EKONOMİ - 06 Nisan 2025 Pazar 09:49

TZOB Başkanı Bayraktar: "2024 yılı itibarıyla çiftçilerimizin yaş ortalaması 59’a yükseldi"

A
A
A
TZOB Başkanı Bayraktar: "2024 yılı itibarıyla çiftçilerimizin yaş ortalaması 59’a yükseldi"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "2024 yılı itibarıyla çiftçilerimizin yaş ortalaması 59’a yükseldi. Ülkemizdeki erkek çiftçilerin yaş ortalaması 58, kadın çiftçilerin yaş ortalaması ise 61’dir" dedi.


Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaş ortalaması 59’a yükselen çiftçilerin, tarımdan kopmaması ve gıda arz güvenliğinde sorunlar yaşamamak için yapılması gerekenleri görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi.


Üreticilerin yüzde 82’sininin erkek, yüzde 18’inin ise kadınlardan oluştuğunu ifade eden Bayraktar, tarım sektöründe çalışan nüfusun yaş ortalamasının ise her geçen yıl arttığına dikkati çekti. Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:


"2024 yılı itibarıyla çiftçilerimizin yaş ortalaması 59’a yükseldi. Ülkemizdeki erkek çiftçilerin yaş ortalaması 58, kadın çiftçilerin yaş ortalaması ise 61’dir. Üreticilerimizin yüzde 35’i 65 yaşın üzerindeyken, yüzde 35’i ise 50-64 yaş aralığındadır. 18-32 yaş arası genç çiftçilerimizin oranı ise sadece yüzde 5’tir. Bu durum, gençlerimizin tarımdan ve kırsal yaşamdan hızla uzaklaştığını gösteriyor."



"Kadın çiftçilerimiz, tarımın geleceği için büyük bir potansiyel taşıyor"


Kadın çiftçilerin yaş ortalamasının 61 olmasının oldukça yüksek olduğunu kaydeden Bayraktar, "Kadınlarımızın tarımda daha aktif rol alması için destekler artırılmalıdır. Kadın çiftçilerimiz, tarımın geleceği için büyük bir potansiyel taşıyor" diye konuştu.



"2024 yılında 18-24 yaş arası çiftçi sayısı yüzde 6 oranında"


Kırsal nüfusun, ekonomik, sosyal ve eğitim imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle her geçen yıl azaldığına vurgu yapan Bayraktar, "Yaklaşık 30 yıldır çocuk doğmayan, kışın tamamen boşalan ve bekçilerle korunan köylerimiz var. 2024 yılında 18-24 yaş arası çiftçi sayısı yüzde 6 oranında, 33-49 yaş arası çiftçi sayısı ise yüzde 4 oranında azaldı. Evlenme çağına gelen gençlerimiz, kentlerde asgari ücretle çalışmayı köyünde çiftçilik yapmaya tercih eder hale geldi" açıklamasında bulundu.



Acilen harekete geçme çağrısı


Acilen harekete geçilmesi gerektiğini açıklayan Bayraktar, "Genç nüfusun tarıma dönüşünü sağlayacak politikalar geliştirilmeli, üreticilerimizin gelirleri artırılmalı ve sosyal güvenceleri güçlendirilmelidir. Prim borçları üreticilerimizin sırtında kambura dönüşmüş durumdadır. Özellikle genç ve kadın çiftçilerin sosyal güvenlik prim yükü devlet tarafından hafifletilmelidir" ifadelerini kullandı.



"Tarımsal girişimcilik için özel fonlar oluşturulmalıdır"


Gençlerin tarımsal arazi edinmesinin kolaylaştırılması gerektiğini ve düşük faizli krediler ile hibe desteklerinin attırılmasının şart olduğunu aktaran TZOB Başkanı Bayraktar, "Tarımsal girişimcilik için özel fonlar oluşturulmalıdır. Kırsal bölgelerde altyapı, eğitim, sağlık ve sosyal imkânlar iyileştirilmeli, tarıma dayalı sanayi yatırımları desteklenmelidir. Tarım kooperatifleri güçlendirilerek gençlerin bu yapılara katılımı teşvik edilmelidir. Tarım liseleri ve üniversitelerde tarım ile teknolojiyi birleştiren yeni programlar geliştirilmelidir. Gençlere modern tarım teknikleri ve girişimcilik eğitimleri verilmelidir. Tarımın geleceğimiz için ne kadar kritik olduğu konusunda toplumsal bilinç acilen oluşturulmalıdır" şeklinde konuştu.



"Gençlerimizi tarıma kazandırmak ülkemizin geleceği için de büyük önem taşıyor"


Tarım sektörünün, Türkiye’nin gıda güvenliği ve ekonomisi için vazgeçilmez bir sektör olduğuna vurgu yapan Bayraktar, "Gençlerimizi tarıma kazandırmak, sadece sektörün geleceği için değil, ülkemizin geleceği için de büyük önem taşıyor. Gençlerimizin tarımsal üretime katkı sağlaması için, devletimizin, özel sektörün ve tüm paydaşların desteği şarttır. Birlikte hareket edersek, tarım sektörümüzü güçlendirir, gençlerimize umut dolu bir gelecek sunarız. Gençlerimizi bu topraklara kazandırmazsak, yarınlarımızı besleyecek ne ekmeğimiz ne de umudumuz kalır" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Uzmanlardan, çocukluk dönemi işitme kaybında tanı ve tedavi konferansı İzmir’de farklı üniversitelerden işitme alanında uzman akademisyenlerin konuşmacı olarak yer aldığı ‘Çocukluk Dönemi İşitme Kaybında Tanıdan Tedaviye’ konulu bilgilendirme konferansı düzenlendi. Duymer İşitme Cihazları Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Salih Baz, "İşitme sağlığının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Hedefimiz, bu tarz etkinlikleri tüm Türkiye’ye yaymak." dedi. Duymer İşitme Cihazları tarafından Çiğli’de düzenlenen konferansın moderatörlüğünü Türkiye Odyologlar ile Konuşma Bozuklukları Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meral Didem Türkyılmaz yaptı. Farklı üniversitelerden işitme alanında uzman akademisyenlerin konuşmacı olarak yer aldığı konferansta, işitme kaybı rahatsızlığı ve tanı sonrası tedavi süreciyle ilgili bilgiler paylaşıldı. "İşitme sağlığının önemini biliyoruz" Duymer İşitme Cihazları Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Salih Baz, "Türkiye genelinde 125 şubemizle, beş global markanın da tek yetkili distribütörü olarak, 500’ü aşkın çalışanımızla işitme sağlığı alanında özel sektörün en dominant temsilcilerinden biriyiz. ‘Şimdi Farkına Var, Yarına Ses Ver’ sloganıyla işitme kayıplarına ve özellikle çocuk işitme sağlığına dikkat çekiyoruz. Hedefimiz, bu tarz etkinlikleri tüm Türkiye’ye yaymak. Sektördeki gücümüzü sosyal sorumluluk projeleriyle pekiştirerek halkımızı işitme sağlığı konusunda bilinçlendirmek istiyoruz. Biz işitme sağlığının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz" diye konuştu. "Kulak muayenesinin gerçekleştirilmesi çok önemli" Prof. Dr. Meral Didem Türkyılmaz, devletin erken tanı ve müdahale programlarını desteklediklerinden bahseden Prof. Dr. Meral Didem Türkyılmaz, "Ne kadar çok erken tanı ve erken müdahaleye ulaşabilirsek, ne kadar çok kişinin hayatına dokunabilirsek amacımıza ulaşmış oluyoruz. Yeni programları da elimizden geldiğince desteklemeye devam edeceğiz. İşitme sağlığının korunması açısından, toplumsal bilinci artırmak asıl hedefimiz. İşitme kaybını beklemeden; herhangi bir belirti olmasa dahi işitme testi yaptırılması ve kulak muayenesinin gerçekleştirilmesi çok önemli. Eğer dinleme, sesleri ayırt etme, yönergeleri takip etme gibi konularda problemler yaşıyorsanız mutlaka bir işitme sağlığı profesyoneline başvurmalısınız" ifadelerine yer verdi. "Yüksek ses ileride işitme kaybına neden oluyor" Gürültüye maruz kalmanın, özellikle çocuklar ve gençlerin sağlığını olumsuz etkilediğini ifade eden Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Umut Akyol, şunları kaydetti: "İşitme duyusu, sağlıklı ve mutlu bir yaşamın temel şartlarından biridir. İşitme kaybı olduğunda hem fiziksel hem de sosyal problemler ortaya çıkar. Özellikle çocuklar için işitme çok daha kritik. Sosyal gelişim, akademik başarı, çevreyle iletişim kurabilme gibi birçok alanda işitme duyusu kilit rol oynar. Gürültü kirliliği maalesef ülkemizde çok yaygın. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte çocuklar uzun saatler ekran başında kulaklıkla yüksek sese maruz kalıyor. Bu durum ilerleyen yaşlarda işitme kaybı ve çınlamaya neden olabiliyor. Özellikle çocuklarımızı ve gençlerimizi gürültü kirliliğinden korumalıyız. Küçük çocuklarda işitme kayıpları ne kadar erken tanınırsa o kadar uzun ve sağlıklı bir yaşam olur. Çocuklar televizyonun sesini çok açıyorsa, yakınına gidiyorsa, siz seslendiğinizde size ‘he’ diye tepki veriyorsa, bunun altında işitme kaybı olabileceğini düşünmek lazım. Böyle bir durumda uzmana başvurulmalı" "Kulaklara yabancı cisim sokulmamalı" Prof. Dr. Akyol, ayrıca kulakları temizlemek için pamuklu çubuk, havlu, mendil veya özel temizleyici çubuklar kullanmanın yanlış ve sağlığa zararlı olduğunu, kulaklara hiçbir yabancı cismin sokulmaması gerektiğini belirtti.