GÜNDEM - 25 Aralık 2025 Perşembe 09:38

Türkiye’nin en eski kadastro davası 75 yıl sonra sonuçlandı

A
A
A

Amasya’da 1951 yılında açılan dava aradan geçen 75 yıl sonra sonuçlandı. Bir arazinin tapu tescili için açılan dava, davacılardan vefat edenlerin olması ve yapılan itirazlar üzerine yıllardır devam ediyordu. Türkiye’nin devam eden en eski tarihli davası olarak kayıtlara geçen dava, ‘Davacı’ filmini akıllara getirdi.

‘Sıfır Kadastro Dosyası’ hedefi doğrultusunda çözüldü

1951 yılında açılan ve açılmadan öncesine de uzanan 3 parselli toplam 126 dönümlük arazinin tapu tescili davası, aradan geçen 75 yılın ardından halen devam ediyordu. Amasya Kadastro Mahkemesi, Adalet Bakanlığı’nın ‘Sıfır Kadastro Dosyası’ hedefi doğrultusunda yıllardır sonuç alınamayan davayı çözüme kavuşturdu.

Türkiye’nin en eski kadastro davası 75 yıl sonra sonuçlandı

Davacı filmi gerçek oldu

Amasya’nın Suluova ilçesine bağlı Salucu köyündeki bir arazi üzerinde hak iddia edilmesi nedeniyle açıldığı günden bu yana vefat edenler ve yapılan itirazlardan dolayı sürekli olarak uzayan davada en son 348 taraflı bulunuyordu.

Türkiye’nin en eski kadastro davası 75 yıl sonra sonuçlandı

Aradan geçen süre zarfında hakim, avukat ve tarafların değiştiği, vefat edenlerin de bir hayli çok olduğu dava akıllara ise başrolde Kemal Sunal’ın olup çok sayıda usta oyuncunun da kadroda yer aldığı 1986 yılında yayınlanan ‘Davacı’ filmini getirdi.

Türkiye’nin en eski kadastro davası 75 yıl sonra sonuçlandı

Davalı taraflardan Mustafa Küçük (50) çocukluk yıllarında izledikleri ‘Davacı’ filmine o yıllarda güldüklerini, şimdi ise aynı durumda kendilerinin bulunduğunu belirtti. 1980 yılında vefat eden İstiklal Savaşı gazisi dedesi Hasan Arıkan’ın 1945 yılında parasını ödeyip tapusunu aldığı araziye itiraz üzerine 1951 yılında görülmeye başlayan davanın bu yıla kadar sürdüğünü hatırlatan Mustafa Küçük, "Kazandığımız bu dava Türkiye’nin en eski kadastro davasıymış. Bizde yeni öğrendik. Kemal Sunal’ın ‘Davacı’ filmi gerçek oldu" dedi.

Türkiye’nin en eski kadastro davası 75 yıl sonra sonuçlandı
1980 YILINDA VEFAT EDEN İSTİKLAL SAVAŞI GAZİSİ DEDESİ HASAN ARIKAN

Kadastro davalarının en uzun süren dava türü olduğunu anlatan Avukat Filiz Alakuş ise, "Yıllar önce açılmış davalarda vefat durumunda yeni mirasçılar ve yeni hak iddia edenler davaya dahil olurlar. Bu dava 75 yıllık bir dava. Kadastro davalarının en eskisi olduğu bize söylendi" diye konuştu.

Murat Çelik - Seyfullah Uzun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Batman Batman’da 13 yaşındaki çocuk 52 gündür öksürük nöbeti yaşıyor Batman’da 52 gündür devam eden şiddetli öksürük nöbetleri, 13 yaşındaki Muhammed Eyüp Arı’nın hayatını olumsuz etkiliyor. Aile, çocuklarının sağlığına kavuşması için yetkililerden yardım bekliyor. Batman’ın Gap Mahallesi’nde yaşayan 4 çocuk annesi Nesrin Arı’nın ikinci çocuğu olan Muhammed Eyüp Arı (13), 52 gün önce başlayan öksürük şikayeti nedeniyle birçok kez hastaneye başvurdu. Yapılan tetkiklere rağmen kesin bir teşhis konulamazken, rahatsızlığı her geçen gün artan Muhammed son olarak Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındı. "Sağlığıma kavuşmak istiyorum" Yaşadığı zorlukları dile getiren Muhammed Eyüp Arı, "Durmadan öksürüyorum. Yatamıyorum, uyuyamıyorum. Sabaha kadar böyleyim. Yemek yiyemiyorum, kilom düştü. Okula gidemiyorum, arkadaşlarımı çok özledim. Sağlığıma geri kavuşmak istiyorum" dedi. Oğlunun yaşadığı sürecin kendilerini çaresiz bıraktığını belirten anne Nesrin Arı ise "Başta basit bir öksürük sandık. Evde bitki çayları ve ilaçlar verdik. Geçmeyince acile götürdük. Buhar verdiler, şurup yazdılar ama fayda etmedi. Gittikçe kötüleşti. Gece gündüz ne uyuyor ne de bizi uyutuyor. Sürekli öksürüp kusuyor. 52 gündür perişan durumdayız. Oğlumun eğitimi aksadı. Yetkililerden ricamız, daha donanımlı bir hastaneye sevk edilmesi" diye konuştu. Aile, çocuklarının bir an önce sağlığına kavuşması için yetkililerden destek bekliyor.
Zonguldak Sahte savcılık yazısıyla dolandırıcılık girişimi iddiası Karadeniz Ereğli’de yaşayan O.U., kendisine üzerinden gönderilen sahte bir adli belgeyle dolandırıcılık girişiminde bulunulduğunu belirterek kamuoyunu uyardı. İlçede yaşayan O.U.’ya gönderilen ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı anteti taşıdığı iddia edilen belgede, kendisi hakkında reşit olmayan bir kişiye yönelik cinsel suç isnadında bulunularak "uzlaştırma bedeli" adı altında para talep edildi. Mesajla korku ve panik oluşturulmaya çalışıldığı öne sürüldü. O.U., söz konusu iddiaların tamamen asılsız olduğunu ifade ederek, kendisi hakkında açılmış herhangi bir soruşturma ya da dava bulunmadığını, belgede adı geçen avukatlarla hiçbir bağlantısının olmadığını söyledi. Ayrıca iddia edilen kişi veya kişilerle de herhangi bir tanışıklığının bulunmadığını dile getirdi. O.U.’nun avukatı Avukat Cansu Özdemir de konuyla ilgili yaptığı açıklamada, yaşanan durumun açık bir dolandırıcılık girişimi olduğunu vurgulayarak, "Müvekkilim hakkında yürütülen herhangi bir soruşturma ya da dava bulunmamaktadır. Mesajda yer alan iddialar tamamen asılsızdır. Resmi kurum adı ve sahte belge kullanılarak vatandaşlar korku ve panik ortamına sürüklenmekte, haksız menfaat elde edilmeye çalışılmaktadır. Adli merciler tarafından mesajla veya benzeri uygulamalar üzerinden uzlaştırma bedeli talep edilmesi hukuken mümkün değildir. Bu tür mesajlara kesinlikle itibar edilmemeli ve derhal savcılıklara bildirilmelidir" ifadelerini kullandı.
Kütahya Kütahya’da sanayi ve üniversite güçlerini birleştirdi Kütahya Organize Sanayi Bölgesi (OSB) ile Kütahya Dumlupınar Üniversitesi arasında, sanayi-üniversite iş birliğini güçlendirmeye yönelik protokol imzalandı. Kütahya OSB Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Eskioğlu ile Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kıziltoprak, Kütahya OSB Müdürlüğü toplantı salonunda düzenlenen törenle iş birliği protokolüne imza attı. İmzalanan protokol kapsamında; üniversite öğrencilerinin mesleki gelişimlerinin desteklenmesi, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi, staj ve istihdam imkanlarının artırılması ile ortak eğitim, proje ve Ar-Ge faaliyetlerinin geliştirilmesi hedefleniyor. Protokole ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kütahya OSB Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Eskioğlu, sanayi ile üniversite arasındaki güçlü bağın önemine dikkat çekerek, "Sanayimizin sürdürülebilir büyümesi ve rekabet gücünün artırılması nitelikli insan kaynağıyla doğrudan ilişkilidir. Bu protokol sayesinde öğrencilerimizi eğitim hayatları devam ederken sanayiyle buluşturmayı ve teorik bilgilerini uygulamayla pekiştirmelerini amaçlıyoruz. İş birliğinin hem gençlerimizin istihdamına hem de firmalarımızın doğru insan kaynağına ulaşmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz" dedi. "Öğrencilerimiz saha deneyimi kazanacak" Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kıziltoprak ise üniversitelerin yalnızca akademik bilgi üreten kurumlar olmadığını vurgulayarak, "Öğrencilerimizi mezuniyet sonrası iş hayatına en donanımlı şekilde hazırlamak temel hedeflerimiz arasında yer alıyor. Kütahya OSB ile hayata geçirilen bu protokol, öğrencilerimizin sahada deneyim kazanmalarına ve sanayinin gerçek ihtiyaçlarını yakından tanımalarına imkân sağlayacaktır. İş birliğinin hem öğrencilerimiz hem de Kütahya sanayisi için önemli kazanımlar oluşturacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı. Protokol doğrultusunda öğrenciler, Kütahya OSB bünyesinde faaliyet gösteren firmalarda staj yapma imkânı bulacak. Ayrıca OSB Akademi çatısı altında düzenlenecek eğitimler, seminerler ve teknik gezilerle öğrencilerin iş dünyasına daha donanımlı şekilde hazırlanması sağlanacak. İş’te OSB Kariyer Platformu üzerinden iş ve staj ilanları da öğrencilere doğrudan ulaştırılacak. Kütahya Organize Sanayi Bölgesi ile Kütahya Dumlupınar Üniversitesi arasında hayata geçirilen bu iş birliğiyle, üniversite-sanayi entegrasyonunun güçlendirilmesi, gençlerin kariyer yolculuklarına somut katkılar sunulması ve Kütahya sanayisinin insan kaynağı kapasitesinin artırılması amaçlanıyor.
Erzincan 1939 Erzincan depremi unutulmadı 27 Aralık 1939 tarihinde Erzincan’da meydana gelen ve yaklaşık 33 bin kişinin hayatını kaybettiği, binlerce kişinin yaralandığı 7,9 büyüklüğündeki deprem, Türkiye tarihinin en yıkıcı afetlerinden biri olarak hafızalardaki yerini koruyor. Dünyanın en büyük depremleri arasında gösterilen 1939 Erzincan depreminin yıl dönümü dolayısıyla, depremde hayatını kaybeden vatandaşlar için mevlit okutulacak. Gazeteci-Yazar Hikmet Köksal, Erzincan’ın tarih boyunca büyük depremler yaşadığını belirterek, kentin 1939 ve 1992 depremlerinin ardından yeniden inşa edildiğini ifade etti. Köksal, 1939 depremi sonrası müdahale şartlarını bugünün imkânlarıyla kıyaslayarak şu değerlendirmede bulundu: "1939 depreminde devletin müdahalesi, dönemin imkânları nedeniyle bugünkü şartlara göre ilkel görünebilir. Erzincan’a tren 1938’de gelmişti ancak depremden üç gün sonra demiryolu hattı kapandığı için yardımlar gecikmiştir. Dönemin valisi, ancak Kemah yolu üzerindeki bir noktadan Ankara’ya ‘Erzincan yıkıldı’ şeklinde kısa bir mesaj iletebilmiştir. Haberleşme, ulaşım ve finansman imkânları çok sınırlıydı. Günümüzde ise afetlerle mücadelede uzman birimler ve ileri teknolojiler bulunmaktadır." 1939 depremi sonrası yardımlar tartışma konusu 1939 Erzincan depreminin ardından gönderilen yardımlarla ilgili bazı iddiaların tarihi tartışma konusu olduğunu belirten Köksal, bu konuların hâlâ netlik kazanmadığını dile getirdi. Tarihi kayıtlara ve iddialara göre: Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Erzincan’da 2,5 saat kaldı. Başbakan Refik Saydam, deprem bölgesini 5 ay sonra ziyaret etti. İlk çadırlar, depremden 1 ay sonra gönderildi. Erzincan için 2 milyon TL ödenek ayrıldı. 1943 yılına kadar gönderilen toplam para 303 bin TL oldu; bunun 200 bin TL’sinin İnönü heykeli yapımında kullanıldığı iddia edildi. 7 yıl sonra belediye tarafından 5 örnek ev yapıldı, süreç 1947’de hükümet uhdesine alındı. 1992 depremi ve yapılaşma tartışmaları Erzincan, 13 Mart 1992 tarihinde 6,8 büyüklüğünde bir depremle yeniden sarsıldı. Bu depremde 653 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 10 bin bina yıkıldı ve şehir büyük ölçüde zarar gördü. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı ise Erdal İnönü idi. Yapılan incelemelerde, yıkılan binaların önemli bir bölümünün kamuya ait yapılar olduğu belirlendi. Dönemin Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı, sorumlular hakkında işlem yapılacağını açıkladı. Ancak bu yapıların, 1939 depremi sonrası 1940 yılında çıkarılan deprem yönetmeliğine göre inşa edildiği, buna rağmen 1992 depreminde yıkıldıkları ya da ağır hasar gördükleri ifade edildi. Depremin maddi zararının, dönemin parasıyla yaklaşık 40 trilyon lira olduğu açıklandı. Zemin uyarıları Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından deprem sonrası hazırlanan raporda, Erzincan’ın yeniden kurulduğu alanın alüvyon zemin üzerinde yer aldığı ve bunun deprem açısından risk taşıdığı vurgulandı. Raporda, zeminin sıvılaşmaya müsait olduğu ve sarsıntı şiddetini artırdığı belirtildi. 1939 Erzincan depreminde 33 bin kişi hayatını kaybetmiş, 100 bin kişi yaralanmış, 116 bin bina yıkılmıştı. Aradan geçen yıllara rağmen yaşanan acı, Erzincan’ın ve Türkiye’nin ortak hafızasında yer almaya devam ediyor.
İstanbul Ataşehir’de karla mücadele için tüm önlemler alındı İstanbul genelinde beklenen kar yağışı ve yapılan meteorolojik uyarılara karşı tüm hazırlıklarını tamamlayan Ataşehir Belediyesi, ilçede ulaşımın aksamaması ve günlük yaşamın güvenli şekilde devam etmesi için sahada görev alacak ekiplerini hazır bekletiyor. Karla mücadele çalışmaları kapsamında Ataşehir genelinde; 14 binek araç, 13 çift kabin araç, 12 iş makinesi, 8 kamyon, 5 kar küreme aracı, 20 damperli kamyonet ve 2 tanker olmak üzere toplam 74 araç görev alacak. Çalışmalara 195 kişilik saha ve teknik ekip destek verecek. Ana arterlerden ara sokaklara, kaldırımlardan okul yollarına kadar ilçenin tüm noktalarında kar küreme, tuzlama ve buzlanma önleyici çalışmalar aralıksız şekilde yürütülecek. Özellikle ulaşımın ve yaya güvenliğinin aksamaması için ekipler kritik noktalarda öncelikli müdahalede bulunacak. 2 bin ton tuz stoklandı Muhtemel buzlanmalarda tuzlama çalışmaları için 2 bin ton tuz stoklanırken Ataşehirli vatandaşlar da, ihtiyaç duymaları halinde Ataşehir Belediyesi’nce belirlenen tuz temin noktalarından ücretsiz tuz temin edebilecek. Ataşehir Belediyesi, kar yağışı süresince ilçe genelinde güvenli ulaşımı sağlamak ve olumsuzlukların önüne geçmek amacıyla çalışmalarını 7/24 esasına göre sürdürecek. Karla mücadele kapsamında Ataşehir’de tuz bırakılacak noktalar şöyle: "Âşık Veysel Mahallesi 3039 Sokak, Esatpaşa Mahallesi Erdoğan Sokak, Yenisahra Mahallesi Koç Caddesi, Yenisahra Mahallesi İnönü Caddesi, Yenisahra Mahallesi Derecik Sokak, Kayışdağı Mahallesi Üçnar Sokak, Kayışdağı Mahallesi Patika Yolu Sokak, Kayışdağı Mahallesi Çoban Çeşme Sokak, Kayışdağı Mahallesi Egemenlik Sokak, İnönü Mahallesi Piri Mehmet Paşa Caddesi, İnönü Mahallesi Muhtarlıktan Aşağı Rampalar, İnönü Mahallesi Emekçi Sokak, İnönü Mahallesi Yeşil Sokak, Mustafa Kemal Mahallesi Cem Evi, İçerenköy Mahallesi Yücel Sokak-Mutlu Sokak kesişimi ve Mimar Sinan Mahallesi Enderbey Sokak-Kemalpaşa Caddesi kesişimi."
Bursa Başkan Bozbey Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin güncel borcunu açıkladı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, belediyenin, Buski ve iştiraklerin güncel borçlarını kamuoyu ile paylaştı. Göreve geldikleri 20 ay önce Büyükşehir Belediyesi’nin 13 milyar lira olan borcunu bgün 8,9 milyar liraya düşürdüklerini anlatan Başkan Bozbey, "Buski’nin borcu 11,8 milyar liradan 23,11 milyar liraya yükseldi. Bunu söylemiştik. Biz daha önce işin başında olsaydık Buski’nin borcu bu kadar artmazdı" dedi. 2025 yılı değerlendirme toplantısında konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kasım sonu itibariyle belediyenin borcunu açıkladı. Başkan Bozbey, "Sağlam mali yapı oluşturduk. 13 milyar lira büyükşehir borcu vardı. Kasım sonu itibariyle 8,9 milyar liraya düşmüş durumda. Yüzde 31 borcumuz azaldı. Buski borcu 11.8 milyar lira idi 23,11 milyar liraya yükseldi. Yüzde 96 yükseldi Şirketler 4,1 milyar liradan 4,610 milyara çıktı. Yüzde 11 arttı. Buskinin borcu 25 milyara çıkacak dedim, meclis üyeleri güldüler bana. Kasım sonu 23,11 milyar lira. Artış yüzde yüz olmuş. Bunun sebeplerini daha önce anlattım" diye konuştu. Genel toplam borcu 28,8 milyar olarak devir aldıklarını hatırlatan Başkan Bozbey, "36,6 milyara yükseldi, yüzde 27 arttı.Biz olsaydık bu işin başında 23 milyar Buski borcu olmazdı. Hem yarım yamalak beceremedikleri işler yapılmaz Nilufer çayı kirlenmezdi. Çok daha ekonomik mal ederek bu borcun çok daha altında bir borç ortaya çıkardık. Beceriksizliğin faturası bunlar. Bunları da çözeceğiz. Şirketlerde yüzde 11 artış var. Yıl sonu itibariyle rakamın düşeceğini söyleyebilirim. Toplama baktığımızda 835 milyon Euro borç yükü almıştık. Yüzde 11’lik azalma var. Hem hizmet ürettik. Hem de 746 milyon Euro’ya düştü borcumuz. Bu mali disiplinin getirdiği sonuç olarak karşımızda oluştu. Bize gelen paranın Bursalılar adına geldiğini 3,3 milyon insanımızın parası olduğunu onların parasını kullanan kişiler olduğumuzun bilincindeyiz. Onları adına kullanıyoruz. Benim değil hiç bir arkadaşımın da değil. Bursalıların parası. Bir delikli kuruşu dahi hesap eder durumdayız. Doğru yere harcıyoruz. Doğru zamanda ekonomik harcıyoruz. Kaçağı sıfırladık. Bunun sonucunda karşımızda sonuç çıktı. Bir tek Buski bizi zorluyor. Buski olmasa borçlarımızda ne kadar azalma olacak. Bir ay sonra net rakam çıkacak. Biz Bursalıların ödediği her kuruşun hesabını veren şeffaf ve güçlü bir yapı güçlü bir yönetim inşa ettik. 2025 yılı Bursamız için sadece yoğun çalışma dönemi değil aynı zamanda yeni bir anlayışın yerleştiği yıl oldu" şeklinde konuştu.