ÇEVRE - 13 Ocak 2025 Pazartesi 07:47

Ağrı’da kış manzarası göz kamaştırdı

A
A
A
Ağrı’da kış manzarası göz kamaştırdı

Ağrı’da oluşan kış manzarası, ortaya göz kamaştıran kartpostallık görüntüler çıkardı.


Kış mevsiminin en belirgin hissedildiği illerin başında gelen Ağrı’da şehir merkezi ve köylerde kar yığınları seyrine doyulmaz görüntüler oluşturuyor.


Günlük yaşamı zorlaştırmasına rağmen güneşle beraber parlayan karın tadını çıkarmak isteyen vatandaşlar doğayla buluşurken, karın eşsiz güzelliği havadan görüntülendi.



Ağrı’da kış manzarası göz kamaştırdı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Seyit Mehmet Özkan: “Hareketsiz toplumlar yok olmaya mahkumdur” Kulüp televizyonuna açıklamalarda bulunan Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, “Hareketsiz toplumlar yok olmaya mahkumdur. Hareketli toplumlar kendilerini geliştiren, meraklı olan, kıpır kıpır toplumlar daha çok ileriye giderler” dedi. Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, bir etkinlik sırasında kulüp televizyonuna önemli ve samimi açıklamalarda bulundu. İşlerinin öncelikle bu toprakların çocuklarına sporu sevdirmek olduğunu vurgulayan Özkan, “Spor toplumumuzda aslında olmazsa olmaz sosyal yaşam alanlarından başında geliyor. Ama ülkemizde maalesef spor çok yapılmıyor. Yani amatör lisanslı oyuncu sayısına bakarsanız 85-90 milyon olduk. Sadece futboldan bahsetmiyorum tabii. Yani atletizm başta olmak üzere, yüzme, voleybol, basketbol birçok spor dalı var. Ama lisanslı oyuncu sayımız çok az. Beden eğitimi, milli eğitimde mutlaka daha önde olmaktı. Yani matematik tabii ki çok önemli, matematik bilmeyen hayatını yönlendiremez. Ama bunun yanında da hareketsiz insanlar, hımbıl, tombul, obez insanlardan oluşan bir toplum da bence gerçekten zayıf bir toplum olur” dedi. “Görevimiz spor yaptırmak ve sevdirmek” Altınordu Futbol Kulübü olarak sosyal görevlerinin bu toprakların çocuklarına spor yaptırmak olduğunu söyleyen Başkan Seyit Mehmet Özkan, “Sosyal görevimiz bu topraklarda çocuklarımıza spor yaptırmak ve de onları sporu sevdirmek. Gelecekte hepsi tabii ki profesyonel oyuncular olmayacak. Birçoğu en azından sportmen bireyler olacaklar. Sportmen birey olduğu zaman bu çocuklar yenmeyi ve yenilmeyi öğreniyorlar. Yani hem sevinmeyi öğreniyorlar hem de üzülmeyi öğreniyorlar. Oynarken sosyalleşiyorlar. Takım oyunlarında antrenörünün sözünü dinliyor. Arkadaşıyla pas yaparken, birlikte oynarken onunla bir etkileşime giriyor. Bunların hepsi çocukların sosyal yönlerini çok geliştiriyor. Toplumlarda zaten ne kadar sosyalleşme gelişirse o kadar daha gelişmiş toplumlar oluyor. Yani bu anlamda spor çok önemli” diye konuştu. “Türkiye’nin Altınordu’suyuz” Türkiye’de futbolun yavaş oynandığını da belirten Başkan Özkan, “Avrupa’da daha hızlı oynanıyor. Çünkü herkes için bu meslektir. Bu mesleğe saygısı var. O yüzden Allah ne verdiyse diye kimse girmiyor. Herkesin rakibine karşı bir saygısı var. Respect diye bir şey var yani. Koskoca bir kelime bu. FIFA’nın üstüne durduğu en önemli kelime. Sadece Altınordu için değil, bütün kulüplerimize çocuk yetiştiriyoruz. Biz Türkiye’nin Altınordu’suyuz. Biz İzmir’den çıktık ama lütfen kimse bizi İzmir kulübü olarak görmesin. Biz Türkiye’nin kulübüyüz. Biz herkesin ikinci takımıyız. Biz herkese, her takıma, yani Türkiye’de ne kadar futbol okulu yapıyorsak oradaki bütün çocuklar aslında aynı zamanda da o kentinin kulübünün de oyuncusu olarak görmeyi düşünüyoruz. Çünkü bizim zaten A takımımızda oynatacağımız oyuncu sayısı 20-21. Yani onu zaten biz kendimiz sağlarız. Ama şu anda 20 bin çocuğa spor yaptırıyoruz. Ve bu giderek iyiye doğru gidiyor. Görüyorum ki oyun olarak iyi gelişiyoruz. Çok oyuncu çıkar böyle gidersek. Tabii sadece biz yapmıyoruz zaten futbol okullarını. Birçok kulüp yapıyor. Ama herkesin belli bir kurumsal ilkeler çerçevesinde yapmasını öneriyorum. Yenici olmaktan ziyade oyun odaklı olmayı, antrenörlerin kendilerinin tatmin ettiği değil, çocukların mutlu olacağı dakikaları da düşünerek yapmalarını istiyorum. Hayat böyle devam edecek bize. Biz çok iyi bir şey yapıyoruz. Allah bugünleri bize gösterdi. Şükürler olsun. Daha da iyi yapmak için çabalayacağız. Bu topraklar, bu vatan, burada doğduk. Son nefesimizi de burada vereceğiz. Allah da bana son nefesimi böyle bu çocuklarla birlikte olurken bana vermeyi nasip etsin. Çünkü ben gerçekten her değdiğimiz çocuğun gerçekten çok şeyler, çok şeyler kattığını düşünüyorum. Bunun iç huzuruyla hayata devam ediyoruz” diye konuştu.
Ankara Kore restoranında yemekleri "Squid Game" dizisinin karakterleri servis ediyor Ankara’da Kore mutfağından yemeklerin piştiği restoranda, izlenme rekorları kıran "Squid Game" dizisinin karakterleri yemeklerin servisini yapıyor. "Squid Game" (Kalamar Oyunu) dizisi, dünya çapında izlenme rekorları kırarak büyük bir beğeni topladı. Güney Kore yapımı dizi, kültürel açıdan da dünyanın farklı noktalarına ihraç edildi. Ankara’da Kore mutfağında hizmet veren bir restoranda, dizideki oyuncu karakterleri yemek servisi yapıyor. Önce diziye ait bir müzik müşterilere dinletiliyor. Ardından yüzlerinde üçgen ve daire simgeleri taşıyan dizi karakterleri sahneye çıkıyor. Karakterler, dizideki davet kartlarını müşterilerin masasına bırakıyor. Ardından müşteriler dizinin etkisiyle gerilirken karakterlerin sipariş edilen yemekleri getirmesinin ardından derin bir nefes alıyor. Lezzetin ve dizinin buluştuğu restorana, Kore mutfağına ve kültürüne ilgi duyan çok sayıda vatandaş katılım gösteriyor. Yemeklerini yiyen vatandaşlar, dizinin karakterleriyle de fotoğraf çekinerek o anları ölümsüzleştiriyor. "Kore trendi yükseldi" Restoranın sahibi Sefa Gülhan, İHA muhabirine açıklamasında, "Son zamanlarda Kore trendi yükseldi. Squid Game ile beraber tavan seviyeye çıktı. Restoranımızda böyle bir hizmet vermek istedik. Muhafızlarımız belli aralıklarla gelip yemeklerini dağıtıyorlar ve müşterilerin çok beğendiğini gördük. Bu da bizim müşterimizin hoşuna gitti" ifadelerini kullandı. "Fotoğraf çekindikleri için yemeklerini dağıtamıyorlar" Vatandaşların ilgisinden memnun duyduklarını söyleyen Gülhan, "Bizim sıkıntımız fotoğraf çekindikleri için yemeklerini dağıtamıyorlar. Biraz problem oluyor ama biz memnunuz. Gelen müşteriler ’ne zaman gelecekler’ diye soru soruyor. Kore yemeklerini sevenleri bekleriz. Dizinin de finalinin daha güzel olacağını düşünüyoruz" diye konuştu. "Çelik çomak oynayacağız" Müşterilerden Önder Somuncu ise açıklamasında, "Arkadaşlara söylüyorum burası Türkiye, çelik çomak oynayacağız. Kore’nin yerel oyunu değil. Türkiye’de çocukların oynadığı yakar top, çelik çomak gibi oyunlar oynarsak varız" ifadesini kullandı. "Paranın insanları neye dönüştürdüğü gösteriyor" Diziyi izleyen çocuklardan Tuna İsmet Akyol ise "Bu oyuncuları karşımda görünce biraz korktum açıkçası. Ben biraz korktum ve heyecanlandım. İkinci sezonda en sevdiğim karakter ’Thonos’du. Ölmesine çok üzüldüm. Dizi de çok kötü yerde sonlandırıldı. Kesinlikle izlenmesi gerekiyor dizi. Paranın insanları neye dönüştürdüğü gösteriyor" diye konuştu. "Uzak doğu ülkelerinin yemeklerine bayılıyorum" Çocuklardan Kayra Gökalp ise "Fotoğraf çekildim hepsini paylaşacağım internette. Çok güzel oldu. Uzak doğu ülkelerinin yemeklerine bayılıyorum. Çok yiyor ve seviyorum. İkinci sezonun sonu biraz saçma bitti. Orada kesmemeleri gerekti. 3’üncü sezon bu sene çıkacağı için heyecanlıyım. Çocuklardan Ceren Yüksel ise "Arkadan şarkı çaldı. Ben aşırı gerildim, biraz korktum. Sonra fotoğraf çekindik" dedi.
İzmir Ege Üniversitesi, bölgede 1’inci Türkiye’de 3’üncü Ege Üniversitesi öğrenci topluluklarının hazırladığı 21 proje, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ÜNİDES programı kapsamında destek almaya hak kazandı. Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında, 2024-2025 yılı 2. dönem başvuru sonuçları açıklandı. Ege Üniversitesi öğrenci topluluklarının hazırladığı 21 proje desteklenmeye uygun bulundu. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Genç ofislerin üniversite öğrenci topluluklarıyla etkileşimlerini artırmayı ve gençlerin gelişimine katkı sağlamayı hedefleyen ÜNİDES program kapsamında önemli bir başarıya imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Tam akreditasyona sahip, öğrenci odaklılıkta ödüllü, sağlık temalı araştırma üniversitemizin 21 projesi hibe almaya hak kazandı. Bu başarı bugüne karar yürüttüğünüz öğrenci odaklı çalışmalarımızın meyvesidir. Öğrencilerimizi ve danışman akademisyenlerimizi tebrik ediyorum” diye konuştu. ÜNİDES programında elde edilen bu başarının önemli olduğunu ifade eden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Oluşturduğumuz bilim üretme ekosisteminin en önemli paydaşı olarak gördüğümüz öğrencilerimize yönelik çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Tüm birimlerimiz ile eşgüdüm halinde öğrenci odaklı projelerimize devam ediyoruz. Hep söylediğim gibi bizim üniversitede var oluş sebebimiz öğrencilerimiz olduğunu bilerek 90’dan fazla öğrenci odaklı uygulamayı hayata geçirdik. Öğrenci topluluk sayımızı 51’den 93’e, üye sayısını da 8 binden 35 bine çıkardık. Eğitim öğretim başta olmak üzere sosyal, kültürel ve sportif alanlarda öğrencilerimizin gelişimlerini önemli buluyoruz. Ayrıca gençlerin araştırma kültürünü üniversiteye ilk adımları ile birlikte edinmelerini istiyoruz. Bu kapsamda öğrencilerimizin proje hazırlama süreçlerinde yer almaları için Araştırma Odaklı Öğrenci Merkezini kurduk. Burada gençlerimize Ar-Ge kültürü kazandırıyoruz. AROM’da hocaları danışmanlığa nitelikli projelere imza atan öğrenci topluluklarımızın 21 projesi, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ÜNİDES programı kapsamında destek almaya hak kazandı. Üniversitemiz Ege bölgesinde 1’inci ülkemiz genelinde ise 3’üncü sırada yer aldı. Gençlerimizin bilgi ve teknoloji geliştirmeleri, proje hazırlamaları, bu projeleri tescilleyerek ticarileştirmeleri için eğitimlerimize devam edeceğiz. Öğrenci odaklı yönetim anlayışımızın gereği olarak araştırma kültürü ve girişimcilik ekosistemimizi öğrencilerimizle el ele vererek daha ileriye taşıyacağız. Üniversitemizin bilimsel altyapısını ve araştırma kapasitesini daha ileriye taşımak için başta öğrencilerimiz olmak üzere tüm paydaşlarımızla birlikte çalışmaya, üretmeye devam edeceğiz” dedi. Türkiye genelinde 131 üniversitenin 182 ulusal, 519 yerel olmak üzere toplamda 701 projeye 41 milyon 441bin 657 TL destek verildi. Desteklenen projeler; bilim ve teknoloji, güzel sanatlar, spor ve sağlıklı yaşam, kişisel ve sosyal gelişim, iş birliği programları, uluslararası çalışmalar ve daha birçok alanda gençlerin gelişimine katkı sağlayacak.
Antalya Milli servet otoparklarda çürümeye terk edildi, aralarında 21 yıldır bekleyen var Antalya’da icradan ya da eksik evrak nedeniyle trafikten men edilen binlerce otomobil ve motosiklet, yediemin otoparklarında çürümeye terk edildi. Antalya Otoparkçılar ve Oto Yıkamacılar Derneği Başkanı Mustafa Hakan Topçu, "Milli servetimiz heba oluyor, çözüm bekliyoruz" ifadelerini kullandı. Çeşitli sebeplerden dolayı haciz yoluyla bağlanan araçlar kentteki yediemin otoparklarında yıllardır bekliyor. Sadece kent merkezinde binlerce otomobil ve motosikletin bulunduğu yediemin otoparklarında araçların birçoğunun çürümeye başladığı görüldü. Aralarında lüks araçların da bulunduğu otoparklarda yer kalmayınca işletme sahipleri gelecek olan hacizli araçlar için yeni otoparklar da açmaya başladı. Antalya Otoparkçılar ve Oto Yıkamacılar Derneği Başkanı Mustafa Hakan Topçu, hem milli servetin israf edildiğini hem de yediemin işletmecilerinin ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtti. "Yüzde 80’i icralık" 17 yıl önce bir otoparkla başladığı yediemin işletmeciliğine bugün beş otoparkla devam ettiğini belirten Hakan Topçu, otoparklarının araçlarla dolup taştığını ve bu sebeple 22 dönüm alana sahip beşinci otoparkı açtıklarını söyledi. Topçu, “Bizde bulunan araçların yüzde 80’i icralık, yüzde 20’si ise trafikten men edilen araçlar. Sadece benim işletmelerimde motorlarla birlikte 2 bin 500’ün üzerinde araç var. Türkiye genelindeki yediemin otoparklarında bu sayı çok daha fazla” dedi. Tasfiye sürecinde tıkanıklık Hakan Topçu, tasfiye sürecindeki eksiklikler nedeniyle araçların otoparklarda çürüdüğünü dile getirdi. 2022’de çıkan tasfiye yasasına rağmen bugüne kadar yalnızca 350 aracın işlem gördüğünü, bunlardan da yalnızca 40-50 tanesinin satıldığını ifade eden Topçu, "Tasfiye işlemleri başarıyla yapılsa, 22 dönümlük alan yerine sadece 5 dönümde bu işi halledebilirdik. Ancak mevcut sistemde araçlar çürümeye terk ediliyor" dedi. “Herkes sorumluluktan kaçıyor” Sorunun temelinde sorumluluk almaktan kaçınılması olduğunu belirten Topçu, şunları söyledi: “Avukatlar araçları bağlatıyor, ancak satış sürecine girmiyorlar. Devletin alacakları öncelikli olduğu için avukatlar masraf yapıp para kazanamayacaklarını düşünüyorlar. Bu yüzden araçlar otoparklarda bekliyor. Devletin, bu süreci hızlandıracak bir sistem kurması gerekiyor. Örneğin, ekonomik değeri olmayan araçların tasfiyesi hızla yapılmalı.” Motosikletler ve gümrük araçları Yediemin otoparklarında en fazla sorun yaşanan araçların başında motosikletler geldiğini belirten Hakan Topçu, “Motosikletlerin ekonomik değeri genelde düşük. Bir motosikleti otoparka bağlamanın maliyeti, satış fiyatını aşıyor. Bu da sistemin mantıksız olduğunu gösteriyor” dedi. Topçu, gümrük ihlali nedeniyle bağlanan araçların ise çoğunlukla lüks araçlar olduğunu ve çözüm süreçlerinin daha karmaşık olduğunu belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Gümrükten gelen gümrük ihlali yapmış bizim otoparkımızda aşağı yukarı 30-35’e yakın araç var. Hepsi lüks araçlar, gümrükle olan işlerini çözmeleri lazım. Ödeyecekleri cezalar var. Onları öderlerse araçlarını teslim alıyorlar. Yurt dışına çıkması gerekiyorsa yurt dışına çıkarılması gerekiyor. Sahibi çıkmazsa da biz gümrüğe teslim ediyoruz. Gümrük satışını yapıyoruz.” “Milli servet çürümemeli” Hakan Topçu, yıllardır otoparklarda bekleyen araçların birer milli servet olduğunu vurgulayarak, araçların tasfiye edilmesinde devlet kurumlarının daha etkin olması gerektiğini söyledi. Topçu, “Buradaki araçların parçaları bile ülke ekonomisine katkı sağlayabilir. Ancak mevcut sistem nedeniyle bu kaynaklar çürümeye bırakılıyor. Bu bir milli servet. En azından pert bile olmuş olsa araçların içerisinde kullanılacak malzemeler var. Bu malzemeler yurt dışından dövizle geliyor. Yani bu ekonomik durumda devlete destek olunması gerekirken, araçlar bu şekilde beklememeli. Anadolu kamyonetleri 17 senedir bekliyor. Ama kimse işlem yapmıyor, satmıyor. Yani şu kamyoneti götürüp satsanız belki hurdacı alacak. Onu bile yapamıyorlar, onu bile satmıyorlar. Burada bulunan araçların bazılarının ekonomik değeri yok. Yürür vaziyette değil ama bunlar otoparka ilk bağlandığı zaman hepsinin bir ekonomik değeri vardı. Burada vatandaşın ve ülkenin milli serveti heba ediliyor. Çözüm bekliyoruz” dedi. "Herkesin sorumluluk alması şart" Yediemin işletmecilerinin sorumluluklarının fazla olduğunu ancak yetkilerinin kısıtlı olduğunu dile getiren Topçu, kira maliyetleri ve artan masraflar nedeniyle işlerin sürdürülemez hale geldiğini ifade ederek, “UYAP sisteminde araçların durumunu bile göremiyoruz” şeklinde konuştu. Hakan Topçu, yönetmeliklerde yapılacak bazı değişikliklerle sorunun çözülebileceğini ifade ederek, "Her kurum kendi alacaklı olduğu araçların tasfiye işlemini hızla gerçekleştirmeli. Yıllardır bekleyen araçların çözüme kavuşması için herkesin sorumluluk alması şart" dedi.