ASAYİŞ - 13 Ocak 2025 Pazartesi 09:08

Hırsızlık için daire kapısını açmaya çalışan 3 kadın şahıs tutuklandı

A
A
A
Hırsızlık için daire kapısını açmaya çalışan 3 kadın şahıs tutuklandı

Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde evden hırsızlık yapan 3 kadın son hırsızlık olaylarında yakalandı. Adliyeye sevk edilen 3 kadın şahıs tutuklandı.


Edinilen bilgiye göre, Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde meydana gelen evden hırsızlık olaylarının şüphelisi 3 kadın şahıs, Cumhuriyet Mahallesi Gazi Caddesi üzerinde girdikleri bir binada daire kapılarını zorladıkları esnada bina sakinleri tarafından suçüstü yakalandı. Durum üzerine polis ekiplerine haber verildi. Olay yerine gelen polis ekiplerince 3 kadın şahıs gözaltına alındı. Şahısların binaya girmeden önce bütün dairelere ait zilleri tek tek bastıkları ve ses gelmeyen dairelerin kapılarını açmaya çalıştıkları öğrenildi.


Emniyet Müdürlüğüne götürülen ve burada işlemleri tamamlanan 3 kadın şahıs, sevk edildikleri Gölbaşı Adliyesi’nde çıkarıldıkları adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.


Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Safra kesesi taşı yaşamı tehdit edebilir” Safra kesesi taşı hastalığının sinsice ilerleyerek yaşamı tehdit edebileceğini ifade eden Cerrahi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özgür Kemik, “Hastalık birçok kişide belirti göstermezken, zaman içinde komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Safra kesesi taşı olan hastaların yaklaşık yüzde 1-2’sinde her yıl akut kolesistit, koledokolitiazis veya safra taşı pankreatiti gibi ciddi sorunlar gelişmektedir. Bu komplikasyonlar, safra kanallarının tıkanması nedeniyle ortaya çıkabilir. Enfeksiyonlara veya iltihaplanmaya neden olabilir” dedi. Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nden Cerrahi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özgür Kemik, pek çok kişide herhangi bir soruna yol açmadan vücutta sinsice bekleyen gizli tehlike safra kesesi taşı hakkında bilgilendirmede bulundu. Ciddi vakalarda safra taşlarının cerrahi müdahale gerektiren ‘safra taşı ileusu’ denilen bağırsak tıkanmalarına da sebep olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Kemik, ayrıca nadir görülmesine rağmen kronik safra taşı hastalığı olan bireylerde ‘safra kesesi kanseri’ riskinin de arttığını belirtti. “Bir kum tanesi kadar küçük de olabilir, golf topu kadar da” Safra kesesi taşlarının safra kesesinde oluşan, tipik olarak kolesterol veya bilirubin içeriklerinden meydana gelen sert birikintiler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özgür Kemik, “Boyutları bir kum tanesinden bir golf topuna kadar değişebilir. Asemptomatik olabilir (hiç belirti vermeyebilir) veya safra kanallarını tıkayarak ‘biliyer kolik’ dediğimiz karnın sağ üst tarafında oluşan aralıklı şiddetli ağrılara neden olabilirler. Çoğu safra taşı, iltihaplanma veya sarılık gibi semptomlara veya komplikasyonlara neden olmadıkça kendini belli etmez, belirti göstermez” ifadelerini kullandı. “Yüksek kolesterol ve obezite riski artırıyor” Safra kesesi taşlarının öncelikle aşırı kolesterol veya bilirubinden kaynaklanan safra bileşimindeki bir dengesizlik nedeniyle oluşabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kemik, diğer temel nedenleri ise şöyle sıraladı: “Yüksek kolesterol seviyeleri: Safradaki aşırı kolesterol kristalleşerek taşlara dönüşebilir. Bilirubin: Karaciğer sirozu veya kan hastalıkları gibi durumlar bilirubini artırarak pigment taşlarına yol açabilir. Safra kesesi hareketliliği sorunları: Safra kesesinin eksik veya seyrek boşalması safrayı yoğunlaştırabilir. Risk faktörleri: Obezite, hızlı kilo kaybı, 40 yaş üstü ve hormonal faktörler (örn. hamilelik) riski artırır.” “Şiddetli karın ağrısı, bulantı ve sarılık görülebilir” Küresel olarak dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 6’sında safra taşı olduğunu işaret eden Prof. Dr. Kemik, safra kesesi taşlarının öncelikle ‘bilier kolik’ adı verilen karakterize bir ağrıya neden olabileceğini söyledi. Prof. Dr. Kemik, görülen diğer belirtileri şöyle açıkladı: “Şiddetli karın ağrısı: Tipik olarak karnın sağ üst kısmında veya ortasında hissedilir, genellikle sırta veya omuza yayılır. Ağrı 1 ila 5 saat sürebilir ve yağlı yemekler yedikten sonra şiddetlenebilir. Bulantı ve kusma: Genellikle safra kesesi atakları ile ilişkilidir. Sarılık: Cilt ve gözlerin sararması, olası safra kanalı tıkanıklığına işaret eder. Ateş ve titreme: Enfeksiyon veya iltihaplanma gibi komplikasyonlara işaret edebilir. Birçok kişide belirti göstermeyen ‘sessiz’ safra taşı da olabilir.” “Kadınlarda risk iki kat fazla” Hormonal faktörlerden etkilenen kadınların safra kesesi taşı geliştirme olasılığının erkeklere kıyasla iki kat fazla olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kemik, diğer risk grubundaki kişileri ise şöyle sıraladı: “40 yaş üstü bireyler: Yaş, özellikle 60 yaşın üzerindekiler için riski artırır. Obez bireyler: Yüksek vücut kitle indeksi (VKİ) önemli bir risk faktörüdür. Yanlış beslenme: Yüksek yağlı, yüksek kolesterollü ve düşük lifli diyetler safra taşı riskine katkıda bulunur. Belirli etnik gruplar: Amerikan yerlileri ve Meksika kökenli Hispaniklerde daha yüksek oranlarda görülür. Hamile kadınlar: Hamilelik sırasındaki hormonal değişiklikler safra taşı oluşumunu artırabilir. Aile öyküsü olan bireyler: Genetik, safra taşına yatkınlıkta rol oynar. Diyabet: Yüksek trigliserit seviyeleri ile ilişkilidir ve safra taşı olasılığını artırır. Hızlı kilo kaybı: Karaciğerin safraya fazla kolesterol salgılamasına neden olabilir.” “Sağlıklı kilonuzu koruyun, haftada 150 dakika egzersiz yapın” Safra kesesi taşlarından korunmak için önerilerde bulunan Prof. Dr. Kemik, “Sağlıklı kilonuzu koruyun. Taş riskini artırdığı için obeziteden ve hızlı kilo değişimlerinden kaçının. Dengeli beslenin, doymuş yağları sınırlandırırken meyve, sebze ve tam tahıllar gibi yüksek lifli gıdalara odaklanın. Sağlıklı yağlar tüketin. Zeytinyağı ve balıktan elde edilen Omega-3 yağ asitleri gibi kaynakları kullanın. Sağlıklı sindirimi desteklemek için haftada en az 150 dakika egzersiz yapın. Öğün atlamaktan kaçının. Düzenli yemek saatleri safra akışının korunmasına yardımcı olur ve taş oluşumu riskini azaltır. Genel sağlığı desteklemek için bol su için” dedi. “Tedavide 5 farklı yöntem uygulanıyor” Prof. Dr. Kemik, safra kesesi taşı hastalığı tedavisinde kullanılan yöntemleri şöyle açıkladı: “Ameliyat: Birincil tedavi, safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılması olan kolesistektomidir. Bu, hastalığın ciddiyetine göre laparoskopik (minimal invaziv) veya açık ameliyatla gerçekleştirilebilir. Ekstrakorporeal Şok Dalgası Litotripsi (ESWL): Taşları parçalamak için ses dalgalarını kullanan, küçük taşları ve fonksiyonel bir safra kesesi olan hastalar için uygun olan cerrahi olmayan bir seçenektir. Endoskopik Retrograd Kolanjiyopankreatografi (ERCP): Endoskopik yöntemle safra kanalındaki taşları çıkarmak için kullanılır ve genellikle tıkanıklıkları gidermek için stent takılmasını içerir. İlaçlar: Ursodiol veya khenodiol kolesterol taşlarını çözebilir ancak değişken başarı ve yan etkiler nedeniyle nadiren kullanılır. Perkütan tedavi: Ameliyat için yüksek riskli hastalarda, taşları çıkarmak veya çözücülerle eritmek için safra kesesine cilt yoluyla erişmeyi içerir.” “Ameliyatla safra kesesinin alınması, her zaman zorunlu değildir” Her safra taşının acil ameliyat gerektirmeyeceğini; asemptomatik taşların komplikasyon riski oluşturmadıkça acil müdahale gerektirmeyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Kemik, “Safra kesesinin alınması ameliyatı (elektif kolesistektomi) hasta için en uygun tıbbi koşullar sağlandıktan sonra genellikle semptomatik vakalarda daha ileri sorunları önlemek için önerilir. Safra kesesi taşları semptomlara veya komplikasyonlara neden olduklarında alınmalıdır. Semptomatik safra kesesi taşları olanlar, tekrarlayan biliyer kolik veya ağrısı olan hastalar, akut kolesistit (tıkanmaya bağlı safra kesesi iltihabı) olanlar, safra kanalı tıkanıklığı (sarılık veya pankreatite neden olan taşlar) olanlar, safra kesesi kanseri riski taşıyanlar (büyük taşlar veya belirli boyutlardaki polipleri olanlar) ameliyat edilmesi gereken gruptaki hastalardır” diye konuştu.
Sivas Osmanlı ahlakını yansıtan taşlar günümüzde unutuldu Sivas’ta Kale Cami civarında yer alan, Osmanlı kültürünü yansıtan iki özel taş, asırlardır taşıdığı anlam ile kendisine hayran bırakıyor. Tarihi kent meydanındaki Kale Cami civarındaki “yitik ve sadaka” taşları, Osmanlı toplumundaki yardımlaşma, dayanışma ve güven kültürünü temsil ediyor. Cami çevresinde bulunan Osmanlı döneminde kaybolan eşyaların bırakıldığı ‘yitik taşı’ ile içi delikli ‘sadaka taşı’ dönemin sadaka kültürünü gözler önüne seriyor. Sadaka yapan ve sadakayı alan kişinin birbirlerini görmediği bu dayanışma kültürü günümüzde unutulmaya yüz tuttu. Binlerce kişinin her gün önünden geçtiği Kale Camisi’ndeki örnek iki taşın anlamını öğrenenlerse yardımlaşma kültürünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladıklarını ifade ediyor. “Keşke daha önceden öğrenmiş olsaydım” Her gün önünden geçseler dahi bu iki taşın ne anlama geldiğini bilmediğini belirten Nurca Balta, “Tarihimizin bu güzelliklerini keşke daha önceden öğrenmiş olsaydım. Sivaslı olup da bu güzellikleri bilmemek çok üzücü. Geçmişimizin, Osmanlı’nın bize bıraktığı bu değerler ile gurur duymamız gerekiyor. Her gün önünden geçmesek de gelip fotoğrafını çekip tarihini araştırsak” diye konuştu. “Bir elin verdiğini diğer el görmemeli” Kente gezmeye gelen Selim ve Mine Yıldız çifti, dinimizin gereğince de bir elin verdiğini diğer elin görmemesi gerektiğini ve sadaka taşının da bu düşünceyle yapılığını belirterek, “Eşim ve çocuğumla Sivas’a gezmeye gelmiştik. Böylesi iki tane tarihi değerin olduğunu da görüp öğrenince çok mutlu olduk. Dinimizce de bir elin verdiğini de diğer elin görmemesi lazım, sadaka taşı da bu düşünceyle yapılmış bir şey. Başka illerde de sadaka taşlarının olduğunu biliyordum ancak Sivas’ta olduğunu bilmiyordum. Bu tarz kültürel değerlerimizin unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Kültürel değerlerimizin daha çok bilinip ön plana çıkarılması için ne varsa yapmamız gerekiyor. Çok değerli eserlerimiz var unutmamamız ve unutturmamamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
Trabzon Doğu Karadeniz insanı köyündeki hayvanlarından şehir hayatında da kopamıyor Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan insanların evcil olmadığı bilinen hayvanlar ile sokaklarda gezmesi görenleri şaşırtıyor. Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki Artvin, Rize ve Trabzon illerinde yaşayan vatandaşlar ilginçliği ile dikkatleri üzerine çekiyor. Kedi ve köpek gibi evcil hayvanların yanı sıra kaz, atmaca ve keçi gibi evcil olmayan hayvanlarla sokaklarda dolaşan, alışveriş yapmak için markete giren vatandaşlar görenleri şaşırtıyor. Artvin’in Şavşat ilçesinde alışveriş yapmak için market önüne arabasıyla gelen bir aile, markete girince araçtaki yavru keçi de arabadan atlayıp peşlerinden girdi. Market içinde dolaşan, rafları gezen keçi sahibi para öderken bile yanından ayrılmadı. Trabzon’da ise sokak ve caddelerde genelde köpek gezdirenlere daha çok rastlanırken şehrin en işlek caddelerinden Uzunsokak’ta elinde bastonu yanında kümes hayvanı olan “Kaz” ile birlikte gezen yaşlı kadının görüntüsü ilgi odağı oldu. Geçtiğimiz günlerde Trabzon’da yine cep telefonu kamerasına yansıyan görüntülerde ise bir büfeye yanındaki keçi ile giren vatandaş, ilginç anların yaşanmasına neden oldu. Görüntülerde işletme sahibinin “Ağabey büfeye keçi ile mi gelinir?” ifadeleri izleyenlere keyifli anlar yaşatırken, çevredeki vatandaşların yanı sıra işletme sahibinin de şaşırdığı anlarda çekilen o görüntüler sosyal medyada binlerce kişiye ulaştı. Rizelilerin sevdası olan ve artık hayatlarının birer parçası haline gelen atmaca kültürü de yaşatılmaya devam ediyor. Yüzlerce yıl önce bıldırcın avlamak için tutulan atmacalar bir yaşam tarzı haline getirildi. Yırtıcı kuş olarak bilinen ve yüzyıllardır bir kültür olarak yaşatılan atmacalar için güzellik yarışması da yapılıyor. Yırtıcı özelliği olmasına rağmen evcil hayvan gibi eğitilen atmacalar kış aylarının gelmesiyle beraber tekrardan doğaya salınıyor.