EKONOMİ - 13 Ocak 2025 Pazartesi 10:06

Milli servet otoparklarda çürümeye terk edildi, aralarında 21 yıldır bekleyen var

A
A
A

Antalya’da icradan ya da eksik evrak nedeniyle trafikten men edilen binlerce otomobil ve motosiklet, yediemin otoparklarında çürümeye terk edildi. Antalya Otoparkçılar ve Oto Yıkamacılar Derneği Başkanı Mustafa Hakan Topçu, "Milli servetimiz heba oluyor, çözüm bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Çeşitli sebeplerden dolayı haciz yoluyla bağlanan araçlar kentteki yediemin otoparklarında yıllardır bekliyor. Sadece kent merkezinde binlerce otomobil ve motosikletin bulunduğu yediemin otoparklarında araçların birçoğunun çürümeye başladığı görüldü. Aralarında lüks araçların da bulunduğu otoparklarda yer kalmayınca işletme sahipleri gelecek olan hacizli araçlar için yeni otoparklar da açmaya başladı. Antalya Otoparkçılar ve Oto Yıkamacılar Derneği Başkanı Mustafa Hakan Topçu, hem milli servetin israf edildiğini hem de yediemin işletmecilerinin ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtti.

Milli servet otoparklarda çürümeye terk edildi, aralarında 21 yıldır bekleyen var

"Yüzde 80’i icralık"

17 yıl önce bir otoparkla başladığı yediemin işletmeciliğine bugün beş otoparkla devam ettiğini belirten Hakan Topçu, otoparklarının araçlarla dolup taştığını ve bu sebeple 22 dönüm alana sahip beşinci otoparkı açtıklarını söyledi. Topçu, “Bizde bulunan araçların yüzde 80’i icralık, yüzde 20’si ise trafikten men edilen araçlar. Sadece benim işletmelerimde motorlarla birlikte 2 bin 500’ün üzerinde araç var. Türkiye genelindeki yediemin otoparklarında bu sayı çok daha fazla” dedi.

Tasfiye sürecinde tıkanıklık

Hakan Topçu, tasfiye sürecindeki eksiklikler nedeniyle araçların otoparklarda çürüdüğünü dile getirdi. 2022’de çıkan tasfiye yasasına rağmen bugüne kadar yalnızca 350 aracın işlem gördüğünü, bunlardan da yalnızca 40-50 tanesinin satıldığını ifade eden Topçu, "Tasfiye işlemleri başarıyla yapılsa, 22 dönümlük alan yerine sadece 5 dönümde bu işi halledebilirdik. Ancak mevcut sistemde araçlar çürümeye terk ediliyor" dedi.

“Herkes sorumluluktan kaçıyor”

Sorunun temelinde sorumluluk almaktan kaçınılması olduğunu belirten Topçu, şunları söyledi: “Avukatlar araçları bağlatıyor, ancak satış sürecine girmiyorlar. Devletin alacakları öncelikli olduğu için avukatlar masraf yapıp para kazanamayacaklarını düşünüyorlar. Bu yüzden araçlar otoparklarda bekliyor. Devletin, bu süreci hızlandıracak bir sistem kurması gerekiyor. Örneğin, ekonomik değeri olmayan araçların tasfiyesi hızla yapılmalı.”

Motosikletler ve gümrük araçları

Yediemin otoparklarında en fazla sorun yaşanan araçların başında motosikletler geldiğini belirten Hakan Topçu, “Motosikletlerin ekonomik değeri genelde düşük. Bir motosikleti otoparka bağlamanın maliyeti, satış fiyatını aşıyor. Bu da sistemin mantıksız olduğunu gösteriyor” dedi. Topçu, gümrük ihlali nedeniyle bağlanan araçların ise çoğunlukla lüks araçlar olduğunu ve çözüm süreçlerinin daha karmaşık olduğunu belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Gümrükten gelen gümrük ihlali yapmış bizim otoparkımızda aşağı yukarı 30-35’e yakın araç var. Hepsi lüks araçlar, gümrükle olan işlerini çözmeleri lazım. Ödeyecekleri cezalar var. Onları öderlerse araçlarını teslim alıyorlar. Yurt dışına çıkması gerekiyorsa yurt dışına çıkarılması gerekiyor. Sahibi çıkmazsa da biz gümrüğe teslim ediyoruz. Gümrük satışını yapıyoruz.”

Milli servet otoparklarda çürümeye terk edildi, aralarında 21 yıldır bekleyen var

“Milli servet çürümemeli”

Hakan Topçu, yıllardır otoparklarda bekleyen araçların birer milli servet olduğunu vurgulayarak, araçların tasfiye edilmesinde devlet kurumlarının daha etkin olması gerektiğini söyledi. Topçu, “Buradaki araçların parçaları bile ülke ekonomisine katkı sağlayabilir. Ancak mevcut sistem nedeniyle bu kaynaklar çürümeye bırakılıyor. Bu bir milli servet. En azından pert bile olmuş olsa araçların içerisinde kullanılacak malzemeler var. Bu malzemeler yurt dışından dövizle geliyor. Yani bu ekonomik durumda devlete destek olunması gerekirken, araçlar bu şekilde beklememeli. Anadolu kamyonetleri 17 senedir bekliyor. Ama kimse işlem yapmıyor, satmıyor. Yani şu kamyoneti götürüp satsanız belki hurdacı alacak. Onu bile yapamıyorlar, onu bile satmıyorlar. Burada bulunan araçların bazılarının ekonomik değeri yok. Yürür vaziyette değil ama bunlar otoparka ilk bağlandığı zaman hepsinin bir ekonomik değeri vardı. Burada vatandaşın ve ülkenin milli serveti heba ediliyor. Çözüm bekliyoruz” dedi.

Milli servet otoparklarda çürümeye terk edildi, aralarında 21 yıldır bekleyen var

"Herkesin sorumluluk alması şart"

Yediemin işletmecilerinin sorumluluklarının fazla olduğunu ancak yetkilerinin kısıtlı olduğunu dile getiren Topçu, kira maliyetleri ve artan masraflar nedeniyle işlerin sürdürülemez hale geldiğini ifade ederek, “UYAP sisteminde araçların durumunu bile göremiyoruz” şeklinde konuştu.

Hakan Topçu, yönetmeliklerde yapılacak bazı değişikliklerle sorunun çözülebileceğini ifade ederek, "Her kurum kendi alacaklı olduğu araçların tasfiye işlemini hızla gerçekleştirmeli. Yıllardır bekleyen araçların çözüme kavuşması için herkesin sorumluluk alması şart" dedi.

Milli servet otoparklarda çürümeye terk edildi, aralarında 21 yıldır bekleyen varBegüm Aksoy - Fırat Demir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Mudanya Üniversitesi’nde yeni dünyada çocuk olmak semineri gerçekleştirildi Çağımızdaki değişimlerin çocuklar üzerindeki etkilerini konuşmak için düzenlenen "Yeni Dünyada Çocuk Olmak" Semineri, Mudanya Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Seminerde, Eğitimci, Sosyal Girişimci Sevinç Atabay, Psikolog, Yönetici Nazlı Deniz Yiğit, Eğitimci, Yazar Akademisyen Dr. Ulviye Akın ile Mudanya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elif Sezgin, dijitalleşmenin, küreselleşmenin ve toplumsal dönüşümlerin bir arada yaşandığı yeni dünyada çocukların yaşadığı problemler, ebeveynlere ile eğitimcilere düşen görevler ile ilgili bilgiler aktardılar. Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Görkem Kaya, Özel Anaokulları Derneği Bursa İl Temsilcisi Serkan Yavuz, Aile ve Sosyal Hizmetler Şube Müdürü Yusuf Yağcı ile Bursa’daki okul öncesi eğitim kurumlarının yönetici ve öğretmenlerinin katıldığı seminerin açılışında konuşan Mudanya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Karip, İbni Sina’nın da belirttiği gibi çocuğun eğitiminin doğumla birlikte başladığını dile getirerek, “Ama anne ve babadan alınan eğitim zamanla değişti. Dijitalleşme hayatımızın her alanında. Çocuk böyle bir dünyaya gözünü açıyor. Büyük bir stresle baş edecek dirençli çocuklar bekliyoruz. Yapılan araştırmalar, erken çocukluk eğitimi alanların hayatta daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Ama ülkemizin bu konuda alacak çok yolu var. Erken çocukluk eğitimi insanın ve toplumun hayatında fark katıyor. Bu eğitimi alanların tüketen değil üretken hobileri oluyor. Yeteneklerinin farkına daha çabuk varıyorlar. Biz de Bursa Çocuk Üniversitesi’nden Mudanya Üniversitesi’ne bir birikimi aktarıyoruz” diye konuştu. Bingöl: Değer üretmeyi hedefliyoruz Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl de, Mudanya Üniversitesi olarak bilimsel çalışmalarla değer üretmeyi, yaşadığımız kente ve topluma faydalı olmayı amaçladıklarını kaydederek, “Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz seminerlerin bir yenisini gerçekleştiriyoruz. Çocuk insanlığın en önemli meselesi. Çocuğun eğitimi inşaatın temeli gibidir. Nitelikli, kaliteli ve sistemli olmalıdır. Eğitimi bilen insanlar tarafından verilmelidir. Seminerimizin bu konuda sorunlara ışık tutacak. Tüm katılımcılara teşekkür ediyorum” dedi. Çocuklarınızın merak dünyasını öldürmeyin Açılış konuşmalarının ardından seminerde ilk sözü alan Eğitimci, Sosyal Girişimci Sevinç Atabay Yeni Dünyaya Ebeveyn Olmak başlıklı sunum gerçekleştirdi. Bir insanın en büyük yolculuğunun kendi içine yaptığı yolculuk olduğunu belirten Atabay, şunları söyledi: “Hızlı bir dünyada yaşıyoruz. Sabır süresi 58 saniye. Sabrımızı kaybettik. Hız olunca öğrenme derinleşmiyor. Tabii ki teknolojiden kaçamayız. Şimdi Toplum 5.0 kavramı var. Bu teknolojinin insanın yerine değil yanına gelmesini öngörüyor. Kendimizi tanımadan bir çocukla iletişim kuramayız. Öncelikle, çocuğu çocuk olarak anlamak gerekiyor. Öğrenme merakla başlar. Çocuklarınızın merak duygusunu öldürmeyin. Güven duygusu da çok önemli. Çocuk güvenini kaybettiğinde kendini geri çekiyor. Çocuklarınızla arkadaş değil, anne, baba, öğretmen olun. Oynayacağı oyunu siz kurgulamayın. Bırakın saçma da olsa oyunu o kursun. Oyun oynamanın tadına varsınlar. Bir çocuğun hayatını küçükken ne kadar kolaylaştırırsanız büyüdüğünde o kadar zor bir hayatı olur. Çocuğunuzun yerine düşünmeyin, yerine karar almayın. Çocuğunuzla birlikte öğrenin. Önce kendi çocuğumuzu tanıyacağız. Neler yapabileceklerini bileceğiz. Çocuğun başarılı olması vazgeçmemesi ile olur. Bu da ebeveynlerin sağladığı güven ortamına bağlıdır. Bir çocuk her şey olamaz ama her çocuk bir şey olabilir. Sorgulamayan bir nesil yetişiyor. Bunun sebebi de biziz. Çocuklara beceri öğretin. Bu yüzyıl bilmek değil yapabilmek yüzyılı.” Seminerde daha sonra, D. Ulviye Akın Okul Öncesi Dönemde Çocukların Dikkat Problemlerinin Değerlendirilmesi ve İzlenmesi, Nazlı Deniz Yiğit Folik Asitli Çocuklara Ebeveyn/Öğretmen Olmak, Mudanya Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Elif Sezgin de Okul Öncesi Dönem Çocuklarında Psikolojik Dayanıklılığı Destekleme başlıklı sunum yaptı.
Antalya Gebelikte kozmetik kullanımı: Düşük ve gelişim bozukluğu riskine dikkat Kadınların hayatında benzersiz bir dönem olan hamilelik sürecinde fiziksel ve duygusal açıdan bir dizi değişiklikle karşılaşmanın kaçınılmaz olduğunu belirten Dermotoloji Uzmanı Dr. Erkan Davarcı, gebelik döneminde kullanılan kozmetik ürünler hakkında uyarılarda bulundu. Davarcı, "Gebelikte kullanılan kozmetik ürünlerin içerikleri bebeğin sağlığını doğrudan etkileyebilir. Özellikle fetal dönemde bu kimyasallar, endokrin sistemden gelişimsel bozukluklara kadar birçok soruna yol açabilir. Bu durum düşük, ölü doğum, intrauterin gelişim geriliği ve doğuştan anomalilere neden olabilir" dedi. Medical Park Antalya Hastane Kompleksi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Erkan Davarcı, gebelikte cilt bakımı ve güvenli kozmetik kullanımıyla ilgili önemli bilgiler paylaştı. Uzm. Dr. Davarcı, gebelik döneminde kullanılan kozmetik ürünlerin içeriklerinin dikkatle incelenmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Cilt üzerinden emilen kimyasal içerikler kan dolaşımına karışarak plasentayı geçebilir ve bebeğin sağlığını etkileyebilir. Özellikle fetal dönemde bu kimyasallar, endokrin sistemden gelişimsel bozukluklara kadar birçok soruna yol açabilir. Bu durum düşük, ölü doğum, intrauterin gelişim geriliği ve doğuştan anomalilere neden olabilir." Farmakolojik ajanların güvenilirlik değerlendirmelerinde genellikle FDA tarafından C kategorisinde sınıflandırıldığına dikkat çeken Dr. Davarcı, kozmetik ürünlerin gebelikte kullanımı konusunda temkinli olunması gerektiğinin altını çizdi. Kaçınılması gereken kozmetik ürünler Hamilelikte cilt bakımı yaparken ürünlerin içeriğine özen gösterilmesi gerektiğini belirten Uzm. Dr. Davarcı, özellikle şu maddelerden kaçınılmasını önerdi: "Paraben, phthalate, retinoidler, salisilik asit, formaldehit ve nanomateryaller içeren güneş kremleri." Davarcı, güneş koruyucu seçiminde, titanyum dioksit ve çinko oksit gibi mineral filtreler içeren, 50 SPF ve üzeri ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Çatlaklarla mücadelede doğal yöntemler Hamilelikte hormonlar, kilo artışı ve cildin gerilmesi nedeniyle çatlakların oluşmasının yaygın olduğunu belirten Uzm. Dr. Davarcı, genetik faktörlerin de etkili olduğunu ifade ederek şu önerilerde bulundu: "Hamileliğin ilk günlerinden itibaren düzenli olarak cildi nemlendirmek, elastikiyetini artırır ve çatlak oluşum riskini azaltır. Doğal yağlar veya gebelik için özel formüle edilmiş ürünler tercih edilmelidir. Dermatolog desteğiyle doğru ürün seçimi, bu süreçte cilt sağlığını korumanın en etkili yoludur." "Bilinçli tercihler yapın" Uzm. Dr. Davarcı, hamilelik döneminde kullanılan her ürünün hem anne hem de bebek sağlığı açısından güvenilir olmasının önemine dikkat çekerek şu tavsiyeyi verdi: "Anne adayları, ürün tercihlerini dermatologlarıyla birlikte yapmalı ve bilinçli seçimler yapmalıdır. Güvenilir markalar ve doğal içerikli ürünler, hem annenin cilt sağlığını koruyacak hem de bebeğin gelişimini olumsuz etkileyen faktörleri minimize edecektir."