yaptığı konuşmada “Bu topraklarda şehit torunu olmayan yoktur. Rus işgali zamanında benim de dedemin babası, amcası, dayısı Sis Dağı’na bir gitmişler bir daha cepheden dönmemişler. Annemin dedesi, annemin amcası Çanakkale’ye gitmiş, bir daha dönmemişler. Burada 4, Çanakkale’de 5 şehidimiz var. Hepimiz şehit torunuyuz. Gidenler döneceğiz diye gitmiyor. Vatan, millet için bu gerekli. Bu ezanlar susmayacak. Bu bayrak inmeyecek. Onun içindir ki hepsi, en kıymetli varlığı olarak bildiği sevdiklerini ve canını, bu vatan, bu millet, bu inanç için feda etmekten çekinmediler. Geriye dönmeyi düşünmeden gittiler. Allah hepsine rahmetiyle muamele eylesin” diye konuştu. Yapılan konuşmalardan sonra şehitler için dua edildi. Katılımcılar Trabzon Büyükşehir Belediyesi Mehter Takımı eşliğinde taburun yürüyüş yolunu takip ederek 17-18 Ekim 1912 tarihinde denize açıldığı Trabzon Limanı’na ulaştı. Program, şehitler anısına denize çelenk bırakılmasıyla son buldu.