KÜLTÜR SANAT - 12 Aralık 2025 Cuma 10:34

‘Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlenen şiir yarışmasının ödül töreni yapıldı

A
A
A
‘Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlenen şiir yarışmasının ödül töreni yapıldı

‘Doğumunun 120’nci, vefatının ise 50’nci yılında Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlenen ‘Milli Ruh, Milli Kimlik ve Kahramanlık’ şiir yarışması ödül töreni gerçekleştirildi.


Türk Eğitim Sen Genel Merkezi’nin, Türk fikir dünyasına, edebiyatına ve tarihine derin izler bırakan Hüseyin Nihal Atsız’ı anmak ve aziz hatırasını yaşamak amacıyla ‘Doğumunun 120’nci, vefatının ise 50’nci yılında Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlediği ‘Milli Ruh, Milli Kimlik ve Kahramanlık’ şiir yarışmasının ödül töreni gerçekleştirildi.


Törene, Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan ve eşi Havva Geylan, Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Ülkü Ocakları Genel Sekreteri İlhan Durak, TÜRKAV Genel Başkanı Ebubekir Korkmaz, Türk Mühendisler Derneği Genel Başkanı Yaşar Yekebağcı, Türk Orman Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk Yerel Hizmet Sen Genel Başkanı Tuncay Erden, Türk İmar Sen Genel Başkanı Zafer Çelik, Türk Enerji Sen Genel Başkanı Şuayip Deniz Demir, Türk Eğitim Sen Genel Başkan Yardımcıları, Türk Eğitim Sen Merkez Kadın Komisyonu, Türk Eğitim Sen Ankara Şubeleri ve çok sayıda davetli katıldı.


Yarışma, Türk Dünyası’nın güçlü isimlerinden Nihal Atsız’ın fikirlerini ve eserlerini genç nesillere tanıtmayı amaçlarken, aynı zamanda Türk milletinin kahramanlık mirasına, kültürel zenginliklerine ve millî ruhuna şiir aracılığıyla taze bir nefes kattı.


Ödül töreni, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Kur’an-ı Kerim Tilaveti’nin ardından da Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan açılış konuşmalarını gerçekleştirdi.



"Milletler yalnızca zaferler kazanarak değil; dilini koruyarak, kimliğini yaşatarak değerlerini diri tutar "


Genel Başkan Geylan, ödül töreninin açılış konuşmasına şair yazar Hüseyin Nihal Atsız’ı şükranla anarak başladı. Geylan şunları söyledi: "Bugün burada, Türk fikir dünyasına, edebiyatına ve tarihine derin izler bırakmış büyük mütefekkir Hüseyin Nihal Atsız’ın; ‘Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş, Anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş?’ Diyerek gönderdiği selamı almak, onu rahmet ve vefayla anmak; onun aziz hatırasını yaşatmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu buluşma; yalnızca bir anma programı değildir; millet olmanın temel mayası olan millî ruhu, millî kimliği ve kahramanlık şuurunu yeniden hatırlama vesilesidir. Türk milletinin tarih sahnesindeki yürüyüşü, yalnızca ‘destan yapanların’ yürüyüşü değildir; aynı zamanda destanı kelimeye dönüştürenlerin, hatırayı hafızaya, hafızayı şuura çevirenlerin de yürüyüşüdür. Tarih yapan kadar tarihi yazan; kılıç kullanan kadar kalem taşıyan; sınır çizen kadar sınırı anlamlandıran münevverler vardır. Çünkü milletler yalnızca zaferler kazanarak değil; dilini koruyarak, kimliğini yaşatarak, değerlerini diri tutarak büyür. Bu yüzden edebiyat, fikir, tarih ve kültür dünyamızın büyük isimleri, zamanın karanlığında ışığı yakan birer nöbetçilerdir" dedi.



"Türk milleti haysiyetini ve istikbal tasavvurunu korumak için mücadele etmiş büyük bir millettir"


Türk milletinin, tarih boyunca yalnızca sınırlarını değil; inancını, dilini, haysiyetini ve istikbal tasavvurunu da korumak için mücadele etmiş büyük bir millet olduğunu kaydeden Geylan, "İşte Hüseyin Nihal Atsız da bu nöbetin önemli isimlerindendir. O; tarih araştırmacısı, öğretmen, akademisyen, şair-yazar ve milletine karşı mesuliyet duyan büyük bir mütefekkirdir. O, Ziya Gökalp ve arkadaşlarının yaktığı meşaleyi kimi zaman sisin içinde, kimi zaman fırtınanın karşısında taşımış ama her daim istikametini muhafaza etmiştir. Türk milleti, tarih boyunca yalnızca sınırlarını değil; inancını, dilini, haysiyetini ve istikbal tasavvurunu da korumak için mücadele etmiş büyük bir millettir. Bu mücadele, kimi zaman ordunun ön saflarında, kimi zaman kürsüde, kimi zaman kalemin ucunda, kimi zaman da bir ülkünün etrafında kenetlenen yüreklerde sürmüştür. Bu mücadelede, her çağın kendi öncüleri var olmuştur. Bilge Kağan’dan Sultan Alparslan’a, çağ açıp çağ kapatan Fatih’ten küllerinden yeni bir devlet kuran Atatürk’e uzanan bu yürüyüş; Türk devlet aklının ve Türk idealinin ufkunu temsil eder" diye konuştu.


"Eğitimin yalnızca bilgi aktarmak değil; aynı zamanda karakter inşa etmek, değer yaşatmak ve mensubiyet duygusunu güçlendirmek olduğuna inanıyoruz"


Türk milletinin büyük yürüyüşlerinin sadece meydanlarda değil mısralarda da sürdüğünü kaydeden Geylan, "Geçmişte ve yakın tarihimizde ise Atsız gibi isimler, farklı şartlarda ama aynı hedef doğrultusunda, inandığı fikirleri savunmayı milli bir sorumluluk bilmiştir. Atsız’ın yürüyüşü; Türkçülük ve Turancılık davasını bir slogan kolaylığına teslim etmeyen, ödediği bedeliyle birlikte yaşayan bir fikrî seferberliktir. O, kalemini rüzgâra göre eğip bükmeyen; itirazın, yalnızlığın, hatta zaman zaman hedef gösterilmenin karşısında dahi duruşunu koruyan bir iradenin adıdır. Türk Eğitim-Sen olarak, eğitimin yalnızca bilgi aktarmak değil; aynı zamanda karakter inşa etmek, değer yaşatmak ve mensubiyet duygusunu güçlendirmek olduğuna inanıyoruz. Tam da bu anlayışla, ‘Doğumunun 120’nci, Vefatının 50’nci Yılında Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa" temasıyla düzenlediğimiz ‘Millî Ruh, Millî Kimlik ve Kahramanlık’ Şiir Yarışması; Türk milletinin en asli unsurlarından olan kahramanlık, milliyetçilik, devletçilik gibi hasletleri yüceltmeyi; şiirin diliyle tarihe not düşmeyi ve bunu geleceğe emanet etmeyi hedeflemektedir. Çünkü milletlerin büyük yürüyüşleri yalnızca meydanlarda değil, mısralarda da sürer: Bazen bir mısra bir nesli ayağa kaldırır; bazen bir hissediş bir millete yön verir; bazen bir şiir bir çağrıyı tarihin vicdanına kazır" şeklinde konuştu.


"Bedel ödemek, doğru yoldan döndürmez; aksine doğruyu daha gür sesle söyleme cesareti verir"


Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen çatısı olarak emeğin onurunu ve kamu çalışanının hakkını savunmaktan her zaman vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Geylan, "Atsız’ı anlamak, sadece bir kişiyi hatırlamak değildir; öğretmenliğiyle, akademisyenliğiyle, şairliğiyle ve mütefekkir duruşuyla bedel ödemeyi göze alan bir fikrî ahlâkı da hatırlamaktır. Sendikal mücadelemizle fikrî mücadelenin aynı çizgide yürüdüğünü söylerken, aslında Hüseyin Nihal Atsız’ın şahsında, bugün de sendikal tercihi, fikrî duruşu, millet ve devlet hassasiyeti sebebiyle ekmeğiyle, işiyle, çalışma ortamıyla, ücretiyle tehdit edilen; baskıya, dışlanmaya ve gadre uğrayan kamu çalışanlarımızın hâlini görüyoruz. Atsız’ın Türkçülük ve Turancılık davasıyla başlayan yürüyüşünün tabutlukta işkenceye varan ağır süreçlerle sınandığı; fakat bütün mağduriyetlere rağmen yılmadan direndiği ve sonunda hakikatin yanında duruşuyla zaferi kazanarak bize 3 Mayıs Milliyetçiler Günü gibi nesilden nesile taşınan bir şuur mirası bıraktığı gerçeği, bizim için sadece bir hatıra değil; aynı zamanda bir moral ve motivasyon kaynağıdır. Çünkü o mücadele bize şunu öğretiyor: Bedel ödemek, doğru yoldan döndürmez; aksine doğruyu daha gür sesle söyleme cesareti verir. Bu inançla bizler de Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen çatısı altında, hangi şartla karşılaşırsak karşılaşalım, emeğin onurunu ve kamu çalışanının hakkını savunmaktan vazgeçmeyecek; birliğimizi büyüterek, teşkilatımızı güçlendirerek, haklı mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi.


"Türk Eğitim-Sen bir yıldız gibi parlıyor"


Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ise şunları kaydetti: "Türk Eğitim-Sen, yalnızca eğitim çalışanlarımızın ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumakla kalmıyor. Ülkemizin bilimsel ve entelektüel kapasitesinin artırılması, milli değerlerimizin yaşatılması ve geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuk ve gençlerimizin, şanlı tarihimizin ve kahramanlarımızın ışığında yetişerek devletine ve milletine bağlı bireyler olması yolunda son derece önemli çalışmalara da imza atıyor. Bu çerçevede yazar, Türkolog, düşünür, şair ve her şeyden önemlisi bir öğretmen olan Hüseyin Nihal Atsız’ın hatırasını yaşatmak, düşünce dünyasını genç dimağlarda sürdürmek adına son derece anlamlı bir yarışmayı da düzenlemiş olması, Türk Eğitim-Sen’in neden hizmet kolundaki diğer bütün sendikalar içinde bir yıldız gibi parladığını da ortaya koyuyor. Başta Atsız olmak üzere; bu millet için yazan, düşünen, mücadele eden, fikriyle yol açan tüm münevverlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Bu güzel programımıza katılan tüm misafirlere saygılarımı sunuyor; Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene’."


Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ve TÜRKAV Genel Başkanı Ebubekir Korkmaz dereceye giren eser sahiplerine ödüllerini takdim etti. Buna göre; birincilik ödülünü Türk Eğitim Sen Uşak Şubesi’nden Ömerali Şimşek’in "Atsız Ata" isimli eseri kazandı. İkincilik ödülünü Türk Eğitim Sen Gümüşhane Şube’den Talat Ülker’in "Kızılelma Muştusu" isimli eseri alırken iken, üçüncülük ödülünü ise Türk Eğitim Sen Gaziantep 1 No’lu Şube’den Abdulhamit Koçoğlu’nun "Hilalin Gölgesinde Atsızlar" isimli eseri kazandı.


Ödül töreni, Atilla Yılmaz’ın ‘Yolların Sonu’ adlı konseri ile son buldu.



‘Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlenen şiir yarışmasının ödül töreni yapıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yemeksepeti, 2025 sipariş özetini açıkladı Yemeksepeti, 2025 yılı sipariş verilerini analiz ederek Türkiye’de kullanıcıların günlere, aylara ve lezzet tercihlerine göre nasıl bir "sipariş ritmi" oluşturduğunu ortaya koydu. Buna ek olarak platform, kullanıcılarının kendi hesapları üzerinden 2025 yılına ait sipariş alışkanlıklarını kişiselleştirilmiş ve eğlenceli bir formatta keşfedebildiği ‘2025 Keyif Özeti’ içeriğini de hayata geçirdi. Online yemek sipariş markası Yemeksepeti, 2025 yılı boyunca milyonlarca siparişten elde edilen verileri analiz ederek Türkiye genelinde değişen tüketim alışkanlıklarına, hız ve pratiklik beklentilerine, gün ve dönem bazlı sipariş yoğunluklarına dair dikkat çekici içgörüler ortaya koyuyor. Platformun gerçekleştirdiği analiz; restoran siparişlerinin yanı sıra market siparişlerindeki öne çıkan ürünleri de kapsıyor. Türkiye’nin en çok tercih ettiği lezzetlerde döner başı çekiyor Platform verilerine göre 2025’te Türkiye’de en çok tercih edilen mutfaklar listesinde döner ilk sıradaki yerini korurken; burger ve pizza gibi global seçenekler ile kebap/Türk mutfağı kategorileri de kullanıcıların en sık yöneldiği lezzetler arasında öne çıktı. Veriler, Türk mutfağının geleneksel lezzetlerinin güçlü konumunu korurken, global tatların da günlük sipariş alışkanlıklarında önemli bir paya sahip olduğunu gösteriyor. Büyükşehir verileri, İstanbul ve İzmir’de lahmacun gibi klasiklerin yanı sıra ayran ve mercimek çorbası gibi tamamlayıcı ürünlerin de sepetlerde güçlü bir eşlikçi olduğunu gösteriyor. İzmir’de ayran farklı boyutlarıyla listede birden fazla kez öne çıkarken; İstanbul’da mercimek çorbası en sık sipariş edilen ürünler arasında dikkat çekiyor. Yılın ilk siparişi Adana’dan geldi Türkiye’de 2025 yılının ilk Yemeksepeti siparişi 1 Ocak 2025 tarihinde Adana’dan verildi. Bu veri, yeni yılın ilk dakikalarında dahi kullanıcıların teslimat hizmetlerine yöneldiğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda farklı şehirlerde, günün her saatine yayılan sipariş alışkanlıklarının Türkiye genelinde güçlü bir süreklilik kazandığını da gösteriyor. Yılın ilk siparişinde gelenek bozulmadı ve Adana’dan verilen sipariş, şehrin simgesi Adana Kebap oldu. Market siparişlerinde pratik ürünler öne çıktı Market kategorisinde kullanıcıların en çok tercih ettiği ürünler arasında simit, maden suyu ve çikolata öne çıkıyor. Market siparişlerinde içme suyu, fırın ürünleri ve gazlı içecekler de kullanıcıların sıkça sepetine eklediği ürün grupları arasında yer aldı. Kategori bazında bakıldığında ise atıştırmalık ürünler, market siparişlerinin en yoğun olduğu ana kategori olarak dikkat çekiyor. Silikon Dubai çikolatası kalıbından armutlu pizzaya sepetlerde sıra dışı tercihler Kullanıcılar 2025’te sadece klasiklere değil, sıra dışı ürünlere de ilgi gösterdi. Yemek kategorisinde ‘Armutlu Pizza’ ve ‘Güneşte Kurutulmuş Tatlı Biber Salçası’ gibi gurme lezzetler dikkat çekerken; market siparişlerinde gıda dışı kategorisinde ‘Silikon Dubai Çikolatası Kalıbı’, ‘Mor Şampuan’ gibi kişisel bakım ürünleri sepetlerin sürpriz yıldızları oldu. Haftanın favorisi Cumartesi, yılın öne çıkan ayı Mayıs Platform verilerine göre 2025’te Türkiye’de siparişlerin en yoğun günü Cumartesi oldu. Yıl genelinde en çok sipariş verilen ay ise Mayıs olarak öne çıktı. Bu tablo, hafta sonlarının ve bahar aylarının sipariş alışkanlıklarında belirleyici rol oynadığını gösteriyor. 2025 verileri, platform kullanıcılarının favori lezzetlerinden vazgeçmezken yeni tatlara da kapı araladığını gösteriyor. Türkiye genelinde kullanıcılar, yıl boyunca ortalama yaklaşık 7 farklı restoran deneyimleyerek kişisel lezzet haritalarını genişletti. Lezzet keşfinde sınırları zorlayan bir kullanıcı ise yıl boyunca 27 farklı restoran deneyimleyerek bu alanda öne çıktı. Bu tablo, kullanıcıların hem müdavimi oldukları markalara sadık kaldığını hem de farklı mutfak kültürlerini ve yeni restoranları keşfetme konusunda istekli olduklarını ortaya koyuyor.
Muğla Seydikemer’de Alman Prinz, Müslüman oldu Muğla’nın Seydikemer ilçesinde 66 yaşındaki Alman vatandaşı Hans Joachim Prinz, yaptığı uzun süreli araştırma ve incelemelerin ardından Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Prinz Müslüman olduktan sonra yaptığı açıklamada, "Artık hayatımı bu inançla yaşamak ve son yolculuğuma da bir Müslüman olarak uğurlanmak istiyorum" dedi. Seydikemer İlçe Müftülüğü’nde gerçekleştirilen ihtida merasimine İlçe Müftüsü Selman Ünal Çolak, müftülük personeli ve Prinz’in eşi katıldı. Hans Joachim Prinz Müslüman olduktan sonra "Hakan" ismini aldı. Duygusal anların yaşandığı programda Prinz, "İslam dinini ve getirdiği huzuru, adaleti ve hakikati çok seviyorum. Bu sevgi ve inanç o kadar derin ki, artık hayatımı bu inançla yaşamak ve son yolculuğuma da bir Müslüman olarak uğurlanmak istiyorum. İslami usullere göre defnedilmek istiyorum" ifadelerini kullandı. İlçe Müftüsü Çolak ise yaptığı konuşmada, Prinz’i kararından dolayı tebrik ederek, "Kardeşimizin hidayetine vesile olanlardan Allah razı olsun. İlçe Müftülüğü olarak kendisine her konuda destek olmaya, dinimizin güzelliklerini öğrenmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız. İslam, tüm insanlığa gönderilmiş bir rahmet dinidir. Yeni kardeşimize hoş geldin diyor, yolunun açık, imanının daim olmasını niyaz ediyoruz" dedi. Program, Hakan (Hans Joachim) Prinz’e İslami bilgileri içeren temel kaynakların hediye edilmesi ve duaların okunmasının ardından sona erdi.
Malatya MTSO’nun 2026 hedefi sürdürülebilir kalkınma Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, 2026 yılında önceki yıllarda olduğu gibi üyelerinin ve kentin sesi olmaya devam edecekleri mesajı verdi. Sadıkoğlu, 2026’da Malatya’nın üretim gücünü artıracak projelere ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanacaklarını belirtti. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın 2025 yılı son meclis toplantısı 15 Temmuz Şehitleri Meclis Salonu’nda Meclis Başkanı Hakan Er’in başkanlığında düzenlendi. Toplantıda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, 2025 yılını değerlendirdi, 2026 hedeflerinden bahsetti. 2025 yılının Malatya’daki esnaf, tüccar ve sanayici için hem zorluklarla mücadele edilen hem de dayanışma ruhuyla yeni kazanımların elde edildiği bir yıl olduğunu vurgulayan Başkan Sadıkoğlu, "Yıl boyu üyelerimizin temel sorunlarını gündeme getirdik, çözümü noktasında takipçisi olduk" dedi. "Üyelerimizin ve Malatya’nın sesi olduk" 2025 yılında önceki yıllarda olduğu gibi üyelerinin ve şehrin gür sesi olduklarını kaydeden Başkan Sadıkoğlu, "İşyeri hak sahipliğinde yaşanan mağduriyetleri, küçük sanayi sitesinde faaliyet yürüten üyelerimizin taleplerini, yerinde dönüşüm desteğinin yetersizliğini ve KDV haksızlığını, basit usul uygulamasının sona ermesiyle oluşacak sıkıntıları, E-Haciz uygulamasının yanlışlığını, dördüncü geçici vergi döneminin yeniden gelmemesi gerektiğini, mücbir sebep süresinin sona ermemesini, 6. Bölge Teşviklerinin devam etmesini ve üyelerimizin finansa ulaşamadığını yıl boyu gündemde tuttuk" ifadelerini kullandı. "Zirai don kent ekonomisini derinden etkiledi" 2025 yılının en olumsuz gelişmesinin 12 Nisan’da yaşanan zira don olduğunu belirten Başkan Sadıkoğlu, "12 Nisan günü 34 ilimizi etkileyen zirai dondan Malatya olarak derinden etkilendi. O gün Malatya’nın Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi ilan edilmesini ilk talep eden biz olduk. Zirai Donun şehrimize verdiği zararı ve taleplerimizi kapsamlı bir dosya halinde hazırladık ve şehrimize gelen Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’ya sunduk. TBMM Zirai Don Araştırma Komisyonunun ilimizde düzenlediği toplantıya katılarak, Don Afetinin ekonomik ve sosyal etkilerini dile getirerek üreticimiz, esnafımız ve ihracatçımız için destek talebinde bulunduk" dedi. "Yurt dışından önemli heyetleri ağırladık" 2025 yılında büyükelçileri ve heyetlerini ağırladıklarını ve önemli kazanımlar elde ettikleri kaydeden Başkan Sadıkoğlu, "Kırgızistan Ankara Büyükelçisi Ruslan Kazakbaev, Tacikistan Ankara Büyükelçisi Sodiq İmomi, Çin Ankara Büyükelçiliği Ekonomik Müsteşarı Liu Yuhua ve Özbekistan Ankara Büyükelçiliği Ekonomi Müsteşarı Maşrab Mamirov’u bu yıl Odamızda ağırladık. Yapılan tüm görüşmelerde ülkeler arası ihracat potansiyelimizi ve iş birliği fırsatlarını değerlendirdik. Özellikle Çin heyetinden talebimiz üzerine; üyelerimiz için Çin’e ön şartsız E-Vize sağlanması kararı alındı" şeklinde konuştu. "Üyelerimi için 2 önemli protokol imzaladık" 2025 yılında Oda üyeleri için iki önemli protokol imzaladıklarını belirten Başkan Sadıkoğlu, "İŞKUR Malatya İl Müdürlüğü ile ’Nitelikli İşgücü Yetiştirme Programı’ iş birliği protokolü imzaladık. Fırat Kalkınma Ajansı’yla da ’E-İhracat, E-Ticaret, Markalaşma Eğitimi ve Danışmanlık Projesi’ protokolü imzaladık. İŞKUR ile imzaladığımız protokol kapsamında üyelerimizin nitelikli personel ihtiyacına çare olduk. FKA ile imzaladığımız protokol kapsamında verdiğimiz eğitimlerle üye şirketlerimizin E-Ticaret’e başlama sürecine ve markalaşmasına katkı sunduk" dedi. "100. yıl kitabımız yayınladık" 2025 yılının önemli gelişmelerinden birinin de "Bir Asrın Tanığı; Malatya Ticaret ve Sanayi Odası" kitabını yayınlamak olduğunu belirten Başkan Sadıkoğlu, "1923 yılında Cumhuriyetimizin ilanı ile kurulan Odamız 102 yıldır Malatya’mıza hizmet ediyor. Cumhuriyetimizle yaşıt olan Odamız, tam bir asırdır Malatya’nın üretimine, ticaretine, sanayisine ve kalkınma mücadelesine tanıklık ediyor. Bu uzun ve onurlu yolculuğun yazılı bir hafızası olsun düşüncesiyle hazırladığımız "Bir Asrın Tanığı; Malatya Ticaret ve Sanayi Odası" adlı kitabımız hazırlandı. Bu eserdeki asıl hedefimiz, bugüne kadar görev yapmış başkanlarımızın ve meclis üyelerimizin Odamıza ve şehrimize verdikleri emeği onurlandırmak, anmak ve saygıyla yad etmektir. Odamıza ve şehrimize hayırlı olsun" dedi. "Üye ziyaretlerine yoğunluk verdik" 2025 yılında üye ziyaretlerine ağırlık verdiklerini söyleyen Başkan Sadıkoğlu, "Bu yıl üye ziyaretlerimizi arttırdık. Fırsat bulduğumuz her an üyelerimizi iş yerlerinde ziyaret ederek sorunlarını dinledik, çözümü için takipçisi olduk. 2026 yılında da üye ziyaretlerimize yorulmadan devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Üyelerimizi onurlandırıyoruz" 2025 yılında 310 üyeye teşekkür belgesi sunduklarını kaydeden Başkan Sadıkoğlu, "Bu yıl anlamlı bir uygulama başlattık. Odamızda en az 25 yıldır kaydı bulunan üyelerimize plaketler takdim ettik. Şu ana kadar 310 üyemize sizlerin huzurunda plaketlerini sunduk. Ülkemizin geçtiği her türlü ekonomik zorluklara rağmen, uzun yıllardır var olma mücadelesi veren, faaliyetlerini sürdüren üyelerimize şükranlarımı sunuyorum. Üyelerimize daha nice başarılı yıllar diliyorum. Plaket takdimlerine 2026’da da devam edeceğiz" şeklinde konuştu. "Kardeş oda sayımız arttı" Kardeş Oda protokollerini önemsediklerinin altını çizen Başkan Sadıkoğlu, "2018 yılından bugüne, Mersin, Rize, Diyarbakır, Elazığ ve Yüksekova Ticaret ve Sanayi Odaları ile kardeş oda protokolleri imzalamıştık. Bu yıl Kardeş Odalarımız arasına bir yenisini daha ekledik. Osmaniye Ticaret ve Sanayi Odası ile kardeş oda protokolü imzaladık. Kalkınmanın, sürdürülebilir sanayi hamlelerinin ve karşılıklı ticari gelişimin temelinde güçlü kurumlar arası iş birliği olduğunu biliyor; kardeş oda protokollerini bu anlayışın somut bir yansıması olarak görüyoruz. 2026 yılında en az 2 Oda ile daha kardeş oda olmayı planlıyoruz" diye konuştu. "Gazze’yi gündemimizden hiç düşürmedik" Başkan Sadıkoğlu, "7 Ekim 2023’te başlayan ve 60 binin üzerinde Filistinli kardeşimizin hayatını kaybettiği Gazze’deki soykırımı gündemimizden hiç düşürmedik. Yıl boyu her meclis toplantımızda ve basın açıklamalarımızda gündeme taşıdık. Sözde ateşkes olsa da katil İsrail saldırılarını sürdürüyor. Gazze’de yaşanan açlığın, zulmün ve ölümün tüm insanlığın ayıbı olduğunu bir kez daha haykırıyoruz. Kahrolsun, katıl İsrail demeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi. 2026’nın hedefleri 2026 yılına dair hedefleri de paylaşan Başkan Sadıkoğlu, Malatya’nın üretim gücünü artıracak projelere ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanacaklarını belirtti. Malatya Büyükşehir Belediyesi ile ortak olarak kuracakları çimento fabrikasına da değinen Başkan Sadıkoğlu, Malatya için büyük önem arz eden bu yatırımın 2026’da önemli bir yol kat edeceğine vurgu yaptı. 2. OSB’deki İŞGEM Mesleki Eğitim Merkezi binasında yer alan Model Fabrika projesinin deprem nedeniyle yavaşlamış olsa da 2026’da faaliyete geçeceği müjdesini de veren Başkan Sadıkoğlu, "Kuracağımız model fabrika Doğu Anadolu Bölgemizdeki ilk model fabrika olacak. Sadece ilimize değil bölgemizdeki tüm illerin sanayilerine katkı sunacak" dedi. Arabuluculuk ve UYUM Merkezi Projesini de 2026’da aktifleştireceklerini söyleyen Başkan Sadıkoğlu, "İşçi-işveren, ticari ve tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu hale gelen arabuluculuk sistemini üyelerimizin hizmetine sunuyoruz. Fiziki ortamı binamızın ikinci katında tamamladık. 2026’da faaliyete geçireceğiz. Tüm ticari ihtilaflar UYUM merkezimizde hem daha hızlı hem de daha ucuza çözülecek. Aylar ve hatta yıllar süren davalar, burada birkaç hafta içinde sonuca ulaşacak. Üyelerimize hayırlı olsun" ifadelerini kullandı. Oda üyelerinin yeni yılını da kutlayan Başkan Sadıkoğlu, "2026 yılının deprem felaketinin yaralarını tam anlamıyla sardığımız, üyelerimiz, şehrimiz ve ülkemiz için umut veren gelişmelerin yaşandığı, hayırlar getiren bir yıl olmasını diliyorum" diye konuştu.