GÜNDEM - 30 Aralık 2025 Salı 17:42

Sincan’da dijital dönüşüm: Başvurular bir tık uzakta

A
A
A
Sincan’da dijital dönüşüm: Başvurular bir tık uzakta

Sincan Belediyesi, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından yürütülen hizmetlerin tamamında dijital dönüşüm hamlesini başlatıyor.


İnsan odaklı hizmet ilkesinden hareketle akıllı şehircilik kapsamında Türkiye’nin öncü belediyelerinden biri olmayı hedefleyen Sincan Belediyesi, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından yürütülen hizmetlerin tamamında dijital dönüşüm hamlesini başlatıyor. 1 Ocak 2026 tarihi itibariyle İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne yapılacak tüm yeni başvurular, artık belediye binasına gelmeye gerek kalmadan dijital platform üzerinden gerçekleştirilecek. Proje, hem zamandan tasarruf sağlıyor hem de kağıt israfının önüne geçiyor.


Çağın ihtiyaçlarına uygun yenilikçi adımlar atan Sincan Belediyesi daha hızlı, şeffaf ve kolay hale getirmeyi hedeflediği başvuru süreçlerinde; yapı ruhsatı eki tüm projeler, yapı ruhsatı, yapı ruhsatı vizeleri, yapı denetim hakediş dosyaları, asansör tescil belgesi, yapı kullanma izin belgesi, iş deneyim belgesi gibi müdürlük bünyesinde onaylanan belgelerin tamamı elektronik olarak imzalanabiliyor. İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün hizmetlerinin tamamındaki belge ve projelerin belediye onayına sunulması, sırasıyla yapı denetim kuruluşları ile belediye tarafından kontrol edilmesi ve elektronik ortamda onaylanması süreçlerinin tamamı dijital olarak yönetiliyor. Proje müellifleri, yapı denetim kuruluşları, proje ve uygulama denetçileri zaman ve mekan sınırlarının dışına çıkarılarak tüm paydaşlara dünyanın herhangi bir yerinden, her hangi bir zamanda başvuru yapma, dosya yükleme, proje kontrolü yapma, e-imza atma ve onaylı belgeye ulaşma olanağı sunuluyor. Bunların yanında bu süreçlerin tamamı yapı sahipleri tarafından dijital olarak takip edilebiliyor.


Sincan Belediyesi’nin kurumsal altyapısı olan bys.sincan.bel.tr (Başvuru Yönetim Sistemi) adresi üzerinden sisteme giriş yapılarak tüm başvuru süreçlerinin elektronik ortamda yapılması, çıktı ve baskıya gerek olmaması, dolayısıyla ulaşım ihtiyacının kalmaması sebebiyle maliyetler azalıyorken, elektronik ortamda sunulan tüm belge ve dokümanların dijital bir arşiv oluşturması fiziksel bir arşiv ve insan gücü kullanım ihtiyacını ortadan kaldırıyor.


Akıllı şehircilik uygulamaları ile verilen hizmetlere erişimi fiziksel sınırların dışına çıkaran İmar ve Şehircilik Müdürlüğü, bir yandan vatandaşların hizmetlere uzaktan ve anında ulaşmasını sağlarken, bir yandan da ortalama bir kişinin toplam karbon ayak izinin yüzde 12’sini oluşturan kamu hizmetlerinden kaynaklı karbon salınımının azaltılmasına katkıda bulunuyor.


Yeni sistemin yürürlüğe gireceği 1 Ocak 2026 tarihinden önce başlatılmış olan mevcut başvurular, aynı şekilde değerlendirilmeye devam edilecek. Yeni sistem, bu tarihten itibaren yapılacak olan tüm yeni başvuruları kapsayacak.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Eğitim-Bir-Sen’den "Mesleki ve Teknik Eğitimde 10 Yıllık Dönüşüm ve Acil Çözüm Önerileri Raporu" Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından "Mesleki ve Teknik Eğitimin Son On Yılı ve Geleceği: Tespitler ve Öneriler" başlıklı Odak Analiz çalışması gerçekleştirildi. EBSAM tarafından "Mesleki ve Teknik Eğitimin Son On Yılı ve Geleceği: Tespitler ve Öneriler" başlıklı Odak Analiz çalışması hazırlandı. Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimin son on yıldaki dönüşümünü kapsamlı ve veriye dayalı olarak ortaya koyan rapor, nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi ve istihdam odaklı politikaların acilen hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Çalışmada, Almanya, Japonya, Finlandiya, Birleşik Krallık ve Güney Kore olmak üzere beş ülkenin mesleki ve teknik eğitim sistemleri detaylı biçimde incelendi. Bu ülkelerin mesleki eğitim modelleri; okul-işletme iş birlikleri, iş temelli öğrenme yaklaşımları, program esnekliği ve mezunların istihdama geçiş mekanizmaları açısından değerlendirilerek Türkiye için karşılaştırmalı bir çerçeve sunuldu. Mesleki eğitimde öğrenci oranı düşüyor Rapora göre, Türkiye’de mesleki ve teknik ortaöğretimdeki öğrenci sayısı 1 milyon 681 bin olmasına rağmen, ortaöğretim içindeki payı son on yılda yüzde 36’dan yüzde 31,5’e geriledi. OECD ülkelerinde mesleki programlardaki öğrenci ortalaması yüzde 44 iken, Türkiye bu ortalamanın oldukça altında kaldı. Raporda, mesleki eğitimin cazibesini artırmak için kapsamlı politikalar geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Mesleki Eğitim Merkezleri yükselişte, ancak tanıtım ve yönlendirme eksik Mesleki eğitim merkezlerine kayıtlı öğrenci sayısı 2016’da 36 bin 619 iken, 2025’te 420 bin 330’a yükseldi. Bu artışa rağmen, merkezlerin öğrenci ve velilere tanıtımı, rehberlik hizmetleri ve sektör iş birlikleri yetersiz bulunuyor. Raporda, mesleki eğitim merkezlerinin "cazibe merkezleri" haline getirilmesi için tanıtım, rehberlik ve hukuki hakların güvence altına alınması önerildi. Özel sektör katılımı düşük, teşvik mekanizmaları şart OECD ülkelerinde mesleki eğitimde özel sektör payı ortalama yüzde 23 iken, Türkiye’de bu oran sadece yüzde 6,4. Raporda, özel sektörün mesleki eğitime daha fazla katılımını sağlayacak teşvik mekanizmalarının devreye alınması çağrısı yapıldı. Mezunlar istihdam yerine yükseköğrenimi tercih ediyor Rapordaki tespitlere göre, mesleki ve teknik ortaöğretimden mezun olan öğrencilerin büyük çoğunluğu işgücüne katılmak yerine üniversite sınavına başvuruyor. 2024 yılında 360 bin 81 yeni mezundan 352 bin 545’i üniversite sınavına girdi. Yükseköğretimdeki kontenjan azalmaları ve baraj puanlarının kaldırılması, mesleki eğitim mezunlarının üniversiteye geçişini zorlaştırırken, eğitim-istihdam bağının güçlendirilmesi acil bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor. Türkiye, NEET oranında OECD’de ilk sırada Türkiye, 18-24 yaş arası ne eğitimde ne istihdamda olan (NEET) genç oranında yüzde 31 ile OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor. Bu gençlerin büyük bölümü lise mezunu olmasına rağmen hem istihdam hem de eğitim dışında kalıyor. Raporda, NEET gençlere yönelik özel politika ve yönlendirme mekanizmalarının geliştirilmesi öneriliyor. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı avantaja dönüştürülebilir Mesleki ve teknik ortaöğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 11 ile Türkiye, OECD ortalaması olan 14’ün altında kaldı. Bu kapasitenin daha etkin kullanılarak, genel ortaöğretim öğrencilerine sertifikalı mesleki eğitim programları sunulması tavsiye ediliyor. Veri temelli politika ve paydaş iş birliği şart Raporda, mesleki eğitimde yaşanan sorunların çözümü için veri temelli politika geliştirme, sektör-okul iş birliklerinin güçlendirilmesi ve erken yönlendirme mekanizmalarının hayata geçirilmesi vurgulandı. Almanya, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerde mesleki lise mezunlarının istihdam oranının yüzde 89’lara ulaştığı aktarılarak, Türkiye’de de benzer modellerin uyarlanması gerektiği ifade edildi. Analiz sonuçları; erken yaşta mesleki yönlendirme, okul-işletme iş birliğinin güçlendirilmesi, özel sektörün mesleki eğitime daha fazla dâhil edilmesi ve mezunların doğrudan istihdama geçişini destekleyen politikaların aciliyetini ortaya koydu. Ayrıca yüksek NEET oranları, mesleki eğitimin genç işsizliğiyle mücadelede daha etkin bir araç hâline getirilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bu doğrultuda raporda şu öneriler sıralandı: "Ortaöğretimde mesleki eğitime yönelimi artırmak için erken yaşta etkin kariyer rehberliği ve yönlendirme mekanizmaları güçlendirilmelidir. Mesleki eğitimin ortaöğretim içindeki payının düşmesi dikkate alınarak, mesleki eğitimi cazip hâle getiren yapısal politikalar geliştirilmelidir. İş temelli öğrenmenin cazibesini gösteren mesleki eğitim merkezleri kurumsal olarak güçlendirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Mesleki eğitim merkezleri ortaokuldan itibaren öğrenci ve velilere etkin biçimde tanıtılmalı, rehberlik faaliyetleri artırılmalıdır. Mesleki eğitimin sürdürülebilirliği için özel sektörün ortaöğretim düzeyinde mesleki eğitime katılımı teşvik edilmelidir. Mesleki ve teknik ortaöğretimde oluşan kapasite avantajı, kısa süreli ve sertifikalı mesleki eğitim programlarıyla daha etkin kullanılmalıdır. Mesleki eğitim mezunlarının doğrudan istihdama geçişini güçlendirmek amacıyla mezun beklenti ve yönelimlerine ilişkin veri temelli çalışmalar yapılmalıdır. Uluslararası örnekler doğrultusunda mesleki eğitimin itibarı, okul-işletme iş birliği ve esnek geçiş modelleriyle yeniden yapılandırılmalıdır. Yükseköğretime yönelen ve doğrudan istihdama geçecek öğrenciler için farklılaştırılmış mesleki eğitim modelleri oluşturulmalıdır. Yüksek NEET oranları dikkate alınarak gençlerin sertifikalı mesleki eğitimler ve mesleki eğitim merkezlerine yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Mesleki ve teknik eğitim politikaları, tüm paydaşların katılımıyla ve veri temelli bir yaklaşımla planlanmalıdır."