ASAYİŞ - 13 Kasım 2024 Çarşamba 21:52

Eşini öldürdüğü silahla intihara kalkışan polis memuru ağır yaralandı

A
A
A
Eşini öldürdüğü silahla intihara kalkışan polis memuru ağır yaralandı

Ankara’da, beylik tabancasıyla eşini öldürdükten sonra aynı silahla intihara kalkışan polis memuru ağır yaralandı.


Olay, Altındağ ilçesi Baraj Mahallesi’ndeki polis lojmanlarında meydana geldi. Alınan bilgilere göre, Ankara Emniyet Müdürlüğü Hassas Bölgeleri Koruma Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru K.K., bilinmeyen bir nedenden dolayı eşi Ş.K.’yı beylik tabancasıyla vurarak öldürdü. Ardından aynı silahla kendini vuran K.K. ağır yaralandı. Hayatını kaybeden Ş.K.’nın cenazesi Adli Tıp Kurumu’na götürülürken ağır yaralı K.K. ise ambulansla hastaneye kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Diyabet hastalığında korkutan rakamlar Bilecik İl Sağlık Müdürü Dr. Ferhat Damkacı, dünyada 382 milyon kişi, Türkiye’de ise 10 milyonu aşkın kişi diyabet hastası olduğunu söyleyerek, "Müdahale edilmezse 2035 yılında ülkemizdeki sayının 12 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir" dedi. Dr. Damkacı Dünya Diyabet Günü’nün, 160’tan fazla ülkede 1 milyardan fazla kişiye ulaşan dünyanın en büyük diyabet farkındalık kampanyası olduğunu söyleyerek, "Diyabetli kişilerin yüzde 90’ından fazlasında sosyoekonomik, demografik, çevresel ve genetik faktörlerden kaynaklanan tip 2 diyabet vardır. Tip 2 diyabetin artışına katkıda bulunan başlıca faktörler, kentleşme, yaşlanan bir nüfus, azalan fiziksel aktivite seviyeleri, yanlış beslenme alışkanlıkları, aşırı kilo ve obezite yaygınlığının artmasıdır. Ancak, tip 2 diyabet için önleyici tedbirler alarak ve tüm diyabet tipleri için erken teşhis ve uygun bakım sağlayarak diyabetin etkisini azaltmak mümkündür. Bu önlemler, bu durumla yaşayan kişilerin komplikasyonlardan kaçınmasına veya bunları geciktirmesine yardımcı olabilir. 2021’de dünya çapında diyabet yaklaşık 537 milyon yetişkin (20-79 yaş) diyabetle yaşıyor. Diyabetli toplam insan sayısının 2030 yılına kadar 643 milyona, 2045 yılına kadar ise 783 milyona çıkacağı tahmin ediliyor. Diyabetli yetişkinlerin 4’te 3’ü düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor" dedi. Bilecik İl Sağlık Müdürü Dr. Ferhat Damkacı, diyabet ve kalp damar hastalıklarının dünya çapında önde gelen ölüm nedenleri arasında olduğunu, sağlık sistemleri ve toplumlar üzerinde büyük bir yük oluşturmakta olduğunu anlatarak, sözlerine şöyle devam etti; "Avrupa’da 60 milyondan fazla kişi diyabetle yaşamakta olup bunların 32 milyonu Avrupa Birliği’nde bulunmaktadır. Avrupa Birliği’nde 60 milyondan fazla kişi de kalp damar hastalıkları ile yaşamaktadır. Diyabet, kalp damar hastalıkları ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıklar ve genel olarak toplum sağlığının önlenmesini iyileştirmek, değiştirilebilir davranışsal risk faktörlerinin yanı sıra hava kirliliği, diğer çevresel stres faktörleri ve inşa edilmiş çevre gibi dış faktörleri ele almak için çapraz ve tüm politikalarda sağlık yaklaşımı gerektirir; bunların hepsi bulaşıcı olmayan hastalıklarda da ortak risk faktörleridir. Sağlık Bakanlığı bünyesinde, önceki yıllarda da diyabetle programlı bir şekilde mücadele yaklaşımıyla çalışmalar yürütülmüştür. Diyabetle etkin mücadele edilebilmesi için ulaşılması gereken 5 amaç belirlenmiştir. Bu amaçlar; etkin diyabet yönetimi için politika geliştirmek ve uygulamak, diyabetin önlenmesini ve erken tanı konmasını sağlamak, diyabet ve komplikasyonlarının etkin tedavisini sağlamak, çocukluk çağında diyabet bakım ve tedavisini geliştirmek, Tip 2 diyabet ve obeziteyi önlemek ve diyabet ve diyabet programını etkin izlemek ve değerlendirmektir. Her bir amacın hedefine ulaşması için stratejiler ve somut eylemler önerilmiştir. Türkiye Diyabet Programı, diyabetin en önemli risk faktörü olan obezitenin önlenmesi amacıyla yürütülen ’Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı’ ile de desteklenmektedir. Programlarımız Bakanlığımız ve ilgili paydaşlar ile birlikte kararlılıkla yürütülmektedir."
İstanbul Beyoğlu’nda feci ölüm: Tamir etmeye çalıştığı asansör üzerine düştü Beyoğlu’nda tamir ettiği asansörün demirlerini sökmeye çalışan işçi, cihazın üzerine düşmesi sonucu feci şekilde can verdi. Talihsiz adamın yakınları olay yerine gözyaşlarına boğuldu. Edinilen bilgiye göre, Beyoğlu Sıraselviler Caddesi’nde bulunan Tevfik Paşa İş Hanı’nda saat 11.00 sıralarında meydana geldi. Bir grup işçi, iş hanındaki mühürlü olan asansörün tamiri için çalışma başlattı. Bu sırada asansörün altına giren Şahin Akyıldız (53) demirleri sökmeye çalıştı. Bu sırada asansör talihsiz adamın üzerine düştü. Arkadaşları asansörün düştüğü görünce, itfaiye ve sağlık ekiplerini aradı. Kısa sürede olay yerine ulaşan itfaiye ekipleri Akyıldız’ı çıkarmak için çalışma başlattı. Ancak asansörün altında sıkışan Akyıldız’a ulaşılamadı. Ekipler bu sefer binanın alt katında bulunan gece kulübüne geçerek çalışmalarına orada devam etti. Gece kulübünün tavanını delen ekipler Akyıldız’ı sıkıştığı yerden çıkardı. Ancak talihsiz adamın hayatını kaybettiği belirlendi. Akyıldız’ın cenazesi otopsi için Adli Tıp Kurum morguna götürüldü. Olay yerine koşan yakınları fenalık geçirdi Acı haberi alan Akyıldız’ın yakınları olay yerine koştu. Yere yığılan bir kadın, "Abicim bizi yalnız bıraktın" diyerek gözyaşı döktü. Acılı kardeşi yakınları ve sağlıkçılar sakinleştirmeye çalıştı.
Niğde Niğde’de kendi işini kurmak isteyen engelli ve eski hükümlüler için hibe desteği başvuruları sürüyor Niğde İŞKUR İl Müdürü Ali Bingül, kendi işini kurmak için hibe desteğinden yararlanmak isteyen engelli ve eski hükümlülerin proje başvurularını 6 Aralık’a kadar yapabileceklerini duyurdu. Projeleri kabul edilen engelli girişimcilere 400 bin, eski hükümlülere ise 300 bin lira hibe desteği verileceğini aktaran İŞKUR İl Müdürü Ali Bingül, korumalı iş yeri projelerinde de 500 bin lira kuruluş sermayesi desteği sağlanacağını ifade etti. Bingül, "İŞKUR olarak ilimizde kendi işini kurmak isteyen engelli ve eski hükümlü vatandaşlarımızın projelerini önemsiyor, daha fazla sayıda engelli ve eski hükümlü vatandaşlarımızın kendi işini kurma hibe desteğine başvuru yapmasını istiyoruz. İŞKUR, engelliler ile eski hükümlüleri kendi işini kurmaları yönünde hibe projeleriyle desteklemeye devam etmektedir. Kendi işini kurmak isteyen engelli girişimcilere 400 bin TL hibe desteği, kendi işini kurmak isteyen eski hükümlü girişimcilere 300 bin TL hibe desteği başvuruları devam ediyor. Bu destek, korumalı iş yeri projelerinde 500 bin TL kuruluş sermayesi desteğine kadar varabiliyor" diye konuştu. Engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan işverenlerden tahsil edilen idari para cezalarından engellilerin mesleki eğitim ve rehabilitasyonu, işe ve iş yerine uyumlarının sağlanması ve engelliler ile eski hükümlülerin kendi işini kurmaları için hazırlanan projelerin desteklendiğini aktaran Bingül, kendi işini kurmak isteyen engelliler ile eski hükümlülerin bireysel proje başvurularını 6 Aralık tarihine kadar e-Devlet üzerinden online olarak yapmaları gerektiğini belirtti. İŞKUR proje için başvuruda bulunacak vatandaşlara rehberlik yapıyor Bingül, “Engellilere yönelik çalışma yapan bütün sivil toplum kuruluşları, iş yerleri, üniversiteler, belediyeler ve kamu kurumları, kurumsal projelerini hazırlayıp 6 Aralık 2024 tarihi mesai saati sona erene kadar bulundukları illerdeki Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine elden veya posta yoluyla teslim edebilirler. Ayrıca kendi işini kurmak isteyen eski hükümlülerin projelerini belirtilen tarihe kadar Adalet Bakanlığı’nın ilgili birimleri aracılığı ile bulundukları illerdeki Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine iletmesi gerekiyor. Proje başvurusunda bulunmak isteyen engelli ve eski hükümlü vatandaşlarımız kurumumuz internet adresinde www.iskur.gov.tr duyurular bölümünde yayınlanan başvuru rehberinden detaylı bilgi alabilirler. İl Müdürlüğümüz engelli ve eski hükümlü vatandaşlarımıza proje başvurusu ile ilgili rehberlik yapılmaktadır” dedi.
İstanbul Sağlıklı geleceğin temeli anne karnında oluşuyor Şeker tüketimini kontrol altına almak yalnızca çocukluk ve yetişkinlikte değil, anne karnından itibaren sağlıklı bir geleceğin temelini oluşturuyor. Türkiye’de 18 yaş üzeri diyabet hastası oranı yüzde 14,5 oldu ve 10 milyonu aşkın kişi diyabet hastası. Diyalize giren hasta sayısı da 65 bine yaklaştı ve bu kişilerin de yüzde 40’ı aynı zamanda diyabet hastası. Science dergisinde yayımlanan bu araştırmaya göre, şeker tüketimini kontrol altına almak yalnızca çocukluk ve yetişkinlikte değil, anne karnından itibaren sağlıklı bir geleceğin temelini oluşturuyor. Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, böbrek hastalıklarının başlıca nedenlerinden biri olan diyabet riskine dikkat çekerek, şeker tüketiminin kontrol altına alınmasının önemini vurgulayarak, “Özellikle gelişme çağındaki çocuklarımızın ambalajlı gıdalardan uzak durması ve şeker tüketimini minimuma indirmesi için şehir şehir, okul okul gezerek eğitimlerle farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Dünyada bu konuda yapılmış en güncel araştırmalar da çabamızın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Güney Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarının annenin gebelik döneminde ve doğumdan sonraki ilk iki yılda düşük şeker tüketiminin diyabet ve hipertansiyon riskini nasıl azalttığını ortaya koyuyor. İkinci Dünya Savaşı’ndaki şeker karnesi uygulamasıyla yapılan karşılaştırmalı çalışmada, düşük şeker tüketimi olan bireylerin diyabet riskinin yüzde 35, hipertansiyon riskinin ise yüzde 20 oranında azaldığı görülmüş. Bu sonuçlar bize, şekerle mücadelenin anne karnından başlaması gerektiğini gösteriyor” dedi. Araştırma sonuçlarına göre, hamilelik döneminde ve bebeğin ilk iki yılında şeker tüketiminin azaltılması, diyabet ve hipertansiyonun başlangıcını geciktiriyor. Ayrıca, savaş sonrasında şeker karnesi uygulamasının sona erdiği dönemde İngiltere’de şeker tüketiminin iki katına çıkması, bu dönemde sınırlı şeker tüketen kişilerin yetişkinlikte daha sağlıklı bir durumda olduklarını kanıtlıyor. Erk, Tip 2 diyabetin kontrol altına alınmadığında böbrek hastalıkları, kalp-damar sorunları ve hastalıkları, sinir ve göz hasarları, uzuv kaybı gibi pek çok ciddi komplikasyona yol açabileceği konusunda uyarıda bulunarak, "Bu tür kronik rahatsızlıklarla mücadele, şeker tüketimini kontrol altında tutmakla başlar. Ülkemizin yeni diyabet hastalarına değil, sağlıklı ve genç bir nüfusa ihtiyacı var” dedi.