GÜNDEM - 13 Ocak 2025 Pazartesi 10:45

Van kedilerinin neslini kurtarmak için evinin kapılarını açtı

A
A
A
Van kedilerinin neslini kurtarmak için evinin kapılarını açtı

Van’ın İpekyolu ilçesinde yaşayan Fatih Binici isimli vatandaş, Van kedilerinin neslini kurtarmak için evinin kapılarını açtı.


İpekyolu ilçesinde ikamet eden Fatih Binici isimli vatandaş, yaklaşık 12 yıldır Van kedilerinin neslini kurtarmak için mücadele ediyor. Daha önce Kale Yolu üzerindeki kedi evinde yıllarca çalışan Binici, kedi evinin kapanması nedeniyle Van kedilerini evine aldı. Burada aylardır kedilere bakan Binici, yavruları ise bilinçli ailelere sahiplendirdi. Kediler için kaldığı evin kapısını açan Binici, sokakta kalan kediler için ise bahçesinde bir konteyner kurdurdu.


Van kedilerinin neslini kurtarmak için yapılan projenin fikir babalarından biri olduğuna vurgu yapan Binici, “Van kedi evinin kurulması ve neslinin çoğaltılması konusunda yapılan projeye 2000 yıllarında başladım. O zamanlarda Van kedilerinin sayıları çok azdı. Van ve çevresinde yani Doğu Anadolu Bölgesinde sayıları 50 ila 100 arasındaydı. Kritik bir sayıydı ve nesilleri bitmek üzereydi. O zamanlar bir proje ortaya attım. Projede amacım; Van kedilerinin neslini çoğaltmak, turizme destek olmak, insanların Van kedilerini gelip görmelerini sağlamak ve onlarla içli dışlı olmasını, onlarla temas olmasını sağlamaktı. Proje işe yaradı. İlk olarak 15-20 metrelik bir yerde kurduk. Sonra zamanla inanılmaz bir ilgi odağı haline döndü ve alanı genişletmeye başladık. Artık kedilerin sayıları da artmaya başladı ve yaklaşık 600 metrekarelik bir alan yapıldı. O alanda da 4 yıl görev aldım. Van kedilerinin sayısı 150 adede kadar çıktı. Tabi bu sadece Van Kedi Evinde olan sayıydı. Her yıl yaklaşık 50-100 arasında olan doğumlarda elde edilen yavrular, gerek Van içi gerekse Van dışı güzel ailelere sahiplendirildi” dedi.



"Eve getirdiğim kedilerden 42 yavru elde ettim"


Kale Yolu üzerindeki kedi evinin yaklaşık 4 ay önce kapandığını belirten Binici, “Oranın yetkilileri bu işi devralmak istediler. ‘İşi, ehline bırakın’ diye bir söz var. Maalesef onlar yürütemediler ve sonuç alamadılar. Sonuç alamayınca orada bir sıkıntı oluştu ve şuan ziyaretçiye kapalı. Ama orada hala Van kedileri var. Bende orada şahsıma ait olan 18 Van kedisini de evime getirdim. Bunlar dişi ve hamile olan kedilerdi. Orada kalmalarına müsaade edemezdim. Çünkü doğum esnasında doğacak olan yavrulara titizlikle bakmak gerekiyor. Büyük bir tecrübe istiyordu. Eve getirdiğim kedilerden yaklaşık 42 yavru elde ettim. Bu yavrular büyüdü ve 3 aylık oldu. Yavrular, çok güzel ailelere verildi. Çok güzel takip ediyorum ve hepsinin durumu çok iyi. Bu da o yavrulardan biri. Adı Kont. Kont sağır bir kedi olduğu için ona özel bir ilgi alaka gerektiriyor. Normal bir aileye veremezdim. Ömür boyu bende kalacak. Kısırlaştıracağım. İlerde eşleşmesine izin veremem. Çünkü yavrularının da sağır olmasını istemem” ifadelerini kullandı.



"Van kedileri hiperaktif kedilerdir"


Van kedilerinin diğer kediler gibi pasif bir kedi olmadığına ve bu nedenle bakımının zor olduğuna dikkat çeken Binici, “Van kedisi, British ve Scottish gibi değil. British, Scottish veya Persler, günde 20-22 saat uyuyan pasif kedilerdir. Çok fazla aktif değillerdir. Bundan dolayı onların bakamı daha kolaydır ama Van kedileri hiperaktif ve aktif kedilerdir. Günde 6-7 saatten faza uyumazlar. Bundan dolayı bakımı biraz daha zor. Ama Van kedileri kadar eğlenceli, hareketli oyuncu ve avcı hayvanlar yoktur. Onunda keyfi ayrı bir şeydir” diye konuştu.



"Projem, Van’ın turizmine çok büyük katkı sağlayacak"


Van kedileri için bir proje hazırladığını ve bu projenin aynı zamanda turizm anlamında da Van’a katma değer katacağına vurgu yapan Binici, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Van kedileri diye bir projem var. Bunun için devlet yetkililerinden destek istedim ama maalesef olumlu bir sonuç elde edemedim. Projem, inanılmaz derecede güzel bir proje. İçerisinde doğumhanesi, karantinası, bakım ünitesi, yavru ve yetişkin bölümleri, havuzları, dinlenme alanları ve oyun alanları gibi kedilerin ihtiyaçlarını karşılamak için var olan büyük bir tesis olacak. Bu proje eğer Van’a yapılırsa, gerçekten turizm anlamında kente çok büyük bir değer katacağına inanıyorum. Çünkü Kale Yolu üzerinde kurulan Van Kedi Evinde bir günde yaklaşık 7-8 bin ziyaretçinin geldiğine şahit olduk. Bunlar İranlı, Amerikalı, Avrupalı ve Asyalı turistler oluyordu. Bu proje, Van’ın turizmine çok büyük katkı sağlayacak bir proje. Bu nedenle yetkililerin destek olmalarını istiyorum.”



"Kedileri sahiplendirmeden önce aileyi araştırıyoruz"


Üzerine kayıtlı 57 Van kedisinin olduğunu da sözlerine ekleyen Binici, “Şu an evimde 16 Van kedisi var ama üzerime kayıtlı 57 Van kedisi var. Onların hayatı benim hayatım, benim hayatım onların hayatı. Öyle birbirimize endeksleşmişiz. Maalesef herkese veremiyoruz. Sahiplendirmeden önce aileyi araştırıyoruz. Ailenin daha önceden kedi sahiplenmiş olup olmadığını, kedi bakımından anlayıp anlamadığını ve Van kedisinin karakteristik özelliğini bilip bilmediğini muhakkak araştırmam lazım. Çünkü insanlar kedi gördüğünde, kediye süt veriyorlar. Halbuki bu süt kedinin bağırsak sistemini tamamen yok eden, tamamen bağırsak sistemini çökerten bir maddedir. Anne sütü dışındaki bütün sütlerde maalesef laktöl vardır. Laktöl de kedilerin bağırsak sistemini enzimlemediği için kedilerin hayatlarına mal olabiliyor. Tecrübesiz bir insana kedi vermek, o kedinin hayatına mal olabilir. Bundan dolayı aileyi çok iyi seçiyorum ve sahiplendirmeden önce bazen aylarca araştırıyorum” dedi.


Kedilere Ahu, Kraliçe, Fiyona, Nazlı, Peliş, Koku, Kont, Mavi, Blu gibi isimler verdiğini ifade eden Binici, kedileri isimleriyle çağırdığını söyledi.



Van kedilerinin neslini kurtarmak için evinin kapılarını açtı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Mudanya Üniversitesi’nde yeni dünyada çocuk olmak semineri gerçekleştirildi Çağımızdaki değişimlerin çocuklar üzerindeki etkilerini konuşmak için düzenlenen "Yeni Dünyada Çocuk Olmak" Semineri, Mudanya Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Seminerde, Eğitimci, Sosyal Girişimci Sevinç Atabay, Psikolog, Yönetici Nazlı Deniz Yiğit, Eğitimci, Yazar Akademisyen Dr. Ulviye Akın ile Mudanya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elif Sezgin, dijitalleşmenin, küreselleşmenin ve toplumsal dönüşümlerin bir arada yaşandığı yeni dünyada çocukların yaşadığı problemler, ebeveynlere ile eğitimcilere düşen görevler ile ilgili bilgiler aktardılar. Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Görkem Kaya, Özel Anaokulları Derneği Bursa İl Temsilcisi Serkan Yavuz, Aile ve Sosyal Hizmetler Şube Müdürü Yusuf Yağcı ile Bursa’daki okul öncesi eğitim kurumlarının yönetici ve öğretmenlerinin katıldığı seminerin açılışında konuşan Mudanya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Karip, İbni Sina’nın da belirttiği gibi çocuğun eğitiminin doğumla birlikte başladığını dile getirerek, “Ama anne ve babadan alınan eğitim zamanla değişti. Dijitalleşme hayatımızın her alanında. Çocuk böyle bir dünyaya gözünü açıyor. Büyük bir stresle baş edecek dirençli çocuklar bekliyoruz. Yapılan araştırmalar, erken çocukluk eğitimi alanların hayatta daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Ama ülkemizin bu konuda alacak çok yolu var. Erken çocukluk eğitimi insanın ve toplumun hayatında fark katıyor. Bu eğitimi alanların tüketen değil üretken hobileri oluyor. Yeteneklerinin farkına daha çabuk varıyorlar. Biz de Bursa Çocuk Üniversitesi’nden Mudanya Üniversitesi’ne bir birikimi aktarıyoruz” diye konuştu. Bingöl: Değer üretmeyi hedefliyoruz Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl de, Mudanya Üniversitesi olarak bilimsel çalışmalarla değer üretmeyi, yaşadığımız kente ve topluma faydalı olmayı amaçladıklarını kaydederek, “Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz seminerlerin bir yenisini gerçekleştiriyoruz. Çocuk insanlığın en önemli meselesi. Çocuğun eğitimi inşaatın temeli gibidir. Nitelikli, kaliteli ve sistemli olmalıdır. Eğitimi bilen insanlar tarafından verilmelidir. Seminerimizin bu konuda sorunlara ışık tutacak. Tüm katılımcılara teşekkür ediyorum” dedi. Çocuklarınızın merak dünyasını öldürmeyin Açılış konuşmalarının ardından seminerde ilk sözü alan Eğitimci, Sosyal Girişimci Sevinç Atabay Yeni Dünyaya Ebeveyn Olmak başlıklı sunum gerçekleştirdi. Bir insanın en büyük yolculuğunun kendi içine yaptığı yolculuk olduğunu belirten Atabay, şunları söyledi: “Hızlı bir dünyada yaşıyoruz. Sabır süresi 58 saniye. Sabrımızı kaybettik. Hız olunca öğrenme derinleşmiyor. Tabii ki teknolojiden kaçamayız. Şimdi Toplum 5.0 kavramı var. Bu teknolojinin insanın yerine değil yanına gelmesini öngörüyor. Kendimizi tanımadan bir çocukla iletişim kuramayız. Öncelikle, çocuğu çocuk olarak anlamak gerekiyor. Öğrenme merakla başlar. Çocuklarınızın merak duygusunu öldürmeyin. Güven duygusu da çok önemli. Çocuk güvenini kaybettiğinde kendini geri çekiyor. Çocuklarınızla arkadaş değil, anne, baba, öğretmen olun. Oynayacağı oyunu siz kurgulamayın. Bırakın saçma da olsa oyunu o kursun. Oyun oynamanın tadına varsınlar. Bir çocuğun hayatını küçükken ne kadar kolaylaştırırsanız büyüdüğünde o kadar zor bir hayatı olur. Çocuğunuzun yerine düşünmeyin, yerine karar almayın. Çocuğunuzla birlikte öğrenin. Önce kendi çocuğumuzu tanıyacağız. Neler yapabileceklerini bileceğiz. Çocuğun başarılı olması vazgeçmemesi ile olur. Bu da ebeveynlerin sağladığı güven ortamına bağlıdır. Bir çocuk her şey olamaz ama her çocuk bir şey olabilir. Sorgulamayan bir nesil yetişiyor. Bunun sebebi de biziz. Çocuklara beceri öğretin. Bu yüzyıl bilmek değil yapabilmek yüzyılı.” Seminerde daha sonra, D. Ulviye Akın Okul Öncesi Dönemde Çocukların Dikkat Problemlerinin Değerlendirilmesi ve İzlenmesi, Nazlı Deniz Yiğit Folik Asitli Çocuklara Ebeveyn/Öğretmen Olmak, Mudanya Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Elif Sezgin de Okul Öncesi Dönem Çocuklarında Psikolojik Dayanıklılığı Destekleme başlıklı sunum yaptı.
Antalya Gebelikte kozmetik kullanımı: Düşük ve gelişim bozukluğu riskine dikkat Kadınların hayatında benzersiz bir dönem olan hamilelik sürecinde fiziksel ve duygusal açıdan bir dizi değişiklikle karşılaşmanın kaçınılmaz olduğunu belirten Dermotoloji Uzmanı Dr. Erkan Davarcı, gebelik döneminde kullanılan kozmetik ürünler hakkında uyarılarda bulundu. Davarcı, "Gebelikte kullanılan kozmetik ürünlerin içerikleri bebeğin sağlığını doğrudan etkileyebilir. Özellikle fetal dönemde bu kimyasallar, endokrin sistemden gelişimsel bozukluklara kadar birçok soruna yol açabilir. Bu durum düşük, ölü doğum, intrauterin gelişim geriliği ve doğuştan anomalilere neden olabilir" dedi. Medical Park Antalya Hastane Kompleksi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Erkan Davarcı, gebelikte cilt bakımı ve güvenli kozmetik kullanımıyla ilgili önemli bilgiler paylaştı. Uzm. Dr. Davarcı, gebelik döneminde kullanılan kozmetik ürünlerin içeriklerinin dikkatle incelenmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Cilt üzerinden emilen kimyasal içerikler kan dolaşımına karışarak plasentayı geçebilir ve bebeğin sağlığını etkileyebilir. Özellikle fetal dönemde bu kimyasallar, endokrin sistemden gelişimsel bozukluklara kadar birçok soruna yol açabilir. Bu durum düşük, ölü doğum, intrauterin gelişim geriliği ve doğuştan anomalilere neden olabilir." Farmakolojik ajanların güvenilirlik değerlendirmelerinde genellikle FDA tarafından C kategorisinde sınıflandırıldığına dikkat çeken Dr. Davarcı, kozmetik ürünlerin gebelikte kullanımı konusunda temkinli olunması gerektiğinin altını çizdi. Kaçınılması gereken kozmetik ürünler Hamilelikte cilt bakımı yaparken ürünlerin içeriğine özen gösterilmesi gerektiğini belirten Uzm. Dr. Davarcı, özellikle şu maddelerden kaçınılmasını önerdi: "Paraben, phthalate, retinoidler, salisilik asit, formaldehit ve nanomateryaller içeren güneş kremleri." Davarcı, güneş koruyucu seçiminde, titanyum dioksit ve çinko oksit gibi mineral filtreler içeren, 50 SPF ve üzeri ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Çatlaklarla mücadelede doğal yöntemler Hamilelikte hormonlar, kilo artışı ve cildin gerilmesi nedeniyle çatlakların oluşmasının yaygın olduğunu belirten Uzm. Dr. Davarcı, genetik faktörlerin de etkili olduğunu ifade ederek şu önerilerde bulundu: "Hamileliğin ilk günlerinden itibaren düzenli olarak cildi nemlendirmek, elastikiyetini artırır ve çatlak oluşum riskini azaltır. Doğal yağlar veya gebelik için özel formüle edilmiş ürünler tercih edilmelidir. Dermatolog desteğiyle doğru ürün seçimi, bu süreçte cilt sağlığını korumanın en etkili yoludur." "Bilinçli tercihler yapın" Uzm. Dr. Davarcı, hamilelik döneminde kullanılan her ürünün hem anne hem de bebek sağlığı açısından güvenilir olmasının önemine dikkat çekerek şu tavsiyeyi verdi: "Anne adayları, ürün tercihlerini dermatologlarıyla birlikte yapmalı ve bilinçli seçimler yapmalıdır. Güvenilir markalar ve doğal içerikli ürünler, hem annenin cilt sağlığını koruyacak hem de bebeğin gelişimini olumsuz etkileyen faktörleri minimize edecektir."